21 Nisan 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

21 Nisan 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

s5 PORFr? Dünyanın Biricik Spor Nazırı İle Bir Konuşma Yugoslavya Spor Nazırı Memleketinin Spor İşlerini Anlatıyor B elgrat, 17 Nisan — Dünyanm yegâne beden terbiyesi ve spor nazırı Belgrattadır. Yugos- lavya bu maksat için dünya yü- zünde ilk defa olarak başlıbaşına bir nezaret kuran memlekettir, Dünyan biricik baden terbiye » 8i ve spor nezaretinin Yugoslavya- da olduğunu duyar duymaz Nazır. İs bir mülâkata talip oldum. Nazır Dr. Rogiç çok nazik bir zat,. İşlerinin sırasını derhal de - giştirdi. müracaatimden on da- kika sonra beni yanına kabul etti, Spor Nezaretinin henüz başlı başı. na bir binası yok, İçtimal Basiret Nezaretinde ktiçük bir daire işgal 8- diyor. Zaten memurları da yirm den ibaret... Bunlarm da onu, muh- telif sporlara, Yugoslavyada h Mâ bir spor diye yaşıyan gönüllü tu- Yumbacılığa, jimnastik teşkilâtma, gençliğin askerliğe, beden terb'ye- lu ile askerliğe alışmasma ba- kan dairelerin reisleridir. Diğerle- Tİ de kâtipleridir. Şimdi mektepler- deki jimnastik derslerine Maarif Nezareti bakıyor. Bu vazife gele - cek sene Spor Nezaretine geçecek, Nezaret te bunun üzerine biraz da- ha büyüyecektir. azırdan şunu sordum? — Yugoslavya neden her memleketten evvel bir Spor Neza- reti kurmak ihtiyacımı duymuştur? — Almanya ve İtalyada spor iş- İerinin başmda nazır payesine'sa- hip adamlar bulunuyor, Fransa ve İngiltere de beden terbiyesi neza - reti kurmağa hazırlanıyor. Biz böy- le bir adım atmakla dünya yüzünde başgöstermiş bulunan cereyana uy- maktan başka bir şey yapmadık. Şunu da söyliyeyim ki, jimnas- tik ve sporun Yugoslav hayatmda büyük bir yeri vardır. (Sokol) teğ- kilâtamız bizim her günkü hayatı mızm bir parçasıdır. Bu teşkilâta 6 yaşmdan 60 yaşma kadar her goslav girebilir. Sokol, hem vice. dilin sağlığını ve kabiliyetini arttır. mıya, çalışıyor, hem de bedeni ha- reket yolu ile ruhta bir tasfiye yap- mağı hedef tutuyor. Memleketteki 3200 sokol teşekkülünde 400 bin aza vardır. Yalnız bunların işlerini tanzim etmek bile umumi hayatı - oz için mühim bir iştir, Bundan sonra spor var. Spor meydanlarında her günkü milletler arası muharebeler oluyor, diğer mil letlere karşı sıra orada taayyün &- diyor. Bir milletlerarası müsabaka- da şeref kazanmak, bir harp ka- yanmış kadar itibar temin ediyor. Sonra memleketteki gençliğin en esaslı alâkaları spor etrafındadır. | sere müdahale etmeden bu hareketleri uzaktan tanzim etmek ve spor ruhunu her türlü tehlikelerden ve fenalıklardan ko - rumak bellibaşlı bir ihtiyaçtır. çliğin askerliğe hazırlanması- nı da unutmıyalım. Jimnastik ve hareket yolu ile gençleri askerliğe bazırlamak çok esaslı bir vazifedir. Bu kadar mühim işler için dev- let mekanizması içinde bellibaşlı bir yer ayırmak ağır bir külfet sa- yümaz. Zaten devlet bütçesinden yapılması zarurt olan masraf, bu sayede tam yolunda yapılmış, aza- mi verim temin edilmiş olur. Bizde en ileri giden sporlar tenis ve futboldür. Teniste, dünya dör- düncüsüyüz, Almanya ve Fransa - dan evvel geliyoruz. Yetişecek isti- datları aramak ve bulmak, âdeta milli bir vazife görmek için yetiş melerine imkân hazırlamak lâzım- dir. Biz tenisi bir zengin sporu ha- Tinden çıkardık. Her tarafta tenis klüpleri var. Amele genci ve köy- Ni genci de tenis oynamak imkânmı Spor Nazırı bir kayak müsabakasında kazanan sporcuya mükâfat veriyor buluyor. Bu sayede hiç beklenmi - yen köşelerden istidat sahipleri bu- lunup çıkarılıyor, iğer sporları da memleketi. mizde uyandırmağa ve yay. mıya uğraşıyoruz. Türlü türlü neş- riyatımız var. Yüzme, denizcilik” dağcılık gibi her sporu öğretmek için kitaplarımız var, Her şube için öğretmen yetiştirerek teşkilât İçi- ne dağıtıyoruz, Bütün sokol teşki- lâtı içinde mlitemadiyen öğretmen kursları devam ediyor, Eski nevi tülumbaarlığı, yangın, feyezan gibi âfetler bir nevi gençlik teşkilâtı halins koyduk. Her büyük gehrin bittâbi itfaiye teşki- lâtı vardır. Fakat bizim nezâret et Romanya Futbolü Aldı Yürüdü Bükreş, 19 (A.A.) — Rador A» jJansı bildiriyor: Romanya — Çekoslovakya mil maçı, Kral, Veliaht ve 35 bin 86 - yirel huzurunda dün İtalyan ha - kem Barlaasina'nın idaresi altında yapılmıştır. Çok mücadele ile geç- miş olan bu maç 1-1 beraberlikle bitmiş ve birinci devrede iki takım da sayi çıkaramamıştır, Romanya golü ikinci devrenin 20 inci daki kasında Ciolac tarafmdan yapılmış ve Çekoslovakya takımı 15 dakika sonra buna Nejediy'nin ayağile mu- kabele ederek beraberliği temin et. miştir. Bu maş relsicümhur Benes tarafından konulmuş bir kupa üze- rine ihdas edilmiş olan küçük an- tant müsabakalarına dahildir. İsviçre Belçikayı Yendi Brüksel, 19 — Burada karşılaş. mış olan Belçika - İsviçre milli ta- kımları maçında İsviçre takımı, Bel çika takımını 1-2 mağlüp etmiştir. Beşiktaşın Güreş Yeri Beşiktaş stadının içinde İki binden fazla seyirci slabilecek bir güreş ye- tribün basamakları ve ortası iş haldedir. Güreş federasyonunun veya başka bir makamm muaveneti olursa o ma- hal mükemmel bir hale getirilecektir. Fransa - İskoçya Maçı Yapılmıyacak Fransız milli takrmile mayısın al- tısımda karşılaşacak olan İskoçlar, Fransız federasyonuna yazdıkları bir mazeret telgrafı ile, mayıs do- kuzda A ryada, on altısmda da Çekoslovakyada oynıyacaklarn- dan Fransa maçını yapamıyacak - larmı bildirmişler ve mazur görül. melerini rica etmişlerdir. tiğimiz yardımcı teşkilât ta srkı bir disiplin içinde yetiştiriliyor. Vaka- yerine derhal koşarak itfaiye ile beraber ve onun emri altında İŞ görüyor, Bu sayede hem eskiden mevcut spor ruh ve alâka- amı iatifadeli bir hale koymuş olu- yoruz, hem de gençlik fedakârlığa ve başkasma yardıma fülen alışı- yor, LEV por teşkilâ . tna fi. len müdahale et -| miyoruz. Sporcu «| lar, spordan baş - kan hiçbir menfaat ve duyguya tâbi olmıyarak O kendi başlarını seçiyor - lar. © Aralarmda ihtilâf çıkarsa ve. ya spor ruhuna ay- kırı bir yola £i- derlerse dostça ko nuşup kulakları büküyoruz. Elimiz» de müessir bir si. lâh vardır. Sporcu- lar serbest kal. miya çok kıymet verirler , dan uzaklaşırlarsa müdahale etmek ve sporu devletleştirmek zaruret halini alır, İşte buna meydan bırak. mamak için kendi kendilerini pek yolunda idare ediyorlar., , Spor Nezaretinin bütçesi 12 mil- yon dinar, yani 360 bin liradır. Bu- mun yarısı sokol teşkilâtma ya: diye verilir. Nezaretin maaş ve â- mele masrafı 60 bin liradan ibaret tir, Miktarı 2620 ye varan eski tu- lumbacı teşkilâtına senede”15 bin lira veriliyor. Sokol teşkilâtımm da halktan gelmiş teberrular s de geniş varlık kaynakları vardır.,, çok resimler verdi. ğunda, bizzat Nazır, sporcu fetinde görünüyordu. E.A.Y. Bir Maçın 150 Bin Seyircisi İskoç Milli Takımı İngiltereyi Yendi Cumartesi günü Ginskovda Hay- den Park stadında, bir rekor teş- kil eden 150 bin kişilik bir seyirci kütlesi önünde İngiltere ve İskoç- ya milli takımları 61 inel defa ol - mak üzere karşılaştılar. Şimdiye ka dar yapılmış olan maçlarda İskoç- ya milit takımı 28 defa, İngi milli takımı ise 18 defa galip gel miştir. Budefaki karşılaşma, sağnak ha- linde yağan bir yağmur altımda c8- reyan etmiş ve İskoçya milli takı- mi İngiltere milli takımımı bire kar gı üç golle yenmiştir. Birinci haf- taym nihayetinde İngiltere #ıfıra karşı bir sayı ile galip vaziyetinde idi, İngiliz takımınm bu sayısını Steele yapmıştır. Fakat ik ftaym başlar baş- lamaz İskoçya hücum vaziyetine geçmiş ve daha İkinci dakikada Donnell'in ayağı ile beraberlik #- yısmı kaydetmiştir. Bu sayıdan sonra İskoçya takımı gittikçe açıl- mış ve arka arkaya yaptığı akınlar esnasmda Mae Phail ayağrile diğer #ki sayı daha çıkararak maçı 8-1 ka- ganmıştır, Almanya - Fransa Ragbi Maçı Paris, 19 — On üçüneği defa ol- mak üzere Fransaya karşı oynryan Alman Ragbi milli takımmm gali- biyet (mitleri boşa çıkmış ve Fran sız milif takımı, bu maçı 6 sayıya | karşı 27 sa kazanmıştır. x inek bekliyen aç öi gibi Durio lokantasının i tizar odasında bekliyordu. Yanke. sicilik ve dolandırıcılıktaki uzun tec rübesile ne biçim yerlerde tuzak ku- rulac ğrenmişti. Başgorson Henri, onu şüpheli bakışlarla ta - kip edip duruyordu amma, Da #on mesleğinde adamakıllı kaşa lanmış, pişkinleşmişin biri idi, Vur- dum duymazlık edip hiç tnmiyor- du. Kendisinden kuşkulanıyorlar di- ye, bu kadar verimli bir av meyda- Bi olan restoranın Foyersinden sa- vuşup gitmeli mi idi ya. Zaten işler hiç te yolunda de « GÜN. aruniftreler durgunuu, BEBE dm bu kadar kurağına kendini di bileli pek az çatmıştı. Kümeli pa- ra çırpmak şöyle dursun, karımı bile doyurabildiği yoktu yahu, Daw son, gazeteye dalmıştı amma oku- duğu yoktu. Kapıdan giren müşte- rileri gözetliyordu, Sabahtanberi gi- renler arasında, mantara ba: mağa, Sapa oturtulmağa elverişli biricik olsun bir insan gelme: Av köpeğinin, kekliği, dokundu- ğu yerden koklaması gibi, bir İ sana bir göz atışta, ondan ne ka- dar dünyalık çıkacağını birden kes- tirir, mesleğinin erbabı bir adam- dı amma, köpek var av yok. Bütün marifeti aç karnma muattal duru- yordu. Öylece acı acma kumru kuşu gibi düşünüp dururken ka- pıdan içeri orta yaşlı, adamm biri girdi. Onu görür görmez Dawson gezeteyi bir kenara fırlattı. Kıldan nem kaparmış gibi herifin yağlı bir müşteri olduğunu anladı, Ona kar- şi SİSÜ. Arkasmı dostçasma sıva- dı ve “Hele! Hele: Bak, Amma da tesadüf yahu! Bunen sene sonra seni görmek ha ?,, diye bağırdı. Dawson'un asıl ustalığı genli- gindeydi. Kanı sıcaktı Öteki döndü. Fakat gözlerinde Dawson'u tanir bir bakış yoktu, Dawson, için için seviniyordu. Tam çalıma, çırpıya gelir has ma- lı bulmuşt — A! A! Sen beni tanımadın mı yahu? Ayol ben seni tanıyıp du - ruyorum 8... İçeri girer girmez se- ni tanıdım, Bana dikkatlice bir bak belki hatırlarsın Öteki dikkatle baktı. Tanrmadı, Başmı salladı. — Sizi tanımadım. Mahcup ol - dum. Siz beni hakikatsiz sanacak- sınız, — Estağfurullah te değil Ben yekten tanıyamadığını pek ta- bil bulurum. Zaman ne çabuk ge- çiyor. Beni görmiyeli tam yirmi se- ne oluyor, Sen çağırıldığın zaman sana çektiğimiz ziyafeti unuttun galiba. Bu iddisar biraz tehlikeli idi am- ma ekseriyetle uzun menzilli atış- larda tam isabet oluyordu. Yabancı — Ha! Ha! Şimdi ha- tırlamıya başladım. Sen de orada Çeviren: Colin Howard Yazan: Cevat Kabaağaçlı im olur, Kan- bersiz dilğün mi olur? Orada idim ya! Sen Jimmy Dewson'u tanıya. madığını nasıl idin edebilirsin. — Jimmi Dawson mu? —Ta kendisi! Şimdi hatırladın a. Ki uç Osüzüyelik ir İ geçti, — Eh ne Yapalım. En ummadı - Em, en can ciğer dest bile bazan unutuluyor. Doğrusu beni çarçabuk tanıyacaksın, sanmıştım. Ve mahzun mahzun, dudağmı büktü, İncinmiş gibi idi Ötekisi ikindi. — Hah! Tastamam, Jimmy Daw- son tanıdım. Gel yahu gel... Dawson'un gözleri sanki mü - veddetle çaktı. — Beni ergeç tanıyacağını bilip duruyordum. İçtiğimiz su ayrı git- mezdi. Muhakkak t aktm, — Hakikaten ne güzel günlerdi - Ha bak sormasını unuttum. Yemek yedin mi? Eh? Bu iyi! Ol maz. Davetlimsin! — Doğru... — Doğrusu moğrusu yok. Mec. bursun. Seni görünce hovardalık damarım çatladı. İki eski arkada- sın bunca yıl sonra kavuşması, her gün olup biten şeylerden değildir. Dawson, yabancınm koluna gi- rerek onu masanın birine doğru sü- rükledi. Karşi karşıya kuruldular, Dawson, her şeyin en iyisini 18 - ordu. İnsanm tok karmlısının dan ziysde cömertliğe müte - mayil olduğunu bilirdi. Kendi karnı açlıktan zil çalıyordu, Sabahtanbe- ri ağzma lokma koymamıştı Artık Dawson'un çenesi çözül müş, bülbül gibi şakrıyordu o sevkediyor, ve yabancıyı işliyor- du. Onu matlup haleti ruhiyeye ge- tiriyordu. Tatlı dille neler yapıl - maz. İş tıkırmda gidiyordu, Yemek henliz çorbaya varmamıştı ki, ya- bancıda yabancılıktan eser kalma. mıştı. İki kafadardılar. Huyları su- lar uygun akıyordu. Yemek tamam olunca, Dawson, mükellef sıgara - lar; purolar, Hikörler ısmarladı, U- murunda mı idi! Paraları o verecek değildi ya. N ihayet Dawson, garsondan hesabı istedi. Kâğıdı ö- nine koydular. Ceplerinde para | çantasmı araştırmağa koyuldu, Git | gide daha telâşlı araştırıyor. Araş- | tırdıkça bulamıyor. Bulamayınca güya utaremdan kızarıyordu. — Hey aksi şeytan hey! Bay gu ba İşi Kesat Giden Meslekta sma gelene, Bizim çantayı Yefiğ sicilere aşırttık. Yemek hesabi şey değil amma on parasız Kak Hele felâkete bak Ve sanki şaşıyormuş çipi kaldı, Bu kısa süküt, para teki meydan veriyor. Bu kadar ei ruş ekseriya kifayet ediyordu. ban: " — Müsaade et te sana ödün reyim... dedi. — A! Hiç öyle gey olur mr yır.. hayır. —Evet, evet.. Ne çıkar ul — Pek tizülürüm. Hem seni 7. eği ley tiğim, fs mat, davet eleyir Çekin ödünç para alayım, Hiç olur © bu? Ben trilme ben sans OE beş lira vereyim., Müsaade &t- “a le, sen yemeği oradan ödersi” var acanım g Bu işe Dawson, çok meral du. İki arkadaş ayrıldılar. pi Yabaner eve varmca karısı9”” — Bugün kime rastgeleyi* tersin? — Kime? — Jimmy Davson'a... © yi — Timmy Dawson! Jimray son. Dur bakayım. Hatırla — Belki de biliyorsundur. Te , ninle evlenirken, yahut bü vel, onunla dostluk etmiş. ye” ce iş görmüştük. — Hatırlar gibi oluyoruf ze ye nasıl buldun? — Biraz düşkün buldum. lerde işleri yolunda gitmedi linden belli idi, — A zavallıcık, bari uzu? görüşebildiniz mi? — Evet, beraber yeme - Her halde memnun çime” yemen tamil “e — Tuhaf değil mi, beni Ema yemin ediyordu amıms- hiç tanımadığıma emin idi / Kastamonuda Ağaç Di e Kastamonu, (TAN) — Şer an çıplak tepeli” if ei k 1 görür etrafını kapi ağaçları dikilmektedir. Bu ni Belediye Reisi Adil Bıy” b darma Kumandanı idare eti öf mi İl in de *

Bu sayıdan diğer sayfalar: