25 Nisan 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

25 Nisan 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—5 PO rr? Bugün Beşiktaş mı, Güneş mi Kazanacak ? İki Takım Şeref Stadında Karşılaşıyor (Yazan: Şazi Tezcan | Bugün, geçen haftaki Fenerbahçe — Gala- tasaray maçından sonra milli küme ve İstanbul şampiyonası maçlarının en mühimlerinden biri | Şeref Stadında Beşiktaşla — Güneş çarasında Güneş takımından Faruk İZMİRDE Galatasaray Doğansporu 3-2 Yendi İzmir, 24 (Tan muhabirinden) — Galatasaray — Doğanspor bugün karşılaştılar, Saha çok kalabalık. tı. Hakem Adnan Akındı. Doğn- #por: İbrahim, Fethi, Adnan, İs - mail, Turan, İrfan, Reşat, Mehmet, Hakkı, Ali, Sabri şeklinde, Galata- saray da Avni, Reşat, Lütfi, Se- lim, Hayrullah, Ekrem, Necdet, Eşfak, Süleyman, Haşim, Danyal kadrosile sahaya geldiler. 14 üncü dakikada Necdet, Gala- tasaraym ilk golünü yaptı. 31 inci dakikada Hakkı, Doğansporun be- raberlik sayısını temin etti. Birin- ci devre, 1-1 beraberlikle bitti, İKİNCİ DEVRE Bu devrenin ilk dakikalarında İz mir hâkim oynadı. 22 inci dakika- da Galatasaray aleyhine bir penal- tx oldu. Hakem bunu saymadı. Ga- latasaray müdafaası, Doğansporun iki muhacimini 18 çizgisi içinde dü- şürünce, oyun sertleşti. Hakkı si- kı bir şütle 25 inci dakikada Doğan sporun ikinci golünü yaptı, Siiley man da Galatasaraya beraberlik sayısını temin etti, Oyun heyecan- Ir. Eşfakm topu ofsayd vaziyetin- de yakalamasını hakem müsama- ha ile karşıladı. Nihayet 37 inci dakikada Eşfak Galatasarayın ü - çüncü golünü yaptı. Doğansporlu- lar itiraz ederek sahadan çekilmek istediler. Yan hakemleri bayrakla. rı bırakarak sahayı terkettiler, Halk, vaziyeti protesto ediyor, ba ğırıyordu. Bir müddet sonra oyu- na tekrar başlandı. Oyun çok sert oynanıyordu. Galstasaraylılar, son dakikalarda topu dışarı atmıya başladılar. Oyun, 3-2 Galatasaraym galibiyetile neticelendi. Oyundan sonra hakem aleyhin- deki tezahürat büyüdü. Polis, in- tibatı güçlükle temin etti, Bundan evvelki oyunlarda teknik kavrayı- pg kuvvetli hakemin bitaraf ida- resini gördükten sonra, bu maçta- Ki idaresizlik, İzmirlileri haklı ola- rak sinirlendirmişti. Bütün ağız - lar hep beraber şöyle bağırıyordu: “— Biz buraya futbol seyretmi- ye geldik. Hakem dalaveresi değil.,, Galatasaraylılar da son gölün of- #ayd olduğunu söylüyorlar. Hake- min yarımki maçı idare etmek İs- temiyeceği anlaşılmaktadır. Yeni İkinci Reisin Seçilmesi Türk Spor Kurumu ikinci relsi Ha- Mt Bayrağın işinin çokluğu yüzünden İstifası Üzerine boş kalan ikinel reis- Hiğe 13 nisan tarihinde içtima eden umum! merkezin Azadan Aydın me - busu Adnan Menderesin seçildiği mm Makülara bildirilmiştir. yapılacaktır. Fenerbahçe - Galatasaray maçı kadar alâka çe- kici olan bu karşılaşma, milli küme maçlarında klüp vaziyetlerinin âşağı yukarı yekdiğerine ben- zemesi bakımından da hususi bir ehemmiyet taşımaktadır. Beşiktaşla Güneş; Izmir ve Ankara- Beşiktaştan Şeref Güneşten Rebii Mersinli Ahmet Ankarada Berlin olimpiyatlarında büyük bir varlık göstererek Türk takımı. na bir de üçüncülük kazandıran Mersinli Ahmet olimpiyatlardan avdette memleketi olan Mersine gitmiş ve orada yerleşmişti. Hattâ son zamanlarda Anadoluda bir tur. ne yapan profesyonel güreşçiler- den Dinarlı Mehmetle karşılaşarak profesyönelliği kabul edeceği mese- lesi de ortaya bir dedikodu mev. zuu çıkarmıştı. Fakat Spor Kurumunun müra. caatı Üzerine bu karşılaşmıya işti. rak etmemiş ve amatörlüğünü mu- hafaza etmiştir. Memnuniyetle haber aldığımıza göre Türk Spor Kurumu bu kıy metli güreşçimizi Ankaraya davet ederek kendisine bir iş temin et- miştir. Mersinli Ahmet badema Ankara. de bulunacak ve milli takım için antrenmanlarma başlıyacaktır. Festivalde Bir Muhtelit Takım Getirilecek Istanbul festival münasebetiyle tertip edilecek spor eğleneeleri a- rasmda yapılması * kararlaştırılan futbol maçları için beynelmilel fe. derasyona dahil bir muhtelit takı. mın 7 ve 8 Ağustos tarihlerinde gehrimize davet edilerek İstanbul muhtelitiyle iki maç yapması dü- şiinülmektedir. da yaptıkları maçların birinde galip, birinde mağ- lüp olmalarma rağmen, bu takım. lar Istanbulun dört klübü Iğinde en tehlikeli rakipler vaziyetini mu- hafaza ediyorlar. İstanbulun, adedi dördü aşmıyan bu kuvvetli klüpleri en ümit edilen maçlarda çok muvaffakıyetsiz bir oyun çıkarmakta ve hiç beklenil. miyen zamanlarda da parlak ve verimli neticeler almaktadırlar. Futbolümüzün, tedavisine imkân gürülemiyen bu İstikrarsızlığı bü- yük maçların verecekleri neticeler üzerinde daim bir tereddüt noktası bırakmaktadır. Nitekim geçen hafta Fenerbahçe ve Galatasaraym ahenksiz ve ener- jisiz oyunu Güneş ve Beşiktaşın Iz- mir ve Ankaradaki mağlübiyetleri bu istikrarsızlığa bariz birer delil. dir. Filhakika her hangi bir şehrin takımı diğer bir şehirde oynarken mağlübiyetlerini hafifletecek sebep ler oluyor. Bunlar seyahat yorgun- luğu, saha yabancılığı, halk yaban- etlığı, bilhassa iki gün üstüste maç yapmak gibi şeylerdir. Seyahatlere İstinat eden milli küme maçlarında bu kabil sürpriz- Jer hemen her takımın başına ge- Jebi Ve nitekim her hafta bu gibi şeylerle karşılaşıyoruz. Bu iti- barla Güneş ve Beşiktaşm İzmir ve Ankaradaki mağlübiyetleri bu kar- şılaşmanm ehemmiyetini azaltmak tan ziyade artırmıya vesile olmuş- tur. Her iki takımın milli kümede- ki puvanları Istanbul şampiyonlu- Zundaki rolleri itibariyle Güneşle - Beşiktaşı en sıki iki rakip haline getirmiştir. Beşiktaşla Güneş milli kümede ayni vaziyette, Istanbul şampiyo- nasında birinci ve ikinci vaziyette görülmektedirler. Bu nazik vezi- yetler bugünkü maçm iki tarafm da kazanmak azmi içinde oynıya- cağma küvvetli birer delil olarak gösterilebilir. Bu maçı hangi taraf kazanabilir? Buna kat'i bir cevap vermek kolay olmamakla beraber bugünkü şart- lara göre en fazla oyun sisteminin âmil olacağını söyliyebiliriz. Bugünkü maçı iki zıd sistemin biribiriyle çarpışması şeklinde gös- terebiliriz. Çilnkü Iki takımın da | kendine mahsus bir sistemi bir tek niği varlır. Beşitkaş havadan ve şarplı bir oyun oynar, bilhassa mühacimleri bu taktikle oyun üze- rinde müessir olmıya çalışırlar. Halbuki Gülneş yerden ve kısa paslarla oyun üzerindeki hâkimiye- tini elde etmiye çalışır. Görülüyor ki iki sistem de biribi- rinin tam zıddı ve tatbik edildiği takdirde biribirini bozan bir tabi- yedir, Onun için hangi taraf oyu- nunu, taktiğini karşı tarafa kabul ettirirse müsabakanm galibiyete erişi kendi lehine çevireceği mu - hakkaktır. Bununla beraber iki taraf müdafaasma da oyun üzerin- de müessir olabilecek vazifeler düş mektedir, KABENİN ANAHTARI.. indistanın garibeler diyarı olduğunu herkes bilir. Bir aralık seyahate çıkmıştım. Yolum oraya da düştü. Birçok yerlerini dolaştim. Bir sürü aca- Yİp şeyler görmedim değil, Fakat aşağıdaki şu hikâye kadar tuhafı- ma gideni olmadı.. Bu vakayı bana bir Hintli me- büs anlattı: 1924 yılıydı.. İbnissuud Mekkeye giriyor; Hicazı istilâ ediyor. Şerif Ali, yani Hicaz kralı mağlüp ol - muş kaçmıştı, Buraya kadar bir şey yok. Pek tabiidir ki, harp eden iki taraftan | biri yenilecek ve hezimete uğrıya- caktır, Bu havadis o zaman gazete say- Tekamamer geen iyii İşte gazete sayfalarma geçen bu hâberi, o sıralarda Bombayda bu- Yunan Mısırtı açıkgöz bir delikan - Ir okuyor. Delikanlı işsiz. Ve parasız da ta- bik. İşsiz ve parasız bir adamın ka - fası, daima, türlü türlü kazanç plânları kurmakla meşgul olur. Delikanlı, elinde gazete, bu ha- vadisin Üzerinde uzun uzun eğil di. Okudu tekrar.. Tekrar okudu. Ve düşünceye daldı. Projeyi tasarlamıştı. Yalnız iyi tatbik etmek lâzım, Ve işe başladı. Bombayda kendisi gibi işsiz ve parasız iki hemşerisi vardı. Onları buldu. Bunlardan biri elli, diğeri altmış yaşmdaydı.. Onların rolleri ni de hazırlamıştı. Elli yaşmdakine igâl, keffiye ve aba; altmış yaşındakine de sarık ve cübbe giydirdi. Ikisi de sakal - Uydılar. Birincisi Hicaz kralı Şerif Ali, ikin cisi de kralın has müşaviri olatak tı. Delikanlı da, kendisine hususi kâtiplik ve tereimanlık vazifesi - ni âyırıyordu. İş bölümü yapıldıktan sonra delikanlı bir çilingire gitti. Ve en süratli bir zamanda bitirilmek Üze- re, yarım metro uzunluğunda bir unahtar ısmarladı. Anahtarın üstü göyle hafif paslı bulunacaktı.. indistanm şimal taraflarm- da büyük bir müslüman e- yaleti vardır, Bunun mihracesi Nu vab Bahavelpur bir sabah bir tei- graf alıyor. Telgrafın metni şu: “yarın ge « liyoruz. Size misafir ineceğiz.,, İmza yerinde: “Hicaz Kralı Şe- rif Alİ. Mihrace hazırlıklara başladı.. Er tesi akşam şehrin kapısında, Mih - race başta olmak Üzere beldenin bütün büyükleri Emir Aliyi, müşa- viri hassmı ve hususi kâtibini istik bal ettiler, Büylik bir debdebe içinde misa- firler saraya getirildiler. Her üçü istiflerini bozmadan rol lerini mükemmel yapmaktaydılar, Sarayda onlara hususi bir daire ay rılmıştı. Biraz dinlendiler. Gece saat dokuzda Mihrace kra- ln huzuruna çıkmak Üzere müsa- Ça ay d Arapçadan Çeviren: Faik Bercmen , Vara aa sâde talep etti.. Yanında şehrin bir. çok büyükleri olduğu halde kral alip salona geçtiler, Herkes, dünyanm en mukaddes yerinin sahibi Şerif Aliyi görmek ve pâyina yüz silrmek için can a- tıyordu. Kr»! müşaviri ve kâtibile bera- ber © uzzam bir ipek sedirin üs tünde oturmakts İdi. Ayaklarnm altima kaplan derisi pöstekiler se- Salo: dakilerin hepsi sıra İle gelip Şerifin elini öptüler. onuşma başladı. Başmdan geçenleri anlatması Için Kra la rica edildi. Emir Ali onları kır madı... Söz söylerken öyle mahzun ve gamlı bir tayır alıyordu ki,, Sık sık “Allah, Muhammed, Hicaz, İbnis- suud..,, kelimelerini tekrarlıyordu. Salondakiler bu kelimeleri dik- katle dinliyorlar; ve sonra başları» nı iki tarafa sallıyorlardı. Kral böylece yarım saat anlattı, Nihayet kendini tutamadı.. Kelime ler ağzında kaldı. Ve başladı hiç - kırmıya.. İki arkadaşı geri durur- lar mı? Onlar da efendilerini tak- lit ettiler, Ağlamak keyfiyeti Mih- raceye ve oradakilere de sirayet et t.. Şimdi salonda sanki bir cenaze vardı.. Bir uğultu. Bir hıçkirik or- talığı kapladı. . Fakat kralı teselli etmek lâzım- geldiğini sezen Mihrace yerinden kalktı Alinin elini öptü, Şehrin bü- yükleri de onu takip ettiler. Neyse,. Emir Ali biraz sakinleş- tikten sonra sözüne devam etti. Herif cahil. Söyledikleri, ipsiz, sapsız şeyler. Lâkin zeki tercliman vakayı öyle güzel naklediyordu ki.. — “İşgal başlamıştı. diye tercü- me ediyor. Boynumda Allahm e- maneti. Onu canımdan ziyade müu- bafaza ediyordum. Son defa Kâ «- beyi ziyaret edeyim, dedim. Kur - şun yağmur gibi. Tabi aldırma: dım.. Yürüdüm. Ve ziyaretimi Al - lahın iznile bitirmiye muvaffak ol- dum, Saygısız düşmanlara bu mu- kaddes yerin kapısını açık birak - mak istemezdim elbet, İşte böyle anahtarı alarak oradan ayrıldım. Miftahı mübarek çok şükür şimdi yanımızdağdır..,, Söz buraya gelince Kral kâtibi - ne: — Anahtarı getir! Deği. Kâtip büyük bir meşin mahfaza çıkardı; koydu kralın önüne, Şe - rif Ali mahfazayı öptükten sonra açtı. Mahfazadan yaldızlı kurdelâlar- la bağlı ipek İnce uzun bir bohça çıktı. Bohça açılınca hirden her ta rafa Haç kokuları yayıldı. Sonra mukaddes anahtar meydana çıktı. Eral itinayla ve saygil€ rı Mihraceye uzatarak bi” söylemiye başladı, Söz bil mutat tercüman be — Kral Hazretleri bül lar ki, dedi, bütün ari A topladım; - anahtarın ye tık yeni savaşımızda muvi e luncıya kadar anahtar” sil yi manların en şanlısı ve ii siniz. Mihraco Hazretleri * gif dimiz Mekkeye girdiği / nahtarm yapılmasını emir er lâlesi, babadan evlâda bü rın muhafızıdır. Ve bu 59 Mihrace nasıl tagekkür vr ni ve nasıl minnettar Kal bakmadı. Bir iki def “ dü. Hafif bir sesle yine Pİ Emirin söylediklerini e Mihraceye iyice yaklaşar9” tercüme etti: — Kral Hazretleri zati * gif lunacaklar, Bunun için lerin dışarı çıkmasmı rjo# Mihrace el çırptı heme” rı bir teşrifatçı göründü. ler fısıldadı. Bunun üzerine teşrifati e için ittifakla sizi tensip eti” Wi net kalsın, Arz Üzerinde! ş Du hatırlarlar ki, Paygam yal tiler. Ve o zamandanberi 4 türlü anlatamıyordu.. | u İş bitince Erel ei söyledi. cak onun duyabileceği PİS lerile mahrem bir mükâle' lar, gı eğildi. Mihrace ki nun önünde birer birer 4 ve hususi kâtibinden ler yok. O vakit Emir Ali yine © cümana.. Tercüman ds raceye: — Emirülmüminin büy lar ki, dedi, biz buray wi des anahtarı zatı haşmıei, gf teslim etmiye geldik. Val miştir. Diğer işlerimizi lâzım. Binaenaleytı yarın saba yel etmek mecburiyetinde) da çok eziyet ve sefalet İbnissuud ani olarak me” ze girdiğinden mal ve © # 20 alamadan yola Kr” if Bu sözler üzerine M müteessir oldu. Eilerini Hazine nazırını istetti. y Mihrace hazine 58 du: > — Otuz bin rubye Ja. (on beş bin Türk Ü e) Bu miktarın azlığınd#” özür diledi. Yol harırlığı vapılde Rubye sağlam bir vali Ertesi rin sabahlev İyeti iatasvrma m Ve üç ahbap çavusls” ni sahte anahtarın bedel Oz bin rubyevi himilen semte doğru yollandıl”*

Bu sayıdan diğer sayfalar: