3 Haziran 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

3 Haziran 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Atletizm Müsabakaları Dün Taksim stadında yine Yunan atletlerinin iştirakile bazı atletizm müsabakaları ya pılmıştır. Atletizm müsabakala- riından sonra Pera — Arnavut- köy takımları arasında bir de futbol maçı yapılacağı için stad yom hayli kalabalık olmuştur. Atletizm müsabakalarında i- ki türlü disk atılmıştır. Serbest disk atışında Yunan- İt Silas 48,43 metre atarak bi- rinci, Veysi 39,47 metre atarak ikinci olmuştur. Naili üçüncü kalmıştır. Yunan usulü disk atışında yi ne Silas 40,10 metre ile birinci, Veysi 39,90 metre ile ikinci, Na ili üçüncü olmuşlardır. , Yüksek atlamada cuma günü dört atletimiz 1,75 metre ile be- rabere kalmışlardı. Dün bu mü sabaka tekrar edilmişi bu sefer yalnız Sedat 1,75 atlayarak bi- Tinci olmuştur. Haydar ile ikincili almış, Cihat ü kalmıştır. | Balkan bayrak yarışını koşan | Sırıkla yüksek atlamada bi - rinci gelen Fethi 3,35 metre at- lamıştır. Haydar 3,20 metre ile ikinci olmuş, Viterpolos da 3,10 metre ile üçüncü gelmiştir. Put bol maçını 0O—1 Pera kazanmış tır. Sporcuların tayya- reye hizmeti 30, 31 ağustos ve 1, 7, 8, 15, 22 günleri olmak üzere, İstan - bul birinci sınıf futbol takımları aralarında bir futbol turnuvası yapmağı kabul etmişlerdir. Haber aldığımıza göre azlı- ğın çok kuvvetli olan (Arnavut köy, Pera, Kurtuluş, Şişli gibi) 4 kulübü de bu değerli işe gir - mektedir. Takımların sahada oynadık - ları günler gelir — itibarile de düşünülerek ona göre dizilmiş- tir. Müsabakalar, yenilen çekil - me usulile olacak, hakemleri komite seçecek bu komnite her küulüpten bir kişiden ibaret ola- iki takımdan üç misafir Yunan- İt atletin dahil olduğu (Agop, Yorgakopulos, Mandikas, Si- Tas) takımı birinci gelmiştir. ı Sırıkla yüksek atlama Bürhan CAHİT Hele ls[ânyol mühendisini gör SCniZ... getiri - yorlar ki. Şişe şişe lâvıntal_ır, pudralar. Odasını bir görseniz. Burada Şahin beyden, patron- dan başka bütün erkekler ona... Söyliyemedi, yutkundu, gü lürmsedi, utandı. Erguvan kamçısı ile onun k- vırcık saçlarını okşadı: — Haydi — küçüğüm. İşinin başma git. Sonra azar işitirsin. Küçük istemiyerek, ondan ayrıldı. Başt ile ve ellerile ona selâmlar yollayarak merdivene tırmandı. Erguvan mahmuzladığı hay- vanmı tenis kortuna doğru sü- rerken mırıldandı: h — Bu Rus kadını Basıbrin'de bir şeyler yapacağa benziyor. yle hediyeler Şahini bu kartalın eline düşür - | | zeme bulmak güç oluyordu. | vardığı caktır. Bu maçların tayyareye yardım itibarile çok kıymetli o0- lacağı şüphesizdir. Oyunlar tamamen Taksim e memek için çalışmalı. « Mühendis Muhtar Arifin iş- letmesini üzerine aldığı arazi - de yapılacak iş pek çoktu. Gök- derenin çok doğru akıp kaybo- lan ıul_aıîını toplayıp vadiyi su- lamal_ı işi pek kolay olmadı. Mersinden gelen taş kırma ve beton makineleri ve bu işte piş- kin ustalar bir kaç hafta çalış- tıktan sonra ilk eserler meyda- na çıkmağa başladı. Burada iş- çi pek çoktu. Fakat usta ve mal Dört kamyon durmadan mal- zeme taşıyorlardı. Simen arme duvarları beton — kalıpları için aranan malzeme pek geç geli - yordu. Fakat mühendis Muhtar da anlamıştı ki bu işin neticesine mda büyük bir servet kendini gelip bulacaktır. Tarihin pek eski devirlerinde bu mıntakada elde edilen zahi- re hemen bütün Asyayı besli - yordu. Mısırın Nil'i kendi ken> dine Sudan çöllerine akıp gi - tadyomunda olacak, bu maç - larm günlerinde diğer sahalar - da - öğleden sonra - maç yapıl mıyacaktır. Yüksek Atlama bütün yapılacak zaruri masrafa karşı 500 lira kabul edilmiştir. Maç günleri şunlardır: 30 Ağustos tayyare bayramı Taksim sahası bugünlerde | günü: Vefa * Beykoz, İstanbul- bereketli mahsulü yetişiyordu. Geniş — bir sahayı sulayacak olan Gökdere barrage'ı yağmur mevsiminden sonra bir hazine olacaktı. Mühendis — Muhtar ilk za - manlar düyduğu, fakat kimseye hele karısıma hissettirmek iste- mediği ümitsizliği artık bırak - mıştı. Şimdi iki baştan mem - nun görünüyordu. Bir yandan işin zevkini kav- Tamış, neticeden emin olmuştu. Öte yandan da Nadya artık Ba- sıbrin'den şikâyet — etmiyordu. Şı.rkzp kendisine kazanacağı yüzdelikten başka daimi Mmaaş olarak ta beş yüz lira veriyordu. Bu paranın — pek azmı burada harcetmek imkânımı buluyordu. Fakat asıl kazanç işlerin bit- mesile beraber başlıyacaktı. O zaman dilerse hissesini satabi- lecek, dilerse devam edecekti, Bu para ona eski varlığını de - gilse bile yeni ve verimli bir iş tutabilecek kuvvetli bir serma- ye olabilecekti. derken buralarda dünyanın en | işini genişleterek arazi işletme- sile de uğraşması Basıbrin'deki hayatı da değiştirmişti. şçiler için yapılan küçük bi- naların adedi her gün artıyordu ve bunlar aralarında yaptıkları kooperatiften başka eğlenmek, | vakıt geçirmek için de kasaba - nın yanıbaşında bir de birahane açtılar. Günün uzun saatlarını kırlarda, iş başında, çekiç, kaz- ma ve tırpan sallamakla geçi * ren işçiler gün kararınca kasa « baya dönüyorlar — ve bir çoğu doğruca birahaneye gidip kızı - şan yüreklerini soğuk içkilerle söndürüyorlardı. Basıbrin'de yavaş yavaş az çok medeni — bir kasaba hayatı başlamıştı. Mühendisler ve yük- sek smıf memurlar için önceden açılan gazinodan başka küçük dükkânlar da açılmıştı. Fakat Mardin'de bir bahçe işleten A- ziz adlı bir iş adamınım akıl edip burada bir birahane ve lokanta açması hepsinden mühim oldu. İşçilerin yekünu iki bini geç - Neft ve ham petrol şirketinin. mişıi.. Bunların uzaklarda çalı- şan bir kısmı çadırda yatıp kal- maniye, Fener - A, spor - Pera. 31 Ağustos: Ber'” 1 Eylül: Güneş - Galatasaray - Şişli. Müsabakalara iştirak edenler kıyor ve sıra ile kasabaya gelip yerlerini başka — arkadaşlarına bırakıyorlardı. Bunun için Ba - | sıbrin'de her akşam oldukça bü- yük bir kalabalık toplanıyordu. | Gazinocu Aziz bu birahaneyi açmakta ne kadar isabet ettiği- ni daha ilk akşam anlamıştı. Pa ra kazanan ve harcedecek yer bu lamıyan müşterilerini âdeta o - turtacak yer bulamamıştı. —O | akşama kadar bir yerde topla - namayan amele, iş başından baş | ka ilkönce burada bir arada, ka> labalık halde bulunabildikleri i- çin bu serbest hayata kendileri de şaştılar. O akşam âdeta bir düğün gecesi gibi şenlik yaptı lar. O kadar ki Basıbrin jandar- ma kumandanı tam geceyarısı gelip artık dağılmalarını söyle- meğe mecbur oldu. Fakat artık alışmışlardı. Ga- zinocu Âziz müşterisini tanıyan ve onun nabzına göre şerbet ve- ren bir iş adamı ustalığı ile be - kâr amelesinin hem karnını do- yürüyor hem — ona bol bol içki veriyordu. Ve işçiler de bu ku- ru; boş, eğlencesiz yerde hiç ol- 9.6-9385 ——— PAAARARRA AAA SAĞLIK OĞÜTLERİ AAA AAA Nikotinsiz Tütün 'Tan okuyucularından bir zat geçen gün gazetede, ucuzca si- garaların nikotinsiz cinsinden olanlarının çıkarılmasını inhi * sar idaresinden istiyordu. Okuyucumuzun istediği hak- sız değildir. Demokrat bir ülke- nin inhisar idaresi pahalı siga - raların nikotinsiz cinslerini çı - karıyorsa bu usulü ucuzca si - garalara da tatbik etmelidir.Ni- tekim, bizimki gibi — demokrat bir ülke olan Fransa tütün inhi- sarr idaresi “harcıâlem,, — olan kaporal — tütününün nikotinsiz cinsinden de satar. Tü n içindeki maddelerin en kuvvetli zehirlisi şüphesiz ni- kotindir. Bereket versin ki, yap rak — tütün işlenerek paketler içinde tel tel tütün yahut sigara haline gelinceye kadar nikoti - nin bir kısmı kayboluyor. Bun- dan sonra, sigara — içilirken de ucundaki kızıl ateşin tesirile ni- kotinin büyük bir — kısmı daha gider, Nikotinsiz denilen tütünlerde nikotin hiç yok demek değildir. Çünkü tütünden nikotin büsbü- tün çıkarılırsa tütün içenlerin aradıkları o güzel koku hiç kal- maz, Tütün içerisinde nikotini azaltmak için onu uzun müddet mayalandırdıktan sonra, gayet sıcak su buharından geçirirler, Yahut nikotinli bir tütünü ni « kotini çıkarılmış başka bir tü « tünün suyuna batırırlar. Niko * tinsiz tütünün suyu, ötekindeki nikotini çeker alır. Ancak bu u- sülde, bir tütünün içindeki tütü- nün nikotini de yüzde otuz san- tigram ise yüzde yirmi beş san- tigrama inebilir. Bundan dolayı nikotinsiz de « nilen tütünlere pek çok emniyet biraz eksiltmek TeRYE nikotini met ve yapılan masraf elde edi- lecek faydaya pek te değmez. En iyisi — sigarayı ağızlıkla, hem de uzun ağızlıkla içmektir. Çünkü ağızlık ne kadar uzun o- lursa tütün dumanı o kadar çok soğur ve ne kadar çok soğursa dumanın içindeki nikotin de o kadar azalır. Aynı sebepten dolayı pipola: rın da uzunları kısalarıma tercih olunmalıdır. Hele ağızlığın ve - ya piponun borusunun arasma, tanen tozuna batırılmış pamuk konulursa tütün dumanı pamuk tan geçerken içindeki başka ze- hirlerle birlikte nikotinin de bir kısmını orada bırakır. Fakat, bu kadar şartlar altın- da tütün içmektense hiç içme - mek daha kolay olmaz mı? Lokman Hekim —a mazsa iki lâfetmek, çene çal - mak zevki ile buraya canatıyor- lardı. Derler ki iki kişi konuşur, ÜÇ kişi münakaşa eder. Dördü ge çince artık dedikodu faslı başla- mıştır. Bunun hududunu ölç * mek imkânı yoktur. j Basıbrin'in yeni birahanesi, * ne dadanan işçiler ayrı ayrı sek- siyonlarda çalışan adımlardı. Bir kısmı Moreno'nun emrin de kuyularda, bir kısmı Pirova” ni'nin yanında yapı ve yol işle * rinde çalışıyorlardı. Her mühen” disin mıntakasında yüzden faz' la amele vardı. Civar köylerin, çift çubuğunu bırakıp burada iş bulmayı dahâ kârlr bulan,köylüleri pek saf in- sanlar değillerdi, İçlerinde m'f_ ceralı, hattâ sabıkalı olanlar bi le vardı. Bu mıntakada elini Kü na bulayıp pek uzak — olmayani Suriyeye kaçanlar bir zaman İ/” lerini kaybettirdikten sonra 8 larını değiştirip masum bir if * san rolü ile tekrar bu taraflara geçenlere de tesadüf ediliyorCT” CArkası var).

Bu sayıdan diğer sayfalar: