22 Temmuz 1941 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3

22 Temmuz 1941 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

'PA HARBINİN Ş _NESELELER/ İhdistanın lldafaası ı.__llı Kemal SUNMAN harbi çıktığı günden- Aaütanın asiyeti ,Mm bir safhaya girmiş '*n- için milyanlarca '—ln Memnun etmek lâzim ge- $en harptenberi ise ih- ’Nn Bti İngiltere ile v sadar v- İhtilaflar artık halledi .“inkıııkm mi idi?. Mu- N cihet buna dar etra- '“îılaı.. malümat neşre- Olmasıdır. W Meselelerin bir gün hal- klenirken şimdi Hin- _'"Clah,ısı bahsi orta;) _unuw. General Vaye- ,mmuı_ur edilmesi de bu bir tazelik vermiş oldu. Hinditan muhakkak bir ' lehdidi altında mi bu- qn'ıkemn vukuundan almak ilk kalde ol- ._w_ Hindistanın müda- t lun: şimdiden yerine Dek tabil olsa gerek. ah müdafaası ineselesi Muğu üzere İngilizleri va- hq?' Mmeşgul etmiştir. Kra- anın «Hindistan İm- b unvanını eldiği se- A Vekayi bunu - gösterir. B::j“*' Asyada genişle- Kn tanın — Rus istilâsına Mak endişesi de Kraliçe , Sınz çok dJüşündürmüş- ti | Söftan yerli hükümdarla- h kuvvetlendirmek, Kölların, — mihracelerin hndeki kuvvetleri icabında İ Cak surette yetiştirmek Fakat Hindistanın mü- coğrafi mevkil aşikâr İl, Pniyeti haiz olan Efganis- a olursa olsun ken- edinmek — Londranın ıııde en dikkat etliği #Olduğu görülüyordu. İn- " askeri ve siyasi tari- Klin almış olanların yetiş- h Hmnul.ıııdı gördükleri merhale teşkil et- Ü '*l Kiçner bunun en ha- bir misali oldu. İmpa- e Yolları üzerinde uzun ı. Mühim vazıleler gör- Kiçner için Hindistanın daha vüsi bir nazarla letkik edilmiş bir işti. Asyada ilerlemesi, yo- _*lnd—x. müstakil han . i8r birer ortaddan kaldı- lükçe büyünesi İngi- 'Nhoq görülecek haller- Londranın buna mu inistanın — hudutlarına lmemesini elde ede- Ktt büyük bir siyast mu- Sayılıyordu. Fakat aca- ) yöt vakte kadar bekli- '“ııh Transval harbi ile azllada çok meşgul bu- İ nanlar İngi “*ddişelerini bir kaç daha Olan bir devre olmuştur. hım uzun sürmekle —ı İhayet İngilterenin ge- ı.ql Fakat İngiltere için '4 ile döğüşmek berhal menin As- Bİ ROMAN: 67 İ Cinayet Davası Yazan: ETEM İZZET BENİCE Ükleyciez üertede ca öapdllan ı*lı: aldığı cevaplar ü- hüküm — yürütme- q_."ıeıuı kalmasıydı. lı. herkes bekliyor bütün — dinleyicilerin "k"iıewınıı » Yor, — niçin soru- " hiç bir — mütae- Myürütmüyer?, Ve b soruları devam e- | İle böş arasındaki te- İ müydiz a nn | l »uu."ıu.,.. bir. hale | | daha | | | | kin o uzun sürmiyen teşriki me- Bir zamanlar Rus teh- didi İngilizleri çok dü- | | şündürmüştü. Rus tara- fından tehlike kalmasa da müdafaa çarelerini te- min lüzumu yine bakidir. de istediği birşey değildi. Ondan sonraki senelerin vekayill de malüm: İngiliz - japon ittifakı, Rus - japon harbi ve Rusyanın mağlübiyeti. Şöyle böyle yuvarlak bir hesap- la kırk sene var ki Hindistandaki İngiliz meveudiyeti için Rusyanın öyle korkunç bir tehlike teşkil - demediği görülmüştür. Bu harbin başında Alman - Rus teşriki mesa- isinden, banun çok akla gelen ih- Ümallerinden bahsedilirken Rus- ların da hava kuvvetlerile Hin- distana taarruz edebileceklerini, yine İngilizler söylüyorlardı. Lâ- sai devresi geldi, geçti, Rus tara- fından Hindistana karşı ciddi her mahiyette bir hareke' medi. Bugün ise Rus - rbi bir emrivaki halinde bulu- nuyor. Bu harbin sahası nerelo- re kadar varacak ve daha başka ne gibi vukı harbinin başı karşı müşterek Rus - Alman teh- didini mükün görmüş olan İngiliz- ler şimdi de belki R bertaraf olsa da Hindistan - için » başgöslermesi ih- LHALK ÜTUNU lç Ve İşçi Arıyanlar, şikâyetler, temenni- ler ve müşküller 'alisiz bir genç kız iş arıyor «18 yaşinda, örtaokul mezunu, dük- tio bilir bir genç 9z bir Ücretle 2 ay kadür bir işte çalışmak istiyor. Arzu edenlerin çalışma şürtinriyle birlikte, Son Telgraf Gözelesine (T.T. — 252) Rumuzu ile bildirmeleri rlea olunur.> Muvakkat bir İş arıyan genç Ortamektebin 8 inci sımıfına kadar okumuş ve mali vaziyetinin darlığı yü- zömden tahsili bırakmak tehlikesinde kalan 15 yaşında zeki, afif, mahcup | bir kız, talihsiz annesiyle -kendisinin | maişetini temin eömek için hayala a- Gmak geyesindedi. Terzihane, — KİSİ- ye, imnalâthane gibi yerlerde kanaat- | Kâc bir feretle iş vermek suretiyle bu. | fakir aileye yardımda bulunmak isti- | yen âlicenap İş sahiplerinin Son Tel- Eski barfleride bilen bon- servisli bir daktilo iş arıyor | | 25 yaşında bir kızim. Orlu tahsilim var, Esici harfleri mükemmel okur ve yazarım. (Daktilo) da Bon- servislm vardır, Daire veya iyi bir ya- mihaned yazı işlerini de kanaatkür bir ücrelle çalışmak İstiyorum. —Arzu e- denlerin accle (Kâüp) — rümuzuna mektupla bildirmelerini rica öderim. Eski Türkçeyi de bilen bir kız iş arıyor —-Ben orta derecede tahsili o. lan temiz ve dürüst bir aile kı- zayım, Bazı sebeplerden — dolayı çalışmak isliyorum. Eski türkçeyi de çok iyi okur ve yazarım. - Ta- bil yeni türkçeyi de okuyup yaz- masını biliyorum - şimdiye kadar hiç bir yerde çalışmadım. Resmi, hususi müesseselerde veyi hanelerde iş arıyorum. Tı bu sütunda H. Y. Z. ye müracaat- lerin: dilerim.» — Bskiden olduğunu — sanıyo- | rum. — Hanım onu çiftlikten kovduk- tan sonra yine konağa gelip gi- diyor muydu?. | — Gelirdi. Fakat, hanıma gö- rünmerz, beyle konuşur giderdi. — Son zamanlarda sık sık ge- | Kiyor muydu?. — Birkaç kere geldi. — Kendisi genç midir? Yaşlı değildir. — İçkisi, eğlencesi falan var mı- dir? - Bilmiyorum. Fakat çifilikte | ceye çok düşkün — olduğun- ı.ıı bahsediyordu. — Çiftlikten niçin çılıınlıııı. | müş. Sonra da köyden çiftliği Muameolât ve usuller Bizdeki kırtasiyecilik ha- kikaten, lüzumsuz bir takım kayıt ve kuuydun, formalite- lerin doğurduğu bir netice- dir. Resmi muamelelerin ne kadar uzadığını bilirsiniz. Bir iş başına geçmiş, genç, ener- jik ve bilgili bir insanın elini kolunu bağlıyan bir âmil de kırtasiyecilik ve eski usuller- dir. Bu usuller ıslah olunamaz, kasmen olsun ortadan kaldı- rılamaz mı?. Henüz üzerinde tetkikler yapılmış mıdır?, ya- pılmamış mıdır, bilmiyoruz. Meselâ, şu kahve tevzü işi. ne bile muamele, kırtasiyeci- | lik girmiştir.. Hayat daha çok sürat, pratik olmak, ça- | buk netice almak yoluna doğ- ru gidiyor. Az zamanda çok | iş görmek, müsbet veya men- fi derhal netice almak lâzım- | dır. Bir çok insanlar tanıyoruz, resmi muamlelerin uzama- sından dolayı bir çok faydalı ve hayırlı teşebbüslere giriş- | mekten içtinap ediyorlar, Her halde, her şeyin bir kolayı ol | mak ve Bulunmak gerektir. Modern devlet kurduk, mo- dern elemanlar yetiştiriyo- | ruz. Binaenaleyh modern teş- kilâtımızı, modern elemanla- | remızi modern üsüllerle ran- dıman vermek yoluna sevke- delim. BÜRHAN CEVAT B İ Romatizma Ö Dün, rvmatizmaya atfedilen ba- z hastalıklardan bahsetmiş, hal- Buki hakiki romatizmanın adale ve bilhassa oynaklarda ulduğunu söylemiştik. — Romatizmanın — iki gekli göre çarpar. Miri had, diğeri de müzmin olanıdır. Hüd olanda bir veya bir kaç mafsal ağrır. Hastanın — harwreti #rlar. Romatizma mafsaldan maf- sala sıçrar, Onun için hd roma- tzma tehlikelidir. - Vücutta mu- kavemeli azaltır. Rütubet, soğuk hava hastalığın sükünet buldu ise, yeniden uyan- masına sebep olur. Romatizmalılar daha hassastırlar. Müzmin — romatizmada — küçük mafsallarda büyüme teşekkülleri hüsüle gelir. İyi tedavi edilmesne, oynak yerler. barektte gelmez hale gelir. Rüğibetin - romatizmada — tesiri Onu uyandırmasıdır. Onun için ro- matizmâlılar rütubetten ve soğuk- tan kaçınmalıdırlar, Terli iken te- ri kurutmalı, çamaşı mâli, Bu - hastalıktı Metil, piramldon, —aspirin tall e- hemmiyette — ilâçlardır. — Bilhasaa kükürtlü sıcok kaplıcalar, çamur- da bânyo iyidir. Fakat su ve ça- mur tedavisi için — mütehaasısına müracaat etmelidir.. barometreden — Hamımefondiye çiltlikte sız- lanmışlar. azlanmak nereden geliyor- — Ouların söylediklerine göre orada çalışanlara fazla zulüm edi- yormuş. - Döğüyormuş, söğüyor- getirip oynalıyormuş. - Kendisine arkadaşlar da peydahlamış. Onlar- la vurpatlasın, çal oynasın deyip duruyormuş — Sabıkası filân var mıdır? — Bilmiyorum. Fakat, ele avu- ça sığmaz bir çocuktur. Muzaffer bundan sonra, yine değiştirdi: — Recainin Ferdiden daha ala- cağı kalmıştı değil mi? — Kalmıştı. — © parayı da sen mi götürdün? — Hayır, — Kim götürdü? — Bilmiyorum. — Cinayet © zarfı götürdüğün günün gecesi oldu değil mi?, — Evet, —0 gece Şükriye sokağa çıkmış dönen gözlerinden zekâ şimşek. leri çakıyor, geniş alnı, sevimli çehresi, esmer rengile pek şirin görünüyordu. Koridarda bir ka- nepeye oturmuşlu. Önünde bir | jandarma duruyordu. İki adım ileride duran sarışın, genç ve gü. zel bir kadınla konuşuyordu. Ka- din — Salih, diyordu; acaba bugün bırakırlar mi dersin seni? Genç adam, dudaklarını büküp | ümitsizlik hali göstererek: — Ummam, dedi. Uzun zaman | bırakacklarını da ümit etmiyorum. | Fens kısıldık kapana.. O ihtiyar yok mu? O ihtiyar çilingir Haçik | bütün işleri altüst etti. Korku . sundan hem benim başımı belâya ' Genç bir adamdı; fildir. fildir I | yından alttız. irle hem xendi | MAHKEMELERDE: “Gün doğmadan ne- ler doğar yavrum!,, Allahaşkına beni affet.. vallahi ı bu işi bilerek yapmadım | ! Bir tasarruf bonosu almak, iyi bir fa- menfaatinizi korumak hem dt milli müdafaanın artar ihtiyaç- lavını karşılamak için devlete para ik- | | | | | soktu.. Hem kendi başını... Sor - | guda da, poliste de: | gelip beni bir eve gö. | «Ev benimdir.. Anah kaybettim.. Şu kapıyı aç.. Öl sünü al.. Bir de anahtar y ddel, Ben de gidip kapıyı dedi. | — Ne yapacağız şimdi Salih? — Ne yapalım? Allah büyük . î tür... Gün doğmadan neler do - ğar yavrum, Hele biraz sabrede. lim, baklım ne olur? — Belki bir taraftan bir fimit güneşi doğar. — İnşallah amma, ben pek ü- mitli görmüyorum vaziyeti... Jandarma, kadınla konuşan | genc: (Devamı 6 enct sayfada) Kesenirin müsnadesi nisbetinde $, 26, giştirir ve aradaki falsi bir defa daha 100, 500 ve 1000 Uralık tasarruf bonola- peşin alabilirsiniz. VADE DOLMADAN PARAYA İHTİYACINIZ OLURSA: Her hangi bir bankaya müracsat ede-) rek bono - faizinden Başmuharrirler Ne Diyorlar? IKDAM B. Abidin Daver «Lozan gibi Mon- mukaddestir. islmli bugünkü baş yazısında ezcümle — şöyle demek- trö de Cümhuriyeti - bütüş bey- milel taahbütlerine sadık olduğu gibi Montrb muahedesine de hartiyen Tlayelkâr olmuştur ve olmakla de- vam erecektir: fakat Boğazlar, Tür tür ve ebediyen Türk kalacaktır. Bo- Harların ne hâkimiyetinde, ne de id: resinde en küçük müdahale ve İştira- ke müssade şöyle dursun böyle bir ar- | zumun izbarıma bile tahammül ede- meyiz.> TAN B, Zekeriya Sertel <Avrupadaki V hareketir isimli bugünkü baş yâzısın- da ezeümle: <«Rühi bir iztırabın ifadesi ve remzi olduğu için «V> işareti, işgal altında | bulunan memleketlerde sür'atle yayıl maktadır. Şimdi de İngilirlerin bu ha reketi teşvik ve organize etmek için * i mdilik sadece Av- rupadaki milletlerin ruhf — haletlerini göstermek bukumindan ehemmiyetli- ruz, Bu hareket, dar organize edebileceğini zaman göt- | terecektir> demektedir. CUMHURİYET B. Yunus Nadi «Montrö Muahedesi- nin yüdünümür isimli bugünkü baş | yazıslnda şunları yarmaktadır. «Montrö muahedesi bütün Türk ta- rihinin ea büyük müahedesi saymak- ta tereddüt etmediğimiz Lazan sulhu- Nu ikmal eden bir esendir.> aa ekriat e Çalı ) MA NİN grvim Alecekea $ yüzde yürım feda- mek suretiyle peşin ödenir. Yani bir xe- ne vadeli 100 tralık bir kasarruf bano- xu için DK lira verecek ve buna mukabil bir sene sonra 100 Jira alactksinız. — Paix besin olduğu için faiz nisbeti hakikmtte T 6 değil biraz daha yüksek 94 6,38 dir. şube ve ajanslarından, idaresinin resmi banka olmiyan yerlerde Malsandıkların- dan alabilsesiniz. a Gemektir. kârlık yapmak süretiyle bonayu — islkanto DEVLETİN. MENFAATİ SİZİN DE *tftirir ve derhal paraya — kalbedebilirsi- | MENFAATİNİZ VE KÂRINIZDIR. niz. O hülde: BONO VADELERİ KISA; PARANIZ DAİMA PARADIR. FAİZLERİ PEŞİNDİR. Bono faizleri her türlü resimden, ver- ' i Biden musllür, Satın alırken, — başkasına BAPMLAN SNi Bi daabayini Belek D & devrederken, vüdesinde — bedelini tuhsil ite O A a e ne “derken müamele ve merasin yoktur.| ğ — > R GG dir. onolar hâmiline mahsustur. Hazine Falsli bono kaymelinden tenzil edil- kefildir. Tasarruf banolarını bütün bankalarla Milli — Piyango satış gişelerinden — ve Paranızın en emin kasası mı hiç?, — Bilmiyorum. — Bilene de hiç raslamadın mı? — Kimse birşey söylemedi. — Recsi cenazede var mıydı? — Yoktu. — O parayı götürdüğün günden sonra Recai konağa kaç kere gel- di? — Hiç gelmedi. — Alacağını istemiye gelmiştir de belki sen görmemişindir. — Bilmiyorum, Muzaffer bundan sonra, dik ve bilgin bir sesle: — Reeni ile senin ahbaplığın kuv. vetli imiş.. | Hayır, yalan söylemisler, Ben | Recaiyi şöyle böyle tanırım. Ah- baplığım yoktur. Muzaffer biraz daha diklendi — Var.. var.. haydi saklama, — | Mehmel, anl verir gibi bir sesde | Bono Vadesi Geldiği Zaman Devlet kasasıdır. Paranicı geri almak istemezseniz va- desi gelen bonayu yeni ;ı bono ile de- Tuf bonosiyle seferber ediniz. Tembel y Diye temin etti Muzaffer: — Bunların hepsini sırası gelin- ce konuşacağız. Daha o sıra gel- medi erek bir buşka suale atladı: — Bahçede bulunan merdiven | evin merdivenidir, değil mi?, övet, — Yeni yapılmış o!. Mehinet — durakladı. tekrarladı. Bu tekrar geri bilen bir ataklığı de — Merdiven yı yapılmış?. — Pek yeni değildi amma, yeni | , sayılırdı. — Bir'iki ay kadar var. — Kim yaptırdı onu? Mehmet düşünerek cevap ver- mek mecburiyetinde gibi görümü- | yordu. Bunalmış bir sesle cevap | | vardı: — Şaban her vakit merdiven is- tiyordu. Bunu şikâyet —mevzuu paral, 1 bir tasar- — Bu kadar uzun bahçeden ya- tak odasma kadar çıkacak mer- divene ne ihtiyaç vardı? — Ne ihtiyaç olduğunu ben bil- mem, Fakat, Şaban böyle bir mer- divenin yokluğundan daima şi- kâyet halindeydi. — Bu merdiven bir ölçü üzerine mi yapıldı? — No ölçü üzerine yapıldığını bilmem. Muzaffer sorusuna daha sarahat verdi, — * — Böyle bir merdiven herhalde çede lâzım değildir. — Herhalde lâzım olmuş'olmalı ki yapıldı. Muzafler, herkesin garip addet- tiği bir sual daha sordu: — Bu merdiven geceleri nerede dururdu?. Mehwet de bu suali tuhaf tolük- | Ki etmiş olmalı ki, ağzını büzerek: | — B hçede tabi. Dedi ve ilüâve etti: ÇArkası Var) çek İ Ku 9 Okuma yazma ihtiyacımı nasıl doğurmalı ? Bgö- barflerin kabulün- re, yeni den bugüne kadar geçen 13 tandaş Millet Mekteplerinden şehadetname almış.. Yani, 3 milyon vatandaş, bugün, - | kuma yazma biliyor, demek- tir. Nüfusumuz 18 milyon ol- duğuna göre, 3 milyon umum nüfusun altıda biri demek- tir, Fakat, istatistik böyle ise de, acaba, hakikaten, yurtla üç milyon vatandaş bugün o- kur yazar vaziyette midir?, Millet Mekteplerinin çok bü- yük faydası olduğu muhak- kak.. Okuma yazmıya ait, size hakiki bir fıkra anlatayım: Yeni harflerin kabulünün ilk senelerinde idi. Bir iki yıllıle dersten, tedrisattan, Millet Mektebi faaliyetinden sonra, bir terbiye profesörü, İstan- bul civarı vilâyet, kaza ve köylerinde bir tetkik seyaha- ü okuma yazma renen valandaşlara dair, r tetkik seyahatli yapıyor. Malüm ya, o zamanlar, Mil let Mektebine gitmiyen, ye- ni, yeni harfleri öğrenmiyen | kimse yoktu. Profesör, bezı köylerde, kasabalarda bakı- yor ki, bir çok vatandaşlar yine cakisi gibi, okuma yaz- ma bilmiyorlar. Hayret için- de soruyor: «— Siz Millet Mektebine gitmediniz mi?.» e— Gittik efendim.» «— Okuma yazma öğren- mediniz mi?.» «— Öğrendik efendim..» «— Peki, şimdi neden bil miyorsunuz?.» «— Unuttuk efendim..» «— Neden unuttunuz?.» «— Lâzım olmadı, unut- tuk efendim.» İşte, hâdisenin bamteli, bu son cümlededir. Mesele ve dava, vatandaşlara okuma, yazma öğrelmek değil, oku- | mayı yazmayı lüzumlu yap- maktır. Vatandaş, okuma ve yyazmıya daimi bir lüzum his- setmelidir. Bu da içtimai ter. biye ve seviye meselesidir. Eğer, okuma yazma, vatan- daş için lüzumlu bir âlet ve vasıta olmamışsa, onu hiç kullanmıyacak ve bittabi ça- bucak unutacaktır. O halde, milli davanın bundan sonraki safhasında, şu noktayı halletmek lâzım- Vatandaşa okuma yaz- ma ihtiyacını nasıl vermeli?. dır: | Okuma zevki ve terbiyesi ne ile aşılanır, nasıl yapılır?. Eğer, bu noktanın da hal- linde muvaffak olursak, Ki kültür bünyemiz sapsağlam ( olur. Asıl kültür zaferini o zaman kazanmış oluruz. Dev- letin, bu mesele üzerinde du- rup çalıştığına bittabi emin bulunuyoruz. R. SABİT llıyıııı'lırlılııı büyük muvaffakiyeti Devlet Demiryolları - Malzeme dairesi kimyagerleri ile Karabük fabrikasındaki Türk kimyagerler günlerce mesaiden sonra maden kömüründen dingil yağı çıkarma- ğa muvaffak oli Bu, yılda memlekete 300 bin lira kazandıracak bir buluştur. ——— Bir çocuk balkon- dan düştü Piyerloti caddesinde 41 numas, da oturan 7 yaşında Süheyi$ evim üst balkonundan bakerken, e- varenesini kaybederek, döri ratb reden düşmüş, sol kotu tindesiçş Ve mühtelif verlerinden yaralanırılı Çocuk bastanesine kaldırılmaştar.

Bu sayıdan diğer sayfalar: