3 Şubat 1941 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3

3 Şubat 1941 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

UA LINRİ LAİ AAA MA ğ Almanyaya yardım bahsi Yazan: ALİ KEMAL SUNMAN Harp çıktı çıkalı büyük bir me. vardır: Avrupa harbine karşı erika bitaraftır. Onun gibi İn. . Pliz . Alman harbi karşısında da a bitaraftır. Amerikadan Al. tnyaya ham madde gönderilmi. » Almanyanın da yeni dünya. - * toğrudan doğruya ihracatta bu. ihmasına artık imkân kalmadı. Almanyanın denizaşırı yer. olan ticaretine nihayet ver « Bu yüzden Almanyanın tığra . l zarar arttıkça — artmaktadır. . Çitsin bu kısmı ayrı., Asil mesele İka ve Rusya gibi büyük bi. fların birbirile olan ticari ve li münasebetlerinden Al - ayanın istifadesi keyfiyetidir. etikadan gerçi Almanyaya doğ- doğruya ham madde, bil . Muhtaç olduğu petrol gele. da Rusyadan Almanyaya &ibi maddelerin gönderilmesi le edilen yardım harbin ba. i mevzuu bahsolmakta. " Bununla beraber Rusyanın aya bilhassa petrol gün - suretile edeceği yardım © Ptupalı ve Amerikalı iktısat era olsun, askeri mütehassıs. olsun türlü türlü münakaşa iştir. Yürütülen heaplara gö- 'Rusyadan Almanyanın istediği istifade edebilmesi mümkün niyor. Çünkü, Rusyanın elzem olan maddeleri AL 'a bol bol verebilmesi ka. ahis buraya gelince zihinleri iyan diğer bir mesele var. Amerikadan Rusyaya gönde. iptidai maddelerin ve pet. Rusyadan da Almanyaya ve. ihtimalleri erbabınca çok .Bitaraf Amerika ile Rusyanın arasındaki alış. karışılmıyor. Fakat Ameri. V kendi. yolladıkları — ham in Rusyadan Almanyaya &i ihtimallerini düşünmüş - 4” Bugünlerde gelen malümat 'İyor ki, Amerikalılar için bu gitgide daba ehemmiyet ktedir. K 'uya karşı İngiltereyo &. Yardımı göstermek istiyen Almanyanin şu veya dolayısile Amerikanın istitade etmesini orlar, Amerikalı bir usyaya giderek İs w:-ı....;ımııı araş. | — Diaarif V'“"“"_;_:_',':'_':u - Fakat Almanyamın | 'Türk dil kuruma Üi Pi 8 beklediği yardımı göre. | xide arkadaşımız büyül sür v İçln diğer mühim bir me. | edip Necip Fazıl Kısal İnti. Çiha balledilmesi lâzim « | dızılan bu (400) sahifelik eser ik | vasıtalarının temini. A | şar sahasıma çıklı, Eser Tr e Emdtekamaların Hit Siklir voadlebirsi AYEURZ £ hesaplarına göre zaman | büdisedir. İ Pakil vasıtalarının temini | tavsiyeyi borç biliriz. Fakat ilk | — D K” İle vekayiin on yedi ay- —i p SEBİ ROMAN: 42 Sen de Seveceksin! (azîr_EI_E_M_E_Zg__.—— | K ÇÖĞÜ bütün dünya & Hlozolları, teknik ve len bilmiyorlar. ©ğer Firdevsin müdaba- p Ydi cuşişe gelmiş bir ha. hç da bi rkonferansçı gibi lürecekti. Firdevs: #imdi nutku da bana ce- Ve sordu: İN S Keldiğin akşam neriye Salihe söyleme - Di d—ı.ı --| $ HY söylememiş. ea sonra ove biçbir Befer filân da gönder. Amerikadan Rusyaya gönderilecek maddelerin oradan da Almanyaya geirilip geçirilmemesi yi - ne in meselesi oldu. aaaaanaarnamarareaaaanmanamme | lık inkişafı barfi harfine uyma . mıştır. Amorikanın bitaraf kalmakla beraber İngiltereye olan yııduıı günden güne müessir bir şekle gir. miştir. Harbin İlk aylarında o ka. dar dikkati celbeden mütalenlar ileri sürüldü ki bunların vukuat ile de teyit edildiği görülmedi, İlk zamanlarda Avrupa harbi karşı . sında Amerikanın rolü sadece bir seyirci kalmaktan ibaret gibi zan. nedilmişti. Bugün artık öyle' de. Ayrupa harbi uzadıkça Alman. yanın vakit kazanacağı bahsi bir noktadan söz götürmektedir. Fakat Anglo Sakson tesanildünün şimdiki kadar — kuvvetleneceğini | harbin başlangıcında tahmin eden. ler çok değildi. Halbuki urun bir harbe dayanmak kuvvetini ken. dinde bulan taraf — İngiliz tarafı | oluyor. Ne yemek yapmalı Uskumru Dolması Malzeme- İki kilo uskumru, altı baş soğan, üç dilim ekmek içi, bir avuç fıam tik, üzüm, tarçın, bahar, yarım kile zey- tiayağı, Üç yumurta, gajeta. Yapılışı; Uskumrular — kulaklarından doğru boşaltılır. Elle güyet hafit mın- Çaklıyarak, etler yamuşatılır ve kilçık- fan ayrıldığı hiedilir. O zaman —anse Ve kuyruk farafları bükülerek, deriyi | bozmadan kılçık kırılır. Uğalamakta de- yam ettikçe gevşiyen etler kulaklar- dan tâ yukarıya doğru Çıkarılır. Epey et çıklıktan sanra, kılcık yine kulaktan | çıkarılır. SÜ e fincan zeyilnrağk ile evvelâ ka. uş 'şonra çıkarılan eder ve Taalanmış ekmek içi, dahâ sonra fstık, ürüm katılarak Kavrılur. Tuz, biber, banar ve bir tulam tozşeker karıştırı KE Bununla balıkların içi doldarukur. Balıklar evvelâ döğükmüş yumurta al- 'ondan sonra da döğülmüş galetaya, Yzrmdır. — | Mercimek fırını Malzeme: 250 gram mercimek, iki wa, bir yumurta sarısı, Kabra TDaa a e Li bir çorba ka- soğuk sa İle ateşe koyma- Kkadar kaynafma- 20>0n—— | NAMIK BEMÂL | BENİCE — Demek, ev son sen Zelihayı | lerdin. | — Yine gelmedi öyle miz —| yedi. | - M'ımilm— diye sarahat. le söylemiş mi? — Söylemiş. gözleri doldu ve lan sızdıra able. Böyle ka- dayanma. sızdıra: — Gürüyorsun ya ba ve hissiz bir nezaketi nin tmkânı yoktur, Azıcik NaU idam karısına lâm gönde. | Tramvay işi bir devlet meselesi Tramvayların dört ay sone ra hiç işliyememesi meozuu bahstir. Malzeme gelmezse böyle olacak. Tramvay idare- si erkânından bir xat, öğle vakti, birhaç saat seferlerin tatil edilmesini teklif ediyor. Derhal reddedilecek bir tek- lif değil.. Çünkü, dört, niha- yet altı ay sonra, yalnız öğle | vakti değil, sabakları, akşam- ları da tramvay bulamıyaca- ğız. Bu noktalar hayal değil, tramvay idaresinin resmi be- yanatıdır ve birer hakihattir. | ©O halde, İstanbulu büyük bir seyrüsefer tehlikesi bekliyor. Tramvaylar, hiç işliyemez hale gelince, vaziyet ne ola- cahk?. Bu hususta alınması mümkün hiçbir tedbir. yok mu?, Anlaşılıyor ki, artık, bu , şehrin seyrüsefer meseleri bir İstanbul Belediyesi, tramvay idaresi meselesi değil, devle- tin cle alıp sür'atle tetkik o mesi icap eden bir. hükürret | | meselesidir. Yarın, öbür gün tramvay- lar tamamen stop edince, ted- bir almak için komisyonlar kurmuyalım, Şimdiden düşü- nelim. BÜRHAN CEVAT İçkili Yerler Tarifelerine Zam Yapılacak mı? Bazı eğlence yerlerinin beledi- ye iktısat müdürlüğüne müracaat ederek tarifelere zam yapılmasını istedikleri ve bunun için de gıda maddelerindeki — yüksekliği ileri sürdükleri malümdur. Fakat birçok kimseler de slâkadarlara baş vu- rarak eğlence yerlerinin içkilerle vermekte oldukları mezeleri git - tikçe azalttıklarını işlerdir. Alâkadarlar, mezelerin miktarı | Üzerinde bir kayıt- olmadığından tarıfelere zam yapılmasının doğru olamıyacağını — söylemektedirler, Keyfiyet henüz tetkik olunmak - zaten umüml vasatldir. Pakat ihtiyarlara — bes, ilâ altı eat uykü kifayet edebilir. Yalnız yaşlı adamları uyutmak için hareket başka Firdevs daha gürmüş geçirmiş, düşünceli bir zevce edasile: — Bu büyle olmaz. Bir bardak suda fırtma, Herhalde Salihle ben — Yarın sabah ben Sal Tüm! KIŞLADA — O hamımefendi zalmet otti. niz?. — Estağfirullah!, Nasılsınız Salih bey?, — Teşekkür ederim, minnetler arzederim. Nihat beyefendiden ye. ni haberler aldınız mı?, — Geçen gün bir mektup almış. ti — Neler yazıyorlar!, — Yeni birşey yok!. — Çocuk nasıl efendim?. — Teşekkür ederim. Elleriniz. den öper, Bu ilk teşrifat ve konuşma bit. tikten sonra Salih: — Şöyle buyursanız daha rahat | helva sata sata giderdi. Ertesi sa- | MAHKEM gönlünü nasıl Maznun, altmışında ferah ferah var.. Davacı on beş on altı yaşla- rında bir besleme,. Besleme am - ma, hani hâzâ besleme... Altmışlık maznun seyyar satı - | cıdır.. Mevzime göre salep, kâğıt halvası ,koshelvası vesaire satmak. tadır. Davacı kız, utana kızara anla - tıyor: — Bu adam, iki senedenberi be- nlın peşimde,. Daha o zaman mek- tebe gidiyordum, Her sabah gelir, salep güğümile kapının karşısında durur, benim çıkmmaı beklerdi. Ben çıktım mı, arkamdan mektebe ürdi. Ondan sonra, güğü- t beklerdi. Ev yakın, yeme - 'dim, Öğle oldu mu, ma takılır, eve kadar ge- te, tekrar mektebe ka- da gelir, akşam da tekrar mektep. ten eve kadar takip ederdi. Bu, bi gün değü, beş gün değil, tam iİki sene dovam etti, Tatil zamanla - rında da, kâğıt hebvası — tablası bizim evin karşısındaki arsaya a- tar, akşama kadar pencerelere ba- kınıp dururdü. Artık, sokağa de- ğil, pencereye bile çıkamaz oldum. Bütün gün © sırada bekler, ortalık kararınca tablasını alır, bağırıp | bah, sabah kazanlığı — yine gelir, tablayı arsaya kor, oradaki bir ta- | gn üzerine oturur, çubuğuna si takar, biri bitmeden öbü - akşamı ederdi. İki hur demedi, çamur de - medü, kar demedi, güneş demedi, her gün böyle... Amyma, günahını almayayım, iki sene de bana ağ- zını açıp da bir lâf söylemedi... Bu sene orta mektebi bitirdim. Hanımlar artık mektepten aldılar. Öyle ya, a ) da a: vukat, döktor alacak değilim ya. Bu kadârı bana yeter; Bu adam, yine yaz kış bizim kpının önünden ayrılmıyor. Son zamanlarda, artık Tf utmağla da başladı. Fırsat dü . gşürdükçe: — Kız, biraz daha büyü de seni alayım... Seni hanımlardan iste . gem, bana varır misin? Gibi sözler söylüyordu. Ben hiç aldırış etmiyordum; ya-| Tuma sokuldu mu, koşup kaçıyar - dum. Birkaç defa, ben alt kattaki odada yalmzken pencereden taşa sarılı kâğıt attı. Merak ettim, alıp | okudum. Hep beni — #evdiğinden, yanıp tutuştuğundan, beni alaca - ğından bahsediyordu. Büyük ba - bam yerinde adam.. Nasıl olur bu? | Hem hanımlar beni daha evlendir- | miyecekler ki... Bir iki defa da hanımlara müracaat etmiş.. Beni istemiş,, Vermediler. Neyse efen- dim, ben buna hiç yüz vermedim.. Geçende bir akşam orlalık karar- dıktan sanra, hanımlar, bayırturpu Me maydanoz istediler. Çıktım. ko- #a koşa zerzevatçıya gittim. Turpla maydanoz aldım; yine koşa koşa geliyordum. Köşebaşını döner dön- moz karşıma bu çıktı.. Kollarını aç. tı; ben şaşaladım., Durdum.. Boy- muma sarıldı. Beni sıkıştırdı. Ba- Bırmağa başladım. Bakkal Hulki Diyerek zabitan odasındaki bü. yük ve tek maruken koltuğu gös, terdi. Dalgınlığını örten sahte bir meş'esi vardı. Ne söyliyeceğini, ne ler söylemek lazım geldiğini kes. tiremiyondu. — Firdevsin kışlaya geişinden de pek memnun değildi. Firdevs de ondan farksızdı, O da çok üzülüyor, zorla dudakların . dan yüzüne neş'e ve tebessüm da. gitiyor, — Ben mi sözü açsam, Salihe mi biraksam?, Diye düşünüyordu .Uykusuzdu, yorgundu, üzgündü. Salih Lütfiyeoden hiç bahsetmi . yer, sanl bir hâdise yokmuş, evinden hemen yeni gelmiş gibi davranıyordu. En son Firdevs: — Salih bey niçin buraya gel diği tahmin ediyorsunuz elbette? Dedi. Salih yine sözün açılması. mı Firdevse bırakıyordu: | | “İnsan kocasa bile gönlü kocamıyor!/,, GO0lık sâlepçi 15 yaşındaki kıza | tebinin önünde salep satıyordum. ELERDE: kaptırmış ? ile çırağı geldiler.. Elinden kurtar- dılar. Genç kızın sesi burada titreme- ğe, ağlamaklı bir hal almağa bap ladı. Yanakları pençe pençe kı- | zardı., Gözleri dolu dolu oldu.. An- laşılan, büyük babası yerinde, alt. maşlık pos bıyıklı bir adamın ken- Gisini sıkıştırmaısnı bir türlü hav- | salası almıyor, buna bir türlü ta- bammül edemiyordu. Bir iki defa yutkunduktan sonra: — İşle bukadar hepsi.. Başındar sonuna kadar hepsini anlattım. dedi ve oturdu. Bütün bunları, pos, kır bıyıkla- rile oynayarak dinliyen ve hiç iti- Taz etmiyen Fettah ayağa kalktı. Ağır, tok, bir sesle söze başladı: Gönül kimi severse güzel o- dur!» derler. Doğru vallahi,. İki seneden fazla var.. Ben, kız mek- Bir gün bu kızı gördüm.. — Geldi, | benden bir salep içti. Gözlerini çe-| yüzüme dkug:m zaman içim. «cız!> ediyordu. Salebi — içtikten son para uzatlı.. Ben almak iste - im.. O vermek istedi., Ben al- madım., Parayı yere atıp yürüdü, mektebe girdi. Hay orada salep satmaz olaydım.' Başıma dert al- dim. ©O gün, akşama kadar onu düşün- düm, Akşam üstü mektep azat ol- Gu. Çocuklar çıkarken, bu da çık- tı.. Ben kendimden geçmiş, arka- sına takılmışım., Evine kadar git- | tim, O gece, sabaha kadar uyuya- | madım. Yatakta efendim, fır o ya- Na, fir bu yana döndüm, durdum. BSabahleyin karanlıkta — kalktım. Salep kaynattım.. Güğümü sirti dım.. Doğru evin kapısına... Epeyoe | bekled m bu çıktı.. Ben » Ta mektebe ka-- Oudan sonza bu-iş-sürdüs | mü, her güd. Ne yalan — Utan be Fettahi.. Senin toru- 'nun yerinde kız bu.. diyordum, Di- | yordum amma, gel gör ki, deli gö- | nül ferman dinlemiyor. İnsan ko- casa da, gönlü — kocatmıyor. Hani garkı vardı: «İhtiyarolsam da gön- İüm tazedir.» diye,., İşte onun gi- bi... Ben ihtiyarım amma, içimde | on sekiz yaşında delikanlının ateşi | var.. İçim, çayır çayır yanıyor... İki sene ağzımı açıp da bir söz söylemedim amma, kendimi nasıl zaptettim, onu da ben bilirim. Ni« hayet, arlık kendisine açıp gönlü- nü çelmeğe uğraştım. O da olmadı. Hiç tevap vermiyor, burnunu di- kip gidiyor. Bir iki kere, mektup yazdırdım çocuklara, attım pen- gereden İçeri bir taşa sarıp... O da fayda etmedi. İki kere istedim ha- nanlarından, Allahın emri, pey - Bamberin kavlile... Vermediler Ar- tık meketebe de gilmiyor; günlerle görmediğim oluyor. tablayı da, gü- Rümü de attım bir tarafa.. Divane Bibi dolaşmağa başladım evin et- Tafında... İşte o gece, yine dola - mıyordum oralarda.. Baktım, çıktı evden gidiyor. «Elbet bu döne. cek..» dedim. Bekledim küşede ki (Arkası 4 üncü sahifede) ğil Kocamla bir kere kavga et . Miş ve kosam için bir kere kışlaya | Dedi ve, söze başladı: —Üç gündür eve gitmemişsiniz, Lütfiyo ile uzun uzun konuştum. | Hâdiseyi tetkik ettim. Üzerinde du.| rulacak, karı koca arasını açacak hiçbir şey gürmedim. İkiniz de ço. | cuksunuz doğrusu. Salihin sıkıldığı belli idi, Kaş . tılmış yüz derileri gerilmişti. Gözlerini yerde bir noktaya dik. mişti. Firdevs sözünü bitirdikten sonra, kelimeleri tane tane söyli. yerek: — Maalesof böyle bir hâdise ol. du hanımefendi. Size karşı çok ahcubum. Fakat, takdir edersiniz ki, haksız değilim. Dedi ilâve etti: — Herhalde haksız olmadığımı kabul ettiğinize eminim. Firdevs bir dakika cevap ver . medi. Tereddütlü bir duruşla Sa . Hihin gözleri içine baktı. Sonra, sert ve gücengin bir sesle: — Belki haklı olduğunuz taraf Fi visir P —i 3 -—80N TELGRAF ——— . HALK ÜTUNU. ——— —— Evlenmek istiyenler, | iş ve işçi arıyanlar, | şikâyetler, temenni- ler ve müşküller İzdivaç Teklifleri “ir 36 yaşındayım, Bayanların haya- linde tevesrüm eden serbest — merlek eshabındarım. Ayda gelirim iradımla birlikte yuz seksen lira derecesindedir. Sekiz odalı bir hanemde valdemin ve- fatile yalnız oturmakia ve bir hizmetçi tarafından bakılmaktayım. Orta boylu a bir adamım, Pek yüzüstü kalan yuvamın kemakân saade- d $ nedecek sarışın ve mavi göz- | an ve serbest bulunmuyan ağır baştı ve vakar suhihi beyazca ve güzel 've endamı münasip bir bayanla evlen- mek arkusundayım, Karakterime mu- vafık olduğu takdirde kendilerine iade edilmek şartile talip olanların — küçük birer fotağrafilerini göndetmeleri 14 - zungelen mektuplarında bütün şerait- | L açık olarak beyan etmelerini ri- ler ve sonraki mekluplarımda ah- lâk ve tarzı hayatımı daha vazıh bil- diri vüdeylerim. Adresim: Son 'Telgraf Açık Halk Bütunü 8. B 14 *ir 18 yaşındayım, buğdayımaı tene, #iyah göze malikim, Orta halli ve asefl bi raileye mensubum, bayum 1,88, ki- dom €8 dir. Tahsilim ortadır, bir evi idare edebilirim ve bülün ev işlerine vakıfımdır. Eşim olabilecek bayın u- bay veya yüksek mektep mözünu ol- ması, esimer veya mral olup, bayu 1,70 veya dahâ uzun olması, içki kale a S1 Şayanı arzudur. Subay oldu-| u takdirde kanunen k Kflerin Son Telgraf Halk Sütunu G. F. C. ye müracaatlarını rica ederim, “ir 24 yaşında orta boylu esmerim. 60| lira maaşlı devlet memuruyum, İçki, ku. mar bilmiyan bir gencim. Bütün arzu- larımı yuvama saklıyorum. Kısmnen mün zevi ve sade hayatı severim. Eşim olacaktan şunları isterim: Ter- biyeli ince hassar ruhlu, kendi işleri- ni kendi bilmesi moda ve fantaziye düy- kün olmaması ve sun'i güzelliğe fazla kıymet vermemesi yaşı 18-22 arasında sarışın olmasını isterim arzu eden ba- yanın kısa tercümet bal ve fotoğrufla Son Telgraf Halk Sütunu Ö. N. U. u- muzuna mektupları rica olunur, Çanla- şılmadığı takdirde resim iude edilecek- tir.) air 33 yaşında dül bir erkeğim! İki de gocağum vardır. İçkim yok kazancım ayi da 45 licadır. Arzüm iyi bir gile kuti ve' 'an dul bir bayan ile erini bümek şarttır. Artu eden bayanlar adres ve foloğraf- birlikte Son Tel darını dilecim. Mutabakat olma- daği takdirde resim derhal ve mahre - miyetle iude olunacaktır. Gelen Mektuplar Bayan Ulungaç: Büyük postaneden üç! tane — Hukuk merunu: Seyyar posta- dan — Bayan Marlı Deniz: Beyazıttan, Fatihten, Boyazttan — Bayan Şirin: İs. tanbul, Bülden — Bayan Hotor: Beya- yattan, Galatadan, Bityükdereden — Bay İ. A. U: Kadıköyünden — Bayan Ş, K. B; İzmitten, Yeniköyden — Bay &. &: Kadıköyünden, Selimiyeden — Bayan Uygür: Dünkü mektuplarınım nâve o- larak Beyoğlundan — R. Toycan: Dün- kü mektuplarınıza — İlöveten Topkapı, Akzaraydan — Sonsdz: Beyoğlundan --| Açıkede: Gözlepeden, matbaaya — bıra- kılmış, Kadıköyünden, en— B. B. V: Dünkü mektuplarınıza Dâve- ten ikisi Beyoğlundan, Fatihten, posta damgaşı okunmuyan, ikisi büyük posta-| neden, Beyazitlan — Bay Hoş: Galata- | dan — Bayan 28 Nermin: Beyoğlundan, Büyük postaneden, Veznecilerden, Top- haneden taahhütlü — A. H. E: Büyük Çekmecedea — Bayan Şirin; - Büyük postaneden, Balarköyünden, Vezneciler- den — Bay K. Y: Beşiktaştan — Ba- yan Nescin A Mütbaaya — birakilmiş ektuplarınız vardır. Her gün seat 18- 19 arasında aldırmanız rica olunur. Bu-| günden sonra; Üç gün içinde aldırılmı- yan mektuplar sahiplerine lade edilmek üzere Hlân olunacağından sür'etle aldı- rılması eheminiyetle rica edilir. AÇIK KONUŞMA Diyerek devam etti: — Lâtfiye belki sizden m'isande | almadan bir daveti kabul etmiş | ve eve geç kalnuştir. Buna karşı — yapacağınız şey eve gelmemek de. ğildi. Gelmeli, icabediyorsa karı. nıza tenbil ve ihtarda bulunmalı idiniz, Karı kocalıkta nihayet her şey başta ve sonda itimada da . yanır, Karınızın yanlış ve hatalı hareket etmesini görmeli, tenkit etmelisiniz, Ancak bu tarzı hare. ketiniz hiçbir itimatsızlık ifadesi hem de karı ve kocalığa zerre ka. dar ehemmiyet vermeyiş olur ki, sizden bunu beklemek doğru ol. | maz, Firdevs aradaki soğukluğu gi . dermek için en kısa yoldan gitmek İstiyordu: — Herhalde siz de bunu istiye. vek yapmadınız, Anlaşılıyor ki, his. siniz şuurunuza galip geldi. Eh, bir gün eve gelmeyince ikinci gü, nü de gelmemiye alıştınız. Firdevs böyle söyleyince Salih  Yeni bir iktsadi üsül: Kuyruk!a Ü- Garet sisiemi Daha neler görüp öğrene. ceğiz?. Yeni bir ihtikâr çeşie dini anlattıkları zaman, bir yaşıma daha girdim, zannet. tim. Piyasada, adına kuyruklu ticaret denen bir yeni ihtikâr ve dalavere üsulü türemiş! Kuyruklu ticaret de nedir, di yeceksiniz?. Kuyruklu yıldız, kuyruklu yalan, kuyruklu mis rasyedi, kuyruklu entari, kuye ruklu koyun, kuyruklu üçürte ma hep duymuşsunuzdur. Fae kat, kyruklu ticaret nedir?. Anlatayım: Moselâ, bir dükkâna giri- yorsunuz, cep fenerinize pil alacaksımız. n diyorlar.. — Aman.. Nasıl olur?. Sons ra, gece, bizim Lüt gölünü ans dıran sokaktan — nasil geçer rim?. — Efendim.. Birkaç lâm« bamız kaldı, bir lâmba alırsa- nız, içindeki pili de berabez satarız. Tabil razı ouyorsunuz. İki misli fiatla alıyorsunuz. İşte, bu fener, pilin kuyruğu olu « yor, bu kuyruğu, karaman kuyruğu gibi - erilemezsiniz, köpek kuyruğu gibi kesip ata« mazsınız, sıçan kuyruğu gibi kapana sıkıştıramazsmız, at kuyruğu gibi kılını çekemez. siniz. Hulâsa, bu kuyruğa tene- ke bağlıyamazsınız. Bu, bir ya lan kuyruğudur ki, basmıya gelmez. Kuyruklu ticaret usulü, eko. nomi ilminin yepyeni bir şek« li. Bilmem, bu yeni kaide ve nazariyeleri İktisat Faküite. lerinde, iktisat mekteplerin: Her biri bir iktısat dâhisi mertebesine yükselen bu in« sanların zekâ ve buluş kabili. yetleri karşısında, hayranlık duymamak mümkün değil! R. SABİT Kazlıçeşme - Yediku- le yolu tamir ediliyor 15 deti fabrikasının bulunduğu Ye- dikuleye giden Kazlpeşme yolunun bozük ve çamur halinde olduğu böle- Giyeye şikâyet edllmiştir. Bunun üzek Tine sabah ve akşam binlerce işçinin Bgelip geçilği bu işlek caddenin süralle tamiri kararlaştırılmışlır. ee R ae Dokumacı Ve Yazmacıların Kongresi Dokumacı, yazmacı ve işlemdci e nalırın kânunusaninin ünde ya - pilması icabeden kongresinde ekseri - yet temin olunumamıştı. Kangre ayın T inci cuma günü saat 10 dan 12 ye | kadar Türbodeki esnaf cemiyetleri bim Teğik bürosunda yaplacaktır. minde bir okuyucumuz yazıyor! #Üzerinde 100 kuruş yazılı lira- edilerek, nakdan halkın elinde tek tük Kalmış liraları da ortadan kaldır- “kendisini tutamadı, güldüz — 3 (SUBAT 1941 » — ati ” de okülüye 2 v hg—vwnnub a ta : l şudür. nw F Kz j | İ İ

Bu sayıdan diğer sayfalar: