22 Ocak 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

22 Ocak 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

GTD EN İT İŞ Güreş takımımızın y Şer. a yapmak lâzımdır. ç Ss pPpOtre eni bir Avrupa turnesi ya- pacağı hakkında haberler, üzerinde durulmıya de- Çünkü bugün güreşçilerimiz ne vaziyette- dir? Bir Avrupa turnesinde muvaffak olabilecek formda mıdırlar? Seyahate çıkmadan evvel neler İİİ Milli güreş takımımız eski kadrosile stadyomda bir maça çıkarken... * Güreşçilerimiz bu hal ile Avrupaya gidemezler Seçmeler yapılıp . her güreşçinin hakkı belli olmalı (Yazan: Bürhan Felek! Türk Spor Kurumunun sinde güreş milli takımının Finlândiya mil li takımile müsabaka yapm: sonunda İstanbuldan hareket edeceği ya- zılı olduğuna ve bu gibi seyahat tarihleri müsabaka yapan memleketlerin federas- yonları arasında olsun görüşülerek tesbit | edilmiş, değişmesi müşkül lunduğuna göre güreş takımımızın Şubat başında yola çıkmış bulunması * eğer ola: caksa - Finlândiya müsabakalarınm ilk icabıdır. Mevsuk bir membadan öğrendiğimize göre Filândiya Federasyonu oraya gidecek olan Türk milli takımında mutlaka bulunmalarını da şart olarak koşmuş, bizim federasyon da bu şartı Yaşar ile Mersinli Ahmedin kabul etmiştir. Halbuki bugüne kadar Mersinli Ahmet Tatanbula gelmediği gibi, Ya. şar da olimpiyatta döneliberi bir de, fa olsun idman etmemitşir , Bundan başka Çoban Mehmet şim- | diye kadar üç idman yapmış, fakat dizi ağrıdığı için İşi gevgetmiş, BU. yük Mustafa da Tekirdağlı Hüseyine idman verirken kaşı yarıldığmdan, henüz başladığı idmanları bafiflet - miştir, Işin en ciddi tarafı, milf takma dahil bulunan müsabıkların hiç biri. nin nizami sikletlerinde olmaması ve hareket tarihine bir hata gibi az bir müddet kaldığı halde £ sikletlerinin düşürülmesine başlanmamış oluşu - dur. Milli takımlar arasmda yapılan ciddi müsabakalarda müsahikların nizami sikletlerinden 50 gram bile fazla olmasına müsaade edilemiyece- ğini güre şidarecilerimiz bundan Üç #öne evvel böyle 50 gramlık bir fax- ladan dolayı bir Bulgar güreşçisinin aBikan müsabakalarma sokulmama. 81 vak'asiyle pek âlâ bilirler. O halde sikletlerinden adamma gö- re 4, 5, 6 veya daha fazla ağır gelen misabıkları nihayet bir hafta içinde rayıflatmıya kalkarlarsa onları Ber- lin olimpiyadında ayni ameliyata ma. rüz kaldığı için iflâhı kesilen ve mü- #abakalara bitap bir halde çıkan An- karalı Hüseyinin akibetine uğratır -| lar. Bütün bu yazdığımız noktaları bir taraftan efkârı umumiyeye, bir ta . raftanda birtürlü (kendilerinden başkasında hüsnü niyet ve isabetli fikir bulunduğuna tahammül edemi- yen bazı spor erkÂnma arzediyoruz. Bu şerait altnda bu ay sonunda Finlandiya seyahatine çrkrlamaz ve eğer teşkilâtm resmi gazetesindeki “müsabaka tarihi kat'i ve tehiri de mümkün değilse bu seyahatten her- hangi bir bahane ile vazzecmek da- j resmi gazete ak üzere bu ay şeylerden bu- G. Saray Tavzih zeteleri yazmışlardı. ri şayiayı Ga Galatasaray idare heyetine ve he. yeti umumiyesine maledilmesi hiç doğru olmıyan profesyonellik şayla- larının Galatasaray klübiyle alâkasi (olmadığı, Sarı - Kırmızılılar tarafın. dan grzetelere gönderilen bir tavzih mektubiyle bildirilmiştir. ve mektubu geciktirmemek suretiyle bu meseledeki hassasiyetini göster - miş oldu. “Dost geçinen dört klübün biribiri- nin dahili vaziyetleriini teşhir şeklin. de çirkin bir yarışa kalkmalarma se. bep olabilecek bir hâdisenin de böyle- ce kapanması hayırlı olmuştur” diyip bu işi de burada bitirelim... Oyle bir mektup, esasen beklenir. | di. Galatasaray idare heyeti üstüne) düşen vazifeyi günü gününe yapmak | pİyonluğu nihal maçını yapacak olan > beklenen i yaptı Fenerbahçe ile Güneş'in profesyonel olacaklarma dair çıkan haberi *Cumhuriyet,, ”Son Posta,, "Haber,, ga- ”Son Posta,, ve ”Haber,, gazetele- asaraya atfeder Biz de dünkü nüshamızda bir şayianm bir klübe atfolu- namıyacağı hakkındaki kanaatlerimizi bildirmiştik. şekilde ( yazmışlardı. Kuleli - Maitere Maçı bugün Asker liseler arasında futbol şam. Kuleli — Maltepe karşılaşması dün Şeref stadında yapılacaktı. Askeri liselerin en çetin müsabakası olan bu karşılaşma bazı sebepler yüzünden | dün yapılamamış ve bugüne tehir e- dilmiştir. Müsabaka bugün Şeref stadında İsaat 3 te yapılacaktır. ha doğru olur. Zira eğer İşittiğimiz gibi milli takımımız gerçekten haki. ki Finlandiya milli takimiyle çarpı şacak ise, bu adamların yegâne me zâyetleri kuvvet ve nefes kabiliyetle- ri olduğuna göre, bunların karşısına idmansız ve az zamanda çok siklet düşürme yüzünden halsiz düşmüş bir takımla çıkmak, böyle vak'alarda mukadder olan fena neticeyi evvel. den kabul etmek olur. Yok, müsabaka tarih! pek kat'i de- ğil de, değişmesi kabil ise — bu bi- ie tarihi ileri atıp buradan ancak şu- bat sonlarmda hareket etmek va o raz gayri ciddi de olsa — bir vesile| zamana kadar da çocuklara idman verip, sikletlerini de, kontrol altında, yavaş yavaş indirmek en doğru yol. dur, Hafikte Spor Hareketleri Hafk (TAN) — Ati: spor klübü - müz, her hafta muntazaman cirit o. yunları ve atlı &porlar tertip etmek. tedir . Civar köylerdeki pehlivanlar da ra sıra buraya getirtilerek güreşler yapılmakta, oOHafik ve çevresinde | göğü inim 1 EB b MAYA ÇIK Geçi * ki yarı kara boğu raylardan sapıp yokuş aşağıya saldı- ran lokomotif gibi sümmettedarik meydana paldırküldür dalrverince, komşum işinin eri, ve bilgini olan- lara gereken bir kurumla: “Hah! Tam boğa,. Bu n adamakıllı güleşecek” diye hükmünü kestirip attı. Boğa olanca hizile atıldıktan sonra, meydanın ortasında zmka - dak durakaldı. Meydanm yeni se - rilmiş kumlarımdan toz duman savruldu. Yy büyük şehirlerde tava içi gibi yamyassı ve tosto - parlak profesyonel boğa yarış meydanlarına hiç tebenzer yeri yoktu. Bu daha büyüktü, hem de dört köşeliydi. Çünkü burası ana - dan doğma Yurış meydanı değil, fa kat tanrı günü köye basbayağı pa- zar meydanı İşini gören ovamsı bir genişlikti. Arenanın kenarları, meydanı çevreliyen evlerin duvar- larından ibaretti Köy Alealde'si tatlı yüzlü, yus- yuvarlak, tombul tombul bir adam dı. Oturduğu birinci kat balkonu- Dun, az kalsm gövdesile, her tara- fini dümürUp UKAYACAKU. UUruy ve den gilneş gibi kıpkırmızı tekerlek yüzlle de sağmda, solunda, üstün- de altında, biribirlerinin üzerine &- banan hemgerilerine, gülümseme - leri tükenmez yüzünden, gülüm» semeler dağıtıyordu. Doğrusu ka- labalığa diyecek yoktu. Direklerin İ tepesine asılanları mı, tüneyenleri mi, kaburgalarmı biribirine har « man edercesine itişen ve kakışan ları mı, balkonları tıkayıp taşan- ları mu, ev damlarından sira sira kıllı güneş yanığı baldır bacak sar- kıtıp sallıyanları mı #stersiniz? İş- te hepsi orada toplanmıştı. K omşum, bu oyundaki derin çakarlığını sağına soluna belirtmek için :“Hele göreceksiniz! Doğrusu kabadayı boğa, yaman #2 vaş, tam boğanm böylesile olur!” diye, dörtbucağa sesini işittirirce sine bağırıp duruyordu. Boğa dâ, adamin bu sözünü gerçeklerek İ çin olacak, upuzun davudi bir gümbirtü ile gümbürdiyerek, yeri im. inletiyordu. Kıp - kızıl bir güneş, etrafı ısıtmak şöy” le dursun, herkesin beynine taban- ce sıkıyordu. Karmen gibi kayna gan kalabalıktan kopan bin bir gü rültüden, bakışlarını dağlayıp Ya” kan güneş ve ışıktan, gözleri YI” lan boğa, inliyordu. Gene inliyor” du, ah! ah! ah! edip duruyordu. Amma, hayvanm anladıkları sn- yan olmuyordu. Hayvan rahat ahırı, o sülün boylu güzelim inex- leri, hele o perin serin gölgeleri yok mu.. Ah işte o gölgeler!» Vel hasıl bu kavurup kızartan cehen- nemde, rahat namına eksikliği du- yulan ne varsa hepsini özlüyor, hepsine kanıksıyor; hepsinin yo - lunda inleyip duruyordu. Amma hiç tnan oluyordu. Hayvan: “E- fendim, ben burada ne ararım?” demesini istiyordu. Fakat tam o sırada boşanıp tit- riyen çelik yay gibi civelek ve fin- girdek dört toreros sekişlerin en delişmenlerile seke seke meydana sökün etmişlerdi. Bandonun carta da carta çalışma taban uydurarak ve kasıklarınm çapkın çalkayışla- rile de boğaya meydan okuyarak, etrafında pervane gibi fırıl fırıl dolanıyorlardı. Boğanm gözlerin» de tüten, burcu burcu otlu yemye- canit bir spor hayatı yaratılmasma enlısilmaktadır, sil mar'alarm hulvasını, pelerinle- rini kamçılar gibi şaklatarak, kı- sa kesmiye ve ayni pelerinlerin göz kamaştırıcı renklerile de boğanm yaslı ve tasalı bakışlarmı ateşlen - dirip alevlendirmiye uğrasıyörlar - dı. Bu emeklerinin yabana gittiğini görünce kışkırtmak işine bonenin ötesine berisine şaplaklamalar da karıştırdılar, Onisr da boğayı kı - zıştıramadılar. Bu sefer toreroslar işi boğanın art ayaklarını, tekme- lemiye kadar azıttılar. Fakat ne ettilerse para etmedi, Hayvan bir türlü rüyasından vaz- geçmiyordu. Aman ne oldu?!! Bo- ğa, o kodaman başımı pek hayra yorulamıyacak bir eğişle eydi. “Ci cicirrrtt! tadak! deyince, bir ucun dan bir ucuna gşıpmişi parslanan pelerinin biri, boynuzlardan liyme liyme sarkakoduğu görülüverdi. Makaraları salıverenlerin kahka « halarile karışık alkış seli saçak- lardan, balkonlardan şarıldıya $a rıldıya meydana güldür güldür aktı, oreroslar gene hücuma da- dandılar. Fakat boğa dört ayağını bir araya topladr. Bast morkünç Dir azıriıkın üsagıya küy- dı. Sivri boynuzlarmın ucu savaş yolunu tuttu. Fakat iki taş ara- sında sıkışarak kuruya kalmış ci ız bir ot demetini kopardı. Onu düşünceli (odüşünceli (o çiğnerken “doğrusu pek kıt yeygi! fakat gu “Dört düttürüleylânm ardınca bu sıcakta dazır dazır koşup durmak. tansa, yan gelir de şu dişime g& genleri hazmederim" diye düşünür gibi oldu. Amma toreroslarm uslüdür - dukları yoktu ki, Boğanın sinirlen meyişi onları dirmişti. Sabırları tükenmiş, bu İş canlarına tak demişti. Elâlem kar şısmda kepaze olacaklardı. Hay - vanı Sâvaşa körüklemek için pele- rinlerini rüzgârdâ şakır şakır yap raklanan bayraklar gibi nlabildiği- ne şakırdatıyorlar, durmamacası - na Üvey ana şamaları yağdırıyor - lar. Çevik hareketlerle kıpırdıyan dönen ayaklarile de tekmeler atar ken hayvanm gözlerine kızgın kumlar savuruyorlardı. Boğaya rahat ü göstermiyorlardı. Olacak oldu! Keyfi kaçan boğa» nın ardında tarlaya saplanan direk gibi dimdik dikildi. Yayından crv- layıp giden ok gibi hayvan tozu dumana katarak ileri fırladı. Şa- şarak ağızları açık kalan toreros- lar çil yavrusu gibi sağa sola sa- vuldular. Hayvan kasırga gibi giderek köy berberinin kapısını dört köşe alnıyla tosladı. Onu pal- dır küldür devirdi. Kapı çerçevesi- ni dallıbudaklı başına taktı. Kırr- lan, tuzla buz olan, çatırdıyan sandalye, kapı, dolap, kap kacak Şangırtı ve gungurtusu arasında, koca yağız köyde, beklenmedik bir afir olarak dükkânin ortasında boy bos gösterdi. Seyirciler mey danın kumlarile beraber hayvanm dükkândan içeri geçtiğini gördü - ler. Dükkünin ünde kapkara bir delik esniyordu. Otuz saniye müddetle dükkânm İçinde kıyametler o koptu. Sonra yaratılışm bu ulu ve boynuzlu yi- kıcısı saldırarak girdiği dükkân - dan, korkuyla, aklı zivanasından çıkmış bir kaçkm olarak girdiği yerden gene meydana fırladı. Ber berin tavşan gibi firemiş olan on dört, on beş çocuğu, dükkânın için de, süpürge sapile, maşayla, san- dalya bacağile, ustura kavışile, diş CILEDEN N BOĞA a — k N Li le tirnakla koyan,dan durgun eşek arıları gi pişan keneler gibi bu oğuz mi öyle bir karşılı ağırlamış! ki, boğu meydandan kurtul diye dükkâna girmekle, tavada K8' atlıyan balığa dönmüştü. oğa, meydanda o toreros Mik li işkence b Fakat ağızlarının paymı roslar, çoktan sırra kadem bi ortadan defolmuşlardı. Onları YÜN rine gülümser bir yüzle ıslık çöl? rak ve her adımda ince ve zarif DİN cak ve kalçalarile onu seyreden Bi ragöslü senoritalara flirt eden Bİ centilmen peydalanmıştı. Eeriööl çiçek demeti gibi renkli renkli KİSİ delâlaria bezenmiş banderiliasiii taşıyordu. Bu kurdelâ fiyongolaf nm içinde ise, çiçek ağzında #8İ” lanan eşek arıları gibi, boğanın © nu yakacak ve onu kudurtüööll olan keskin kancalar gizliydi. Bİ derilleros boğaya yanaşırken © tadıma doyulmıyacak, süzdürüÜ bal gülümseyizile dudaklarını “ Züp Suzau. Banueriice. al bir dota. cap, gönülden BİĞİĞ cigara tutuştururmuş gibi v8 Çalımına getirdi. Gözle kaş da boğanm sırtma iki bandeiğ las takılmıştı. Bu şaka boğül mı gidiştirdi, içini gıcıkladı. İEÜ bir iki çapkinca kiç * di Kurdel banderillaslar o Bİ göklerde renklerden birer (alâ sema) gelin kuşağı doliyarak ga düştüler. Boğayı kızdırıp Bİ zıştırmak, gücüne Gif mek, damarma dalına basmak İ banderillerosun bellediği neks elçabukluğu marifet varsa be ni sırasile denedi. Her sıçrsi on metre ötelere zarif taklalar © tarken, gökten gehap yayımı DO şaltıyormuş gibi hayvanm banderillaslar yağdırdı. Boğ! mantara basıyor, ne şapa yordu. Sayım suyum yok na gelmiyor, külâh döne dol#f banderillerosun tepesine geçiyii du. Bin bir çeşit hile hep vardi duymaz kalan, okan çanağı # gözlerden ateşler pünküremiyei & küzün böyle apışkın ve poskufl la ne eylemeliydi. » * akat durunuz hele! fer meydan alan, oy yi ların piri, matador hazretleri ” Bu on dört yaşlarında sülün "5 lu, mağrur bakışlı, kostak YÜ xy Yünlü bir civandı. Bir elinde 8 lerinini muletas, öteki elinde d€ ışıl ışıldıyan yalın kılıcını ve her tarafa reveranslar dağı in Sonunda gelip alkaldenin öl reveranslarmı yerlere kadar Sv yordu. İşte şimdi boğaya Se yordu. Bu soytarılıklardan. o lah diyen boğa matadora Kİ s4 tarafını dönüyor, onu ağz! P za ve kırmızı muletasmı ds rüzgüra açmış bir balde MÖ. nm ortasında yapayalnız va yor. İşte o zaman seyircilef da bir kıyamettir kopuyü” taraf ıslıklar, yuhalar, haya ve avaz avaz baykırışlaris lıyor. Matador hemen boğanın. koşuyor. Biri kaçıyor, öte yor. Boğa dörtnala kalk Matador, o boğucu havadâr Me. buç gibi sarkık, yüzü de ai kaynamış istakoz giti Kugi Arkası 8 (9 “ Bi run”

Bu sayıdan diğer sayfalar: