7 Mart 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 12

7 Mart 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4 ıd TA MI Şehrin orfasındaki yarımadanın üze rine bundan beş, altı yüz sene evvel Sen Jan şövalyeleri tarafından Halikarnasta iki Gün V apuru kaçırdık. Öteki vapur iki gün sonra mademki is- ter istemez iki gün kalıyoruz, şu Bodrumu, dört bin senelik Halikar- büsı bir gezeyim dedim. Bodrum kalesi diye duyarım. Şuna gideyim de bir bakayım de- dim. O zaten şehrin ortasındaki bir yarım ada üzerine kurulmuş. Beş altı yüz sene evvel Sen Jan şöval ri tarafından yapılmış bir bina, Şövalyeler bu alâmeti yapabilmek için şehirde Pideas'm Praksitel'in ne kadar şaheseri varsa, kırıp ki- Tıp kale duvarlarında yapı taşı di. e kullanmışlar. Hiç Arkeolojik malümattan hoşlanmam, Not a mağa da niyetim yoktu. Neler gör- düğümü size düpedüz anlatayım. atonun kulelerine çıkabil- mek için bin bir türlü do- çlı yerlerden, loş ve karan- itlerden, nemli ve ki yol aldım. Her c - iyeleri tarikatının Dobüsaon'un arması görülür, Maksat ne? Bundan mak- sat muhasara eden düşmanın, şa. gırmasr, güçlük çekmesi, bir mani- ayı atlattığı, ve yahut bir duvarı zaptettiği zaman, onun karşısma bir duvar daha çıkması diyeceksi- niz değil mi? Hiç te değil! Kardi. nal olayım diye değme haltı yiyen Dobüsson'un her köştdeki arma #ma bakılacak olursa, mühendisin belki W i olarak mimari ile ifa- de etmek istediği fikir şudur. Kuv. Vet ve iktidar mevkiine — yani sivri kulenin ta tepesine varabil- in pek izbe, dar, dolambaç- ve ka k yollara sapmak ve geçitlere uğramak şarttır. Bir sü rü dehşetli, ve şiddetli ihanetler, barpler, tahkirler, zindanlardan geçe ve berbat bir çıkmaza mi, y ucu belâya mr gidildiği- nin farkına hiç varmıya varmıya ağzı kapkara esniyen bir kuyü- Bun, bir tuzağın dibine ya bir İs. panya şatosu tepesine varacaksın. Bu senin faraziyendir diyeceksiniz. Fakat Doblissonun kardinallığa atan hayatı gözönünde tutu- k olürsa bu faraziyenin isa- »t ve hakikati gereği gibi sabit o. Ş oca kale, harbi umumide a- dam akıllı bir top ateşi ye- miz. Birçok yerleri harap ve türap olmuş, Şimdi Müzeler müdüriyeti onu antika'diye taş ve moloz yi- Şfilarile yılanları, #krepleri, di- i otları, ekspres katarı gibi çi- tanklar gibi kertenkelele. aza etmektedir. Met- ür. İçinde bazı kimselerin üç dört koyun ve ineğinden masda eh. Yi hayvanı yoktur. Ben gezerken “Bu kimdir seaba?,, diye meraklı ürkek bakışlarla ardım sira ge. rdı. Ben dönüp bakmıyor. dum. Çünkü otları bu ssırdide ha- rabede görerek kendimin ölüp bi. ten hayvanlardan daha yüksek ve daha büyük olmadığımı görmek ordum. n hilâl şeklinde iki limanı kollarımı Arşipel'e ve Sporad ada- Yarına doğru açmışlardır. Bu fl hiiâlin biribirine dokunduğu yer. Ar den fırlamış bir yarım ine dos kurulan meşhur Bodrum kolesi lü Gezinti Yazan: Halikarnas Balıkçısı ada vardır ki kale de onun üzerinde dir. Bu iki limanın ardında, gü. neşle yanmış, yeryer kuraklıkla kavrulmuş, vakur bir dizi dağ, ete. ğine doğru geniş bir anfiteatro teşkil ediyor. Şehrin bütün dükkünları ve evle. ri, muhakkak eski binaların taşla. rile temelleri üzerine ve eski bina- larm arasına kurulmuşlardır. Her yapıda kullanılan taş, bu asırdan ev vel yaşamış ve yıkılmış elli altmış bina nesillerinde kullanıla gelmiş- tir. Binalar yıkıldıkça eski bi rın t ından yenisi yapılır, Bem. beyaz evlerin içi de, dışı da, duv: rı da, damı da, İkide birde tert miz beyaz bir badana ile badalanır. Bu beyaz evler, bıçakla kalıp kesil. miş gibi asıl ve kat'i çizgili şeyler- dir. Onlarda hiç ieiye hiciye yelte- niş görmedim. Şehri yapan, mi. mar değil ışıktır; mavi gök ve vi denizdir. Meltem rüzgârı ma- vii, Ege mavisi, Maamafih insan aceba deniz mi şehrin güzelliğini süslüyor. yoksa şehir mi kıyısile denizi süslüyor diye düşünüp şa. şiyor. B enim anladığıma göre evvel- ce evler kıyıda değil, yuka- rıda, dağ yamaçlarında imişler. Fa kat denizi özlemişler, mavisine im. renmişler, Sevgilerinden yerlerin- de duramıyarak burcu burcu çam kokan nalmlarını takırdata takır. data, yokuş aşağıya atılmışlar. Kı. yıya varınca bütün iki koyun be Tu boyunca gicir gıcır çakılların ü- zerine dizilmişler. Arkada Kala: lar, öndeki kız kardeşlerinin omuz- lart üzerinden baş kaldırarak deni- zi seyre dalmışlar. Ön sirada 6 lanların ördekleri, denize varınca Ürkmüşler, etekliklerini islatma. mak için, onları kaldırarak biraz gerilemişter. Fakat bir yarısı kada- Tr, daha cesur davranarak denize dalıp kayık olmuşlar, ve - dalgala. «ın üzerinde oynya güle korkak kardeşlerile alaya koyulmuşlar, A- ralarındaki bu hısım akrabalık do- layısile bugüne bugün kayıklarla evlerin karıştıkları vakidir. Bazı kayıklar mandalina ve portakal bah- çesi olurken, bazı evler de denize açılıp sünger avlıyorlar. Ben lima- na bir göz attım. Limana gelmek- te olan bir kayık, açıkta, tıpkı mu. allâkta bir ev gibi ufuk çizgisinin Bstünde duraklamıştı, Limandan da bir kaç kayığm alabildiğine do- li yelken kayıp gitmekte olduğu- nu gördüm, Hakikaten öyle! Mavi ve yeşil © kadar derin ve tatlıdır ki değil in. sanları, fakat taşları ve duvarları bile kendine çeker. Dünyan en gü. zel en saf mavi buradadır. O- nun için eski Helenler bu Bodrum açıklarını deniz Allahı Possidon'a işler. Ve (Venüs) beyaz vücudunu ân. cak bü deriz küptklerinin beyaz sınm bu maviyi görünce utancm « dan kızarmak istediğini gördüm. Fakat kırmızının kızaracağı bir yer kalmadığı için morarıp, menek uyla laylâkiye soldu. Kıymın m olmuyor. Kıyılar. daki zeytinler, mandalinler, porta» kallar, limonlar, hurmalar, kapa - risler, muzlar, haroplar, incirler, velhaarl yemişlere mevsim mevsim pandomima yaptıran bütün ağaçlar bu kıyın deniz yeşilinden ders alırlar. Pes - ten tize kadar yesillerle, Ege züm- rüdüne yeşil bir türkü (söylerler. Bu türkünün çınlayışı göklerden mütemadiyen duyulur, lan Türkçenin bangi K yoldan gelerek bu şiveye bü- ründüğünü bulmak gilçtür. Çünkü buruda Türkçe, şiveye değil musi. kiye bürünmüştür. Ahalisi Leleç ler, Helenler, Fenikeliler, Lidyalı- lar, Karyalılar, Selçuk 'Türklerile adam akıllı hibrit ve harman ol. muştur. Portakalı erdiren güneş burada güzel insan yetiştiriyor. Kizlar ekseriyetle hep uzun boylu, uzun kirpikli ve üzül parmaklıdır. lar. Berrak ve tannan havada, her- biri birer Karmençita olmuştur. Kara gözler dönlüşlerine göre vah. şi ateştir. Yahut koyu renkli bir kadife gibi yumuşaktır. Bu kızla» rın güller yaseminler ırkma mensup olduğunu görmek için Tür- kolog olmıya lüzum yoktur. Za. ten İtalya kıyılarında Barbaros Hayrettin dolayısile Monte Barba- rossa adlı bir çok tepeler vardır. Bu Akdeniz sahillerinin (Yünanis- tan, Cenubi İalya, Spanya, Cenu. bi Anadolu) sıpsıcak kanı bütün kıyılar boyunca kendini gösterir. Portakal ağacı nerde büyüyeceğini iyi bilir, ve Öğün günleri bildiğimiz mu- siki âletlerine, buraya mah- sus derin ve koyu iniltili Darbu. ka da girer. Musikileri duygu mu- sikisidir. Fakat mahmur olmaktan ziyade hareketli ve çığlıklıdır. Ege Akdeniz güneşile altmlaşmış zen - gin ve kokulu misket gibi bir ikli. min şarabını içenlerde ayni evsaf hasıl oluyor. Onun için buranm ha» vaları ve türküleri Jotas. Murela- resmi geçidi | Xİ rana EN # EN Nazillide ceza evi Nazilli, 'TAN) — Nazilli basma fabrikasınm birinci kısım inşaat mü- teah'ridi mühendiş Ahmet Burhanet- tine 44 bin liraya ihale edilen asri ce- za evinin temel atma töreni yapılmış- tır. Nazilli bölgesinde yeni tip ceza evlerinin örneğini teşkil edecek olan bu bina inşaatı beş ayda bitirilmiş o lacaktır. Yeni hapisanede cezalı yurt- taşlar birer işle meşgul edilecek, ken. dileri cemiyete faydalı bir unsur ha» line getirilecektir. Deride, ceza evinin yanmda ayrıca bir de adliye sarayı yapılacaktır. Nazillinin mühim noksanlarından olan hükümet konağı işi de ilçebay Ihsankâhya oğlunun gayretiyle halle- dilmiştir. Burada kırk odalı bir hü- kümet konağı yaptırılmasma hükü » metçe karar verilmiş ve bu sene büt - çesine 30 bin lira tahsisat konmuş - tur. Ceza evi, adliye sarayı ve hükümet konağr, Bozdoğan caddesi kenarmân- ki geniş ve boş arsada kurulmakta - dır, Böylece Nazilli kasabası garba, ve daha şirin ve havadar olan kısma doğru inkisaf edecek, yeni bir mahhl- le teşekkül edetektir, Mühim bir aşı bulundu Eskişehir — Pendik baytari bak- terâyoloji enstitüsü müdürü Şefik Kolaylı ve şef Raif Köylüoğlu tara » fmdan vücude getirilen Nesicli aşı, keçilerde fazla tahribat yapan bular! şık ciğer hastalığma karşı ilk defa |olarak vilâyetimizin Mihallcerk kaza. | smdaki Doğanoğlu çiftliğinde tathik edilmiş ve iyi neticeler almmıştır. İkinci defa olarak, Seyitgazinin Bardakçıköyü keçileri üzerinde yapı. Ian aşmım da şafi tesirleri görülmüş. ür Keçiler arasmda çok tahribat ya - pan bu hastalığın kat'i tedavisi bü . tün dünyada henüz bulunamamıştı. Fen ağamlarımızm buna muvaffak olması sevinç uyandırmıştır. | ”Tuna,, Refikimiz Romanyanm (Silistre) kasabasm- da Türkçe çıkan “Tuna” refiicimiz iki yaşma girmiştir. Tebrik ve mu, İ vaffakiyetin devammı temeni ede. iris. | Belta İle Kendini Mü- dafaa Eden Kadın Balıkesir, — Cümhuriyet mahalle- sinde oturan bahçivan Mustafa oğlu Hüseyin, sarhoş olduktan sonra Eğe mahsilesine gidip Mustafanın kapısı- na dayanmış ve o esnada kapıda gö- rülen Mustafanın (kızları Esma ile Zehraya biçak çekmiştir Zehra da, eline geçirdiği bir balto ile Hüseyne mukabelede bulunmuş, bir mfiddet devam eden mücadele €t- raftan yetişenlerin müdahalesile kan sız sorla ermiştir . mm nos, Seguedillas ve Malaguenas'la- rı çok hatırlatır. Buranın yurdda» şı olan vahşi kedi, ve pars vücudu gibi kıvrak gövdelerin otururken oynamak üzere fırlayıp kalkması, hayat hızının ne demek olduğu hak- kında bir fikir vermiye yetisir. Oy- dıkları oyunlar, hiç bir çeşit aşırı” lığa doğru sapmamakla beraber, bütün gövdenin çeviklik ve zarafe- tini meydana kor. Süratli dönüş- ler, ve iki el parmaklarının baş Üze- rinde kastagniyetler gibi şakırda- dığını görürsünüz. Bu şıkırtı çarda ğın asına yaprakları arasından gö- zetliyen yıldızları vecde getirir, 8€- vinçle pırıldamıya koyulurlar . Sokaklarda yüzlerce güzel çocus ğun çıplak ayakları patırdaşır. Ya. Eız ve küvvetli bacaklı anslarm sr» di sma dökürâr onar gürbüz çocuk koşar, Zaten şehirde o kadar bol çocuk var ki hattâ yüz yirmi yüz otuz yaşında ihtiyarlar bile, çocuk- ların canı İmasın diye, sokak. Elmalının güzel Karagölün çiftçilere zararı Elmalımın ova kısmından çıkan su “Karagöl, namile bir düdene akar, dalgaların çıplaklığı yüzünden bazi kere yağmur ve karların tesiriyle bu düden sularını tamamile istiap ede - mediğinden, taşar, arazi ve mahsulü te su altnda bırakır. Çiftçinin bu yüz den mühim zararları olduğu görül mektedir. Halkm en mühim derdi o. lan bu düdene muntazam bir kanal açmak suretile mecrasının değiştiril. mesi beklenmektedir. Spor hareketleri Çalışkan Elmalı gençleri spor İşle rine büyük bir önem vermektedirler. Bilhassa futbol takımları her seni lerine gitme ler. Üç ört yıldanberi kuvvetli teşkilâtla çalışan futbol takımı bik hassa dağ alaymdaki sportmen Z24- bitlerden takviye görmek suretile ça- lışmaktadır. Tavukçuluk ve tavşan istasyonları. Edirne, — Trakyada kaza merkez leriyle 40 köyde tavukçuluk istasyo- nu açılmıştır. Ondan fazla tavşan istesyonunda da kilosu 20 lira eden Ankara tavşanları ile Şinşilla tavşan ları yetiştirilmektedir. Bu sene istasyonların sayısı arttır rilacaktın Karanğaçtaki tavuk ve tavşan İS- bir) bir manzarası Bağlar ve ağaçlıklar içine gömülmüş olan Elmalr, son iki Ü6 sene zarfında her bakımdan tekâmül göstermektedir. hükümet daireleri müteferrik ve gayrimüntazam binalarda bir lunmakta idi; son günlerde Cümhuriyetin yapıcı ve yaratıcı di buraya da uzanmış ve Elmalıya bir modern hükümet konağı il8 daha birçok yeni binalar yapılmıya başlamıştır. Eskide Zonguldak kömürleri Zonguldak (TAN) — Zonguldl bavzasmdaki kömür £ şirketieriğİ! madencilerinden bir kısmın, E mürlerini bir elden satmak üzere tİ kil ettikleri “Satış bürosu, iyi #” mereler verdiği için, geri kalan ket ve madenciler de bu sene bür0lÜ dahil olmuşlardır . Merkezi İstanbulda olan bu satif birliğinin Zonguldakta da hir. suböfh İ vardır. Madenciler ve şirketler istihsal #9 İ #ikleri bütün kömürleri bu vasıta satmakta olup büro masrafı olar# | her sirket ve madenci, imrar ettiği kömür miktarı nisbetinde ve ton b şına az bir masraf vermetkeğir » Zonguldak havzası kömürlerin! İ bir elden satışa arzolunması, avni manda madencilere kömür müşte lerinin de İşlerini kolaylaştırmakt” der amaaa tasyonlarında Fdirnedeki mektepli” rin son smıf talebeleri tatbikat gö mektedir. Antalya, (TAN) — İnşası 936 yılı içerisinde hitam bulan Antalya Halk evinin hemen her şubesi faaliyet ha. lindedir. Spor şubesinin çalışmaları sayesinde alafranga ve serbest güreş le uğraşan amatör gençler gayet iyi yetişmektedirler. Güreş için minder- ler ve duş tertibatı vücude getiril - miştir, Temsil kolu, yeni vücudâ getirilen hakikaten zengin sahna tertibatile se nelik faaliyetine başlamış bulunmak. tadır, Bu sene İlk oynanan (Son Al. tes) piyesi büyük muvaffakiyetler kazanmıştır. Temsil şubesinin teknik ve dekor işlerini Reşit Yılmaz görmektedir. YENİ HAVUZ VE PARK larda gülümsiyerek gezerler, Antalya Halkevinin bahçesine mo. EY Antalyada yeni inşa ed ilen halkevi binası Antalya Halkevinin veni faaliyetleri dern fiskiyeli bir havuz yapılmıştı Bahçenin her tarafı çiçeklerle don*” İdilmış, burası güzel bir park halin? Jifrağ olunmuştur. Geniş ve müsait bir salon dahili” de bulunan ev kütüphanesinde * kıymetli eser vardır. Bunun ekser yeni harflidir. Bir ayda kütüphaneye gelenler bi" üç yüzü bulmaktadır. Antalya halkevinin her sahada” faaliyeti kendisini neşriyat kolunda da göstermektedir. İlk sayısı içinde çıkan (Türk Akdeniz). m&h' Ti bir kıymet taşımaktadır. Bu munda daha ziyade Antalya tarihi"* ve faktörüne ait teti'0 ve müşahsi” yazıları vardır. — B, 8

Bu sayıdan diğer sayfalar: