29 Ağustos 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 10

29 Ağustos 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

10 ı AN 3 üncü Dil kurultayında Dünkü Kurul söyliyen Pr min me antrepolo isi gözlü - Dil Profes carın tez orisinir idi diyordu ki örik dilin asıl mahiyeti k insan fikrini ından aline veril tarihin ri Üzen (dil ned ar EUR We tırlar lang hi anın fikrine,, dil pösi ermiş ha bu esa ydedilmiz ın harici inin smı da bize ir, de ne tesbi - Dü Teorisi, dit temlerine âle i Güneş kitapları ve felsefe £ tah “iy edilmiştir paz göre mâna münasebeli| lojik bakımından tetkik e- neticeye varılmıştır insa ramalıd sesi cihazlı sâmülünde a Uzv tinin yetinden insanın söyleme kaz biliyeti tahmin edilebilir, Bu bahiste muhtelif kitaplara ve tabi rüş sözü isimi > nazaran etlit edilmiştir. İlk »kalin konsona nisbeten daha (a) nında ana vokal olduğu de, n s olarak m k (Türk ekleri- lojisi ele almmış ve #lelrt- dil lerin vel ki ve meselesi kitaplar talea tir. Mevzu sırf antropolik oldu- esi senbölizmin lengüistiz- işilmemiştir. teyit elde miştir ğundan mine gi Prensip ik edilmiştir. Bu bahiste dilen netice şudur: Klasik mân (kelime ve kök) yoktur. Kök nişleme fenomeni ve kelime teşek n el siy le ge Atatürk bir kitabı end tezini ibarettir e ses sembolizmi hem ilâvesinden Bu lerinde Onlar hem mantem f historik a fonem; icinde kaldıktan sonra Ata rinde ve Türkiyesinde yin, kıymet ve mâna kesbediy Mehmet Ali Agakay'in izah ettiği tez Bir çeyrek saatlik bir ist devresinden"sonra başi tor Mehmet Ali Agakay'a verdi, fehmet Ali Güneş - Dil nin karşısında Grek dil yetlerii izah eden tezinde dedi ki “m Otuz > havzasın da konuşulan Grek lehçeleri Türk Hi için ihmal edilmiyecek bir araşlır- ma sahası teşkil eder. Hind — Avru pa grupu içinde mazisine en çok nü- | fuz edilen dil Grekçedir. Hind — 1 - ran sahasında beş asırdan (azla geri- | ye gidilemediği, Lâtincenin ancak| yirmi iki asırdanberi tanıldığı halde, | Attik lehçesi ,İoniyen diyalekleri Mi- lâttan altı asır önceye kadar çıkmak | tadır. En eski metinleri olan nordik ise Milâttan önce on yedinci asırdan | ukarı çıkmaktadır. Grekçenin bu e3 anında bir hususiyeti de hep ayni yazı ve imlâyı muhafaza etme- sidir. Türkçenin Hind — Avrupa dil Dok taorisi- hususi. E bet hakikatler arasına geçmiş nuyor, Takım takım Türkçe temle- rin, hattâ epeyce de Gramatikal şe killerin Grekçede bulunması şüphe- siz ehemmiyetli bir vakıldır. ekçe bize bir çok mefh'ımların Türkçe ifadesini otuz asırlık bir 2a- manın ötesinde görmek imkânını veri yor. Bu cihetten dilimizin Fizonolo- İk önemi büyüktür. Grekçenin yazı ve imlâ eskiliği bize Türkçe kelimele- rin o zamanki fonetizmaları hak da, nisbi de olsa bir fikir verecektir. Güneş - Dil teorisinin salim bir disip Vin altına aldığı, Grekçe, eski ve bol metinlerile işe yarar bir destek | hiz- Bü sahada bazı araştırmalar ya-| pan profesör bu misallerin verdiği neticeleri şöyle tesbit “Birçok misallerle Grekçe kelime-| lerin başında bir grup unsuru vaziye- tinde gördüğümüz (8) konsomunun Türkçe ile yapılacak Mmukayeselerde muadeleti bozacak bir unsur olmadı- ğı anlaşılmaktadır. Bu konsonun Türkçede ortadan| cıkarıldığı halde Grek dilinde inkişa- | fa uğramış orijinal bir des hatıra gelir, Teori, bu ihtimali kuv - endirmekten geri kalmıyor. Mi. Iler'üzerinde yapılan analiz ile mür bet neticeler gösteriliğiştir. İki dide olması vardır. Mehmet Ali Aga'ay tezini izah ediyor m MM fonetik farklar, Güneş nin mantığına arzedilince h y met ve delâletleri anlaşılır. Ve görün dilkleri gibi ayırıcı değil, birleştirici birer vasıf oldukları meydana çıkar.,, Profesör Mehmet Ali, bundan son- ra çaraştırmaların sonunu şöyle izah etmiştir: > En az otuz asır evvel Türk- çeden Grekçeye bir çok beraber medeni mefhumların pek ço- ğu da geçmiştir. — Bu mefhumlarm o zamanki fonetizmalarnı tayin etmek Grekçe- nin imlâ kaidelerini ve iki dilde yer in emantik de tutmak sa- yesinde mümkün olabilir. Bu suretle, Güneş - Dil teorisinin, verdiği örneklere tevafuk ettiği o gö- rülür.,, Beş dakika istirahat Başkan yeniden beş dakika istira- bat verdi. Yeniden toplanıldığı vakit Atatürk locasına, refakatinde Recep Peker| kelimener1e alan mütenazır sözleri Kv tetkik buyuruyorlar hinde k | yidi Meselâ: İnsanla ya başlamadan e kullanmış kl ile konuşma dilinin ilk filin ta den tesbit edilecek birçok müey <onuşma dili ler arıldığın l bir TA A işaret t olan in tezi el (tasrif: meselelerini tetkik etmektedir. işaret diline sit olan birinci kısım İda dilin menşei şu üç esasa ayrılmak İtadır 1 — Fikri yaln ifade eden “sözsüz İşi 2 — Çok basit münalı sözle karı rekkep İniz mânali > jestlerle aret Şi “sözlü 3 mânalı eden Bu üç devrin birincisinde * lanan insanlar hi ildir, Fakat bu olduğu içi i seslerdir Söz nereden doğdu? Milâttan asırl Epikör gibi büyük feylezoflar, sözün İjestle sesten doğduğunu tespit etmiş İlerdi. Ilmin bu eski esası 18 inci #irda. meşhur Fransız feylezofu Et yen de Ba di İrar edilmiş ve h İne Langaj d'aks Ju a evvel Plâton ve ndillaca alından a t dili: m İsmini vermiş- im İş Ameri- eleri ü loğlarının Afrika ısturalya Dil psigo ka ve A zerinde yaptıkları tetkiklerde bu müp hem esasın doğrulu İ çikarmışlardır. Meselâ Levi İki izahı şöy jest dilinin bü yazılabilir. Bu dilin zeng hakkında bir fikir verebilmek unu söyliyelim ki, biribirinin den hiçbir kelime bile anla- mıyan İki ayrı kabileye mensup iki kişi bir araya gelince, birtakım el, baş ve ayak hareketlerile tam altı sa durmadan biribirlerile konuş maktadırlar.. Brükl'ün bu hususta- ir li ses di dir. Ç değil, ağ En son tetkiklere gör jest dilinin tabii bir netice kü insan jesti yalnız elile İzile de yapar Fakat ağızla jest yapılirken lerden gelen hava boğazla ağız a i boşluklara girip çıkmakta duğu için ses denilen hâdise fiziyolo- a ol Kamenev'in cenaze merasimi Moskova, 28 (A. A.)'— Dün Kizil meydanda, bütün Sovyet ricalinin huzuru ve ordunun iştirakiyle, gün evvel ölen ordu kumandan dan Sergey Kamenev'in cenaze rasimi yapılmısır. iki rın me Göbel Venediğe gidiyor Berlin, 28 (A. A.) — İtalya propa- ganda Bakanı Alfleri'nin daveti zerine, Almanya propaganda ba ü nediğe gidecektir. Müddeiumumi İstanbul Cümh miliğinden: İstanbulda bulunan Temyiz mah. kemesi Raportörlerinden İzzet Zeki- İikten davet et Müddeiumüu- olduğu halde gelmişti. Başkan sözü İsmail Hami mend'e verdi. İsmail Hami hulâsatan dedi ki “.— Giineş » Dil sisteminde birden- bire göze çarpmıyan öyle mühim) noktalar vardır ki bunlar lim tari Daniş- | tezinde | nin acele memuriyetimize müracaati, Bulgar Kralı Lugano, 28 (A. A) — Kralı Boris, birkaç gün kalmak üze re mülenekkiren buraya gelmişlir. Bulgar | da tek-| doktor Göbbels yarın tayyare ile Ve | Güneş - D Dıl Komisyonunda | yapılan içtima tayınm dünkü anmazdan evvel, Dil Teorisi . dil komisyonu toplam - Üçüncü Dil Ku mi celse nat onda, € İ karşılaştırmalar İd. Bu toplunta bulunan biktim komisyonun azası ör ve â mler de bulunuyordu. Toplantının mevzuu Ahmet Cevat ”mrenin evvelki gü, ğu tez ol du, Ecnebi #limler, bilhassa profesör Hiler de Rerantom, profesör Zayonı rak Güneş - Dil Teorisi etrafındı taleakırını söylediler. ebi hepsi müttefi- iiimeş - Dİl Teorisinin dikkate ) mu söylediler ve he tamamiyle tetkike imkân bulamadık ları bir teorinin, dünya de hir hâdise olduğun Bilhassa Dr. Gisse, mü âlimferin ilâve ettiler, Türk kolleg'leri ne hitaben dedi ki — Siz aylardanberi bu teori üze rinde çalısıyorsunuz. Biz bu ilmi mev zula yeni karsılaşmış Bu v ze mi vaziyetteyiz. ziyet, kat'i mütalea söylemem ni olmaktadır. tehejli Dil Tevrisinin, diğer Yahancı âlimlerin ği kan İ bütün metotlara kıyasen daha ma - kul olduğudur. Komisyonda, yah: nlerin İs. İ tizahlarına cevaben profesör Dr. Sa, im Ali, profesör İbrahim Necmi, İs- mail Hakkı, Ercüment Ekrem söz al sr ve izahat verdiler. i, Günes - ner âli Komisyon tonlanlısıma bugün de devam edecektir. | O jik bir netice olarak hâsıl olmakta - Jr... i İs bundan ma geçe nail Hâmi Danişmend ikinci ku - saten dedi Dil t ait birtakım tasrifsi maktadır. Bu fiiller ün önümüze ilminin Mişel hal ve Semantik | mucidi sayı Breal istikbal gibi mefhumlariz cinisyet gösteren husu unu limler de bu fikirdedir. Burun neş - Dil sisteminde görülen bu im tarihinin en kuvvetli mü- sabit olmaktadır.,, Conker celsenin. rtte toplamılmak üzere ta - til edildiği İsmail Hi Türk dil kurumu tezleri; y in oku tezi, amma »uncusu oldu itibaren serbest Bu tezler me İtüler vardır. Bütün - İtay müzakereleri dar uzatacağı muh adir, Bozuk bir yol Cihangirden Fındıklıya inen denin tamir edilmesi için burada otu bata yaparak beledi - at etmişler ve bu iş için t kendileri targ mevcut değilse masrafın ndan temin edilebile- ceğini de bildirmişlerdir. Belediye lifi tetkik otmektedir, Kral Karol ve Prens Pol Praga gidiyorlar 8 (A. A.) — Öğrenildiğine ire, Romanya kralı ile Yugoslavya kendilerine Benes tarafından kında bu- aat 21 de evimiz r verilecektir. 1 çağı rirtz. Çağrı kartları her gün evimiz direktörlüğünden almabilir. de bir tören ve kon: Bu törene bütün yurttaslı kofski, ve profesör Dr. Gisse söz ala- | ia | ren eklenti ve hu | ahıs ve| den bil, | İN Cevabımı o gece işitmek istemedin. Ellerimi avuçlarıma almıştın ve ba- na: “Yalvarırım şimdi sus, dedin |Ben gideyim. Bana © zaman ce İ verirsin. Şimdi sus.” tin: “Bu cevap menfi olsun, sus olur mu? Hissettim ki bu cevabımın menfi bir cevap olmasından Ürkmüstün öy- le ya! Ben sana nasıl birdenbire müspet bir cevap verebilirdim. Ara- mızdaki binlerce imkânsızlıklar için- de ben sana nasıl dim. Hayatmmızı yapmaktan bahsediyor dun sene diyordun , derken gözlerine samim! bir hü doluyordu Bu hüznlin pek samimi idi o za- inkü ben bilirim ki, her şey | ben senin bir arkada samimi olmiyan diyebilir. ve on üç ine zün Hayatta hâlâ itimat tiği, hâlâ vârlığına güvendiğim «ey senin bu dostluğun... bu vir, parça dost- luk. Belki on üç sene evvel, türlü olsaydık, başka türl dik belki bütün. bütün hayatmızın seyri değişmişti: “Ziyan olan on üç sene. Bilmiyorum, senin söylediğin hakikaten © zaman Evet, gibi aramızda böy gizli bir rabıta var mıydı? Senin ve benim bile anlamadığımız bir tahteş Bi veya İki erkek arkadaşm arkadaşlığı gibi sade ve tabil bir dostluktu. Eğer öyle olmasaydı, henüz ben hayatmı hiçbir talihe kızken ş ek istedi - irmek ar urumuza sinmiş miydi? zusunu göstermez miydin? O son akşam galiba: “Yemin ede- rim dedin." Ben seni hönüz bir genç kızken de ! Belki bu sözlü böy - Ben bunu setin. On Üç yene > lik iki arkadaş söylemek istediğini anlamazlar m hayatımızdan - sarahatle Ve şunu anlattın buhsettiri dun, ben bir kitap okuyordum. Zan- nederim kocan da gazetesine dalmış İL O nasıl bir his salkasile, nasıl bir phe ile içimizde yaşıyan, fakat bi- zim birihirimize bir kerecik ima bile etmediğimizden ürktü. Gözlerini kal dırdı. Kıskançlıkla tutuşan gözlerle bir sana, bir de bana baktı, O daki kada © nazarlarımızı karşılasmış gör mekten ürkmüştü. Biribirimize bak - tığımızı zannediyordu. Sen, © sana bakarken bunu farketmemiş gibi dav vandın. Fakat solgun yüzün kıpkızıl oldu ve kirpiklerin titredi.,, Evet, ogünü ben de hatırladım. Ne yorum, ozaman neden?. Fa- ogün kocamın bu bakışı sanki ka ahat işlerken yakalanmışım gibi be ni ezmişti Odadan kaçmak istedim. Hat- tâ ağlamak bile istedim... Sen o gü- nü hetirliyorsun, o zaman ben ondan daha başka bir gün de hatırlıyorum. Yine seninle ikimiz pencereleri tam denizin üstüne açılan odada idik. Hani Necmettinin: “Hindenburg - | gun kabul salonu” diye alay ett yüksek sehpalarla, siyah tahtadan go- İ tik koltuklarla süslü odada Pencere açıktı... Odada lâmba ye» ordu. Kızıl abajurlu o ayaklı lâm- Ben pencerenin İçine oturmu tum. Başımı pervaza deyamıştım. A- yaklarımı üstüste atmıştım ve par - maklarımı biribirine geçirip dizkapa ğıma takmıştım. Sen, tam karşıdaki arkası yüksek oymalı koltuğun üs- | tünde oturuyordun. Ayağının altında 9 Mor ife yastık vardı, O gün sende fevkalâde bir hal var- dı. Konuşmuyordun. Canın bir şeye sikilmiş gibi suratirydm, ve mözlerin snahtarmı bilmediğim bir şifre gibi dilsiz bir bakışla gözlerime dalmıştı. Neden bilmiyorum. O gün ben de sa- ns bakmak ihtiyacında idim. Gözleri» mi senin gözlerinden ayıramıyordum. Ve kendi kendime: “Bugün Orhanm nesi var?" diye soruyordum. Fakat o gün kendi kendime yierin hepsini buzün artık sana bile itiraf ederim ki, ben şuuruma aksini istemediğim, tahteş- şuurumun “derinliklerine gömmek İs tediğim bir kanaatle senin beni sev - diğini biliyordum. Yanlış söyledim. Casa wlEğer biz bir e |kahramanıarı oısa idi Zannediyorum € Işte © gün yine odaya girdi ve oda eğer o beni senin olsaydı, o a yeceki kocam birdi UY mezdim kaklarmdeki inarları şişiren bir heyecanla İf süzdü. Ortada harikulâde bif Biz erdenberi ar n iki cam 'buna Ta gayritabitlik içinde Bir elini başın lan Kocam ş & ke başım Bunu ni O zamah üçümüz denilecek kadar İçimizde yirmi yoktu. Sonra bir g ti old n birg erinin içine baka beni öptü. yorum gençtik beşi ço!” dedi. İçinde bü zavallı palyaço sen ke len saklamak için tank gösteriyorsun... Palyaco!., Sen bunu ç gün s Sadiye benim kö im arkadaşlığımız tıpkı iki kız| birlerinin neler| ,| Yalnız. benim. izdivacımdan .sonrakı | Bir gün sen bir mektup yazıyor. | — Bu çocuk seni çılgınca # İ dedi; fakat ke en iyi bi ve senin kardeş dörcce m olduğu için bunu anın duygu : “Saçma geyler söyÜ İ sun, dedim. Bir roman düşümü dı7.. Benim içimde duygu var mıydı? o dakikrdaki şu andı şı olan duygularımı tahlil eder ne rurj 28 AĞUSTOS CUMA Paralar Alış Sterlin 620,— 1 Delsr 20 Çek kurenu 20 Belçika fr. 20 Drahmi 20 Ley 20 Dinar Fransız fr Liret İsviçre #r. Florin Avastorya şilin Mark Zloti Pengo Leva Yen İsveç kuronu Alten Banknot İÇ ekler İ Londra üzerine Paris üzerine Nevyork Liret Belga Cenevre Sofia Florin Çekosinvak Avusturya Mark İsveç kronu Ispan. pezeta | Esham Iş Bankası Mü ” Hamili ne Anadolu 24 60 * 100 Şirketi Hayriye Tramvay Bomonti Nektar Terkos Aslan Çimento Merker Bankası Osmanlı Bankası Şark Merkez Eczanesi İlstikrazlar Türk Borcu T SER e e Sivas — Brzurum 7 n 2g Mısır' tahvilleri 1886 1 1903 VE o ME Tahv Ruhen Anadolu 1 ve TI ui Mine Siyabi 100— 95— > 2

Bu sayıdan diğer sayfalar: