16 Nisan 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

16 Nisan 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

di al çi Büyük #aire yapılan Meemniliği merasimi, bu işteki Acemi i, ydana çıkardı, Bin detnetmeğ, yav hemen ertesi iza, İSİNde cereyan eder. Saza ime Yonu Yapabilmek için de kürü, imi birkaç gün tehir o- maki bizde bu usule riayet ei. gu, By Al ertesi günl def. küğe ma kısa müddet zarfında teş- Yapalay, AĞA vakit olmadığı için, Böğer, erasim hercij merç İçinde İşte Mali Lo NE Yirmi Yy #aire yapılan cenaze me.! Yle bir hercii merç manza. | in Maçka Palasın önü- Miştı. gçç, nden fazla insan toplan. nin, ne e istirak eden ne tale. bei iyi, Karı. me de polisin yeri Bitene, e karışmak istiyenler taha çıkar Dulamıyor, girenler bir Biz, yaf e olark, Nallinin . Karışıklığı General Şükrü Misty, “Maze merasiminde de gör. Araz, Aleyhi be defaki tecriibeden yl az Del $u olmalıdır; m yapılacak olan bü- » maz gar #wvelden organi. | “e Ölünün detninde ncele et. a Masyiliğ Hanıma! ip istenen htirmetle verilebilmeli. rlerinin mağlübi. yi vaziyet değişti. Demok. Besli ve faşizm ricate tn, “ icat Yalnız h, yogi sahada de pena de Miniyez önüm İspanyaya ye- vaziyetini tayin | © Sbanyadaki askerleri. | irmek, Ydanmnda boy öl faşizm kahkari 1. Demokrasi par- » bütün dünyaya fasiz. » DA Kİrdiği kannatini! fak or, A Rim iç | lnşu gi ahinesizin muvaf. AN bir ya fas ümitlerini ka a © vaziyet leme doğru gittiği hak Yeh, lerde her gün bi. Mülüsn giç met kesbetmektedir de, din, me) va milyasmda simdi yg Tül Kalip ve nda simdilik VW y şında Bir Balkan, Kızın Yaptıkları tar İk. NE Arabanı (989 Mahallesinde, o. Min Hasa; i İM ve gitehin oiji yyl Fevzi, kaz diğ i lira ile taba ; r a osy, anca Pa detaya asını alıp kaçtı. Yaş ? Vermiştir, tara» | P İsminde bir Meydana çıkar . derhal vereceği ce $ Kültür Meseleleri Karşısında MEKTEP HAYATINI CEMİYETE Togram talebeden faaliyet istiyor. “Okul çocuğu en ge- niş bir ölçüde faaliyet ve İşe sevkedecek canlı bir mu- hit olmalıdır. diyor. Bir patron far zedelim, işçilerinden birini çağırr yor ve ona diyor ki: “Ben faal, yar ratıcı adamdan hoşlanırım, Bu söz Üzerine amelenin vereceği hiç bir cevap yoktur. Eğer patron ame- leye: “Ban senden a». faaliyet isterim, derse, amelenin vap şu olacaktır: “Hangi faaliyet? 9 Patron mutlaka müşahhas bir fa- aliyet adı söylemi Ç ye mecbur olacak $ ve yahut hiç bir GÖ TANZİM Şu satırların muharriri diyor ki: Bugünkü ilkmektep programı, fantazi unsuru yetiştirir. Halbuki okul hayatını, cemiyet haya- tının icaplarına göre tanzim etmek lâzımdır. Muallimle talebe arasında, usta çırak tesanüdü bulunmalıdır. Yeni programın mev- zuubahsettiği faaliyetten maksat herhangi bir işleklik değil, sosyal ETMELİ malıdır. 8 — Mektep kendi küme- sini kendi yapmalı, kendi elbisesini kendi dikmeli, kendi bağımı kendi budamalı, kendi insanlığını kendi istihsal etmelidir. 9 — Ve bütün bunları sosyetenin tekniğine, eko- nomisine uygun bir surette yap- malıdır, Büyük bir & mitle 2 4üncü say- fanm sonlarına doğru şu satırları okuyoruz: “Der. saneler talebenin sadece ders dinle. mesine müsait ö- lan şekilden çıka rılarak bütün ta- ebenin muhtelif iş ler için müşterek olarak çalışabile- cekleri iş muhiti — gey o söylememiş dik 4 li i I d Mr olacaktır. ç Şarta ve zaruretlere uygun olan metodik faaliyet olmalıdır. Mİ at ok ge Yİ ir PAŞANIN e ikat (Aleminde ee , parmağımizla (o gösterebileceğimiz ne inkisarı hayal: İş muhiti “için. mücerret ve mutlak bir faaliyet yoktur. Yeryüzünde yaşıyan in- sanların şimdiye kadar tanıyabil. iği faaliyetleri burada sayıp dö- kelim: Dini, hususi, ahlâki, ilmi, fenni bedii, lisani, teknik, ekonomik, es- tetik, terbiyevi faaliyetler, acaba daha kaldı mı?, Programın istedi- ği faaliyet bunlardan hangisidir? Bunu açıkça anlamak kabil değil İnsan belki de haksız yere sanmak istiyor ki: Program faaliyet için faaliyet istiyor!.. 4 üncü sayfayı açmız; prog- ramın faaliy billürlanıyor: Bu faaliyet iş gibi el- lerden çıkan maddi bir faaliyet te olabilir, sırf kafadan çikan (fikri i- ink MA lak Bre Mallara yapılan, kafa ile yapılan, tasnifi üzerinde durmıyacağım; Yâni mo- dern bir psikoloji iddiası karşısn- daki çürüklüğünü uzun uzadıya söylemiyeceğim. Buradan programm “yalnız ba- şma veya elbirliği ile, vicude ge - tirmek istediği mevzuları hemen yakalıyorum. İşte: Dir kümes mo - deli, bir arı kovanı modeli, bir kâ - ğrt sepeti modeli, bir köy evi mo. deli, bir çıkrık nilmunesi, Soruyo- rum: Niçin modeli, nÜmutegi de, kendisi değil. unun için Kİ: programı ya. panlar düşünüyorlar; 1. modeli, nümunesi kâfidir. 2 — As. Im: yapmak talebenin İşi değildir, 3 — Okul yalnız modeller ve nü. munelerle yani, itibari ve hayali şekillerle uğraşabilir. Halbuki bu düştinceler hop sakattır: 1 — Kümesin modeli kümesin kendisi değildir, kümesin oyuncağı, az çok yalanıdır! 2 — Kümesin mo. delini yapmak, bir oyundur, kllme sin kendisini yapmak $a hakiki bir istihsaldir. 3 — Kümesin oyuncağı, itibari ve muhayyel donnelere gö. re yapıldığından, yalnız muhayyi. leye hitap edebilir... Onun için kü, mes modeli talebeyi terbiye etmez AMERİKAN KARİKAT İsmail Hakkı (Mülga Darülfünun terbiye profesörü) bilâkis fantaziye adamı yapar. Öy» leyse programm istediği faaliyet terbiyesi Du sun'i, cebri ve asosyal tlerle verilemez, Ne yapma" Evet, ne yapmalı?. Bunu iyice anlıyabilmek için benim ( “İçtimsi Mektep,, imi baştan aşağı tekrar tekrar okumalısmız. Kısaca söyl yeyiim: 1 — Faaliyet terbiyesi, (“faal mektep, faal usul, diye bir şey ha- kikaten yoktur. 2 — Faaliyet olsa olsa sosyal faaliyet olabilir, bu da sosyetede sosyal faaliyetleri ahlâ- Kİ, bedii, Hsani, teknik, ekonomik, estetik... müesseseler olarak bulu- yoruz. — m Nm ÜRÜ: B" dediklerim doğruysa prog- ramın istediği “faaliyet egi, timi,, ni elde etmek için: i — O. kul hayatmı s0syetede bulunan ve Yaşıyan ilmi, teknik, ekonomik du. rumlara muvazi olarak gruplara bölmek lâzımdır. 2 — Çocuklar bu grupların seyircisi değil, hakiki ü- yeleri ve Âzaları olmalıdırlar, 3 — Bu gruplar ufak mikyasta, fakat büyük sosyetede olduğu gibi, haki. ki istihsal faaliyeti yapmalıdırlar, 4 — Bu istihsalin neticesi olan e - #erler yenmeli, içilmeli, kullanı. malı, satılmalı, herhalde mübadele mevzuu olmalıdır. 5 — Öğreticiler öğrenleilerle birlikte çalışmalı ara- Jarında monarkı ve tebes münase, 'beti değil, bilâkis usta ve çırak te- sanildü olma'ıdır. 6 — Bütün ders- lerin merkezi sikleti iş yerleri ol- malıdır: Bahçe, marangozhane resimhane, kimyahane, kütüphane. T — Eski “okutma ve öğretme yerleri,, olan dershaneler ancak münakaşa ve konferâns yerleri ol- “Avrupa intihara teşebbüs ediyor! de gelişi güzel çalışılan yer,, demek değil, atelye, tarla, kimyahane.. de- mektir, Dersane bu hale nasıl ge- ir? Adolf Ferrlere'in fikirleri insa. nı ancak bu garip neticelere gö türebilir, Fikirlerin yaratıcı meb - delerine kadar çıkmadıkça tezat- lardan kurtulamayız. | Okuyucu Mektupları | İz | i © Fındıklıda Duman | ve Kurum Salpazarında Setüstü apartmanm- da okuyucularımızdan M, N, Erkmen yazıyor: “— Bir vakitler Köprüye yanaşan vapurların dumanlarından halkı kur- tarmak için belediyenin esaslı çareler | aradığını gazetelerde okumuştum. Biz, Fındıklıda oturuyoruz. Tram- vay caddesindeki bir fabrikanın baca- sından gece gündüz buram buram çı. kan kapkara dumanla etrafa saçtığı kurumlar, bu semtin halkmı rahatça temiz hava almak hakkından mahrum etmektedir. Bahçenizde oturamazs; - nız. Balkonunuza çıkamazsınız, hat. tA pencerelerinizi açamazsmız. Çün. İki fabrikanm dumanı nefesiniz! tıka- dığı gibi kurumlar üstünüzü başmızı berbat eder. Evin içinde kurum par- çalarınm düştüğü her yer berbat o lur. Saçlarmızm arasına giren kürum. İları temizlemek için mutlaka yıkan- İ mak mecburiyetinde kalırsmız, Kışm nisbeten bu rahatsızlık azdı. Lâkin havalar ısınmea vaziyet tahammül e- dilmez bir hale gelmiştir. Vâki şikâ- yet Üzerine bacaya konacak tertibat- la bunun önüne geçebileceği vâdedil- mişti, Lâkin tertibatın yapılmasma rağmen yine vaziyette bir salâh hâsıl olmadı, Binaenaleyh artık iş beledi. yeye düşüyor, demektir. Bence, bu fabrikayı başka yere kaldırmalı, ya- hut kömür yerine diğer bir mahruk kullanmıya mecbur etmelidir. . AHLAT KALESİ Beşiktaşta Akaretlerde 46 numara. İda Şahin yazıyor: “— Ahlat kalesi, Mimar Sinanm eseri olması lâzımdır. Kantini, İran seferinde, Ahlatta, Van gölü kenarm da bir kale yaptırmıştır. Seferde Mimar Sinanm bulunduğuna ve Aske, rin Van gölünü geçebilmeleri için ya- pılan gemilerin inşaatını idare etti, ğine göre kalenin de Mimar Sinan ta. rafından yapıldığına hükmedilebilir. Kale hakkında Ahlattaki rivayet şöyledir: Kanlni, Van gölü kenarında bir kale yaptırmak istemiş. Taş bulmak ta güçlük olmuş, Kanöni bir sabah (Bu gece rüyamda Ahlat tarihi bü. yük mezarlığında yatanlar birer taş. larmı bana verdiler) demiş ve bu me zarlıktaki mezarların birer taşlarmı| aldırmış, kale inşsâtımda kullanmış | taşların mezar taşı oldukları üzerle, tır. Bu rivayet doğrudur. Büyük mezar e İden evvel bu ecnebi sermayesinin ta» GUNUN LIKRASI Belediyeden Bedava Su İstiyoruz! Nafın Bakanlığı Kadıköy Su Şir- ketiyle anlaştı. Bu şirket te beledi- yenin eline geçiyor. Ne sevinilecek bir muvaffakıyet!.. Çok yakın bir maziye başımızı çevirdiğimiz zaman, Türkiyenin ticari, smai, mali hayatı- ni bir örümeek ağı gibi sarmış an0- nim ecnebi şirketlerini, istismarcı ec- nebi sermayesini görürüz. Türkiyeyi asırlarca bir sülük gibi emen bu ser- maye, bu sermayenin getirdiği iktrsa- di, siyasi tahakkiim, Lozan munhede- sile yıkıldı. Devletin sanayli eline alması, umum ticari, srmai şirketleri kontrol etmesi, iktısadi devletçilik siyaseti, herşey - e hakkiminü, İstismarını, ihtikârmı ortadan kaldırmak içindir. Nafın Ba- kanlığınm memleketin imarı, bilhas- sa umumi menfaatlere hâdim mües- seselerin belediyelerin ve devletin eli- ne geçmesi hususunda ecnebi serma- yesine karşı açtığı mücadele, Iktısadi kurtuluşun en büyük yardımcısıdır. Bu itibarla su şirketinin belediyeye geçmesi, bu sahada şimdiye kadar elde edilen muvaffakıyetlere bir ye- nisini ilâve etmek demektir, « Ecnebi şirketlerin belediyeye geç- mesine seviniyoruz. Giden terkos ye- rine, yeni bir terkosun gelmesini Iş- temiyoruz. Terkostan şikâyetlerimiz çoktu, Su fiyatları pahalıydı. Saat kirası, açma parası, daha bir çok masraflarla şirket halkı İstismar e- derdi. Her İstediğiniz zaman su bu- lamazdınız. Sular pisti, mikropluy- du.. vesaire. Terkos belediyenin eline geçtikten sonra, sular hakikaten daha bollaştı. Fakat sular yine pahalıdır ve iyice temizlenmemiştir. Belediye, eski sir- ketten miras kalan bir zihniyeti de benimsemiştir. Bir kiracınm gider ken bıraktığı borcu, gelene ödetme- den su vermez... Su, ne hususi bir şirketin, ne de halk kütlelerini tem- sil eden belediyenin, hiç bir insanı bir sahiye bile mahrum edemiyeceği | bir maddedir. Belediyenin halka ko- laylık göstermesi icap ederken, eski zihniyetle hareketi, eski şirketin kâr ve ticaret zihniyetini de beraber s8 tan aldığını gösterir, . Belediyeler su İdaresinin raporuna göre, 936 senesinde terkos aböneleri- nin yekünu 935 dekinden 1,012 fazla. siyle 21,530 a çıkmıştır. Su satışım- dan toplanan işletme varidatı 935 dekinden o 17,304 lira (o fazlasile 1,148,219 liradır. Abone miktarı 1012 çoğaldığı halde varidatm bir senede 17,304 lira artması, su o şir- ketinin seneyi İyi bir kârla kapattığı. nı gösterir, Su, belediyelerin elinde bir varidat memba: değildir. Su, umumi menfa- atlerin en başmda gelen ihtiyaçlar. dan biridir. Belediyelerin bunu halka en ucuz fiyatla, tedricen parasız ven , meleri icap eden bir maddedir. Adsız Yazıcı Uşak Vilâyet Olmak İstiyor Uşak, (TAN) — Hemen bütün U, şaklılar, şehirlerini ayrı bir merkezi olarak görmek istiyorlar. 156 kilometre uzaktaki Kütahya * ya tâbi olmak, temas ve irtibat nok- tasından müşkülâta sebep olmakta- dır. Esasen Uşağın Kütahya ile ik. tisadi münasebetleri hiç mesabesin- dedir, Uşak ayrı bir vilâyet haline getirildiği takdirde Codiz ve Simav nahiyelerinin de bu vilâyete bağlan- ması ve Karahallı nahiyesinin kaza haline getirilerek yine Uşağa raptı iktisadi ve ticari bakımdan pek ha yırlı olacaktır, Uşaklılar, eğer bu mlimktn olmaz. sa Kütahya yilâyeti yerine Afyon- karahisar vilâyetine bağlanmayı ter» cih ediyorlar ve bu takdirde de inki- şaf ve terakkilerinin yüzde elli nis, betinde artacağını söylüyorlar, ——— — — lıktaki mezarların birer taşları yok. tur. Kale duvarlarında kullanılan rindeki yazılarmdan okunmakta ve görülmektedir. | | e <a srğmeğkşn sekmesi sk iğşzz sk lm kü e yin 21 İÖ

Bu sayıdan diğer sayfalar: