27 Haziran 1941 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3

27 Haziran 1941 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| | İ YU Nİ MESELELERİ ngin ve güzel Ukranya n: Ali Kemal SUNMAN Si vakit vakit tazelenen gü- memleket: Ukranya. Geçen Harpte elden ele muvak- ir hayli sahip değiştirmişti et kat'i olarak Rus Sc nn ayrılmaz bir uzvu ola- İkukdı. Ukranyayı gezip gören dlar orasını Fran: ben- « Şanki Avrupanım Pran- 2usi Şör, diyorlar h yukarı niee fba genişliğinde ve onan ka- , v İhüfusa malik. Zenginlikte de İ 'Toprağının üstünden de is- la | 0 j mniğ İbali parlak görünen bir mem- ı e| bubattan tütüne ikadar eli var, antlinra her yerinin ayrı bir gü- $i olduğunu söylüyorlar, Yek- olmayan, birbirine benze- stollen güzellikler: Kiyef Harkofa iyar. Odesa da Kerson ve ikolayefe benzemez. insız neç'eli, şakrak olmakla lurdur. Ukranya halkı da içinde çalışmayı severmiş. fa Fransa bir zamanlar garp | yetinde büyük roller 09- | gibi Ukranya da Avrupa- fark kısmında böyle terihi bir Rürmüş, Yunanistandan, Bi- y ftan Dilgi sabibi kimseler ge fek kendini okutmuş, bilme- Öğrenmiştir. ün ise Ukranya bir ziraat Üeketi olduğu kadar sanayi eketldir. de. Bilhassa Har- lokomotif, demiryollar mab K, zi ületleri ve saire ik için bir çok fabrikalar ir, Eğer daha artmadıysa bir evvel yalnız Harkofta bu * meşgul 12 bin işçi olduğu thiyordu, tin bugünkü Rusyanın sana- en büyük bir mevkü tu- b İfer yine Ukranyadaki Dinyep- İrmek şehridir. Pek kalabalık trkez, 100 'bin kişinin birçok ında çalışlağı — bu şçohir, per nohri üzerindeki aza- barajı ile de son senelerde | bir şöhret kazanmıştır. Çarlık devrinde Rusyanın a Avrupalılar Avrupa- ambarı demeğe alışmış- Ödesa limanına çeşit çeşit falı cesim gemiler geliyor, buğday yükler, uzaklara ta- Yalnız Avrupadan değil, Amerikadan da böyle gemi- keldiği ve Karadenize geçerek n zahire yükledikleri gö- di Odesanın vüz elli ser* ir tarihi vardır. Lâkin onu & |israfa daha ziyade tamtan ise her gemiye buğday yükle- #olmuştur. y Çisusanın tarihinde her vakit bir hal vardır: Kom- onu zayıf buldukça hare- elmişler, üzerine hücum et- dir. Fransanın — zenginliği 'f Vakit etrafın iştihasını ceb- a: ıi a Ftnun gibi Ukranya da unutuk- | Çarlık Rusyanın tarihin- | vekayi bir tarafa dursun, t umumi harpten sonra, he- ttmişler, Ukranyanım merke- in Kiyef on dokur kere sahip iş. Almanlar, Beyaz Rus- DEBİ ROMAN: 44 | Sizi nasıl karşıladı? Şahsan benimle — bir ilişiği . Dikkat etmedim. Gözleriniz hiçbir intıba mu- | bu manalı sualleri ve | memurunun kısa cevapları | Cemll ve Şekibi çok yar alükadar ediyor, ikisi de | Ç4 bir dikkat ile onları dinli- Fakat, Muzaflerin mu- | Â masıl bir hedefe götür- K istediği anlaşılıyordu. — Bir | lar ve güzelliği ile Fransaya benzermiş. O da muhtelif devirlerde komşuların iş- tihasını celbetmiştir.. Ukranya — vatanpenverleri.. gibi. Geçen harbin son senelerinde Ukranya bu suretle türlü hikdise- lere sahıne olmuş, orada tüzlü tür- lü nüfuzlar çarpışmıştar. Hulüsa Eser müsabakası Üsküdar Halkevi Edebi- yat Şubesi tarafından Türk kahramanlığı mevzuu üzerin- de bir yazı müsabakası açıl- mış bulunmaktadır. Bu mü- sabakaya şiir, hikâye, piyes, hulâsa, Türk kahramanlığını güzel ve zengin bir memleket, Belirten her nevi yazı kabul HALK ÜTUNU İş Ve İşçi Arıyanlar, şikâyetler, temenni ler ve müşküller İş Arıyan Bir Genç mektebi P. iyi derecede ikmal 6 yaşında zeki, çalışkan; yetim ç husüsl mücsseselerde, yazıha- bürolarda, — kütüphanelerde maatkâr bir ücretle kendisine mü- müaip iş aramaktadır. Bakırköy Osmna- niye mahallesi Kireçocağı sokağında 4 Bunarada Recep Bulçın'a — mektupla müracaat. Hususi ders yeriyor İlkokul çocuklarına yeni sislem u- Büllerle tecrübeli bir muallim dem vermek istiyor. Arxu edenler Şişli, E- bekizi sokak 1/2 numarada Ziya Veh- bi adrerine müracaat etmelidirler. İş arıyan bir genç Eylülde lise olgunluk — imtihanını verecek olan çalışkan, Fransızca da bilen bir genç; az bir ücrelle bir iş a- ramaktladır. Taliplerin Jütfena Son Tel- graf Halk sülununda #Türksoy> a mü- yacsatları rica olunur, İş arıyan genç kız Ortaokul 1 İnci — smıfından — tahsili bırakmış 16 yaşında — mütevazı, temiz bir aile kızıyım. Yaşım ve - tahsilim ile mütenazip bir iş bularak çalışmak istiyorum. Arzu edenlerin Son Telgraf Halk Sütununda Melâhate bir mek- tupla müracaatlerin; dilorim. İş arıyor Ticaret Lisesinin 2 inci sınıfında, 17 yaşında bir gencim. Daktil9 ve mu- hazebe bilirim. 28 lira aylık — ücretle iş arıyorum. Taliplerin Son Telgraf Halk Sötununda Abbasa müracaatle- Trini eica edarim, Lise Mezunu Genç Bir Kız İş Arıyor Tise son sınıfinı İkmal etmiş genç bir kır resmi ve husust müemeselerde & aramaktadır. İş sahiplerinin Son Telgraf Halk sütunu vasıtasiyle (Sa- miye) ismine —mürocaatları rica olu- Bur. Kimsesiz Lise mezanu genç bir kız iş arıyor Lise mezunuyum. Ailemin zaten bö- Zuk olan meli vaziyetinin, bugüne ka- Gar bizi ber türlü yardımlariyle ko- ruyan, akrabamızdan iki şahsın ölüm- leriyle büsbütün sarsılması izerine, çalışarak hayatımı kazatmak mecbuü- riyetinde kaldığım için artık — tahslli- me devam edemiyecekim. Bu münase-. betle tiearelane ve yazıhanelerde, resmi veya husust herhangi bir mülessenede çalışmak istiyorum. Hayat yolunda yalnız olarak atacağım bu ilk adunda yanlarında iş vermek — suretiyle bana şefkat elini uzatacak olan — muhterem yedım sevenlerin Jütfen *Son Telgraf- ta Malk sülununda Feriha'yar yaz- ımalarını saygılarla rica edectm. Gelen İş Verme Mektupları Bay Türksay: Galatadan — namıniza gönderlimiş olan iş verme — mektubu- nuzu sast 14 — 16 arasında almanız mercudur. ruza bir İş verme vardır. z mektubu Lütfen saat 14 — 16 arasında almanız mercudur. Bayan Melâhat “Tophaneden bir iş verme mektubu gelmiştir. Lütfen saat 14 — 16 aracında ulmanız mercudür. dir Cinayet Davası Yazan : ETEM İZZET BENİCE Nasıl bir hületi ruhiye içinde idi — Çok meyus ve durgun. — Gözlerinde yaş var mıydı? — Mayır. — Katilin ilkönce adını veren o muydu? — Evet, Avukat bu nokta üzerinde dur- du ve suallerini genişletti: — Daha karşılaşır karşılaşınaz mi bunu size söyledi?. Merkez memuru: — Cinayet yerine gittiğim va- kit.. Dedi, ilâve etti: — Tabii her polisin ilk işi her hâdisede ilkönce suçluyu sormak edilmektedir. Müsabakayı kazananlara, Bilhassa birinci, ikinci ve ü- çüncüye kiymetli hediyeler verilecek, bu eserler de ayrı- ca bastırılacaktır. Müsabaka müddeti, evvel: €e yapılan ilândan daha ge- niş bir zamana alınmıştır. Müsabakaya iştirak ede- cekler, 15 Temmuza kadar, eserlerini Üsküdar Halkevi Edebiyat Şubesine göndere- bileceklerdir. Biz, bu müsabakayı çok şayanı dikkat ve yerinde bir hizmet olarak telâkki ettik. Üsküdar Halkevinin açtığı ba müsabakaya iştirak eden e- serlerin, memleket için fay- dalı bir kültür hamlesi olaca- ğını düşünüyoruz. Bu hususta çalışan genç. leri, müsabakaya girmiye teş. vik eder ve Üsküdar Halke- Nişanlısını kirle- ten adam Bundan bir müddet evvel Çatal- canın Belgrat köyünde oturan Meh met oğlu Halil ayni köyde oturan nişanlısı 14 yaşındaki Safiyeyi bir gün gezmek maksadile köyden çı- kanmış ve kaçırmıştar. Halil genç kazın arzına göeçtiğin- | den yakalanarak adliyeye — veril- müştir. Dün İkinci Ağırcoezada Ha- lilin muhakemesi nihayetlermiştir. suçunu sabit DOKTOR GieiLlü Dağ el Bir insanın kendisini üşütmesi, herkesin buşina gelen cari bir has- tahktır. Bazı insanlar kendilerini üşütürler. Bir kaç gün evden çik- mazlar. Muayene eden - doktorlar ehemmiyetsiz görür, geçerler, Çünkü bu iki hafta kadar sü- Ten bronşit değildir. Apaçık an- jin de değildir. Nasıl buşladığı bi- Tünmekle beraber, nerede biteceği kestirilemiyen grip te değildir. Sa- dece kollara, bacaklara kesiklik, başa ağırlık, vdcude hafif bir ateş veren hastalıktır. Pastör tavukların ayağını uzun müddet suda Tutup, islak — ayağın enfeksiyonu kolaylaştırdığını ispat etm Hakikaten butnumuzda, — boğa- zımmada diğer yerlerimizde — kay« naşan mikroplar - böyle ahvalde vücüdü müdafaasız Bulunca he- men saldırırlar. İnsan hastalandı- Bıni anlar. Fakat vücudün roek- siyonu da gecikmez. Bu reaksiyon nasıl olur, vücut — üşütmiye karşı kendisini nâtil kurtarmıya çalışır, unu da yarım İzah edeceğiz. | renir öğrenmez daha telefonda i- ken katilin kim olduğunu sordum. Ferdi, katilin Vodat olduğunu söy- lemişti. Cinayet yerine gelince de bu yolda şüpbesinin izahını yaptı. O gün bir başkası katil değildir.. | dedi. Anladığıma ve tetkiklerime gö- re Vedadın katil olmasını gerçek- leştiren en başlı sebep Şükriye ile aralarında mazi ve onun ölümüne tekaddüm eden günlerdeki hâdi- | selerdir. Müddeiumumi de bu ne- ticeye vardı ki, onu tevkif ettirdi, bugün suçlu yerinde ve heyeti hâkimenin karşısında bulunuyor. Bu sırada yine çoktanberi su- san Vedadın gür sesi işitildi: — Hâkim karşsında bulunmak suçlu olmayı icap ettirmez. Kana- atinizde siz de, müddeinmumi de aldandınız. Ben katil değilim. Bu bir iftiradır. Yalan ve iflira nere- de ise maskesini düşürecek, nsıl katil kimse herhalde meydana çı- kacaktır. Hakikat hiçbir zaman saklanınıya tahammülü olmuyan MAHKEMELERDE : İnsan oğlu şeytana külâhıters giydirir Hâkime yutturamadı.. Şimdi avu- kata koşuyor. Gapanda gaçan mı? Hukuük mahkemeleri koridorun.| tik. İşte şimdi de vesayet mesele. dayız. Öğle tatili henüz geçme « | sini halledeceğiz. Belki bugün ka. miş.. Karidor tenha.. İhtimal semt- | rarı alırız. Bakalım işte... leri uzak olan birkaç kişi koridor- | — Delinin vasiliğini almak istiyen da dolaşıyor. Bir köşede, üç kişi | zat, kapısı açılan mahkemeye doğ- bir arada toplanmış, konuşuyor - | ru yürüdü, lar. Kulak kabartıyarum, Biri an.| — Geride kalan iki kişiden bir latıyor: tanesi, o vakte kadar hiç sesini — Delitiğin en aşağı yetmiş tür-| çıkarmayanı, delirğin biköyesini lüsü varmış. Her deli bir türlü bo.| merakla dinleyene, zar ya.. Bununkisi, Allah kimse. — Azizim, dedi. Oğlan, ne deli, Oere vermesin, görülmüş şey de- | ne birşey... Bu herif yok mu bu | ğil... Bir boru, bir tüfenk, bir de| herif?, Deli diye zorla vesayetini trampet aldırdı. Evde bütün gün | alacak.. Paraların üstüne yatacak.. boru, trampet çalıyor. Aman Al- | Bu yok mu azizim, öyle bir para lahım, kimselere gösterme, Kos. | canlı, öyle hinoğlu hin ki... Bun- koca herif, mahallenin bütün ço. | ların babaları gayet zengindi. Ge- | cuklarını bahçede topluyor. Ak- | çen sene öldü. Yüz bin lira kadar, şama kadar, boruyla, trampetle | belki daha ziyade serveti vardı. yürütüyor. Onları diğlp kumapda | Bu servet tabil ikisine kaldı. Kü. | veriyor: çüğü zaten biraz anarmaldi, Ba- — Hazır olt bası ölünce üzüldü.. Biraz, bilmem | — Tüfenk as! &i, atehi kablelmiad mı, nedir, bir | — Tüfenk çıkar! geysi var her halde, Şimdi bunun | — Sağa dön! maksadı, senin anlıyacağın, kar- — Sola dön! — < deşine vasiy olup servetin üze . Çocukların hazır tarafı. Amma, bu koskoca, otuz beş yaşındaki he- rife yakışır mı? Dün de tutturdu, On beş tane tüfenk almalı imiş. Çocuklar tü. fenksiz talim eğemiyorlarmış. Bir tüfenk kâfi değilmiş. — Kuzum, ne tütengi alıyor « sunuz ona? — Küçük flober tüfengi aldıktı. — Bir iş çıkarmasın.. Doldurup | da birini vurmasın. — Fişenk almıyoruz. — Ya kenditi bir yerden ele ge- çirirse?.. — Nereden bulacak? Evden çık- | tığı yok ki... Sokağa bırakmiyo - Hat — Bari tımarhaneye yatırsanız. — Zır deli değil bu azizim. Kim. seye zararı yok. İşte evde, bütün K, tüfengi omuzuna takıp marş | mı? söyliyerek yürümek.. Trampet, — Bırak Allah aşkına... boru çalmak.. Kumanda vermek. | davayı reddetti. Vesayet Bazı meselâ, hizmetçi yürürken birdenbire önüne çıkıp: — Hazır ol! diye bağırıyor. Hiz- metçi şaşırıyar tabil.. Ondan son- rine oturmak ve trampetler, bo. rular, tüfenkler hep uydurma.. Hepsi bunun icadı. Galiba bir de Tapor uydurmuş.. Şu insan oğlu: nun gözü hiç doymuyor. Hırsın | nihayeti yok.. Görüyor musun? — Öyledir azizim, öyledir. İn. san oğlu, şeytana bile külâhı ters Bak şunun para için yap- İnsan kardeşine değil, eloğluna bile bunu yapmaz, de - ğil mi? le amma, İşte görüyorsun.. Yapıyor. Demek ki, babasına bile yaparmış.. Onlar böyle konuşurlarken, kar- | deşine vasiy olmağa çalışan zat, alı al, moru mor, mahkemeden çık. tı. Berikiler, onu görünce bu bah. Si keştiler. Bir tanesi sordu: —| — Ne oldu Şefik? Kararı aldın | Hükim kabul etmeci. Şimdi avukata gidip da- | nişacağım.. Bakalım ne diyecek? | Hızlı hizlı, kapıya doğrü yürü- dü. O giderken, «ne oldu?» diye | İ Ta, soran adam, arkasından, — Olmadı, olmadı! diyor. Sen | — — Eibette.. dedi. Hâkime yut. bu işi . turamadı. Şimdi avukata koşu - İşte böyle.. Bir türlü başa çıka. mayoruz. Atsan atılmaz.. Satsan satılmaz.. Kardeş olmuş bir kene.. Ne yapalım? Başa gelmiş çekece. yor. Sen kurnazsan, — herkes de | akurnaz.. Gapan da gaçan mı? — Gözünün altındaki çürük ne? | — Anlatayım. Bundan üç gün evvel seninle birlikte bir genç, | güzel kadın görmüş, birkaç adım | da takip etmiştik. Hatırlıyor gu- — Ativerin canım ymarhaneye.. — Acıyarum. — Eh, paralı bir yere yatırın. Hususi bir hastaneye... — Bakalım, bir çaresine baka- | sun?. cağız her halde... Amma, daha ev-| — — Evet. vel şu vesayet meselesini halle. | — — Ben bumu o kadar beğenmiş- Gelim de... tim ki, eğer bana varırsa, nikâtıla — Malı, mülkü — var mı bari | almım, demiştim. Ben kadının dul biraderin? olduğunu iddia etmiştim. Sen de — Var yat!.. Kırk elli bin lira serveti var. Bereket versin ki, de. liliğini tesbit ettirdik de, serve- çarçur etmesinin önüne geç - evli kadındır diye ısrar etmiştin. kuvvettir. Ne kadar saklansa ve | tazyik edilse yine bir gün kendi- | sini meydana vurur. Yeryüzünde birinci gelen dek şey odur. , — Vedadın bu sözleri mahkemede yine bir gürültüye sebep oldu. A- vukat Cemil sinirli ve rakip avu- | katın garazi hareketine kızgın bir | | eda içinde yine hınçla hâkime ses- | lendi: | — Katilin bu sözleri huzuru- | muzda yine bizi isyana sevkede- cek, biz de konuşacağız. Bir taraftan Güzim de haykırık yordu: — Söylemek sırası elbette bize de gelecek, Söyliyeceğiz. Sesimizi adalete v elkârı umumüyeye işit- tireceğiz. Cevabım verdi ve yine sorusu- nu yaptı: — Siz tecrübeli bir merkez me- murusunuz. Mücerret bir sual so- racağım. Bu sua! me çok dikkatli cevap vermenizi rica edeceğim, | Bahçeden pencereye dayanmış o- | dan merdiven üzerinde bir ceset taşınabilir miydi? Manası niçin sorulduğu, ne de- mek istendiğini birden kavrıyan bu sual karşıında bütün dinleyi- gileri bir merak ve heyecan sor- Si Niçin sorulduğu merak edildiği Grla Z diveni gözlerinin önüne geliren ve hesaplıyan bir bakışla düşün- dü, düşündü, sonra kestirme ce- Müddeimmumi: vap verdi z — Mahkeme seyrini ve vaka- — Taşnabilir, — Tni kaybediyor. — Herkes taşıyabilir mi? Dedi, hâkim yine asabi asabi: — Kuvvetlibir çift kol dikkat- YAKi | — Repiniz susunuz.. le taşıyabilir. Diyerek, Muzaffere döndü: — | — Muzaffar bir merakbı sual daha | —Birbaşka soracağınız var mı? | sordu: İ Muzaffer, — Merdiven üzerinde, bahçede — Yar, mıı_,-—e-ı—r,_ n A | Tiklerindedir. Gaye ve menfaatleri bir | yanyanayız ve komşularımıza — kendi- Ne Diyorlar? İKDAM B. Hüseyin Şükrü Baban 'Türk — Alman dostlüğu Meclisler Himli bu- günkü baş yazısında son paktın Meo- Tiste büyük bir samıimiyel havası için- <Alman döstlük muahedesinin ak- dindenberi Sovyetlerle Cermenler a- rasında başlıyan müazzam boğuşma Türkiyenin bu yeni harp karşısında bitaraflığını ilân âne yeni im- kân ve fırsat vendi. Sovyet İcra Kuv- veti Relsi / Molotof Yoldaşın, geçen Berlin seyahatinde, Boğazlar hakkı da ileri sürdüğü Berlin tarafından $A edilen istekler, Almanya ile müna- sobatımızın düzellilmesinin ne kadar Zaruri olduğunu göleren soen delildir. Berlin, Ankara e siki miki dost değil- . ken bile ceki dostumuz — Söyyetlerin Türg hükimiyeti aleybindeki bazı tek- liflerine kulak asmak istememişlerdir. Politikada dostluk ve ittifak, görünür- de ve tantanalı imzalarla yapılan nü- mayişlerde öoğil, hakiki menfaat bir- olanlar, biribirine bigâne ve hattâ ha- gım gbi görünseler bile yine işbirliği yaparlar, Son İngiliz — Sovyet işbirli- İ de bunun canlı bir misalidir.> CUMHURİYET R. Nadir Nadi <Türk—Alman dost- | Tağur isimli burünkü başyazısında ay- İ mevzua temas elmekte ve encümle | gunları yazmakladır: «Türkiye Büyük Millet “Meclisinde cereyan eden bu farihi celse ile Türk ve Aknan milletleri arasındaki sazıl- maz dostluk, dünya — Hâdiseleri karşı- sında hakiki yerini yeniden almış ve biz &n için bazı efkâri umumiyelerde hasıl olan yanlış künastleri — ortadan gilmiş bulunuyor. Türkiye ile Almanya, ötedenberi 6- sasea — dostlurlar. Bugünkü — Üçüncü Reich'in andsı sayılan / Prugya devleti kurulduğu gündenberi tarih, iki — mil- Jet arasında silâhlı bir çarpışma kay- detmemiştir. Türkiyeyi Almanyaya, Almanyayı Türkiyeye dost yapan coğ- rafi, iktsadi ve siyasi bir çok şartlar vardır. irtlar, o kadar temellidir- ler ki, onların gündelik politika cere- yanlariyle bozulacağına İnanmak ço- cukluk olür. Coğrafi bakımdan Türki- ye Yakın Şarkta kudretli bir muvaze- ne unsanıdur. Mülecanis ve yekpare bir milleliz. İki kıt'anın birleştiği bir yerde, irili ufaklı bir çok devletlerle Miİzi saydırmıya dalma müktedir. bu- kunuyoruz. Bu balimiz, Almanya ta- rafından her zaman İyi karşılanmıştır. ve karşılanscaktır. Kuvvetli bir Tür- kiye, Yakın Şarkta, Karadenizde, Bal- |Tıpilmindo hasta- lik isimlerinin eski Yunancası Yine, Türkçeden bahsede. im. Gazetelerde bir. kü- haber gözüme ilişti: «Pedyatri Kongresi top- landı.» Pediyatri, çocuk has- talıkları demektir. Eski Yu- nanca bir kelime.. Malüm ya, tıp ilmi, bütün stılahlarını eski Yunancadan veya Lâtin- ceden alıyor. Fakat, gazetele- re verilen ilân veya ha*erler- de pediyatri yerine, çocuk hastalıklarına bakan müte- hassıs doktorlar kongresi top- landı, deseler, sanki, ne çı- k_u?. Çünkü, günlük gazete, bir tip mecmuası veya tıp ki- tabı değildir ki... Akıl hastalıkları için de, doktorlar Psikiyatri diyorlar, Bu da, eski Yunanca bir. ke- Time.. Bizler gazeteci arkadaşlar- dan, Akşamın - sekreterlerin- den meşhur Giritli Hilâliye sorduk. Bir kaç eski Yunanca kelime toparladık.. Madem | ki, doktorlar, bütün hastalık- ların adını değiştirecekler, bundan sonra, dahili hasta- lıklar için de mesayatri, hari- ci hastalıklar için eksoyatri desinler.. Halk arasında, bil- hassa Rum vatandaşlarımız buradaki «ekso» yerine «ok- s0» derler. Malüm olduğu veçhile okso, argo dilinde de dış, dışarı, kapı dışarı müâna- sına kullanılır. Doktorlar, kadın bastalık- ları için, ne diyorlar, hatırım- da kalmadı. Fakat, mutlaka bir Yunanca kelime kullan- mak lâzımsa, Korişayatri de- meleri münasip olur. Koriça genç kız, demektir. Fakat, o- kadın hastalığına tutulan genç kız değil, yaşlı veya ihtiyar kadındır. Ö za- man ne demek lâzım?. kanlarda ve Ege denizinde bir sulh | ve muvazene unsurudür ve bu itibar- | a Almanya nazarında tabil bir dost- | TAN| K Zekerima Sericl «Demeknsilerin | Bevyotlerle m"î ercümle şanları yazmaktadır: *Sövyetler mağlüp olduğu takdir- | de, Azya ve Avrupunın bütün kaynak- darını ele geçirecek olun Nazi ve Fa- aSt Devletler, — Demokrasilere — katşı senelerce harbe devam edebilirler. Bu gartlar içinde Demokrasiler Nazilerle sulh yapmıya bile kalksalar, İktisaden ölüme mahkümdurler. İşte Demokra- gileri, Almanya karşısında — Moskova ile elele vermiye sevkeden en büyük âmil budur.> VATAN Ve bize mutlaka hak verdiler. Ea doğ- rusu bize lüyık olduğumuz emniyeti —— — Vardı. — Katilim de cinayet esnasında kana bulandığı anlaşılıyordu. Avukat heyecanlandı ve üdeta muhafazakâr bir ses ve hiddetle: — Katil kana bulanınış olsaydı bu bulaşma elbisesi veya kendi vücudünün herbangi bir yerinde olacaktı. Merdiven üzerinde bu- Bunu, Hilâliye sordum. — » «— Bilmiyorum..» dedi. Milli Sanayi Sergisi 1941 İstanbul Müli Sanayi Ser . gisi kazırlıkları devam etmekte « dir. Bu hazırlıklar etrafında gö - rüşmek üzere bugün Milli Sanayi Birliği İdare Hey'eti bir toplantı —— yapacaktır. ,: — Mürakabe Komis- yonu çalışmaları Fiat Mürakabe — Komisyonu, dün, tekrar toplanmıştır. Bu top - lantıda mühim hiçbir karar voril. memiş, mutad meseleler üzerinde görüşülmüştür. yet değişiyor. Soğuk hava di yok mu? Bu çok

Bu sayıdan diğer sayfalar: