April 5, 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9

April 5, 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No, 47 TAN Pencerelere bütün Boğaziçi sığıyor, denizin mavisi ve dağın yeşili tablolardaki boyaların karanlığına karışıyordu Ertesi gece, Hidayet, salonun kala balığı arasında, Adnanı elinden tuta - rak, şark odasına götürdü: — Bugün erkâniharp müşiri Kerim Paşa saray da benden, kızına bir tarih hocası is- tedi. Bizim doktor Haldundan mem - nun değillermiş; Haldunu da bilmeni ki, kim tavsiye etti? O, hiç hocalık e- Neyse... Ben bir halt et - tim; senin tarafından söz verdim; bu hocalığı kabul edeceksin! diyor, er- kâniharp müşirini anlatıyordu Kerim Paşanın iki kızı vermış,Belkis, büyük kızıymış! bu,Adnandsn tarih dersi alacakmış.Ve bu Belkis 24yaşm ! da Bahriye miralayı olan Hüsrevle; bir sene evvel evlenmiş; fakat erkâni- harp milgiri o kadar ilim meraklısı imiş ki, damadı (Hüsrev) i (kil)de "Alman filosuna staj yapmak için, ev- lendikten bir ay sonra göndermiş. Ö- teki darfadı da karısile (Montpellier) ye gitmişziraat öğreniyormüş Kizlar “Avrupada bile malümetli sayılacak kadar çök okumuşlarmış.Sonra erkâ hiharp müşirinin mermer yalısı tama men Avrupalı bir konalmış. Adnan, Hidayetin yüzüne öfkeyle bakıyordu:“Bu erkânıharp müşirinin he kadar korkunç bir saray adamı ol- duğunu İstanbulda bilmeyen yoktu. “Adnan onun konağına nasıl gider- âi?, Fakat bu isyan, Adnanm yalnız görlerindeydi. Içi çoktan mağlüptu; ve Hidayetin uzun ve son bir ricasile hocalığı kabul etti. Belkis Kdnan, bugün Rumeli kıyısındaki mermer yakam büyük kapısından gi Terken kızın babes için eskidönberi duyduğu korkunç sıfatları düşündü; ve bu erkâniharp mllşirinin kızma Gers vereceği için kendi gözünde ken di küçüldü; dalma kendisinde gördü- » gü miğferli, sorguçlu kahraman bü. Yük kapınm altında kaybolmuş, onun yerine vücudünün bir köşesinde ca- ketli bir kâtip boynun.u bükmüştü Onu büyük bir salonü aldılar; hiç- bir şey parlamıyordu; her taraf yal dızszdı; yüksek pencere- lerden koyu kırmızı renkli velör- döjen perdeler bol büklümlerle yerle- re sarkıyor, duvardaki Holanda tab- lolarının koyu renkleri duvardan o- daya doluyor, (o ayağa » kalkan eşyadan salona ağır bir azamet göküyordu; pencerelere bütfin Boğa- Ziçi sığıyor, denizin mavisi ve dağm Yeşili tablolardaki boyaların karanlı- ğına karışıyordu. (Çipındeyi) (*) koltuklar ve kana peler öğeler teşkil ederek odayı dö - #üyorlar; bir tarafta #yni İngiliz evi- nin yuvarlak camlı uzun vitrininde yeşim istatüler, mertebani heykeller, Çin vazolar; duruyor; bir tarafta da lördöjek kaplı paravananm üs- tünde çok kıymetli Polonya kuşağı” hin ipek çizgileri dalgalanıyordu. Adnan yerdeki Obussan halısınm dalları, daireleri mler sağl Yanmış buruşuk uralarile Pek, Çişmdeyi koltuklardan birine in Gelmiş caketile oturacağı sırada, bü- yük maon kapı bir kubbenin altında, bir mihverin etrafında dönliyor gibi açıldı; ince uzun bir hnrem ağası ka- Pının kanadımı tutarak yol verdi: oda Yu uzun boylu, beyaz bir kız girdi. Açık ve düz sarı saçlı, beyaz linon keteni elbisesile, yüzü duru beyaz, genç kadın simalı bir kız. Bu onun talebesi Belkisti. Nebâti bir güzellik. Yemek yemeden iyodu, azotu alan kesafetsiz, berrak, nebâti bir güzel- Hik! Altundan gözbebekleri.hem etli hem etsiz vilcüdü, uzun ellerinin ve parmaklarının kat'i çizgileri, üstü bi- raz kabarık olan ve küçük olmıyan ile mermere son yeklini beya” ahrem rengini veren 2 yale ucuna, Üst Üste kilitlediği bacaklarında iki tek çizgile oturdu. Elinin maddileşen beyazlığı bütün vü cudünün çıplak olduğu hissini veriyor. du. Biraz kısa eteğinin gergin gekll - lerle sardığı bacaklarının ince aşik kemiklerinde çorabmı geren, ustura keskinliğinde narin,ince iki kemik çiz Bİ vardı. Çorabından görünen hafif &amarlar mermerin canlı olduğunu hatırlatıyordu. Tabii DU rahat gavat telâşsız, o lâkırdısına demindenberi devam ediyor gibi konuşmağa başla -| lar, Lükırdıya son şeklini vererek anla- tan, lhgatsiz bir dil, başka bir türkçe konuşan bu kızm fikirlerinde, tavır- | larmda bir genç kadın olgunluğu var-| jd. (Adnan) bu mermer Yâ hya geldiğine pişman ol dü; hakaret görmüş gibiydi: cok baş- | ka olan bu kadın güzelliğinde irsana | Hauptmanın karısı (Başı 1 incide) dılar ve cereyan verdiler. Mabküm, birer dakika fasıla ile üç defa Sıçra- di ve sonra hareketsiz kaldı. Bağla rını çözüp, otopsi odasma (kaldırdı- lar. Büylik bir kalabalık hapishane ö- nünde toplanmış, sinema projektör - lerinin düvarlar Üzerindeki akizlerini seyrediyordu. Anma Hauptman koca- sının idam haberini bizzat vali Hoff. man'dân öğrendi. Bir müddet hiçbir şey söyliyemedi. Sonra asabi bir buh- rana kapıldı: “Allahım, ne yaptımız?,, dedi. Bir papaz kendisini teselli ve teskin etti, Biraz sonra oğlu ile bir. likte Nevyorka hareket etti, Müddei umumi Wilentzile Vali Hoffman'ın ikâmetgühları polisin mu bafazası altında bulünmaktadır, Mü- | Hauptman masum olduğunu söylyerek hakaret eden bir tefevvük vardı. Bel- kisin sesinin yanında Adnan kendi se| sini bazen insanım bayağılığmı &: tan bir tek kelime gibi - âdi bu- luyordu; ve bu güzek liğin Okarşısmda OAdnanm kendi gözlerine kendi elleri, kendi yanakla» rı bir kasap dükkânınm çengellerin- den sârkıyordu; Adnan hiçbir güna- hı olmıyan o kızı o anda affetmiyen bir adamdı; karar verdi; bu yalıya bir daha gelmiyecekti; bir anda bed» baht olmuştu. (Arkas var) elektrikli sandalyeye oturdu ve öldü. hapishaneden çıkarken dafaa avukatı, Lloyd Fisher gazete- lere şunları söylemiştir: “Bu vak'a Nev Jersey tarihinin en büyük faciasıdır, zaman bile bu müt- hiş faclanın hatırasmı silemiyecek- tir. Hauptmanın son sözleri 'Trenton, 4 (A.A.) — Hauptma- nın son sözleri şunlar olmuştur: “Tanrıya imanla ve gönlüm fesat- tan ve kinden âzade olarak mesut ö- Tüyorum, Beni anlamamış olan bü dünyada ömrüm tamam olmuştur. Masum olarâk ölmekteyim, Şayet be- nim ölümüm, ancak bâdisattan mül- hem ve yahut ki dolaymile istihraç edilen deliller üzerine hükmolunan idam cezasının kaldırılmasına vesile olursa, boşuna ölmemiş olacağım.,, ME FAYDALI < BİLGİLER Ye Bugünkü Program Istanbul > Muhtelif gllklar ve Halk mesiki- İsi. lâk). 19: Haber- ler. 19,15: Muhtelif pliklar. 20: Konferans İZirant Bakanlığı amma (Pendik bakteri- İyoloji enstitüsü şeflerind'en Ekrem Var taralından (Davar ve Merinos koyun- a hakkında.) 20,30: Stüdyo orkestrala- ri 21; Eminönü Halkevi gösterit kolu. Son haberler. Sant 22 den sonra Anadolu ajansının ga- getelere mahsus havadis servisi verilecek- ür. Bükreş 1245: Orkestra, 18: Rumen halk msi. kisi, 19: Konl, 1920: Radyo salon orkes- tras, 20,15: Konf, 19,20: Radyo salon or- kestram. * Konserin devamı. 21: Ti. yatra. 22: Koro konseri, 23: Konser. Varşova 20,15: Dini musiki, 21: Solist konseri, 27 Şen neşriyat. 23: Askeri konser. 23,45: Pilik, Moskova 1830: Koro tarafıdan ve so'o şarkılar. 19,30: Radyo festivali, 22: Mahtelif diller- le neşriyat, Berlin Piyaso - keman triyosu (Haydn, Bossi) | 2040: Spor. 21: Akşam musikisi (Opera ve öperetlerden). 23: Haberler. 23.30: Boks İ reportajı, 24: Gece musikisi, 1: Danş. İ Viyana > 18.20; Avusturya » Macaristan © futbol i maçını nakil (Budapeşteden), 19,10: Radyo Kpoparisi, 20,15: Piyano - şarkı 22: Skeç “Saat kaçı vuruyor). 2329: Nakli, 24: Pllk (Josel Şmid). 24,50: Orkestra, Seçme program mat 17,45: Viyansdan makil: lacar futbol maçı, res, 21; Solist konseri, ova, 18.30: Koro ve şarkı kom- seri Berlin, 21: Opera ve operet parçaları Viyana, 15,10: Radyo poruriri. Kısa Dalgalar Berlin Çalışma saatleri; Sant 1045 — 1420 £ 1 “zam ve S1, 45 m Saat 18.00 — 1835: 3138 m Sant 19 — 2335: 25, 49 m ve 49 öö m Londra Ça ışma saatleri; 10 — 12.20 12558 m ve Si, $$ m San 18 — 1545: 16.88 ve 15, 82 m Saat 16 — 18 : Gösterilen postalardan dizisi; 19,82 m 25, 20 m. ve Gösterilen "7 veya £ posa: 19, Gem 25,530, Sİ, 55 ve 4 tom Sinemalar, Tiyatrolar * ŞEHİR TİYATROSU * Saat 15 ve 20 te (Faust), HALK OPERETİ : te (Florya). TURAN TİYATROSU : Bant 16 ve 2030 da Cemal Şahirin iştirakiyle «(Sevda Pazarı) operet, : Saat 16 ve 20,45 TAN : (Son Vals) ve (Aşk ve Kan). $IK : Konunantal. TÜRK ; (İlkler Eğleniyor). SARAY i (Kırmızı Çiçek) ve (Sam 300). * MELEK : (David Koperfild). SÜMER ; (Sandet Gecesi). ALEMDAR : (Golem) ve (Vahşilere Hücum). IPEK ; va) ELHAMRA : (Oğlumun Metresi) ve (Stüdyo Çalgmlıkları). ASRİ : (Maskeli Kadın) ve (Esraren- Biz hane). vik gece) ve (Dağların Kazı) ç, (Buranlar) ve (Patron Ok HİLAL : (Korsanlar Definesi). FERAH : (Brodvay Melodi). * USKUDAR HALE : (Karyoka), Davetler, Toplantılar Rea MÜZİK DERSLERİ Çumuriyet Gençler Mahfilinden £ Mahtilde parasız kitar, mandolin ve ha- vayen kitar dersleri açılmıştır. Bu derslere | ber hafta salı günleri saat 16 dan 18,30 ka- dar Mahtilin Beyoğlunda Tokatliyan askı sındaki C. H. P. Beyoğla İlçesi kurağında- | ki merkezinde verilecektir. Kayit her gün | saat 14 ten 21 kadar yapılır. | İsteklilerin 3 adet fotoğral ve hüviyet va» m ile Mahfil direktörlüğüne başvur- vi Müracaat Yerleri ——— (Unutma Beni) ve (Gizl Yu- Deniz yolları acentesi Telefon Akay (Kadıköy iskelesi) ark Demiryolları Sirkeci Devlet Demiryol / Miaiye Telefonları 42362 43732 23079 Haydarpaşa 42145 İstanbul İaiyesi Kadıköy itiaiyesi Yeşilköy, Bal ii Beyoğlu itiaiyesi Büyükada, Heybeli ları için telefon yangın demek kâfi Hastane Telefonları 44640 gaz, Kınalı mmm. daki memura Cerrahpaşa hastanesi, Gureba hastanesi Yenibahçe (| 23017 Haseki kadınlar hastanesi 24553 Zeynep Kâmil hastanesi Üsküdar 60179 Kuduz hastanesi Çapa 22142 Beyoğlu Zükür hastanesi 43341 Gülhüne hastanesi Gülhane 20510 Haydarpaşa Nümune hastanesi © 60107 Etlal hastanesi Şişli 42426 Bakırköy Akl hastanesi 16.50 21693 Hergün bir l ! Ihtiyar kadın buruşuk yüzü endi- şe ile gölgelenerek, demindenberi dü- şünceli düşünceli oturan kızma yak- laştı. Eğilip gülümsiyerek saçlarını okşadı: Leylâ, güzel günler gelecek yav rum, hepsini unutacaksın, göz; rm dihecek. Bu genin ilk aşkındı kızım, İnşallah son aldanışın olacak. Leylânm gözleri uzaklara dalmış- tı. Ba iri elâ gözlerin derinliklerinde ük bir keder saklıydı. Dudakları aşağı doğru sarkmış, kenarlarında ümitsiz derin çizgiler belirmişti. An- nesi sözlinü bitirince gözlerinde 20- raki bir tebessüm belirerek başını kaldırdı: — Bunu hiçbir zaman unutmıya. Jcağım anne. Fakat bana biraz mü. sade et, emin ol az zamanda her türlü ıstırabı yeneceğim. Hem de bil. melisin ki kederim onun ayrılığından İdığım emeklerime yanıyorum, Yine o İ değersiz adamı kalbime o kadar ya- kın bulmuşum diye, acmıyorum, Kadın sessiz adımlarla onun ya - nmdan uzaklaştı. Köşe minderine 6- ırduğu zaman pencereye parça par vuran kar parçelarma gözleri daş larak düşünüyordu. İki gün içinde her şey me feci bir surette değişmiş» ti. Ikinci bir evlât diye göğsüne bas- tığı Leylânın nişanlısı birdenbire iç yüzünü göstererek, nişan halkasını ahlâksızca . kızmın yüzüne fırlatıp, bir başka kadının peşine takılarak Anadoluya kaçmıştı. Halbuki zaval li kızı bu yezit adama bir yıldanberi ne güzel ümitlerle sarılmış, bin bir itina İle kuracağ" yuvanın ufaktefek şeylerini bie hazırlamağu başlamış- | tı. çevirip gö-| müldüğü koltu kımıldamıyan kızını endise ile süzdü ve kendi ken- dine mırıldandı: “Genelik her kede- ri yenecektir inşallah.” ve ana kalbi titriyerek dun etti: “Yarabbim, yav- #rumu kederlerini silecek günlere tez eriştir.” yn Ana, kız bahçelerinde karşi karşı- ya oturuyorlar; bahar çoktan gel di. Bahçenin köşelerinden fışkıran pembe şeftali * çiçekleri göz alıyor. Sema bulutsuz, uzaklarda uçuşan kuşlar düz kırışıksız mavi bir örtü deki siyah beneklere benziyor. Anne karşısında sessiz sessiz kitap okuyan kızmı gizlice süzüyor, Hani söz ver- miş: “Her şey geçecek, hepsini unu. tacağım.” demişti. İste aylardır yü- Zi ayni solgunlukia süzgün, bakışla” ri daima karanlık. O eski neş'esin - den eser kalmadı. Hareketlerindeki zavallı sürüklenişi bu derin ana göz- leri farketmez olur mu? — Leylâ. Kız ağır bir hareketle kitabı dizle- rine bıraktı; — Ne var Anne” Balıkesi | ma gösterilmiştir. bir sahneyi canlandırıyor. BAHAR GELINCE Kadın kırık bir tebessilmle gülüm» siyerek yutkundu. Sonra etrafı, bah- çenin tarhlarında kırık boyunlarının üzerinde titreşen menekşeleri, topra- ğı ışığa boğan beyaz sarı fulyaları işaret — Bahar geldi yavrum! Biraz tereddüt geçirerek gözlerini kızının Üzerinden ayırmadan devam etti: — Kışın bütün soğuğu, © iç sıkıcı alı havular arkada kaldı. Şimdi düşündüm ki, sen baharı çok 8 sin, hele çiçekler eskidenberi en seve gili şeylerindir. Leylânm derin bir soluk alıp başi- ni semaya kaldırdığını, bahar koku- larile dolu rüzgârı göğsüne çektiğini görünce, yüzünde gülümsemesi ge- nişliyerek sözünün sonunu getirdi: — Işte temindenberi içimde tubaf bir his var. Sana: “Bahar geldi.” de. “n. | mek istiyorum. “Bahar geldi" deyin- ce benim bile her zaman şu ihtiyar yüreğime can gelir, hayat dolar Ley« lâ. Kendi kendime: “Demek güzel günler geldi yine.” diye, sevinirim, Bahar rüzgârı insanın yüreğinin ate- şini ne hoş silip götürür kızım. Ba- İhar gelince renkler o kadar ziyadele- şir ki, insanm gözünün pası gider sanki... Kız yavaşça kitabını masaya bi- rakmış, ayağa kalkarak biraz ötede İki tarha doğru ilerlemişti. Artık an- nesini dinlemiyor, fakat onun kendi- sini nasl uyandırmak tediğini, gözlerini hayata çevirmeğe uğraşir ğını çok iyi anlıyordu. Eğilerek fvl- yalardan birkaç sap kopardı derin kokladı, Sonra onları gi iliştirdi. Koyu renk elbisesinin mate- mini sezdirmiyen beyaz fulyalara an nesi minnetle bakarken birdenbire bahçonin kapısı şiddetle açıldı. Açık renk yazlık elbiseler giyinmiş güler» yüzlü beş altı genç kız neş'eli kah- kahaları ortalığı okaplıvarak iceri doldular. Bir anda Leylânın etrafını almış, hep bir ağızdan konuşmağa başlamışlardı, Iskemlesinden gülüm- siyerek onları seyreden Leylânın an- nesi, kıra çıkmak için kızmı almağa uğradıklarmı duyunca gözleri merak- la Le; wrildi ve sevinçle temiğ- ki sözlerinin tesirini gördü. Ka gülümsiyerek onlara elbise değiştir. mesi için biraz beklemeleri lâzimgel- diğini söylüyordu. Biraz sonra genç kızlar geldikleri gibi neş'eli kahkahalarla veda ederek Leylâyı alıp gittikleri saman, kadın geniş bir nefes aldı. Başmı koltuğun arkasına bırakıp derin bir gönül fe- rahlığile yavaşça mırıldandı: — Allahım duam kabul edildi, ne- kadar sevinsem azdır. Bahar her şe- yi halletti. Artık kötü düşünceler kışm karanlık günlerinde kaldı sani- yorum. Böyle bir gençlik hastalığını da ancak bu güzel mevsim yenebilir- di. rde Halkevinin temsi leri Balikesir, (Tan) — 28, 29 ve 30 Mart akşamları Halkevimi. “amsil kö Tu tarafından “Bekirin rüyası, adlı bir perdelik hissi pive “Yaman oğulları,, adi komedi temsil edilmek süretiyle ilebi o vdelik ic aksan "mu. Gençler piyeste çök muvaffak olmuşlardır. Yukarki resim, temaildın

Bu sayıdan diğer sayfalar: