2 Ekim 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

2 Ekim 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

45,v X Sfineti jetin ele tabi Türk - Sovyet maçlarından fotoğraflar EZ li TE fkkirleSovyet Rusyaya giden futbolcularımız son olarak evvelki gün Kiyef takımiyle yaptıkları maçı, acı bir netice İin ço (9-1) gibi çok ağır bir farkla kaybettiler. Buradaki resim muhabirimiz tarafından gönderilmiştir ve Mosko- anlış ret, #neler anı 4 Lâ d “. " nu i g, Romanyalıya Eşref Şefik, “Yorgosada K. # yazma, Vaziyeti kendi namıma okuyuculara anlatmağı ve efkârı umumiye önünde cevap Romanyalının teklifine vermeği vazife bildim. Evvelâ şunu söyliyeyim ki, ben bazı gazetelerin yaz- dığı gibi, boksör Melihin ne Maneceri, nede Suvanyö - rüyüm, Melih amatör olduğu için onun maneceri olamı- , yacağı gibi, daimi tutulmuş ve hiç değişmiyen bir su - yanyörü de olamaz. Melihin biri Yugoslav şampiyonuna, ikincisi | Roman- İyahya karşı yaptığı son maçlarda köşesinde bulundum ve idmanlariyle meşgul oldum. O da Galatasaraydaki arkadaşları tarafından gösterilen ar- Bu üzerine idi. Evet, Romanyalmm on iki devre Üzerine meydan okuduğu gün, Melihe işinden izin almak şartiyle, on dev- relik bir maç kabul ettiğimizi bütün seyirciler önlnde bağırarak söyle - dim. Fakat oradâki maçı kabulüm, nihayet ring âdetleri (mucibince boksör namma konuşulmuş bir söz - dü. Bir boksörün kalkıp maç kabul et- tiğini alenen bağırması âdet değil - dir. Onun yerine başka biri söyler. Ben de o vazifeyi yaptım. Nitekim hemen ertesi gün Melihin çalıştığı büroya giderek müdüründen bir ay ık müsaade istedik. Bir aylık mü - saadeyi almak kabil olamadı. Haya - tını çalışmasiyle temin eden bir ama- törü de işini terketmeğe kimse icbar edemezdi. Maç öyle kaldı. Bu suretle Melihin herkes önünde maçtan isbat ve veri- len manevi taahhüdün ifası için ilk teşebbüs yapılmıştır. Esasen inti kam maçı müsaade almak şartiyle kabul olunduğu için, müsaade alma - cevap veriyor Dünkü “Akşam” gazetesinde, şehrimizde (üç maç yap- tıktan sonra Romanyaya dönen boksör Teodoreskonun bir mektubu çıktı. Romanyalı boksör o mektubunda burada mağlüp olduğu Galatasaraylı Melihle bir intikam maçı istiyor, bunu isterken, Melih namma tarafımdan kabul edilmiş olan intikam maçı hakkında (çıkmaz aym son çarşambasınâ kaldı bizim intikam maçı Kemal i galiba) satırını olsa daki, açmağı bir borç bildim. Eşref ŞEFİK Hakem Küçük Kemalin boksör Yorgosa cevabı Geçen haftaki maçtan sonra bok - sör Yorgosun benim yanlış hakem - lik ettiğime dair bir akşam gazelesi- ne yazdığı mektubu okudum. O mek- tupta; Romanyalıyı ihraç etmekli - gim lâzrmgelirken kendisini mağlüp addettiğimden dolayı boksör Yorgos şikâyet ediyor. Uzün boylu nizamname münakaşa- larma sapmadan söyliyeyim ki; © maçta bir taraf aleyhine hareket e dilmişse her halde bundan şikâyet e- decek mevkide olan boksör Yorgos değildir. Çünkü bütün seyirciler gör- düler; Yorgos üstüste yaptığı kasti hatalara rağmen kendini Diskalifiye etmediğimi görünce o neticeye var - mak için Romanyalının belinden a- şağı kısımlarma dört beş tane yum- ruk salladı . Dünyada şimdiye kadar olmuş ve olacak maçların hiç birinde tesadüf edilmesi imkân! bulunmıyan bu kasti maymea mesele kalmadı. Ondan son-! hatalara rağmen bir boksörün bâlâ ra Romanyalmın meydan okumasma cevap veren Yorgos dövüştü . Romanyalının mektubu, — Melihi kendini alkışlayanlar önünde girişti- ği bir taahhütten kaçmış gibi göste- dir. ada Dinamo takımiyle yapılmış olan ilk Türk - Rus maçından heyecalı bir karşılaşmayı gösteriyor. --Son maçlar münasebetile boks iddiaları tekrar başladı Boksör Yorgus ve hakem K. Kemal efkârr umumiyeye, kendi hesabıma|da bir adım ilerleyemek Yorgosa mağlübiysti ve rakibinin üstünlüğü - nü sükünetle kabul etmesini tecrü beli bir boksör sıfatiyle tavsiye ede- rim. Her halde bu yol onun ahali nezdindeki itibermi zırva tevillerden daha fazla arttırır. Boksör KEMAL Çankırı mualli (Beş 1 incide) tini almıyacaktı. Beklemeyi tercih ettim. İlk araştırmalar » | Kıymetli genç arkadaşlar buldum. | Bunlar vasıtasile yalnız Garbi Avru- pada değil, komşu memleketlerden başlıyarak bltün Avrupada meka hizmanın işleyişi ve ameli safhaları hakkında araştırmalar © yaptırdım. Arkadaşlarım iyi çalıştılar. Bunlar- dan biri İstanbul hapishanelerinde 12 gün mevkuf vaziyetinde kaldı. Sonra dünyanm en iyi hapishaneleri günlerce mevkuf kıyafet ve halinde vakit geçirdi.ve işlerin içyüzünü gördü. Belçika Adliye Nezaretinden aldığım bir mektupta şu göl bartıcı sözler vardır: “Otuz memlekete mensup miümes- siler vakit vakit hapishanelerimizi tetkik etmişlerdir, Bunlardan bir kış mı kâğıt üzerinde malümat toplama- yı kâfi görmüştür. Bir takımı hapis- haneleri dolaşmıştır. Fakat sizin gönderdiğiniz arkadaş gibi, tetkikle- rini dan görmek istiyen hiç kimse zuhur etmemiştir. Kemalist Türkiyenin mu vaffakıyet sırrını şimdi anlıyoruz.,, Diğer bir arkadaş hakkında Bel çika temyiz relsinden aldığım mek- tupta da şöyle deniliyor: “Mümesisilinizle görüştük. İstediği izahatı verdik. Fakat bu görüşme. lerde o mu çok istifade etti, biz mi bunu tamamile kestiremiyoruz.,, Hâkimlerin vazife kabiliyetleri Adliye işlerinde üç a var: Tahkikat, büküm, icra... Bunlardan İkicinsinde epeyce ileri adımlar attık ve salâh husule getir- dik, Bilhassa hâkimlere ai yeni bir'prensip ihtiva etti, prensibin bütün memleketlerin liye sistemlerinde yer ad- bulacağımı nokta, zannediyorum. Bahsettiğim hâkimlerin vazife kabiliyeti kn Kal km LAZ LE . bir çok ecnabi tanıdıklar bana bun- dar alâka ile bahsetmişlerdir. Her sene işe çok yaramıyan un- surları şahsi bir takdirle seçmek ve ayırmak lâzım gelseydi bir çok şi- kâyetler yükselecek ve hâkimlerin istiklâline el sürdüğümüz iddia edile- cekti. Bunun için bir hâkiminne miktarda iş gördüğünü, bunları ne dereceye kadar intizam ve sür'atle Çi kardığmı, bu çıkan kararlardan ne j kadarınm tasdik, ne kadarınm nak- zolunduğunu bitaraf bir ölçü diye kabul ettik. Her ölçü gibi bunun da elbette kusurlu tarafları vardır. Fa- kat umum için müşterek olan ölçü- lerde bunu göze almak zarureti var- dır. Noksanlar Bazi arkadaşlar nakzın pul eksik- Hiği gibi şekil noksanlarından ileri gelebileceğini ve böyle noksanları bir hâkimin kabiliyetine ölçü tutmak doğru olamıyacağmı ileri sürdüler. Bu itiraz haklı değildir. Bir askerin İbir düğmesinin yerinde olmaması, aşkerdeki intizam ve disiplin duygu" suna ölçü diye kullanılır. Nakzın 8 mleri kongresi Çankırı, (TAN) — Çankırı bölge- hak ve haksızlık iddia etmesi dünya| sindeki muallimlerin hemen hepsi da görülmiyecek hâdiselerden biri -| merkezde toplanarak on gün süren mesleki bir kongre yapmışlardır. Biz de vaktiyle boks yaptık; bir) Kongrede usulü tedris ve terbiye boksör mağlübiyetinin sebeplerini! bakımları konferans halinde her mu- -recek tevillere vesile verebileceğin - | yalnız kendinde aramağa alışmazsa,| allim tarafından söylenmiş ve müna- “ şezden meselenin bildiğim taraflarını | en çetin ve en açık olan boks sporun.) kaşalar olmuştur . Kongrenin bilhassa bu bilgi tedri- şalınm kuyvetlendirilmeşi ve ilerle - mesi cihetlerinden faydalı olacağı ümit olunmaktadır . Gönderdiğim resim, kongrenin 80. nunda muallimleri Maarif Müdürleri Fazıl ile bir arada göstermektedir. addedilen Belçika hapishanelerinde | > İborcunn bebi, ister pul noksanı, ister baska sebep olsun, muhakkak olan nokta, halkın işinin bu yüzden geri kaldığı- Idır. Maksat halkın işinde teahhürle- İrin önüne geçmek olduğuna göre pul noksanı dolayısile bir davaya ait ev- rakın iadesine sebep olan hâkim, e - sas vazifesinde kusur etmiş demek- tir. İcra bozuk Ancak şurası var ki tahkikat ve hüküm hususundaki iylikler halkı tatmin edecek bir netice verememiş- İ tir. Çünkü icra işleri bozuktur. O saf hada hiç bir gey yapamadık. İcra ta- mam olmadıktan sonra tahkikatın iyi ve çabuk yapılması, hâkimin doğ rü hüküm vermiş olması halkı bitta- bi tatmin edemez. kik ettim. İlk vardığım netice bu işin çok çetin ve güç olduğudur. İcrada evvelâ hâkimlik safhası var: Müracaatlar üzerine salâhiyeti dahilindeki hükümleri vermek... Zabıta tarafi var: Eşyayı gidip haczetmek. Ticari tarafı var: Haczedilen €$- yayı en iyi fiatle satmak, Bir de idare ve bankacılık tarafı İ var: Elde edilen paranm civarda ve- ya uzaktaki sahibini bulup ödemek. Bütün bu başka başka işleri mü- vaffakıyetle başarmak vazıfesini bir tek icra makinesinden bekliyoruz. Halbuki bir taraftan da slâkadarlar işleri uzatmak, izlerini kaybetmek, müruru zaman müddetlerini geçir mek için ellerinden geleni yapiyor- lar. Bütün bu sebepler yüzünden ic- ra işleri birikip duruyor. Çare yok Başka memleketlerde araştırma- lar yaptırdık. Gördük ki bu icra me- selesine hiç bir yerde çare buluna mamıştır. Yalnız İsviçrede İşler yü- rüyor, hem de hükümet vergi borç- larına filâna ait işleri icra vasıtasile yaptırdığı halde... Çünkü İsviçrede ödemiyen adam, iş icra saf- mutlaka, çare bulup ödeyor. Binlerce işden haciz ve satış safhasına giren- ler binde biri bulmaz. Diğer yerlerde mesele halledilmemiştir. da bir gayrimenkulü icra vasıtasila sattırmanm üç seneden az bir zaman da ikmal edilemediğini öğrendik. Benim bazı fikirlerim var. Fakat tetkikatımı ilerletmediğim için henüz bir kanun lâyihası şeklinde ifade e- demiyorum. Hedef, ayni memür ta- rafından muvaffakıyetle görülmesi mümkün olmıyan vazifeleri başka başka vasıtalarla başarmaktır: Me- selâ bir banka vasıta diye Xullanıls- rak borçluya ödeme emri göndert- mek, bu emri yerine getirmiyenleri bütün âkıbetlerile müflis vaziyetine düşürmek.. Paraya taallik eden bu gibi işleri bir bankadan geçirmek sa- yasinde herhalde hem sür'at görmek, hem de bazı işleri hacze meydan kal madan hal ve intacı mümkün olabile- cektir. Maliyede bulunduğum sırada bir tecribe yaptım. Maliyenin nakli hukut. muamelesinin, Ziraat Bankasi- na devredilmesile birçok kolaylıklar temin edilmistir. Mahkümlar Hapishane meseleleri üzerinde çok alâka ile uğraşıyoruz. Bu aym birinde mer'iyete giren ce- za kanunu tadilleri mucibince hapis- hanelerde mâhkümiyet ve ceza saf- hası dörde ayrılmıştır. Bunu da ay- rıca talimattame ile muhtelif devre ve safhalara ayıracağız. Birinci safha ayrı hücrede hapis- tir ki mahkümiyet müddetinin nor- mal surette yirmide biri böyle geçer. Ancak bu müddet bir aydan az ve al- tı aydan fazla olamaz. Ikincisi insan haklarından nuahru- miyettir,. Mahküm herkes arasmda yemek yer, fakat ayakta... Kimse ile konuşmaz, çalışmaya mecburdur. dur. Üçüncü safha da sigara içmekten ve harice çıkmaktan başka bütün in sanca haklara maliktir. Dostları. ve ailesile görüşebilir. Hapishane ıslâhatma atıldığımız z&man İki gayemiz vardı: Birincisi, ıslâh kabul etmez mücrim yetiştiren eski hapishaneyi yıkmak ve mah - nı tedricen kurutacak temiz ve ışıklı bir muhit hazırlamak... tahsil ve faydalı İcra işlerini çok esaslı surette tet- | Balkanlar- İ kümları ıslâh edecek, sabıkalı sıfati- İkincisi de, mahküm smıfını müs - bir hale koymak, 2110 - 986 amı Adliye Vekilile etraflı bir konuşma yaptık memleketi munttal kollardan istifa « de ettirmek ve yatın hapishaneden çıkacak mahkümün'imüstahsil ve fay- dahı bir ünsurr olrşma yol açmak... İmrali nümunesi Bü tasavvurlar İcin işe başlarken meclisten tahsisat İstemekten geri durdum. Eskiden mülâdavil sermaye diye hapishanelere ayrimış paralar- İ dan 12.500 lira kadar Para bir araya getirdim. İmrali adası için yapılan İ biltün masraf, kereste ve çivi için bu paradan tefrik edilen mahdut bir miktardır. Mahkümlardan bir imar kolu ayrık İ mıştır. Bunlar ortaya sinema usuliy- le bina ve eser çikardıklarına kaildi ler. Yani film alınırken nasıl bir gün- de koca koca binalar meydana getiri- Yirse Imralıda da samanlık, hububat deposu hayvanat damları, karakol, idare binası, misafir binası gibi bina- lar bir günde meyilana gelmiştir. Mahkümlara ( kovuş, yemekhane ve toplanma yeri olacak bina, on beş günlük çalışmaya ihtiyaç göstermiş- tir, Soğancılığa, zeytinciliğe ve sair is. tihsal işlerine ayrılan kollar yardıma ihtiyaç gördükçe imar kolundan kuvvet çekerler » Tarlada iş olmadığı zamanlar, boş kalan unsurlar imar koluna İltibak eder. İmar kolunun vazifesi, bina- lar, yollar yapmak, âdeta boş bir ada. ya çıkan kazaya uğramış bir vapur balkınım orasını imar etmesi yolunda, çalışmaktadır. İmralı işin cürümle- rinde teammüt olmıyan gen$. küvvete 1i,salâha müsteit unsurlar seçilmek. tedi Eskiden hapishanelerdeki çalışma, hiçbir usul ve sisteme tâbi olmıyan tesadif! bir uğraşma mabiyetideydi, Şimdi tam bir istihsal faaliyetine go- ürileeektir. Meselâ Isparta hapishas nesindekiler halıcılık üzerinde ihtisas peyda ediyor. Zonguldak civarı ma.» denlerde çalışacaktır. Edirne san'at ve pancar yetiştirme merkezi oluyor. Şarkta büyük bir ziraat kolonisi ku- mahkümiyetini bitirdikten sonra bu- raya ailelerini getirebilecekler ve'has pishane hududunun haricinde taris sahibi olup yerleşmek, kalmak imkâ- nını elde edeceklerdir. Unun müddet için hapis cezalarına mahküm olanlar, istikbal endişesiyle bize müracaatlar eğiyorlar: “Hükü- met, mahküm halimizde bizi düşünü- yor, Hapishaneden gikmes halimiz ne olacak, Hayata yeniden başlamak için de elimizden tutacak mi7, Bu müracaatlar şunu gösteriyor ki, mahkümlarla uğraşmak hususunda tâmamiyle yeni bir çığır açıldığını bizzat mahkümlar da kavramışlar» dir.» İşi hızlandırdık Tik tecrübeler müsbet neticeler ves rince cesaret bulduk. Çok ağır yü- rüyüşümüzü sür'atlendirmek istedik, Çift hayvanı, malzeme, tohum ve in- şaat için hariçten lâzım olan keres- te, çivi ve demirin karşılığı olmak ü- zere bu sene Meclisten 104.000 lira aldık, Bü paranm hiçbir kısmı bügüne kadar olan işlerimizde kullanılma n153“ tir. Bundan sonra kullanacağız ve müsbet sahada aldığımız neticeleri bu sayede birkâç misline çıkaracağız. Imralıda 80 kişi var, Evvelâ 200, gelecek yaza girerken 400 miktarma çıkacaktır. Edirnedeki 100 kişi ev- velâ 300, sonra 500 olacaktır. Ispar- tada halıcılık üzerinde 200 kişi calı- sıyor. Bunu birkaç merkeze daha teş- İmil ederek halıcılıkla uğraşanların ye künunu bine çıkaracağız. Madenlere, evvelâ daha az bir rakamla başlıya- rak 500 kişi göndermek istiyoruz. Güzel bir çığır Bu mülâkatm büyük bir kısmmı açık ağızla ve derin bir slâka ile din- ledik. . Şunu . anladık ki, Saracoğlu kendisine mahsus müstakil görüş ve düşünüşle, yaratıcı zekâsiyle adliye- mizin içindedir. Orada uğraşıyor. hazırlanıyor ve yaratıyor. Hele hapishane ıslâhatı gibi geniş bir faaliyet sahasmm bugüne kadar olan kısmını tahsisatsız başarmak ve salâh faaliyetini bizzat omüstahsil yapmak memleketimiz için ve hattâ pek çok yabancı memleketler için ye- ni ve güzel bir çığırdır. e Verimli çığırın diğer birçok işlerimiz için ör- nek olmasını dileriz.

Bu sayıdan diğer sayfalar: