15 Şubat 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

15 Şubat 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İm 8-2.937 TAN Sündelik Gazete rim t Emin YALMAN kN hedefi: Haberde, 6 Pig, heryşeyde temiz, dü $amimi olmak, kariin çim etesi olmıya çalışmaktır. DUNYA GAZETE- LERİNDE bu konuşmayı söz gelişi | şunları söylüyor: | mülâkatı İngiltere Hari - Mezaretinin urun uzadıya dikkat | <elbetmiştir. Bu mülüket Tiyle haberler umumiyet itiba, der, Memhuniyetle karşılanmışlar - bzitere, Ne anı “iye i İtalyanm Montrö mua. etmesini ve Türkiye laşmasmı ötedenberi arzu edi. anlaşmanm tahaldkuk yolunda “ereyan - aldığı görülüyor. Ve İngiltere Hariciye neza - Milâno mülâkatmı bir başlan. başka bir şey saymamakta - mülâkafınm politik krsmm. Montrö mushedesine uzadıya konuşulmuştur. göre İtalya Montrö prensip itibari. Yet harp gemilerinin Boğuz. ve bilhassa Akdenizde hakkında bazı şartlara akla? olmak tizere, kabul et - Fİ IT # #i ; İ ME İl j (1 j İtalyanm Rus harp gemile. | Şarktaki 'Mirk Umanla - / j H : : li i | şu da unutulma . Kİ: İngiliz efkâr umumiyesi. Kısmı Edeni Montröde Sov m Akdenize serbestçe slüa, müsaade ettiğinden dolayı İri tenkit etmişlerdir. Burun dap, yanın Montrö muahedesine bazı hükümler ilvesini istemesi Ritmek İşt j gayesine mataf sayıl. Zannolunduğına göre İtatya Hari, Yazır Tevfik Rüstü Armar, Bal . relsl sıfatiyle, İtalyanm devletleri madde » Tusmsunda Franesden evsaf sahibi olduğuna Muhalifler Nazırlık Pazarlığında üzakeremiz, bu son hâ- dise üzerinde küçük bir sekte geçirdikten sonra, yine Talât merhum işi idare etti, Güya, söylediği ağır söz- lerden Zöhrabım zehirlendiğini hiç hissetmemiş gibi görüne- rek dedi ki; — Kabineye iştirak bahsin- de biz, burada, olsa olsa esas- ları kararlaştıracağız. Şahısla- rın intihabında tabii fırkaların hakkı kelâmı olmak icap ede cektir. Ve bu mevzu üzerinde çok konuşuldu. ihayet, müzakeremiz, döne dolaşa, fırkaların kaç ma - zırla kabinede temsili ieap edeceği noktasına geldi. Hoca Sabri, artık şahsen kazandığı zaferin gururile, kabine teşkiline her iki tarafin, adetçe tam bir mjisavatı, prensip olarak kabul ve tatbik etmesi lüzu muna kani olduğunu söyledi. Talât, böyle bir teklifin, muha - lifler nâmma dermeyan edileceği - ni daha evvelden biliyormuş gibi davranarak hocanın sözlerini si - kün ve İtidal ile dinledi. hiç telâş ve hiddet göstermedi, Ahmet Mahir efendi merhum ile ben, bilâkis, Sab ri hocanm talep ve tekliflerini çok fazla buluyorduk. Mecliste, sdet - leri çok mahdut olan ve bu uzlaş- ma müzakeresi için yurt » sövgisi M6 iki İle veysik EY yen Müma- kil mebuslardan, .başka muhalif zümrelerin hepsi, adetçe ekseri - yet fırkasinın yarısından, bile, az oldukları halde, kabinede ekseri - yet fırkası derecesinde fazla, âza bulundurmak yolundaki bu talebi biz, bir şimarıklık gibi telâkki ettik ve bu duygumuzu da mukabil ta- rafa, hal ve tavrımızla anlattık, Zöhrap, vaziyeti kurtarmak için urun mütalealarla bizi iknaa kalk- tı. Avrupa perlâmentolarındaki bu tarz, uzlaşmalardan misal getir - miye başladı; muhalif gruplardaki âza adedi, ekseriyet fırkasına men sup âza adedinden az olsa bile, memleketimizde muhtelif. muhalif gruplar son günlerde birleşmiş ol- dukları için bunları ayrı ayrı, tat- min etmek ve bu itibarla kabinede Dansedersen; 1 — Doktor, 2 — Kemancı, 3 — Mağaza tezgübtarı, 4 * 5 — Alim, 6 — Yüzme şampiyonu... TAN Eski Bir Nazırın Siyasi Hatıraları na hareket kabineye girmek istiyorlar ve Hoca Sabri, şeyh muhalifler hesabma fazla âza bu- lundurmak, lâzımgeleceğini ileri sür dü ve kabine âzalarının herhalde muvafıklarla muhalifler arasın - dan, müsavi miktarda - yarı yarı - ya « teşkili lüzumunu müdafaa et- ti. B ize çok garip görünen bu ta ep ve teklif Talâtı hiç kız. dırmıyor. O, süküt içinde, gülen bir çehre ile, biribiri arkasına su - aller tevcih ederek hangi nezareti kendi tarafları için ayırmak İste. diklerini anlamıya çalışıyordu . Talâtm, muhaliflerden gelen her teklifi müspet bir şekilde olarak böyle kabule temayül göstermesi. yine bizi - Ahmet Mahir efendi le beni - felâş ve endişeye düşür - dü. Bu müzskerenin İleride fırkamı. zmn tesvip etmiyeceği bir tarzda neticelenmesi, bizi şahsen gülünç bir mevkie sokebileceği gibi, ekse tiyet fırkasını da efkâriumumiye- önünde, küçük düşürebilirdi. Fa - kat müzakeremizin tam ilerlediği bu sırada bizim kendi aranizda bir münakaşa çıkarmaklığımız ve bu sebeplâ müzakereyi durdura - rak bir köşede hususi anlasmıya kalkmaklığımız münasip değildi, Onün için Talâtm muhaliflerin taleplerine karşı teslimiyeti gös - taren bu, hal ve hareketinin nere. ve kadar varacağını tamamen kes- tiremiyerek müzakerenin “bundan sonraki seyrinde “müsahit.. . gibi bir vaziyet almayı» tereih etmiş i- dik. Bu sırada Talât merhum.şöy- le dedi: — O halde muhalif grup nâmt na hangi .nezaretleri istediğinizi sövlevin de kayvdedeyim. Bu sefer hoca Sabri kendi man- p< GİZLi CELSEDE Meşrutiyet Meclisi muhaliflerle Ekseriyet Fırkası arasım- da gizli celse halinde bir anlaşma mü- zakeresi başlamıştı. Muhalifler namı sadrazamlığın Ekseriyet Fırkasında kalmasına razı oluyor. ; Mebusanmda eden Hoca Sabri ve Zöhrap, ülislâmlığı “koparmak için eanaaanesaaaaasenaaea eee tığile ortaya bir kaide attı, ve ne- zaretleri kendi takdir ve tensibine göre İkişer ikişer ayırdı. Fakat sadarat makamının da muhalifle- re tahalsini ister gibi bir şey söy - lerken Talât: — Meşihata, senin geleceğine gö re sadareti de bizim tarafa bırak diye bir lâtife ile mukabele göster di, ebu söz Üzerine hoca ken - disini toparisyrp devlet ma kamlarını aşağıdaki tertibe soka - rak: Sadarst, israrınız üzerine ekseri- yet fırkasmda kalırsa meşihat bi- ze hariciyeye. ekseriyet fırkasından biri, getirilirse Dahiliye bize, Har biye, ekseriyet fırkasmdan birine verilirse, bahriye bize, Nafıa ve tİ- enret, ekseriyet fırkasmdan birine e, Orman zirast bize, vet fırkesına mensup kaf, ekser ihale edilirse, Pos iye aynen ve birer birer söyle” Talât merhumun küçük bir not defterine bu sözleri kaydettiğini gözümle görüyor ve nasıl olup soğukkanlılığını hâli muhafaza et mekte olduğuna $ yordum, Bününla beraber işin bu derece- ye geldiğini gördükten sonra, Ta- lâtmi gösterdiği bu sabır ve taham mülün ciddi olamıyacağı kanaati - le *müteselli olm; başlamıştım. Balki muhaliflerin delegelerile u- zur münakaşalara gitr ta leblerinde maruf haddi geçerek ifrata vardıklarını onlara anlat - mayı faydamız buluyordu. ve alarak ker taleple miş gibi görün- düğü ve muhaliflerin bütün istek leri ne İse onu İçlerinden çıkarttı- rarak ortaya dökfürdüğü muhak kaktı. Artık görüşülecek bir şey kal - mamış zannedilirken Talât, Ka - nunu Esasinin 35 inci maddesinin tadili hususunds muhaliflerin de müsbet bir vaziyet almaları lüzu. munu bilmukabele teklif etti. iç beklenmiyen bir zamanda vâki olsn bu teklif muha - liflerin delegeleri üzerinde fena bir tesir yaptı, 35 inci maddenin ta dil ait teşebbüsü ötedenberi ha kiki bir lüzuma ve vatani bir fay- daya dayanmaktan ziyade meclis- teki muhalefet cereyanmı kesmek maksadma atfeden murahhaslar, Talâtm bu teklifini kabul edeme- diler Ve müzakereye, fırkalarla gö - rüşülmek Üzere, son verildi, Ahmet Mahir Efendi mer- bumun, Sabri hocaya karşı hiç sem patisi yoktu. O: mma namzet gibi gü muhalif fırkalarm kabinede dar fazla makamlara sahip olmala- , Fi ihtimali kendisini çok rencide et miş idi. Her ikimiz Talâtı sıkı bir imtihan | dan geçirdik, muhaliflerin her İS tediklerini kabul etmiş olmesmı doğru bulmadığımızı anlattık. Mer hum, gülerek — Yahu, bu kadar telâş etme » yin. Başımızda bu harp belâsı oldu ğu için her taraftan izhar edilen arru karşısında bu adamlarla bir uzlaşma müzakeresine girmekten imtina edemezdik. Yoksa #ramız - daki bu karakter farkına rağmen bunlarla devlet işinde bizim için müşterek mesuliyet deruhte et - mek hiç mümkün olur mu? İşte gördünüz, biraz uysal dav- ranmakla metalip listeleri" nasıl doldu? Bu, fırkalar arasında bir uzlaşma değil, belki ekseriyet fır - kasının ekalliyete mevkiini terket mesi mahiyetini aldı. Maksadım İstediklerini yapmak değil, yapılması kabil olmıyan di- leklerini-onlara birer:birer söyle tip halka duyurmaktır, Tâ ki, m halefetin bizde asıl sebepleri. ve muhalif geçinen mebuslarıdan birço ğunun makam ve mansıp elde et- mek hrrsile nasil harekete geldik- leri: bilinsin... dedi OKUYUCU MEKTUPLARI Yeni Balıkhane ve Sarayburnu şörhe nazaran, imtihan vermekli - İ ğim icap ediy Fakat, Türkçeyi çok i: Ben, ckâlliyet » san Kandillide Akıntıburnunda 29 nu- maralı evde Necmeddin Gezgin ya * syor: “.« Son zamanlarda balıkhanesiü nerede yapılacağı hakkında her t#“ faftan bazi tahminler ileri sürülü - yor, Balık işlerinde ihtisası , olanların söylediğine göre balıkhane için en müsait mevki Sirkeci yahut Saray: burnu önleridir. Bu mevkiler haki - kâten bir balıkhane Kurulmasına müsaittir. Fakat balıkhane kurulur. ken yalnız temizlik ve yalnız su m& selesi düşünülmez. Balıkhanenin tesisinde balıkçıla » rm da huzurunu düşünmek lâzım - dır. Balıkçılık ve balık tahmil ve tahliyesi bakımından Sirkeci ve Sa- rayburnu önleri zararlıdır. Çünkü balıkhaneye bir, beş, on motör de - ğu, bir anda yüzlerce kayık, motör ve yelkenli gelir ve Üstüste kayık - hane önünü doldurur, Sarayburnu senenin 300 gününde poyraz rüzgüâr- larma inaruz olduğuna göre, bu ka- dar çok olan balık nakil vasıtalarının gırpmtlı denizde kendilerini nasl koruyacaklarını tahmin etmek güç değildir - Hattâ bu sahil, poyraz esnasinda o kadar teblikeliğir ki, kayıkların Yüzde 90 mi balırabilir. Zavallı ka- yıkçıların delipoyraz yüzünden mu tazarrır eğilmemelerinin göz önünde tutulmasını istiyorum. . gmlar Gizli Kalmamalı Te iin «.- Zaman zaman, bilhassa kışm Eatıp, soğuk ve fırtmalı günlerinde | meselâ gribin, tifonun âdeta bir sal. gın haline geldiğini duyuyoruz. Bu haber, bir şayia, bir rivayet gibi hal Jkın kulaklarına aksediyor. Fakat #al fgının hakiki “tehlikesini anlıyan, gö ren yoktur. Tehlikeyi vaktinde öğrenemiyoru?. Bu vaziyet karşısında, hastalık, bü- tün şiddetiyle herşeyden bihaber 0- lan bir mıntakada genişliyor, büyü - yor. Halkı heyecana vermemek mak - sadiyle gizli tutulduğu anlaşılan ge» niş şekildeki sari hastalıklar .tehlike halinde, bir muhite yayılırken sıhhat teşkilâtınm vaziyeti apaçık halka bildirmesi çok faydalıdır. Menfaati umumiye bunu icap ettiriyorsa da, yapılan muamele, bunun tamamen akeldir. Herhangi bir hastalığın en kuvvet İli şekilde tahribat yaptığı bir yerde jortalığın süt liman ve umum! sıhha- tin çok yolunda olduğunu söyleme - nin mÂnasmı bir türlü anlayamıyo. rum. Bence, tehlikeli bir. hastalık görüldüğü zaman Sıhhat Müdürlüğü halkı resmen vaziyetten haherlar et- melidir.,, . Ekalliyet Mekteplerinde Olgunluk imtihanları Beyoğlunda Kalyoncukulluk Ha - sanbey sokak numara 12de Halis “— Ben, ekalliyet mektebini bi - tirdim. Şahadetnamenin arkasmda bir resmi mektebe devam etmek İs- tediğim takdirde resmi bir mektepte olgunluk imtihanma tâbi tutulaca - ır. biliyorum niz Ni < mek için gittim. İkirici bir | doğru Jdefa imtihana sevkedilmem mudur?, , Evvelce bu şart yoktu, Maarif Ve; kâleti, ekalliyet mekteplerinden me zun olacak talebenin resmi mektep talebesi seviyesine uygun olup ol - madığıni kontrol edebilmek için fes- milere geçecek akaliyet mektebi me- tunlarının bir olgunluğa tâbi tutul | tir. Bu kayıt, talimanameye iki sene evvel konulmuşur. Esasen sizin gi- bi Türkçeda kuvvetli bir mezun için imtihan endişesi de mevzuu bahso - lamaz... . Bigada Sokaklar Biğalı bir okuyucumuz, bize gön- derdiği bir mektupta şunları yazı - or? “.— Kasaba cadde ve sokaklarına tükürmek âdet hükmüne girmiş "gi- bidir.. Belediye, elindeki talimatna - meye göre, bunun önüne geçmek için hentiz bir tedbir almış değildir. Sıh- hatı umumiye zamma tükürenler - den ceza alınması, bu yolsuz hare- ketlere sapanların takip edilmesi 28. ruridir. Halbuki, bu gibilerden beş para ceza bile alınmamıştır. Biga be lediyesinin mlicadele edeceği biricik şey, tükürmedir.,, . Paso ve Konservatuvar Talebesi şehirde bazı hastalıklarm arttığını, &rm hakkmda bir şerh vardır. Bu (o Okuvucularımızdan Fatma Kot masinı talimatnamede tasrih etmiş” ILIM ALEMİNDE YUGOSLAV ÂLİMİ. NİN 150 İNCİ ÖLÜM YILI Bu aym on üçünde Belgrafta Yu. goslav âlimlerinden olup, heyet, ri yaziyat, fizik ve felsefe sahaların - İda büyük bir kabiliyet göstermiş olan Röce Boşkoviçin yiz ellinci ölüm yıl, dönümü, büyük merasimle kutlan maktadır . Roce Boşkoviç Dalmaçyanm Dub. rovnik sehrinde doğmuş, ilk tahsil vi doğum yerinde yaptıktan sonr Ro. maya gitmiş we elzvit smıfına dahil olmustur Cizvit kolejinde iken her sene il. mi mevzular hakkında nesrettiği İkale ve tenkitler ile dikkat naz lande tarafımdan fevka'ğ lunan Boskovlç vefatınd İ yakm ilmi esör terketmistir. Ra e - serlerde heyet, riyaziyat ve tefazilli müsellesat hakkında, o zamana Wa dar malüm olmıyan birçok kesiflere tesadüf olunmaktadır Fizikte müstedir mikrometreyi ve İtelesköp Tikid'i Mk olarak imal eden | Boşkovletir Yugoslav ilmi mahfiller'nin İsma göre.Boşkoviçim felsefesi doima İrelâtivite çercevesi içinde inkisaf et. tiğinden kendisi Finstein'in ve esya hakkındaki telökkileri bakımmdan da Kantm selefi nddolunabilir. İtal yada nrsfmnehar dairesini ölcen Boş. kovie dünvenm hevnelmilal hir farı. da mesahasmı İk olarak ©U et. mistir N mek suretiyle toprağın vasati kesafa, tni tetkik etmis ve saat rakkasesl nin harekâtenn krtant ve deni?lerin sistematik harekâtmm mahsulü ol . nnchar dairelerini mesaha et. nu İleri sürmüstür Fransa ilimler akademisi ve Büyük Britanya krallık sosyetesi azahöma Civittiğin lağvından sonra Fransız taâbiiyetini |ihrar öderek Paris bahriye mektebi Basar İlmi müdürlüğüne tayin edil - mâstir Boşkoviç ayni zamanda şair idi ve “Güneş ve Ayım hüsuf ve küsufa,, namı altında manzum bir eser vülcu. intihap olunan Boskoviç İde getirmiştir . Mimaride dahi büyük bir ehliyet gösteren bu âlimin Romada Saint - Pierre kilisesinin kubbesi ve Viyana da İmparatorluk kütüphanesi hak - kındaki etüdleri meşhurdur. Boşkoviç Yalnız bu sahalardaki faaliyeti ile kalmıyarak diplomasi ile meşgul ol. İmuş ve İtalyada Luka ve Toskana | devletleri sarasmda Sesto gölü hak - kımda zuhur eden ihti hafletmiş İ ve Luku devletinin hukukunu Viya. | da müdafna etmiştir | Daha bazı diplomatik meseleler - İde Boşkoviçin milessir faaliyetlerde Memleketimizde İmusikinin ilerleme imkânla, dığından bahsedilir, müzisyen yetiş. tirilemediği iddia olunur. Pek haksız İ olmıyan bu iddianın hakiki âmillerin İden birisini hatırlatmak isterim; Bizde halkın ekseriyetini orta ve daha ziyade fakir aileler teşkil eder. Bu aileye mensup çocuklar, bin bir müşkülât içinde tahsillerini idameye çahşırlar. Son bir kararla, vapur ve tramvay İlarda talebe için tenzil, İar öğrendim. Bu tenzilâttan konser - | vatuar talebesinin istifade edip etmi- “eteğini bilmiyorum. Ancak, muhak vapılacağır “uk olan şu var ki, mektep resmi ol. İmadığı için talebesine paso verilmez. Arkadaşlarımın içinde hergün, tram- vay, vapur, hattâ tren parası Ola. rak 50 kuruştan fazla para verenler vardır. Konservatuar tahsili 9 senelik bir emektir. Bu kadar uzun yıllar, taleba aleyhine hiçe sayılamaz. Bana kal sa, konservatuar talebesile resm! bir mektep talebesi arasında bir f#rk ta yoktur. Bu biricik san'at müessesemize ta- lebe ararken oraya devam edenler için bu nevi kolaylıklar temin edi- lebilmelidir. Alâkadarların nazarı dikkatini erlbederim...

Bu sayıdan diğer sayfalar: