3 Şubat 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

3 Şubat 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Senenin En Büyük Maç- ları Bu Hafta Yapılıyor Fenerbahçe tasaray, Beş Güneş karşıl Bu hafta İstanbul futbol mer - Gala iktaş - aşıyor aklıları çok dol- gun Ve güzel bir gün daha yaşıyacaklar... Fenerbahçe - Galatasaray ve Beşiktaş - Gü- neş.. Yalnız İstanbulun değil bütün Türkiyeyi alâkadar eden iki mühim ve hey ecanlı maç... 8 bu iki mühim karşılaşma yine ayni stadda ve ayni günde olmuştu. Eski ve an'an asaray karşılaşması hi Yanılmıyorsam geçen sene bu mü seyretmek için on bin kişi gelmiş ve evi iki rakip olan alkı stada çekmiye son senelerin hâsi- gibi yüksek bir para elde Geçen sene yapılan Beşiktaş - Güneş maçından bir raklılarma bu bulunmaz » tuhaf tesadüfe şa- E enteresan gey midir? Bence Fener — Galatasa- çardan ev hilâfna neti- arile şayan: ehemmi- | unmakta ve bu tahmınler müp- yet çerçevesinden harice çıka mamaktadırlar, G ilk devre maçlarında rahat bir oy din sonra 1-6 mağlüp etmiş ve bir ay sowra ayni takım k gslibiyeti elde etmek içi: külüta uğramıştı. rütülen tahminlerin ar İse, hem ül edemiyeceği srkı bir oyun - dan sonra 0 — 2 galip gel Halbuki geçen seneden ou seneye| erdi. | eşli'erin ta a nazaran Güneş ve Galatasaray lehine | avantaj vardır. Her iki sârı kırmızı takım k dir, Galatasaray bir türlü istikrar te! İN edemediği muhâcim hattını dü-| zeltmiy Ve yeniden ikame ettiği ganç mabsus b düzeltmiştir. neş geyer sene İle kıyas olam'yucak derecede bir | udiyet olduğunu yaptığı maçlar» | la isbat etmiştir. Bü anlattığımız se. bepler yüzünden Fener ve Beşiktaşın | karşılarnıdaki hasımlarmı geçen se meki gibi kolaylıkla yutamıyacakları tabii dir hâdise şeklinde kendiliğin- den tebel ndaki tahminleri z Eşr:f Sefiğe bırakırken mi'satskalara tem.z bir spor w ruhu- nun hâkim olması ve bu gayenin tahakkuku için takımların #portmence düşü menni etmemek elden gelmiyor. Şazi TEZCAN arar Muradiye Spor Klübünde Toplantı Bursa — Muradiye spor klübü se- Delik toplantısı yapılmış ve intihap| neticesinde yeni İdare heyeti şu şe -| kilde teşekkül etmiştir: Başkan Ali Ulvi, Asbaşkan Fabri Tamer, Sekreter Münip Koca Yaz - gan, daimi delege Şevket İygi, Mu -| Hasan Dernek, Veznedar Hak- el, idare memuru Nihat Şa - Güneş Klübünde Konferans Güneş Klübünden: Şubat 937 tarihine tesadüf eden önlimüzdeki Cumartesi günü saat 18.30 da Necip Fazıl Kısakürek tara- fından san'at mevzuu üzerinde bir konferans verilecektir. Aza ve dost- larımız bu toplantıya şeref katma- Yarını dileriz. i görünüş... “Milli Güreş Takımı Finlândiyaya ne zaman gidiyor? Milli güreş takımımızın Finlâ .|berler nihayet yavaş yavaş kat'ileşmiye başlamıştır. ndiyaya gideceği hakkındaki ha- Gerçi bu seyahat ötedenberi mevzuu bahsolmakta idise de takımın Finlân. rasyonuna cevap yazılmıştır. ALLO! Evvelisi gün İzmire hareket ederken matbaamıza (gelerek Dinarlı ile yapacağı güreşin, Mehmedin ortadan kaybolması yüzünden yine yapılamıyacağı: nı anlatan Tekirdağlı Hüseyin, Dinarlıya güvenerek Adana fe- Hiketzeieleri menfaatine gü- reşmelerini teklif eden temyiz mahkemesi azasından zate hi. taben yazdığı şu açık mektu- bun sütunlarımızda çıkması- nı rica etti; Dinarlı ile benim, menfaati Adana feâketzedelerine tahsis edilmek üzere Ankarada çar. pışmamızın teklif edildiğini, gazetelerden öğrendim . Dinarlı ile yılan hikâyesine dönen güreşimizin bir an evvel yapılmasını ben de isterim. Bilhassa vatan çocuklarma yardım mevzu” bahsolunca bu- nu candan seye seye kabul ede- rim, Fakat ne yazık ki, Dinarlı her meydan okuyuşunu tatbik sahasma bir türlü geçirmiyor. Ben esas itibariyle felâketzede. lere yardım güresini kabul e- diyorum.. Müteşebbisler Di- narlryı temin edebilirlerse her nerede İsterseniz çarpışabiliriz. Türkiye hasnehlivanı Tekirdağlı Hüsey'n a mm Bursa Atlıspor Klübünde Bursa — Atk spor klübü yıllık kongresini akdetmiş, 10 hayvanlık bir pansiyon açılması ve bir manej yeri yapılması kararlaştırılmıştır. Ye ni idare heyetine Dr.Şefik Lütfü, ipek çilik enstitüsünden Sadettin, Baytar müdürü Şükrü, Köprübaşı çiftliği sa hiplerinden Süreyya ve Dikencik çift liği sahiplerinden Hakkı seçilmişler - dir, en sene Fener — Galatasaray |diyaya gitmesi meselesi ancak bundan bir hafta kadar evvel kat'i karara iktiran etmiştir ve bu karar üzerine Finlândiya Fede- Haber aldığımıza göre güreşçileri- miz ikinci reisi Seyfi Cenabın reisliği altında olarak şubatı 15 inde Istan- buldan hareket »dacskler ve sabakâlarını Fialandiyanın payıtahtı olan Helsen'efurs şehrinde 23 şuba İta, ikinci maçı da iki gün sonra Y: pacaklardır. Bu maçlardan birin husust mahiyette yapılacak ve İklai- müsabaka milli maç olacaktır. Bundan #onrâ takım Isveçe yide cek, orada da €h az iki müsabaka y pacak, oradan da Almanyanm Dort- mond şehrine gidip olimpiyatlardan İevvel Istanbula gelen Alman ile revanş maçı yapacaktır. Isveçte yapılan ve yıldızlar müsa- bukast isnii verilen ve maruf güreş- İcilerin davet edildiği müsabakalara İsveçliler Yaşarla Mehmedin de işti rakini istemişlerse de gireş feleris- yonu bu davete ret cevabı vermiştir. Mili Kü ume için Haber aldığımıza göre, Milli küme- İnin şehrimizdeki alâkadarları Futbol Federasyonu Ri Hamdi Emin Ça- İpin riyaseli altında toplanarak Milli küme talimatnamesini hazirlanağa matuf noktalar üzerinde görüşmüş- lerdir, Görüşülen ve iptida! bir karara va- İrdan meseleler arasmda fikstür işleri İve şehirler arası maçlarında takım. rın kadrosu vardır, Bundan başka bir futbolcunun ayni mevsim içinde İ- ki mıntakada oyn; tibarile kabul © yamaması esas İz niş ve sahaya çikâ- takımlara hakemler tarafından © yundan çıkarılan veya kendi arzusile sahayı terkeden futbolcular hakicında muhtelif cezai hükümler tatbik edil. mesi karar altına almıştır. Maç hakemlerinin Futbol Federas- yonünca İntihabı esas olarak kabul edilmiştir. “ceğini hiç zanne takımı mıyadak veya maçı yârım bırazacak! N ORDUM ir insan yüzünü aşkın bu ka irebileceğini ve yatı ibire n bir kasırga gibi yakıp yıkabile memiştim. Fa - kat bir tam yıl evvel buna pek ya kindan şahit. öldüm, Çok eskiden beri tanıştığım bir genç kız vârdi Yüzüne pek güzel denemezdi. Fa- kat ben onun geniş beyaz alnını, şakaklara doğru dağılan gür kum ral kaşlarının altında daima gü - lümsiyen bal rengi sarı gözlerini pek beğenirdim. Bu gözler insa - na baktıkça bakmak arzusu ve - rir, balrengi büyük bebeklerin derinlerinde öyle bir mâna saklıy- dı gönüle şefkat, sevgi birçok iyi hisler ilham ederdi. Onunla iyi anlaşmıştık. Biribiri- mizi sık sık görmekten şundan bundan konuşup dertleşmekten anırdık. Şimdi Üzerinden (üç dört sene Bir gün yine onu görmiye Penceresinin - önünde yaslanmış, göz“ hareketsiz hizmetçiyi elimi dudak diye, savarak “Y oturdum. Hâlâ geldiğimin farkında olmamıştı. “Acaba uyu- yor mu,, diye, düşündüm, Fakat yavaş yavaş gözlerini açtı, Beni görünce birdenbire yerinde doğru lerimi yakaladı. Bulrengi gözlerinde geçen kıvılcım parça - ları gibi garip ışıklar yanıp söne- reki Ah, dedi. Ne iy! ettin geldin, ne İyi ettin. Sana öyle anlatacak larım var ki. lerimi asabiyetle m değişiklik beni şaşırttı. bu kadar güzel görmedi” sanıyordum. Alnı, yanakları daha donuk bir beyazlıkta görünü yor, gözleri pırıl, pır ve dudak - ları hümmalı bir kızıllıkla yüzün de İki ateş rengi karanfil gibi ya” nryordu. “Sende bir şey var bugün, de- dim. Anlatmasan bile yüzünden hissediyorum.., Güldü; “Tabii, dedi, Dün gece onu gör * düm... Ve merakla kaşlarımı kaldıra * rak yüzüne baktığımı bile farket- meden, yanaklarının ucuna hafif bir kızıllık toplanarak heyecanla devam etti; , — Onu gördüm.. Dün gece bir sile toplantısında idik. Bir köşede oturmuş ev sahibinin kızı ile konu şuyordum ve o biraz ötede iki er- kekle heyecanli bir münakaşaya dalmıştı. Geldiğim zaman zannedi yorum ki, odada değildi. Ne za - man gelmişti, kimdi? Bilmiyorum. Uzunca boylu, alhmm iki yanın- daki saçlar dökülmüş, orta yaşlı bir adamdı, Üzerinde öyle bir Lev kalâdelik te yoktu. Fakat, ah sana nasi anlatayım. Konuşurken yü zünün çizgilerinde beni hayrete, korkuya ve şimdiye kadar hiç tat madığım büyük bir heyecana sü- iyen öyle güzelden üstün mâ- nalar beliriyordu ki:.. Sustu. Başmı pencereye doğru çevirdi ve bakışlarını oradan ayır- madan sesi titriyerek yavaş yavaş yeniden anlatmıya başladı: — Sonra onu bana tanıttılar, Dansettik, Cok garip bir halde i- LU YAZ dim, Vücudümü asabi bir ti sarmıştı. Derinden derine hissediyordum. Bu gerip hal üze- rime onu görür görmez gelmişti. Biraz evvel hiç tantmadığım bu adam sanki bir şimşek gibi oda - kika bü kadar sükün içinde geçen hayatımı parçâlamıştı. Gözlerine bakmaktan korkuyordum. Dans bitti. Ayrılırken elimi bırakma - dı; — Ne garip, parmaklarınız buz gibi rahatsız mısmız? Dedi. Sesimi çıkaramadım. Yalnız radan kaçmak ve bir köşede ağ - lamak istiyordum. Fakat o yanim dan ayrılmdar. Bir köşede ağı mak isterken hem içim titriye tit- riye İstiyerek, hem de garip bir kor ku ve üirperiş İçinde bunalarak o- nunla konuşmak o mecburiyetinde kaldım. Daha doğrusu o konuştu. Derinden gelen tatlı, yumuşak fa- kat ayni zamanda mütahakkim bir erkek sesi İle anlattı durdu. D zünü tekrar bana dönerek: diye, sözünü bitir “demek. sendeki bu.değişiklik., dedim. Hemen sözümü keserek cevap vârğir-“* — Evet, dün gece onu gördüm... Onunla bir daha yine evinde görüştük. Ayni koltuğa oturmuş- tu. Beni görünce kucağından bir sürü renkli ibrişimler dökülerek ayağa kalktı. Vücudü bana biraz incelmiş gibi göründü. Yüzü her zâmankindeh çok solgundu. Kar - şılıklı oturduk. Yüzünü benden ka çırmak ister gibi başmı işine eğ- di. Beyaz ipekli bir elbise giymiş- tl ve göğsünde iki kırmızı gül boy nunu bükmüş duruyordu. Yavaş- ça: “Ne işliyorsun?7,, diye, 80r - dum, Başını kaldırıp: “Bir yatak örtü » dedi, Şaka yapmıya ça Yşarak; “galiba ilerisi için? dim, Gözlerinde keskin .bir pı yabıp söndü. Fakat cevap vermedi. Göğsündeki gülleri işaret ettim: “Mevsimsiz amma güzel çiçekler... yavaşça İşini elinden bıraktı. Bana doğru biraz eğilerek zayif bir ses- le: “O verdi, ,, dedi, gülümsedim: “Galiba sık sık onu görüyorsun, dedim. İçini çekerek başmı “evet,, demek ister gibi eğdi. , O gün pek az konuştuk. Veda - laşirken sabredemiyerek sordum: “mesut musun ?,, balrengi gözleri yine dalgmlaşarak cevap verdi: “İlerde olacağım... algın bir gülümseyişle yü - İlce birkaç ay geçti, Birgün sokakta te sadüf ettik, Etrafı kurşu- hİ bir renkle saran yağmurlu kas- vetli bir gündü: Tramvay bekliyor dum. Önümden geçti. Pardesüsü - nün yakasını kaldırmış başını ile - riye doğru uzatmış, telâşlı adım - larla yürüyordu. Beni görmedi. Arkasından koştum ve koluna gir- dim. En küçük bir şaşkınlık ese- ri bile göstermeden yüzüme bak - tı. Yüzünün derileri çene kemikle- gererek içeri doğru çekilmiş | ve balrengi gözleri insanı telâşa dü şürecek kadar boş ve mânasız bir hal almıştı. Hayret içinde kolun - dün tutup durdurarak: “Sende bir gey var!,, dedim, Sarı gözbebekle- rindeki halkalar genişledi, kanı çe kilerek beyazlaşarak dudaklarmı mırıp boğuk bir sesle cevap verdi: “Evet, çünkü demin onu gördüm... Bu mânasız cevaba biisbütün sa- YANAN PERİDE CELAL şırarak yüzüne korku ile bakti ken; derinden gelen bir seslo “iğ sık duraklıyarak ilâve etti: — Yaninda bir kadın vardı. Gİ zel bir kadın. Koluna girmii Yüzleri derin bir saadet içinde lümsiyerek konuşuyorlardı. Bi görmedil, meşgul görünüyorlardı kili, » Sustu. Yağmur şiddetlenmi Kolundan çekerek: “Bunu ti ne, dedim. Hem baydi 3 eve gidelim, Orada uzun kon! şuruz.,, Asabi bir hareketle kolü” nu elimden çekip yürümiye dav! narak, birdenbire sertleşen bir le: “Konuşacak bir şey yok, Sen işine git, ben yü: Asabi bir buhran geçi liydi, Bir türlü J⣠di dum, Başını ileriye doğru uzeti” aklarında takallüsa bir tebessüm ile uzakl istiyorum, diyof “İ du. Yağmur yağsın, rüzgârlar sin, her taraf soğuk, soğuk ols0f Bu içimdeki ateş sönünciye &* kar.. Bütün ısrarıma reğmen o gün © hu kandıramadım. Beni kaldır” ların üzerinde birakarak yanımı * dan uzaklaştı, gi ir hafta sonra idi. İşittim B hastalanmış, koştum ve © nu yatakta erimiş, yüzünün bü“! tün derileri çekilerek gö id #arı boncuk gibi dışarı doğru az8P ve dehşetle açılmış harap bir hak de gördüğüm zaman d gelen feryadı zor n Hastalığı için doktorlar zatürre? demişlerdi, Bunu bana söyledikle * ri zaman hemen o yağmurlu, pif havayı ve onun o havada yağmuf yağsın, rüzgârlar gssin..., & çilgin gibi sokaklarda gezi, tarladım. Yapılan bütün ihtimamlar fayd8 etmedi ve birkaç gün içinde eriği. gitti, Onu kendisi öldürdüğünü farkında olmıyan ka sevdiği #* dam mezârma kadar etti, O raya, o ıslak kara toprak yığınmın üzerine bir kucak kırmızı alev ren” gi gül bıraktılar. Yine havanın b9 auk olduğu bir gündü. Onun din - miyen ateşini söndürmek, içinin rısını yıkayıp, temizlemek İster Eİ bi durmâdan yağmur yağıyor © kırmızı gülleri ıslatıp, buruşturs * rak oradan oraya atıyor ve kars toprak kümesinde açılan küçük çu” Kurlar sularla dolup dolup taşıyof du. e Şehir ve kasabaların kurtuluş günleri Ankara, 2 (Tan muhabirinden) “ Dahiliye Vekâleti letiklâl mücadele” inde düşman işgaline uğramış. olaf şehir ve kasabalarımızın kurtulüf İgünlerini tesbit etmektedir. Vekâlet valilere gönderdiği bir tamimle düğ” man tarafından işgal edilip bilâhar? milli kuvvetler tarafından istirdat © lunan şehir ve kasabaların tesbit © miş oldukları kurtuluş ( bayra günlerinin çok acele olarak bildiril “ esini İstemiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: