3 Ekim 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

3 Ekim 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Tklnanlar Çekleri Yendiler 10,000 Alman Seyirci Futbolcülerle Beraberdi 3-10.-096 ez (aç | KOMŞU hikâyesi m e ir ÇA Yazan: Antun Gustav Matos Çeviren: İbrahim Hoyi u Babasmın elini öpüp, Allahısmer.;yet güç işitilebilen bir sesle yalvar- ladık dediği anı bir daha görür gibi| mıya başladı: oldu; sıcaklığını daha hâlâ yândkla.| — Acıyınız, acıyınız. Hem bana, rmda hissettiği, sanki erimiş de -| hem kendinize aciynlız kaçık adam.. mir gibi fışkıran gözyaşları arasın - | Eğer odanıza girer de, aklınızı başı- da ihtiyar Albsy ona: niza toplarsanız. Ne İsterseniz, anla- fış K İarecisi Fon | yı irdim. ye güreşiyor. Beşinci dakikndn Tası | temalı ime Miele sanan a eN Ea iin — Kitin: 4 çok mükemmel bir salto ile köprüye | OYUNA bu tehlikeden kurtuldu. Şimdi graflarını almışlardır. duğunu bilen, ve sizin de o bo5, K©| oo xerr. Geceniz hayrolsun! ş getirdi ise de köprüsü kuvvetli olan eke Dm gok derle odalarmizm karanlığında yapa Kocası mr?. Işte bunu asla düşü * Sovyet bu ilk tehlikeyi bir perende iyor. iki gü - yalnız kalarak mes'ut olmadığınıza nememiş, akil ve hayaline bile getir San Ta 2 — — we Halkevi takımı Rusyada Dinamo takımiyle karşılaşmak için sahaya çıktığı sırada Leningrat Güreşlerinde Sovyet > Güreşçilerini Nasıl Yendik ? "Ağır Sıklette Yer Leningrat, 25 Eylül (Muhabirimizden mektup) — Bu gece burada etnografya müzesinin büyük salonunda Türk ve Sovyet| - ——- güreşçileri bir defa daha karşılaştılar. Telgrafla kısa bir hulâsa. | sını verdiğim bu güreşlerin şimdi de mektupla tafsilâtını veriyo. | rum, Kenan - Gevalaviç 86 kilo — İlk dakikalar deneme| ile geçiyor. Kenan ikinci dakikada! güzel bir kafa kol kaptı ise de tuş| münder dışımda oldu. Kenan hâkim| kinli bir güreş “yapıyorlar. Hüseyin dakikalar ilerledikçe daha iyi güre- şerek rakibini yoruyor. Beşinci da- kikada hasmını taktığı salto ile al - Necmi, Kurduğu Köprüyü Tutturama- :mak Yüzünden Ağır ve Acı Bir Mağlübiyete Uğradı İle savuşturdu. Müsabaka ayakta devam ediyor. (o Sovyetin hamleleri daha Yazla oluyor. Kenanm müsait bir fırsat kolladığı pek belli... İlk on dakikayı Kenan galip vaziyette bi- tirdi. Kenanın isteğile müsabaka ayakta devam ediyor, Sovyet güreşçi müte- madiyen dışarı kaçıyor. Fakat netice. de Kenan sayı hesabile galip ilân edil- di. 61 kilo: Ankaralı Ahmet - Tara Tarasof çok kuvvetli bir genç. Mü- #abakaya büyük bir sür'at ve kuv- vetli hamlelerle başlandı. Ahmet bir kafa kol kapmaya teşebbüs ederken hasmı çok atik davrandı ve Ahmedin belinden yakalıyarak altına aldı. T: rasol burgu tatbik etmek istiyorsa da Ahmet mâni oluyor. Nihayet Ah- met büyük bir kuvvet sarfettikten sonra alttan kurtularak ayağa kalktı. Tarasof teknik çalışarak Ahmedi müşkül vaziyetlere sokuyor. Bir de- fasında Ahmedi saltoya alarak her ikisi birlikte minder dışma yuvarlan- dılar. Tarasofun daha fazla çalış - masma rağmen ilk devre beraberlik- le neticelendi. Kur'ada Ahmet alta düştü. Tara gol burgu takmak istiyor, fakat mu- vaffak olamıyor. İkinci üç dakikada "Ahmet üste geçti. Hasmını belinden kündeye getirmeğe uğraşıyor fakat Sovyet güreşçi netice hakkı olan ga- Tibiyeti sayı hesabile kazanıyor. 66 kilo: Sadık - Kostantir Sadık uzun boylu ve mütenasip vücutlu hasınm yanında bir çocuk gibi kalıyor. İlk dakika ayakta ve birbirini derismekle geçen müsabaka Sovyet güreşçisinin Sadığa tatbik et- mek istediği kafa kol oyunile hara- retlendi. Sadık güzel bir perende ile bu tehlikeyi atlatarak hasmı altı- na aldı. Şimdi üstte olan Sadık has- mını belinden yakalıyarak köprüye getirmeğe uğraşıyor. Ve bu oyunda iki defa muvaffak olarak puvsn ka- zandı. Sadık aslanlar gibi güreşe - rek hasmmı müthiş hırpalıyor ve bu uğraşma ile Sadık galip geliyor. 72 kilo: Ankaralı Hüseyin - Nük Beli de birbirini kollayarak, tem- gar" reşçinin birbirlerine tatbik ettikleri oyunlar halk tarafından çılgınca al- kışlanıyor. İlk devre neticesinde mü- sabıklar berabere ilân edildi, Çekilen kur'ada Hüseyin alta düş- tü. Hasmınm takmak istediği kıle- lerden çok kolaylıkla kendini kurta- ran Hüseyin Nükkeri'nin puvan al - mazma müsaade etmiyor. İkinci üç dakikada üstte çalışan Hüseyin bir netice alamadı. Son dört dakika ayak ta ve Sovyet güreşçinin müthiş sal- dırışlarile geçti. Ve yirmi dakikada Nükkeri müttefikan galip ilân edildi 79 kilo: Mersinli Ahmet - Suri kof Kıymetli güreşçimiz ringe mutadı olan sevimli tebessümlerile çıktı. Mü- | sabaka başlamasile Ahmedin aslan- lar gibi güreştiğini, hasmı havaya kaldırdığmı ve yerden yere vurduğu- nu görüyoruz. Hasmını böyle yerden yere vurduğuna bakarak sakın Söv- yetin hafif bir güreşçi olduğu hatırı- hıza gelmesin. Bilâkis çok mütena - sip vücutlu ve kolları fazla bir kuv- vete malik. Ahmet ilkönce çektiği supleksle Sovyet güreşçiyi havaya kaldırarak başmın üstüne dikti. Fa- kat hasmı bundan kurtuldu. Arkasm- dan bir daha bir daha derken Sovye- tin künde ile havaya kalktığını ve şimşek gibi seri bir hareketle sırtü: tü yere serildiğini gördük. Aslan gü- reşçimizin bu galibiyeti alması için 3 dakika 8 saniye gibi kısa bir zaman kifayet etmişti. Mersinlinin bu gali- biyeti binlerce kişi tarafından çılgın- ca alkışlandı. 87 kilo: Büyük Mustafa - Stepa nof Müsabakanın iIk dakikaları her iki güreşçinin birbirini kollamasile geçti. Mustafa gene o meşhur çaprazmı al- mak için fırsat kolluyor. Hasmı müt- hiş kuvvetli bir genç. Mustafanın el enselerine dehşetli mukavemet edi - yor. Nihayet yedinci dakikada bu meşhir oyununu tatbik ederek hasmı- nı alta aldı ise de Sovyet hayret edi- lecek bir kuvvet sarfederek şimdiye Kadar yüzleree meşhur. pehlivanın dayanamadığı bu oyunda sırtını yere gelmekten kurtardı. İ Dinamo maçında kalecimiz Ci- hadın enfes bir kurtarışı 40,000 seyirci önünde Pragda oy- nanan Alman « Çek milli maçmı Al- manlar 2 - 1 kazandılar. Bu mühim maçta Çekler oyunun 26 ncı dakikasında bir gol yapmışlar. dı. Birinci devre Çekler lehine 1 - 0 bittiği halde Almanlar ikinci vr nin on ikinci dakikasmda beraberlik ve maçın bitmesine dokuz dakika ka» la da galibiyet gollerini atmaya mu- vaffak olmuşlardır. Bu maç münasebetiyle Avrupa ga-| İzeteleri şu malümatı vermektedir: | Alman takımiyle beraber Prag şeh- rine kadar seyahat eden Almanlam adedi 10.000 kadardı. Bu da Alman milletinin futbole karşı alâkası İs pat eden bir haldir. Halk o kadar muktesit olduğu halde bu seyahate Severek iştirak etmiştir. Maçtan ev. vel sahanın üstünde uçan bir tayya- reden Alman takımmâ bir çelenk a- tılmıştır. 120 kişilik bir askeri ban- do her iki' milletin marşlarmı çal mıştır. Alman takımiyle beraber “seyahat edenlerden ekserisi milli takımleri - nm galibiyetini beklemiyorlardı. Çün kü takım, en umulduğu ve en iyi ha- zırlandığı bir sırada (Olimpiyat fut. bol turnovasında) Norveçlere mağlüp olmuştu. Ondan sonrada Polonya milli takımiyle berabere kalmıştı. O Polonya ki, beynelmilel şöhreti pek fazla değildi. Almanlar fevkalâde bir gayretle ve olanca siir'atlariyle oynamak saye- sinde galip gelmişlerdir. Çekler ise birçok fırsatları malüm olan ağırlık- ları yüzünden kaçırmışlardır. Alman takımın bu galebesi Al - man futbolünün kredisini biraz yük - seltmiştir. Alman takımı oyundan sonra otel-| lerine avdet ettikleri vakit Hitler) ve Alman sporunun o Yunan At'etleri- ne Hediyeler Atina, 2 (Hususi) — Yunanistan postaları tasarruf sandığı idaresi kendi memurlarından olan sporcula- ra, atletlere Balkan umum Yunan © yunlarınn hatırası olmak üzere bi - rer gümüş kumbara hediye etmeye karar vermiştir. Geçen pazar günkü Bulkan oyunla» rında yüksek atlamada birinciliği ka- zanan Pantazise cumartesi günü stad- yomda kralm eliyle bu kumbara ve- rilecektir. Pantazis posta idaresinde memurdur, İlk on dakikayı Mustafa galip va- ziyette bitirdi. İlcinci on dakika Mus- tafanm arzusile ayakta devam edi - yor. Sovyet güreşçi fazla kuvveti sayesinde Mustafaya mukavemet et- tikten başka sırasında oyunlar da tat bik etmeğe çalışıyor. Müsabaka bir| an müthiş sert olmağa başladı. İki hergül birbirini sikiştırmağa ve min- der dışına atmağa başladı. Bu daki- kalar beraberedir. Bon dakikalarda Sovyet kesilmeğe ve Mustafa bilâkis canlı hücumlara başladı. Ve yirmi dakikâda Mustafa müttefikan galip ilân edildi. Ağır siklet: Ankaralı Necmi - İ vanof pa de Necmi Moskovada Gonca'ya olan mağlübiyetinin acısını çıkarmak için miisabâkaya müthiş saldırışlarla baş- ladı. Necminin mütenasip vücudü ya- nında tostoparlak kalan Sovyet bu a- taklardan şaşkına dönmüş bir vazi- yette bocalıyor. Ve mütemadiyen minder dişma kaçıyor; Mamafih her iki güreşçi de birbirine öyun - tatbik edemedikleri için ilk devre-beraber - likle neticelendi. Çekilen kur'ada Necmi üstte güre- şiyor. Ve Sovyet güreşçiye tek icle takmağa çabalıyor. Sovyet bu müş- de u tr. Kiyet, 2 Dün gece buradaki büyük sirkle yap- tığımız eskrim müsabakalarında Sov- yet e#kirimeilerini üçe karşı on üç ile Rusyada Güreş ve Eskrimde Yine Kazandık (Tan muhabirinden) rlak bir surette yendik. Güreşler- de Küçük Hüseyin, Nuri, Mersinli Ahmet sayı hesabiyle kazandılar, Ne- tiee 8 « 2 bizim lehimizdedir. İzmitte Bisiklet Yarışları Izmit, den) — Akyeşil spor arasinda 18 kilometroluk bir koşu yapılmıştır. Yarışa 6 sporcu iştirak etmiş, Vahdet 38 dakika bir saniye muhabirimiz - bisikletçileri (Hususi birinci, Mahmut beş saniye fark- ikinci, Kadri bir dakika farkla ü- güncü gelmişlerdir. Henüz Rusyada bulunan Akyeşilli Bisikletçi Orhan, gelince klübünün kletçilerini yetiştirmiye çalışacak m için köprü kurmak istedi ve köprü- ,sünü-tutturamadığı için sırtı yere geldi. Galip iken mağlüp düşen Nec- kül vaziyetlerden kurtulmak içinü - minin; busıkletle daha çalışması icap midin fevkinde efor sarfediyor. Gü-| eder. reş tam on ikinci dakikada ve Neçmi- nin hakimiyeti altmda devam-eder »| Tibi İkinel müsabakalarmı da 3 - 4 ga iyetlerile bitiren güreşçilerimizi teb ken birdenbire alttan kolunü kaptı -| rik etmek bir vazifedir. rah güreşçimiz'bu tehlikeyi atlatmak Şazi TEZCAN X Pero, oğlum demişti, askerlikte muvaffak olamadım. Bari doğruluk- tan âyrılına... Işçi, ol, amele ol. Ec - dadın gibi dalma namuslu kal. Işte şurada bir rüvelver var. İşine yarı Bana yahut kendine bir leke sürdü ğün zaman, bizzat kullanırsın. Hiç şüphe yok ki, utana utana yaşamak tansa şerefle ölmek daha hayırlı - dır. Tkalak, çifıt çarşısını andıran ba- vulunu karıştırdı. Bir resim buldu. Bu fotoğraf oldukça donuk, solmuş olmasına rağmen saçları kırlaşmış. gocuk yapılı, soluk, kara gözlü, du - daklarında kederli ve ebedi bir te - bessiim çevrelenmiş. Gönül çekici bir kadını akislendiriyordu. Ve işte| şurada olürün, bu yabancı, ağam da| iki yıllık bir sefahat âleminden son- ra, bu sevgili, azizlendirilmiş can - sız sembolü dudaklarma götürdü, ve hıçkıra hıçkıra ağlıyarak öptü öptü. Tanrmm ebediyetine göçmüş olan annesinin silik gölgesile avundü. El- biselerini çıkarmadan minderde kv rılarak uyudu, kaldı. Birden uyandı. Pencereye vurulu- yordu. Korku nedir bilmiyen Tkalak rüya görüyorum sandı. Pencereye, bir, bir daha bir daha... Uç kere vu- ruldu. Ayağa kalktı. Pencereye yak- laşınca, yukarı kattan sicimle sarkı- tılan bir anahtarın sallandığını gör- dü. Anahtarın yanında ufak bir kalb biçiminde bir pasta sarkıyordu. Ge - ce yarısı olmak üzere idi. Her yerde hüküm süren sessizliği arâ sira ge- çen bir otomobilin vızıltısı ve uzak - ta, mandoline uyan Italyan işçileri- nin şarkıları yüzüyordu. — Fransa hudutlarmın dışında bir panayıra gitmiştik. Yalnız olduğunu zu, kaldığınızı hatırlıyarak, size şu inanan bir Fransiz kadmıyım. Tkalak, teşekklir ederim, teşekkür ederim... Diyerek, daha hâlâ rüya - sında gördüklerinin tesiri altında ya rr uykulu, yarı uyanık bir halde, ken disine verilen hediyeyi çözmeye ça - ışıyordu, Sesi, zaptedilmiş hıçkırık- larla titriyordu. Arkaya doğru pen - cereden sarkarak, hediyesini çözme- ye çalıştığı sırada on dördüncü gü - nüne ulaşmış ayın, yumuşak ve ılık ışıkları altında bir başkalaşmış, de - ğişmiş olan kadına baktı. — Oh.. Ne güzelsiniz, sevimli kom şum... Bana nasıl bir hediye getirmiş olduğunuzu ve bu pasta ile nasıl bir #aadet İçinde yüzdüğümü kabil de - gil bilemezsiniz. Oyle sanıyorum ki, bu hediyeyi bana getirirken İyice dü şündünüz.. Zira bu, kurumuş kalbi elimde tutarken, kalbinizle rukunu - zun bir parçasmı tutuyormuşum gi- bi geliyor bana... — Hızlı konuşmayınız.. Komşu - lar duyacak.. — Korkmaymız, aşağıdaki kirac lar dalma seyahattedirler. Birden Tkalak, pencerenin eşiği- ne sıçradi. Ve teçriibeli ellerile pen- cerenin dış pervazmı yaksladı. Ve sanki bir uçurumun başımda durüyor- muş gibi, bütün ağırlığile sırtüstü! karanlıkta asılı kaldı, — Allahım, Allahım. Ne yapıyor. sunuz, deli misiniz7.. Şu, çürük tah- ta bir koparsa, yalnız, enseniz kırı lacak.. Bir kardeş, bir oğul, bir Ak lah gibi yapmayınız, rica ederim.. danıza giriniz. Acıymız!.., Birden kadın ağlamaya başladı. Tkzlak'ın elleri gevşeyince, düşecek- miş gibi oldu. Delikanlı alnında göz | yâşma benziyen sıcak bir yaşlık his. setti. — Benim #evgili, güzel, merhamet- li komşum., Sizi üzmekten, korkma sam, çekinmeseydim, şu dâkikada sanki havuza dalarmış gibi, bu ka - ranlığın içine kendimi (o bırakırdım. Zira, senin o ferâh verici güzel dün- yandan alnıma bir çiğdem düştü gü- zelim... «İgiğitk kopardı. dmız mı, ama ne İsterseniz yapaca- ğım., Pencerenin pervazı çatırdayarak kırılımca, kadın, zorla bastırılmış bir Delikanlı ise, neşeli ve bol bir kahkaha savurarak kuv - vetli bir sıçrayışla odasına atladı. — Şu dakikaya kadar, sizinle ka - ranlik arasında, yaşama ile ölüm a- rasında yani boşlukta asılı duruyor dum. Şimdi ise saadet ve hayat, sizin o ay ışığı vurmuş pencerenizden bana bakıyor benim güzeller güzeli kom- şum., Eskiden olduğu gibi, delikanlı, per vaza dayanarak gölgesi ay ışığı ile biribirine sarmaş dolaş olmuş ve â - deta yıldızlarla bezeli, çevrili genç kadına bakıyordu. Genç kadın da ses sizce bu yeni, her gün rastladıkları ns benzemiyen adamı süzüyordu. Uzun bir müddet sessizce ve yal « niz gözlerile konuştular. Nihayet ka dın söze başladı: — Ben sizden hoşlanıyorum. De- dl. Çünkü sözümü tuttunuz. Ayni zamanda, vidimi hafırlalarak ben - den bir şey istemiyorsunuz. Gece « niz hayrolsun. Bü dakikalardan is tifade etmek lâzım... Geceniz hayrol- sun ve teşekklirlerim komşum... — Bir parça daha durunuz. Ve hiç olmazsa isminizi söyleyiniz ba « Göbek adım Valentinadır. — Boş bir isim... Eğer yanılınıyor- sam, vaktile bir güzel bir prensese de Valentina derlerdi. — Evet, Milânolu meşhur Valen- tina... Peki sizin isminiz ne? — Peter, Kaba Peter. — Geceniz hayrolsun, sevgili Mös- yö Peter. Ve surevar, tekrar görüşe mek Üzere... Nereed ise kocam gelir. memişti, Alnını soğuk bir ter kapla” dı, birden... Duramadı. Sokağa fır - ladı. Ve şafak sökünceye kadar, isil dayan yeşilimtırak ateş böceklerini andıran parlak yıldızlarla dolu ve ay işğile şıkır şikir yıkanan geesizlikte kayıkla gezdi. Tam yatmak üzere idi ki, penee “ reye vuruldu. Ve tpkı şafağa benzi“ yen sarışın, sevimli komşusu, kızara» rak, pembemsi tenile, dantel sabah* İıği içinde bin kat daha güzelleşmişi bir halde göründü. İlâhi mavi gözle, ri uykudan mahmur mahmur idi. Kıpkırmızı, ve şehvetli, kalın dudak larma küçücük parmağını götürmüş delikanlıya sus!.. Diyordu sanki.. Tkalak, yorgun ve yüzü solgun bif eda ile: — Bu gece hiç rahat etmedim. diy fısıldadı. Korkma!.. . Seni: anlıyorum Korkma Peter.. Ben yalnız ve yalnı$ seninim... Güneşin ilk şualarile aydınlanan çiçekli ve sessiz pencereye -iştiyaklâ kollarını uzatan delikanlı, orada, sevgilisinin nefesile titriyen bir çi * çekten başka bir şey bulamadı. İçerden -(r) ise Tg) gibi söyliyef bir erkeğiikaba sesi geliyordu. Bu, böyle iki hafta sürdü. Bir gün, Valentina, Tkalak'ın, net reye gittiğini bildirmeden, hiç bir bırakmadan ortalıktan kaybolduğu ? Du anlayınca şaşırdı. Keder ve üzüf tüden hastalandı. Yağmurlu bir a şam, kocası gayet garip ve insan! $İ sırtan bir tavırla, çok mühim misafirini beklediğini ve gelince yalnız kalmaları icap ettiğini söyle di. Kadını, yine kimbilir nedir; mü hakkak yorucu bir ticaret işi, Ozü senet, kunturat İmzalama meselesi dir.. Diye düşündü, kendi kendi Ve tam sofradalarken, Peterin iyi tanıdığı syak'seslerini duyu âdeta bayilacak gibi oldu. Bütün # rarlarna, sorgularına rağmen, kı bu beklenmiyen, Ümit edilmiyen yaretin sebebini söylememekte İl “e | “Kadın sevgiden ve korkudan ga - (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: