18 Mayıs 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

18 Mayıs 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bir Mütecaviz Mahküm Oldu sliye Üçüncü Ceza mahkemesi, dün, eski bir mevkufun muha- kemesini bitirdi ve suçlu- yu mahküm etti. Bu ka. rarı icap ettiren hâdise şudur: Bundan bir sene on dört gün evvel, Müddeiw- mumilik, eskiden hocalık yapan Dölöroş adında bir Rus hakkında takibata başlamış ve küçük çocuk- ları iğfal suçile tevkif ka- rarı almıştı. Dölöroş'un 9.13 yaşlarında 22 kadar çocuğa tecavüz ettiği id. dia ediliyordu. Dün yapılan duruşma. da Dölöroş'un suçu, mah- kemece sabit görüldü, iki sene on ay hapsine karar verildi. Beyoğlu Halkevi Orkestrası Beyoğlu Halkevi, büyük bir orkes- tra vüci getirmek için teşebbüsle- Te girişmiştir. Önümüzdeki hazirana kadar gençlerin müracastları kabul « edilecek ve 1 Haziranda bir seçme yâ 'pıldıktan sonra derhal bir orkestra kurulacaktır. Bu orkestra, muntazam şeküue çalişarak Teşrinievvelden iti- baren konserler vermiye başlıyacak » tr.“ Bu işe ait faaliyet dört kısma ayrıl mıştır, Birinci kısım yaylı sazlar ve orkestrasım teşkil edecektir. Bünü konservatuvar profesörlerinden Sey fettin Aza) idare edecektir. Bundan başka bir de oda musikisi heyeti ye. tiştirilecektir. Bu işi de yine könser- vatuvar profesörlerinden Sezai Asal Üzerine almıştır. “Tine konservatuvar hocalarından Nurullah Şevket te, Beyoğlu Halke- vinde bir koro heyeti vücuda getire. cektir. Bir de nefes sazlarından teşekkül eden bir bando teşkil ol aktır. Mahkermelerde KASA SOYAN 4 COCUK TUTULDU Çaldıkları 450 Lirayı Aralarında Paylaşmışlar Meşhut Suçlar Müddeiumumisi Hikmet Sonel, dün geç vakte kadar yaşları on altıyı geçmiyen dört kasa soyguncusu hakkında» ki tahkikatla meşgul olmuştur. Suçlular, Müştak, Kemal, Emin ve Abdülcelildir. Bir de bunların Hüseyin adlı ikinci derecede suç ortakları vardır. Soyulan kasa da Beyazıtta Hacıba- ba adile meşhur 55 yaşlarında mahal- lebici Abdülkadirindir. Büyük hırsızlara taş çıkartacak bir maharetle yapılan bu soygunculuğun meraklı tafsilâtı şudur: Suçlulardan Emin, bir müddet Ab- dülkadirin yanmda çalışmış ve son zamanlarda da ayrılmıştır. Emin, bir gün Aksarayda bir kahvedâ arkadaşı Müştakla Kemal ve Abdülcelil bir köşeye çekmiş: — Çocuklar, demiş. Ben Abdülkadi rin yanında çalıştığım zaman, kasa. sında bir çök paraler gördüm. İhti- yar adam paraları ne yapacak, şunu soyalım. Adamakıllı yaşıya'ım. Ufak bir zahmetle kendilerini bol paraya kavuşturacak olan bu teklif hepsi tarafından tasvip eğilmiş ve der hal karar verilmiş: — Çalalım, fakat kasanın anahta- rmi nasıl elde ederiz? Emin, bu müşkülü de halletmiş ve: — Kemale Müştak Abdülkadirin yanma İşçi olarak girerler. Anahtar- ların yerini öğrenirler, bir gece kâ- pıyı açık bırakırlar, biz de girer ka- sayı acatız, demistir, Nihayet evvelki gün Müştakla Kemal, Abdülkadire müracaat ederek kendilerine İş iste- mişlerdir. Abdülkadir bunlar tekli- fini kabul etmiş ve: “.- Bu gece burada yatınız. Yarın anneleriniz gelsin, mukavelenizi ya pavrm ve sizi çalıştıravım., demistir. Kemalle Müştak, Abdülkadirin dük 'kânmda kalmıslar, Emirle Abdülcelil de saat 3 te dükkâna gelmişlerdir. Dört arkadaş, bundan #onra faali- yete geçerek buldukları anahtarla ka- sayı açmışlardır. Emin ve Abdülcelil paraları alıp sıvışırlarken, dükkânda kalan arkadaşlarma kasadan 300 lira aldıklarını söylemişler ve oradan ayrılmışlardır. Halbuki kasadan 420 lira almışlardır. Abdülkadir, ertesi sabah Kasayı açlığı zaman işin farkma varmış ve hemen polise malümat vermistir. Ço. TAN IŞIK Yarın gece saat 9 dal MELEKH Lisesinin Sinemasmda verilecektir o Programda yeni filmler - Dans - şarkı - varyete .. ,,, Dümaraları - Konserve Ferdi Tayfur tarafın- Senelik Büyük dan harixuliğe gülünçlü LOREL HARDI Is - bulda monoloğu ile Müsameresi * “ MUNIR NUREDDİN ve arkadaşları konseri mevcuttur. Fiyatlar 100 ve 50 kuruştur. Biletler bugünden itibaren MELEK gişesi nde satılmaktadır. İngiltere Kralı, 6 act Jorj'un taç giymesi ve sinema san'atinin vücü- da getirdiği en büyük ve en muhteşem şaheseri ve Kral 6 ncı Jorj'a hediye edilen İNGİLTERE TACININ incileri filminin *İk İraesi şerefine: şehrimizin en kibar halkı bu akşam SAKARYA sinemasında tertip ettiği büyük artistik gala ve nü- mayişe iştirak edecektir. Şimdiye kadar vücuda getirilen en muazzam, en mühteşem ve'en fazla artistik bir eser - Ingiltere - Fransa ve Ital- ya gibi 3 muhtelif memleketten ve her biri kendi lisanmda konuşan 50 büyük yıldız - mühim ve alâkabahş bir mevzu « göz kamaştırıcı bir mizansen « Dehakâr SACHA GUİTRY'nin en dahiyâne ve orijinal eseri. 3u film başka hiçbir sinemada gösteri!miyecektir. âveten: Kral 6 ncı Jor'un taç giyme merasim bütün ta'silâtile gösterilecektir. Bu akşamki gala müsameresi için resmi elbise giyilmesi şayanı arzu- mablğe telsiz İat iii dur. Bütün numerolu ve mütesaviyen 1 lira fiyatta olan yerlerden an- Ala Sa ğer mi rn kaçı kalmıştır. Temininde acele ediniz. Tel, 41341 dan Salâhaddin, Tsmall Hakkı, Şükrü, | Sak Pir Kasa,kalmış - Ali Rıza, Muammer, Hüseyin ve Hak- İ ÖN Er em & Güm zn SE AE KA kı şahit olarak dinlendiler, Suçlu yö-! şahit olara! lendiler, Suçlu Y HALKEVLERİNDE rinde telsizin başmühendisi Ali Ke - ” lig inmeli MAY ı$ Filolog Vilhelm Tomse'nin AMBARDAN | ALINAN PETROLLER Dün ağır ceza mahkemesinde bir| ihtilâş davasına devam edildi ve Os -/ mal vardı. Ali Kemalin, telsiz ambarından pet rol aldırarak şahsi işlerinde kull 4 4i- ie hatırasını Anma Töreni Et ve telsiz sahasından biçtirdiği o | Atatürk ün m kiki ları da iki senedenberi satarak para- AN A D Oo LU İni kazanan Kopenhag Üniversitesi sının bir kısmını aldığı iddin ediliyor- du. Dün dinlenen şahitlerden bir çok» İğ topraklarına ayak bastığı mu - ları bu iddiayı teyit edecek şehadete İğ kadâes günün yüksek hatırasını bulundular, tebcil için Muhakeme, gelmiyen şahitlerin ça 19 MAYIS Kırılması için başka güne bırakıldı. isimli Türkçe Sözlü Film İspirto Sahtekârlığı 19 Mayıs Çarşamba Bazı dairelerin mühürlerini taklit gününden itibaren ederek inhisar idaresinden ispirto al- . p E dıkları için tevkif edilen Abdullah| ge lam il Dimitri, Yako, Ahmet ve Ropen; ni kit, ii yi . Te veriimeniir. Tenkis Tai Mühim Bir Konferans devam edilecektir. Belçika Mühendisler Cemiyeti aza. filoloji profesörü Vilhelm Tomse'nin| hatırasını anmak için Şehremini Hal. kevinde pek yakında bir toplantı ya- pılacaktır. e Türk Büyükleri Gecesi Şehremini Halkevinden: Tiyatro müelliflerimizden Müsahipzade Celâl ile evimizde ilk açma törenini yaptı. ğımız (Türk büyükleri geceleri) ne ait* olan bir yıllık programımızın ba. İzi güzetelörde'(bir ihtifal fübilesi) ii ai YE TETEKKE GUM ve vaa, mek (Halit Ziya jübilesi): yapmış olan E. minönl Halevi ile programımızın ka- rıştırılmış olduğu görülmüştür. Evi, miz ayın ilk ve on beşinci günlerinde diğer konferanslardan ayrı olmak U- zere yaşamış ve yaşayan bir Türk bü- cuklar, sabahleyin Valide hanmda toplanmıslar, paraların taksimi işine başlamışlardır. Abdülcelil ve Emin, ba sefer de çaldıkları paranın miktarmı arkadaş- larma 160 lira diye söylemişler ve on- da (Zi Han, z p lara kırkar lira vermişlerdir. Bu ig) omupes GOY seriğmn eilinğ te bittikten sonra her biri bir tarafı |! “cakiyeler (Carburants, natlo- savuşmuşlardır. Zabıta, Müştakla Hu |ntux) mevzuu üzerinde bir konferans di . İ ver , Bon yillarda bir gok Avru- seyini öğleye doğru Taksimde yaka-| verecektir. ) a bir gok Avru. lamıştır.Paranm bir kısmı çocukların | pa memleketlerinde pek ziyade ehenı- YENİ NEŞRİYAT üstünde bulunmuştur. Kemal henliz| miyet kazanan bu mevzuun metnleke. | ÇOCUK — Çocuk Esirgeme kuru- tutulamamıştır. Asliye dördüncü ceza | timizde de alâka ile telâkki ve takip |mu genel merkezi tarafından çıkarı- mahkemesi, yakalanan suçluları dün | olunacağı şüphesiz görülür. Konfe . |lan bu mecmuanın 34 üncü sayısı gü- tevkif etmiştir. İransa herkes gelebilir. I bir şekilde intişar etmiştir. sindân Mösyö Marcel Migeou, bugün : yüğünü çevremiz halkma tanrtmak sant beşte . Üniversite konferans sa. gayesile (Türk büyükleri geceleri)ni tertip etmiştir. Bu gecelerin bir ihti. fal ve jübile gecesi olmadığını tavzih ederiz. ira ve operet parçaları. 23 Son. | Bükreş Mandolin orkestrası. 18.5.9837 — RE 1230 Plâkla Türk musikisi İZÜ Havadis 13,05 Muhtelif plâk neşiYi” 14 Son. Akşam neşriyatı: 1830 Plâkla dans musikisi, İZİ Konferans; Eminönü Halkevi #5, yal yardım şubesi namına! Doğ Nuri Osman (Deri ve saç hifess hası hakkında) 19,45 Konferan$” Halk Partisi namına Feridun (S4 run fevaidi hakkında) 20 Balik arkadaşları tarafından Türk MÜ kisi ve halk şarkıları 20,30 ÜM€E O za tarafından arapça söylev 2040, mal Kümil arkadaşları tarafın Türk musikisi ve halk şarkılar! ( at Ayarı) 21/15 Orkestra 22,15 Aş ve borsa haberleri ve ertesi Hü? programı, 22,30 Plâkla sololar, 9” Günün program özü Senfonik konserler : 21,15 Varşova Senfonik Konf 21.30 Bükreş Cezar Franek'ın JS sinde senfonik konser 22 Romu #Eğ fonik konser 22,30 Renne Bi konser (Ducas'n öldüğü. günüz # dönümü münasebetile, Hafif konserler : 13.10 Bükreş Orkestra 15 P sa dalgası Salk musikisi 15,30 me kısa dalgası orkestra 80) Varşova Rachon takımı 18 Plâk konseri 18,30 Roma kıs8 “ liz musikisi 19,20 Peşte orkestrasi 19.20 Varşova Dajol orkestrası (Plâk) 1930 dan kadar Roma kısa dalgası A Türk dillerile neşriyat 19,50 Torino karışık kohser, 20 Poşt€ kesira (Operslardan parçalar) e 5 & - Varşova Çok tanınmamış val 21,05 Prag Erkek korosu 21. Rus musikisi 23.15 Stokholm musiki 23.15 Bükreş Hafif EW ri 23,20 Prag Plâk ki ,20 Stokholm Hafif musiki az Vi Roma varyete, Oda Musikisi; 15,25 Prag kısa dalgasi ri konseri 16 Kisa dalgalı Roma edil konseri 18,15 Prağ Yaylı Eyi konseri 1945 Lâypslg Yaylı Sy kuarteti 21,40 Prag kısa dalga! tet, i kısa oalgasi / sitali 1B,15'nırşovsi Piyano le sopran şarkıları. J8,30 Peşt&" lonsel resitali 21,30 Belgrad ven solo musikisi 22.25 Prai dalgası (Orkestra ve solo) Dans Musikisi: 22 Stokholm 23,30 Tayt. # Kolonya 24 Peşte 24,15 Milân© va rino vesaire, 4 VE MV Milâsta Muallim Tayini 4 Milas, (TAN) — İlk ve orta iy teplerden bazılarında bu sene # im vekilleri tarafından tedrisat pılmıştır. Önümüzdeki ders m ! Açık muallim kadroların dei mast ve asil muallim tayin ; istenilmektedir. İki dakika sonra Kaymakamın pardesüsile Binba- şının Sarı meşin çantası geldi. Çanta açıldı. iki ka. deh, iki çatal, bir kutu balık, iki yumurta ve bir şişe gıktı. Bu esnada oda da halvet olmuş, herkes yerli yerine çeklimişti. Binbaşı : « — Bir eksiğimiz var Mehmet Ağa, bil bakalım? — Yoğurtla taze sarmısak. — Yaşa be! Nasıl halden anlarsın. Kahve tepsisinin arkasma küçük bir çilingir sof- rası kuruldu. Kaymakam Bey, gene #üküt ediyor ve ara sıra elini pencereden çıkararak rüzgâr esiyor mu esmiyor mu diye muayene ediyordu. Mehmet Ağa her söze bir cevap uydurup veriyor ve genç Tıbbi- yeli kendi kendine başka şeyler düşünüyordu... Uç, dört kadehten sonra, çok şilkür Kaymakamm dudakları kımıldadı: — Mehmet Ağa, ded!, Sizin tekhlifi harbiye sa- manları sevkölundü mu? — Az kaldı Beyim. İki sefer daha yaparsa yetişir. Çok şükür, zahrayı evvelden sevkettik. — Bizim kaza bir türlü başaramıyor. — Sıkıştırmıyor musunuz? — Ne fayda? Hayvan yok, araba az, nakliye para- ları vaktinde verilmiyor. Halk parasızlıktan şikâyet ediyor, Binbaşı neşeli bir tavırla söze karıştı: — Herkes Define Mehmet Ağa değil. — Ah Beyim, öyle diyorsun ama! — Etine sen de!.. Artik sende parasızlıktan çi - kâyet edersen. Sonra köylü, biz, herkes ne yapsın? — Bilmiyorsunuz Beyim. — Defineyi mi? — Bırak onu canım, Masal, (o — Masal mı? Kime kubuz atıyorsun Mehmet Ağa? Binbaşı Kaymakama döndü: — Siz Mehmet Ağanm define hikâyesini bili- gor musunuz? — No: 8 — Zayır, isteksiz bir sesle cevap verdi: * — Şöyle. Bir define işitmiştim. — Onu kendisinden işitmeli, Ben bile hepsini işi- temedim.. Mehmet Ağa! — Buyur. — Gel ünü bize olduğu gibi anlat. — Bir şey yok kl. Hepsi düzme, — Olsun olmasın. Ama dosdoğru anlatacaksın. Söz ver bakayım! Epeyce bir mücadeleden, ricadan ve Kaymakam. iki rakı daha çakmasından sonra lütfen ettiği ısrar- lardan sonra Mehmet Ağa razı oldu. Hikâye genç mektepliyi meraklandırdı. O da dik- katle dinliyordu. Mehmet Ağa ezile büzüle anlat- mağa başladı: — Çok eski Beyim, ben o zamanlar çobanlık €- derdim. Köylü senede ikişer havai (12 okka) buğ- day verirler. Ben de onların davarlarmı yayardım. Bir gün köye kasabalı kılığında, sarı sakallı, geçkin biri geldi. Ağalaria konuştu, köyde küçük bir çerçi dükkânı açtı. Kendisine Tuna muhacirlerinden derdi. Çerçinin suratı bana iyi gelmedi. Arasıra u- saktan kollar, bakardım. Çerçi ortalık tenha iken bizim şu kuru çeşme arkasındaki taşlıklara çıkar, oradaki viraneliklerde dolaşırdı. Her vakit te elin- de kitap gibi birsey bulunurdu. Oraya bakar, hava- ya bakar, yere bakar, Gel gün, git gün, bir de 8n- ladım ki çerçi o arazi üstünde birşeyler arayor. Vis ranelik var ya, nanı şu Krâikizının mezarı dedikleri viranelik? Orada yöre nişaneler çizerken gördüm. Hiç unutmam. o gece ay ışığı da vardı. Ben davarı yatırdım, gittim, çeşme arkasından çerçinin dükkânı. ni gözetlemeğe başladım. Yatsıdan sonra herkes yattı. Derken efendime söyliyeyim, çerçi yavaşça çıktı, ben çeşmenin. ardına. indim, önümden geçti, elinde bir kazma ile bir kürek vardı. Ne yapacak diye usul usul arkasma vardım. Beni hiç görmü. yordu. Tam Kralkızı. yerine geldiği zaman etrafına bakındı, kazmanın sapmı öteye beriye vurmağa baş- ladı, vurdukça kulağını eğip ses dinliyordu. İki saat kadar uğraştı, Sonra sankileyim kimseye görünme miş gibi döndü baktı. Ben sabah davarı yayılmağa çıkarırken oraya uğradım. Ne göreyim, çerçi kaz- miş kazmiş kapamış. O zaman aklıma geldi, derler ya, Kralkızı nerede varsa orada define varmış. Ya burada da varsa diye düşündüm. Ertesi akşam çerçiye uğradım. Çerçi dedim. Benim yeni çepiç doğdu, boncuk verir misin ? ,77 Peki Mamat, deği, Tuttu bir avuç boncuk ver- di. Dedim, bu kadarı, çoktur, hem pahalıdır. Zararı yok dedi, bu benden sana caba, para pul istemen. Baktım çerçi çok keyifli, ben aptal aptal yerime gittim, gittim emme akşam olunca da doğruca Vira» neliğe koştum, bir gediğe saklandım, oraya gelece- ğini biliyordum, uzatmıyayım efendime diyeceğim, çerçi geldi, biraz daha kazmağa başladı. Sevin” den bir tepinmediği kalıyordu. Ben de kendi Kö dime Mamat dedim, aptallığın lüzumu yok, 6 buradan savmağa bak! Yerden ikicik çakıl &) 8Y Işığında çerçi arkasını dönmüş kazıyordu, Im birini sırtı köküne bir verdim, çerçi iki karış zıpladı, titremeğe başladı. Ben çakal gibi bir gandım, Çerçi ceketi giyerken ikinci çakılı ayl rına vurdum. Bu sefer puhu gibi ses çıkardım. ir ra gediğe öylece pustum kaldım, çerçi kazmayı reği sırtlayınca nah taban! Bir saat sonra baktım, çerçi ışığı söndürmüş, dükkânında çit ye Yavaş yavaş geldim, kapının rezesine bir po miş tabanca kurşunu asıverdim. İl Binbaşı — E.y! Bunlar da niçin? p — Çerçiyi köyden kaçırmak istiyordum d8- si fendime söyliyeyim sabah oldu. Ben hiç bir ', söylemedim. Doğruca çerçiye gittim, biraz siri” y. tedim, çepicin boncuklarmı dizmek için, era sefer renksiz, somurtup duruyor. Bir iki lâf boya” baktım ki ses yok, Anladım Çerçinin nevri e müş. Girerken kapıya yan gözle bakmıştım, şu da yerinde yok. demek, çerçi görüp almış. “ dan buradan derken lâf: getirdim de dedim ye — Çerçi dayı, sana birşey diyivereceğim pil kimseye söyleme. Sonra beni tuz buz iri Çerçi gözlerini açtı, söyle oğul söyle, dedi. KUM” eğildim etraftan sakınır gibi yaptım da dedi ai Herkes seni Moskof casusu sanıyor, İçimi birlik olmuş, sanki sende çok para var imiş. eyt N seni hem soyacaklar, hem.... Çerçi kolumdan v ©.y hem!? söyle! alt tarafını söyle!,. diye ön zangır titremeğe başladı, hem seni burada K çel verecekler! Nereden işittin ? Ne biliyorsun ? di9* a varır gibi yaptı, ben de geçende delikanlılar “Tg oynalirken sarkoşlukla bunları hep anlattıls” dim. yi *t (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: