5 Ocak 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

5 Ocak 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

VAP gep gg a AŞMAMIŞ Mahkemelerde Bir aşureci dün hırsızlık suçundan mahküm oldu Dün Sultanahmet ikinci sulh ceza mahkemesinde İlyas adlı bir hırsız- lık suçlusu mahküm oldu. Davacısı Kapalı çarşıda mobilyacılık ve mus. Yukçuluk yapan Diyarbekirli Sabri idi, Muhakemenin ikinci celsesi gö- em Hâkim, Sabriye daha sualini sormadan o, anlatmıya başla. r: — Ben Diyarbekire gitmiştim. Dört ay kaldım. Bizim dükkânlar açı tır. Bu gocuk oradan bazı geyler aşırmış. Çarşıdan giderken elinde e Bim karyola tokmaklarını gördüm, Kandil günüydü. Gençliğine acıdım. Affediyorum ve dava da etmiyorum. Hâkim Salâhattin Demirelli, bu fe. » Tagatı zapta geğirdikten sonra suçlu üşureci Ilyasa sordu: — Sen he diyorsun, bunları niçin çaldm? Tiyas birinci celsede hırsızlıklârmı Davacısı ve Şahidi Çocuk TAN ZiĞFELD nın Hayatı — Yükselişi — Gizli sevdaları — parlak revüler — En nefis musiki — sayısız orkestralar — recede müessir bir mevzu. BU PERŞEMBE GECESİ müstesna gala olarak Sinemalarında birden, Bu muazzam film Metro Goldwyn . M GELİYORLAR! GÜLEREK VE GÜLDÜREREK EĞLENEREK VE EĞLENDİREREK TATLI BİR ECNEBİ DİLİLE AMERİKAYA GİTMEYE LUZUM KALMADI!!! GÖZLERİ KAMAŞTIRACAK BİR ŞAHESER ISTANBULA GELDİ Amerikanın meşhur güzellikler kralı, yıldızlar yaratıcısı YILDIZLAR KRALI Maceraları. Sah nede 1000 güzel yıldız — Meşhur şarkılar — Emsalsiz 5 Bu kadar güzel ve ihtişamlı bir şaheser henüz ne görülmüş ne de hiçbir yerde gösterilmiştir Melek ve Sakarya yondur. Numaralı biletler şimdiden satılmaktadır. 5-1-937 Doktor Orhan Arsalin Makalesi Cumartesi sayımızda Universite (Devletler Umumi Hukuku) Doçenti Doktor Orhan Arsal imzasiyle bir yazı çıkmıştır. Bu yazıdaki esas maksadı izah için gazete namına ye zılan mukaddime bir yanlışlık eseri olarak imzalı yazın başlangıcı gibi görünmüştür. Bundan başka yazın, umum! oku- jyacu İçin daha açık bir hale konulma» sı maksadile, birkaç yerinde ufak te- fek tadiller yapılmıştır. Doktor Orhan Arsaldan aldığımız bir mektupta; “1854 yılı medeni Avs rupanın barbar değiği, diye başlı» | yan yere kadar olan mukaddimenin kendisinin olmadığını tasrih etme miz istenmekte ve yazı içindeki de- gişikliklerin eski ve muâddel şekille. ri gösterilmektedir. Yapılan yanlışlıktan dolayı Dok. |tor Orhan Arsaldan özür dileriz. — ayer Ekstra Süper ya bülbül gibi itiraf etmiş, üç defa dilk- kâna girdiğini, lâvman musluklariyle beraber üç lâmba vesaire çaldığını, bunlardan bir limbayı Yorgiye, mua. Tuklarla iki lâmbayı Veliye sattığını, diğerlerini de Ismaile emanet bırak- tığını söylemişti. Şimdi hâkimin suallerine cevap ver memiye başladı: — Bay hâkim, ben onları çalma . dım. Sokakta bulmuştum. — Ya.. Geçen celsede itiraf etmiş - tin. Şimdi inkâr ediyorsun.. Aklınca De kazanacaksın? — Beni karakolda dövdüler de o- nun İçin İtiraf ettim, O'an Bir Dava Avadis, pejmürde kıyafetli, iri yi | rı bir adam, Polis onu Sultanahmet | sulh ikinci cezâ hâkiminin huzuruna | #uçlu olarak çıkardı. Davacısı da 13 yaşında Ramazan isminde bir ç0. cuktu.. Bugi sarılı idi. Davasını şöyle izah etti; — Dün Şehzadebaşından geçiyor - dum. Çocuklar: Avadisin peşine ta - kılmışlar, onu kızdırıyorlardı. Ben | onun meczup olduğunu falan bilmi. fordum. Kendisine takılmadım, O, birdenbire homurdandr. Ağzı köpür. dü. Çocukların arkasmdan koşmıya YILDIZ Parisli Kadınların samimi hayatına dair en hakiki ve en nük- teli filmi, sinemanın bir şaheseri İ TURK KONUŞARAK NE H.orel - kKilardi ÇOCUK HIRSIZLARI 10 kısımlık büyük kahkaha kasırgası 1PE , SMMM Yarın matinelerden itibaren Sinemasının en büyük muvaffakıyeti olacaktır. 4 MAMA Sineması | “Ben bir Pranga kaçağıyım,, ve “Kara Yılgı,, filmlerinin yıldızı PAUL MUNİ'nin En büyük filmi (Fransızca) I) YILMIYAN Vefat Şehrimiz tücarlarından Trabzonlu Dedezade Bay Ahmet Salih vefat et- miştir. Cenazesi bügün saat on bir- de Nuruosmaniyede Şerefefendi 80. kağında Açık Söz gazetesi karşısm. daki 6 numaralı hanesinden kaldırıla- râk cenaze namazi Beyazıt camiinde kılmarak Edirnekapı şehitliğine def- nedilecektir. Kederdide ailesine ve oğulları Hasan Cemil ve Hüseyin Av- iniye beyanı taziyet eyleriz. Mevlâ garikı rahmet eyliye. ———------ | EVLENME Universite Rektörü Profesör Cemil ADAM — Oğlum, mahkemede de ben seni dövmüş değilim ya.. Haydi karakolda başladı. Onlar kaçtılar, Beni yaka. Kadınlar Kulübü Yakında TURK Sinemasnds,, ——————— Bilselin kızı Bayan Nimet ile, Fen Fa. kültesi Riyaziye Doçenti Dr. Orhan ladı, Kurbanlık kuzu gibi yere ya- tırdı. Ellerime, yanaklarıma bastı. Eline aldığı bir taşla kafama vurmr ya başladı. Kafam yarıldı. Eğer yetişmeselerdi, başımı buz gibi eze cekti, Bu davanm üç te şahidi vardı. Bun- larm en büyüğü 9 yaşında idi. Evve- lâ $ yaşındaki şehit iskemlenin üstü. dövdüler de itiraf ettin. Ya burada... — Ben mahkemenin ne olduğumi bilmiyorum. Ömrümde ilk defa gel dim de şaşırdım. — Şimdi sorgularıma cevap ver. Sen dükündan aldıklarmı kime sat. tm? — Bir lâmbayı Yorgiye, musluk-| başlıyor. Baş rollerde: DANIELEE DARRIEUX BETTY STOCKFED ve Paris'in en güzel 300 kızı nama Buzün: ÖLÜM PERİSİ filminin son günüdür. gem Yarın matine'erden itibaren SÜMER Sinemasında ŞEHIR TİYATROSU Hamdi Alisbah'ın düğünleri Yılbaşı — DRAM KISM ref 'N İ günü, Rektörlük evinde yapılmıştır. Bu akşam n hil | Vali ve Belediye Reisi Muhiddin Us- 20,30 da h İl tüindağ, Birinci Ordu Müfettişi Or. SÜRTÜK İLMİ” | generel Fahrettin, Fakülte Dekanları, SULLUKLAR: 50, ŞU muş Universite profesörleri ve iki tarafm dostları, aileleriyle bulunmuşlardır. 3EHIR TIVAYROSU Operet izısmı| Yeni evlilere bahtiyarlık dileriz. larla iki lâmbayı Veliye sattım. Di.! Zerlerini de İsmalle emânet birak. tım. i Hâkim bu sualleri sorarken davacı srkasındakilerle konuşuyordu. Hâkim ihtar etti; — Burada konuşulmaz. Sen davan. dan vazgeçtin, istersen ( çıkabilirsin, dedi ve sonra mübaşire emir vere - rek Sabriyi mahkeme salonundan ör . | garıya çıkardı. Ve bu eşyayı bilerek Satm sldıkları iddiasiyle mahkemede suçlu olarak bulunan Yorgi ve Veliye Bordu. Bunlar ikisi'de: — Bu esnaftır, İyi adam biliriz. Her gün çarşıda zerde ve Aşure satar, Hırsızlık olduğunu bilmiyerek satın aldık. Hâkim, bundan sonra kararmı yaz. dırmıya başladı. Suçlu Ilyas kulak ke. silmiş, nefes almadan dinliyordu. Hâkim Suçu sabit görerek kendisi- | ne çıkarılarak dinlendi. Bu hâdiseyi, davacitim” söylediği gibi anlattı. DE Zer şahitler de öyle'söylediler;- $- Hâkim Aş cezasi na mahküm etti. Çocukların kendisi- ni kızdırdıklarını nazarı itibara ala- rek cezasını 16 lira 60 kuruşa indir. di. Görülmemiş"bir film “Hortlak Ölüm pusuları, yakıcı meşâ İeler, mezar izbeleri, esraren- giz ölümler, Kan içici vam- pirler. me SİN ————— ni 6 ay hapse mahküm ediyor ve suç tekerrür ettiği için de bu cezayı Taya çıkarıyordu. Suçlu (7 ay) kelimele- rini dinlerken “ay,, dedi ve dudüâkla- rmı ısırmıya başladı. Hâkim sonra çalınan şeyin azlığından ve yaşından dolayı cezasını iki ay 27 güne İndir. | di. Diğerleri hakkında da beraet ka. rarı verdi. Mahküm cezasından in . mesinden dolayı çok memnun görü « nüyordü. Bileklerini kelepçeye ver » | di ve jandarmanın önünde tevkifa . | neye gitti, “Oğlum, babanla aramızdaki hukuku bilirsin derdin, bir ihtiyacın olursa hemen bana gel!” bir de - Haftanın en güzel ve 2 büyük filmi birden Yarın akşam YAYMA EZ MELEK SıNEMASINDA | MÜNİR NURETTİN ve ARKADAŞLARI Beşiktaş Kızılay menfaatine KÖNSER vereceklerdir. Bu konsere Konservatuvarın icra heyeti de iştirak edecektir. Yerler numaralıdır. mişti, Fakat Yusuf o sırada bir şey dinleyip anlıya- cak halde olmadığı için Hulüsi Beyin o sözlerini an- cak şimdi hatırliyordu. Küçük ve basık yazıhaneye girdi. Burası alelâde bir dükkândı, yalnız içerisi beyaz badana edilmiş ve birkaç kanape, koltukla döşenmişti. Yerde güzelce bir halı, kenarda, avukatın önünde, geniş ve üzeri Kâğıtlar, kahverengi zarflarla dolu bir masa duru - yordu. Duvarlara güzel hatlarla yazılmış bir çok lev- halar çivilenmişti. Hulüsi Beyin tepesindeki büyücek Yevhada usta bir sülüs ile yazılmış: Ayinedir bu Alam, her şey hâk İle kaim Miratı Muhammedden Allâh görünür daim Toaresi vardı. Onun biraz solunda, dükkünm İçine doğru yanyana asılmış duran daha küçükçe levhalar- da; “Bir kasit ne se hüküm ona göredir!”, “Şek ile yakin zeil olmaz!,, "Zararı Ammı def İçin zararı has ihtiyar olunur!,, gibi mecelleden almmış cümleler vardı. Hulüsi Beyin tam karşısında, bir ihtar gibi, fevkelâde güzel bir talik ile yazılmış: Gariki bahri isyanım Dahilek ya Resulullah, Levhası vardı. Hulüsi Bey Yusufu içeri çağırdıktan sonra İs - kemlesini biraz kenara, üzerinde düstur ve mecel- le ciltleri bulunan bir rafa doğru çekti, Yusufa da karşısmdaki kanapeyi gösterdi, sonra havadan bahseder gibi sordu: “Oğlum, hiç uğramıyorsun! Nasılsın bakalım!” “İyiyim efendim!” “Hanım kızım nasıl?” “İyiler efendim!” “Bir kahve içersin değil mi * “Teşekkür ederim efendim, hacet yok!” “Olmaz! Ne demek, bir kahve içmeden gidilir mi?” Sonra dişarıya doğru seslenerek karşı #ırada- MEMLEKET ROMANI ki kahveciye: “Bize iki şekerli getir!” dedi. Yusuf etrafına bakmıyordu. Hulüsi Beyin masa- sinin ayakları tornalanmıştı ve yukardan aşağı doğru incellyordu. Yusuf bir gözünü hafif kapıya- rak bu ayaklardaki torna halkalarını seyrediyor ve bir taraftan da Hulüsi Beyin kendisini buraya ne- den çağırdığını merak ediyordu. İçinde buradan bir an evvel çıkıp eve gitmek ihtiyacı vardı. Kahveler geldikten sonra avukat sordu: “Yusuf efendi, evlâdım, Edremitte yerleşip kal mak niyetinde misiniz?" Yusuf hiç beklemediği bu sual karşısında müddet duraklâdı, sonra: “Bilmem ki?” dedi. Sahiden de bilmiyordu. Bu sunlin cevabını ve- rebilmek için aylardanberi kafasının içinde dolaşıp duran birçok diğer suallerin halledilmesi Jâzımdı. Hayatının ne şekil alacağını bilmeden ve bu hu - susta bir karar vermeden karşısındakine ne Böyli- yebilirdi ? Bir kere daha mırıldandı: “Bilmem!..” Hulüsi Bey biraz düşündü: “Burada sizin ne malmız var?,, dedi, “ENİ ağaç zeytinimiz, on dönüm kadar tarlamız var!" "Sizi geçindirmez!.. Sonra bunlarla uğraşacak adam lâzım, sen halbuki artık boş değilsin!” Bir müddet sustular. Hulüsi Bey tekrar sordu: bir Kuyucaklı Yusuf — 54— ; ransizka Gaa.'in Bu senenin yegâne ALTIN Kelebek Zengin ve muhteşem filmi de ilâveten gösterilecektir. ÇOCUK TİYATROSU FATMACIK Bu Perşembe akşamı S A R AY Sinemasında Mevsimin en calibi dikkat musiki hâdisesi Dünya tenor BENJAMINO GiGLİ'nin SAADETiM SENSİN Eserinde dinlettiği muhrik ve sıcak sesi her yerde takdir al- kışlarile karşılanıyor. Bu film; mevzuunun inceliği... Muhteşem mizanseni ve hari- kulâde musikisile sinemanın bir şaheseridir. R İL NI ver ia in pl ylar Ss ri &” ve ve 0 miz. . ar im ambalajlarda sozanelerde bulunuk.. En son ve fevkalâde filmi olan (Du bist mein Glück) SABAHATTİN ALİ “Annenizin kimsesi yok mu?” “Yok. Anası öleli çok oluyor, babası da üç se- ne evvel ölmüştü galiba. Nazillide Yeji memuru idi, Bir şey bırakmamış...” 3 “Senin kimsen yok mu?” Yusuf gözlerini karşısındakinin Yüzüne dikerek uzun müddet baktı. Bir şey düşünmüyor, sadece kafasının içinden birdenbire hizla geçmiye başlıyan bir hutıralar şeridinin durmasını bekliyordu. Niha- yet yavaşça: “Benim de kimsem yok!” dedi. O zaman Hulüsi Bey, çaresiz bir vaziyette kal - mış gibi iki elini açarak: “Oyle ise yapacak bir şey yok!..” dedi. “Burada 'kalacaksmız. Fakat beni dinle evlâdım. Her şeyi açıkça konuşalım. Siz benim canım kadar sevdi - im bir arkadaşımın yadigürlarısınız. Sözlerime gü- cenme, Bir kere artık babanızın sağ olmadığını unutmayın. Bu lâfumın sana bir İlişiği yok, daha ziyade valide hanım için söylüyorum. Ne diye sak- lamalı, siz artık fakir bir aile sayılmainız. Kendi Aleminizde yaşamalısınız. Sonra bilirsin ki bu ka- sabada herkes senin dostun değildir. Başımdan tür- 14 işler geçti. Onun için de tetik ol. Bulunduğun işe dört el ile sarıl, Şimdi karışık zamanlar, Kendi kendine bir iş yapamazsın. Ticarete atılayım de- sen hem sermaye İster, hem tehlikeli iş, Bak, iki haftadır pazarcıları eşkiyalar soyuyor. At araba al- san yarın Hükümet bir emir verir, askeriye (İçin zaptederler, eline de bir senet verirler, ezip suyunu içersin. Yeni kaymakam gözü sendedir. Hiç kimse kendinden evvelkinin adamlarını yerinde bırakmak istemez. Hattâ üç dört gündür ne diye sana bir şey olmadı diye hayret ediyorum. Çünkü henüz daire- ye mülâzım olarak devam ediyorsun. Çıkarmak ko- laydır. Fakat kim bilir, belki vicdanlı bir adamdır. Ben daha görmedim, Hakkında söylenenler pek iyi değil amma, doğrusu ancak Allaha malümdur. Bak! En mühim şeyi unutuyordum. Senin Şakirle ve Hilmi Beyle aranda bir geçmiş vardır. Bunuda unut. Dayanacak kimsen yok, içinde onlara karşı en küçük bir düşmanlık sakladığını farkederlerse seni ezerler. Yeni kaymakam İle de hemen arayı doğrultmuşlar... Doğrultmasalar bile, pari var, efendirı, paraya karşı kimin gücü yeter ki Yusuf 8es çıkarmadan dinledi, Hulüsi Beyin onu buraya çağırışının sebebi her halde yalnız bu nasi- hatleri vermek değildi. Yusuf onun evvelâ başka bir gey Söylemiye hazırlandığını sezmişti. Fakat Edremidi bırakıp gitmelerine İmkân olmadığını söy» leyince Hulüsi Bey fikrini değiştirmiş, sözü başka taraftan açmıştı. Yusuf bunu pek güzel hissediyor ye dayanılmaz bir tecessüsle Hulüsi Beyden asıl söylemiye hazırlandığı şeyi sormak istiyordu. Fakat buna cesaret edemedi, daha doğrusu bu arzusunu İfade edecek kelimeler bulmıya ve cüm- leler tertip etmiye muktedir. olamadı, “Sen başka bir şey söyliyecektin; haydi onu da deyiver!” demek olmazâ. Başka yollardan yürü « meli idi, fakat böyle ustalıklı sözleri Yusuf zihninin sükünetle çalıştığı zamanlarda bile yapamazdı. Halbuki şimdi mütemadi bir ibtimal ve sual zinciri kaflasınn içinde uğultular yaparak dolaşmakta idi. Yavaşça doğruldu. Avukatın elini öptükten sonra: “Sözünüzden çıkmam Hulüsi Bey Amca!” diye- rek ayrıldı. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: