14 Mayıs 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

14 Mayıs 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

N'ın hedefi; E3 fi- » her şeyde tanir Bazeteyj Simi olmak, kariin ek ayağı neticeler vermiştir. etkn bir çok servet kay- a e dirler, Mm servetler gizli istidat- kültür ve sanat saha» dehalarıdır. Fakat çok Medeni” Düyiy, ç #mleketlerin bir çoğunda Yalamanı tldatları arayıp, bulmak, larak yen Müsasi bir terbiyeye tâbi “tştirmek için teşkilâtlar Yada, Yetiştir Geçen ay Sovyet Rus- Hkagı itirlen bu gizli dehalardan| Brüksel Beynelmilel Müzik birinelliği kazandılar. . bir aile meclisinde bu Bi, tldatlardan biri ile karşı- Benç bir kızdı. Fevkaldde hüyg vAFĞ:, Ailesinin © yardımı Eli le ders görerek yetiş- Vie Düğer deha sayılabilirdi. Fakat Tya ağ, Kend de ağlıyarak ök kıy olduğundan bahsetti. | Opera dei tutaonu yarı için Stiytn pi, “tistü olarak: yetiştirmek Müessese v. Püvüyg yoktur. teh Ankarada a aya e f # z z Ş5# a hususi bir teşkilâta, ve stesma, Istidatları yetiştire- milesseseye ihtiyaç var yle bir teşkilât sayesin. ve sönmiye mahküm bstlda tiny Lİ İz büyük dehalar ka- alman netice bizleri tat. | zamanı saat yarım ne$- | Maç *yiniz. Speaker'lik yapan | ii İsi, i şi 1 YERİ Bp i / | ğ $ ğ ; / Li 4 j halka sorulan su-| Bir Diplom TAN BALDYİN 'EN GÜÇ HÜKÜMET ŞEKLİ | ngiltere Başvekili B. l Stanley Baldvin bir, iki gün evvel Avam Kamara- sında son nutlcunu okudu, Ma- yısm yirmi sekizinde de ken- di kendini siyasi hayattan bü- tün bütüne tekaüde sevkede- cek. Baldwin'in nutkunun milhim yer- lerini çok kıymetli bir vesika diye aynen terelime ettik. Aşağıda oku- yacaksınız. Bunun tam zevkine var- mak için Baldwin'i gözönüne geli- riniz: İyi ingiliz tipi hakkında gibiin- lerimizde yaşıyan tipe tam mu- vafık bir nümüne... Piposu ağ - zndan düşmüyor, Soğukkanlılığı- nı hiç kaybetmiyor, İçindekini i- yi de olsa ,fena da olsa olduğu £i- bi söylüyor. Kendi kendine hiç Aşık değil... Kendi nefsini yaban- & bir adam gibi uzaktan gözden geçirebiliyor ve bitaraf hliktim- ler veriyor. Günün birinde Baldwin, kendine şöyle diyor: — Oğlum, artık ihtiyarladın. Bİ raz daha kalırsan seni istiskale bâş- hyacaklar. Sen de ihtiyarlık hirsile sandalyana yapışacıkam. Henüz bunu görebileceğin bir sırada #iya- si hayattan ayrılırsan iyi edersin! kendi imse kendisine: “Git!,, deme- diği ve herkesçe sevildiği ve yerinde kalması istenildiği halde çekileceği günü tayin ediyor, hazır. Uklarmı ona göre Yapıyor. Nihayet günün birinde Avam Kamârasında azadan yalnız üçte bi. rinin hazır bulunduğu bir #irada kürsüye çıkıyor. Elindeki bir kâğıt parçasi üzerindeki birkaç nota ba. kıyor. Uzun siyasi hayatımm veda nutkunu söylüyor. Sonra kürsüden iniyor, hiçbir şey olmamış gibi not kâğıdını parçalıyor, parçalarile oy. nuyor, etrafa saçıyor. Balerin, samimiyetin çok güzel bir ifadesi olan son nutkunda şöy- le demiştir: “Avam Kamarasına 8ön hitabım. da bulunacağım. Muhataplarım da, bu memlekette dahili sulh mü ol sun, kavga mı olsun, buna karar ve. rebilecek olan bir avuç adamdır. Dünyanm en muazzam mevkiine birdenbire habersizce (o çağırılan genç Kralımız ve Kraliçemiz . bir- kaç gün sonra Vestminister'de diz çökecekler ve kendi kendilerini ö- | lünciye kadar bu memleketin hiz. metine vakfettiklerine yemin ede- ceklerdir. Kara bulutları dağıtınız enn ulh veya kavga ihtimalini el Ss lerinde tutan bir avuç #- dama hitap ediyorum ve diyorum ki: Bu memleketi sevenlerin hepel- nin kalbini ferahla dolduracak ©- lan yolu tutunuz! Başımızm Üs- tüne toplanan kara bulutu dağıtı- nız. Dünyaya ispat ediniz ki, İn- giliz demokrasisi, kavga dolu bir ölemin ortasında bAlâ sulh ve sükün yollarmı korumıya mukte- ki, iş başmda geçireceğim birkaç gü- nü ancak tavaasıt etmek ve İki ta- rafı yumuşatmak için kullanaca - lamadık. Siz anladınızsa İzah edi. niz... Soranlar haklıdırlar. Fakat bu ilk teerlibedir. Bu kadarcık hatayı hoş i görmelidir. DEMOKRASİDİR." ım, Bu yolda uğraşmaların fay - dasız kalmıyacağma itimadım var. dır, Olup bitenleri, hükümet ya- kmdan takip ediyor. Buna emin 0- Junuz. Demokrasinin mânasınm tama - mile kavrânmasında hayati bir e- hemmiyet vardır. Buna dair söyle necek yeni bir sözüm yoktur, Dü- şlincelerimi sayısız defalar bir çok kürsilerden tekrar ettim. Hepimiz inandığımız şu demokrasi, bugüne kadar icat edilebilen hükümet şe - killerinin en çetinidir. Bugüne ka- dar dünyanm hiçbir memleketin- de tam mânasımda vilcut bulama. miştir, En kolay hükümet şekli ——— M utlakıyet, hükümet şekilleri nin en kolayıdır. Çünkü bu hükümet şeklinde vazifemiz, bize emredileni yapmaktan ibarettir. Kendi hesabımıza düsünmek zahm« tinden varisteyiz. Halbuki demok - raside her fert kendi hesabma dü- sünmiye mecburdur. Demokrasinin muvaffakıyeti veya hezimeti fert- lerdeki düşüncelerin iyi ve doğru olup olmamasma bağlıdır. Serbest, siyasi müesselelerini hü- #usiyeti, vatandaşları zorlamak kud retinden mizhrum “bülunmmamizdır. Öyle vesileler oldu ki elimde böy- e zorlama kuğretleri bulunmasmı istedim (kahkahalar), fakat sonra kendi kendime düşündüm: “Haydi ben böyle kudretler ele geçirdim. Diyelim ki, ben bunları kendi key- fim için değil, halkım iyiliği için kullancağım, Fakat bu yol bir de- fa açıldıktan sonra benim yerime geleoeklerin zorlama o kudretlerini memleketin ve halkm iyiliği için 'kullanacaklarma nasıl emin olaca- Zım? Sendikalizm denilen ve amelele- rin sendika kurarak haklarmı müş- terek surette münakaşa ve pazar- lık etmeleri minasına gelen siste - min taraftarıyım. Çünkü bunun zıddı ya anarşidir veya cebirdir. Ben ikisine de düşmanım: (Amele tarafından giddetli alkışlar). Siz, ben gibi insanlar eçirdiğimiz bazı ihtilâflara rağmen son seneler zarfın- da bu memleketin muhtelif sınıf ları ârasında daha çok ahenk ku- rulmuştur. Gresford'daki maden kazasmdan sonra belli oldu ki, bütün halk bir madencinin hayatı ne demek oldu- unu anlıyor ve bu anlayıştan da hakiki bir sevgi doğuyor. Benim madencilerin hayatı hak- kmdaki kanaatim şudur: Bir taraf- ta gürültü çıkınca biribirile çarpı” şanlar hakkında mücerret fikirle- re düşmemeliyiz, İşte alikadar © lan erkek ve kadılar sizin gibi, be- nim gibi insandır. Onlar ne giti sıkmtılara, müşktlllere, (htiraslara mâruz bulunuyorsa biz de bir gün maruz olabiliriz. Ben her gün halktan türlü türlü mektuplar alıyorum. Bazılarının gö zünde alık adamın biriyim. Bazıla- TI da büyük bir adam olduğuma kanaat gösteriyorlar. Her iki nevi mektup karşısmda tamamile kayıt- 8ız kalıyorum. Yalniz bir nevi mek- tup vardır ki, benim üzerimde de- rin bir tesir bırakır ve büyük me- suliyetimi hatırlatır, Bu da, bana İ- atın Siyasi Vasıyetleri İYOR Kİ Mr. BALDVİN nanan ve benim arkamdan her gö- türdüğüm yere gideceklerini bildi. ren vatandaşların mektuplarıdır. “Bana emniyet eden, arkamdan gelmiye razi ölan insanlar var.,, dü- güncesi kadar bir adama aczini du- yuran düşünce yoktur, Büyük mik- tarda vatandaş bir adama böyle bir itimat gösterecek olursa in - san, mesuliyet yükü altında ezil - diğini duyar, İnsan politikada ba - zan bir dakikayı atlatmak ve kü- Gük düşmemek için çırpmır. Bir in- San, mesuliyet yükünü duyduğu haldç böylece harekete mecbur o- lursa belki de başkalarının gözlin. de bir buhran: atlatır, fakat kendi özünde küçük düşer.,, Öyle derin bir tesir ki.. B u sön sözlerde maden ame- lesinin retalerine ait imalar da vardı. Reisler bu imayı pek iyi anlamışlardır. Başvekilin siyasi ha- yata veda nutku umumiyetle din - Yiyenler Üzerinde o kadar derin bir tesir bırakmıştır ki, 22 mayısta, umu mi bir grev hazırlıyan madencile- rin mümessili B. Vilyams ayağı kalkmış ve gu sözleri söylemiştir: “Uzun bir nutuk bâzırlamıştım. Gözünüz önüne türlü türlü hesap- lar, nevi nevi deliller koyacaktım. Fakat Başvekilin sözlerinden sonra buna lüzum görmüyorum. Bir hükü- metin en çok yapacağı şey, iki ta. raftan biri üzerine tazyik İcrasım- dan uzak durmaktır. Kimse bun - dan fazla bir şey bekliyemez.» Amele Fırkası bütün gece sür - mesi beklenen bir münakaşa hazır. ladığı halde bundan vazgeçmiş ve Avam Kamarası Başvekilin veda nutkunun tesiri altında erkenden dağılmıştır. Amerikan Karikatürü: Taç giyme senesi Hâdiseler Karşısında: Hapisaneden Firar Edenlere Ceza Son günlerde, İstanbul gazetele- rinin birinci sayfalarda iki resim görünüyor ve bu resimlerin altın. dn: Tevfik ve Abdullah isimleri o- kunuyordu. Bu iki katilin, hapisa neden firarları bütün Türkiyeyi a- lâkadar etti. Firarilerin, gayet ça- buk yakalanmaları, memleketimiz. de polis teşkilitmin kuvvetini bir daha isbat etmekle, hepimizi sevin. dirdi. | Hapisaneden kaçanlar nasıl ceza görürler sunline cevap vereceğim, Bundan bir müddet evvel, Fran- sız gazetelerinin birinde, idama mahküm olan bir katilin kaçtığını ve bir ay sonra ele geçirildiğini o- kumuştum. Bu, katil zaten en bü- yük cezaya mahküm olduğundan firar ettiği için de kendisine ayrı bir ceza tatbik etmiye inkün yok. tu. Fakat o bile bir ay zarfında kaçtığınm cezasını görmüştü, Ken. disine yaklaşabilen bir gazeteciye: — Bir aydanberi, her dakika, her saniye yakalanacağım korkusu be- ni ölümden daha miithis bir ıstırap- im boğdu. Bu korkuyu, dalma çekmekten ve dalma ölüm hayali ile yaşamaktansa, hemen ölmeyi tercih ederim, demiş. Bizim Türk Ceza Kanununun (299) uncu maddesi İse: “Bir kim. se, bir suçtan dolayı kanun daire- sinde hapsedildikten sonra kaçar. sa aşağıda yazılı şekilde ceza gö- rür; 1 — Müebbet ağır hapis mahkü. mu İse ayrıca 13 üncü maddeye gös re geçirmesi lözm gelen hücre müddeti hesaba katılmaksızm ce. zasmın bir senesi geceli gündüzlü bir hilerede yalnız basma bırakıl. mak sureti ile çektirilir. ? — Mavakkat şahsi hüviyeti bağlayıcı bir ceza mahkümu ise ge. ri kalan müddetlerine bu müddet - lerin aitıda birinden üçte birine mi- savi bir milddet xammedilir, An- cak xammedilecek bu müddetler i. ki aydan eksik ve Iki seneden fazla olamaz, diyor. Demek oluyor ki, müebbet hapse mahküm olan bir suçlu, hapisane- bir senesini yalnız başma, geceli gündüzlü, kimse İle görüşmeden ve konuşmadan, geçirecek. Onn başka türlü ceza verilemez; çünkü zaten ölünciye kadar hapisanede kala « cak, ancak bu müddet zarfmda ken. disi daha şiddetli bir ceza görme- lidir, Eğer, ceza müebbet ehapis de- Zil ise, firarinin, cezasını ikmal et. mesi için geri kalan miiddet hesap edilerek, bu miiddetin altıda birden üçte birine milsavi bir müddet İ lâve edilir, Böylece, kaçan, daha u- zun yaman hapisanede kalır. Fa « kat bu zammedilecek müddöt, her halde Iki aydan eksik ve Iki sene den fazla olamaz. Yani, eğer he « sap edildiği takdirde suçlunun 66 zasını İkmal etmesi için geri ka « lan müddetin, meselâ altıdan üçte birine müsavi müddeti bir ay ve ya üç sene tutuyorsa; bir ay müd- det iki aya çıkartılır ve Üç sene ise iki seneye İndirilir. Firar suçu, şahıslara karsı şid- det veya tehdit kullanarak veyahut kapı ve pencere kırarak veya da- var delerek veya kaçmıya mâni 0- Incak vasıtaları bozarak İşlenmiş ve eğer tehdit veya şiddet kulla- ma silâh ile veya birden ziyade kim- seler tarafmdan bir arada yo” « mış olursa, yukarda yazılı hücre veya hapis miiddeti çoğaltılır. Fakat yine, Türk Ceza Kanuno- nun (800) üncü maddesi mucibin- ce, kaçan mahküm kendi arzusu i- le (15) gün zarfında gelip teslim olursa, yazdığımız cezalarm yal - niz altıda biri hükmolunur, Demek oluyor ki, Tevfik ile Ab. dullah, polis tarafmdan tutulma - yıp ta, kaçtıktan sonra kendileri gelip teslim olaydılar, şimdi göre- cekleri cezanm yalnız altıda biri ile mahküm olacaklardı. 1. K. ELBİR Köy Muallimi Yetiştirecek Kurs Hazırlaryor Maarif müdür muavini Neşet, köy, muallimi yetiştirmek için Maarif ve- kâletinin şehrimizde açmıya karar verdiği kursa sit raporunu bitirmiş.

Bu sayıdan diğer sayfalar: