8 Haziran 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

8 Haziran 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MEMLEKETTE TAN Bir karı koca ölâ Bayındırlık Antalyada çalışmaları da artıyor Antalya, 6 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Baymdırlık noktasından ihmal edilmiş bir yurt köşesi olan Antaly: Öze çarpıyor. yük bir imar faaliyeti 'ada son yıllarda bü- Ye_nı _ıqılan 'fAı:mirk" ve “Bay Ali” caddelerinden başka, 14 bin liraya büyük bir hal yapılmıştır. Halin karşısına da 25 bin liraya bir inhisarlar binast kurulmaktadır. İnhisar idaresi, evkafın seyyah celbi için dört yıl önce 42 bin liraya yaptırdığı binada bulunmaktadır. saplanmadan müuştur. İdare, n r. Bu kadar paraya mal olan bu bina, he- inşa edildiği için geçen yıl bir fırtınada damı uç- , bina tammlaııdıkıı;ı sonra buraya taşınacaktır. Yeni ürün pazara çıkarıldı Adana, 6 Yeni ürün şehir pazarına gelmekte ve bu geliş gittikçe art- maktadır. Yeni arpanın kilosu 2.35, yulaf 2.05 kuruştan satıl. maktadır. Buğdaym değeri biraz düşkündür. * " Ovalarda hasat ve pamuk işlerile uğraşma hız almıştır. Şim- di borsada hazır pamuğun kilosu 43.44 kuruştur. Bir bataklık daha kurutuluyor Kaş, 6 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Kalkan nahiyesi mınta- İkasında Ovagelernis bin dönümlük bir arazi adında tarihi bir bataklık vardır. Yüz kaplayan bu bataklıkta sıtma müca- delesi tarafından açılan kanalların faydası görülmeğe başlan- mıştır. Kurutulan arazide emsalsiz mahsuller yetişmektedir. Duyduğuma göre, Sıhhat Bakanlığının hazırlattığı proje mucibince, haziran içinde kurutma ameliyesine tam ve esaslı şekilde başlanacaktır. Kurutma işi bitirilince hem bu mıntaka sıtmadan kurtulacak, hem mümbit ve mahsuldar bir arazi ka- zanılmış olacaktır. Bu şehir ne istiyor? 300 ton kaldıracak vinç, — bir de gümrük binası Antalya, (Hususf muhabirimiz bil- Giriyor) — Antalya gibi bir ticaret we ihracat şehrinin elverişli bir güm- Tük binası olmayışı, büyük bir nok- san sayılmaktadır. Bugünkü binanın dışardan bir kervansarayı, içerden bir harabeyi andırdığını söylemek lâ- Zzımdır. gümrük binasına — ilâveten icarla tutulan bir han için de gümrük idaresi 1919 danberi her yıl 2,500 Hira ödemektedir. İcar bedeli son İki se- ne içinde 1650 liraya indirilmiştir. Bir hesaba göre, bu eski han için 16 yıldanberi 38 bin küsur lira ödenmiş demektir. Gümrük binasının dahili teşkilâtı da dar ve dağınıktır. Alt kısmında 17 - 18 ambarı vardır. Alt- larından su geçen bu mahzenlere am- bar demek hiç te yakışık almıyor. 'Tüccar eşyasının uzun müddet alako- nulması, sık sik açtırılmasıma, alt üst edilmesine, skaralar kullanılma- sına rağmen kabil olamıyor. Ve zarar mütemadi şekilde devam ediyor. Antalya gümrüğlinün bir müaye mahalli olmadığını da hydzdıçeyığı: Çalışma odalarının berbatlığı, — me. g—.:rlınn dar ve basık tavanir odalar- alışmak mecburiyetinde kalışlar da acıdır. aKdi Ekonomik vaziyete de kâfi gelmi- şılayacak yeni bir gümrük binâasının kurulması zaruridir. Antalya limanı- 'na son senelerde pek ağır demir esya girmektedir. Bunların indirme ve bindirme işlerinde birçok nakliye ha- mallarının ağırca sakatlandıkları ve hayatları müddetince — çalışmıyacak bir hale geldikleri görülmektedir. Bu mahzuru — kaldırmak de rıhtım üzerinde en az üç ton eşya kaldırabi- lecek bir vince ve bir dekovile ihtiyaç olduğu muhakkaktır. E. Hamdi Üstel Bir facianın mesulü idam cezası aldı Giresun, (Hususi muhabirimiz bil- diriyor) — Giresun Ağır Ceza Mah- kemesi, uzun zamandanberi görül - mekte olan kanlı bir davanın duruş- masını bitirmiştir: Bundan bir müddet evvel Giresu- ruz köyünden Kadir, ölen kar- deşinin karısı Güllü'yü birinci karısı Fatma'nın üzerine almış, aralarında 5 Kontrol memuru çalışma odasında Gemlikte İpekçilik İlerliyor Gemlik, (Husust muhabirimi: diriyor) — Gemlik'te ipekçilik ilerli- yer. Orhangazi ve Gemlik civarında 300 bücek banr çalışmağa girişmiştir. Bursa İpekçilik Enstitüsü bu işe çok önem veriyor. Gemlik dutlukları bir- kaç yıl önceye kadar hastalıktan kı- rılıyordu. Son aylarda girişilen ilâç- lama faaliyeti iyi sonuçlara (netice- lere) varmış, ağaçlar sağlamlaştırı!. muştır. Bursa Tpekçilik Enstitüsü basta- lıksız tohum elde etmek üzere büyük bir kışlak yaptırmıştır. ——— —— n KÜÇÜK TELGRAF| İ HABERLERİ | * Aydın, (Tan) — Şarbaylık büt- çesi gelir ve gideri 130 bin lira üze- rinden saptanmıştır. * $Ş. Karahisar, (Tan) — Mayıs ayı içinde yabancı memleketlere 9 bin keçi ve 75 adet av derisi ile 1,500 kilo balmumu ve 475 sândık yumurta gönderilmiştir. * Uşak, (Tan) — İlk okul imti- hanları başlamak üzeredir. Gazi lik Okul talebeleri bir ayrılış müsameresi vermişlerdir. Müsamerede — kayma - kam, mülkiye müfettişi ve memleket büyükleri ile birçok talebe bulunmuş. . * Yaaziz, (Tan) — 'Cocuk Elirea” me Kurumu mükemmel bir çocuk bahçesi yapmıştır. Bahçenin açılma merasimi 20 haziranda yapılacaktır. Açılma merasiminde, Kırklareli say- Javt ve Çocuk Esirgeme kurumu ge- nel başkanı Fuat bulunacaktır. * Aydın, (Tan) — 39 dereceye kadar çıkan gıcaklar, iki gündenbe- ri azalmıştır. Sıcaklık derecesi 30 - 32 arasındadır. Henüz yağmur yağ- madığı için ekinler kuraklıktan mü- tecesirdir, İncir, pomuk ve zeytinle- KN POLİS kaynanada yaralı! Bu tüyler ürpertici cı'nayetin! sebebi geçimsizliktir Dün sabah saat yedide Yüksek kaldırımda feci bir cinayet daha işlen miştir. İki kişinin ölümü ve bir kişi- nin yaralanmasile biten bu hâdisenin tafsilâtı şudur: Yüksek kaldırımda Galip Dede cad desinde Balkon çıkmazında 6 numara da oturan Çanakkaleli Kalo, kahveci Nesimin övey oğlu Leonla bir yıl ön- ce nişanlanmışdır. Altı ây sonra res- men evlendikleri halde, ayrı yaşama- ğa devam etmişlerdir. Kumara düs - kün olduğu anlaşılan Leon, kızın dı- raboma olarak kendisine verdiği 300 lirayı da bu uğurda harcamış, ye Ka- lonun ailesinden mütemadiyen para gızdırmağa çalışmıştır. Bu paraların kumarda yendiğini sezen kız tarafı, bir daha para vermiyeceklerini söyle- mişlerdir. Bu vaziyet üzerine — genç, doğrudan doğruya Kaloya baş vur - muş, her gördüğü yerde para isteme- e başlamıştır. Bir kaç gün önce bu yüzden bir de hâdise oîıııu;. Lean, pa a vermiyan sevgilisini cadde ortasın. mahkemeye intikal etmiş, kızın Le- ondan ayrılması için müracaatta bu- Tunulmustur. Bu hal, gencin gücüne gitmiş, ev- velki sabah “ben, istirahat etmek için Bursaya gidiyorum.,, diye babasının evinden ayrılmıştır. Anasma, babası- na, bütün arkadaşlarına veda eden L&on o gece evine dönmemiş, dün sa- bah kızın oturduğu yere - gitmiştir. Genç adam, açık bulduğu kapıdân içe Tin yağmur - ihtiyacı günden güne artmaktadır. * Mersin, (Tan) — İlk okulalar kapanmıştır. Talebelerin — yaptıkları birçok elişleri birleştirilmiş ve halk ticaret okulasında bir sergi açılmıştır. lacak bir kat elbise mukabilinde Fat- ma'nın öldürülmesinde yardım edece- ğini vadetmiştir. Nihayet emellerine muvaffak olmuşlar. Fatma'nın Bay- ram köyündeki evine ani baskın yar pan iki kafadar, üçüncü arkadaşları. nn da yardımı sayesinde zavallı ka- dını boğarak öldürmüşlerdir. geçimsizlik başlaymca Fatıma ayrıla- rak Pizdar oğlu Mehmed'in evine gitmiştir. Bu arada Kadir ile Mehmet anlaşmışlar, Fatma'y: yok etmeğe ka- yen bu binanın yerine ihtiyacı ka: Bürhan CAHIT , Bunu Turgud'a açmak en oğru hareket olacaktı, fakat © zaten bu sabah yolculuklarını pek hoş görmediğini her hali ile anlatıyordu. Şu halde. Kestirip atmak. Bu arkadaş- İlığa devam edemiyeceğini söy - lemek... Bu da pek kolay olmı- yacaktı. Nadya o kadar sakin, o kadar iyi olmuştu ki!, Sahiden iki ar- kadaş gibi havai. Kendilerinden başka her şeyden bahsederek yollarına devam ediyorlardı. Nadya onu çalıştığı mmtaka- nın — yakınlarında — birakıyor, dört nala Basibrin'e dönüyor- du. $ Fakat madem ki Erguvan bunu doğru bulmüyordu. Ertesi gün Şâhin Nadyanın geleceği saatten daha önce hayvanını sürüp gitti. Hizmet- Yar vermişlerdir. Müjdeci oğlu Dur- sun adında isi de kendine yaptırı- çiye haber bırakmıştı. Nadya geldiği zaman kız el. leriyle işaret etti: — Şahin Bey gitti. Nadya şaşırmıştı. Fakat kız onun dilindeti anlamadığı için derdini de — anlatamıyacaktı. . Olsa olsa — Şahinin acele bir işi çıkmış olacaktı. O sabah kasaba yakınlarında bir gezinti yaparak döndü. Şahin o akşam özür dileyecek bir haber göndermediği gibi | kendisi de görünmedi. Bu hare- keti ile Nadya'nın her şeyi anlı- yacağını ve özür dileyinceye ka- dar kendisini almağa gelmiye - ceğini tahmin ediyordu. Ertesi sabah bu kanaatla her zamanki saatta çıkmağa hazır- lanıyordu. Kapının önünde nal sesleri duydu. Pencereden bakarken Nadya ile göz göze geldi. Güneşte kızıllaşan saçları ha- fif rüzgârla tel tel uçuşan Nad- ya, ona gülerek bakıyordu: — Bonjur Şahin bey. Bu sa - bah işiniz acele değil zannede - Tim. Bu cinayet suçluları hakkında Ağır Ceza Mahkemesi kararını bildirmiş - tir. Kadir ölüm cezasına mahküm ol- muş, Mehmed'in 24 yıl, Dursun'un da 10 yıl hapse konulmalarına karar verilmiştir. ri dalmış, küçük kardeşi Davitle be- taber karyolada uyuyan Kalonun ü- zerine hücüm ederek tabancasile ateş etmiştir. “Demek beni istemiyorsun!,, feryadını bastıran Leon, sevgilisini i- ki kurşunda yere serdikten sonra ka- prdan görünen kaynanasını da ense - sinden yaralamış, bu sırada çıkan kur şunlardan birisi de bir aksiseyir ile kendisine rastlayarak ölümünü intaç etmiştir. Küçük Davit bu kargaşalık sırasın- da karyolanın altına girerek kurtula- bilmiştir. Yaralı, derhal hastahaneye kaldırılmış, hafif olan yarası tedavi e- dilmiştir. Hâdiseve el koyan müddei umumi muavini Nureddin otopsi ya- pılmasına lüzum gördüğü için ceset ler derhal morga kaldırılmıtşır. Neler anlatıyorlar Aynı apartmanda kapıcılık eden kı- Kü Kaçmak imkânrı yoktu, Aşağıya indi . Nadya ona bir şey sormu - yor, dün sabahki kaçışı pek ta- bit bir mazerete veriyordu. Gene atbaşı Basıbrin'den çık- tılar... Şahin heyecan içindeydi, Er- güvanın — mektubuna Tra Nadya ile gene beraber gö mesi genç kızın sevgisine ve a- lâkasına karşı ne büyük haka - Tet olacaktı. Her dakika gözleri etrafta. Bir ormanlık, bir dağ, hattâ bir çalı arkasından Ergu- vanın çıkrvermesinden körkarak atını sürüyordu. _Onunltîu telâşına mâna vere: miyen Nadya dayanama: haykırdı: z D — Konuşamıyorz — dostum, dedi. Aceleniz yoksa daha ağır gidelim. Delikanlı eli ile ileriyi göste- rerek hayvanını bir daha mah - muzladı. Sapa bir yoldan gidiyorlardı. Atik çiftliği istikametine ay- kırı olan büu tarla yolu çok bo - auktu, Tümsekler, çukurlar, a- tık uluorta gitmekten başka ça- re bulamıyordu. at kişnemesi ile — beraber karşı tepeden Erguvanın fırladığı gö- rüldü. Genç kız onların tirmanacak- ları bayırdan dik aşağı süzülüp geliyordu. Sağ ve solda — gizlenecek bir yer yoktu. — Bir dakika içinde karşı karşıya geldiler. Şahin hayvanın üstünde bir külce olmuştu. Erguvan gem kasmış, dimdik durmuştu, mak istiyordu. de bu akşam çiftliğe gelecek - tim, Erguvan, Nadya'yı görme - mezlikten gelerek Şahine yak - laştı. İnce bir dudak büküşle: — Atik yolu size uzak düşü - yor, dedi. Baksanıza gezmek i « D Yaralanan kaynananın başı tedavi ediliyor, karyolanın altına saklanıp ölümden kurtulan erkek kardeş, oğlunun ölümüne ağlayan ana.., Hem öldüren, hem de ölen Leon zın babası bir muharririmize şunları — “— Bütün mesele, Leonun kumaz- bazlığından ve para için mütemadi - yen bizi sıkıştırmasından ileri gelmiş tir. Arzularını yerine getiremedik. Tecavüzlerini fazlalaştırdı. Mahkeme ye müracaata mecbur kaldık. Bu sa- bah benim erkenden sinagona giderek kapıyı açık brrakışımdan İstifade et- miş. İçeri girerek cinayeti işlemiş.., Kalonun annesi dün periaşn bir va ziyette idi. Hastahanede kendisini gö rTen muharririmize silâh sesi Üüzerine odasından fırladığını, alt odanın eşi- ğine basmadan ensesinden yaralandı- ğınr söylemiştir. Leonun övey babası kahveci Ne - sim, oğlunun kumara dadandığı iddi- alarını doğru bulmamış, şunları anlat tük. Babası ölmüştü. Annesi o zaman danberi timarhanededir. Oğlum bu | kızla altı aydanberi nikâhlıdır. Aldı. ğt 30 lirayı kumarda yememiş, bir kahve açmak teşebbüsünde bulunmuş Fakat iş olmadığı için yürüteme- miştir.,, * Sabıkalılardan Bursalı Mehmet, Lâleli apartmanları altında oturan Abbasın dükkânından kaş ile göz a- rasında iki buçuk lira ufaklık parâ ça larken, yakalanmıştır. ğaçlıklar biribirine karışmıştı. | çin ayak basmamış yerler keşfe- | var, dedi Şahin o kadar şaşırmıştı ki ar - | diyorsunuz. 8-6.-935 (AMAT A SAĞLIK ÖĞÜTLERİ Şeker ucuzluyor! Bazı hekimlerin dediklerine bakı« hırsa, bir Ülkede şekerin ucuzlaması medeniyetin ilerlediğini gösterir. Çünkü, şeker hayat için pek lâzım bir maddedir. Bir kere, bedenimizin bütün nesiçleri dalma yüzde bir bu- çük nispetinde şekerli şurup içinde yaşarlar. İnsan bu nispeti bozmamak için güne — kilosuna göre — yete mişten yüz grama kadar şeker ye- meğe mecburdur. Şekerin ucuzlaması ile medeniye- tin ilerlemesi arasında da münasebet işte buradadır: İnsan her gün yeme- ğe mecbur olduğu yetmiş, yüz gram şekeri hazıt şeker olarak — ucuzca bulursa onu öylece şeker halinde yer. Bulamazsa o kadar şekeri seb- zeler ve yahut yemişlerden aramağa mecbur olur. Yüz gram şeker bul- mak için de birçok sebze veya ye- miş yemesi lâzimgelir. Bu da sonun- da hem pahalıya mal olur, hem de vakit kaybettirir ve mideyi bozar. Bunlar da hep medeniyete aykırı geylerdir. Şekeri halis şeker halinde ucuzca yemek varken onu sebzelerin ve yemişlerin içinde aramak mede- niyet bakımından manasız olur. İnsan her gün yediği yüz gram şekeri adalelerini hareket ettirirken yakar. Onun için şekere en ziyade ihtiyacı olanlar, çocuklardan sonra, #por adamlarıdır. Şeker bir yandan böyle pek lüs zumlu ve pek faydalr bir madde ol- duğu gibi, bir yandan da pek keyif verici bir yemek olduğundan insan her gün kendine lâzım olacak kadar şeker yemekle kalmaz. Fazlasını yer. Bereket versin ki karaciğerin bir çok işlerinden biri de kandaki fazla şekeri eritip yüzde bir buçuk geker nispetini dalma aynı halde tutmak- tır. Fakat bunu yapabilmek için, a< raciğerin kendisinin - sağlam, yorul- mamış olması lâ Karaciğet yörülmüş — bulunürsa — kandaki fazla şekeri eritemez, bundan da geker hastalığı meydana — çıkar. Bunun içindir ki, çokça oturmağı seven, ha- reket etmekten kaçıman, boğazlarını da fazla seven kimselere şekerli ye- meklere rağbet etmemeği tavsiye ederler. Bir tecrübeye göre, şeker veremli hastalara da hiç iyi — gelmezmiş. Fransada bir doktor köpeklere ve« vem hastalı; 4 ettikten son- Denlem bekerie Petlemiş ve gekenle ha çabuk öldüklerini görmüş. Bunu haber alan Mısırlı bir hekim de ken- di hemşerilerinin - verem hastalığına çok tutulmalarını ve tutulunca ça « buk ölmelerini çok şeker yemeleri- ne bağlıyarak köpekler üzerinde ya- pılan tecrübeden ahkâm çıkarmış. Şekerin pek faydalı olduğu bir hal de ateşli hastalıklardır. Önun için ateşli hastalara bol bol limonata. ha- şaf içirirler. Bundan maksat haçtaya yalnız sulu bir şey içirmek değil, ay» ni zamanda onun hakkı olan şekeri de vermektir. Yatağında hiç krmıl- danmadan yatan L” ateşli hastarın günde yüz gram şekere hakkı var- dir, Lokman Hekim —a Yunan stana gidecek talebe Edebiyat fakültesi Arkeoloji ens * titüsü profesör ve talebesinden mü - rekep bir kafile 1 temmuzda Yuna « nistana gidecektir. Yunanistanın muli telif yerlerini gezerek tetkikatta bulu nacak talebeye Yunan hükümeti çok kolaylık göstereceğini vadetmiştir. Yapılan programa göre tetkik se“- yahati bir buçuk ay kadar sürecek « . Tebrik ederim Si gibi centilmen bir adamın böyle Şahin altüst olmuştu. Vaziye- | vahsi bir dağ mahlüku ile yaşa” ti tabilleştirmek için ona Nad - | yacağına aklım ermiyor. Pek az su kalmış bir dere ya- | ya'yı tanıştırmak istedi. Üç a - tağından geçiyorlardı kt gevrek | dtm ötede onları seyreden Rus | de değildi. kadınımna: — Tanıştırayım sizi madam, dedi. Nişanlım. Şahin bir şey söyliyecek bal Muhakemes, durmüuştu. Nadya ona biraz daha yaklaş- tı. Elini uzattı. Çenesinden tü* Nadya hayvanını sürüp Ergü- | tup başmı kaldırdı. Şahinin yü- vanı. selâmlamak için hazırlanı- yordu ki genç kız sert bir mah - muz darbesile hayvanının başı- nı çevirdi ve nallarından kıvıl - cımlar sıçrayan cins kısrak ön7 ların tırmanacakları tepeye doğ ru ters yüzüne sıçradı. B.r ân içinde gözden kayboldu. zü yalazlanmış, alevlenmiş gP? yanıyordu. Göz göze gelditer” — İyi kalbli — delikanlısınığı dedı Nadya... ve ilâve etti : , — Ne yazık ki talihiniz siZi yeniyor. T Şahin düştüğü müşkül vaz! * yetten kurtulamıyordu. Nadyâ Şahin kıpkırmızı, çenesinden | yamuşak ve nazik, delikanlımın o şaşırmış, başi göğsüne düşrrlş, | bir sey yok. — Bonjur Erguvan, dedi.Ben duruyordu p ân gülümsemek, onu gör - | terler akarak bu üstüste gelen | çenesini okşadı: ne pek sevindiğini anlat - | darbelerin — sersemliği altında ÜUzülecek di * — Haydi gidelim. Hayvanlar bayıra tırman Genç kızm yaptığı hakaret - | lar. ten sinirlenen Nadyanın kaşları çatılmıştı. Nadya, o bahsa dönmiyeret yoldan, sıcaktan konuşm Şahinin o perişan haline bak- | devam etti. tı, baktı. — Sonra acı acı düudak büktü: K — Çok nazik — bir nişanlınız Şahinin çalıştığı sahaya B& * mişlerdi. TArkası vark

Bu sayıdan diğer sayfalar: