3 Ağustos 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3

3 Ağustos 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hudutkomisyonu toplanıyor Kont dö Martel, birkaç güne kadar geliyor Adanadan bildirildiğ kiye - Berut - Suriye | nu, 5 ağustosta Adanada t tır. Suriye heyetinin bu ha ya gelmesi beklenmektedir. Diğer taraftan, Suriye gazeteleri « nin verdiği malümata göre, Fransa» nm Suriye fevkalâde komiseri Kont dö Martel 7 ağustosta Berutta bulu- > 3.8-09 TAN Pet e. 0 cuklarla mülâkat ge EZ celeri Küçük bestekâr İlhamın düşün İngiltere - Rusya deniz anlaşması elde edildi n da bazı kayıdlar kabul Almanların da bu kabil de oldukları farzediliyor ak na “ Şöpen'i çok severim amma asıl beğend Bethofen'dir,, Yazan: Suat Derviş Nail Ögel'in torunu ve İbrahim ... Ada iğim Sovyetler Almanyanı etmesini istediler, kayıdları kabule ama Moskova, 2 (A.A) — Tas A- ansı bildiriyor: a : İki Lal deniz muahedesi meselesinde, 30 Temmuzda, Lon- drada Sovyetler Birliği ile İngil- tere arasında bir anlaşma hâsıl olmuştur. İngiliz heyeti murahhasası, Sovyetler Birliği deniz kuvvetle- rinin hususi bazı şeraitini tanı: mış ve birçok Sovyet isteklerini kabul etmiştir. lm mukabil, Sovyet Hükü - meti de anlaşmanın elde edile- bilmesi için mühim birçok ta- vizlerde bulunmuştur. : Sovyetler Birliğinin hususi coğra- fi durumu ve dahili harp ve müdaha- leler neticesi olarak Sovyetler Birli- ği filosunun kismen almıp götürül - müş olması sebebile, Sovyet heyeti murahhasası (Londra omuahedesi metnine bazı ihtirazi kayitli durmuştur. Evvelemirde, 3 Birliği, Japonya ile bu mesele hak-| kında bir anlaşma temin edilmediği İ kuvvetleri için mukavele ile bağlan- müddetçe, Uzak Doğudaki deniz mak imkânmı görmemektedir. Bu- nunla beraber, Uzak Doğudaki diğer devletler muahedelerle derpiş edilen hadleri tecavüz etmedikçe, Sovyet- ler Birliği hükümeti bu hududu geç - mek tasavvurunda değildir. Bundan başka, Sovyet heyeti mu- rahhasast, Sovyet deniz inşâatırım inkişafma alt hususi şartlara bağlı teknik üç meseledeki ihtirazi kayitle- rinde de ısrar etmiştir. İngiliz Hükümeti bu teklifleri ka- bul etmiştir. Nihayet, Sovyet Hükümeti, mua- hedeyi İmzaya muvafakatini, Al manya tarafından da buna benzer| ahdi kuyudatın kabul edilmesine bağ- k bulundurmuştur. 'Ayni zamanda İngiltere ile Al - manya arasnda da görüşmeler ce- reyan etmiş olduğuna göre, Alman- yanın bu kabil taahhltleri kabule zır olduğu farzedilebilir. Gençerin oğlu olan ve daha beş ya- şında iken beste yapan küçük Ilham yere değemiyen küçücük bacaklarnı biribiri üstüne atıyor. Ve iki elinin parmaklarını biribirine (dolayarak üstte kalan dizine geçiriyor: — Eskiden konserlerimi verdiğim senelerde bana: “İlham'ne olac sm,, diye sorarlarsa “piydnist o i milziği meslek olarak almamaya karar verdim, O zaman düşlinemiyordum. Şimdi düşünüyo - rum. San'atkârlara para yok, iyi bir hayat yok. Ben ya doktor, yahut ta zabit olacağım. — lik konserini verdiğin kaç yaşmda idin? — Beş yaşında idim. Bana büket verdiler... Gazeteler de ismimi ilk ço- cuk kompazitör diye yazdı. imdi kaç yaşındasın —oOn — Bugüne kadar kaç parça beste- ledin, - Tk tane bir vala, birde Ma- car havası... Ik konserinde ne caldn?.. zaman Şi O: Milletler cemiyeti İspany. — Kendi valsimi, bir de Bethofen- a isyanına karışabilirmi? den çaldım. En gük beğendiğin kompozitör | ii Hukuku düvelmütehassıslarımızdan “”“; otentir. cok onu seve- biri bu suale “ Niiiletler Cemiyeti, mevcut mişakmma ve hukuku düvel tea- müllerine göre İspanya dahili harbine insanlık bakımından ka. rışabilir mi? Karışamaz mı? Bu suali maruf bir hukuku dü- vel mütahassısımıza sorduk. Bi- ze şu izahatı verdi: spanyada suhur c beynelmilel endişeler tevlit edebilir. | Fakat Milletler Cemiyeti buna mü - dahale etmek salâhiyetini haiz değil dir. Çünkü dahili münazaalar yalnız alâkadar devlete aittir , Dahili isyan diğer bir devletin em- Vekâletlerin Resmi Dairelerin Nazarıdikkatin Maarif cemiyeti, resmi ilânla- rın neşrine tavassut için, Hey: ti Vekileden aldığı kararda AY Be! ... İlânların neşri hiç bir suretle teahhüre uğramamak e hazinece bu tarzda verilen i- lünlardan daha fazla ücret ita- sma mecbur kalınmamak ve İS- tenildiği zaman bu şekilde ilân vermek şıkkına nihayet ver mek,” şartlarmı üzerine ak mıştır. Şu hâle göre ilânları- nı gazetemizde meşret- tirmek ve taahhura uğ- ratmamak isteyen res- mi daireler bu ilânlarını münhasıran “ Resmi i- lânlar Türk limitet şir- keti ” ne göndermeli- dirler, Şirketin adresi: İstanbulda & Ankara caddesi, Karamanzade hanı üçüncü kat Telefon : 20960 LR EN GÜZEL MECMUA AYDABIR BUGUN ÇIKDI. Şiirler: Mehmed Akif, Midhat Ce- Mal, Faruk Nafiz, Orhan Seyfi, Halia Fahri — Tikâyeler: Sadri Er- m, Subahaddin Ali — Tarih: Ah- ped Refik, Reşid Saffet — Diğer azalar; Nurullah Ata, Közm Is vali, İzzet Melih — Diğer yazılar, Pesimler; Üç kulenin esrarı, törihâe kepbur davalar, deniz, plâj resim- EAA YERAAS ABAYAS PAY EBAAAERAADASSAATATETE AAAMAEAADANA KAS SUAUA BANA BAKU RAASA ALDESA '. WE dahili harp | * Hayır!,, diyor niyetini tehdit eder bir mahiyet alsa | bile müdahale edilemez. Çünkü bu | hususta hukukn düvel de, Cemiyeti? Akvam misakı da sarihtir. Binaenaleyh Milletler Cemiyetinin çbir rolü bahs mevzuu olamaz. E- sasen Milletler : Cemiyeti misakınm! 10 uncu maddesi de ancak harici ih- k müdaha r. Harici vaziyetiç de müdahale, bi- lindiği veçhile, ancak 16 mer madde yani zecri tedbirler halinde olabi Milletler Cemiyeti, dahili isyan dün | İyanm umumi sulbünü tehlikeye ko- |yacak bir vaziyet alırsa ancak o za man müdahale etmek hususunu gözö | nüne getirebilir. 27 tarihli gazetelerdeki telgraf - larda devletlerin.isyanm beynelmilel akislerinden korktukları hakkındaki fıkraya gelince, her devlet ancak is- yanm kendi sâahasma girmemesi için tedbir alabilir. Başka bir vaziyet mevzubahs değildir. ispanyada tebaası olan ecnebi dev letlerin vaziyetlerine gelince, kendi tebaasma doğrudan doğruya memur- ları tarafından yapılmış zararlardan isyanla alâkadar devlet mes'uldür. (Mütehassısımızm dediklerine, mü essis usuller bakımından diyeceği - miz yoktur. Fakat Milletler Cemiye- tinin nihayet inkişaf eden ihtiyaçla. ra göre vazife görecek bir uzuv ha - linde bulunması lâzımdır. İspanyada olduğu gibi bir memleketin iki kısım halkı biribirile boğusursa, senelerden beri devam eden boğuşmayı teskin karışmayı i rim Şöpeni de çok severim ama, asıl | beğendiğim Bethofendir. j i i Ss İihamın bir pozu — Neden Bethofeni herkesten faz la seviyorsun? — Çünkü o herkesten daha başka bir şey... Onu daha rahat çalıyorum. Çalması güç ama, Bana daha ko'#Y geliyor. — Bizde alafrangada ciddi musi-| ar mj?.. — Var... — Sen dinledin mi? — Evet... — Peki bizim modern kompozlör- lerimizden kimi beğeniyorsun? — Bizim sokakta biri oturuyor * | | için araya harici bir tesir girmesi ih-| tiyacı mevcut olursa böyle bir vazi- feyi ancak Milletler Cemiyeti ifa ede bilir. Münferit devletler, hususi men faatleri dolayısile ifa edemezler. Mil- letler Cemiyeti, mevcut misakıma gö| re bunu yapmıyorsa. misakta bir) noksan var demektir. Çünkü ancak cemiyetten beklenebilecek ve başka hiçbir taraftan görülemiyecek bir in. sanlık vazifesi tamamile sahipsiz kalmış bulunuyor.,, nünden geçerken onun piyano çalir-| ğını dinliyordum. Anneme sordum İS mini söyledi. Dur. Dur ne !di o-| Çok güzel havalar yapıyordu... Hi Hatırladım Cemal Reşit. — Başka kimleri beğeniyorsun? — Başkalarını dinlemedim, — Alaturka musikiyi seviyor mu- sun”, ,77 Alafranga müzik daha hoşuma gidiyor alaturka da fena değ — Bizdeki operetleri nasi buluyor” du. Bizden birkaç ev ötede. Evin 6 -| sun? K | — Çok fena değil iyi bile. Ben üç! tanesini gördüm. Lüks Hayat, Deli Dolu, bir de Istanbul efendisi, Fakat tabii bunlar Avrupa operetleri gibi okadar güzel değil. İçlerinde en çok hangisini be- ğendin? —— Herkes hayatm müziği daha iyi. Ya artistlerimizi nasil buluyor- sun — Bedia isminde cici bir şey var. O çok güzel oyniyor hem de çok tat- İı kadm Semihanın sesi fena değil, a- disi de daha güzel. — Ya erkeklerden? — Hazım iyi oyniyor, başkaları da si Refik Kemal, O ir... Avrupadakiler gi- dakileri ne biliyor- ada doğdum — Almanyada, Almanyayı tanıyorsun demek? Alt: aylık iken Istanbula gel - im. Bir de beş yaşmda iken git- tim. Uç ay kaldım, geldim nanyayı hatırlıyor musun? — Beğendin mi Almanyayı? — Beğendim de, sevdim de. « Neden?.. — Insan doğduğu yeri seviyor... Tabii Almanları Türkler gibi sev. mem. En çok Türkleri severim. Ken- di milletim, fakat sonra Almanları severim, — Almanyanın hangi şehirlerine , Breslavı gördüm. O 2a- man gördüklerimden birşey anlamı - yordum. Şimdi düşünüyorum. Alman ya çok güzel. Almanyada en fazla ne beğen- | din? - Bir gün hastahaneye birini gö- türmüştük. o Annemle (çıkıyorduk. Baktık “herkes kapmın önünde dur- muş göğe bakıyor, Ne bakıyorlar di- İ ye biz de baktık. Bir de ne göreli na ne bü- n im dönüyor - içimden b caman bir balon am Meğer bu Graf Ze İkinci yolculuktan msn muş... Burnu görünce... "ah bir içini görsem, diye düm. Onun gökteki uçuşunu hiç unut mıyacağım. Ne yazık bizde Graf Zep lin gibi balo; -apılmıyor. — Tayyareyi de seviyor musun? — Evet çok seviyorum. Seyahat et mesini zaten çok severim, Vapuru, treni fakat en fazla tayyareyi seviyo rum. Kosk yük ir — Bizde tayyareciliğin ilerlemesi | caklar mı?. Zaten ben ölmekten kork ma Heriha daha güzel söylüyor. Ken! Küçük bestekâr İlham bir konserde çiçekler arasında gir. İş Tihamın başka bir derma lâzım mı?.. — Evet lüzrm, Bir harp olduğu za- man çok lâzım. Çünkü şimdi harpte asıl lâzım olan gey tayyare.. O za man tayyare ile harbederiz. — Yakmda bir harp olacağını zan- nediyor musun ? — Şimdiki vaziyette harp olamaz. — Neden? — Boğazları kapattık. Şimdi içeri düşman gemileri giremez. — Ya tayyarelerle gelirse? ler, habör verirler. Biz de ted - 1riz, i- »*eş ederiz, z8- hirli gaz maskesi takarız. — Son zehirli gen svuır biliyor mü- sun? — Elbette biliyorum. Çok fena şey dir, Zaten ze i gazla muharebe et- mek doğru değil, — Neden doğru değil? — Muharebe zaten fena şeydir. As kerlerin arasmda olması da fe- na, fakat zehirli gaz o daha fena. Çün kü ©, muharebe etmiyenleri, çocukla rı, hastaları, kadınları, ihtiyarlari | öldürüyor. Memleket için lâzım gelir. se asketler aralarında muharebe ede- bilirler amma, sivilleri öldürmek doğ ru değil... Hem zehirli gazı iki taraf üşün -| ta kullanırsa iki tarafın bütün insan ları ölecek. — O zaman bu muharebe kimin için yapılmış olscak?, — Sen muharebeyi seviyör mu - sun, birde zabit olacağım. diyor- sun? — Zabit olmak, muharebeyi sev - mek midir? Muharebe olursa herkes harbeder, Sivilleri de askere almıya - Fresimli rmakale Yurdumuzu hava yollarıyla örmeliviz Amerikada” bir yılda ta; "e , yyare yel calar: Bir milyon kişi Inçilterede tayyare yaletarı yıl 250000 kişi A Di SN Türkiyede yılda” 14000 Kişi sonra memleketler tayyare seferlerine bü- yük ehemmiyet verdiler. Buy sayede tayyare yolenluğu er, rahat, en ke lay: en tehlikesiz yolculuk ç Türkiye tayyare postaların — yeni, tesis etti, Fakat yolu az ve yol yap” maya vakti ve parası »2 olduğu e seferlerine en çok chen vü: vermek — mecburiyetinde olam İmemleket Türkiyedir, Memleketim her tarafını buva yollarile örmeliyiz. l Nöbetçilerimiz yok mu? Onlar nacağını komiserlik dairesine bildir. miştir, Verilen mütemmim malümata gö- re, Kont dö Martel, Ankaraya da uğ rayarak Türkiye - Suriye mlnase - batı ve müstakil Iskenderon sancağ meselesi etrafmda Türk hü cali İle görüşmelerde bulunacı ya a andan. Ama memleketim için harp icap ederse o zaman ben de gidi rüm. Nasıl olsa ölmiyecek mi, Sen Italyan - Habeş harbi dun mu? — Duydum. — Kim gelip geldi? — Malyanlar'galip geldi amma şim di Habeşler yeniden ayaklandı. Adi- sababayı yine İtalyanlardan alacak « larmış Taarruz yapıyorlarmış. — İtalyanlar niçin bu barple ge « lip geldiler? — Evvelâ onları daha medeni iği- ler, Silâhları fazla idi. Tayyareleri vardı. Zehiri gazle de hücum yapti lar. Zehirli gaz müthiş şe, — Sen bunları nereden öğreniyor« sun? Gazetede okuyorum. — Sen güzete okur musun? — Evet ben çok gazete okurum, — Gazetede neler okursun? — Harpten, ihtilâlden bahseden ba vadisleri okurum. Politika şeylerini, memleket içiride ve dışmda, olanları, sonra da bilgili makaleleri. — Hikâye, roman okumaz musm? — Onları bu gazetelerde okumam. Çocuk sesiyle Afacanda okurum. Ken di gazetelerimde... — Muharrirlerden kimi beğenir « — İmzalı yazı okumadığım için, na sıl yazdıklarını da bilmem, kimlerin yazdığını da bilmem. — Hangi gazeteleri okuyorsun ? — Tan'ı, Cümhuriyet'i okuyorum, İ Akşam gazetesini okumuyorum, — Neden? — Amcabey sinirime dokunuyor. — Allah.. Allah.. halbuki onu çek beğeniyorlar. — Ben beğenmiyorum. — Hangi milletleri seviyorsun? — Hepsini seviyorum, fakat içlerin de bazı sevmediklerim var, — Kim bunlar?.. — Bulgarlarla İtalyanlar, — Neden bunları sevmiyorsun? — Bulgarlar bize Balkan harbinde çok fenalıklar yapmışlar, İşkence et mişler... — Bunu sana kim söyledi ? — Mecmualarda, kitaplarda, aldı « ğım Çocuk Seslerinde, Türk Akıncı « larında filân okudum.Tarih dersinde öğrendim. — Bunlar geçmiş şeyler, bunları u- nutmak doğru değil mi?.. Mütemadi. yen bunları hatırlarsak iyi olmaz de- gil mi? — Evet unutmak daha doğru... Ben de unutmak istiyorum amma, U- nutmarı, milmkün değil.., — Neden? — Çok acıklı yazmışlar... Unuttur mak için bunlardan bahseden kitap- ları hep ortadan kaldırmalı ve yeni- den öyle şeyler yazılmamalı. Okunur sa, öğrenilirse bir kere fena... — Hakkın var Ilham diye düşünü yordum, Bu lüzumsuz edebiyat hâlâ varsa muhakkak ortadan kalkması lâzım, İlham yerinden kalkiyor, radyoya doğru gidiyor: — Nereye Iiham? — Radyoyu açmak istiyorum. — Neden? — Olimpiyat haberleri alırız belki diye, — Radyoyu seviyor musun? tasyonunu dinlemesini — Neden? — Çünkü Avrupa istasyonlarmaz fevkalâde güzel müzik var. Bizde plâk çalıyorlar, İnsan evvelâ müzis - yenler var zannediyor, sonra plâk oi- duğu meydana çıkmca ,ek fena olu- yor sevmiyorum. Suat DEVRİS

Bu sayıdan diğer sayfalar: