2 Şubat 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7

2 Şubat 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

9 | KUMANDANLA ii HARP HÂTI RALARI GENERAL GALİP ANLATIYOR: Cöl Arapları kuyulara zehir döküyorlardı asrtalarınm azlığı, silâh e yaramama: iz su kayak n çok sey» Şe Arapları tarafından zehir katı- “eğ m muhakkak bulunuşu, » Memur ve mücavir aileleri. akılışı ve daha Bİhi, maddi, mânevi ler, Barnizonda bir müdafaa harbi Yoamızı zar gu birkaç aydanberi, ve bele hez filo kumandamının. beyanna- sinden 5 nra, deniz münakalesi Mamile durmuştu. Buna rağmen — lagiliz gemisi, Hindistan ve Ca- Giga topladığı beg altı yüz hacıyı, Kleye getirmişti. Bunları, kur- m bayramından birkaç gün evvel ala ihraç teşebbüstinde bulundu- ir, ıfının mürseaati- verdim. Bu hacıla- artılmasını mü- y Nede olsa, » memleketinden geliyorlar- İçlerinde kim bilir, ne adamlar vardı? Şerif Hüseyin, bu tabildir ki, hiç memnun olmamış. ti. Cidde mutasarrıfına verdiğim — Paşa Hazretleri, dedi, hacıla- Tın haç vazifelerini yapamamaları, h fena tesir yapacak tır! Mutasarrıfa emir veriniz, mâ- mutasarrıfla * mühâbere e- deceğimi kendisine söylemekle ik- tifa ettim. Fakat, emir şiddetle 18- Tar ediyor, hacıların bayramdan vel mutlaka çıkarılmasını isti- yordu, O #ırada, karantine hekimliği, hacıların on İki gün karan- tineye tâbi olduklarını bildirmişti. Emire verdiğim cevapta, gecik- Menin karantine zaruretinden ileri ini söyledim. Şerif, her halde bir “suretihal” ımasımı tekrar rica et Bunun üzerine, yolda hiçbir sıh- bi ârıza vukubulmadığına dair, In- Eiliz vapurunun kaptanmdan ra- Por alınarak, karantine müddeti de 0 zamana kadar dolduğu için > ıların çıkmasına müsaade edil- Ancak bu arada, Cidde mutasar- rft da, hacıların hüviyetini az çok tâhkike muvaffak olmuştu. Bunla- Km çoğu, şurada burada dilenerek Beçinen kimselerdi. İçlerinde; te- miz kıyafetli ancak üç beş adam vardı. Cidde ve Mekkedeki memur- larımız vasıtasile otları da müm- kün mertebe taraasut altına aldır- dık. Haç merasimi bittikten sonra Mekkeye dönmüştük, Bu sırada Şe- Tif Hüseyinin adamlarından Hintli Hüseyin Efendi isminde biri, bana Keldi. Evvelce müteahhitlik. etmiş olan bu adam, bir ay kadar evvel bize bir müracaat yapmıştı. Elinde birkaç bin kilo koyun yünü oldu - Bunu, bozulmağa yüz tütan bu yün- leri, ucuz fiyatla ciheti askeriyeye Batmak istediğini söylüyordu. Kendisile pazarlığa giriştik. An- €ak paramız olmadığı için, şimdi- Uk mukabilinde mazbata verilmek tartını kabul ettirdik. Bunlar, Me- dineye sevkedildi, Çünkü, dördün- eli ordu kumandanlığı ile aramızda &öçen muhabere üzerine, bunların Medinede teslim alınması muvafık Börülmtüştü. General Gelip kurtuluş savaşında Yazan SALAHATTİN GÜNGÖR erifin sadık adamı Hüsej ş Efendinin bize karşı bu ka dar âliocnap görünmesinde birta- kım gizli sebepler olacaktı, Bu giz Hi sebeplerin dana çıkmasını zamana Ni , haç dönüşünde Hüse - 'endi, bir gün, benimle i- nızca,, konuşmak istediğini bildir- di. Kendisini, odamda kabul ettim. Gayet “mahrem ifade,, de buluna» cağını söyliyerek içeriye kimse girmemesini bilhassa rica etti Ben teminat verince söze başladı; — Paşa, ben Hintliyim, Devlet ekmeğile büyüdüm. Hilâfet maka- mına sadık bir adamım, Şimdi çok mühim bir mesele karşısında bulu- nuyoruz. Hindistanda Haydarabat medresesi şeyhi Mevlâna Mahmut Hasan namında âlim, fazı bir zat buraya gelmiştir. Kendisi, Hindistanın birçok yer- lerinde şubeleri olan İslâm Ittihadı Komitesinin nüfuzlu azasındandır. Sizinle, gizlice görüşmek istiyor, ancak, bu temasından kimsenin ha- beri olmaması lâzımdır. Bunun İ- gin, ancak geç vakit, ortalık ta - mamile karardıktan sonra gelebi- | İecektir. Ne emredersiniz?,, Derhal meselenin mahiyetine in. tikal ettim. Şerif Hüseyinin yeni bir politikası ile karşılaşıyordum. | Bununla beraber, Hüseyin Efendi- nin ifşaatıma son derecede alâka- dar görünerek; — Mevlânayı hemen bu gece ge tiriniz! dedim. Gece geç vakit, Hüseyin Efendi Mevlâna Mahmut Hasan geldiler. | evlüna, ufak tefek yapı köse sakallı, Hintli kıyafe- tinde, son derece esmer bir adam- âr. Parlak gözleri ve dokunduğu | yerde iz bırakan mütecessis bir ba kışı vardı. | Her ikisi de, gösterdiğim sandal. yalara oturdular, Mevlâna, ara &r- iyanın üzerine toplanarak ne oturuyor, bazan da rin, mlinasebetsiz olduğunu göz işaretlerile hatırlatmağa çalışı- yordu. Fakat Mevlâna, hiç oralar. da değildi. Arcak, dikkatle tetkik edilirse, mumalleyhin, bu lâübali vaziyeti ile, düzgün Arapçası, mi kemmel tertip edilmiş siyast mü - taleaları arasında göze çarpan bir tezat vardı. Her, neyse, şimdi Mevlâna #öY- Yiyor ve Hüseyin Efendi bana ter- cüme ediyordu; Işte bu söy! lerin hulâsası; “ — Efendim. Beni Komitesi, bilhassa zatıâlinize gön- derdi. Haydarabat medresesinin, Yağıstan ve Afridiler üzerinde mü- him nüfuz ve tesiri vardır. Maka- mı hilâfetin ilân buyurduğu mu - kaddes cihada, iştirak edebilmemiz. için, hilâfet makamdan ve yahut onun vekilinden almmış bazı vesi- kalsra ihtiyaç vardır. Beni gizlice Istanbula gönderiniz. Halifeden, Hint müslüman'arına hitaben ya» zılmış emirler; fermanlar alayım.., inilen. Hint İslâm Bergamada sie Bir ihtilâf Bergama, (TAN) — Kazamızm bu geneki tütünleri iyi fiyatlarla | satıl. ış ve milstaheil mühim miktard pora almıştır. Yalnız bazı tacirler da ra olarak balya başıma bir ve iki kilo düştükleri için”rürram bir kısmı bun dan müteesir olmuştur. Bu kısım) zürra, tüccarla aralarmdaki ihtilâf dara farkını Kızılay Cemiyetine br| raktıklarını ve cemiyetin bunu tüc- cardan almasını bildirmişlerdir. Bu yıl Bergemadan 10 bin balya tütün çıktığına göre, Kızılay Cemiyetinin | dara farkını alabildiği takdirde as- gari beş bin lira varidat temin etmiş olacağı hesaplanmaktadır. bat ayı sebze ve çiçek to - humlarınn ekilme zamani- dır. Maamafih her tohumun bu ay da ekilmesi muvafık dı idir. Fi - de olarak k Nisan, mayıs aylarında tarlaya fidelene - cek olan sebze ve çiçeklerin tohum» | larını ekebilirsiniz. Bu gibi tohum- lar ya saksılara, kasalara veya top rakta yapıl yer yastıklarına € - kilir. Her nere; kilecekse ekilsin, tohumlar için bir kısım ince kum nüş yaprak gübresi veya çok eski ve iyi çürüyerek si - yah bir renk almış koyun ve at ekten geçirdikten kasalara doldu sıların dibi taşları veya kiremit kırıkları nak sureti fazla rütubetin sızması temin olunur, Böylece ha- zrlanan kasalara seyrek olarak umlar ekilir humların boy- larına göre ) ve bir santim kalınlığında eyni harçtan serilerek tohumlar kapatılır. ılacak arım âza, Sulama B me tarımda su #erpen bir şırmga ile tohumlar Sula - nır. Üzeri camlı kapak veya çer çeve ile örtülür Camekânı olanlar bi işi camekân i çinde © Yaparlar. Böyle yapılm u İş bittikten sonra süzgeçli küçük bir kova veya püskür- mak muvafıktır. Bunun fa lay çimlenme € yardım ciye kadar tohumların az hava dir. Çünkü tohumun bulunduğu y rütubetli ve sıcak olusu ç cam örtüyü bahhurattan damlalarını silmi lar çimlenen tohumların körpe yap- İ rakcıkları üzerine düşerse onları çürütür. Ekilen tohumların su masında dikkat prak rütubetini kaybetmiye başlamış İ- se yine serpme olarık sulâma ya- pılik. Fakat her ekilme zamanın » dan ancak 3,4 gün sonra ikinci de- fâ sulamak zamanı gelmiş değildir Camekân rip Üzel nmiş bulunan su ir. Bu damla - e imlenen tohumların çok boy- lu olmaması ve gev- şek büyümesi İçin, lenmeyi omüteakip cam örtüye lüzum yoktur. Fakat camekânda bulundurulması devam 1, soğuk artık eder. Çünkü gece do! rüzgârlar, güneş tesiri ile Yeni sür miye başlamış olan fidecikler bo - zulabilirler. Camekân ve cam çe çeveli yastıklara eğilmiş olanları her gün alıştıra alıştıra öğleye Ya kın bir saatte havalandırmalı , Bu havalandırma ilk günler 5 - 10 dakika olmalı ve 3-5 inci günlerden itibaren 15 , 30 dakika devam €t- melidir. Bu suretle fidecikler Pigtin bir hal alırlar, iyi r, canlı olur” lar. Fideler büyüdükçe yaprakları gelişir ve şaşmtma yapmıyâ eli rişli bir hale gelirler. Ağaç ğaç nedir? Bunu herkes bi - A lirim zanneder ve her odun- laşan nebata ağaç sm! verirler Halbuki ağaç, ömrü senelerce sü ren, senelerce çiçek, meyva ve to- hum veren nebatlara derler. Şu halde çiçek, meyva ve tohum alabil mek için ağaç yetiştirmek lâzım - gelir. Ağaçlar arasında yaprakla - rmın süsü ve manzarası, rengi, | şekli, büyüme ve yayılmasının tar- zma göre az veya çok Bevilenleri vardır. Hele çiçek ve meyva veren İ ağaçlar en değerli ve en makbul olanlarıdır. Ağaçtan faydalanmak | için, dükilen ağacı iyi şartlar altra- da bakarak onu bir çocuk itinasi - | Je büyütmek lâzımdır Dikme , ğaç dikilmez | Memleketimizin yayla gibi yüksek yerlerinde İlkba- har donlarmm sonunda yani pi - beraber saksi veya kasaların Üzörine bi sı tohum tmekle be Tohum dikme ağaç ve çiçek yetiştirme am kapat. arın daha ko- aber çimlenin nz temin işin. LÜTF! san ayı içinde, sahil mıntakaları - mızın Marmara havzasında birinci Künun başlarıgıcından, müsalt hava bat sonüna kadar dikilmeli dir. Kaide olarak ağacın yaprak - larr tamamen döküldükten sonra dikilmesine başlanabilir. Her diki - lecek velâ yerini hazır» mi © yapmalı ıdırmalıdır. A ağaç içi; Kirizme: iyice hi ğaç dikilecek çukurlara çok eski - miş beygir ve koyun gübresinden üç kürek kadar gübre koyarak top rağma karıştırmalıdır. Fidon gaçlar iyi çıkarılmış ol! dır. Kökleri zedelenmemiş, küçük köketiklerinin bozulmamış olması şartttır. Pazar yerlerinden fidan almamalıdır. En iyi fidan - Jar, toprakta iken seçilerek çıka - rlan fidanlardır. Böylelerini itina ile çil derhal köklerini ot e, çuvalla sardırıp donların, rüz- lsrın ve hattâ güneşin tesirin- den muhafaza ederek bahçeye ge tirmeli ve hemen dikmelidir. Şa - yet hava yağmurlu ise, o zaman fi danları poyraz tarafına yatırarak ve köklerini bir çukura sokarak kökler üzerine bol toprak dökme- Ni ve biraz sıkıştırıp sulamalıdır. Böylece hava mlissit oluncıya ka- dar muhafaza edilen fidanlar yer lerine dikilir, artıp ve Toprak D ikilecek fidanların kökleri çu Kur içine serbestçe girebil - melidir. Kökler nekadar serbest yerleşirlerse toprağa o kadar ça - buk alışırlar. Köklerdeni ancak ka zik gibi uzanan ve üzerinde kökcükleri bulunmıyan ana kökün zedelenmiş olanların uçları ince Çiçek ve Bahçe makasla kesilebilir. İnce köklere en dokunulmaz. Dikilen £i » danların toprağını da çok sıkıştır « mamalıdır, Her ağacın kökü gövdesinin birleş mış bulunduğu nok rağın haricinde yani havada kal - malıdır. Aşt y danlar kolay danlar bol su YAZAN: ARIF muş olur, Her de- ağacı ertesi birer Herek denilen kalmca irlardan sarsmıyacak ile tes yaptıktan ğacm dalları arasmda mü Yaztne temin etmek için budamak Telgraflardan Alınan damga Resimleri larla veya te: vi telgraflar n kuruşluk damga r tutulacaktır ordire yerine geçen arsal enurlerini muhte» Diğer taraftan akti mütezamrem #pariş kabulu ihtiva eden telgraf, an da bi,#e bi damga resmi 4- sması İcap etmekti Bütün m: resmi almıya Alınacak tedbirler Ancak, aliksdar'ırır rata göre, tele badi hareket e'u eshabı mesalihi zâs rara sokmamaları için şimdiden bir almması lâzandır Çünkü, ti mül ve tabirlerin kavranabilmesi, bu suretle damga mışlardır vet ret muamelâtmdaki for a. gağı yukarı bir ihtisas işi sayılıyor. Bu itibarla, posta çte'graf ve telefon umum müdürlüğünün bu nevi ticari tolgraflarm kabulü hususunda bazı tedbirler alması, telgraf memurlarını hakiki bir müşkülden kustaracık » tr. Sürşarjlı pullar Salâhiyettar bir zatın verdiği ma « lümata göre, Montrö muka' si hatırası olarak çıkarılan sürşarjiz posta pullarının mevcudu çok azal « miştir Pulların ileride çok mühim ve ta. rihi bir kıymet iktisap edeceği aşi » kârdır. Bir çok kolleksiyon meraklı « ları posta idarelerine başvurarak bu pullardan birer seri ediniyorlar. Sür « şarjlı pullar bir daha bastırılmıya « caktır Yeni Ziraat Vekâleti Müsteşarı Ankara, 1 (Tan) — Ziraat Vekâle. ti müsteşarlığna teftiş heyeti reisi Naki asaleten tayin edilmiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: