3 Ocak 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

3 Ocak 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 3-1-7 TAN Gündelik gazete Bâşmuharriri Ahmet Emin Yalman Tan'ın hedefi: Haberde. fikirde, herşeyde temiz, dürüst, samimi olmak, karin gazetesi olmay? çalışmaktır, — — amaaan Günün Meseleler | Fal Bir milyona yakım satan Fransız Gazetelerinden birini gözden geçiri . yorum, Küçük iünlar sayfasında - yun. Bu ilinlar 14 muhtelif kısma syrılmıştır, Kiralık evler, Iş arayan- lar, otomobil satanlar... vesaire... Bü- tün Hânların sayısı 45 tir. Ve tam 21 tanesini falcılar, kayıptan haber ve. trenler, ele bakanlar, münccelmler, «el yazısından ahkâm çıkaranlar İş- gal etmektedir. Ortalık karıştıkça ve akıl, şahsi ve umumi meseleleri halletmek kudret. sizliğini duydukça, herkes, müsbet- ten mistik'e kaçıyor. Tevekkülü, Şar, kın miskinliği sayan Garplılar, Pari- sin izbe odalarında, şimdi Hintilye avi lari Tie rölili; ihtilâllerde, hat- tâ şu sadece demir ve çelik üzerinde oynıyan silâhlanma yarışmda bile derin bir mistik hâkimiyeti görmez misiniz? Dikitatörlerden birinin te- baası hana : — Onda bir peygamber hali yok mu? diye sormüstu. Celâl Bayar, malne ödemek için Mraç malı arıyor. o Şu kapattığımız tekkelerin yeşil dervişlerinden, çin gene falcılara kadar, eskiden ne ka- dar mistik ve fal stoku kalmışsa, hepsini müsbet Himler oOdünyasma sevketmek teklifine ne dersiniz? Yal nız yola çıkarken, kendilerine yeni bir Tüyatç vermeliyiz: Karamaça kı. u buhran, sinek yedisi harp, yü - rek birlisi Milletler Cemiyeti, orya papazı (istediğiniz diktatör ismini koyunuz!) Ve sew Her gün gazetelerimizde, Anadolu. Bun şu veya bu kasabasmda yeni bir anıt dikildiğini okuyoruz. Bu anrtlar ya Atatürke karşı sarsılmaz saygı. mızın, yahut halka bazı milli vak'a. ları dalma hatırlatmak niyetinin > serleridir. Ve birçokları gerçekten hazin şey. lerdir, O kadar ki Atatürke vo minnet duygumuz va zafer hatı. rasma bağlılığımız, bizi bir gün, ha. yılarmı düzeltmiye ve bazılarmı ye . niden yapmıya sevkedecektir Anıt yapmağı meslek edinen meş. hur Avrupa san'atkârlarmın dahi, hele bizim telkinlerimizin fazla tesi ri altında kaldıkları zaman, ne kadar #7 muvaffak olduklarını. görüyoruz. Halbuki bütçeleri bukadar Masraf etmiye elverişli olmıyan büyük içi, çük kasabalar, san'atla biç alrşveri, şi olmıyan ve eserlerini taşcıları ps, martıyan kimselerin ellerine düşü - yor. Basit ve doğru *edbir, Türk say gısı kadar Türk zevkine ve kültür ne delil teritid edildiğine şirke or. mıyan bu eserleri merkezin salâhi . yetli konrolü altma almaktır. Hükü. metin bu yoldaki kararını öğrenmek bizi teselli etmektedir Daha bu anıtlardan bliyük, küçün, binlercesini yapacağız -Türkiye cad. meydanları ve parkları acık , Wı bir surette bostarlar, Fakat anıt . larımızla onları, vaktiyle Türk anıt » çeşmelerinin VEYB Ona “ benzer san'at eserlerinin süslediği gibi zen. nn İnhisarlar Idaresi Mütehas- 0 sısı Avrupaya Giti * ” İnhisara tâbi Türk mahsullerini barict piyasalara tanıtmak ve Türk Mallar; için piyasaları yakmdan ta kip edebilecek ajanlar temin etmek çin İnhisarlar İdaresi mütehassıs Avrupaya gitmiştir Sokakta kalmış bir ahretlik derdini döküyor YAZAN: Suat Derviş iri gözlerini açtı. i , Tırnakları — kızıl boyalı ellerini biribirine kavuşturdu. Ve genç yü: zünü aydınlatan .bir gü- Tümseme ile söze başladı. “— İstanbullu değilim. Kırşehirliyim. O Babam Muharebede ölmüş. An- nemi iyi hatırlarım. O öl düğü zaman epey büyü: cektim. Dayılarım beni Kırşehirde bulunan bir İstanbullu ailenin yanr na evlâtlık verdi. Birkaç zaman sonra onlar beni alıp İstanbula geldiler. İs- tanbula geldikten sonra da ben onlarm 'yanından çıktım. Niçin?.. li — Niçin olacak, çok hırpaladık- ları için. Evlâtlrk olarak almışlardı amma,. İsmi evlâtiık.. En hain üvey ana bile bir evlâda böyle bakmaz. Biz ilç kızdık. Ne üstümüzde vârdr, ne de başımızda; çıplak ayak taş- ların üstünde dolaşırdık, , Elimize . wmaslardi. Yalnız evlât. Itıncin boğma toklununa ça- lışındık. Bvvelâ! ka Yoldaşlarım. dan en büyüğü bu hale dayanama- dı. Bir gün aldı başını, çıktı gitti. Birkaç gün sonra bir dayak vemiş- tim, Ben de evden çıktım. Benden evvel çıkan kıza, bir apartıman ka. Picsı bir iş bulmuş, bende ona mürgeaat ettim: “Günü gününe İş bulunur mu hiç?” dedi. “Benim yatacak yerim yek, GÜL süm abla.” dedim. “Ziyanı yok, dedi, kapı bulunet- ya kadar burnda kal, ben sana Vİ yecek, içecek veririm; sen de bana günde yirmi beş kuruş ver.” dedi. Tabii kabul ettim. Dört gün böyle gecti. Benim yanımda dört Jlram vardı, Bunu, bana yanlarında kald ğrm bes sene icinde vermis olduk- ları bavram hehelelerinden topla- mistrm, Bunun bir lirasr gitti. O ——, Kıymet bulduğu A'manyanm dört senlik il tasadi plânı mucibince, süprüntüler. den bile istifade ediliyor. Ssliüloz hâ- kimiyeti varken bu süprüntülerin gü- nün birinde zehirli gaz olarak mey » dana, çıkmıyacağını kimse temin e. demez. Yukarıki resim, Almanyoda çöplerin ne büyük ihtimamla toplan. dığına acık bir delildir gün bana bir kapı bulunduğunu söy lediler. Bunlar genç bir bayanla ko- casıydı.. Pek Sessiz bir evdi, iş te ağır değildi. Uç hafta rahat rahat geçti, Üçüncü hafta kaptemm. 6 vinden tanıdığım genç hizmetel kız ları, bana: “Bu pazar giinü bere- ber sinemaya gidelim” dediler. Hep beraber çıktık. Sinemaya gittik. Çok eğlendik. Bir tanesinden çıkıp ölekine, girdik. o Arkadaşlarının yanlarında tanıdıkları delikanlılar vardı... İkinci sinemadan sonra bir ötemebile bindik. Maslâğn doğru gittik... Benim örariim, bütün mute fakta, bulaşık culkurunun heşmda grçti,.. O günkü hayatımız çok ho- ti. vğen #aat veliye karlar isine M idim. Döndüğüm zaman E #sat ön olmustu. Eve gitmiye kork tum, azar İşitirim diye. Kapıcnm yanına gittim. Kapıcıda o gece kal dım. Ertesi sabah gittim, bizim bayan kızmış, Elime yedi buçuk İi- ra olan hakkımı vererek beni kepi dışarı etti. Yine kaplcıya gittim. Kapıcı bir kere koleu parası olanak üzere elimden 2 lira aldı Sonrada yine gecesi yirmi beş kKurustan 0- rada tam altı gün kaldım. Üç lira da böylelikle gitti. Nihayet bir gün kapıcı bana: “Sana yaşlı, kimsesiz bir bayın yanında ig buldum” dedi, Gittik, sekiz lira aylıkla oraya gir- dik. Bayan çok iyi idi. Iki hafta geçti, Kapıcı kadın geldi; “Burada sekiz lira sirunrann Ron sana nn beş liraya bir iş buldum” dedi, Da- dılıkmış. “Ben hiç çocuğu bakma» dım” dedim. “Ziyanı yok. Yalnız sana sorarlarsa, iki çocuk büyüt- tüm, dersin” dedi, Beş parasız beş sene çalışmıştım. Ayda on beş lira bana banker aylığı gibi geliyordu. O yalanı söyledim ve dadı diye tu- tuldum. Ve hiç çocuk büyütmemiş- tim, tabii buna da bakamıyordum. Bir gün çocuk çok ağlıyordu. Sus. Sun diye kavun yedirdim. Müthiş hastalandı. Beni kapı dışarı ettiler. Yine kapıcı Gülsümün yanma diş- tüm. Tabit daima aldığım paraların İki lirasmı on beş lira olunca dâ ilk aylığımın üç lirasını kapıcıya veri» yordum. Birkaç hafta işsiz kap!cı- da oturdum. Kazandıklarımı da günde yirmi beş kuruştan Gülsüm ablaya veriyordum. if gün Gülsüm bana: “Bir 6- | lektrikçi var evlenmek isti. | yor. Pek iyi çocuktur. Günde bir; | Çöp'er'n en çok |: ir buçuk lira kazanıyor. Seni gös- terelim de, evlen” dedi. Doğrusu ben de evlenmek istiyordum. Çocü- $u bir gün kapıcmın odasma getir. diler, fena bir delikanlı değildi. Be- ni beğendiğini söylediler. Ben de beğenmiştim. Söz kesilince Gülsüm, abla benden kılâvuzluk hakkı beş lira aldı. Beş Jira da kâğıtlarımızın asılması İçin lâzım gelen ilk mas- raf için verdim. — Niçin çocuk bu parayı verme- — O, nişnn ve düğün için, yü- zükler Için masraf ödecekmiş. dedi. “| ler. Bu masraf benden olacakmış, kabul ettim... Fakat işte delikanlı da gidiş o gidiş, Birdaha ne karşı- ma Çıktı, he yüzünü gördüm, ne de evlendim. Kapıcıya soruyordum: “Memleketinden kâğıtları getire miyormuş" diyordu. Baktım, evle- neceğim yok, yine çalışmıya ka- rar verdim. Yine bir zengin apartı- manda iş buldu, Her şey iyi idi. Ye- mek bol, içmek boldu amma, evde bir verem vardı. Verem tükürüyor. du, Ben tüklürdüğü kanları yıkrver- dum. Verem olmaktan korktum. & güntin birinde korktuğum başıma geldi. Büyük bir öksürük ve ateşle yatağa düştüm. Beni kapı dışarı ettiler. “Git yat, TAN Nasıl Iş Buluyorlar? rarsarararemeesesaeaeaeaeaeeeieeeaaeeeeaeeea Eeee Iş rejimi bütün şertlerile #eessüş eden memleketlerde i- ımyan kadın, çabuk ve emniyetle iş bulan kadındır. Ve b tadın ev hayatında olduğu gibi, iş heyatında da tam müs. *ahsildir. iyi olunca gel” dediler. Çok kor- kuyordum. İster istemez evden çık- tım. Yine kapıcıya geldim:.“Aman, sen ince bir hastalığa uğramışsın, ben seni evimde bir dakika tuta- mam” diye yüzüme karşı söy Bu evde arkadeklerımdan birin yaşlı bir efendisi verdır, bana acw Beni 'bir doktora götürdü. Doktor? “Veremdir”. demiş. - Çılgma dön- Aim O meshametli insan: “Valla. hi kızım, benim evimde de gencler var; Ben seni evimde tutamam” de- di.. “Bir hastane bülalım sana. Şim diki halde kapıcıya git” Sokaklarda kalmitsım Çok şim vardı. Sırtım sızlıyor ve öksü- rüyordum... Yine sürüne, sürüne kapıcıya gittim. Iki gözüm iki çeş- me ağlıyarak: “Beni eve al" diye yalvardım. F» kat fayda etmedi. On dan ötesini siz biliyorsunuz. Yolu. mun üstüne çıktmız. (o Beni Etfal hastanesine götürdünüz. Etfa! has. tanesinin doktoru verem olmadığı. mı, bir soğuk algınlığı getirdiği. mi söylemiş... Bundan sonm beni bir de doktora yolladmız... Sizin doktorunuzmuş, 6 da verem olına- dığımı bildirince o İhtiyar bay be. Bir karlimiz yazıyor: şarıya çikamadı. Evet, çıkamadı. Bu. nun sebebi, iskele verecek çımacı bu- Junamımasıdır? Ancak beş dakika sonra çimacılar gelip iskele verdiler, halk ta vapur içinde beklemekten kurtuldu . * Beş dakika... Anlaşılan bamlerma hâlfi pek ehemiyetsiz bir zaman geli- yor, * Ekmeklere Kâğıt Sarar- ken.. Aksarayda M. Nâhit imzasiyle a1. dığrmız mektuptan: “Bazı fırıncılar, ekmekleri kâğıdı sardıktan sonra müşteriye vermek gi- bi iyi bir usul ittihaz ettiler. Lâkin bu kAğrtları koparırlarken. parmak » larmın ucunu tükürüklemeleri ne fe- na... Küçük bir sulu süncer bulun . dursalar da parmaklarmı onunla 1s. latsalar, elbette sihhf mahzurların önilne geçilmiş olur. Belediye rabıtası bem bunu, hem âe« ekmek veren tezgâh- tarlarm eli temiz olmasmı temin ey- Temelidir. Çünkü, tezgühtarların el . OKUYUCU MEKTUPLARI .Sn€.€ VEFECEK Çımacı yok! “Yeni senenin ilk günü, Kadıkö J Yünden 11 de kalkan vapur köprüye| böyle olvyor ellerimiz.., diyorlar am- yanaştığı halde yolcular hemen d: .| ma... İnsanm içi bulanıyor... Mer- hameen alakoydu. Sonra da bir hastaneye yalırdılar, Hastanede de tükürük ve röntgen muayenesi Yâpıldı.. Hastalığım olmadıyı bis bütün meydana çıktı. | Işte benim bu halimi bilen o mer- hametli, bay, beni yanına aldı. Ba- na buksrak, beni iyileştirdi. Sonra yine kendi eliyle beni çok iyi tanı- dıklarının yanına verdi. Şimdi birçok aylardanberi, sizin de tanıdığınız. kapıdayim.. o Çok sükür, hasta değilim, çalışıyorum... üzü ciddi bir mana alıyor: Y — Istanbulun içinde, be- nim gibi ahretlik alınıp, sonunda sokaklara bırakılmış kızlar pek çok, diyor, ve onların hepsinin ba- sından da benim başımdan geçen- lerin enver çeşidi geçiyor ve bir çoğu da maazallah, kötü yola sa- Piyorlar. Ve gitgide ciddileşen bir yüzle ilâve ediyor; — Yalnızlık, nasihatsızlık, genç. Nik, parasızlık... Bunlar öyle fena seyler ki, diyor... Bazı saman in- sanm aklına olmadık şeyler gelmi- yor değil... ni üç gün evinde alakoydu. Sebebini sorduğunuz zaman bunlar: “Undan ve sicak çıkan ekmeklerden Kariimizin hakkı var. Belediyenin nazarı dikkatini celbederiz. Bisiklet ve Belediye Vergisi Üsküdarlı Cemil isminde bir 6. kuyucumuz, Japonların bisiklet spor. larına çök ehemmiyet verdiklerine i-| şaret ederek diyor ki: “Biz Türk çocukları da birer bisik-| let alıp spor yapmak yarışlara gir .| mek ve adalelerimizi kuvvetlendir - mek İstiyoruz. Lâkin, senenin ancak 6 ayında binilen bisikletlerin beheri için belediyenin senevi üç İlra vergi ve yarım lirada numara parası ai ması bize ağir geliyor. Bu vergi hiç olmazsa eskisi gibi bir liraya indiril- se, bisiklet kullanan gençler çoğala. caktır. , Kariimiz, bisikletlerden belediye . ye alman verginin indirilmesini İsti. yerek mektubunu bitiriyor. | halde dahi, Yılbaşı gecesinin tai hatıraları dillerden düşmüyor. "çin Yılbası en mükemmel bir fursat. İyüz kuruş 6 mr Öyle eğlendik kil . ( 1937 nin bir iki günü harcandığı — Yılbaşında nerbde idiniz? — Filân yerde... Öyle eğlendik. Öyle eğlendik ki! — Biz de falan yerde idik., #> tâncalarla beraber... Biz de doğrusu fevkalide eğlendik! — Alo, sen misin Lemancığım?, — Benim, Şekibe sen misin?. — Evet, sekerim! Nasılsm?, — Sorma! Hâli kendime geleme- dim.. Yılbaşı gecesi sabahiadık., — Biz de öyle.. Eğlendiniz mi ba» ri” ” — Fevkalâde! Öyle eğlendik kil, İnanmayın; yarısı ve belki de vas rısmdan fazlası yalandır. İnsanlar cakr ve palavra | ihtiysemi tatmin ir i tır. Çok defa istemiye istemiye gidi. len, bazan kıskançlık kavgaları, si e“ nir krizleriyle, yarımbas ağrısı, mide bozukluğu ile avdet olunan eğlenii yerlerinde görenek sa”kasiyle toplar nan halan yiizde ellisi, oralara fa, |, lancadan aşağı kalmamak, içtimai ve bilhassn ma vaziyeti hakkında siiphe ve dedikodu uyandırmamak zayesiyie gitmisler ve oturdukları müdetçe de şunun bunun kalığını, kıyafetini, tavrını, harekâtın tenkit © ile yakit geçirmtelerdir. Bu zoraki nss'enin daha o groe &ân baha karsı bas gösteren nidametiş nankörlüğe maruz kalan eski yılım intikamı rihidir -ğ Tâkin dilimiz varıp ta bunu bir tir | lü ikrar edemeyiz 1, ği — Öyle eğlendik...” Öyle eğlendik . hil. Nakaratiyle, ihtimal kendi kendi » mizi de kandırmak, ve böylece öbür gecenin o kesemizde actığı rahneyi, sıhhatimiz üzerinde yaptığı mr | tesiri unutmak İsteriz A Maamafih. 1997 yılının başlangıcı, | nı tes'it eden bütün Avrupa mem» leketlerinin içerisinde nesesi nisbe ten gerçek olmuş olan'tek yer de bk zim burasıydı. i j Düsünürseniz, bu hususta siz da bana hak verirsiniz sanırım. ” Ercümend Ekrem - Tal“ K eçiburlu Fabrikasında Yeni tes'sat Keçiburlu Kükürt ( fabrik tesisatı bitmek üzeredir. Süm &ın idaresinde çalışacaft olan bu M him fabrikanın 20 bin kilo işliyöcek fırmları kurulmustur. ni fabrika her sene 48 ton tasfiye € e dilmiş kükürt çkaracıktır. Fab öm genişletilmesi veriminin ni ması için de tedbirler alınmıştır. . Otomobil Altında Kalan Kız Öldü » Şoför Fehaminin otomobili, Balat, ta Despina isminde bir &ıza k yaralamış, Despina #aldırıldığı sevi hastanesinde ölmüş, göför te kif edilmiştir Unlardan Alınacak Re: Buğday koruma Kanununa unlardan almacak vergi nisbeti. kında Maliye Vekâletinden defterdarlıklara gönderilen t nazaran yetmiş iki Koluk bir çu val undan yüz elli kuruş ve yatı iki kilödan nokssn çuvallardan resim almacsktır. day ve çavdar unlarından alır vergi aynidir. Bunmadığı bildirilmektedir. Okuyucu muz, nüfusu on beş bine San bu kasabada asri bir hamam in muvafık olacağını ileriye sürerek belediyenin nazarı dikkatini celbet memizi istemektedir." i Hafta Tatili ve Eczacla | “E. Eczas” imzasile ai Nazillide Hamam İhtiyacı 'Nazilliden aldığımız bir mektupta, orada mevcut hamamın hem dar ol- leri slelekser serip bir kir içindedir. duğu, hem de matluba muvafık bu. mektupta, hafta tatili b tacılarm ds istifade etmesi nazarı dikkati celbeylememiz rica tunmaktadır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: