4 Temmuz 1941 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3

4 Temmuz 1941 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KĞÜ ç '-';*'f?t /' PP SAa aa nnn RUPA HARBİNİN Va L KİT IÜL ğ . * hgiltereyi tenkid Azan: Ali Kemal SUNMAN Gencral Veygerki geçen gün ga- | ba Fasta söylediği bir nutukta Kİ inüttefik İngilterenin arlık atsaya düşmaen olduğu! ve etmiş. Vişi Fransası Pi'sre arasındakı münasc üm olan ldir. Orta Avrupa - ği zaman bu k- Pranfizların sözlerile, kalem- ile İngiliz siyasetine nasıl hü- Hü ettği daha uwnutulmamıştır. lara göre İngiliz siyaseti Fran. y burakmaştı. Fransanın doslu luğunu tekrar eden hiçbir İn- Hliz devlet adamu yoktur ki İn- iz İmparatorluğunun en ulak İr menfaatini Fransanın en bü- üik bir menfaati uğrunda feda et- M kabul etsin. —Yabancıların tansızları yalmız Fransız olduk- için / sevdiklerine inanmak * safderanluk olür enu?, İn- izlör herşeyden evvel vatanpen. oldukları için kendi memle- lerinin menfaatlerini her şeyin 'kinde tutarlar. Onlarla müna- vtte bulunanlar için bu en ib- alınacak bir hakikattir. Tabii | Bndan dolayı da İngilizleri ten- yçşmak muvafik. olmayacağını iyen Frenstalar göçen hazptan vi Pratsaya karşı en samimi bir vlet adamı olarak eski hariciye 1 Lond Greyklen başka kimse | diğini de ileri sürörlerdi. | leri ç (Hulâsa İngiliz siyasetinin rptenberi Fransayı h.rıkm.:; ğunu nuı::ue ile tokrar eden ş iRereyi her şeydi de kendi. menaflini du?mî inden dolayıham tenkit etmenin Olmadığımı ilâve ederler, hem Fransanın İnşeil yüzünden 'Zarlara uğradığını saymakla bi ömezler, Bilhassa eelöleri banak NIN Orta Avrupoda nü j iı'n]ıaık Üzere M“:ıluıunu imanlar Franmaların gd, Cectiği Ukça artıyordu. inşikdyeti art- Berlindeki İngiliz Pransız elçisiein işini bolar. Wmak şöyle dursun bunu zor- srryor. Ne Avustuzyanın, ne de nya tara- : dan ele mrîı—ı halinde İn- Tenin ses Çıkarmıyacağını İn- İŞAZ sefirinin anlatır gibi olduğu - Çünkü Avusturya ile ŞEDEBİ. ROMAN; ı | 4 aramaktadır. devam eder gibi olmadığım yaz- :ıuıın geri durmadığı görülüyar- u. Bu hanp Fransa ile İngiltere a- rasında bir iktifaka vücut vermiş iken geçen sene Fransatun Avrupadaki mağlübiyeti bütün o ittifak üzerine kurulmuş hesapları Ve oldu. isleren vekayi İngilizleri ten- eden Fransızları istikbal için Şöyle düşündürmüştü: — Bu hâdiseler ilerisi için iyibir | alâmet değil. İngiltere Avrupada Fransayı kendi askeri gibi kul- lanmak istemişti. Dünyada yegâne deniz kuvvetine malik bir devlet iken İngillere karada da Fransaya ı;ı“ işi gördürmeyi hesap etmişti. albuki Bu kısen muharrirler için İngil- terenin zayuf taraflarını göstenmek devamkı bir iş olmuştu. İki büyük harbin arasında İngiltere ile Prem sanın münzsebetleri iyi devam &- diyor göründüğü senelerde yazıl- maş, söylenmiş ne varsa bugün de Vişi Pransası için onları düha baş- ka bir tarzda tekrar etmek sanki öslet hükmüne girdi. HALK ÜTUNU İş Ve İşçi Arıyanlar, #ikâyetler, temenmni: ler ve mmüşküller Lise Mezunu Genç Bir Kız İş Arıyor Ha K lle y b masmalman Telgraf Halk mı:'nu“:""'f."'"': a miye) ismine — müracastlı nur. Ders Vermek İstiyen Bayan “Dılw kaları talebelere — Fransızca İzceyi Çok kusa bir zamanda, zactodik. olarak öğretirim. icap ederse, evlere de gider ders veritirim. Arzu edenlerin Sön Telgraf Halk Sütumun- da Bayan N. A rumuzuna müracaatle- rini rica ederim, İş Arıyan Bir Genç — Orta mektebi P, iyi derecede ikmal etmiş 10 yaşında zeki, çalışkan; yetim bir genç hurusl müemeselerde, yazıha- nelerde, bürolarda, — kütüphanelerde kânsalkâr bir ücrelle kendisine mü- nazip iş aramaktadır. Bakırköy Osma- Diye mahallesi Kü Tüumâarada Recep müracaat. sokağında 4 Bulçın'a — mektupla İş arıyan genç kız Ortaokul 1 inci sınıfından — tahetli berakmış 16 yaşında mütevazı, temiz :': mile kızıyım. Yaşımm ve tahsilim Ş Jira aylık - ücretle arıyorum, Taliplerin Son Telgraf Halk Sütununda . tit y Abbasa müracaatle- İş arıyan bir genç lise olgunluk — ümtihanını yerscek olam . çalışkan, Pransuzca da bilen bir genç; az bir ücret'e bir iş a- Kzrladir. Taliplerin tülten Son Tel- Halk sütununda eTü irksay ı - Tacaatları rica olunur. KARÇ Hususi ders veriyor İlkokul çocuklarına dlen w süllerle — teerübeli biz yılllm —"' yermek: istiyor. Arzu edenler Şişli, E- bekazı sokak 1/2 numarada Ziya Vek- adresine müracaat etmelidirler. dir Cinayet Davası Yazan : ETEM İZZET BENİCE © hiç şüphe yok ki bu anda &. ; ş vl:::. bilen bir ruhun sahibi denilen şey varsa mut- Benim burada ve bir katil ol: k töhmet ve zanı nda bu- ve asıl canilerin ser- — sorduğumı ı:mı'klııııı müleessir ve 'edadın bu sözlerini Muzalfe- inde ısrar edişi takip etti: | " Bon Şükriyenin ce- "Tzetinden çıkarılan çamaşır Betirilmesini taklif T buraya Acaba çımaşırların bun ü- Tilmesinde kendilerizi ürkütes bir T var? Neden çekiniyorlar? a ıı.ı_ım.m. memurundan bir Seyler sordum. Bunları niçin ü, aldığımı cevapların değerini ben bili, hareketimdeki taktiği Kaşerdz bu | | miş ölan arkadı Şüriae n buna da saldırdılar. Wö; uzatmak isledv:;ı:.:. Mübkemeyi Mahkemeyi uzatmak telebi, Böyle bir ldiaya ancak gülüme- bilir. Muhakemeyi uzatmakta be, € menfaatim olabilir?. Be, nim meafaatim olmadığı gibi mü. ekkilimin de hiçbir menfasti yok- ğ Bu harpten evvel ottti Ovrupada | Seyyar börekçiler Bir yazdığı fıkradan hatırladık. İstanbalda, seyyar veya yerli müharrir — arkadaşın | Bir çok börekçi, çörekçi, po- çacı vardır. Bilhassa, sabah- ları işe giden vatandaşların yol ağızlarında bekliyen bu esnaf, harıl harıl ve sıcak s- cak börek, poça, çörek satar- | lar. Yağ Hatleri malüm. Un vaziyeti malüm. Buna rağ- men, bu böreklerden ve po- çalar tahmin edemiyeceğiniz kadar ucuzdur. Bunlar sıcak sıcak yenir. O kadar sıcak ki, ağızı yaka yaka.. Zaten, bi- raz soğudu mu yenmez, âde- ta bir kösele kesilir. Bütün suçu meydana çıkar. Bunla- rın ekserisi gayet kötü mal- zeme ve yağla pişmiş, sıhha- te son derece zararlı şeyler- dir. Hazırlanış tarzı da meç- huldür. Nerede, nasıl hazırla- nır, kimler yapar?. Bunlar da malüm değildir. Bilmiyoraz, bilhassa sey- yar börekçi ve poçacılardan birer nümune alıp tahlil etti- rilmiş midir?. Böyle bir tah- Kilin ne netice vereceği görü- lecektir. BÜRHAN CEVAT Kızlar arasında bir oyun Beş altı kez çocuğu bir araya geklikleri zaman, şöyle bir oyun oynıyabilirler: Evveli dört tane renk seçerler. Meselil yeşil, sarı, mavi, pembe, Bu renkleri söylemek yasaktır. Oyunculardan biri diğerine se- Tar: «Nasıl bir elbise yaptırmak | istiyorsunuz bayan?» öteki cevap | verir: «Kırmızı çiçekli emprime- denle Eğer kim yasak olan renklenden birini söylerse, gaj verir. & A00 Bira ve Şarap yerine ayran Kekdden yaz — sıcaklarında İs- tanbulda çok ayran — sarfedilirdi. Şimdi dikkat oderseniz, o kadar çok uyran içen İnsan görmezsiniz. Hattâ seyyar ayrancılar bile kal- madı. Halbukt ayranın sihhi — bas kurdan vücudümüz için ne kadar faydalı olduğunu hep biliriz. Hem de yapılması ne kolay şeydir. Yo- Burdun içine tab'ımıza göre, veya çok su katarız. Süt gibi meşcup elde ederiz, Ayran bir dela midevi oldu- Ku gibi, harareti keser. Yoğur- dun fazileti aynen Ayranda mev- Vücüdümüzde — biriken toksinleri defetmiye çok yardımı olur. Meselâ bu sıcaklarda hara- Teti dinleadirmek istiyenler, — bir kadeh soğuk şarsp veya bira | — Size sadoce bir noktayı ilya et- mekliğime — müsazde buyurun. | Morkez memurunun iladeleri bu- | ma çok şeyler öğretmiştir. En baş- ta tahkikatın bazı nokiaları da ek- sik yapıldığı, ve katilin tam bir teşhisle buraya getirilmediğini is- bat edecek olan vesikaların mev- | eut olabileceğini gösteriyor. | — Kendilerinden tahkikata ait bir | çok şeyler sordum. Ya mediler, yahut da vaplarla sorduğum şeylere tahki- | kat esnasında hiç temas edilmemiş olduğu hakikatini ortaya koydu- | kar. Kân lekeleri tahlil edilmemiş- | | tür, Cesedin pencereye dayanan | | merdivenle içeriye alınıp alınmı- | , Yacağı bir keşifle tesbit olunma- | | mıştır. Silâh seslerinin bir ev için |.de duyulmamış olmasındaki im- | | kânsızlık üzerinde durulmamıştır. | Daha buna mümasil bir çok nok- | Kelin merhemi olsa kendi başına sürer “Onun indallahta sözü makbul olsa kendi bu hale gelmez!,, Kuzguni bir Araptı. — Ayakta durmaktan, belki de daha ziyade ihtiyarlıktan, yorulmuş olacaktı ki, mahkemenin kapısı önündeki iye çöktü., Yanında bir bekçi yine vicarında da dört beş kadın vardı. Yaşlıca bir kadın, — baş ör#lü genç kadınlardan birine yaklaştı. — Kızım, dedi. Sizin de mi bu mahkemede davanız var? — Kvet, diye cevap verdi genç kadın.. Bizim değil ya, işte bizim demektir. (Diğer baş örtülü genç kadını göstererek) hanım benim baldızımdır. Davacı o, biz de şa. hidiz. - Kimden dava ediyorsunuz? Baş örtülü genç kadın, kuzguni ihtiyarı göslerdi.. — İşte bundan... İkisi bir kenara çekildiler, Baş örtülü genç kadın, birçok kadın - ların marazi dertleşme ve anlat- a ihtiyaçlarına benziyen bir hal. le anlalmağa başladı: — Bu ihtiyar Arabı görüyor mu- sun? Eskidenberi, bizim çocuklu. Bumuzdanberi — mahallede otu - rur. Ta o zamandanberi fala ba. kar, büyü, tütsü yapardı. Sonca- dan hükümet yasak edince, gizli bakmağa başladı. Amma, birçok geyleri de bilir; gaipten haber ve- rir, yaptığı büğüler . bilmem, ben yaptırmadım ya, öyle diyorlar . eksir gibi tesir edermiş. İskambil falına bakar.. Kahve falına bakar.. Yıldızlarla, Kuranıkerimle fala bakar.. Ele bakar, Neler de neler!. — İnanma kızcağızım, inanma!. Küllü müneceimün kezzab! derler. Hepsi yalandır. — O da nedemek? Kezzap filân diye... — Yani, bütün müneocimler yalancıdır! demek. — Bu müncecim değil ki... Bü- gücü, falcı, a anacığım!. — İşta, falcılara müneccim der- ler.. A kızım, sen de İstanbulda yaşıyorsun da müneccimin ne ol. duğunu bilmiyor musun? Palcı da, |- büğücü de müneccimdir. — Hele böyle yıldızlarla, — ayla, güneşle iş yapanlar müneccimin dikâlâ . sıdır, Müneccimler için ne derler?: | «Çü var banı müneccimler, «Yazarlar ba ile cimler» l «Yalan süşler pohpohçulare «Soyarlar hasta insanır | Bunlar böyledir. Eline düştün mü, beneksiz siyah horozdan ııq-l layıp altma, iyi saatte olsunlara | fetlere kadar nekadar mas - | raflar çıkarırlar. İnsanı soyup 80 | ğana çevirirler, | — Aman ne iyi de biliyorsunuz | anacığım.. Bakdızıma da tıpkı öy. le yaptı. Komşular bu Hacı İsmai!” tavsiye ettiler; gitti. Hacı demiş ki: Ben onu senin ayağına geti- ririm.. Gelir ayaklarına kapanır.. ihmal edilmiş olması karşısında müekkilimi nasel bir yanlış tahkik ve hazırlık neticesinn vardığı hü- küm ve kanaatlere terkedebilirim. © yanlışlıkları bulmak, tashâh et- mek, tahkikatı bizzat mahkeme- niz huzurunda tumamlamak ve ânlete muhtac oldüğu döğrü İsti- kumeti vermek mecburiyet vazi- fesile başbaşayım. Bu itibarladır. ükriyenlu üzerindeki çamaşır- damamına istemekte buraya — gelirilme haklıyım. O ça | ki, adaletin bekçisi ve mümessili o- | lan sizlere birçok şeyler ifşa ede- | cektir. Bu itibarla teklihmde mu- sarrım. Avukat Muzaffer sözlerini bi- tirdikten sonra, en önce merkez memuru Şükrü söz istedi: Şükrü yorgun ve bezgin bir görünüş i- çindeydi. Yüksek heyeti hâkimeden MAHRKEMELERDE: Bir daha da, bağlanır, bir yerlere gidemez. Zavallı baldızım da kocasına deli gibi âşık.. Eh, ne de olsa ko- cası değilmi, anneciğim? Varını yoğunu buna verdi işte... Hiç de İayda etmedi. Adam bir karıya tu. timuş. Onunla kapanmış. Baldı. zımın semtine bile uğramadı. — Kızım.. Ben senden yaşlıyım. Tecrübem çak.. Sen bana böyle bakına.. Ben saraydan çıktım.. Ne- | ler bilirim. O arabacılara, bahçi- vanlara âşık olup da büyü yaptı. ran sultanlar mı dersin, şehzade. ler mi derşin, neler de neler gör- düm. Böyle şeylerden fayda çık. maz, | Bu aralık mahkemenin kapısı açıldı. Ülürükçü Hacı ve diğer ka. dınlar içeri girdiler. — Baldızının Macerasını anlatan baş örtülü genç kadın da mahkemeye doğru yü « rüdü. Onu dinleyen yaşlı kadın da onu takip etti. Mübaşir: — Şahitler dışarı çıksınlar. Bu davanın şahitleri mahkemede kal- Masın! dedi. Şahitler çıktılar.. Baş örtülü | genç kadınlardan biri ile kuzguni ülürükçü hâkimin karşısında yan yana durdular. Hüviyetleri tesbit edildi. Üfürükçülkten —maznun Hacı İsmallin yetmiş dört yaşında olduğu anlaşılıyordu. Davacı mevkiinde —duran baş Örtülü genç kadın, davasını an - Jatmağa başladı: — Efendim., Dört aydır kocam evi bırakıp kaçtı.. Bu Hacı İsmail, beni kandırdı. «Kocanı ayağına getireceğim!» diye, iyi saatle ol. sunlara baklavalar, helvalar, dol. mâlerla ziyafetler çekti.. Ülç tane altınımı, elli lira da paramı aldı.. Beni dolandırdı. Hiç de faydası olmadı. Ben paralarımı işterim. Hâkim Hacı İsmaile: — İsmail, dedi. Bak, sen ütü- tükçülük yapıp bu kadının para. larmı almışsın.. Neye yaptın? Ü. fürükçülüğün yasak olduğunu bil- miyor musun? — Lâ vallahi!, Ben ütürükçü de- gü Ben tanımam bu kadın! — Peki paralarını alıp kocası için büyü yapmadın mı? —i — Lâ! Ne demek? — Hayır, yani.. — Peki.. Bunlar senin değil mi? Bak, bunları evinde bulmuşlar.. Hâkim, kürsünün Üzerinde du. ran üzeri yazılı bir devekuşu yu. En'am, ecişbücüş ya- kâğıtlar ve saireyi gösterivordu. Hacı İsmall, — Benim, dedi. Onlar benim amıma, eskiden kaldı.. Evde duru- yordu. Ben yapmıyorum üfürük. cülük.. Hacı inkâr ediyordu. Şahitler dinlenilmeğe başlandı. Evvelâ bir kadın komiser dinlenildi. Bu ko. miser, cürmümeshudu yapmıştı. (Devamı 6 ıncı sahifede) — Var.. Deseniz de, — Yeki, Deseniz de gideceğim arlık.. di yen bir eda vardı. Muhakemenin ve münakaşaların uzun seyri için- de artık yorulduğu belli oluyordu. | Muzaffer, İ — Bendenizin soracağı bir şey | yok. Kararınıza buğlı, Dedi, Hâkim: — Gidebilirsiniz. Kararını tebliğ etti ve arkasın- | dan sağ sol müzakeresi ve fsab | daşmalar yaptıktan sonra müddei- | vmumiden sordu: Çamaşırlar için yapılan tok- lif hakkında ne diyorsunuz? Müddeiumumi bir saniye düşün- dükten sonra: | — Eğer muhafaza — edilmiş ise getirtilmesinde bir mahzur yok- tur. Talcbe iştirak ederim. Dedi. Mâküm tekrar yanılaki ar- kadaşlarından sordu: | | Başmukarrirler | müessir surette yapamıyacağı kanaa> * rektörlüğü cinayet masası şefi ol- Ne Diyorlar? DAI: B. Abidin Daver ejapoya ne yapa- cak?» islinli buğünkü baş yazısında şunları yazmaktadır: onyanın — yüzde yüz, bir japaa hayli münidardır. - Bunu, Japonyanın, Üçler Pakl ile bağlı olduğu Mihvere karşı söylediğini de tahmin — edenler rsa, japoaya, dalma oldu- ikâr bir siyaset takip e- diyo: tlerle kazşı harekele ge- Çerse, bu adımın kendizini Anglo - Saksonlarla da karşılaştıracağını dü- şünüyor ve Alman — Sovyet harbinin İnkişalını bekliyor. japon — İmparatar- hak könleransı belki kat'l kararını ver. miştir; bu karurın vakli merbunu ge- Hince tatbik edilmek üzere, gimdilik | gizli tutulduğuna şüphe yoktur. Har- | halde japoayanın ne yapacağı günün en mühim siyasi meşelesi — olmuştür. İspun muammasınln “anahları, Sov- | yet — Alman orduları — arasındaki meydan muharebelerinin neticesi için- dedir.r CUMHURİYET. B. Yunus Nadi <japonya, Amerika> isamli bugünkü baş yazısında Alman— Sovyet burbi karşısında Amerikanın vaziyetini tahli ve: Almanya — Sovyetler harbi Japon- yanın gözü önüne bütün Asyanın deratar bir kere daha — şermiş bulunuyor. Yarın bütün Asyanın tali- hini bahis mevzuu ettirecek hâdiseler rysanda Japoğyanın sakit ve lâkayt kalması imkânı yoktur. Bütün —Asya demek, üyni zamanda çok büyük ölç de bir Paslfik 1meselesi de dem Bugünün Atlantik Okyanusu 1i belerine mütenazır olarak yatın tik Okyanusu mücadelejerine şabit ol- maklığımız ihtimali yok değildir. Bi- lâkis bu ihlima! gün geçtikçe yak- laşiyor. Henüz İngiltereye yardım merhale- sinde bulunan — Amerikanın da harbe tillen işlirek elmedikçe bu yardımı u gibi ihtiş tünde çok terakki ettiği görülüyor. A- Mmerika Bahriye Nazırı Albay Knoks' sun filli Amerikan müdahalesinin a: tık daha ziyade gecikmiyeceğine —ait son sözleri çok mânülıdir. Amerikada orduya çimdiye kadar misli görülme- mlş bir miklör olarak 70 milyar do- darlık yenj tahsisat verilmiştir. Yeni Avrupa - buhrani 1914 — 1918 harbini gölgede bırakacak veçhile e- ğ hanşümul bir mahiyet almağa doğru —e artık sür'atle.. yürüyor, Al- VATAN| B. Ahmet Emin Yalman «Vavel Hindistanda> isimli bugünkü baş ya- giliz küvvetlerinin - Başkumandanlı- #ına geçirilmesi, gözlerimiz önüne ye- ni ufuklar açmıştır. Vavel, harbin ye- tiştirdiği en kudretli kuman- dandır. Mücadelenin ağırlık merkedi nerede ise orüda kullamlması pek tabildir. İngiliz kumandanına Hiadis- tanda bir vazife verilmesi şuna de- İâlet eder ki, İngiltere, harbin ağırlık morkezi Aryaya — geçtiğine ve Alman ileri hartketinin günün birinde Hin- distanı tehdit edebileeceğine kalldir. Şimdiye kadar hârp deyince görü- müzün önüne Kâh şurada, kâh bura- da hizi artan bir yangın - geliyordu. Şimdi bütün Asyayı içine alaâcak ka- dar geniş bir yangin yeri Yasavvur etmemiz icap edecektir. Hayalimiz ne kadar geniş alursa - olsun, Böyle bir duymamasi vazite — karşısında —aciz imkânsızdır.> yet hörbiyle ne kazanmak / istiyor? » isimli bugünkü hâş yazlanda: çeplnsinde — devam — eden çarmazntya sahne ölün yere ahrip edildiğini, bu sahaların lünden, sanayilnden, hattâ yol- lan derhal istiladeye imkân kâl- mdığımı göstermektedir. Harp uzadığı tökdirde bu imkân büsbütün artadan kalkacaktır, Pakat Sovyet Rusya Fran- sa gibi mağlüp edilebilirse, o vakit hör şey değişebilir. ve Almanya ha- Kikaten bülün Sövyet — kaynaklarını elde ederek uzun müddet harp edebi- lir.» demektedir. —e kararımı bildirdiz | — Çamaşırların getirilmesi için müddeiumamiliğe tezkere yazıl- | masına. İ Ve hu karardan sanra ilâve etik | — Cekeyi on dakika için tatil ediyorum. CELSE AÇILINCA Celse tekrar açılınca mübaşir: — Cahit,. Diye seslendi. Salonu dolduran ve kuridorlara taşan dinleyiciler- den hiçbirisi muhakemeni ler süren uzunluğundı veya şikâyetçi gözükmüyordu. Artık herkes artan ) içindeydi. Biraz sonra Cahit gel- di. € Esmor, kara kuru, yorgun tipli bir görünüş içindeydi. Hüâkimin suallerine verdiği ce- | vaplardan kendisinin emniyet di- Birayı, yazın nasıl ve nerede içmeli?. Bütün mesele, alkolü axz içkilere revaç temin etmek.. İnhisarlar İdaresi bunun için Gazetelerin yazdığına gö- re, sıcaklar başladı başlıyalı , bira sarfiyatı artmıştır. Do layısiyle, bira imali de arttı- rılmıştır. Yaz sıcaklarında derecesi ağır içki insana dokunur. Amma, öyle akşamcılar var- dır ki, hararet kaç olursa ol- sun, mutlaka alıştığı içkiyi a- rar, bulur ve içer.. Bira güzel içkidir. Fazlası karın şişirir. Sıcak olursa içil. mez, acıdır. Fakat, buzlu bi- ra insana rahatlık, neş'e ve- rir. Ben, şahsen, hiç bir içkiye düşkün değilimdir. Fakat, yerinde ve zamanında her iç- kiyi içerim. Bira nerede ve nasıl içi- lir?. Bira, bence, yemek ara- sında veya yemekle beraber içilen bir nesne değildir. Bi- ra, daha ziyade, akşama doğ- ru bir ikindi kahvaltısı zama- nı tercih edilir. Günler sıcak.. Meselâ, akşam saat 7, 8 sula- rında, bir deniz kenarındası- nız, Serin, rüzgârlı bir yer.. Önünüzde kadınlı, erkekli bir çok insanlar denizde ban- yo alıyor. İçiniz, hafifçe ezil- miştir. Bir hasır koltuğa gö- mülüyorsunuz. Buzlu bir şişe bira getirtmişsiniz. Taze, yağ- h kaşar peyniri.. Biraz kay- namiş yumurta.. Bir parça ekmek.. Bu suretle içeceğiniz iki ve hattâ üç şişe bira kat'iyyen dokunmaz.. Yalnız, ağır ağır rahat.. Biranız bitmiştir. O zaman, saat dokuz, dokuz bu- çuk filân olmalı.. Biraz dola- inirsiniz. İşihanız a- Zevk bu ya, başka türlü ve başka şartlarla bira içilmesi- ne aklım ermez. Hele çakır keyif olmak için bira içmek, hiç te akıl kârı değildir. Benim tavsiye ettiğim şek- hi, isterseniz, bir defa tecrübe ediniz. R. SABİT Fasulyeye narlı kondu Fiyat Mürakabe Komisyonu dün öğleden sonra Mıntaka Ticaret Mü dürlüğünde toplanarak bazı mü - him kâürarlar vermiştir. Komisyon ilk olarak fasulyenin perakende satışlarına âzami satış fiat tesbit etmiştir. Komisyon Ticaret Vekâletinin çalı fasulye - sine koyduğu 17 kuruşluk fiatı esas olarak kabul etmiş ve mah « sul mıntakalarından buraya kadar her türlü nakliye masraflarını he« sap ederek çalı fasulyesine 21 ku- Tuş perakende satış fiatı koymuş tur. Diğer nevi fasulyeler bu fi « ayttan açağı satılacaktır. Bundan başka dökme toptan mi. sır fiatleri 8,5 kuruş olarak tes. bit edilmiştir. ekmek ihtikârı Rir okuyuçumuz yariyor: 1 — Körne İle ayükta yenen dondurma her yerde beş kuruş- tür ve budün sermüyesdi 6 kadar #adır ki, kazanç mubakkak suret- te yüzde yüzdür. Dün, Karaköy- deki muballebiçilerden — birisinde yediğim bir dundurmaya 7 buçuk Kuruş aldılat! Fiatleri göslerir ta- ritede bu fiat yazılı olmadığı için birine 4 kuruş almaktadirlar ve bu süretle ekmeğin 960 gramı 16 Balediyenin a ş talar İhmal edilmiştir. Bunların | müsaade diliyorum. İşim bitti ise kuruşa gelmekledir. tıır._nrvı'du:ı:n ve alamın bütün | hepsini şahit huzurunuzda söyle- | vereceğim haşka izahat yoksa gi- — Ne dersiniz? unlarla da uğraşması yerinde o- ltemn“ liği an 4_»::. buradan | di Bir cinayet tahkikatında, da- | deyim. İR. - Suali de, cevabi da gizli olan bu zaunöderim. 'tulmak, hürriyetine kavuşmak | vasında esas olan — bu naktaların Dedi. Onun halinde: soruş ve danışlardan sonra hükim e Ra ü li ŞA EAR AT - SS

Bu sayıdan diğer sayfalar: