2 Nisan 1941 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

2 Nisan 1941 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4 —SON TELGRAF — 2 NisAXIsır —K e ÖYLE DEĞİL.. . Siyah beygirin çektiği basit bir çiftlik arabasının içinde iki kişi Vardı: Bir karı koca.. Erkek o ci. varda küçük bir çiftlik sahibi idi. Karısı ise muhitinde koyu inatcı- * dığı ile tanınmış bir kadındı, Gü. | lizar eksiksiz, katıksız bir inafci idi; Aklına ters, yalan, yanlış ne olursa olsun bir şey yerleştirdi mi, bitti; en makul ve mantıkt iti- razlar onun karşısında tösirsiz ka- | hırdi. Ailesi, komşuları ve bütün mu- | biti onun bu inadı yüzünden yaka | silkerdi. Bu itibarla hiç kimşe ©- munla oturup uzun boylu kanuş. maz, hele hangi birşey üzerinde kal'iyyen ısrar etmezdi; ve bil > hassa ona kat'iyyen bir şey sor - mazdı. Bir yamılıp da sorsun. E- ğer mevzu onun hoşuna gitmiyen cinsten olursa, karşısındakini çat- latıncıya kadar uğraşırdı. Evlendiği vakit, hiç kimse, bu | mahlüka tahammül — edecek bir | kaliıramana — sabır ve tahammül dilemekten başka bir tebrik ve saadet temennisinde bulunmadı. Aksi tesadüf kocası Receb, asabi çabuk parlar bir adamdı. Birbirine zıd yaradılışta olan karı koca evlendiklerinin hafta . sından itibaren incir — çekirdeği doldurmıyan sayısız meseleler yü- | zünden he: Alishin günü en nö- ğe başladılar. İlk gün- | ni yenerek — karısını, | yola getirmeğe uğraşan ında başa Receb, so cağinı anlayınca, * dayağa kadar vardırdı. Lükin bey. hude, Gü! Recebi çileden çıkaran — birşey a , rdiği soğuk kanlılık ve sükü- tilikti. Ona mukabele etse bir de- receye kadar rahatlıyacaktı! Lü> kin Gülizar, daima bir noktaya bakar ve değişmiyen bir eda ile: — Hayır senin dediğin gibi de. Şil, hayır..: Receb 'de istediği kadar: — Öyle değil mi? Öyle değil mi? ye bağıra dursun.. Böylelikle kendini tutamaz ve pataklamağa başlardı. Buna rağ * men Gülizar: — Hayır senin dediğin gibi de- ğil! teranesini değiştirmezdi. Katilliğe pek az istidadı olan Re- ceb, karısını yola getiremeyince, kendis! yola geldi. Ve aralarında geçecek müuhavereleri d bir ze- mine sokmaktan kaçınarak bu su. | retle biraz olsun rahat etmek çâre- | sini bulmuştu. Çünkü bu müthiş inadına rağmen, Gülizar eşine az rastlanır bir mükemmel ev kadını idi, Ve kocatının işlerine bir er - kekten ziyade yardımı dokunur- dü. Lâkin bugün şehirden dönerken | bir ara yine bir hiç yüzünden a- tışmağa başladılar. Kavganın se . | bebi her ikisi için chemmiyet ve- rilecek mösele değildi. Receb her | nedense bugün . belki d biraz sar- hoştu - kendi dediğine gidiyordu. Göülizar, ellerini göğsüne kavuş » | turmuş bir halde mütemadiyen: | — Hayır öyle değil, öyle değil.. | diye söylenip duruyordu. Böyle çekişe çekişe bir hayli yol almışlardı. Nihayet hiddet ve asabiyetten kendini kaybedecek hale gelen Receb arabayı durdura- rak yere atladı ve: — Bana bak Gülizar, sabrımı tüketme, bu defa da benim dedi- | ğim olsun gayri, dedi. Ne diye inat ediy örüyorsun ki iş benim dediğim gibi. — Hayır, senin bildiğin gibi de- Bilbenim dediğim doğrudur. Bu cevap üzerine Recebin gözü | karardı, karısını yaka, paça ara - | badan alaşağı citi. Evire çevire | güzelce patakladıktan sonra: | — Ben inadımı gösteririm diye homurdandı. — Çiftliğe yaya dön de aklın başına gelsin. İster. gen varincıya kadar mi defa «hayır, öyle değil» de dur.: Hiç ol- mazsa akşama kadar çirkin sesini düymüş olmam, Hadi hoşça kal, Arabaya atladı ve dizginleri e- line ve hayvanı kırbaçladığı gibi uzaklaştı. Gülizara gelince toz | toprak içinde, mütemadiyen m- Tıldanıyordu: — Hayır, hayır senin bildiğin gibi değil.. Silivri Mendire- ğginde tedkikat Şehrlmizde bulunan Münakalât | Vekâieti Liman Hizmetleri Dairesi Reisi Zeki dün yanında İstanbul Liman Reisi Refik Ayantur oldu- Ru halde Silivriye gitmiş, rıktım || ve çatlamış olan mendirek tamira- | tint tetkik etmiştir. | Nefi . komedisi İlâve bu akşan MELEK Sinemasında Zevk ve Neş'e Kraliçesi Bu senenin en çok sevilen Yldızı ANN SOTHERN (Çam Sakızı) ve FRANCHOT TONE tarafından dayanılmaz dere cede komik sahnelerle çevrilen KOGAM GÜZELLER PEŞİNDE 'ak yeni FOX DÜNYA havadisleri, Yerlerinizi evvelden aldırınız. Tel. 40868 takdimı edilecektir. hkesap oğlencesi İşte size gazetelerde gördüğünüz kelime oyunu yerine rakam oy Gördüğünüz dokuz hanenin beş rakâmı yerlerine konmuş, fakat dördü eks$ik, Şimdi-size bu dört öyle rakamlar ko: okların cal ALKAZARİ SİNEMASINDA Bugün Matinlerden itibaren Yepyeni mevzulu, fevkalâde heyecanlı büyük macera sine- ma romanı, GANGSTERLER VE ŞÜREKÂSI FAY BAİNTER İDA LUPİNO Fransırca sözlü Amerikayı dehşetlere garkoe- den kibar şakilerin çok me - raklı yeni maceraları. Baştan başa entrika., —He dehşet... Bütün şehire dehşet- P ler saçan, masum ahaliyi ha- İi Taça kesen hir sürü şehir hay- B dutlarinın — tüyler — ürpertici sergi 2 NCİ BÜYÜK FİLM Bötün İstanbul halkının en çok sevdiği büyük kovboy ar- K tisti Yumruk Kralı BUCK JORNES'in '€en son çevirdiği Ateşler Diyarı ARİZONA Baştan başa yumruk, kavga v YEDEN mücadele filmi Çemberlitaş Telefon; 22513 İstanbulun en büyük i ae Meşhur Aşk ve AAA D ERSRECEE j Mteş Bulutları | | ğ Dans Kraliçesi... Şarkı Yüdımı. gz Harikulâde filmler haftası Bütün dünyayı tatılmadık heyecanlarla ve şöhreti cihanın dört tarafına yayılmış ol; iveda Gençlik boş haneye ($ BaAŞ Mümessili: ROBERT DONAT İkincisi: Bu asrın heyecandan insanı donduran en mütbiş filmi: Baş mümessili: Ed- vard Robinson Matinelerden itibaren başladı Gençlik Filmi: BEmzalsiz Aktris... 44100 Seksapel kadını MARİKA RÖKK Bu Cuma akşamı ŞARK Sinemasında En büyük Muvaf fakiyeti olan KORA TERRI Gözlerinizi kamaştıracaktır.Bin bir Harikalar filmi, —e Bir Harika Görünüz İ MARMARA | ——— DA —— KBKTT Ğ A 2 sinemacında tarafından yaratılan emsalsiz, — müthiş, korkunç sahneler arasında macera sinema romanı ıi SER Ka BAŞLADI Bugün Matinelerden İtibarcn Türkiyede İlk Defa Aynı Zamanda - Yugoslavyada geçen defa harbin nasıl © Gihamı ateşe verdiğini bütün dehşetile yaşatan F JEVO Telefin: 22542 ni zamanda senenin en büyük süper filmi Donglas Fairbanls Jr.-Joan Zenmot-George Bancroft büyük aşk, ihtiras ve YEŞİL CEHENNEM Yılanlı derede, şeytanlara girilmesi menedilen mukaddes mabedin önünde 3 erkekle bir kadının heyecanlı sergüzeştleri, milyonlar — sarfile vücude getirilen bu çok yüksek şahesere ilâveten AYRICA: SEVİL BERBERİ Beynelmilel şöhretini bütün dünyada harikalar yaratan meşhuru âlem (Barbier de Seville) opera- sından filme çekilen senenin en büyük müzikal filmi. İMPERİO ARGENTİNA'nın Madrid Operası Primadonnası tını canlandıran yegüne rakibi EMBERLİTAŞ'da Denizlerin çelik ejderlerinde vatanlarının arslan koruyucuları olan Amerika bahriyelilerinin haya- BAHRİYELİLER ŞARKISI Zaterin neş'esi.. Vazifenin ateşi... Müziğin zevkile yaratılan nefis bir eser. Oynıyan alün sesli ESTRELİTA KASTRO —e DİCK POWELL "—msms İ | .parak: Bekri Mustafa Yazan: OSMAN CEMAL KAYGILİ Tefrika No: 18 Ü Maltızlının Meyhanesinde A | L vet; köğü mübürek “yalmız | Sancıya değil, — soğukalgınlığına, | uykusuzluğa, can sıkmtısınağ iş- tahsızlığa da birebirdir. Eğer bu gibi rahatsızlıklar sizde de varsa I bundan üçer, beşer yudum siz de içebilirsiniz. — Üçer, beşer yudum yerine e- mar, ön beşer yudum içsek olmaz mı?, — İyi amma, o zaman, gece vak #i devriye germek için, benim gi- bi, size de ikişer ayaklı birer eşek isti Mustafayı tanımış olan kül - Tukçular, onların peşlerisira şöyle söyleniyorlardı: — Bu oğlan artık tam manasile bekri oldu, gitti. — Karnukollara düştükçe oda - başılar da artık kendisine birşey | yapmıyorlart. — Yapmıya vakit kalmıyor ki, measkara herif, ne yapıp yapıp ©- | dabaşıları” gülmeden katıltıyor. Meselâ, bundan bir hafta önce, bir akşam kendisini Yenikepi mey - hanelerinden birinde gürültü, pa> tırtı ederken yakalamak — istiyen Aksaray ödabaşısınn kargı bir - Un oynamış ki, olar şey değil!. — Nasil oyun ? — Bakmış Ki odabaşı ile birlik- | te kullukçular etrafımı sarmen ku | tuhuş yok, tutmuş, meyhaneci: belitiei a başımı, yözünü, gözünü ört- | sesi le de kadın taklidi ya- in i peştemalı çekip bu - — Yon demiş, ben naniehremim, | yanıma pek sokulmayın, yetişin ey ümmeti Muhanımed!. Bir ba- ğırırsam bütün ahaliyi buraya top- | ar, başmıza kiyameti koparırım!. Senr — Sonrası, bütün meyhanede - | kilerle birlikte kullukçular ve o- | | dabaşı kahkahayıy saliverince iş | de mayna olmuş!. — Yazik emma, çok içiyör. — Yazık ki yazık!, Hele şundan birer tane de biz çekelim!. — Çokelim arkadaş, çekelim, de biraz smalım, çünkü ayaz bu | gece iliklerimize işledi, * Maltızlının meyhanesin: de bir ölüm tehlikesi ! — Arkadaş, bana bak, sann Bek- ri Müustafa derlerse bana da adla sanla Balvor Muharrem derler, — Ne derlerse desinler, bana vız gelir!. — Kendine güveniyorsan — çık | buradan dışarıya da sokükta ko- zumuzu paylaşalım!. — Tam rahatı bulmuşke şura- dan şuraya kımıldamam, ne ya- pacaksan bana, burada yap da gö- Balyoz Muharrem tam koltu - Cenun altındaki saldırmasına 2- sihrken meyhaneci Maktızlı Rum araya girdi: — More Balyor, istaso more!. | — Ne istasosu be, görmüyer musun, herife dışarıya çıkıp ka- pışalım dedim, çıkmadı, ne yapa- coksan burada yap, görelim! dedi. — Burada yapma boyle sey ku- cem! Nisin gelezek sindi kulluk- vular basacak burada.. — Öyleyse kabadayı olan çıkvın. —— TÜRK Son Telgrafın Tarihi Tefrikası: 25 TUNA BOYUNDA —— C Yazan: M. SAMİ HARAYEL > ORDULARI Birbirlerine Hediyeler Gönderdiler «Orhön, Rumların Türklerden istirdat ettikleri İzmite gelmiş, şiddetle sıkışlırıyordu. Fakat, İz- miti bizzat müdafaa için imparato- run geldiğini işitince, istikbali - çin elçi gönderdi. Sulha da, harbe de hangisini isterse, muvafakat e- deceğini haber verdi. İmparator, Orbanın nezaketine | cibarane mukabele etti: Kendi muharebe için geldiğini, fakat Orhanın istediği takdirde #ulha da razı olacağını söyledi. Ni- bayet iki tarafın nazırları ler, Bu muahedeye nazaran sul - tan, imparatorla dost olacak, Rum- ların sarkta mutasarrıf bulunduk- larv şehirlörden hiçbirini taciz et müyecekti. Badehu iki taraf bir- birlerine hediyeler gönderdiler. Muslümanların hediyeleri atlar, | av köpekleri, kalılar ve kaplan postlarından ibaretti. Andranikos da Orhana gümüş kaplar, y ipekli kumaşlarla kondi rından bir tane gönderdi. Orhan buna memnun oldu. İmparatora le.| Lti ua han çekildikten senra, Andrani çıktı. İzmite geldi. Do aki erzakın hepsini a- haliye dağıttı. Yedi gün şehri ve ciyarını gezdi. - Buraları şimdiye kadar hiç görmemişti. Sonra İs- tanbula döndü (1). Avadan sekiz sene geçti, Türk- der İzmiti tekrar aldılar (H. 740, M. 1339), Müverrih Grigoras Türklerin bu muvaffakiyetini şöyle hikâye ediyor: “Vitinyanın merkezi hükümeti olan Nikamidyada açlık ve müza- yakaya ve düşmanların musırrane muhasarasına dayanamıyarak tes- tim oldu. Orada bulunan mukad - des tasvirlerle kitapların birçoğu- mu ve iki azizenin nâşini Kostan- tin para ile sattılar. Türkler artık Vitinya sahillerine biperva yerleşmişler, bir kaç kasabaya ağır vergiler koymuşlard.. Hattâ bu vergilerden istifade için yerli a- haliyi vikaye de etmişlerdi.» Aydosta birçok Türk vardı. Or- han Bey onları kâmilen İzmite ge- tirdi, şehrin idaresini de oğlu Sü- leyman Beye verdi. Kocaeli İzmitin fethile tama - Miyetini temin etmiş demekti. O- rada tek bir düşman neferi kal- mamıştı. Buna Akçakocanın ruhu da memnun olacaktı. Koca gazi, Kandırada bir dağ te- pesinde yatıyordu. Küliyorda (Kil- yo8) tekkesi olan Fazlullah Kadı #nun neslindendi. O sırada Yalakova (Yalova) da alınmıştı. İzmit sahilleri Kara - mürselin idaresinde idi. Kara - mü el İstanbul tekfurunun (ım- parator) gemilerine karşı daima uyânık bulunurdu. Yeni Türk devletinin garp hu- dudu İzmit, Aydos, Semandere ve Koyunhisara kadar Kılıçtan ziyade adalet kuvvetile fetholunan bu toprakların dağ- larında, yamaç'ı rinda, yaylaların- / da, yeşil köyleninde hep birer ga- ğütte Ertuğrul, Tomaniçde Sarobati, Koyunhisarda Aydoğdu, Bilecikte Şeyh Üdebali, Çavuş kö- 'yünde Samsama çavuş, Kokürpe- de, Fonocalp, Kandırada Akçaka: cx, İznikte Gündüzalp. Atık Bizansın Anadoludaki üç büyük merkezi Türklerin elinde i- di. Bursa, İznik, İzmit. Bununla beraber Türkler bu - nunla da kalmadılar, İznikin suku- tundan üç sene sonra Kilyos, Gem- liki de aldılar. Burası, körfezin en müstahkem poktası idi. Gen:liğin esatirde de mevkii vardı,| Argonotlar seferinde, beldeyi Kaf- kasyadan dönen bir Arganot te- sis etmişti. Arganotlar, körfez kıyılarına geldikleri zaman, Herkülün ne - dimi İlas su almak için karaya Çıkmış, orada periler tarafından yakalanmıştı. Gemlik ahalisi İla- sın yakalandığı günün devri sene- visin! kutlulamak için Katırlı dağ- Tarım dolaşırlar. İlas! İlas! diye ELARda, —> —- er e — Daha sonra (Anahör) da yani bizim Armutlu da Gemliğin âkı- betine uğradı. OCsmanlı Türkleri genç impara- tor Andranikosla akdettikleri (H. 732) muahedesine sadık kalmak istediler. Fakat, Bizans ahvali Osmanlı Türklerle sulh MM ten sonra da sülh ve müsslemet 1- ginde yaşamak Andranikos için ümkün değildi. Bu sefer de Ay- dın ve Saruhan oğulları, Bulgar- lar, Sırplar ve Cenevizler Bizan - aBa tecavüz ediyorlardı Hat'â müverrih Grixoras, Türk- lerin Trakyaya karşı vuku bulan mütlevali tecavüzleri için yazdı- ı tarihinde şöyle diyor: Mizlüm ve mutad :"Tuğuna g* ve dalma can sıkan ve küstahane ve mütemadi mühâcemeler..> Diye tavsif ediyor. Filhakika, müzakereye memur etti latılan Bir Ölüm Tebi ' - dışarıya!. Bir izbandut kadar iri Malüızlı meyhaneci, Bekri 4 tafanın adını işitmişti amı dini o akşam ilk dela görü Onun için, Balyoz Muhaf koluna girip cnu bir küçeye Of tuktan sonra Mustafaya — Ağam, dedi, siz akdırış yin, bakm keyfinize, ben şimi nu tatlılıkla savazayım bur: Fakat aradan bir dakika memişti ki, Balyoz Muhüt oturduğu yerden Mustefanı Sasma bir yer iskemlesi masanın Üzeri altüst oldu, medekiler birbirine karıştı. tafa hiç şaşırmadan yerinde: tı, ve o da eline geçirdiği bir ka ikemleyi olanca kuvveti yozun kafasına değru sa Derken meyhanedeki müştı den ikisi daha Balyozla bill kamalarını çekip Mustalaya dırdılar. Önceden Mustafaya — hiç vermeyip birer yabancı gib ran bu iki kişi, Balyozun daşları idi. Vak'a o zaman, daba ziyadı mebi tayfa ve amelclerin di etmekte'olduğu Çeşmemeyi daki Axapkapı meyhanelerin! Tinde eereyan ediyordu. çok müşkül bir mevykide Müstüfa, ilk defa gelmiş 8l bu meyhanöde Hç arkadaş * dan' kötüye Boğulacaktı. Zat akşam kendisi oruya turaklal şürülmlş, kendi tanıdıkları! | birinin kallesce bir daveti di ne bü göce oraya gelmir; faka kit gelip geçtiği hnlde o kaltei babi, gehiemişti, — Vazil zorluğunu — ve fenalığını anli Mustafa, ikinci bir iskemle T! asılı ölen avire! b şamdanı kırıp ortalığı kapki lık bir hale getir Ve kür ta büsbütün birbirine gitön terilerin telâş ve heyecanla sında kendini sakağa aratmı boluğu İstanbıll - Balıkpar: daralmıştı. Mustafanın Azapkapıdaki tazlının meyhanesinde atlatmll duğu bu çok tehlikeli vartarı? bebi şu idiz j Balyoz Muhartem denileri kar ve sabıkalı herif, Sel raktaki bataklıaneden Must mın alıp kendi evine kupotmm duğu genç kadının dostu idi. yoz mahut batakhaneye gid orada dostumu bulnmayınca ci hibi ile oradaki kadınları nin elinden kurtarınak için gece bir tuzakla Azapkapısı meyhaneye düşürmüş ve wf bahane ile Bekriye çalarak ayı ortaya çıkarmıştı. Neden sonra işin aslımı Bekri, bir gün öğle vakti, fa ile Balyoz Muharremin çö makta olduğu, Galatadaki fat yerine gitti. Oradaki bir veye oturup kahveci çırağı sile Balyoru yanma çağırtıı. yyoz kahvcye gelip de orvda talayı görünce şaşırdı ve < &ibi oldu. Mustafa güler »( 4€ ÇArkasi nirdeki - kuvvetleri mükeni Gemicilikte mahir idiler.. B karaya birdenbire asker lar, sahildeki şehirleri yaj derlerdi, İmparator Andranikes, vW Mihail Paleologosun yaptığı Lâtinlerden imdat umdu. Ve şark, garp kilisel y leştirileceğine dar Papaya üü verdi. Papa on ikinci janlâ kareye girişti. Fakat Papa, Bizansa im keri gönderecek yerde, ki birleştirilmesini müzakere bir heyet göndermekle iktift Bu müzakereler İstanbuld makaşaları ve münazaaları oldu. O sıralarda Aydın oğl nin tecayüzleri hâlâ devam yordu. İmparator, hıristiyanlard Ca . islâmlardı dot ummuya çalıştı. İki müf tayin ederek Aydın

Bu sayıdan diğer sayfalar: