23 Şubat 1941 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3

23 Şubat 1941 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

UPA HARBİNİN MESELELERİ kan yarım adası ... va harbi başlıyalı bir bu- * Oldu demektir. Harbin kapladığı saha itibarile zaman sayılmıyor. Pakat nulü ve sahası gözününe de bundan sonra daha ne *vam edeceğinin kestirile- ülürse bir buçuk se- €ildir. Bugünkü vesail ile n kısa bir zaman zarlın- rileceğini — ileri sürmüş yanıltan bir keyfiyet, Ge- harbi o senenin yazında $ 918 senesinin sonbâaha - kmişti. Dört seneden fazla zenberi başgösteren diğer de var. Bunlar — vesaitin 'e şiddeti ne olursa olsun nadı demektir. harbi İtalyanların © ka- İn olmalarına rağımen yi- Ti aylarca uğraştırmışlır. Ta dahili harbi üç sene sür- yazında başlıyan - Çin - Arbi ise hâlâ devam edi - Vakit biteceği de kestirile- irbi başgösterdiği zaman erdularının kavvet — Ve 16 derin bir it'mat besli- Almanyanın birkaç hafta İşmanlarını mağlüp edehi- de söylemişlerdi. Çünkü, da, Almanların eline har- sak bitirebilecek en mües- alar mevcul. Bu vasıtala- ik ve milessir olduğuna dilmiyordu, Fakat harbi sak bitirebileceği şüpheli übe anlattı ki bir harp bir Mak istidadını gösterince Aatfakiyetleri kazanmış ©- " için düşünülecek bir çok * de çıkmağa başlar. İşte de Almanların ilk ham- Adar vüsi araziyi işgal et- Alarına rağmen barp bal- 'değildir. Çünkü bir ll;fl' istidadını göstermiş, Al- dafının ilk ıı(ııvı-l'*!"' bu istidadın önüne Keçe - h Av- buçuk sene zarfında bitaraf üç büyük yarım- vakit vakit mevzau bah- | Btayım biraz. *di. Bu yüzden ne ev U verdim. O da pek üstüz. İf Yapabiliyorum, ne salim | Ka len bir. tekâmül var: İhtilâflara kapılarak biribiriyle uğraşan eski Balkanlılar yerine şimdi tehditler karşısında bir” Teşmek istiyenler var. melerine köprü olacaktır diye dü- l Şümülüyordu, Ba gibi tasavvurla- | rın düşünüldüğü kadar kolayca ha- kikat sahasına — çıkarılamıyacalı bir kere daha görüldü. Fakat İs- panyanın mihver devletlerile bera- ber olup olmıyacağı n ne kadar hararetle münakaşa © dildiği daha unutulmamıştır. Harbin ne kadar uzıyacağı belli değil, Bununla beraber her üç Ya- rımadanın bundan sonra da vakil wakit nöber yeniden ehemmi- yetle mev:ıl:ı" bahsolacakları ko- layca tahmin edilebilir. Bugün - lerin dünya matbuatımı on ziyade meşgul edeni yine Balkanlardır. Balkan yarmadasında sulhun mu- hafazası en belli başlı meseleyi eimektedir. l büyük — meseleleri gmevrum bahsolurken ynutulduğu hiç olmamış değil nis- beten pek yakın zamanların ve - kayii itiharile daha çok eskiden- beri Balkanlar Avrupanın büyük meselelerinde ayrı bir ehemmiyot almıştır. Geçen umumi — harbin çıkmasında ve nihayet bulmasın- da Balkan vekayiinin tesiri birin- " çi derecede olmuştu. Şimdi ise gü- rülen bir tekâmül vardır. Uzun devirlerdenberi ihtilâf halinde ya- | şamış ve devir devir muhtelif si- yasetlere ület olmuş, Balkanlıla. | rın yerine artık anlaşmak ve uz- Ulaşmak, kendi. varlıklarını koru- | mak için bu ihtilâfları bertaraf et- mek istiyen Balkanlılar vardır. On | dokürüncü asırdanberi Balkan - larda görülen değişiklik bilhassa noktadan klyiıdumtkle:ılıî: ikanlılar aymı ayrı birer milli. ::ıı daygusu ile kendilerine var- Jık vermek yolunda senelerce uğ- va; Fakat şimdi bışîıtı:. başkadır. Balkanlara doğra Heslenet büyük bir iştiha var. Bal: | kanlıların birbirinden — ayrilması | bu iştihayı daha uyandırır. Onun için birbirinden ayrılmak değil, yekdiğerile anlaşmak zamanı gel- | | | kabil değil. .. Toptan hesap kumaş tüccarlarından hır::ı?:;”d" Konyaya ı:ı__ıı böyle toptan yi ne bi yelvuaüha H ereddütten kurtul. ve h elmek ve ak, bir yölü 'î.' ktır. y ç BT yerdim. N g.ıırı-:. Yahaflılı A00 Fakat, nyal İ zaki | bu tehlikeden yakayı | dele doĞrü w - mst) Eicin behömehal bir çare | dür — | D anggül oli vay İj Ytn. — Bail Hikgler ek $ yolunu aramıya mec- "k:_b_mı y en Si aK Ku Muhak Ka yenira iÇiR en em bu z KARAR ı © halde w'"::ı:ıll PAZAR miştir. Bu tekâmülü ihmal etmek | Et meselesi Bir gazete havadisine gö- re, celeplerden bir kusmt mah- kemeye verilecektir. Çünkü, et Hatlarının artmasına se- bep onların hal ve harekâtır dır. Bir iddiaya göre de, şim- di, celepler, az hayvan getirt- miye başlamışlar, bu suretle, şehri etsiz Bırakmak hulyası- na kapılmışlardı | diğiniz, nedir ki?, Bir parça- | şey.. Kemiğini çıkarınız, geri- | ye ne kalır. Okka, kilo olduk- | tan sonra, aradaki Hiat farhı, | zalen çoktan kaynadı, gitti. Bu vaziyete rağmen, hâlâ, bugünkü fiati de kâfi bulmar yıp yükseltmek istiyenler, en dansızdırlar. Kendi şahsi kârları için, halkın kesesini bu derece iz- tismara kalkışanları askeri makamlar takip ve tecziye et- melidir. BÜRHAN CEVAT Denizyolları memurları ko- operatifinin kongresi Denizyolları memurin koopera- tifinin yıllık kongresi 10 mart pa- zartesi günü saat 10 da yolcu sa- lonunda yapılacaktır, | | Mmayanat. Kırk beş yaşından — sonra, gida ve bunların coğrafya Ve çen, sarp biT a maddelerinizde, elia miktarı iübarile mevkileri deleY- | Şi birkaçgaki çılamış. Tüfek nam- | A M er n G İn moticesi Üzeti Tularını kervana Çevren eşkiya rer V e A e Ve Gölayisile hal- ü hti har | Gi keryanı çevimiş: sizliklen sizi ölüme — sürükliyecek ir muhtelif ihtimaller kervanı çı B L giküm | he IR! yakarım bt! İ | kadar ifrata da varmayınız. Mute- M diştir. Harbin ilk gül e - dürmüş, eşkiyar| İ dü içiniz. Bğer ervelce beden ter- armadasının . - Kervan derhal KĞ biyesi yapıyor İdiscala, yorucu ol- e& Sİ vaunda '. iyet alacağı | develerden denkleri eli h Beer geee Ka raneyi he ll imİ nüştü SA YA ü bakmmışlar ki; pekli yüne | | öğiniz. Hğer kadbiniz bazan saraın. g tür. Vakit vakit DÜ | Açmışlar, y t İW tular geçiriyorsa, — eli yaşından v imya matbuatında biFİCİ | hi topıtop, Çeşit ÇSit DA L 17 Bkü Ralkanlıların da bü | pi çenada nar tpu < beğen- Damar şişkiniiklerine dikkat e- Ki K BU umağı haydutlar pek Giniz Ve önüne geçmiye çalışınır. karışmıyacaklö | op y yalsi, Kömmını KuMü |Ü y a a. Vböyle bir ehemmiyetin | uığ"luı.qşıd*mî:nmn noşuna gttiğini | B po daha e sararlıdır. Arasıra ıııA. 2 bekatkataepnişir Hare gi aekadatarıın S S bar | | eeet n ee c İ Balkanlardan uzaklaş- | görüncer n DN L gilmeslüi Ve A A aa vef **T bitaraf iki yarımada- lleyreden tüccara dönüP | | Give her yedi sekiz günce bir dok- Tnöbet ayni ehemmiyetle | yana * gorü çülatsz etmeyiniz. V duğu görülmüştür. h hep: | | zite tötün bu noktalara dikkat gö Di SAAT A Ulan eşyoğlu! bunların çtmediğiniz İcindir ki, — kalbiniz AVYA yarımadası aylarca | —— kızmızı almadin ? xen-| İ bzrer bağ aönmeleri, kulak oğul. di celbetmiştir. Sonza | -sini ” ölen felâket içinde Ken” | Dyar olur. Bir merdiveni çklp- :ı da mibhver devi ) geçen tüccâr dıyın';:::n: D ;:::amnu .:ıı:ıı: : w.uu— ı';.';,"' olmuyacağı ::ı: di he ble tüccarlığr elden Va: I__M'_ BRceR A iere Almanlar OD 4 şım, demiğ | İ kalmak için onlara - dükat etmek T vaçi —Ne )'SP“I"'; "v“'i. odeceğmi | Ellı'dı'.bııi"ı”f'ln. hafif tâbiriyle insalsız ve vic- | | | sizi | MAHKEMELERDE |- “Deli arlanmaz, so- yu arlanır! ,derler “Sen utanmazsın amma, yüre- ğime iniyor.Bu ne kıyafet,kız?!,, Mahkemenin önündek! kanepe- da yanyana oturmuşlar, hararetli hararetli konuşuyorlarci: Biri, siyah başörtüsünü çene - sinin altından düğümlemiş, kol - larını göğsünün üslünde çaprast kavuşturmuştu. — Siyah astragan mantosu, gicir gicir rugan İskar . pinlerile, orta halliden üstün gibi görünüyordu. Öbürünün başında, başile mü - tenasip sayılamıyacak, tüylü bir şapka vardı. Sarı kürk mantosu, kollarındaki dizi dizi allın bile - zikleri, fırın kapağı gibi açılan ağ- xında, düdakları arasından görü - nen, altlı üstlü iki sıra plâtin diş- deri, oldukça, aldukça değil iyice Jt olduğunun canlı şahitle « Haas! Parmaklarındaki el- mas yüzükleri söylemeyi de unut- de adetâ yaşını başıni al - ıştı. Kendilerine sorarsanız, belki kırktan yukarı, hatta kırkına bile çıkmazlardı amma, — anlıvan bir gözle bakanlar <elliden ne haberl, derlerdi. Ben yanlarına geldiğim zaman, tüylü şapkalı, sarı kürk manto - Tusu anlatıyor, kollarını göğsü ü zerinde çaprastlayan astragan mana tolusu, gözlerini kırpmadan göz * lerinin içine bakarak onu dinli - yordu. Anlatan, — ciğerlerinin en höcri huveysalâtına kadar çektiği sigğaranın dümanı ağzından ve bur- 'nundan vapur — bacası gibi halka halka çıkarken, dümandan boğu * lan bir sesle — A iki gözüm hemşireciğim.. Elime geldiği zaman altı yaşın * | daydı, diyordu. Tam on iki sene oldu. On sekizine getirdim, Val « nez miyim? — Bü kadar zaman nânü nime- timle perverde old da, sonra, elin şıllıklarının sözüne uy; ayartsın- lar, kaç., Üstelik de, giderken, raza yüzüğümle canım canfes çarşa - famı, Bursa havlularımı, eski sada- kor maşlahımı da çal da götür.. Birdenbire, yerinde doğrı — İşte getiriyorlar.. Am, lahıml, Şu kılığına, kiyafetine ba- kın bir kerel.. Uzaktan, koridorun öbür ucun- dan, bir jandarmanın önünde, ye. tişkin bir kız geliyordu. Yaklaştı, yaklaştı.. Nihayet iki kadının o « turduğu kanepenin yanındaki ka- mepeye kadar geldi ve jandarma önünde, oraya oturdu. Sâri kürk mantolu, bilekleri di. vi dizi bilezikli, plâtin dişli, elmas yüzüklü, tüylü şapkalı kadın aya. Ha kalktı.. Birkaç adım yürüyüp mevküf kızı nönüne geldi. — İlâhi kahbe.. İki gö olmasın senin e mi? dedi. Ben seni böyle mi görecektim. — Bu halin, bu kıyafetin nedir? Deli arlanmaz, süyü arlanır, derler. Sen utan « mazsın amma, benim yüreğime ihiyor. Bu ne kıyafet? On beş gün- de ne hale gelmişsin? Kıptı kız - | çıkımca, bohçanı hazırla,'doğru has | larına dönmüşsün.. Movkuf kızın gözleri dolu dolu olmuştu. Dedi. Bu hareketleri ursa - mamak kararımın içinde olduğuna zuru birdenbire altüsi edebiliyar — göre ben de aldırmamazlıktan gel- ve insan yine bıraktğı woktaya, yani kararsızlıktan önceki teşev- vüşe dönüyor. Dün ablamdan gelirken aklıma esti, Naciyeye gittim. — Nüciye, kidişime çok sevindi — Kız seni doktor Yuhya ile ev- tendirmeyi düşünüyorum'. Diye İâtifeler yaptım. Bu Jâti- felerimden hoşlandı, güldü: — Nerede? Reşki olabilse.. Diye içlen dileğini —izhar etti. Fakat, düşüncesini, bedbinliğini dim: — Ne çıkar sanki Dedim, ilâve etlim: — Önceleri endişe ediyor ve.. ü- zülüyordum. Fakat, artık bunun i- Çin kendimi hiç tasalandırmıyo - Tum. Bir küstah ve kendisini mez bir atdam bana üşıkmiş.. diye ganımı telef edecek, günlerimi, bu | hüdisevi düşünmekle geçirecek de. | ğilim ya?, | tebarüz ettirmeyi de ihmal etmedi:, — Olmuıyacak duaya ne diye a- min demeli? Karşılıklı büyle gülüşür ve şa- kalaşırken Naciye: — Asıl sen kendi derdine bak. HMalil Necip her gün Kapının önü- ?Mıl geliyo A | Naciye: — Haklısın.. Diyerek, ilüve etti: — Nihayet kapının önünde bek- lemekten ne çıkar değil mi?, Se- ninle karşılaştığını farzetsek bile yopacağı şey, yanına — sokulmak, sana sevgisini anlatmak, senden aşk dilenmok olacak, Nuciyenin sözünü kestim: dilensin, Sanki u ilirim hemşire, Bilirim, Ben — Bir cahilliktir ettim annesi - ğimi.: Alfet beni,.. dedi. Ondan sonra da, makaraları ko. yuverip, hiçkırıklarla. ağlamağa başladı, Kadın, tekrar konuştu: — Ağlamanın, sızlamanın sırası değil... Aklını başına devgşir, da - vamdan vaz geçeyim, seni kurta » rayım amma; doğru eve... Anlı - yor musun? Yine o şıllıklara gi - dersen, bundan sonra da bir daha benim yüzümü değil, tırnağımın ucunu göremezsin... Enini sonunu hesapla, ona göre — bana söz ver... Yoksa, hapislerde çürüyoceksin. Ben söyliyeyim., Seni bıraksı | zelim.. Üstünü başını değiş.. Bu da sana us pahası olsun.. Bir daha enin sözüne kanma. glu adamı hem kan. ründe bırakır.. Hani yen) han: ların? Bak, şuraya mahkemeye bi- e gelmediler. Hapishanede bir de- da olsun aradılar mı* Ne gezer? Desene!. | — Kızın hiçkırıkları artık ayyüka 'ordu. İki elini yüzüne kapa - 4, boğula boğula ağlıyor, kesik kesik: — Tövbeler tövbesi anneciğim. | Ben ettim sen etme... Beni kurtar! | Diye yalvarıyordu. Bizde meraklıları bil z yatı. Köprünün üzerinde birisi durup balıkçılara bakmağa başlasa, bi sonra orada yüz kişinin toplı ğını görürsünüz.. Köşebaşında şak- | Tabamlık yaparak leke sabunu satan seyyar satıcının başına seksen kişi toplanır., Hiç böyle şeyi kaçırır - lar mi? Hemen, yarım daire şek- linde bir kalabalık etrafların: sar« dı. Jandarma, toplananları dağı - tıyor, © aralık, mübaşir seslendi : Ayşe Nezihe. Nazikter! — Hay Nazikter, gözlerini sil başına topla, hanım hanımcık, e- vinde otur.. Bak benim kimsem yak.. Varım yoğum, ben gözlerimi yumarsanı, hepsi senin!.. — Haydi ağlama ertik.. Koskoca kadın, böy- | de çacuk gibi ağlar mı?, girdiler.. Davacı İk söz olarak: Yapmış... im var neyim yok, hepsini buna verecektim. Davam- dan vaz geçiyorum.. dedi. |— Haktm: — Sen affediyorsun amma, ka- Bun affetmiyor. Davaya hukuku umumiye namına devam edeceğiz. Cevabını verdi erilen şahitlerin çağırılma- dıkları görüldü, Şahillerin çağı . rılıp dinlenilmesine Ve mevkuf bu- lunan Nazikterin de 100 lirâ kefa- letle tahliyesine karar veril | Aşge Nezihe, mahkemeden çık- | tıktan sonra Nazil | — Kat Şimdi yatırıp | seni kurtaracağım.. Buradani da mama.. Anlıyor musun? Üzerinde muhakkak ufaklık vardır.., diyor- du. H. BEHÇET — e e e —— e e — murumda benim de.. — Evet.. İşte ben de onu söyli- yecektim!, - Daha münasebetsizlik ederse bağda yediği şamarı daha sert bt- Yuda da yer, — Öyle birşey olmaz cı — Benim de tahminim a. Ve ilâve ettim: aa? Yalnız beni sen biraz şaşırtı- yorsun, Deliliğinden, aklına gele- ni yapacağından ,şundun bundan bahseden sensin. — Bama öyle söylediği içim. Ni- havet kendime ait hiç bir fikir söylemiş değilim. Yaptığım şey dece ondan dinlediklerimi — yine sana anlatınaklan ibaret, — O halde.. — Benim için mesele yok!, Ben de kestirme söyledim: — Benim için de yok!. Fakat, bu söz ağzımdan çıkmak- eraber yüreğimin cızz etliği de de yürü bakalım.. Bu seferlik kur. taracağım amma, dedim ya, aklını 3 —SON TELG HALK ÜTUNU Evlenmek istiyenler, iş ve işçi arıyanlar, | —| LAĞ Ş der Dölüklşkülller İzdivaç Teklifleri ir 26 yaşında 1,10 boyunda tam sih- Kalli bir gencim. Devlet mücssesesin- de memur ularak çalışmaktayım. Ay- lik gelirim 60 lirkder. Beş aya kadar terfi ederek maagım 70 lira - olacaktır ve tahsilim ortadır. Hayat arkadaşı olacak bayanda ara- düğim eysat: Baoyuma günasip beyaz yahut küm- yal kara kaş ve elâ gözlü 17 — 19 yas Sında tahsili en açağı iptidal olması Musikiden az veya çok âşina bulunma- #t ev İşlerine kümile uvâkr£ bulunma- | #i, dürüst ve uysal bir ahlâka malik öl- | | mak ve iyi hir atleye mensup bulunan | bir kızla evlenmek grrusundayını, Bvi glursa şayanı terciylir, İç güveysi de Birebilirim. Telip olan baysrıların San Tegraf Halk sütünü İ. Akyürek rumu- zuna mektupla mürecastlarını rica ©- derim. *& Yüşim 28 boyum; LGN, ki koyu kumralım. Faki Biçici dundan mezunum. Boyumla — mütena- Sİp, Yapı: S0 — 40 aras, lip mevzau | bahssirmyarak memuru, | | maaşi S0 veya 100 Yira, veya askerle | evlenip yuva kurmak istiyn: vm. | Lşimin alkolle alâkası olmmuması da | | Hzımdır. Ciddi tekliflerin Son Telgratf ) Halk sütümü E 28 rumuzuna müraca- atlarını rica oderim. ir 26 yaşında 164 boyunda ve SA ki- loyum. Şen, kumral siyah - gözlü, orla Balli, namilslu mlenin ctddi bir kizi | yum. Dikiş ve elişlerini bilir müzikle meygul olurum. Tahsitün orundur. plerimini er, 32 — 40 yağılıda 170 den y boylu olmaşı mesleklerinin de Sivil olduğu takdirde; mühendis müte- | ahhilçdiccar; asker e: Kurmay veya | tayyareCI olt ları lâzın ya “Çocuğu olmumak şartiyler aynl- müş olabilir. Atzu edenler . kısa er | fotoğrafıariyle Soa-Telgrat H | u (Çağdem) rumuzuna meki rataai edebilirler, Re Ünur &e Yaşım 25, kilörn 70, Boyüm I, tür, Kumtsl saçli elâ gözlü tam halii bir gezcim. 20 lira asi) masşla ge- | Tefli bir mesleğe mensubum. Boyumla mülenasip esmer veya sa- | vışa 17 — 22 yaşlarında ev işlerine vökıf iyâ ahlâk sahibi mali — vaziyeti asli bir bayanla evlenmek is- | ! oima- |a hiç olmussa anne veya yaşlı bir | j yakınının bulunması şarttır. Ciddt tek- | Üüflerin Son Telgraf Halk sütünu <M İlerir rumuzuna A Açık Konuşma Bayan M M G — M C, A ga Ad- resi olmuyan ve ciddiyetinden emaiyet vermiyen izdivaç teklifi mektuplarının neşri usulümüz harisidir. Binsenaleyh adeesinizi sür'atle — bildirmenizin lü- | |zumunü ehemmyetle hatırlatırın. Gelen Mektuplar Bayan 101 Şüle Beşiktaştan, Beya- zıttan, Matbarya birakılmış ve İzmit- ten — Beyan NU V: Yeşilköyden — | Hukukçur Galatadan — Büyan İ. Gü- ven: İstanbuldan, Eyüplen, Galatadan | İki tune, matbaaya bırakılmış, Beyoğ- kundan — Bayan Dikmen; Gülatadan— Bayan Marti Deniz: Edimekapıdan — Bayan Şiria: Matbaaya bırakılmiş — Bay Şefik Botova: Shmatyadan—I812: | Brenköyünden, Beyoğlurdan — Bayan Anjel: Posla damiısı okunmuyan, İs- tanbuldan, Vangalpdan — Ay: İslan- buldan Ö, B. Y. $ö: Kadıköyünden — Bayan Bürsülı 1f1, İstânbuldân — Ba- | yan Nuran: Dünkü mektuplarınıza ilâs | * ve olarak Flaydarpasadan, Hasköyden, Eyüpteo, Çoşludan, İstanbuldan iki ta- | | »e, Topkapıdar — Ray E. 5 67t Ağeae | | zaydan — Bayan Ümit: Matbaaya bi | | rakılmış, dört tüne İstanbuldan, Gula- | adat iki tane taahhütsüz ve bir tane | taahhütlü — mektuplarınız — vardır, Lütfen saât 15 — 19 arasında almanız | veya aldırmanız mercudur. | Bayan N A — Mektuplarınız bu- | gün adresinize yollanınışır. | muhakkaktı!. Kendi kendime: | Bu sefer ya okatı ben oadam | yersem?, Dedimi, YİNE ABLAM Mastalık kadıncağızı harap etti. | Horap etti değil de üdeta eritti, bitirdi. Doktor: | — Mutlaka bir tebdilhava has - | talığın sonunda şart olacak!, | Diyor, Benim de görlişüm öyle. Hava değiştirmek hem kondisini kurta- yır, hem de Güneş için çok faydalı olur. En iyisi de İstanbula gitmesi! İyi olunca kendisine bu teklifi yapacağını, Belki Salihten — izin koparırtam ben de giderlim, Hiç olmazsa biraz başım dinle- nir ve. içim rahat eder! Çek yıprandım. | Pek âlâ, çuvala kim koyâu ? Bir küçük adliye havadisi okudum. Maznun, 27 şapka çalmış bir adam.. Hâkim 20« ruyor: — Neden çaldın; bunları?, Cevap veriyor: — Efencm, — dalgınlıkla çalmışım.. Haberim yok.. Bir şapkayı, dalgınlıkla a- lip başınıza koyabilirsiniz. Fakat, ikinci, 'üçüncü, ve nir hayet yirmi yedinci şapkayı, nasıl alıp ta dalgınlıkla başı- nıza koyabilirsiniz?. Meşhur fıkradır, amma, yes ri ve zamanı geldi, tekrar an« Tatmak baş ağrıtmaz: Nasreddin Hocanın karpuz tarlasına hırcız girmiş.. Kar- puzları birer birer koparıp çu- vala. dolduruyormuş.. Tarla, yangın yerine dönmüş.. Nihayet, Hoca, tarlada bir faaliyet olduğumu görünce, cüppesini toplayıp herilin ya- nina koşmuş: — Bire insafsız, ne yapı- | yorsun?. — Hiç... — Nasıl hiç, yahu, tarlada karpuz kalmamış. (Biraz öte- de, çuvalın yanında yığılı dur ran karpuzları göstererek) bunları buraya kim getirdi Öteki, hemen cevap ver. miş: - Rüzgâr koparıp — getir- mişt.r. Nasreddin Hoca etrafına bakmış.. Bir de ne görsün?. Çuval da yarrya kadar dolu.. — Peki, demiş, bu karpuz- ları çuvala kim koydu?. Öteki, düşünmüş, düşün- müş: — Şimdi, ben de bunu dü- şünüyorum, ya, demiş!.. 27 şapka çalan sabıkalımın, |27 şapkayı da dalgınlıkla ae hp götürmesi, acaba, kendi- sini de düşündürüyor mu, dersiniz?. R. SABİT A Numik imzasiyle Mektip günde” ven okuyücuma: — Alâkamıza teşekkür ederim. R. K Hak dediğin Vaktile Konyada bir kKör kadi yarmış. Kadılık mansabım Şey - hulislâm kapısından etek dolusu para ile satın aldığı için, boyuna halkı kasıp kavurur, müthiş rüş- vet alırmış. Bir gün kadıya iki köylünün da- vası düşmüş. İkisi de kadının rüp vet almak hususundaki şöhretini duyduklarından biri şöyle semizce bir kaz, öteki de enine boyuna besli bir.koç getinmişler. Tabil kadının koça ağzının suyu akmiş ve mühakeme — günü koçu getireni haklı çıkarmış. Kaz getiren, öbür tarafın o kıy- metli hediyesinden haber! olma . dığı için, şaşırıp bön bön baka ka- Tinca, kadı hiddetlenmi — Öyle kar gibi tis bal n demiş, hak dediğin işte böyle in sanı koç gibi toslar, Seddilbahir feneri ıslah ediliyor Devlet limanları işletmesi u - mum müdürlüğü limanlar ve ta. hillerimizdeki fenerleri ıslah edip bir kışımnı da esaslı şekilde tamit karar vermiştir. Bu cümleden olmak ilzene Sod- dilbahirdeki halâs feneri 2000 lira sarfile önümüzdeki ay tamir ve w lah olunacaktır. . Bopimizın DERDİ Sebze fiatleri Kalyoncu Kullukta oluran. bir okuyucumUz yüzıyor; «Bazı havayiei zaruriye fiyatla- rının yükseldiği malümdur. Hariç- ten getirücmiyen veyahut getiril. mer) müşkülâüa kabil olan mad- delerde az çok flat yüksekliğine kimse bir şey söylekiyor. — Fakat ya gu sebze fiktlarına ne demeli?, Runlarda müi hariçten — göliyor? Meselâ dün bir çocuk yumruğu kadar turpu beş kuruşa aldım. Bu. bir mis ger bütün şebze fi- atları da böyle.. Acaba bu sülişe darda Mtikâr yok mu dersinle?, İ (Arkası Var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: