28 Haziran 1941 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

28 Haziran 1941 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YA r K er v CİMRİ ZİYA | ——İ- Yazan: BAKKI TALÂS < Dil hareketlerinin başladığı yıl. dardan biriydi. Durmadan yeni ke. Himeler imal olunuyor. Broşürler, kılavuzlar vamtasile yeni meslin dil ve bilgi dağarcığına eklenmek üzere neşrolunuyordu. İlk — zamanlarda bu kelimeler miktar itibarile o kadar çoktü ki bunları öğrenmek için günde bir kaç sast mesai sarfetmek, cep defterlerine lügatçeler yapıp öğ. genmek lâzım geliyordu. Bu yeni kelimeler meselesi günün en he- yecatlı ve meşgaleli mevzuu ol- muştu. Herkes hafızasında seler. berlik ilân etmiş ve bu melekesi. min bütün kuvvet ve kabiliyetini yeni kelimeler üzerine hasrettir- amiş (di. Birkaç kişi bir araya geldi mi yeni kelimelerden — konuşuyor. Bilhassa kahvelerde artık iskam- Bil ve tavla şakırtı ve gürültü . leri arasında: — Söyle bakalım (Özgen) ne / demektir? — (İlçe bay» kime derler, (öğ. enci) nin manası nedir gibi su- aller ve buna verilecek cevaplarla herkes birbirini sigaya çekiyor - du.. Maamafih kasabada bu işin baş meraklısıı Cemal Tüncer olmuştu. Eğer bir seçme sınavı yapılsa, tam numara ve belki fanına bir de yıl. dız almak şartile birinciliği mut. laka o kazanırdı. Hakikaten çok galışan da o idi, Prafa meraklısı Yolduğundan, önceleri kahveye a- ga sıra uğrardı. Fakat şimdi onu böyle yerlerde gören yoktu, Paş- O$an aşağı sörgü ve cevap sütun. dları ve içerileri hıncahınç yeni ke. Tümelerle dolu defteri elinde ol- Buğu halde, kasabadan hariç kır- Jarda geziyor, yüksek sesle yeni ikelimeleri birer birer okuyarak enlara cevaplar veriyordu. Kolay ve herkesten çok, ve ça. için hafıza kanun- aya büs'llr — darını bile bir defa gözden geçir- *anişti, Cemal Tuncer, bu bilginin ayaklı kütüphanesi olmuştu. Et. “gaftan gördüğü takdirlerden ça. dlışmasının meyvasını gören bir a- #dam sıfatile © bu muvaffakiyetine “böbürleniyordu. Bu böbürlenmeğe .ade hakkı vardı. Çünkü herkes bil- Jmediğini Cemal Tuncere soruyor. «du. Cemal Tuncerin ağzından çı. Akan kelimenin, cevabın doğru ©- lacağına umumi bir kanaat hasıl olmuştu. Fakat bir gün gazete okurlar - öken birkaç arkadaşı cimri kelime- wine rastlamışlar bu kelimenin Smanasını bir türlü anlıyamamış . Alardı. Bu kelimeyi Cemal Tuncere aordular. Cemal Tuncer, hafızası- mı yokladı. Bu kelimeyi hatırlı - ayamadı. Defterini çıkardı. Evirdi, ıııvirdi Defterinde de yoktu. Ken. Ö İııeyeıı Aşk BETTE DAVİS « HENRİ olan gemilerimiz tatliye olunarak gi — Bununla beraber Beligradın mu- — hasarasına şiddetle devem olun- db Bîrhıfta Sonfa bir umum!i hü- 'SON TELGRAF — 28 HAZİRAN | Güni LÂLE Sinemasında d en güzel iki büyük filmi birden " Son Telgrafın Tarihi Tefrikasr: 107 TUNA BOYUNDA —— TÜRK ORDULARI Belgradın bir kısmına girdi ASN UŞ |__ | sam mütlaka bilirdim Bu yeni kelimeye merak derhal oradan ayrıldı. Eve köş- tu, klavuzu açtı. — Cimri... Cimri,.. Cimri... Nihayet cimi Hasis, pinti demekti. O npmıdııu bu kadar bol kelimeyi, hepsini bir şeye benzeterek — öğrendiğinden, hatırında tutabiliyordu. Cimriyi ne ile, kiminle hatırında tutacak- t? Aklına geldi, gayri ihtiyari güldü. Hatırına gelen arkadaşı Zi. ya idi, O elmriliğin tam ve kat . | merli bir nümunesi idi. Ziyanın | nazarında para vasıta değil gaye idi. Para.. Para.. O, paraya tapardı. Yemez, içmez, giymez, almaz pa- ra biriktirirdi. Napolyon bile her şeyin para ile mümkün olduğunu söylememiş miydi. Şeref, namus, haysiyet, izzeti nefis, onun naza- rında, ancak para sayesinde mu. hafaza edilirdi. Minnetsiz yaşamak için paralı olmak lâzımdı. Ayda eline geçen paranın çok cüz'i bir miktarile geçinir, geriye kalanını her ay muntazaman is. tif ederdi, Paralarını koymak için hususi bir kutusu vardı. Bunu sırf | paralarını biriktirmek için yap- tırmıştı. Bunun içerisinde bronz beşlik- ler, onluklar... Liralar, beşlik, on. luk banknotlardan her biri şere. file mütenasıp mevkilere yerleş- tirilmişti. İçerisinde bir tane eski, buruşuk olan yoktu. Böylelerini | mutlaka harcar, maaşında çok 0- lursa başkalarile değiştirirdi. Her akşam kutusunu açar pa . ralarile karşı karşıya geçer sayar, tekrar sayar, onlara hayran bay. rTan bakar, her gözün üzerinde çi- | vili ufak levhalardaki hesap ve sayılarını kontrol ederdi. Bunla- yın doğruluğuna kanaati tam ol. duğu halde tekrar sayar, bundan “sonsuztbir zevk alırdı. Refah, saa. det muvaffakiyet Ziya için her şey para idi. Evet Cemal Tuncer Cimriyi artık çok iyi biliyordu. | Cimri Ziya... Hatta bir gün arkadaşları ken- disine (cimri) nin ne demek ol- duğunu sordukları zaman birden. bire «Cimri Ziya, diyivermişti... mak lll'lyıyılgrm | Birçok kimseler — alâkadarlara | müracaat ederek Flarya civarın- da ev inşa ettirmek istediklı bildirmişlerdir. Yalmız Flory: hangi kısımlarına ev insa edile - bileceği henüz kat'i surette ka . rarlaşmadıdından Bledive bu hu. susta derhal tetkiklere başlamıstır. Floryada bir de otel yanılması | için müracaat edilmietir. Bu vıl Florya Lilhassa pazarları görül- memiş derecede kalabalık olmak- tadır. Kolejliler Revüsü DİCK POVVEL - ROSSEMERY LÂNE matine sacmamu d? mişlerdi. Sokaklarda dehşetli mü- katele oldu. İki taraf birbirini ye- diler, Bu mücadelede Rumeli beş'- lerbeyisi Karacapaşa şehit oldu. Karacapaşa, Demirtaş evlâdın- dan en namdar bir kumandandı. 1 Karacapaşanın şehit olmsı asker sültesir yaptı. Evvelâ a- Mi ric'at etti, Anları taki- İ müsaittir. 1 — Suriye Cephesinde am işgal edilse de Fransız mu- kavemetinin kırılamıyacağını Fransızların daha şimale çekile- rek müdafaaya devam edecekleri- ni yazmış, Franmz mukavemetini sür'atle kırmak için Beyrut — ve Rayak istikametlerinden ilerlene- rak Fransızların çöle, şarka atıl- ması veya Irak hududundan iler- liyen motörlü birliklele Halep ve- ya Humus istikametlerinde arka- larının sarılması icap ettiğini bir fikir olarak öne sürmüştük. Aradan haftalar geçtiği halde İngilizler ve Hür Fransızlar Fran- sız mukavemetini k:ramadılar. Ar- tik Beyrut ve Rayakm işgalile de Fransız mukavemeti krılamaz; zi- ra çöle dayanan gol cenahları emin kaldıkça, Fransızlar daha şimale doğru çekilerek mukavemete de- vam edebilirler, Şimdi bütün Iş Iraktan ilerliyen motörlü birlik- lerin muvaffakiyetlerine bağlıdır. Bunlardan Hama - Humus istika- metinde ilerliyen bir kol Tedmüre kadar ilerlemiş ve buradaki Fran- fız garnizonunu muhasara etmiş- tir, Bu kol Tedmürü işgal edip sür- &tle gerbe ilerlese, Pransız — sol cenahı ve gerisi bi a tehlikes sine maruz kalacaktır. Daha şi- malde Halep bölgesine ilerliyen kolların harekâtı Fırat boyurda Franmz mukavemetile karşılaş- mıştr. İşte bu kollar sür'utle ilerleme- dikçe, Suriyede Fransız mukave- meti bir müddet daha uz:yabilir. | 2 — Libya Cephesinde ngilizlerin Halfaya geçidi ve Capuzzo istikametlerinde yap- tıkları mukabil taarruzlar muvaf- fakiyetsizlikle neticelendiğinden- beri bu cephede sükünet vardır. l Fakat İngilizlerin daha büyük kuvvetlerle bir mukabil taarruz- da bulunmaları ve hedefleri olan Tobruk kalesi hizasına kadar iler- lemeleri muhtemeldir. Sovyet - Alman harbinin başlamış olduğu için Almanlar Löbya cephesini tak- viye edecek ve fazla hava kuvvet- leri bulunduracak vaziyette de- gildirler. İngilizler için vaziyet Netice itibarile Ort aŞarkta İn- gilizler Suriye meselesini çabuk halletmek ve Libyada toplanarak * di ve ileri piştardı. Bu muharebe- de korkaklık göstermişti. Fatih Sultan Mehmet, azap as- kerinin rie'atini ve düşman aske- rinin kendi otağı üzerine geldiğini görünce kapıkulu askerinin başına geçerek düşman Üserine yürüdü. Sultan Mehmet, bizzat nefer gi- bi düşman ile muharebe etti. Hat- #â bacağından yaralandı. Altı bin Anadolu Büvarisi padişahla be- Teber harbetti. Anadolu süvarisi ve kapıkulu elradı o kadar şecaatle döğüştüler ki düşman perişan olarak kaçtı. Fakal Fatih, bunün üzerine Belgrad mubasarasını terkile av- det etti. Likin geri çekilen ve fi- Tar eden devşirme askerleri (h> ristiyanlardan müslüman olmuş askerler) yakalatarak kestirdi (H. 860), Belgrad muvaflakiyetsizliği be- Myıh!'k âlemine büyük — bir 'nefes aldırmaştı. - İtibardan düş- ııını olan Hünyadi, tekrar şöhret ç*fmı.âay e— Yazan: —x Emoklı Kurmay — Subay — yeni bir zafer kazanmak mecsbu- tiyetindedirler. 3 — Sovyet - Alman Cephelerinde H aziran'n 22 sinde Alman ordu- ları Sovyetlere taarruza baş- ladı; cephe Kutup denizinden Ka- radenize kadar uzanan 2400 kilo- metredir. Günlük yazılarımızda Almanların hangi istikametlerde ve hangi hedefler için yarma ta- arruzlarına girişeceklerini, but müukabil Rusların da nas.1 bir mi dafaa ile Alman taarruzlarını kai şılıyacaklarımı telerrüntile yazmış bulunuyoruz. Altı günlük muharebelerin hu- lüsası şudur: Riga Alman zırhlı tümenleri Minsk, Kiyef istikametlerinde ta- arruza geçmişler; Ruslar ileri ve budut kıt'alarile bu taarruzları karşılamışlar, Riga istikametini kapatan Lihav - Kovno - Vilna hattında tutunmuşlar, fakat cep- henin Almanya ve Macaristana doğru birer çıkantı teşkil eden Var- şova bölgesinde Vilna Baranoviç Hattma ve Macaristan hududunda da Çernoviç - Brody hattına ka- dar muntazam muharebeler ve- verek bozulmadan ve yarmaya mevdan vermeden çekilmeğe mu- vaffak olmuşlardır. Rusların Niyemen nehri boyun- da &ikı tutunmaları, küçük Baltık memleketlerini şimdilik istilâ teh- likesinden kurtarmış ve Baltıkta Rus donanmasının emniyetini ve muvasalasını temin etmiştir. Daha ceupta Romanya hüdü- dunda veziyet Rusların lehinde- dir. Zira altı gündenberi Alman - SAF Belgrad boğuşmasında yaralan- mıştı, Bir müddet sonra aldığı ya- Fânın tesirile vefat etti. Ehlisalip kumandanlarının ek- serisi Belgrad muhasarasında ya- ralan.p ölmüşlerdi. Şehir içindeki mukatele dehşetli olmuştu. Sultan Mehemet, ömründe gör- mediği bir ric'ate şahit olmuştu. Koca Şarki Romanın fatihi, Bekk grad kalesi önünden ric'at etmiş- ü Fatih, hemen o sene içinde in- tikamanı almayı düşündü. Şehit o- lan Karacapaşanın yerine başka bir beylerbeyi tayin etmedi. Ru- meli beylerbeyiliği Veziriazam Mahmut paşaya ilâve olarak ve- rildi, Bir sene sonra Fatih, seder ilân etli. Henkes Sırbistana gidileceği- ni zannediyordu. Halbuki, padi- şab, Veziriazamını Sabistan sefe- rine gönderdi, Kendisi Yunanis- tan seferine çaktı. Sırbistan seferi geçen seneye hiç berzememişti. Veziriazam Sarplara ınıdbir ders vml! —ıım:—&ı- sadar Sov- yetler bozulmadan, yarılmadan çekıldı Almanlar ise, Minsk ve Kiyef istikametlerinde zorluyorlar Rumen tümenleri Prut nehrini geçmeğe ve Dinyester boyuna var- mıya muvaffak olamamışlardır. Şimdiki halde Pripel nehri ve ayağının meydana getirdiği Pinsk bataklıklarının şimalinde ve ce- nubunda iki Alman yarma teşeb- büsü — vardır. EBunlardan birisi | Minsk istikametine, diğeri de Bro- | tine tevcih edilmiştir. Ruslar bu teşebbüsleri iyi bir müdafaa ile ve- ya mukabil taarruzla akim buraka- bilirlerse, ilk meydan muharebe- leri lehlerine inkişaf etmiş say labilir. İt gün zarfmda Almanlar en çok Baranoviç . Grodno böl- gesinde yani Varşova çıkmtısın da ilerlemişlerdir. Bunun da de- inliği 200 kilometredir. Garp cep- besindeki muharebelerde yapılan ilerleyişe nisbetle bir muvaffaki- yet saydamaz. Bu sebeple — Rus ileri ve hudut kıt'alarının Alman zarhlı taarruzlarına karşı iyi dö- ğüştüklerini ve oynak bir müda- faa yaparak cep ve yarma açı- masna ustalıkla mâni olduklarını söyliyebiliriz. Bundan sonra iki tarafırı tâbiye muvatfakiyetleri gevkulceyşi sa- haya intikal edecek, yani iki tara- fın büyük kuvvetleri meydan mu- harebeler! ıvuıe-nıı- Bu itibarla Minek bölgesi; Gön İNbATebiüdE tatötak: eöilebir lir. Ruslar bu meydan muharebe- sini kaybederlerse, Baltık memle- ketlerini Almanlara kaptıracaklar 've tekmil cephede bir sarsıntıya maruz kalacaklardır. Almanlara göre Moskovanın en kısa yolu mer. kezde Minsktan ve şimalde Le ningraddan geçer. İsveç Alman kıt'alarınım kendi arazisinden geçmesine müsaade etti, Finlandiyallar da Sovyetle- re karşı harbe sürüklendiler. (Devamı 5 inci Sayfada) TEPEBAŞI BELEDİIYE BAHÇESİ Bu Akşam sast 3 e kadar: Kızılay Beyoğ'ü Merkezinin gece eğlencesi ve saz hey'eti — 30 kişilik Revü Varyete — San'atkâr İSMAİL ı vb Dümbüllü ve arkadaşları (Koca İsterim) "e öaE Öre T S M G R U Ş ALAFRANGA KISMI: Büyük Varyete — Amerikadan yeni gelen Zenci Ali Rıza'nın Atraksiyon numa- raları — japon Pandomin baleti — Caz Orkestra Dans. Fiatlerde zum Yoktur. Telefon: 42690 bistanı zaptetti. Tuna boyuna da- yandı. Artık Sınbistan bir Türk. vilâ- yeti haline girmişti. Ortada Serp krallığı filân kalmamaştı (H. 863). Sırp krah Yorginin üç oğlu var- dı. Bu üç evlâdın vaktile ikisinin gözlerine mil çekilmişti. Kü leri Lâzar hükümeti zaptetmiş, kör olan kardeşlerini Macaristana yol- layıp hapsettirmişti. Bundan başka asıl hükümetin vârisi bulunan validesini de ze- birletti. Bunun üzerine hemşire- leri Fatihin yanına kaçtı. Vezirlazam Mahmut paşa kral Lâzarın bu kebahatlerini afla kar- şıladı. Evvelâ Mihail Abogoviç nam bir sergerdeyi o sırada bir- denbire vefat eden kral Lâzarın yerine naibi hükümet intihap et- tindi. Müvvnihlenn iddialarıma naza- GARDEN BAHÇESİ “ Gidecek.. Oh dönecek !. ,, diye seviniyordum Bütün Adada etrafın derin muz- | lim süküneti arasında hiçbir ses işitilmiyor, yalmız arasıra pence- remizin önünde dalgalar hafif ç- | pıltlarla sahile çarparak ninni söylüyorlardı. Gece kimbilir kaç olmuştu. Karşıda bir yıldız kaydı. Pencereden gelen hafif, rek serinlik taze bir nefes gibi yü- züme çarptı, Sanki bu temiz rüz- gâr anneciğim gönderiyordu. Ba- | gımdaki yangını, içimdeki eteşi | söndürmek için serin vefakâr elle- rini sallıyarak anneciğim yollu- | yordu. | Fakat ne yazık aramıza giren ihtiras ifriti her güzel, temiz şeyle beraber bu nefhaları da dağıtıyor- ben gideyim Bu küçük cümle coşkun fırt- nalardan sonra gelen büyük sü- künet gibi içime bir anda sindi. Belimi sarıp karyolaya götürür- ken hiç itiraz etmedim. Yalnız kal- mak, varlığıma dolanan o mel'un ifritler artık kurtulmak ümidi ka- ranlık göklerde doğuveren — bir Işık gibi gözlerimde, benliğimde yandı. Elini minnetle, şükranla dudaklarıma götürdüm: «— Teşekkür ederim.. çok teşek- kür ederim Hikmet Bey!.» dedim. Mavi atlas örtüleri kendi eliyle kaldırdı. Bacaklarımı, dizlerimi titriyen parmaklarile örttü. Sonra camı, perdeleri kapattı. Bütün bu hareketlerini yatakta oturmuş, yorgun, bitkin yüreğim çarpa çar- pa takip ediyor ve «— Gidecek.. ©h artık odasına dönecek..» diye sevinirken bir yandan da deminki çılgın dakikaların, şimdiye kadar duymadığım tahassüslerin rüşe- lerile hâlâ lerzan, sermest bulu- nuyordum. Fakat ne yazık bu ü- midim bir anda söndü: Pencerenin önünden ayrıldıktan «— Senden ayrılam:yorum Müj- | gân.. Bir türlü uyumak istemiyo- Tüm!» dedi. Bunları söylerken parmakları Hübali bir nevazişle, | çıplak kolumu okşamağa başla- mışti!, Arnan yarabbi?. Şimdi ne ya- pacaktım?. Ne yapabilirdim?. Bu gece kaçıncı müthiş fırtınayı ge- gçiriyordum?. Bu ne ıztırap, en mu- kavim, sinirlerin bile dayanamıya- gağı azaptı?. Yine irademin eriye- ceğini, Şaten akşamdanberi ha- Kıllıılıı'ı Yaşanmış Aşk ve Macera Hatıraları Hayatını Anlatıyorum Yazan: HALÜK CEMAL | nerek ve en büyük teh * birbirimizin olmak için büyüttek | ler elde tutuyordu. Hiristiyandan müslüman olmuş bu devşirmeler tamamile hükümete hâkim idiler. Fakat Mahmut paşa, bütün Sır- bistan; istilâ etmekle beraper iki sene içinde Pirzerinden başlıya- rak Semendire, Kolombaç, — yani Güvercinliğe varıncıya kadar bil- gümle kaleleri birer birer işgal et- ti. Buraları birer Türk kasaba ve vilâyeti oldu. S Macarların elinde bulunan Bel- grad kalesinden maadası bütün Türklerin hâkimiyetine geçti, YUNANİSTANIN FETHİ 'Tuna boylarıma dayanan Türk- lerin orduları şimdi artlarını te- min için kuvvetlerini Moranm fet- bine çevirmişlerdi. İstanbulun fetği Mora kot'asını hemen anarşi haline gelirmişti. Bizans İmparatorunun karedşleri Tomas ile Dimitri Avrupaya kaç- mağa kazırlandılar. ! No. 28 artık odasına Tap olan asabımın bu sefer hiç mükavemet edemiyeceğini düşü- ikeyi katil kat'iyetile acı acı görenek bütün bir tevahhuşla geri geri çekildim. Kalkmak, herşeyi bırakıp kaçmak istiyordum. Harceketimden, gözler rimden kararımı anlamıştı. Ürküt memek ister gibi yavaşça bileke lerimden tutarak” daha yanımâ yaklaştı. Sesinde yine şetkatler sevgiler titriyerek: Hâlâ yabancı tutuyor” sun.. hâlâ Müjgân. dedi. Artık d kadar samimi olduktan, ruhlarır | mız kaynaştıktan sonra — bendef | korkman niçin?. Neden yavrucut iğum?. Herzaman için biz birbiriz ). mizin olmiyacak mıyız?. Hem bi yalnız ruhlarımızın, ka)blerimizi sevgisi değil ki Müjgân.. Dudak larımızın, gözlerimizin, vücutları” mrâin da aşkı.. Artık sevgimiz b ateş olup yüreklerimizden damar” larımıza, mevcudiyelimize yayıl yor.. Sen de benim gibi çılgın, bedi aşkla seviyarsan bu ateşib, Tiğinde hissediyorsun değil mi?.. «— Duyuyorsun, hissediyirsii değil mi Müjgün?, Öyle ise söyl İçindeki heyecanları, duygula saklama.. — Varlığımı, vücudünü. kaçırma benden!.» B Zehir adam, alev çocuk!, da en hassas yerimden vuruyof” du. Akşamdariberi binbir kıy: t le, ihtirasla yakarken şimdi de Bif yalle, şürle sarhoş etmek isti; du. Fakat ne baygın, ne tatlı SÖf lüyordu: k «— Biz sevgimizi kalblerimizd Sevdamız bu gece dudakların 'dan”Kküvvetadkdı. . Heraberlıyilfir ona büsbütün ateş verdi değilmi?” Evet bu ateşi yine her taralfif da hissediyordum. Ah yine h bitiyordu ve başımı, vücudi hazla yakan bu mutlak tekmil varlığımı mağlüp ediyordö) Asabımi ı.rı;aı zerrelerine Ki yüzüme süre süre, © şıya okşıya devam etti: Arkanı vaf) BULMACAr YoA UN b 1 — Kuşun evi, içki, 2 — Aİ gopa, 3 —- Nota, halk arasında mış bir şekilde, 4 — İnanma, 5 danaya — yarar, uzağü işaret, € — >met çektirmek, zamir, 7 — Çiçek da, 8 — Askerler, yazma vasıtası, Bir hayvan, 10 — Başı saçsız, lirür —— Seslik Maheti l — Konuşma — vasıtası, 2? — 3 — Nota, akıllıca, Mln 5— Gümüş, nota, 6 — P pua eyle; 7 — Demiryolu, — sulu # — Sinir sabahleyin içilir, © * €udümüzün suyu bir maden, 10 Z maza davet. » Dünkü Bulmacamızın halledilmit 123456787 UAVENET z!

Bu sayıdan diğer sayfalar: