25 Mayıs 1941 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3

25 Mayıs 1941 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—— JPA HARBİNİN AYiT 'ş' al Minos'un lemleketi.. Ali Kemal SUNMAN | Mi kadar ortaya Ş h hangisi doğru çıktı, Ki büsbütün aksine zuhur , n hesobini görmek zor- # &* oluyor. Onun için is- Hyle olacağından, böyle | Kidmnanın ne büyük bir hem de beyhüde bir 'Olacağını bu harp kendi e gösterdi. Galiba öyle harp pek kıskanç. Ken- Gğini yalnız kendi bil- Üdine saklamak istiyor. #ÜĞ trin havadisi de hep Gi- | toplandı. Sicilyadan, Ş dan, Kıbrıstan sonra Ak- | Büyük adası olan Giri- Vaziyeti ona her de- KEtİ bir ehemmiyet ver- Çok evvel de bu ada %ın için Giridin bugün- * de bir ehemmiyet ka- s1 çok görülmemeli. inin müdafaası için şu bu odilecek gibi tah- VÜRRe bir kat'iyet de arama- hlîş İngiliz donanma- | de olduğunu eliyle koy- K bilmek imkânsız olsa ne güblpar- | #trafında yeni bir ha- cek?, Onu da söylemek Gmin dairesinin — içinde | € Mülühazalardan öte- İK Scek. Yalnız Giridin de- | *i din de bir Labirenti var ftkılması zamanı gelin- *Ö Er uğraştıracak. Giridin SN S” kere giren ilerledi Nyor, tekrar çımm“.x b /Ollar o kadar kırışıyor h bulmanın imkânı yok. hafriyat oranın ç k nasil bir mede- İN Hdiğini gösterdiği gibi, , üsil öden hükümdar c "'ıyınnm. binalarını da rinış olması erbabın- Şüpheleri halletmiş. Ü şimdi yerleri kazarak hK çaresi en emin bir 'herön çok eskiden veka- AM ile gidermek, daha N_ıv görülüyordu. ünde Atinalı bir kah- Mit Elindon gelmiyen iş rlık, dülgerlik, inşaa- li bunun hünerleri a- Fakat nereye gitse Mabud ve mabudeleri, ti darları memnun etmek İn; YOtgunluklara katlanı- kçü bunlar kendisinden hünerler göstermesini #elmiyen hal kalmıyan İş gt Yine kralı Minas da onu Labirente tıka- kgdalın bu kısmı türlü Ye ediliyor. Baba ile - hi Hasıl çıkabileceklerini kş ©© çok iztirap çekmiş- 4 in aklı ona niha- gledeniyetin merkezi ol- | konan | Üçe göslermiştir: Kanat | 'Olan Labirentten mah çıkabileceklerini Ğİ ROMAN: 11 Cinayet Davası " Yazan : ETEM İZZET BENİCE Pencereye merdiven- Yatak odasına girmi- öldürmüşüm. Son- Maşını, | polis romanlarin- | sahnelerdir. Avukat | le gülünç olduğu- | değiller mi?. Yoksa K” katil bulmak, ve ıu- ç Slarak göstermek me- Su?. Bunu .nı.yuı.ı.- lıı.ııım muhayyel ir cinayet davası üze- vukat rolünü yapı- k için söy! Fakut, benm için söy- | letle proteste ede- "katil diyebilmek için lâzımdır. Ben, şu/ yada tasav | tukçi üksekli ikmak iste- kat'iyetle bahset- | YY Y RLai Taza Harbin vakayit gelişi güzel olmuyor. Ne kadar karışık görünürse görün- sün, zamanı gelince bu- nun da içinden çıkılacak. Minos nereden akıl etsin?. Kanat takarak uçmak kümbilir ne za- mandanberi insanların zihnini yormuş, hulyalarını okşamış.. Bu bunla beraber yine bududu bil- mek, ondan öteye geçmemek li- zım olduğunu Dedal ile oğlunun | hikâyesi hatırlatıyor: — Hünerli, marifetli kahramanın genç ağlu miş, çıkmış. Fakat nihayet güne- | şe o kadar yaklaşınış ki kanatla- | rını vücüdüne yapıştıran balmu- mu sıicaklan erimiş, kanatlar ay- Tılmış, o da yükseklerden yere | düşerek helâk olmuştur. Dedal lüzumsuz yere uçmam ancak canını kurtarabilecek ka- | dar yükselmeyi faydalı görmüş- | tür. Kendisini Minos kralının met- hali ile mahreci karmakarışık: | mahpusundan kurtarınca bir riva- yete göre Sicilyaya, bir rivayete göre de Mısıra gitmiş. Bundan çıkarılagelen mana ma- lüm: Medeniyet tedriç ile ilerle- miş, memleketten memleket gç- miştir. Sicilya ile Masırin Giride yakın- | lığı ise gemicilerce hiç meçhul kal- mamıştır. Hikâyedep daha mana- lar çıkarmağa lüzüm yok, Bugünkü harbi de kral Minosun labirentine benzetenler şunu da mülâhezalarına ilâve edebilirler Ne kadar karışk olursa olsun labi- rent muntazam çizgilerle vücude | getirilmiştir. Karışık görünen ve- kayiin de içinden çıkılacak — bir zaman gelecek, HALK ÜTUNU || Ve İşçi Aıvıi. ler ve ıı“ı KAYIP KARDEŞİNİ ARIYOR En sön vazifesi Kdirne Vilâyeti Ra- cümen kaleminde kâtip olun kardeşim Nizamettin Gültandan 5 yildir haber | alamadığımdan metak ve endişe için- de bulunuyorum. Büen hayır sahiple- rinin lütfen Son Telgraf Gazetesi Hey” eti Tertibiyesinde B. Sabahattine mü- Tümal vermelerini rica ederim. İş arıyan genç kız Lise 1 inci sınıtından terii tahsil e- tün. Allevt vaziyetim dolüyisile az bir üctetle herhangi Ücar! veya resmi bir dairede kâtibelik yapmak üzere bir i9 arıyorum. Seri daktilo yazarım, Arzu edenlerin Son Telgrafta N. Tü- muzuna müracaatlarını rica ederim. Lise 11 e kadar okumuş genç bir kız iş arıyor Malt vuziyetimin ümkânsızlığı — do- Tayısiyle arlcak İise 11 inci $ una ka- dar okuyabilmiş, fade ve yazısı düd- gün on yedi yaşında mütevaz; bir alle kızıyım, Hem şimdiye kadür bana yelzat ve ihtimamla bokan aileme yük olmamak ve hem de Gtikbalimi kendim hasr- | lamâk emeliy Ücarethane, yazıhane gibi mücmeselerde bir işe girerek bü- tün dikkat ve gayelerimi södece vazi- füme bağlamak İstiyorum. Tek başımda| hayat yolunda atlığım bu ilk. adımda | yanlarında iş vermek Süretiyle beni Teşci edecek Glan mühtetem vezile sa: hiplerinin lütfen Son Telgraf Gazelesi Balk Sütünunda Meraya yazmalarını hürmetle rica ederim. lebilen ve haksızlık kelimesinin i- çine girebilen en büyük haksızlı- ifa maruz kalmış birisiyim. Tevkif edilmem, katil dl'ıııı(ı!ı | ve bu damga ile huzurunuza geti- rilmeni en büyük haksızlıktır. An- | cak, neticeden ve hakkımdan e- min olduğum için bu yanlışlığa tahammül ediyorum. Adalet tereddütte kalabi kat yanılmaz, - | Geçirdiğim sürü sürü macera | sahneleri içinde bir de böylesine raslamış olmak bana büyük hir keder vermiyor. Sadece bu avu- katın yine bu tonla konuşmasına tahammülüm yok!. Söylüyorlar, isbatları, şahitleri yarmış. Benim katil olduğumu dü- Osümerek, bilerek, hazırlanarak bu | fa- | ferler bitmiştir. Şirketi Hay- *ken mi nihayet buluyor?. | Mayıs ta bitiyor. İdare acaba, | Fakat dünyanın en kasa harbi ma- | Bin Bartmas idaresindeki lııııuı ili Vapur tar,icleri Akşamları, güneş 20,30 da batıyor. Yani, o kadar geç | hava kararmaktadır. En uzun | günler — içinde bulunuyoruz. | Fakat, henüz Şirketi Hayri- ye yaz değil, ilkbahar tarife- sini dahi tatbik etmiye baş- lamumıştır. -Akşamları saat | 20,30 da Köprüden bir vapur | kalkar, Üsküdara ve Boğaza gider. Bundan sonraki vapur, saat 22 dedir. Yani, 20,30 dan sonra, artık, normal se- | riyeye nazaran, hayat, ak- şam ezanında, hava kararır- 20,30 dan sonra, hiç ol- mazsa 21,15 te bir vapur da- ha olmalı değil midir?.. İdarenin bu işi düşündüğü | ve ilkbahar tarifesini de bu | şekilde yapacağı şüphesiz- dir. Fakat ne zaman?. Tak- vim ilkbahar aylarını Mart, Nisan, Mayıs olarak gösterir. mevsimleri değiştirdi de, yaz başı olan 1 Haziranı başlangıcı olarak mı — kabal | etti?. Herhlde, ne yapıp yapıp 21,15 te Köprüden bir vapur tahrik etmek lâzım değil, el- zemdir. Boğazda oturanlar insan değil mi?. BÜRHAN CEVAT *& Geçenlerde garip bir Amerika- hya rastlanmış bu adam — terlemesini icap eltiren bir, çok hâdişelerle karşı- kaştığı halde “yüzünün sol — tarafından yakır şakır ter akar, fakat sağı kup- | - kuru kalırmış. * İçinde bulunduğumuz harp, bu #idişle belki meşhur yüz sene harple- | rinden de uzun olacak; bilmiyönüz. Tümdur. Bu harp İngütlere ile Halid Haa lar arasında olmuş 37 dakika — sür- müştür. | Çayın da kendine göre bir. ma- hip Hindistandan Çine doğru yo- la çıkmış. Orada kendi illerinin dinini yayacakmış. Yollarda oruç tutar, gecelerini taat ve münaca- ta büsredermiş. — Bir gece uyuya slmış. — Uyanışında bu günahını Allahına affetürmek ve bir. dahu uyumamak için kirpiklerini kese- vek bir yere gömmüş. Biz sanra buradan blr nebat Rahip bu tü kaynatip içmiş, Bir de bakmiş ki, vücüdüne bir. can- hhik gelmiş ve uykusu da kaçmış. Bu kısadân çu hilse — çıkiyor, Çey vücudü ve dimağı hakikaten tenbih eder ve uykuyu — kaçırır. Demek Ki az kullanılmasında fay- da vardır. miş. Kendilerine bu babis üzerin- de acele etmelerini tavsiye ede- rim. Hiç olmazsa hâkimleri lâkır- dı ile oyalamazlar ve beni de bu- rada neles tüketmeğe mecbur et- merzler. Vedat sözlerini bitirirken karşı tarafın ikinci avukatı Şekip söz istedi. Söz isteyişinde Vedada ce- vap vermezi Cemile bırakmak is- temiyen bir istical vardı. Onun mil söz bakkımı ona bırakmış gibi | sustu ve. hükim Şekibe söz verdi. Bu da uzun hoylu, dal gibi ince sarı benizli, patlak gözlü, koca bu yunlu kırpik biyikli Yerinden kalktı, titcek bir ses- Mahkemenin gidişi üzerinde | söyliyeceğim. Usul dışında — bir cereyan içindeyiz. İlkönce mahkemenin usul — ve teamlil içindeki seyrine iadesini | rica ederim. Bundan sonra da, ka- gönderlimeşsini | ğer, böyle, dört beş kızla nişan- | MAHKEMELERDE: “Edepsize edep öğrendim,, “O edepsizlik etti edepsizliği ele alayım ? ,, ı—_:E Yazan: HÜSEYİN BEHÇET â._ Pek çaçaron bir kadındı. Ya - nında, filiz gibi, çok genç, çocuk denecek kadargenç, sarışın, fakat tam manasile — OsihnkuüTa Hukuk mahkemeleri koridorunda, bir grup halinde bir arada top - lanmış dört beş kadınla . kadınla- rın vapurda, trende, mahkeme ko- ridorlarında tanışmaları mutat o- lan kolaylıkla - hemen ahbap olü. verdi. Her biri, birkaç kelimey- le derdini, davasını, hulâsatan an- latıyordu. Sıra ona gelmişti, İn. sanı sıkmıyan bir cerbeze ile, O da, anlatmağa başladı: — Parmak kadar kızcağızımı, zorla, &l elek öperek nişanladılar, 'Tam altı ay oyalayıp savsakladı- lar., Ha bugün nikâh, ha yarın ni- kâh.. Bekledik durduk. Sonra sön- ra, eşten ahbaptan öğrendim; me- lanmış. Sonra ayrılmış. Bizim ktz- la daha nişan bozulmadan, bir de duyarım ki, duvak düşkünü bir | tazeyle işi ilerletmiş.. Hemen he - men, bugün yarın evlenecekmiş. Bunu duyunca, kalkarım giderim | babasının evine... Dünürüm iyi | bir kadıncağızdır, sizden iyi olma. sın, İşi ona açarım. — Kadıncağız yerlerin dibine geçer. Görmüş ge- çirmşi, variyetli kadın.. Amma, ne yapsın? Elinde birşey yok | Oğlan haylaz. Nihayet, kadınca. | ğız baklayı ağrından çıkarır. Dul bir kadınla düşüp kalkıyormuş.. Hem de evlenecekmiş... — Öyle ise, derim, hemşire, el kızının başını mı yakacak? Par - mak kadar kızcağızım, elâlemin ağzında sakız mı olacak? Yol ya- kınken, bari dönüversiydi... Kadınin yanındaki, — filiz gibi, sarışın, genç ve güzel kız, galiba beni işaret ederek, annesinin ku- lağına bir şeyler fısildadı. Kadın yüksek sesle cevap verdi: — Dinlerlerse ne olur? Böyle şeyler herkesin başından geçer, Bırsızlık değil, ırzsızlık — değil.. Ahlâksızlık bizde değil ki kızım.. Tekrar öbür kadınlara döndü —: Ne diyordum?, Evet.. Oradan döner gelirim.. Artık mızrak çu. sığmıyor.. Kalkar o damat 0- lacak oğlan, o akşam yüzüğü geri | gönderir.. Nişanı bozar, Dinleyen kadınlardan biri: — Doğrusu, dedi, ben olsam se- nin yerinde dayanamazdım hem- şire. Bu edepsizlik.. Kısasa kı. sas derler.. Ben olsaydım, onun kafasını, gözünü patlatırdım. — Neme lâzım? Maşa dururken ateş el “le tutulur mu? Her şeyin bir yolu var. Hazreti Ali efendi - miz sedepsize baktım da edep öğ. rendim!» demiş. O edebsizlik etti diye, ben de mi edebsizliği ele a- layım, Tazminat davası açtım. Za. dilerim. — Katil hüviyeti dimagiye ve ruhiyesi üzerinde sarih bir fikir | sahibi olmalıyız. Normal bir a- | dam mıidır, yoksa anormal bir Çip midir?. Bu noktanın aydınlanması | gerek mahkemenin seyri, gerek a- daletin tecellisi bakımından en başta gelen bir iş telâkki edilme- lidir. Kararınızı rica ederim, Bu teklif yeni bir münakaşa ka- pisi açtı. Mahkemenin başlamasındanbe- | Fi susan, yalnız dinliyen suçlu a- vukatı söz istedi. Bu avukat hâkimlerin de, din- leylellerin de suratını görmeğe hiç alışık olmadıkları bir avukat- tı. Vunpiri bir çenesi, tri kemikli? , kocaman bir kafası, en- sarkan saçları vardı. | le reddı—deılm Müekkilim haklıdır. ve,, söyledikleri tamamen doğru- dur, Bu cl etle hiçbir iliş'gi tür. Bimc İsbet edekii a" Lımılıı koyacak en wıld İ bir ii- | ferber etmiş, ideal bir baba, ideal baktım da diye ben de mi Kadınlardan biri: — Olmuyor hemşire,. dedi. Din- lemiyorlar öyle şey.. — Dinlemez olurlar mı? Kendi yazdı, kendi imzaladı — Dinlmiyorlar.. Benim baldı. zamın da öyle oldu da, ondan hili- yorum. Hâkim dinlemedi.. Ön para bile alamadı. — Aman hemşire.. Ben avukata danıştım.. «Tazminat kurtarırım'> | dedi. | Bu kotuşma, daha epey uzamak istidadındaydı. Fakat, Hukuk Mah- kemelerinden birinin kapısından seslenen mübaşir, konuşmayı bu- rada kesti.. Çaçaron, cerbezeli ka. dın, kızına: Haydi kızım.. Girelim., Avu- kat da daha gelmedi. Hay Allah müstahakkını versin.. dedi. Onlar önde, diğer kadınlar arkada, mah- kemeye girdiler. Ana kız ile orta boylu, esmer, kara kaşlı ve bıyıklı, yakışıklı bir | delikanlı hâkimin karşısında dur- | dular. Delikanlının bir de avu « | katı vardı. Hâkim, kadına: — Anlatınız bakalım... Talebi- | niz nedir? dedi. Kadın, anlatma- Ba başladı: — Bu bey, bize damat olacaktı. Kızımla nişanlandı. Kızımın yaşı Küçük.. Biraz beklemek lâzımdı, | Nişan bozulursa 2000 lira vermeği taahhüt etmişti.. İşte senedi... Ni- şanı bozdu.. Bu iki bin lirayı is. tiyoruz. Yahud da kızı alsın! Müddelaleyhin, delikanlının ve- kili söz istedi. Ayağa,kalktı.. Tünk Kanunumedenisinin 83 üncü maddesi sarihtir. Kanun, için diğer tarafa dava hakkı ver- mediği gibi, şark kılınan tazminat | da muteber olamaz. İddiaları ta-| mamen batıldır. Bu aralık, — kadınla genç kızın | vekilleri de mahkemeye — girmiş, müekkilleri yanında yer almıştı. Avukatır bu sözlerini de kısmen dinlemişti. — Müsaade buyurur musunuz? diye söze başladı. Yanlış anlaşıldı. Bizim talebimzi bu değildir. İsti. damızda da zikredildiği gibi, da- vamız, Kanunumedeninin 84 ve | 85 inci maddelerine müstenittir. Muhik bir sebep olmadığı halde, hatta, çok haksız olarak nişan bo- zulmuştur. Nikâhın lera edileceği kanaatile yaptığımız masraflar, ni- şanın bozulması yüzünden uğra. dığrmız zararlar vardır. Binsen - aleyh, hem maddi' he mde mane- vi tazminat talep ediyoruz. Hâkim sordu: — İstediğiniz tazminat miktarı? — Bin lira madiüf 2 bin lira da ma. nevi olmak üzere, üç bin lira talep ediyoruz. Maddi zararlarımızın lis, tesini ve manevi zarararımızı tah- riren aze ve takdim, şuhut ile de isbat edeceğiz. (Devamı 4 üncüde) | delil bile yoktur, I O, tam bir vatân çocuğudur ve onlara kavusmak için ta tasavvur edilebilen, hatiâ ta- savvur hududundan çıkan bütün çetinliklerle boğuşmuş, irade., de mnilen kudreti kendi şahsında se- bir vatan çocuğudur. Arkadaşım, Vedadın tıbbıadliye gönderilmesini istedi, Bunun nasını kavrıyamadım. Müekkilj- | min aklından mı şüphe ediliyor?. | Anormal bir tip hissini verebile- | cek kendisinde ne gördüler ki, bu | şüpheye düştüler. Eğer hiç alâka- dar olmadığı, hattâ bir kerecik bi- le aklından geçirmediği bir cina- şeti kabul etseydi 6 zaman mt kendisine normal tip denecekti? , Hükimler, bu teklifin peşinen reddini sterim, Daha sonra şunu söylemek iste- rim ki, biz henüz ağzımızı açınış ve mahkemeniz huzurunda tek ke- İlme söylemiş değliz. Söyliyecek- dlerimla vaz; Çek var. Fakal, bütim | | manzimenin | dasın başlıklı buzünkü yamısında er- | muvaffak olduğu hakkında garip, nis- Saşmuharrirler Ne Diyorlar? İKDAM Profesör Şükrü Baban; «Çelin gül- lera başlıklı bugünkü baş yazıda hu- | Tâsa olarak göyle demekledir. «Son Afzika harekâu ve Bingazinin | Alman küvvetleri tarafından istirda- | di, Süriye ve İrsk işleri çok girift bir parçalarıdır. — Balkan- lardâ ve Afrika Şigralinde — cereyan eden hüdiselerin tarihoesi ve — hikâ- yesin; en salâhiyeltar bir ağızdan, İn- Ziliz Başvekili Mister Çörçil'in bizzat! kendisinden dinlemek kadar cüzip bir hal tasavyur edilemiz, Dünyaca ma- ki İngliz devlet adamı iyi ve müsalt ve gayrimüsaldi ken- ya düşmanı lehinde veya — sley- hindekini olduğu gibi çok — süslemiye, pudralamıya lüzum görmeksizin söy- | lemek üynet ve cesarelindedir. İngi- Hiz Milletinin ise en ati hâkikatleri dinlemiye çoktan alışkın — ol dahettir.> CUMHURUET | Yunuş Nadi «Yeni dünya harbi kar- şusında Türkiyer başlıklı buzünkü haş | * yazısında şöyle dömektedir: değiştirilmesi — istenili- Bu yeni dünya harbi karşısındaki ü malümdür: Doğrudan k emniyet ve İstiklâlini bir hareketle — karşılaşma- letçe dalma hudut ve hukukumuzu | silâhla müdafaaya —hazır - bulunmak siyaseti zerinde en açık bir gnlayış ve en'kat't bir azimle ittifik etmiş bulunurken Suriyenin muhtamel — vaziyetlerinden dolayı bu siyaset ri umümiyeyi karıştırmak tehlikesini taşır.> VATAN Ahmet Enin Yalman «İmtihan fa- cümle şunları yazmaktadır. | «Bir kısım fakülte ve yüksek mek- tepler bakkında —malümat - sorulunca bin kistlik bir sınftan yüz - kişinin, üç yüzden elli altının — imtihanlarda belsiz, korkunç haberler almıyor. Bu neticeler, talebeden çok eyvel prafe- söcler için, öğretme sistemi için, elde- Ki mahdut imkânlardan istifadeye a- it usüller için ve belki de herşeyden evvel Barem Kanırnunun yarattığı bir takım fona islidatlar için berbat bir imtihandır.> TASVİRİEFKÂR «Bizim vasiyelimiz ne elacaka baş- İüklı bugünkü baş yazıdıa yöyle denli- mektedir: e «Harbin dün Avrupa — hudutların- Ja İkon, bugün veyahut yarın da As- ya hudutlarımızın — bulunduğu tarafa Eçmesi eet haşa - gidecek — bir yey'! değildir. Pakat yeniden böyle — hoşa gitmiyecek bir vaziyet zuhur etti di- ye telişa düşmek, hele memlekette te- ll havası yaratacak surette neşriya- ta kalkışmak herkalde daha nâhoş bir İstir. Avrupyı hereümerç — öden azlın hâdisata rağınen biz bugün hâlâ her- hangi bir maceradan müsün kakdık- sa bunu ancak ve ancak hükümetin düşünceli, hesaplı, temkinli ve tekiş- sız siyasetine medyumuz. Ortada — bu- Bün bir de Suriye mevelesi vur gibi görünüyor Bu mesele şimdiki halde doğrudan doğruya bizi - alâkadar et- mer. Ksasen bir. Süriye meselesini Kati gürelte zuharu, ancak - Giritte Şu ânda cereyan etmokte olan mü- harebenin neticesine — bağlıdır. — Eğer bu korkunç maceradan Almanlar mu- vatfakıyetsizlikle çıkarlarsa bir Suri- ye meselesi zulkuru ihtimali — hemen büsbütün ortadan kalkmış olur. TAN M Zekeriya Sertel «Pransanan bu- lundüğu müşkül vaziyets başlıklı ya sennda diyor kk «Almanya, FPransız donanma — ve Mmüstemlekelerini — istemese bile, Av- rupa hâkimiyetinde vasal bir Fransa. | yaratmak emelindedir. Avrupada Al- man bâkimiyetini tesls için buna ihti- yaç vardır. Almanyapın ilk hedel, Av- rupada bulunan bütün milletleri iktı- sadi veya siyasi tahakkümü altına a- | lafak bu kıt'aya kayıtsız ve şartsız hâ- I kim olmaklır. Almanyanın — Fransaya bir tüm müsaadelerde bulunmasının | ilk sebebi budur.> bunları söylemek için en son daki- kayı bekliyeceğiz ve mahkemenin gidişini takip edeceğiz. Avukal Şekip, Muzaflerin bu sözlerini itirazla karşıladı: - Hâkimler, ısrar ediyeruz. Ve- dat bütün vasıflarile ketildir. Gö- Tünüşü taşkın bir zekâ, kuvvetli bir becerik ifade ediyoyr, Fakat, birçök ruh hastalarınım nöbel nö- bet akıllı, möbet nöbet deli görün- dükleri adlitıibbmn öğrettiği en ba- sit düsturlar arasındadır, Biz Ve- dadın deli olduğunu sanmıyoruz. Bilâkis en akıllı bir adam eldu- iguna inananlarız. Onun içindir ki ilerde cinayeti bütün vuzuhile göz | önüne koyduğumuz zaman her- hangi bir kaçamak noktası bırak- mamak için kendisinin tıbbındli- den geçmesini istedik. Buna da Tüzum vardır. Eğer, çok kurnaz, çok akıllı bir edam olmasaydı ci- mayetini bu tarzda yapabilmek 4mkânına sahip nlııNllr ııiyli?. LCRAF Giritte muharebe olurken, Giridi hatırlamamak, Giridi merak etmemek mümkün de- gildir. Girit, Adalar Denizin- deki adaların en büyüğü o- lan, şayanı dikkat bir arazi parçasıdır. Bir zamanlar, Os- manlı devletinin hudutları ıçındı olan adanın tarihi pek eskidir. Tarihte, Ege havzası me- deniyetinde, ilk kalkınma ve hareket Giritte başlar. Girit. te meydana gelen Minos me- deniyeti, Ege havzasının ilk medeniyeti olarak tanılır. | Giridin büyüklüğü, Korsika Adasına yakındır. Uzun bir toprak parçasıdır. Boyu 260 kilometre, genişliği de en dar yerinde, 12, en geniş yerinde kilometredir. Aruzisi dağlıktır, adayı bir baştan bir başa kateden üç dağ silsilesi vardır. En yük- sek irtifa 2500 metreye ka- dar yükselir. Adanın umumi nüfusu 400 bin kadardır. Adanın merkezi Hanya'- dır. Nüfusu 24 bindir. Bu li- man dar ve muhafazasızdır. Giritte, büyük şehirlerden fazla küçük küçük ve bol miktarda köy vardır. Girit Adasındaki limanla- rın çoğu 16 inci asırda Vene- dikliler tarafından tesis edil- ııiaür. iliiin a l devri, Milâttan evvel üç bin yıllarına tesadüf eden Minos medeniyeti devridir. © zaman, büyük bir san'at merkezi idi. Girit Adası, 1918 yılında Yunanlılara geçti. Halk, de- nizcilik, ticaret ve balıkçılık ile uğraşır. Ziraat te mühim bir mevzudur. - Burada zey- tin, üzüm, buğday, pamuk vesaire yetiştirilir. Askeri bakımdan ise, Gi- ridin ehemmiyeti aşikârdır. Ada, Ege Denizi methalini kapamaktadır. Yıııumııtııı ve Anadolu - sahillerine ya- kındır. Libyaya 300, İsken- ; deriyeye 500 ve Tarente 700 kilomere mesafededir. Adanın iklimi Akdeniz ik- tmidir. Yazın sıcaktır. Kışın ” mutedil geçer, Güzel manza- ralhı yayiaları, dağları vardır. Suları boldur. Giritliler, sağlam bünyeli, gözü pek insanlardır. Bilhas sa dağlık mıntakalardaki Heybeli çamların- da yangın Evvelki akşam Heybeliadanın büyük turunda köprü mevkiinde yangın çıkmış ve geniş bir arazi üzerindeki “fundâlıklar alev - ktinde gelen itfaiye yangını söndürmüştür. - Yangının sebebi henüz anlaşıl- . mamıştır. Tahkikata devam edil. mektedir, Bırımııınmnni ee | mpımızn____| Düşen Armalar! Oküyuculnuminda B. Lüml ya- myori Devlet Matbaası civarında İshak Paşd camli civarında — tevkifhane hizasında meveut bir çeşmenin Ü- zerinde meycut armalarla — güzel tezyinat düşmüş ve ikiye bölün- müş bir hâlde yerde durmakladır. Bu taşları kıymetini — bilmiyen bazı ı:hu&m veya çocukların e- Tine geçmesi de mühlemeldir. Mu zeler İdaresi ve Belediye, tashi, erki eserlere biraz fazla itina edip bu Kabil halleri göreeler olmaz mit> . | | İ | i | |

Bu sayıdan diğer sayfalar: