13 Temmuz 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

13 Temmuz 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Gaz ünya Gazetelerine Göre H PARA MESELESİ Fransız Frangı Stabl'dir! Yazan: Fransız Maliye Nazı- rr Marcel Rögrier. Fransız frangının devaluasyon har- binden muzaffer çıkacağına ben hiç bir zaman şüphe etmemiştim. Bu muzafferiyet işlerin mantıki “İcabın- dandır. Umumi bir o stabilizasyonun istikrarı kaybolmuş paralarını tekrâr altın esasına bağlaması lüzumu tak- dir edildiği bir zamanda bütün dünya Fransız İrangının istikrarile alâkadar bulünuyor. Bu ahval ve şerait karşı- sında ben, arsrulusal spekülasyonun bilhassa şimdi Fransiz frangını hedef ittihaz etmesine hayret ediyorum. Frangın düşmesinden (faydalanmak ümidini besleyenler biraz düşünecek olurlarsa bu hareketlerinin muvaffa- kıyetsizliğe mahküm olduğunu ve bi- zim bu gün dünyanın en sağlam bir parası olan ofrankı büyük bir zahmet oçekmeksizin her harekete karşı müdafaa edebileceğimizi kendi kendilerine itiraf etmeğe mecburdur- lar. Fransa enfilâsyonun den çok zarar görmüş artık bir daha parasını kaybetmek hatasma düşemez. Dünya bu basit hakikati daima göz önünde bulun- durmalı ve kendini artık kat'i suret- te onun icaplarına uydurmalıdır. E- ğer meş'um bir kontenjan politikası stabilizasyonu geciktirmemiş olsaydı arsrulusal emtia mübadelesi fiyatla” rın az çok bir olması sayesinde şin- di yeni bir hız ve inkişaf bulmuş ©- lurdu, Ben bir vakıtlar senato kürsü- sünde Fransız fiyatları ile cihan pi- yasa fiyatları arasındaki çok tehlike- li ve ekonomi için zararlı farkın — ancak biz fİrankı enerji ile müdafaa etmek ve onun devam ve istikrarı hakkında dünyanın her hangi bir şüphesine meydan vermemek cesarc- tini gösterdiğimiz takdirde — izale edilebileceğini söylemiştim. Son yıl ların inkişafı göz önünc getirilmeli- dir. Enflasyonu hummali bir faaliyet ve kazançlarda omormalin üstünde bir kolaylık devresi takip etmişti. Ecnebiler Fransa piyasasını istilâ €- derek her şeyi satın almışlardı. Hat- akıbetlerin- italyan-Habeş harbi Nasıl olabilir? Matin'den: General C. V. Gwynn, Morning Post gazetesinin başmakalesinde muhtemel bir Italyan - Habeş harbinin neticelerinin ne olabilece. ğini inceliyerek diyor ki: Habeşistanın Italyan kıtaları ta- rafından işgali, çok uzun sürecek - tir. Habeş arazisinin ârızalı olması yüzünden de son derece müşkül 0- İacaktır. İngiliz kıtalarının Sudan işgalinde yaptıkları gibi, Italya as- kerlerle mühendislerin vazifeleri arasında bir ahenk kurmağa mec - bur olacaktır Tayyarecilik, yardımcı bir si - lâh olarak önemli bir rol oynıya - caktır. Habeşistanda bir tayyare taarruzundan korkacak pek az nok ta vardır. Habeşleri yola yatır - mak için kesif bir tayyare faaliyeti ancak onları bir kat daha mukave mete sevkeder. Harp arabalarının da kat'i bir rol oynaması az müuhte meldir, Arazi ârızalıdır.. Habeş sa vaşçıları kolaylıkla dağılabilirler. dir ki, tankların faarru- zu tesirsiz kalacaktır. olduğundan | NN (AN Fransız Başbakanı Laval ta bu meyanda, maalesef, bizim es- ki sanat eserlerimizi ve resimlerimizi de elimizden almışlardı. Bir zaman olmuştu ki İngiliz lira $ı 240 frank tutuyordu. Fakat deva- luasyonu tatbik eden her memleket- te vaki olduğu £ gibi fiyatlarımız ya- vaş yavaş yükseldi. Dünya piyasa fiyatları Üc aramızdaki farklar daima azalmağa başladı ve nihayet büsbü- tün kayboldu. Sonra da maküs, ga- rip ve acayip bir hâl vaki oldu: Bu gün cihanı boğan £ ve tarihte emsali bulunmayan Oekonomi (buhranı ve yüksek harp masraflarını tahmil et- tiği yükler İngiltere o ve Amerikayı şaşırtarak içinde bulundukları bu e- konomik sıkmtıdan kurtulmak ümi- dile devaluasyonda bir çare aramağa saptırdı. Bu suretle Oher iki memle- kette piyasa fiyatları birdenbire bi- zimkilerin altına düştü. Fransız emtiasının o dünyanın bü- yük bir kısmma ihracı imkânsız bir hale girdi ve buhran bizde şiddetlen- di. Yavaş yavaş fiyatlar diğer mem- İeketlerde yükselmeye (başladı. Bu hâl aynen bizde enflasyondan sonra vaki olduğu gibi cereyan etti. Ayni zamanda fiyat endeksi bizde düşme- ğe başladı. Bugün Fransız ve ecne- | bi fiyatları arasındaki fark yüzde 9 yahut yüzde 10 dan fazla değildir Bununla beraber bu fark her gün da- ha ziyade azalmak (o şemgyülündedir. Eğer ecnebi paraları istikrar bulmaz- sa o takdirde bizim fiyatlarımızın ci- han piyasa fiyatlarına indiği ve hat- ta onların seviyesinin altına düştü- gü bir an gelecektir. Şüphesizdir ki biz bu hali arzu et- meyiz .Eğer dünyanın içine düşmüş olduğu ve ihtilâçlarla kıvrandığı müt hiş buhrandan kurtarılması lâzım ge- liyorsa büyük mali devletlerin umu- mi bir stabilizasyon için derhal sü- ratli bir anlaşma © yapmaları lüzum ve zarureti herkes için aşikârdır. Biz şuna İnanıyoruz ki bu hedefe ulaş- mak frank kıymetinin sabit oluşu i- le kolaylaşır. Yoksa bir çok Anglo- sakson ekonomi nazariyatçılarının iddia ettikleri gibi güç- leşmez. Ayrılmaz bir tarzda altına bağlı olan Fransız frankı bü- yük madeni karşılığı ile İngiliz lira- $r ve dolârın sükün noktalarını bula- çakları bir zemin teşkil etmektedir. Fakat bizden mümkün olmayan ye- ni bir develuasyon beklenmemelidir. Arsrulusal para stabilizasyonu tesis zamanı gelmiştir. Memleketten mem» lekete geniş mikyasta emtia müba- delesi akınlarının tekrar cereyanı İ- çin bu arsıulusal para stabilizasyonu ilk şarttır. Ve bunu (biz arsıulusal spekülasyon âlemine karşı açtığımız mücadelede kendimize nihat bir he- def ittihaz etmiş bulunuyoruz. Alman Deniz Yapıları | Temps'dan: Almanyanın deniz inşaatı bakkın da kat'i ve sağlam malümat geldi. Yapılan inşaat proğramına göre: bu yıl, 26000 tonluk 28 santimetrelik toplarla donatılmış 2 zırhlı kruva - zör, 10000 tonluk 26 santimetcelik toplarla mücehez iki kruvazör, 1625 tonluk 12,7 santimetrelik topları © - İlan on muhrip, 250 tonluk yirmi tane deniz altı gemisi, altı adet 500 tonluk ve iki tane 700 tonluk deniz altı ge- misi yapılacaktır. Birinci müşahede: bu inşaat, çok - tan başlamış bulunuyor. Bu gemiler- den bazısı 1934 ortalarında tezgâha konulmuş. 250 tonluk bir deniz al gemisinin Baltık denizinde işlemekte da söyleniyor. Demek ki, ev- velden çizilmiş bir deniz yapı prog- ramı karşısında bulunuyoruz. Bu program İngilizlerle" yapılan deniz anlaşmasından evvel tatbik edilmeğe başlanmıştı. Almanya, bun- da da Versay muahedesini bozduğu- nu açıkça anlatıyor. Bellidir ki, sulh muahedesinin 161 inci maddesi mucibince, Alman de - niz kuvvetlerini, altı zırhir, altı ba ff kruvazör, on iki mubrip ve on iki torpitodan mürekkep olmak gerekti. Zirhitlar 10000, kruvazörler de 6000 ton hacminde olacaktı, Her hangi bir deniz programı ge - Bişi güzel yapılamaz. Bunun hazırlan ması derin araştırmalara ve inceleme lere mütevakkıftır. Bundan da anlaşı lıyor ki, Almanya muahededeki ta < akhütlerini bozmağa uzun zamandan- beri hazırlanmış oluyor. Hakikat şu dur ki, Almanya kara, hava ve de - KIRMIZI VE SiYAH İçinden: “Beni yer yüzünde her- kes mi unuttu?,, diyordu. M. Pirard ın Dijon damgasını taşıyan birkaç mektub alıp da yakmış olduğundan haberi yoktu; bu mektublarda, en ra- bıtalı üslüb şekilleri ile yazılmış ol- malarma rağmen, ateşli bir ihtiras da kendini gösteriyordu. Fakat şiddetli vicdan azablarının da bu aşk ile çar- pıştığı belli idi. Abbö Pirard onları okurken: “Yine ne ise! demişti, bu gencin sevdiği kadının bari imanı bü- tünmüş.,, Bir gün abb& Pirard açtığı bir mektubun, gözyaşları ile yarı silin- miş olduğunu gördü; bu son, ebediğ bir veda idi. Bunda Julien “Çok şükür artık Tanrı'nın bana, beni gü- naha sürükliyenden değil — o benim dünyada en aziz bildiğim şeydir —, fakat günahımın kendisinden nefret etmek gücünü bağışladı. Artık bu fe» dakârlığa katlandım, dostum. Görü- yorsunuz ki bu, gözyaşı dökmeden almadı. Düşünmeğe, kendimden üs- tün bilmeğe borçlu olduğum ve sizin de pek sevdiğiniz aziz vücudların se- Jâmeti düşüncesi, aşkımdan üstün STENDMHAL geldi. Adil, fakat kahhar Tanrı, ar- tk analarının günahmın cezasını on- lara çektiremez. Elveda, Julien, in- anlara karşı adalette kusur Oetme- yin.,, Mektubun bu son satırları hemen hemen okunmaz bir halde idi. Dijon- da bir adres gösteriliyordu ama Juli- en'in cevab vermiyeceği, cevab ver- se bile artık fazilet yoluna dönmüş bir kadının İuzarmaksızın dinliyece- ği sözler kullanacağı umudu beslenil- diği de bildiriliyordu. Julien'in içinde duyduğu hüzün, 83 santimlik yemekler müteahhidinin verdiği kötü yiyeceğin de yardımı ile, sıhhatini bozmağa başlamıştı; tam o sıralarda bir sabah odasına Fougu& nin girdiğini gördü. — Hele şükür girebildim. Başına kakmak gibi olmasın ama seni gör- mek için Besançon,a gelişim, bunun- İa beşinci oluyor. Hep kapalı kapı ile karşılanıyorum. e Medrese kapısma a- dam koyup beklettim; sen niye hiç sokağa çıkmazsın, be adam? — Nefesimi körletmek için çıkmı- yorum, — Seni çok değişmiş buldum. Ne ise görebildim yal İki gümüş beş franklık verdim ve ilk seferinden bu- nu düşünmemkele me budalalık etti- e i dost böyle uzun kon » Fakat Fougu&r bl — Sahi, haberin var mı? Senin okuttuğun © çocukların ânasr koyu sofuluğa tutulmuş, deyince Jullen'in rengi attı. , Fougu€, bu işe hüç de ilgilenmedi. Zini gösteren bir tavurla konuşu yordu; oysaki, farkına varılmadan en kıymetli ilgileri perişan edilen Tü- ha nasıl bu tavırdan etkilenir. — Evet. dostum, işi coşkun bir sofuluğa vurmuş. Eren, yatır türbe lerini dolaştığı söyleniyor. Ama ab- bö Maslon, . M. Chelan'ın ayağına karpuz kabuğu koyduğu ile kalsın, madame de Rönal ona uğramıyor. Günah çıkarmağa ya Dijon'a, ya Be- sançon'a gidiyor. Julien kıpkırmızı kesilip: — Besançon'a geliyor mu? diye sordu. Fougu&, arkadaşının telaşı merak ettiğini gösteren bir tavurla: — Evet, dedi, sk sık geliyor. — Senin üzerinde birkaç Consti- tutionmel var mr? Fougut soruyor: — Ne dedin? diye cavab verdi. Julien gayet silkünlu bir tavurla; AN â DENiZ EGEMENLİGİ diseler | İ niz silâhlarınm arttırılması işini hep | | ayni zamanda tatbike karar vermiş - tir. Nasıl oluyor ki, bütün bunları bi - len İngiltere Almanya ile müzakere ederek deniz anlaşması yapıyor? In- giltere, emri vakil kabul ederek Al - man donanmasmın, Ingiliz filosu ile İ yüzde otuz beş nisbetinde olmasını kabul etti, Bir muahede hükümleri” nin bu kadar kolaylıkla bozulması keyfiyetinin en basit arsıulusal ahlâk prensiplerile nasıl telif edildiğine bir türlü aklımız ermiyor. Sayılan deliller arasında bunu hakir göstere tek bir tanesine rast gelmedik. Almanyanın şimal denizinde he - gemenlik teminine çalıştığı, Alman deniz programının tetkiki ile derhal anlaşılır. Bu program, Fransız do - nanması ile denkleşmeyi istihdaf edi yor. Buna zerre kadar süphe yok - tur. Bu hal, kendimize karşı olan va- zifemizi bize işaret ediyor. Fransa, deniz inşaatında her zamandan ziya | de özgürlüğünü muhafaza etmelidir. Deniz sıyasasını kendi menfaatleri - ne, güvenine ve sümürge imparator - luğunun ihtiyaçlarına göre tesbit et- melidir.,, ——————— Deniz uzlaşması kat'id'r Times'den; Kendisine sorulan bir suale cevap olarak Dışbakanı Samuel Hoare de- miştir ki: “İngiliz - Alman deniz uzlaşması- am meriyeti ve muteber oluşu, ne ge nel bir silâh anlaşmasına, ne de AJ- manyanın uluslar kurumuna girmesi ne bağlıdır. Bu uzlaşma imza edildi- ği, tarihte meriyete konulmuştur. — Sende Comstitutionmel gazetesi var m: diye sordum, dedi, Burada onun sayısı otuz santime satılıyor. Fougut şaşmış gibi: — Nel dedi, medresede de mi li beral göreceğiz. Sonra abbâ Maslon'un müraice tat- lı sesini yansılıyarak ilave € — Zavalk Fransa! Fouguö'nin gelip söyledikleri Ju- Wen'in üzerinde büyük bir etki bira- kacaktı ama pek çocuk gibi gördüğü Verrieres'li küçük medre: in ir sözü ona daha önemli bir şey öğret- ti. Medreseye geleliden beri Juli- en'in bütün yaptıkları bir sıra yan» lış hareket olmuştu. Kendi kendisi ile acı act alay etti, Doğrusu hayatınm önemli işlerini hep ilerisini gerisini düşünerek basa- rırdı; fakat ikinci derecede iylere pek dikkat etmezdi, oysa ki medrese kurnazlarının asıl baktıkları da bun lardır. Bunun içindir ki Julien, arka- daşları arasında, herkesin inandığını beğenmez diye tanınmıştı. Onun iç yüzünü bir yığın küçük küçük hare- ketler meydana vurmuştu. Onların gözünde Julien, salahiyet sahiblerinin dediğine, yaptığına uya- cak yerde kendi kendine düşünü hüküm vermek kabahatini, bu bağış- lanmaz kabahati işliyen bir adamdı. N. ATAÇ (Arkası var) La 2 Üz KN 13-7.935 Bir Devrim Davası: Madenciliğin Kamutayın son yaz paydosundan &vvel. onayladığı çok önemli kanun lardan biri de “Maden tetkik ve ara- ma enstitüsü,, kurulmasına ait ola- mıdır, Bundan evvelki yazılarımızda şe- masını çizdiğimiz ekonomik devrim işimizin ikinci safhasını, biribirne bağlı üç müessese başaracaktır: Elektrik işleri etüt dairesi "E.I, E.., maden tetkik ve arama enstitüsü “M. T. A,,, Eti bankası bu üş yeni müessesenin kurulmasına ve çevr mesine dair Üç kanun da hemen ni zamanda çıkmış ve hepsi ayni hâ- i doğurduğu üç büz inkılâp çoçuğu olmak karakterini ka- zanmıştır. M, T. A. endüstri devrim hareke-| da timizden sonra başlanan madencilik inkılâbımızın sana memur edilecektir. Fakat tp E.İE.de olduğu gibi bu idarenin de tatbik işinden uzak, bir plân ve etüt dairesi şeklinde kurulduğunu görüyoruz. M.T.A, yeraltı servetimizi araştıra- | cak, meydana çıkaracak, fakat işletil mesini kendisi yapmıyarak Eti banka sına bırakacaktır, Bu suretle mâden islerimizde bu plân ve etüt dairesi, E. İ. E. hakkında söylediğimiz gil tatbikatla etüdü biribirinden ( #yır- mak bakımından ekonomik bünyemi- zin modern bir görüşe göre kurul masma doğru atılmış bir adımdır. Maden işlerimiz bugün ne halde dir? Türkiyenin madence zengin oldu- ğu her zaman söylenir, durur; ama bugün kendi ihtiyacımızdan biraz fazla çıkarabildiğimiz kömürle bir miktar krom söze katılmazsa, diğer istihsalimiz devede kulak kalır. Bü- tün maden ürünümüzün kıymeti, yılda 14 milyon liradır ki bunun aşa- İr yukarı 10 milyon lirası kömüre ve 4 milyon lirası diğer madenlere aittir. Meydana çıkarılmış ve herbi- ri imtiyazlara bağlanmış birçok ma- denlerimiz vardır ki, bunlar çeşitli sebeplerle işletilememiş veya işletil- dikten © sonra kâr bırakmadığı ve hatâ işletenleri zarara soktuğu için bırakılmıştır. Yurdumuzun çok ve zengin mâ denlere malik olduğu: ve dünyanın bu bakımdan en uygun yeri olduğu iddiası üzerinde dyracak değiliz. Bu iş, madenlerimizin tam bir etüdü ya- pılmamış olmasma göre ilerinin bal- İedeceği bir düğümdür. Fakat-Tür- kiyenin en çok maden cinsine top« takları altında yer vermiş bir mem- leket olduğuna şüphe yoktur. Çok cinste madeni olmak, hele bugünkü ekonomik duruma göre, bir yurt için büyük bir kazançtır. Endüstrileşme” hareketimiz. ilerle- dikçe madenlere, ve çeşitli madene ihtiyacımız da çoğalacaktır. Türkiye bir taraftan zirsi ham madde yetiş- tiren, diğer taraftan çeşitli madenle- re malik olan bir memleket olmak bakımdan (endüstri ilerleyişinde, dünyanın diğer & memleketlerinden çok daha uygun bir mevkidedir. Türk devrim hareketinde madencili- wletin el atışı, endüstri ilerleyi- şimizin hem normal bir gidişi, hem de yurdumuzun bu müstesna duru- münun bir sonudur. Bugün topraklarımız altında giz- lenmiş servetten, tam anlamiyle, ha- berli değiliz. Yaşaması, yalnız dış piyasaların isteğine bağlanmış bir ürün nasıl uzun ve tehlikesiz bir ömre malik sayılmazsa, çıkartıp Avrupa fabrikalarına ham madde ola- rak yollanacak maden işi de yurdu- muz için sağlam bir şey olamaz. Hat- tâ her üründen ziyade madencilikte bunun böyle olması gerektir. İç pi- yasada harcanabilen kömlr, çimento gibi yeraltı servetlerimizden devam- İı fayda görmemiz, iç piyasada har - camması azaldığı için bakır madeni - nin bırakılmış olması sebepleri bu - Gur, Demek, bugün hem bir yandan yeraltı servetlerimizin hakkiiğ değe- rini ve miktarını araştırıp bulmak, hem de kendi piyasalarımızın ve en» düstrimizin ihtiyaçlarını düşünerek maden arama ve işletme (politikası gütmek işi karşısındayız. Ekonomi bakanlığı, bir iki yıldanberi iç piyasa- da harca miktarı çok olan birkaç maden için araştırmalar yapmakta” dır, Bu arada petrol araştırmaları bayli ilerlemiştir. Topraklarımızda şimdiye kadar 19 yerde petrol bu- İunmuştur, Fakat bunlardan büyük bir işletmeye yarıyacak olanı bangi- İeri olduğu hakkındaki araştırma he- nüz bitmemiştir. Eğer bu araştırma- İar sonunda bol petrola tasgelir ve bunu işletirsek, yalnız bu bakımdan bile Türkiyenin ekono- n. çehresinin değişeceğine şüphe yoktur. Petrolla beraber demir üzerinde de bakanlık çok uğraşmaktadır. De- mir endüstrisinin kurulması memle- kette devrim işimizin ideali gibi can- lanmaktadır. Bu endüstri medeni ker- temizin bir yükselişi ekonomik yal #ayışımızın ileriye doğru & rayışı © olacaktır. Demir, nik çağının bel kemiği, ma tek: | Devletleşmesi yası olduğu için bu endüstriye © miş bir vurd, kendi başina her kuvveti kazanmış (demektir... memleketin kömürünü, demirini hattâ ham maddesini kendi topraf rından tedarik edip (endüstri bilmesi, en ileri bir endüstri oluk Mantıklı dizilmiş bir # cirin bir halkasını daha tutö Maden işlerine devletin el atışı, rim hareketimizin ileri bir amac? Birçok işlerde liberal ve fertçi © olsak, maden işlerinde devletçi 8 ya mecburuz. Türkiyede zengi maden serveti varsa bunu ilkönce taya çıkaracak, sonra da bundan fade edecek tek kuvvet dev Yüz, yüz elli yıldanberi yurdum hem arama ve hem işletme PA mından madencilik tamamiyle f€ bir eörüşe bağlanmıştı. Herhangi tesadüfle bulunmuş bir maden rinde, devlet ilerdeki küçük mall lirini düşünerek fertlere (o im! vermiş durmuştu. Bu imtiyazlar, çok madenler için yalmızez bir maliteden öteye geçemedi. Dış P' salarm istekleri, bulunan madeni işletmesinde görülen güçlükler, yaz alanların teknik ve mali güç Yükleri, memleketteki yolsuzluk Ev birçok sebepler, bu tesadüflerin diği imkânlardan istiladeye mâni © du. Fakat bunlarm arasında, bazi çok zengin ve işletilmesi çok heskii Ir madenler olduğu. için, bir sit pulu masrafı ile imtiyaz alan sab İerini dirileti, Madenler yalnız döği letin maf: olup teknik ve finans olanların işletmeleri için bunlar € letçe işletenlere terkolunur. ve Ö let hasılattan maden rüsümu altı bir pay alır. Maden üzerinde yalnız devlet ve onu işletenlef belli şartlar altında bunun işlet sine memur edilmiş kimselerdi. işte durum böyle olduğu halde, devletten işletmek üzere maden Ali mış olanlardan bir kısmı, asla bü lerle uğraşmayıp elde ettikleri denleri ötekine (o berikine işlet Üzere kiraya vermekte ve her yıl dıkları binlerce liralık hisseleri W ru bir kazanç payı gibi kendileri çoluk çocuklarına hasretmiş bulü makta idiler, Madeni alıp işletmeden ötekine rikine kiraya vermek ve havadan © lerce lira kazanmak, yalnız kanu aksak bir tarafını istismar ede şahsi gelir bulmakla, haksız bir Yı devletten almış bulunmakla miyor: bu madenler kira ile işleti ye verildiğinden, kısa bir müd içinde kendisinin sahip ve mi olmadığı bir madeni en faydalı de işletmekten başka amacı olm kiracı, ilersi ne olursa olsun (f85 masrafa girişmeden madeni tai ederek işletmektedir. Kendisini ir görüyordu. Devletin kendi set üzerinde bir spekülâsyon zinci meşru bir işmiş gibi devamı, bir haksızlık değil, yurd ekon için büyük bir zarar, bir trajedi Böyle bir spckülâsyonu, bir A hakkı gibi tanımak ve bunun ne yeni bir maden politikası #f mak ve madencilik devrimimisi durum üzerinde yapmak imkânsi İşte son çıkarılan kanunlardan bu çok zararir spekülâsyona son rildi ve kendi taraflarından İf meyip kiraya verilen maden imtifğğ larının, sahiplerine uygun birer del verilerek devletçe geti onay görüldü. Madencilik devrimimizi tamsi mak ve imkin alıma sokmak devletçe atılmış bu adım, çok 8 lanmaya değer. Büyük işler ken, vatandaşların bisselerine d fedakârlığa seve seve razı olm gerektir. İmtiyazları devletçe Bi alınacak vatandaşlarımızın da şimdiye kadar gördükleri büyük tfadeyi, hem de bir devrim İyisi icaplarını düşünerek, kendi rında tatbik edilen muameleyi bir fedakârlık olarak bile görü iniz. A A Hamdi BASİ İ Gündelik Siyasi Gaz! İTELEONL e, TELGRAF: “TAN,, ABONE Dünlar için Müncilık Şirketlerin* Yacaat edilmelidir. > Küçük ilânlar ideremizce almabilir. ji İ o Küçükülünlerm 5 satırlığı birin " | 30 kuruştur. $ satırdan fazlası İde ter başma 5 kuruş alınır. Bir df fazla için yekündan 9410 kurus hz 3 . ir ek | İ

Bu sayıdan diğer sayfalar: