4 Haziran 1941 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3

4 Haziran 1941 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ea aa PA HARBİNİN. ŞTT i birinci ay, | Ali Kemal SUNMAN, &Y bitti. P harı Avrupa harbi başlı- Bahar ayları l her tarafta erime- Ekâtının yı Yan alacağı; kışı aylarında hep şüplu—su ki her ik İngi hıuıı kla geçitmiş ol İN için bahar ayları ge , Bhalarının da pek me- b elere sahne olmas: Bununla beraber tnerakını tatmin pt desin kanını dö- l Ve zinini tüke- Sarfeden taraf için tlikçe varılması dir. Bu hedefler fakmasına Ç Smak iktıza ediyor. Fa- HASI maksadı askerlik- mimm her muharibin | 81 elzem olan hedef- malüm. i'p erbabının değil harp İtceliklerine tamamile liyecek elan” yabancı; la oldukları keyfi- biri de şudur: Harp tür- ler arzeden, sanki sa- Uymıyan bir âlemdir. Vekayiyi nasıl bir ce- #Teye varacağını kestir- İkülât kadar muharip- | hedefi teşkil eden ga- Oldı luğunu bulmak da "ldir, Tikbahar aylarını kayi malüm. Bu veka- © bugünlerde Girit ada- u bir gün tamamile el- | ir vam ediyor. Fakat harekâtla istihdaf e- ei Üze olacak, harbi kısalt- midır? ÖŞ kadar İngiliz askert h kalemleri bu !lk(_v aaşğı yukarı pilarğı görülüyordu: fa etmemek kabil de- N için bu harpte de ha- dir. Fakat hiç olmaz- hataları bi: yapma- & Bekelemeli, bakmalı, he gibi yanlışlıklara lan istifade ede- | Nâve edilen da vardır. Meselâ Baye askerlikçe mat- Neflere varsbilmektir. de ve kenarında o- K ehemmiyeti yok.. gi- tde göze çarpan bir 'bin daha uzaması, heedflere varıncıya ı'dıı harbe devam e- Olduğu kanaatinde- | bir gün daha uzarsa Üi daah fazla yapı d P etmektedir. Malın leğilmiş, derler. Şim- A lüzumsuzu olmaz di- Nbbaharın harekâiti Nor- * .ıb.wluylı ile başla- Adi har da Selânik sa- sahne oldu. Yuka- ildiği gibi bu veka- ite Giritte devam e- bi | *:u iM I(OMAN 21 e var ltken yolun kenarında | | | | | | Topyekün harbi eğer her işi bitirebilseydi yir- mi ay kâfi gelirdi. Fakat vekayi başka türlüdür. diyor, Lâkin harbin bu yirmi rinci ayında kat'i surette tasfiye edilmiş hangi mesele var?, Za- manla çalışılarak harbin ballede- ceği meseler daha çok görünüyor. Onun için bir zamanda biteceğine ihtimal ve- | r göçtikçe aktile Ge- renler de azalıyor. Ay iş uzıyacaktır. kikaten kabil olsaydı yirmi bi bir zaman kısa bir devre L mum! zandıklığı Alimaa Günermni Lugı k leri görmeden — evvol gitmiştir. Av bitaraf aras engel oldukl. harekâtın ceğini tahmin edi dendorfun — istikbali nasıl çalıştığı daha senelerce evvel anlaşılıyordu. Lükin Avrupada o irili ufaklı bitaraf memleketlerin engel olamadığı görüldü. Bi- ı memleketler bugün istilâ ladır. Buna rağmen Lüde dorfun vasiyet ettiği topyekün harp başlangıcındanberi görmek istediği işi görememiştir. Yirmt birinci ay girdi. HALK, ÜTUNU. İş Ve İşçi Arıyanlar, ada cereyan ede- General Lü- | Daktilo bilen orta mektep mezunu bir genç kız iş duğu d, Malt — vazi- daktilo da bi yüzünden e- | ayrıca yetim lerde yazıhaneterde retle bana iş vermek receklerin lütfen Son Sütununda M unu — gösle- Telgraf Halk mektupla Bu yıl Lise 11 € geçmiş genç bir kız iş arıyor *& Bu yıl lise 11 inci sınıfa geçmiş, himayeye muhtaç bir genç kızım. Hem aanemle, küçük kardeşlerinin — mat- getlerini temin etmek ve hem de ha- yatımı kazarımak üzere yaahane, mü- esseselerde kanaaikâr bir ücretle 4 arıyorum. Bana iş vermek suretile bir allenin geçimine en büyük bir yar- dimda bulunacak olan şefkatli iş sa- hiplerinin lütfen Son Telgrat Hnlk | a Müjgüna yazmalarını rica e- | n Küçük bir kız münasip bir iş arıyor Örtamektebin 7 inci sanıfına terfi et- miş on iki yaşında bir kız fakir anne- ciğine bakr sip bir iş arnı auhda Şükrna, Ür möüktüyla eaatları rica olunmaktadır. | Gelen iş verme mektupları Bayan Dilek: Size yeni iş verme tek- Vifleri vardır. Lütfen saat 18 — 19 ara- | “nda acele aldırmanız veya almanız mercudur. Bayan Meraya; Galata — Postanesin den gönderilen bir iş verme mektubu- Duzu ssat 18 — 19 aratında almanız mercudur. " İş arama mektupları geliş 5: tazaman neşredilmektedir plerinin bu sıraya intizar Cinayet Davası Yazan : ETEM İZZET BENİP_E S0nra bizim hakkımız- | üt hareketin ve kat- | altında bulunan i- | damın bu kadar ser- ine tahammülümüz Yor, kme bağırıyor, &, Kizli celse istiyoruz. " bizim de söyliyecek- Rizli bir celsede söy- Bunları g__hıııı.ıdıı iyey önünde söyle- Kıı_l"' ekten korkarız. ı bir ölünün aziz 'i bunun için istiyo- h Mutlaka mekkeneği Sevketmek — istiyı Kü karşısında Vedat &- çocuğu gibi bağı- 3 LNMN KK rıyordu: — Hükimler, tekrar ediyorum, biraz açık konuşulmasını istiyo- ruz açık. Biz ne kader açık isek, onların da açık oh konuşmalarını; söyled | yalarım açıkça meydana dökülme- | sini bekliyoruz. Boş ambar, boş kile oldukları o vakit anlaşılacak. Bizim utanılacak hiçbir. şeyimiz yok, Fakat, kendileri efkârı umu- huzurunda birşey y miyeceklerine utanıyorlar, ondan | korkuyorlar. Vedat daha cümlelerini tamam- lamadan Şeki — Hükim bey, bu adam şuur, kanun, mantık dışında kalan bu ine reklâm yaptır- 1 umumiyede a dının, sözlerinin toşhir edilmesi- keşfetmeğe | | | | | nünde tutulan gayeden uzak | | tahsil için Parise gönderili- | yor. Delikanlı | mal edip geliyor. Mühendis | | muallimi tayin ediliyor. Avrupada tahsil Gazeteler, garip bir dava- | dan bahsediyorlar. Bundan | on yıl kadar evvel, bir genç Maarif Vekâleti tarafından tahsilini ik- olmuştur, diploma almıştır. Fakat, memlekete dönen genç, burada mesleği ile hiç alâkası olmıyan bir işte kul- | lanılıyor: Bir mektebe eşya | Pariste okuyan genç, bu vazileyi reddediyor. Bunun üzerine, Maarif Ve- kâleti, bu gencin aleyhine bir zarar ve ziyan davası açı- yor, Paristeki tahsil seneleri- ne ait yaplığı 17,500 lira | masralı geri istiyor. Bir. müddettenberi bakıl- makta olan bu dava, şimdi sona ermiştir. Mahkeme, Ve- kâletin açtığı bu davayı red- detmiştir. Bu red kararının sebebi, tahsil ettirilen gencin mesleği ile alâkelı bir hiz- | mette kullanılmamasıdır. | Avrupada — tahsil etmiş, sonra memlekete — dönmüş gençler arasında bu ve buna benzer hâdiseler nadirattan değildir. Bir çok gençler, tah- silden döndükten sonra gözü- yerlerde kullanılır. Bu, ne- den böyledir?. Programrız- lıktan, ve gününe göre bir ta- kam kararlar verilmesinden- dir. Daha sistemli bir şekilde | bu işi tanzim etmek lâzım- | dır. BÜRHAN CEVAT iki kaza 2877. numaralı taksi a: Deirede Divanhane caddesi raba ile çarpığınış ve arabacı yaralı maş, hastaneye kaldırılmıştır. Dün gece saüt 21 de - Şişhaneden geçmekte olan 3240 numaralı otamo- bilin frenleri bozulmuş ve elektrik di- | reğine çarparak ön kısmı ve direk ha- sara uğramıştır. Mevsimin ca mergup — sebzele- rinden biri de enginardır. Bu seb- zeyi tabiat değü, insanlar — yarat- maştır. Tabiatte ancak devedikeni vardır. Eeki Roma ve Yunan de- Tinde e bilmezlerdi. Fakat devediken; yerlerdi. Engi marda insana lâzım olan ön madenden Oğu vardır. İyedu bol dur, Bir iyiliği de fosforu kireci mevcut — olduğundan Enginsr karaciğerin kifayelsiz- liğine Karşı gayet iyidir. — Terki- bindeki azatlu, yağlı ve şekerli iddelerden dnı:ıyı insanı besler. kan vitaminler 38 dakikaı bolduğundan enginarı bu kadar çok pişirmemek, vitaminleri mu- hafsza bakımından luzumludur. MAHKEMELERDE : Kelin merkemi olsa kendi başına sürer ——— .. ——— — “Bu büyük adamların tevazuları | olmasa da kendilerini tamitsalar,, — Vay efendim, iz buralarda ha? y Ne yapalım? İşte ayda bir uğruyoruz. — Ayda bir mi nede Bizim oğ Bir aşifleye an hayırsız çıkti ünü kaptırdı. gitti. Yüz zÜ aamildayda:Gü büp lracık bi le vermedi. Biz de mahkemeye müracaat ettik. Otuz lira kesti- ler, Şimdi işte, ayda bir gelip alı- r merdiven çık. Artık sin kemali um da şöyle bir: dinleneyim diye şuracığa otur . düm. Vah vah!, Bakın, hiç ümid e- dilir miydi Enis Beyden bu? Ya- zık doğrusu. — Evlâdm mi var, derdin var. İyisi bir türlü, kötüsü bir türlü — Be, gibi muhterem bir babam l& kögeye otur- rahat ettirir, bir dediğini iki m, sizin ve tes » Dayımın bir oğlı e # lâkayd adamın birldir. Eline dünyanın parası geç- ti.. Yiyip içip bitirdi. Zavallı ço. cuk öyle mahrumyetler içinde bü- yüdü ki... Öyle olduğu halde, şim- di, baba: bak evenmek bil iyor. İş kın talik'değli de, nedir bu? — Bu misalierden şöyle bir ne. tice çıkarılabilir. Alâka gösterilen | üzerine titrenen çocuk böyle ha- | yırsız, lâkayt büyütülen, ihtimam | ik da vefakâr olu- yor, Başka türlü nasıl tefsir edile. sınlar? dedi Mübaşir: — Zeki., Zeki.. Zeki! diye bağı- rıyordu. | Zeki — Evet, dedi. Beni — çağırıyor. Siz buradaysanız, ben hemen ge. Bir şabitlik edeceğim. — Ben de zaten burada dinle - niyorum. Uzamazsan burada bu. Arkasından da ben yürüdüm.. Mahkemelerden birine girdi. Hâkim Zekinin hüviyetini tes. bit ettiklen sonra sordu: — Bunları tanıyor musun? — Şumu tanırım.. Öbürünü vak'a münasebetile tanıyorum. Z Yazan: HÜSEYİN BEHÇET <—— Vay vay vay — Bunun ona küfür ettiğini duy dün mu? — Evet, duydum — Ne dedi? Şok fena söz söyledi. — Fnea sözler nedir? Neler söy. | ri ol- tekrar u fena söz! Hüâkim | kalesinde söyle dernektedir: Benim işim bit. irsanız beraber gide- | luna girdi. Bo — Hayır.. Sati — Mültepedeki bağ? medar olur- z beyefendi? — | mu hiç, mahdum bey Adam olacak | tah. | — Sorma < de, — Vah vah! Acıdım doğrusu... | O koekoca kâşane.. o canım bağ Elden çıkarılır şey miydi onlar ? - Eh.. Ne yaparsın? İcabedince oluyor. — Bari cemiyet — yardım etse, iyet de birşey vermiyor mu? | ? Kelin merhemi | na sürer. Kelden köseye yardım mı olur? Cergiyet de ben- | — Sizin gibi san'ate bu kadar hizmet etmiş kimselere, doğruşu, heykel, âbide yaptırmalı, Sizi sarınızla, bütün âleme tanıt — Onlara ne lüzüm var? alı... «Eğerçi köhne metaız, revacımız yoktüre «Revaca da o kadar ihtiyacımız yoktur> — Büyük adamların bu teva - uları olmasa, böyle kendi içle-in İmeyip biraz kendilerini etra. e nekadar vursan ses vermez. Halbuki boş teneke, ayağınla dokunsan tangır tangır öter, Şimdi onları geçelim de, sen şu koluma gir, şu merdivenleri indir bakalım.. Koluna girdi. Bır ağır, basamak ba öe başladılar, Merdivenleri, &- | amak inme. ne çalışıyor ve üdeta kendisine mahkemeye zorla getirilmiş bir »mağdur ve mazlüm süsü vori- yor, Fakat, olkârı umumiye ona çoktan kalil damgasını vurmuş ve 0 adı vermiştir. Ancak yüz kızar- tacak nezabete, aile ahlâkıma mu- gayir gelecek bazı hakikatleri sor- duğunuz sual üzerine ifşa etmek zaruret ve meçburiyeti karşısın- dayız ki onün için de gizli celse | istiyoruz. Hâkim sözü her istiyene bırak- makla beraber bu bırakışında sö- Tü idare edememezlikten değil, bir nevi psikolojik etüd fırsatı bul- maktan ileriye gelen bir hal hisse- diy tetkik ediyor, onların bakış, söy- leyiş, kımıldanış, mimik ve tavır- ları üzerinde tahliller yapıyordu. Avukat Muzaffer di — Hâkim Bey, son sözümüz mahkemenin olduğu gibi devam etmesidir.. dedi ve gürültü galiba kimsenin söyliyeceği kalmadığı i- çin kendiliğinden kesildi Bundan sonra hâkim müddelu- mumiye dönerek sordu; — Hafi celse teklifi karşısında | ne düşünüyorsunuz?. Müddelumumi bir saniye düşü- merek, ağır bir kumıldayışla yerin- | den kalktı, gözlüğünü düzeltti, zorlu iki teklif arasında birdenbi- re karar vermek için zorluk du- yanların başlayışı ile söyledi: — Müddci şahsi vekilleri hafi celse istiyorlar. Suçlu ve vekili de bunu reddediyor, herşeyin çıkça burada konuşığlmasımı di- liyorlar, Müddelumumi sesini daha de canlandırsarak devam- et — Bir taral gizli celse yapılma- | sında ısrar ediyor, söyliyecekleri | sözlerin mahrem ve utandırıcı ol- | duğunu iddia ediyorlar. Öbür taraf | da kendi hayat! ve | inkişafı içinde yüz kızartacak hiç | birşey olmadığını, herşeyin mah- aleniyeti içinde konuşul- iya- j | İlk bakışta ve ilk dinleyişte iki | tarafa dı hak vermek vap silsilesi ve g y nokta sükünetle tahlil edilince he- men gizli celseyi emrivaki kıla- cak bir müeyyidesile orlada bu- lunmüyor, Eğer şahidin söy i, yahırt ifşa edeceği şeylerin mev- TUUNA temas etmiş, ve bu mevruu | heyeti hâkimeye bildirmiş olsaydı Bizli celse yapılması üzerinde nok- tai nazar serdi daha kolay ve müm- kün olurdu. Mahkemede ancak bazı ahval müstesna herşey aleni celsede ko- nuşulmak gerektir Şahidin ilk- önce esası aydınlatmasını talep &- derim. Müddelumumi sözünü bitirir bi tirmez profesör Cemilin yüzünde bir buruşukluk belirdi, Bu talep- | ten ve ısrarının böyle bir istika- | mete girmesinden hiç de memnun | Şövürül nn ağzanlkm do gekür | cağını bekliyordu. Vedat memnun- du, Muzeffer neş'eliydi. Hâkim, müddeiumumiden sen- | ifadesidir. D katn nat —— eee ee eee ea ra kimsenin birşey söylemesine fırsat bırakmadan bir sağ ve sol | müzakeresi yaptı, kararını bildi — Heyeti hâkime gizli celseyi | 3 —SO0ON TELGRAF — 4 MAFİRAN 1sii — A S ü Başmuharrirler | Ne Diyorlar? İKDAM | Abidin Daver, «Amiraj Darlam hâlâ | emperyalsiz başkklı bugünkü başma- kalesinde şöyle &'yor: Amiral Darlan Kilikyanın — tahas- #ürü ile içi yanarak — İngillereye bü- cum edeceğine Türk İstikll Harbin- den ibret dersi ve ilbam alka daha iyi eder. İstiklâl Harbimizde tupkı kendi- gibi hareket edenler yılılmış ve İs- uş yolunun görüp anlamak Üze- di iyice tetkik mir> CUMHURİYET. Yunus Nadi, «Tarihlmizi tsarif elti- remeylze başlığı altında — yasdığı ma- olduğunu re, İstiklâl aa etmesini Ami Amiral Dar a verinek *t blzi asla alâ- Fakat anun, böyle ya- hücum veslilesi İ Olsam bizim ta- | Flimizi tahrif etmiye hakkı — yok iyorsa öğren: iztediği siyasl damüslu aaker sud'ya — sörürak öğren- nesinden fırlam mekân ve zamanda ayni k larmıya dalima hazırdır. Bu kadar izalılardan sonra Amiral Darlan'n hetaanı tashih etmesini bek- bilir miyiz? Bu eihet onun — kendi Ha iaallük eden bir vi ir. Biz kendi YENİ SABAH Hüseyin — Cahit — Yalçın, «Bremaer mülâkalır başlıklı makalesinde ee cümle şunları yazıyor: nnerde Führer ile Du- a geldiği zamanlar 1 bunun mutlaka büyük hâdiseler teb- öğüne öğüne iân ederler- neş'eler ve azametler ta- rihe karışmıştır. zühiren bir mülâkat vu- | Fakat hakikatte İtal- YüRan artık Berline karşı sesi pek çı- Almanya ne demişse e katın belki de biricik muharririnin — müs- Düçeye — biraz H tentin etmek arzusudur. V /ct möşkük Bir gaye uğrunda — Pühzerla zahmet ihtiyar etmesine ihtimal veri- nez. Her halde Brennerde - Alman- velce Br mu yokka uzaklaştırdı. ma? .a — başlıklı makalede şöyle denilmektedir: , Yunanistan- harbi | lmişti. Şimdi yeni — bir bazırlıkları için de en n ddete ihtiyaç olacağı © Mıtir seferi Zin en sıcak günlerin cek demektir. Almanlar dar tayyare kuvvelleriyle — mesafeleri zorladılar, denizleri — zarladılar, hat'â deniz kuvvetlerin! de zorladılar, fakat acaba yaz ortasında Miisır çöllerini ya- kıp kavuran sıcakları da zorliyabile- cekler mi? Bunu da sıçrama harek erini kabul et- sek bile bi tamamlan- ahara kadar sürebilir. Hal- rın zaptı da —eğer mümkün olursa — zafer yolunda ancak bir mer- haledir. —Onun İmparalorluğu yıkılmış olma: lar ise, artık tayyare kuvvetlerinin de e levazım yetiştirmekle haki- T kalacakları — derecede Üz- nden uzaklaşınış bulunurlar.> asker v lerü icap ettiren müebir bir sebebin henüz mtezahir olmadığına kanaat getirdi. Şahidin iladeleri bunu ge- rekli kılacak bir seyir alırsa hafi celse yapılır, Hâkimin bu kararından sonra salanda çıt çıkmadı. Herkes metm- nundu, Hele dinleyici sıralarında oturanların hepsinin yüzünde se- vinç gülücükleri dağılıyordu. Hâkim şahide hitap etti: İ — Cevabınıza devam edebilirsi- niz! | Ferdi ilkönce kekeledi, düşün- — Ne söyliyecektim, nerede kal- ? Der gibi durakladı, sonra devam ettir mce karımı sanki eski mahremiyeti — içindeki bir kadım gibi telükki etmek istemişti. Şükriye bu telükkiyi ve bu isteği şiddetle reddetti.Vedat ikinci görüş mesinde daha ciddi davranmış, bu | sefer de Şükriyeden ödenmesi ağır | Li rı'ı"" !3' Meddah hikâyetleri ikaybolu; 6: Vaktiyle, meddahlık, mü- him bir sanat şubesi idi. Tak- litli hikâyeler anlatan med- dahların ağzının içine baka- rak dinlemesi ne hoş olurdu. Rahmetli meddah Sürüri | öldükten sonra, meddah Aşkı kalmıştı. O da öldü.. Şim en usta meddah olarak B.ıy Kadri kaldı. Halen 65 yaşını doldurmuş bulunan Bay Kad- ri, en meşhur Türk meddahı İsmet Efendin oğludur. Bay Kadri, şimdi, bir yerde belediye kantar memurudur. Ve bittabi, hayat ve şartlar o- nu mesleğinden uzaklaştır. mıştır, artık, ne meddah din- liyen var, ne meddah.. Hattâ, ne de meddahın ne olduğunu bilen.. Bir de, Hayali Memduh vardı. Asıl mesleği Karagöz oynatmak olan, Hayali Mem- duh, şimdi, nerededir, bilmi- yorum. Ara sıra, taklitli med- dahlıklar yapardı. Şimdi Konservatuarda ©- lan ressam Muazzez de med- dah sayılabilir; bilhassa, tak- litli fıkraları, pek hoştur. Res- sam Muazzez de artık yaş- landı. Zannetinem ki, med- dahlık ve taklit yapsın.. Bugün asıl üzerinde dur- mak istediğimiz nokta şu- dur: Meddahların anlattığı hi« kâyeler, fıkralar tarihi kıy- mette şeylerdir. Bu fıkralar, âyeler içinde Türk içtimai hayatına, an'ane ve âdetleri- ne dair bir çok motifler var- dır. Tarihi, Türk içtimai ha« yatını tetkik etmek istiyenler, muhakkak ki, meddah fıkra- larını da etüd etmelidi Meddahların anlattığı hi« kâyelerin mecmuu 800 ka« dardır. Bunlardan 400 ü med- dah Sürüri tarafından anlatı- lardı. Sürüri, san'atında üstad bir adamdı, bu 400 hikâye. den, muhakkak ki, yüz tanc- sini kendisi uydurmuştur. Bu hikâye, şimdi nerede- dir?. Halkevleri, folklorla uğra- şan müessese ve teşekküller bir takım dokümanlar toplu- yorlar. Bizce, meddah hikâ | yeleri de bir an evvel, zıyaı» na meydan verilmeden top« lanmalıdır. SABİT Çirozlarımıza rağbet Son günlerde şehrimizden Ro. manyaya mühim miktarda çiroz ilmiştir. Almanyadan da epleri artmıştır. Taleplerin zlalığı yüzünden çiroz fiat- larıları 50 paradan 100 paraya çık. —Telgraf Gişesinde çekilen iztiraplar «Dün saat 11 de Karadenlz £- reğlisine bir yolbü telgrafı gön- dermek üzere İstanbul sine Kitüm, Telgraf nünde her ün 30 kişi - bulunduğu halde yalnız iki memur çalışıyor- dü. Bunlardan biri de Veri yaşı icabı yavaş hareket ediyor. Halk telgrafını vermek için en aşağı bir saat bekliyordu. Halbuki diğer ha- rici telgraf gişelerinin memurları kâmileri boş duruyorlar ve — yar- dün edecekleri yerde izdihamı se- yir ile iktifa eyliyorlardı!.. Bu va ziyet karşısında ! saat kadar bek- ledim. 'Telgrafımı veremeden dön- düm. Yolcumun Ereğliye hareket ettiğin| de bu yüzden ailesine bil- diremedimt> Son Yelgraf — Telgraf — gişele- rinde halkın çektiği bu. istırabı görmek için telgraf müdürünün penceresinden aşağıki salona — bir kerecik bakması kâfidir! - Çünkü hemen hemen günün her saatinde âz memur çalıştırılmakta, — gişele n önü dolmaktadır. Alâkadarta- vm 'halkı bu istıraplan bir an ev- vel kurtarmalarını — ehemmiyetle hyetin bu sütunda bir

Bu sayıdan diğer sayfalar: