25 Nisan 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

25 Nisan 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Mahkemelerde RÜŞVET SUÇLUSU ONNİK MAHKUM OLDU ---- Z abıt kâtiplerinden Avniye 100 lira rüşvet verirken cürmü meşhut halinde tutu lan sigorta komisyoncusu OOnnik İplikçiyanm muhakemesi, dün dördüncü ceza mahkemesin- de bitirilmiştir. Mahkeme, rüşvet suçunu sabit gördüğü için Onnik İplikçiyanı 3 ay hapse ve 75 lira para cezasma mahküm etmiş, yakala. nan 100 Jiranm da müsaderesine karar vermiş tr. Ancak, rüşvet cürmünün bütün unsurları tamamlanmadığı için hapis cezasının üçte ikisi indirilmiştir. Suçlunun kefaletle serbest bira kılma tekilfi mahkemece kabul edilmemiştir. Onnik İpl kçiyan, yakalandığı zaman üstün de çıkan 28 lira para kendisine iade edilmiştir. Ie vahşi hayvanın hükümd TARZAN KAÇI Ayrıca: İsmet İnönünün Belgrad seyahati ve emr zam ————— — 25.4.9837 | Bugün ip E K Sinemasında Şaşılacak maceralarla, Müthiş Sergüzeştlerle balta görmemiş Ormanların ve binlerce arı Hakiki ve Yegâne TARZAN JOHNNY WEİSSMULLER YOR Türkçe Sözlü İstanbula avdetleri Türkçe sözlü hâdisat filmi, BAYRAM MÜNASEBETİLE BUGÜN sabahları sant ilde ve 1 de weuz matineler vardi! bu seanslarda biletler Birinci 20 - Balkon 25 - Hususi 35 kuruştur. 8 Uzun seyabatlere mahsus son yelkenlilerden biri olan “ELSENEUR,, üzerinde BİR AŞK DOĞU Bir Dayak | İddiası Dün asliye Ikinci ceza mahkeme - sinde bir dayak atma davasına baş - landı. Davacı Doktor Ekremdi. Suç - Yular da Galatasaray komiseri En. verle polis Abdullahtı. İddiaya göre, bu İki zabıta memuru bir sarhoşluk hâdisesi münasebetiyle karakola ge - tirilen doktor Ekremi dövmüşler. Dün, şahitler dinlenecekti. Yalnız birisi gelmişti. O da, Enverin emri . Je Ekremin polis Abdullah tarafın - da nşiddetle arkasından itildiğini ve bu İtilmeden müteessir olan Ekremin | yere düştüğünü, fakat dövülmedi, söyledi . Ayni şahit, müddelumumilikteki ifadesinde polis Abdullahm doktor| Ekremin arkasma yumruk indirdiği. ni söylemişti. Rels, bu ifadelerden hangisinin doğru olduğunu şahitten sordu. Şahit, yeni ifadesinin doğru olduğunu söyledi. Muahekeme, gel - miyen şahitlerin çağrılması için talik edildi. del ve | Babasını Yaralıyan Genç Yakalandı Bakırköyde Mahmutbey çiftliğin - de babasını yaralıyarak kaçan Hasan yakalanmış, adliyeye verilmiştir. Suç Kızgın Demir Bir Kitaptan Çıkan Dava Dün asliye ikinci ceza mahkeme - sinde halkı ekaltiyet unsurlardan bi. risi aleyhine tegvik ettiği iddia edilen bir kitabım muhakemesine devam e - didi. Evvelce müddetumumilik tara- fından toplattırılan bu kitabm adı (İğneli Fıçı idi. Mahkemede, kitabı yazan Cevat Rifatla, kitabı basan Akşam matbasınm müdürü Kâzım Şi nasi bulunuyordu. Geçen eslsede kılişeci Kenan, müd. #umumiliğe bu kitabı kendi mat - baasında bastığı halde yanlışlıkla üs tüne (Akşam matbaası bildiren bir istida vermişti. yazıldığım Dün, Cevat Rifat kendisini müda, faa etti ve megriyatında tamamen haklı olduğunu söyledi. Müddelumu- mi dosyayı tetkik etme kistediği için ayni zamanda da Kenanın isidası polis ikinci şubeden gelmediğinden İmuhakeme talik edildi, arnına Saplandı Paşabahçedeki Tuğla fabrikasında çalışan demirci Mustafa dekovil bat. tını tamir ederken ateşten sıçrayan bir demir parçası karnlün saplanmış, — İu ifadesinde kendisini annesinin teş- | ağır surette yaralanmasına sebep ol- — vik ettiğini söylemiştir . (““sucün MiLLi Sinemada” muştur. Bu senenin iki muazzam, süperfilmi birden | BöYÜK BİR FİLM Kreraresasesaaarez İngiltere Tacının İncileri 8. M. VI ne GORJ'un taç giyme töre ni münasebetile aldığımız mütemmim Filmde tam 90 dekor vardır. İhti- şam hususunda emsali bulunmiyan bu dekorlar, PERİER tarafından tet- kik edilerek resmedilmiş ve hazirlan- | mıştır. Bu büyük artist, dekorlar İ- gin, bir çok kitap, fotoğraf ve muhte. | İlif vesikalardan ilham almıştır. Bü. tün bu dekorları tefriş ve her türlü | eşya ile süslemek için, bütün antika- cılara, İngiltere, Roma vesair yerler» de bulunan müzelere müracaat et - mek ve bu eşyayı teker teker aramak mecburiyeti bâsıl olmuştur. İşte bu suretle, bir çok kiymetli halılar, nadide antika eşya ve mobil- yalar, o devirlere sit muhtelif şeyler- le süslenmiştir. Her şey, bu filmin fevkalâde muh- teşem bir eser olacağına biç şüpl bırakmıyor, Çünkü mükemmeliyeti i- çin 10 milyondan fazla sarfolunma- sından başka, temsil heyeti de Fran sa, İngiltere ve İtalyanm en yüksek san'atkârlarından teşekkül etmekte- dir, Ru film. taç giyme töreninin ari- fesl olan 11 mayıs tarihinde İngilte- İre sarayı ile dünvanm bütün büyük sehirlerinde: Londra, Paris, Roma 'Nevyork... HAh... ayn! zamanda gös tertlecektir. Bu, sineme tarihinde, şimdiye Ke dnr misline tesadüf edilmemiş bir İ şeydir. | Bir meftuniyet onu takip ediyor... Bir isyan başlıyor... ve... Fırtına hükmünü icra ediyor... DENİZDE iSYAN JAK LONDON'un romanmdan. Oyn ıyanlar: IBAN MURAT - WİNNA WİNYREİD VE ANDRB İ Bu bütün hisleri tahrik eden film, yarın akşamdan itibaren SARYA SİNAMESINDA GÖSTERİLECEKTİR. ei SARAY SiNEMASINDA” 3 Güzel film müsabakasının birinci filmi GARY CODOPER'in emsalsiz ve şayanı hayret son şaheseri BAKIR DELİKANLI | Fransızca sözlü film, alkış tufanları ve taledir nazarları arasında muvaffakıyetle devam etmektedir. Hamiş: Biletlerin kuponunu muhafaza etmeyi unutmayınız. Bugün ssat 11 de tenzilâtlı matine — Bu hafta SÜM E R Sinemasında mm 2 büyük ve güzel film birden: LEO SLEZACK - HANS MOZER - ADELE SANDROCK ile PAT ve PATAŞON tarafından yaratılan PAT ve PATAŞAN SİIRKTE Nefis sözlü, eğlenceli ve musik ili komedi ve ayrica LOUİS FEUILLADE'in meşhur ve küçük CLAUDETTE BRAGON ve MAXUDLAN'ın temsilleri 2YAVRUCUK Tisst ve milegair atla #lmi Buoelin 11 A matine SiZi MUTLAK Zengin edece Galata, Karaköy, Posta) karşısı, No, 81 Tel 400 TENİ NEŞ Öğretmen zevki — Ziya nun yazdığı bu eser kitap l çikmiştir . sakarya" MAGDE SCHNEİDER - WOLF ALBACH RETTY ve tanstlAtiı İZE uzün » Kraleglenmniyor Artistleri: Amerikan en meşhur tenoru KARL BRİSSON MARY ELİSE Selâhaddini Eyyubi ve Ehlisalip Muharebeleri Yenilmek bilmiyen Türklüğün tarihte en şanlı sayfalarından İâveten: Büyük şairimiz Abdülhak Hâmidin cenaze merasimi ve en güzel primadonnası bütün tafsilâtile gösterilmektedir. Asabi bir memur: — Istanbul şehir belediyesi miyiz, yoksa Fıkara - perver cemiyeti mi? Dünyanın dört bir tarafından gelen dilencileri memleketlerine biz mi gönderece - giz? İşte tahsisat kalmadı. Diye çıkışmıştı., Arifin kımıldamadan durduğunu görünce devam etmişti: — Tahsisat yok, dedik anlatamadık mi hemşeri? Başı yine böyle çarpık, gözleri masanım bir ucuna © dalmış, tek bacaklı zayıf adam, sade, bir cümle bili. © yordu: — Param yoh! Nirelerde yatam!.. Memur bütün asabiyetine rağmen: — Bana ne?. z Diyememiş, Istanbul efendisinin, All, dilenci göre göre sakat bir hale gelmiş olan aşinalık merhametile irkilmiş: © — Seni, demişti, kimsesizler yurduna gönderelim! © Orada misafir ol... KN Kimsesizler Yurdu! Rüstem Paşa medresesi! Burada, babâları şehit düşmüş, anaları sefaletten imüş Darlleytam çocukları, tahsillerine devam edde- bilmek için amelelik eden ve ancak bu suretle yaşa. yabilen yüksek mektep talebeleri; beş, altı çocuklu yoksul aileler ve taşradan İş bulmak veya tedavi ol » mak için gelmiş ve parası tükenince memleketine © dönememiş talihsiz Istanbul şehri misafirleri, oturur. Kimsesiz çocuklar sabahleyin şehrin muhtelif semtlerine dağılırlar, Küfecilik, hamallık, çıraklık ve hırsızlık yaparlar, Akşam Üstü medresenin arkasın . © da tavla zarlariyle doyasıya kumar oynayıp, biribir- leriyle doyasıya dövliştükten sonra yatmak için içeri “girerler. Üniversiteliler, kahveye gidecek para bulabilenle. — rinden, hava iyi ise parklarda, fenâ ise medrese böz- “ ması kütüpanelerde dolaşanlar, ortalık kararmca © Kimsesizler Yurduna gelirler, mumlarını yakarlar ve NAPOLİ * a AMA e GE amam SR MAYA RA YEMEYİ Mubalâğa Etmemek içnli 1836 - 1837 Sinema Mevsiminin ROMEO ve JyLizcTiEN sONMA EN GÜZEL FiLMi GECELERİ NE No. 43 bukuku düvel, ve İçtimalyat derslerine çalışırlar, Beş altı çocuklu ailelerde babe, bitik gelir. Ço « cuklar hep bir ağızdan ağlarlar ve kadmla erkek ağza âlınmaz küfürlerle kavga ederler. Fakat bunlar Kimsesizler Yurdunun birinci - sınıf şakinleridir. Küçük küçük hücrelerde oturan gedikli müşterileri, Bu hücrelerde yatak falan bulunur, İstanbul şehrinin hasta ve İşsiz misafirlerine ge « lince, bunlar vaktile galiba, medresenin umumi dersa- nesi olarak kullanılan kocaman koğuşta yatarlar. Bu koğuşun döşemesi taştır. Burada gecede kırk, elli kişi barınır, Yatak, yorgan, sira yoktur. Burada in - sanlar taşın Üstüne uzanıp uyurlar, Bazısı altına ga. zete kâğıtları, viraneliklerde tesadüfen bulunmuş, eski ot minderlerinin içindeki küflenmiş otu serer! Arif, işte bu kocaman koğuşta misafirdir. Arif, işte bir haftadır burada yatıyor. Arif aç, ( Bu günlerden bir gün bir köylüsüne rastladı. Ne kadar değişmiş. Kapı komşusu bile onu tanıyamıyor. Arif seslendi, Adam ona boş gözlerle bakıyor. O da onun cinsinden, onun gibi. Acımasını, sevinmesini, isyan etmesini, bilmiyenlerden.. Tk sözler: — Arif sen misin? — Benim. — Geçmiş olsun Arif. — Ne oldu? — Oldu işte, — Nerede? — Pavlikada.., Yazan: SUAT DERVIŞ »— Paranı verdiler mi? — Vermediler, Köylüsl irkildi. Arif başma ekşiyebilir. Halbuki kendisi de elli kuruş yevmiye ile bir yapıda çalışıyor. Arif sordu; — Nirede çalışıyorsun Durmuş? — Heç yurda burda! Sustular. — Pavlikaya çarşamba uğradım. Gelen hafta bu- gün gel dediler, — Aman unutma, git, Yine sustular, — APİ melmekete mektup yazdın mı? — Yazduramadım. — Yazdur. Durmuş kesesini çıkardı. Bağını çözdü, Elini içine daldırdı. Yarım sağ döndü. Sonra Arifin avucuna bir bronz yirmi beşlikle iki sarı çeyrek sıkıştırarak! — Al şunları, harçlık edersin, Gusura bahma he mi ? — Eyvallah... . * İşte topal Arif bir hafta bu otuz beş kuruşla ge- Hindi. Işte şimdi çarşamba. İşte şimdi biraz daha kanbur. laşmış sırtı, biraz daha düşmüş omuzlarile fabrika kapısmm önünde oturuyor. Bay Müdürün yanma çıkacağı saati bekliyor. Kayıcı : — Müdür, senin işini konuşmadı, dedi amma son ra içeri bırakmağa razı oldu. — El ayak çekilsin de bakalım. GEORG ALEXANDER tarafından emsalsiz bir surette yaratılan ViYANA SEVDALAİ Mevsimin en eğlenceli ve cazibeli operet filmini görünüz. Hoş saat geçirecek ve candan alkışlıyacaksınız. Buçlin sant 11 de matine Diye yarım ağızla söz verdi. Fakat bugün kapınm önünde omuzları düşük kanbur, gözleri bomboş bekliyen sade Arif deği Çopur Emine de orada... Zavallı ne kadar p9 laşmış. Onun da yüzü sapsarı, dudakları çati mosmor, Buradan çıktığındanberi boşta geziyor. yerde iş bulamamış, Belli o da aç. O da müdi varacak, Fakat onu bir daha işe almıyacaklardır Ardı arası kesilmiyen okavgalarla fabriksDfi #iplinini ve şerefini ihlâl etti. Öyle belelisi olan karı ya fabrikada çalışm yahut ta çalıştığı yeri belalısına belli etmemeli Çopur Emine haksız. Fabrika müdürü haklı. Vİ #iz Emineyi haklı müessese affetmiyor, affet”) cek, Lâkin Emine Arif gibi değil, Kaç gündür K8#İ ayrılmıyor, — Belki mlihendislerden, mal sahiplerinde0 "| görür de yalvarmım! Diye hep oralarda dolaşıyor. Sade son günlerde arkadaşlarmdan utan” Öğle paydosunda savuşuyor. Düdükten sonra © gıkıyor, Çopur Emine fabrika kapısında nöbet bel deta!,.. Aç açına nöbet te... .. Fabrika kapıları. Önünde aç açına nöbet beklenen, açılıp ap Ümitle gözlenen kalın, kocaman kapılar. ğ Aralandıkça çıplak avludaki eski makin? dökmeğe çıkmış çalışanları gösteren kapılar!” Her şeye rağmen eşikten içeri geçildiği #A” 1asıl aratıyorlar.. Ancak ekmek ve oda kirâ$” fabrikayı sade açlık dolu sokaklardan ayıra” yah kalm kapılarım dili olsa da önünde ve sürü; İşleri ah bir anlatsalar... p giden cadi

Bu sayıdan diğer sayfalar: