4 Temmuz 1941 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

4 Temmuz 1941 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Aşk Nedır7 Yazan: ZİYA VEHBİ Komşumuzun güzel bir kızı var. dı. O genç, ben gençtim. O ateşli, ben arzulu İdik. Kız ara sıra bize gelir, konuşurduk, Böylelikle ara mızda arkadaşlık, metleri belirmeğe başladı. Bazan bana: — Necdet ağabey. Bazan da — Necdet, Derdi. Bu da kızların tuhaf, an. daşılmaz huylarından biridir, der, geçerdim. Bir mayıs günü bahçe. de sırt uzarmış bir kitap o- kuyordum. Muzip kız sessiz, sa- dasız gelmiş, baş ucunda çömel . miş, Beni seyrediyor, ne okudu « ğumu takip ediyormuş. Onun gelip baş ucumda bacak darını açarak çömeldiği: kında olmamıştım. Bundan başka gok sessiz gelmiş olacak ki, anla. | mamıştım. Fakat, kitabı okurken şunu İtiraf edeyim. Bir kadın ka- kusunun burnumda — gezindi; yordum. Buna aj h bir hulyadır zannında idim. Komşuluk hakkı yüzünden 0. nunla gül yaprakları arasında ba. zı el, dudak tecrübeleri yaparak dostluğumuz bir hayli ilerlemi; Zaten böyle tecrübeler olmasay- tı, sessizce gelip baş ucumda ba- gaklarını açarak oturmasına im. kân var mıydı? Kitabın bir yaprağını çevirince sahifenin başında <aşk> kelime kız gibi belirdi. Komşunun kızı sevimli sevgilim bu kelimeyi 0. kuyunca duramamış: — İşte buna inanmam, Bu bence yok. Birden başımı çevirdim. O çö- — Vay yaramaz nereden çıktın. Diyerek baktığım zaman gözle- Tim başka yerlere de takılı kaldı. O nazlı nazlı: — Amfna, her yerime göz ât - | mayın hemen.. Dedi. Kalktım. Doğruldum. Yanıma oturdu. —D çi neye İnanmazsın? — Aşk ktlm—mıxrı— — Kitapta olduğu için — Hayır.. Nerede olur inanılacak şey değil.. — Peki sen bunu tecrübe ettin mi? Kız gizli, belirsiz Hâve ettim: — İnsanlar doğar doğmaz aşkın kucağına düşerler. Hav, yük, en leziz meyvası — Hayır © çürük bir meyvadır. Sevgilim neye bu kadar — sert söylüyordu. Beni tecrübe mi ediyni du. Yoksa söyletmek mi istiyordu. Bilemiyordum. — Kızların birçok zaman muamma haline girdikleri bence malümdu. O yanımda tatlı tatlı konuşurken kitap okumanın da manası olabilir miydi? Belli I- di ki o daha aşkın ne demek ol. duğunu anlamamıştı. Yahut için. deki çarpıntının ne manaya gel- diğini bilmiyordu. ©O sırada annemin sesi duyuldu. İkindi kahvaltısına çağırıyordu. sa olsun pemnbeleşti. | Genç sevgilim, başka bir yanıma sıcak &: nuşurken bir ki okü.. dedi. t verdi. «Bunu Kâğıdı açtım. Okudum. Kâğıtta | şunlar yazılı j z gözle . rinin rengini sevdim. Artık sev. mek nedir tadını tattım. Leylâ gibi Mecnun diye hep seni andım. Mec- Dunun aşkıdır Leylâyı yakan. Aş- kımla seni kalbime bir eş yaptım. Neden sen bana daha aşkını söy- | lemedin?.» diyordu, Sonra kâğıdın altına not olarak: «Aşkın manası bambaşkadır. Onu küğt ürerinde yazamam... diye yazmıştı. Bütün bunları ökuyun. ca: — Sevgillm aşka yakınlaşmıştır. Eğer yalan değilse âşıktır. Diye zihnimden mırıldandım. Görüyorsunuz ya kâğıtta ya - zilı satılarda oldukça manalı söz. ler var, Sevgilime sordum: Yalnız gözlerimin — rengini sevmişsin başka tarafımı semve. mişsin, neden? — Çünkü herşey gözde başlar, gözde biter de ondan. — İyi, güzel. Fakat benim göz- lerimin rengi başkalarında da var. Şu halde ayni rengi taşıyanları da seveceksin demek, Sustu. Susuşü acaba ikrardan mı geliyordu? Fazla incelemedim. Not diye yazdığı aşkın manasına yazıları da kurcalamadım. O da kolayca izah edemedi. Ne olsa | gerek? Arlık kâğıt üzer'nde ko « nüşuyorduk. Ona şöyle bir cevap verdim: «Bilmem sevdiğimi na. Bıl anlatsam, aşkımı kolayca ben söy! . Denizler gibldir and. İmın, tasam, Aşkınla yansam da bilemezsin şen. Genç kızı bir müddet takip ve tecrübe ettm, Neticede pek hen meşrep bir mizaca malik olduğu kanaatine vardım. Bana kâüğüt üs- tüne yazdığı sözlere kendisinin bi- le inanmadığını anladım. Zaten inanmam diyor isbat etti. Şunu kavrıyamadım ki beni niçin yokladı? Onunla bir müddet karşılaş . madım. Sebebi hereai meşrep olu. şundan ileri geliyordu. Soğuk dav- randığımı anladı, Bana bir kâğıtla şunları yazdı: «Zannettim sen aş- kımi aalıyacaksın, inanarak sana kalbi, m. Yanıldığımı anlı - (Devamı 6 ncı sayfada) Merhum Rıza Türmen- in ailesinin teşekkürü On beş günlük yayrusunu Öksüz bı- Takarak hayatının baharında — solan, oklumuz, kocam, damadımız. ve eniş- RIZA TÜRMEN'in OCenaze merasimine iştirak eyleyen gelenk gönderen, gerek bizzat ryarot- deriyle, gerek meklup ve telyakılariy- e sonsüz açtmıza tüziyet ve — teselli- yette bulunan akraba ve ehibbaya vt hilhassa — bedbaht RIZA bakkında eşsiz bir Yedakârlir görleren Sek Tiçaret ve İktisat Pakültesi daşlarına — teşekkürlerimizi — sunmak, Kanayan yüreklerimizin en güzel tesellisidir. Cezibe ve Mahmpt Türmen — Zer- | Tin Türmen Sabiha ve İbrahim Ba: mâcı İbrahlın Ayral Son Telgrafın Tarihi T-frikası: 113 TUNA BOYUNDA —— —— TÜRK ORDULARİ Balgrad'ın fethi Avrupa rahatını bozdu k akıncıları dağ geçitlerinden, geçince avdetlerinde mâni olmak üzere asker sevkolunur, boğazlar istipkâmlar ile seddedilindi. Bunu haber almış olan Türk akımcıları yolu değiştirirler, sarp dağlara sa- parlar, atlarını yalçın kayaların üzerine iplerle çıkarırlar. Ayni sur zetle öbür tarafa indirirle. Âkıbet — en me'mül etmedikleri taraftan — zühür ile galil düşmanı avlarlardı. Mihal oğlu İskender ve Ali Bey. der, Evranos oğlu İsa ve Ahmet Beyler, Turhan oğlu Ömer Beyler pek büyük bir nam bırakmış! Avnupalıların nazarında bunlar sokuldu. Ko - | u. El yazılarile de | evük- | l | | | | bir | | İ | | $ kahramanlar devrine lâyık fevkat | tabla bir takım müzhiş mahlüklar idi. Malkoç oğlu Bali Bey Macariş- tanda Varadin şehrine kadar git- miş, civarını yağıma etmişti. Mihal oğulları bir defa Macaristanda mü- himce bir mağlübiyele uğramış- landı. Macar derebeylerir çi biraderler bunlara galip gelince şöhretleri yayılmış Lâkin Mihalzadeler ertesi se- nedon itibaren intikamlarımı al- maktan geri kalmadılar. Bazan bu Mükâfatlı bilmecemiz İlk aylık hediye- ler/mizi dağıttık- tan sonra, mükâ- fatlı bulmacaları- mızı ayda iki dela olarak tertip edeceğiz' Bize mektup yazan birçok küçük okuyucularmız, şimdi- lik ayda bir defa olarak ter- tip ettiğimiz mükâfatlı bul macalarımızın, hiç olmazsa i- ki haftada bir tertip edilme- sini bizden istiyorlar. iyango da aydan aya ruz ama biz küçük okuyu, cularımızın hatırını kirmak is- . Hediyelerimizin zen- ginliğine hiçbir balel getirme- den, bundan sonra her ki haf- tada bir mükâfatli bulmaca tertip edeceğiz. Küçük okuyu- eularımızın kendi sahifelerine gösterdikleri bu alâkadan. biz de çok memnun olduk. Teçek- kür ederiz! Ancak ilk aylık bulmacamı- z1 ilân ettiğimiz için, buna çit kur'ayı çekliklen sonra, gele- cek bulmacalarımızı, daha kı- sa bir zaman söylediğimiz bir tertip edeceğ mizin hallini göndermiyenler varsa, onların cevabımı bekli- yoruz. OYUN HAYVAN, KUŞ, BALIK (On kişiden otuz kişiye ka- dar veya daha ziyade ço- cük tarafından oynahabilir. Oynanacağı yer: Büyük lon, jimnastikhane, bahçe). Oyunu oynıyacak çocuklar bir halka şeklinde ya ayakla durur, yahut etururlar. İçlerinden bir tanes! de bu dai- Tenin tam ortasında ya ayaktı durur, yahut olurur. Bunun elin- | de bezden, yahut kâğıttan yapıl- | mmaş, birinin üzerine atıldığı zaman acıtmıyacak şekilde yumuşak bir top vardar. Ortadaki çocuk elindeki topu, halkada bulunan çocuklardan bi- risinin üzerine atarak bılı hızlı bağırır: — Hayvan, kuş, balık. Ve on sayacak kadar bir zaman içinde bu üç kelimeden bir tanesi- ni tekrarlar, Bu müddet içerisin- de üzerine top at: van, kuş veya balık ismi söyle meğe mecburdur. Fakat bu isim, ortadaki çacuğun en sonru söyle- diği neviden olmalı ve isim orta- akınlar esnasında mühimce muha- rebeler olurdu. Mihalzade Ali Bey ile İstiriye askerleri arasında vaki olan bir ymüsademede altı bin İstiriye şö- valyesi mektul düşmüştü. Maca: ristanım, Avusturyanın, — İştiriye nin güzide âyanı ve askerleri de bunlar meyanında maktul düşmüş- Jerdi. Kırımın ilhakı üzerine Bosna beylerine Kırun Hanlari ve Tuna serhat beyleri ilkve olunmuşlardı. | Bu suretle bütün şarki Avrupa Osmanlı devletinin akmları altın- da kalmışt:. Kırım akıncıları müt- hişti. Adetleri de yüksekti. Elli bin, yüz bin, İki yüz bin sü kuvvetleri Rusyann bir tarafımdan girer, Lehistan ovalarımdan yürür, Macar ovalarını yalıyarak geçerdi. rinde barekât yapan Ti cılarmın gösterdikleri şiddet, Ma- carların, Almanların, İtalyanla- fın, Slavların barbarlıkları önün de-hiç kalıyordu. Hünyadin'n, Kazıklı Voyvada- lan çocuk da hay- MASAL: Yumaza babası tavşanlar abk maştı. Küçük çocuğun annesi ile babasından sonra, yeryüzünde en fazla sevdiğ: şeyler de bu tavşan- lardı. Hor sebah uyanıp yüzünü yıka ve ivallsımı — ettükten ptiğı ilk iş, bu tovşanları Önlern külaklarını ve kendi gözlerini hatırladı. Düşün- a tğm'm;un bile - bundan haberi yoktu. dmâz, tavşanlarını bulı lvarıyordu: Jarı in rasgektiği — Ne isterseniz, veririm. Tek benim küçük, beyaz, gi şanlarımı bulüp Bunun üzerin arrağı ektı hicbir tarafta izie o gece sevindi. Bur: vşenler gib' telden ev- | terinde oturup, onlara verdiği ye- Lonları yayecekler, koşacaklar, acaklar sandı. kat bu ye yerlerinden kum da- mmuzı gözeeri hareket- | bakıyor, şekerden | dancıy rdu. | r noktay | kları kumil | Yılmaz: bu yeni tavşanlardan î koşlanmadı. O, eskilerini arayıp | yeçiktive tuvşanlarmın tel i pilmiş evlerine doğru ilerledi. Bu- | rasını epey zamandır boş görmek kendine pek fena geliyordu. Hat- gözlerinden yaş bile gelmişti. i Fakat bu yaşlar deha yanağı ğından eden, birder çırde— bir ümit doğdu. Tıxaanlır n telden ml ,de, bir lasına çik yorduü. İ————. — daki çocuk on savmasını bitirme- den söylenmelidir. Meselâ: Ortadaki çı v â- terken: «Havvan, kuş, balık - kuş» dedi diyelim. Üzerine top gelen çocuk, ortadeki on savımcıya ka- dar, bir kus ismi bulup söyleme- ge mecbundur. Bü kuş i&mi, ken*'sinden önce | oyuncular tarafından söylenmiş o- | | lan kuş isimlerinden birinin tek- | rarı almamak dizımdır. İ Eğer tonla vurulan çocuk, böy- Tece İstenilen cevabı tam vaktin- de veremivecok olursa, yer tadaki coerd'ar değistirir. vı olur. Böylece oyuna devam edilir. ——— <- | hattâ hemcinslerine reva gör- müamele derecesine kedar hiçbir vakit ekınlarında gaddarlığı ilerletmemişlerdir. Mihaboğlu Ali ve İskender Bey- ler, Evranos oğlu Hasan ve İsa Beyler, Malkuç oğlu Bali bey, ve birçok sancak beyleri Macarista- min cenubundan geçerek Erdel | kıt'asına dahil almüşlardı | Macaristan ve Erdel beyleri külli kuvvetlerle meşhur İstifan | Batorinin kumandası altına koştu-. | | dar. Tüzk akıncılarının hattı ric'at- | İerini kestiler. | Vaki olan muharebede iptida düşman tarafı perişan olmuş — ve İstifan Batori altı alarak düş- | müş iken imddada yetişen Tamışvar W kontu dunları kurtanmıştır. Bu aktda ve İstifan Batori ve 'Tamışvar kontu ile yapılan cenk- te Türk akmcıları otuz bin şehit vermişlerdir. Bu iki devlet arı sında muntazam orduların yaptı ği bir muharebe değil, akın mü- sademeleri idi, Küçük Yılmaziın mini mini ikiTavşanı Yılmaz sevindi. Belki de bu de- lik sayesinde tavşanlarını bula- caktı. Hemen evdeki büyük ba- basına koştu. O, tavşanların âde- tini bilirdi: — Acaba bu delikten mi gitti- ler? di Nihâyet büyük babası da deliği gördü. Yılmaz sevindikçe sevini- yordu. Büyük baba ile torun kom- şunun bahçesine geçmeğe karar verdiler, Yılmaz. — Belki küçü! wşanları orada, a bulürüm. E- Tni nasil okşiyacağım, nasil okşi- yacağım, diyordu. Kornşular, tavşanlarını arama- larına izin verdiler. Artık büyük le torun, her tarafı apaştr- aşlamışlardı. Yılmaz ara- — Pamuk! Pamuk! Pamuk! di- ye sesli r, buna cevap alama- yaınca bu bulundular, ele geçti- ler. Çocuk sev'ne'nden duramiyor. ZIRZIP Siçray İki daklka sonra Yılmaz K beyaz dostlarına kavuşmuştı ök gel capfaki delik. tarvir adilip parıncıya kadar, tavşanlar Yıl- macın odasında kaldıler. Şimdi Yılmaz, yeni evlerine ge çen küçük Gestlarına her sabah kucak kucak yeşil salata v a yaprakları taşıyor. Çünkü büyük babası, kilçük dostlarını kaçırma- v için ni iyi çarenin bi oldu- nu (ONUN | Arabada., y na, kalb kalbe sokulmuş, çarçlıktan dönüyorduk. Ah dün güzel gün ne çabuk geç müişti. Sonra; Ada, iskele ne kadar aydınlıktı. Burası öyle karanlık ki, Kalbim de öyle.. Dün akşam bu vakit herşeyim ışıklı, berraktı. Şimdi etraf gibi ruhum da o ka- dar müzlim ki... Aşağıdan annem sesleniyordu: Aşağıdan annem sesleniyordu: «— Evet anne!.» Giyininken yanıma geldi. Yüzü- mü dikkatle sürerek anne sesinin © ısındıran ahengile sordu: Nasıl biraz rahatlandın mı bari Annem nedense bana her za- mankinden daha fazla rikkal gös- tariyor gibi geldi. Yoksa ben mi öyle sanıyordum. Bugün mahzun kalbimi en küçük bir alâka mütle- hassis ediyor, Şükr: lesi bile her Ü tesir yapıyordu. Gönlümün tlek- mil kudretile şefkatli ellerine sa- rıldım: «— Hiçbir şeyim kalmadı. Sen merak etme e Mi anneciğim?.» Yavrularımın üstüne bütün bir ihtimamla kanat geren, ömrünün 38 yılını kocaz ızlarının saade- tine harcıyan kadıncağızı iyili; gok memnun etmişti. Zaten en kü- çük bir kırıkbığımız, durgunluğu- muz ona hemen dokunur, hasta- lıklarımızda bizden fazla rahatsız- | Janır, yemekten, uykudan k di .Yüzümü şefkatle okşadı. Yi örgüsile pencerenin yanındaki se- şirken bakışlarını hâlâ üze- rimden ay'ımı ak, di da temiz ruhunun berrak tebessü- | yi | Hasta olacaksın diye öyle da soluna geçti. Her akşamki gi 'yine üç baş, pencere önünde, bir | | 7 TEMMUZ 1841 Çekilişi İkramiye — İkramlye Adedi a 4 8 60 120 150 180 600 600 40,000 10,000 5,000 2,000 1,000 500 250 102 S0 10 4 Yekün ” 30,000 54,723 'Tam bilet İkramiye Miktarı — Tutarı Yarım b'e 2 Lira lâlarını tamamlam ş liseki ist ve Tuna boyunda Tünk ordularının istikrarıni tamamile temin etmişti. Kanuni Sultan Süleymana ka- dar fetholunamıyan Belgrad ka lesi Kanüni taradendan zaptokur- muştu. Belgrad kalesi mevkü (it- barile de kuvvetli idi Belgradın fethi Avrupanın ra- hatımı bozmuştu, Kanuni Rodosu da fethetmişti. Rodosun fet nen daha büyük husumeti etmişti. Habsburg hanedam Avrupanın kkasma küllisine malik olduğu böy- le bir sırada en nazik tarafmdan taarruza düçar oluyordu. Belgrad Maçarlstanım ve mer- kezi Avrupanın kapısı makamın- da idi. Maceristan ise Habsbung- ların menfaat gözleri altında idi. Belgradın fethinden dolayı ga- leyana gelmiş ylan umumi taas- suptan bilistifade, Türklere büyü- cek bir darbe vurmak, Belgrodı geri Almak Mararlstana İti su- Totle vaz'ıyed eylemek Hadeburg | hanedanınca takarrür etmişti. | CAlmanya imparstoru Beşinci Şarlin biraderi Ferdinand Avus- turya kralı, Behemya kralı, Ma- | garistan kralı sıfatile Türkler ö- | nünde bir mukavemet seddi teşkil etmeğe hazızlandı. ğ krallığını, Romanyayı (Ulah Buğ- | dan) müfuz dalrelerine almak is- tediler. | Lâkin, Lehistan Habsbungların ', fevkalâde kuvvet ve nüluz kesbet melerinden ürkmüştü. Esasen Slav- lar ile meskün olan Bohemyuda, karabet ve sihriyet cihetile Maca- ristanda gözü vardı. Bu defa Macaristandan ümidini kesmekle beraber muhafazai nef- setmek düşürcesine mağlüp kul: müşti. Şarlken Lehistanı kendi tarafına celbetmeğe muvaffak olamayınca Buğdan ve Ulah kıt'a! göz dikti ÇArkası Varı Yaşanmış Aîl ve Macera Hatıral gayenin etrafında Babamı beklemek. Bu bekley ti Tatil sylarında işleribittikten sonr. TU Hayatını Anlatıyorum ! Yazan: HALÜK CEMAL Her akşamkı gibi; üç baş bi gayenin etrafında toplanmışt! No. aplanmışl kargılamı llanm ş bir âdi teki mektop Bi &, nüşlerinde istirahati ve ders çal mayı müteakip sedi ze oturur, babamın ederdik. So: irde yerlerii yoluna inti köşeden görül görünmez Şükran elindeki ketleri alınak için ke divenlere atılır, biz de ann kızların: babamin indinde zde geli işi arasında emellerini € vaktinde € ilunmak şarttı. Her akşam . Buna © ka miştik ki bazan konsolun ül deki saatten dakik aları Ati hesaplar ve anneme: şimdi tramvay Babam Şimdi çarşıya Şimdi cek!, derdim. Hakika ra Ga gölgesi beliri e baktım: Y meydanda yoktu. den bu vakitlerde penceresinde olurdu!. cikti acaba?.» Üzün lamıştı. Annemle şurlarken sıkıldiğ mi uğradı.. YO i köşü ten biraz di odi Halbbuki € çoktan gel *N ntüm dum. Pencereden baş mı uzatti işlerinden gelenler! şan dar sokak halinde kararmışt:. yanan büyük elekt le kalabal , bir Köşede bi triğin altı tütünden dünen birkaç komşu z toplarmışlar, gülüşerek. hd ziyor, yor; İletide küçül ne.. köylü rışıyorlardı çocuklar incecik lerile hep bir ağadan köyüne, Akşamın «Evi hüznü zında bu sesler bir mersiye insanın içine ürperti veriyord Baden uzün hayali Taşınca kaldırdı. Karanlık! seçemiyordum. Fak: cudiyetimle yine gibi titredim. Gayrli iştittirmek arzusil «— Şük boyu ile ileri i gördüm. Küpılar.na başını bizii âm — penc ta yüzünül at tekmil m elektrikl ühtiyari, ran bir su verir n kardeşim!.» dedim. L 33 Soldan Sağa: i- ÇArkası BULMACA 6 7 8 Diş içler, 2 — Büyüklük 3 — Deruni, 4 — İhtar ve teyit, yük, iaşanlah olur, 5 haynet sayhasi, — Nols, hat İçinde buli Kumuz zarman, uzun ağaç, T — lık, ödet, 8 hir, 9 — Gük; Vermek, sir izü işi Yuzandan Aşağıya: 1 — Havudis, sonun ustalık 3 — İ san' $ — Doğan çocuk, akı r buşinı kaldirirsanız, olur, Biler, 10 değil, :pı- -.>Zz»>zo zlt— »— > w mz DA l?l"ı—ı i>re—lo >=ju - ><-1 >u>a OA L AAA - &, > u -. P wn> Hicap, Eski lerine Bit İ ha $ ilâve ir, hiç bir şey kalmaz, 2 — Çö sabulda bir t, notu, 4 — Üğstermek. al, ü ansada bir Ş Türkl edebiyut — Asker,

Bu sayıdan diğer sayfalar: