18 Mayıs 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

18 Mayıs 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ss pPp Or? İHTİYARLARLA GENÇLER ARASINDA KALAN HÜSNÜ Beşiktaşın Müdafii Diyor ki: “Eskilerde Teknik Çok Eksikti , Hüsaü... Beşiktaşım ve milli taki mm müdafii... Bu ismi! Türk hudutla- rı içinde tanrmıyan, takdir etmiyen hemen hemen yok gibidir. Dürüstlüğü ile ve takımı için cansiperane çalış - masile iştihar eden bu kiymetli oyun- cumuzü yalnız yeni nesle matetmek ve onun bir uzvu olarak telâkki et- mek büyük bir hatadır. Zaten aşağı- da okuyacağınız beyanstmda da ken- â buna işaret ederek bu fik- rimize iştirak etmiştir. Hüsnii, takdirle yadettiğimiz eski Oyuncularımızın tekaütlüklerins ya - kın maçlazında onlarla ayni safta yer ak kudretini göstermiş ve onlarh çekilmesile yeni nesil arasına katıl nun için Hüsnüye hem yeni ve hem de eski futboleli nazarile bakmak icap ede Zaten oyun tarzı da eski- ye istinat eden sistemine Tekalitterimizin yadizâir olarak yeni nesle hediye et- ugün başlı başına Beşiktaş takımı müdafaasını sırtma yüklen- miştir, Spora olan aşkı yüzünden bu- gün onu Ankara Gazi Enstitüsü be- den terliiyesi kınmındı talebe ola- rak görilyoruz. Tahailini bitirdikten sonra fine onu memlekete sporcu genç yetiştirirken göreceğiz. Muhtelif zamanlarda ve son olarak 11 inci Berlin olimpiyatlarında milf takımınızm kaptanlığı yapan ve a- gağı yukarı kütün hayatını spora vak' feden bu temiz sporcunün anketimiz! için. verdiği cevapları aynen neşredi- yoruz: “. - Ben genç miyim, 'htiyar mr yım, Evvelâ onu tayin edin, ondan sonra söyliyeyim 7Bana suali hangi ne sil için soruyorsunuz. Kektler için 10- ramazaınız, çünkü yeni nesille bera- ber oynuyorum. Yeni nesil için sora- mazsınır. Çünkü eskilerin taknocıda Sekizler Turnuvası Mili kümeye ayrılan klüplerin di- gında kalan $ birinci küme klübü ken- di aralarında bir anlaşma yaparak 5 haftadanberi muntazaman Beşiktaş Şeref stadmda maçlar yapıyorlar. Alâka ile takip edilen bu maçlar, bazan sürprizlerle nihayet buluyorlar ve evvelki senelerin kuvvetli teşekkt- Tü olarak tanıdığımız Vefa ve Istan- 'bulspor takımları eski kadrolarmdan bazı oyuncuları kaybettiğinden mağ- Jâp oluyorlar. Bu turnuvada Beykoz baştadır. Süleymaniye bir puvan fark Ya ondan sonra geliyor. Pazar günü yapılan maçlarda Ve- fa — Topkapıyı 3—0, Hilâl — İstan- bulsporu 2—i1, Anadolu — Eyübü 2—1 mağlüp etmişlerdir. Şimdiye ka- dar yapılan maçlarda takımların al dığı vaziyeti bildirir cetveli bugün şurada neşrediyoruz: Beşiktaştan Hüsnü üç yıldızın başınde gelen da yer aldım. Maamafih, eskilerin ye- niler için söylemelerine sebep te eden anketinizin Türk futbolünün ek- go; giklerini meydana çıkarmak itibarile faydalı gördüğüm için size cevap ver- meyi kabul ediyorum. Unutmamak lâzımdır ki, bugünün ihtiyacı düne nazaran çok daha faz- Yadır ve umumi harp mahsulü olan bu günkü gençlik bir taraftan ihtiyacımı, bir taraftan da spor zevkini: tatmin etmek müşkülü karşısındadır. Eski arkadaşlarımdan noktai na - zar farkı olarak şurada ayrılıyorum: Eskiler bugünkü nesle falkiyeti, an » cak vücutlerinin kendilerine bahşet- tiği sekt top vuruşlarında ve kuvvetli enerjilerinde gösterebilirler. Fakat hiçbir zaman bugünkü genç- liğin teknik ve görüş seviyesine yük- seldiklerini iddla edemözler. Şu hal de bugünkü gençliği her türlü ihti - yacını unutturacak şekilde müsbet bir saha içinde hazırlamıya çalışır - sak dünkü futbolcülerin ikisi üçü müs tesna olmak Üzere hiçbirisini aratnı- Yacaklarına kati surette eminim. Dünkü arkadaşlarımız bir parça muvaffakiyet kazanmışlarsa bunu a- ralarında mevcut olan futbol bilgisi: ne değil, kuvvetli samimiyetleri sarsılmaz arkadaşlıklara medyun » durlar. Bugün şunu da itiraf etmek iste - rim ki, yeni yetişen gençlerin arasm- da maalesef samimiyet ve arkadaşlık dünkülere nazaran zayıftır. Klüpgü - lük hissi, klüpçülük ruhu bu fena şerait dahilinde aksülâmel neticeler furmuştur.,, |, z Pİ in ” pet 4 Son hafta Ankarada iki 4 mühim muvaffakıyet ka. & ( sanan Güneş takımı oyun! ) cuları > Ankara stadında Ş 4 (Ankara sporcularile / birarada a İmama | | Antalya Sporcuları Fethiyede | Fethiye, (TAN) — Antalyanın “Ak deniz,, sporcuları buraya gelmişler ve candan tezahüratia karşılanmışlardır. İPethiya — Antalya takımları arasın- da yapılan maç 2-2 beraberlikle bit- miştir. Iki takım da güzel oynamızsa da Antalyalıların bilhassa iyi pasları nazarı dikkati oelbetmiştir. Geceleyin halkevinde Antalyalı mi- safirlere bir çay ziyafeti verilmiştir. Meşhur beş kaza oyunları oynan- mıştır. Antalyalılar avdetlerinde bü- yük bir kalabalık tarafından teşyi © dilm ışlerdir. Sekizler Turnuvasının Puvan Cetveli Takım Maç Galip Beykoz Süleymaniye Hilâl Anadolu Vefa Topkapı Eyüp İst. Spor YARAMA | prewevwm Beraber Mağlüp Attığı Yediği Pu gol göl var — — nu 3. 12 1 2 7 kd — 2 10 7 3 5 8 > 2 5 5 1 3 12 15 — 3 6 10 — 3 3 6 1 Ankara Maçlarında ; "e N v TE EN Milli Küme Maçları Biterken 21 martta başlıyan milli küme maç ları bir çok heyecanlı safhalar geçir- dikten sonra yarısını buldu. Bidayet- te milli kümenin mahzurlarndan ve güçlüklerinden bahisle bunun devam edemiyeceği ileri sürüldü ise de bu menfi neşriyatı maçların elde ettiği büyük alâka ile ortadan koyboldu. İMemleketimizde ilk defa olarak tat- bik edilen bu maçlar ve ilk sene fiks- türü hakikaten klüplerimizin teşekkül ve bünyelerine ağır zahmetler tahmil eder gibi geldi, fakat bu gelecek se- neler için makul ve muntazam bir şek le girmesine ilk adımdır. | Karşılaşmalar tahminlerin o kadar haricinde neticeler veriyor ki, insan gayrlihtiyari bu maçlarla yakından alâkadar oluyor. Bilhassa gehrimiz takımları ara- sında bundan sonra yapılacak © ka- dar enteresan maçlar var ki... 10 Temmuzda nihayetlenecek olan |milli küme karşılaşmalarma gelecek sene daha şümullü olması için üç ş€- | hirden birer takım daha alınması her İ halde faydalı olacaktır ve bu fikri or- İtaya atmakla Türk sporuna hizmet ettiğimizi zannediyoruz. Üç şehizden de girecek birer takımın ilk zaman- İlar uğrıyacakları mağlübiyetlere rağ- İmen zamanla düzelecekleri ve dolayı- sile Türk futbollinün üç kuvvetli ta- km daha kazanacağı Üç kuvvetli ta spor klübü mensupları hararetli bir mani geldikçe bu mevzua tekrar te - | calışmarya Ve ekzersizlere başlamışlar» mas edeceğiz. TAN oapy durduğu yere bakakal- dı. Ne düşüştü 0! Otomo- bil yoldan sapmca İniş aşağı paldır küldür devrildi. Soapy silkindi, tabanları kaldırınca, olanca hıziyle otomobilin takılı kaldığı yere ye- tişti, İçeride otomobilin direksiyonu üzerine yığılmış bir insan şekli vardı. Sonpy adamı yavaşça kal- dırdır. Dışarıda yere serdi. Adam hiç oynamıyordu. Alnın bir ta- raftan bir tarafa yaran bir yara- dan kân sizıyordu. Soapy telâşla herifin ceplerini araştırdı, Eline bir mendil rastgel. İdettin, Kemal, Şahap, Kâzım, Turan. di. Onu kapmen hendeğin birinde birikön bülerik suya bandırdı. Ge- Si si Sikim sineme, iklimin damın gözü açıldı. Etrafına şaşkın #âşkin balondı. “Neredeyim? Ne oldu?” dedi, Soapy olan biteni görmüş oldu. ğu gibi anlattı. Ve nihayette “İyi ki ben burada bulundum, yoksa öteki dünyaya gittiğinizin resmiy. Spor Bayramında Muhtelit Takımlar Karşılaşacak Istanbul Futbol Ajanlığından: Aşağıda isimleri yazılı futboletilerin 19 mayıs çarşamba günü saat 14 te futbol levazimile birlikte Taksim stadyumunda Hazır bulunmaları teb- liğ olunur. Silleymaniyeden; Ruhi, Ibrahim,! Süreyya, Sabri, Istanbulapordan: Bahri, Seyfi, Sa- im, Enver, Vefadan: Muhteşem, Hüseyin, Mus tafa, Namık, Topkapıdan: Haydar, Salâhaddin, Kâmil, Ziya, Eyüpten: Adnan, Halit. Feneryılmazdan: Refik, Mukadder, | Karagümrükten: Saim, Hüsnü. | Futbol Ajanlığından: Aşağıda İsimleri yaztlı futboleüle- rin 19 mayıs çarşamba günü (sazt 14 te futbol levazimile birlikte Fener stadında hazır bulunmaları tebliğ o- Yunur, Beykozdan: Bahadır, Rıza, Sa- Hüâlden: Akif, Hakkı, Faruk, Ra- uf, Salim, Zeynel, Anadoludan: Zeki, Liva, Kenan! Mustafa, Cehittin, Şükrü. Beylerbeyinden: Mazhar, Adnan. Anadoluhisardan: Muhtar, Saba - hattin, Emette Spor Çalışmaları Emet, (TAN) — Hâvalarm açık maamean - bilistifade Genelerhirliği dır. SOAPY İLE KOMİSER YAZAN: Francis Veal ÇEVİREN: evat Kabaağaçlı di. Hemde iyi ki insanın nasıl kurtarılacağı hakkında itfaiyeci i- ken ders almıştım. Yalnız ceza çantam yanımda yoktu. Yanmızda Brandy bulunmaz mı? Şimdi bir- kaç yudum yuvarlayınız, bir şey. ciğiniz kalmaz." diye iAve etti. Adam otomobilde (Brandy) bu- lunduğunu söyledi. Soapy otomo- bili arastirirken, atambilin Ge SE sarini muayene la devam edemiyecek kadar bir hasara uğramamıştı. tomobilde kezaya uğruyan adam ayağa kalktı ve Soa- '— Senin kim olduğunu bilmi, yorum. Fakat tam zamanında im- dadıma yetiştin. Eğer ceplerimi para çalmak için araştırmış olay» dın, orada beş yüz İngiliz lirası bulacaktın. Ben mücevherciyim. Mücevheratım da hep otomobilim. dedir, İsteseydin onları da aşırır- dın. Sana karşi şükran duyuyo - rum. (Burada adam cebinden altın “© kornometire cep saati çıkardı) : Müsaade edersen sana bunu hedi. ye edeyim. Bu sastin kataloğu- muzda fiyatı kırk İngiliz llrası- dır.” deği. Herif otomobiline binip te göz. den kaybolunca Soapy avcuyla al- nma bir şaplak indirdi. “Behey ahmak, herifte hazır bes yüz İn- giliz dururken. nesine gider de he. rifi baygınlığından aymak için, ai- nını suyla ıslatırsın, Al sana! İşte koca bir fırsat daha uçtu. uçar.” diye söylendi. oapy buralara altın ka - zıp. altm bulmak için gel mişti. Kanındaki altın hırsı, am. ma, tembellik sevdasiyle giriştiği savaşta, hep tembelliğe yeniliyor- du. Soapy'nin asıl allahı: Kırmızı içkili dimdik babacan şişeydi. O şişelerse Kalgoorlie'nin koca mey- hanesi raflarında dizlliydi.. Şöyle birkaç tane çakıştırıp ta başina, gönlünün dilediği gibi bir çeki dü- zen verince. vakit ha öğle olmuş, ha ikindi olmuş, onun nesineydi. Marifet saati o altm renkli güze. lim suya çevirmekti. İşte ondan dolayı Soapy mlrahabeci Yahudi- İ nin dükkân yolunu tuttu. Dar ve karanlık geçide dalarken dört bu- cağa bir bakiş saldı. Sokakta kim- seler yoktu. Dipten, Feinberg'in tüysüz kâfası, sağa sola eğildikçe Helyosta gibi işaretler saçıyorlu. Amma ne var ki Soapy tam ge. çide dalacağı zaman, hem otelin defterini muayene etmek, hem "le ötelelnin ikram edeceği bedava ka- *dehi parlatmak niyetiyle, otele gir- miş olan komiser O'Dowd da ol den çıkıyordu. Geçide giren Soli” yi atrtından tanıdı. Tam SoN Feinberg'o kronometreyi tokt © derken, arkadan yetişen O' koca gölgesi de yanıbaşında rakoydu. ©'Dowd: “Hele şu saatine vi Soapy. acaba babandan mr KÜ dersin, şöyle bir arkam sıra keze doğru gel de, bü kelepiri sil ele geçirdiğini bana bir “95 bakayım.” dedi. Soapy anlattı. Bir daha, bir Ö“ ba anlattı, Fukat O'Dowd'ur! dığı yoktu. G li nl mekle meşguldü: Beş aya ai küm olmuştü. Mâfkez odss18 çıkmaktayken O'Dowd ona bir gö attı. Maşallah Soapy odun yarn? işine gelince canla başla çalışıyf. du. O'Dowd, çarşıya doğru AY Imea Soapy yıldırım gibi ora daldı. Masanın Üzerinde bir abur cubur arasmda, daha lenmemiş on, on beş parça Çi duruyordu. Çünkü O'Dowd ar” | ra altın ticaretiyle de mel p yordu. Söapy İrice parçalar kisini, üçünü cebine attı. vd çarşıdan dönerken zavallı Sospi nin durmamacasına odun yari tan yorgun dilmiş olduğumu 8 dü. Öğleyin salıverecekti, Öğle olmuştu. O'Dowd ari na çeki düzen verdi. Soapy'Y? e maâz yollara sapmaması, ve e nm teriyle namuslucasma pa! zanması İçin güzel güzel nasibi ler etti. Artık Soapy eskiyi > tup yeni bir hayata başlıy# pil Nasihat bombardımanı biter Se, mez. Soapy kapağı dışarı att rin bir nefes aldı. “e Hemen altın kazılan yer© çif dı, Üstbaşmı sanki altm ge mış gibi toza, toprağa buladı. g karırken O'Dowd'un önüne ee tr: “Tıpkı nasihatiniz mai af hareket ettim. Bakınız Allah af ne Ihsanlarda bülundü. BY e nuz, üç parça altın. Ne ver Fiy tk bankalar kapandı. Yarms* * zar. Yarın da bankalar KAP age lacak, Siz aklı başımda bir #Üip #miz, ne yapayım, söyleyin di. Aybaşı idi, Tam o gün O eli da aylığını taze almış, ve *' gesi cık cebine yerleştirmişti. GÖ ye len altm parçaları kaçırıla: lepirlerden değildi. O'Dowd parçalarmı aldı ve cebinden ” ist İngiliz lirası çıkararak * y verdi: “Senin sant martayal, tulur seylerden değildi. Ar“ göl lâhmefis ettiğini görmeli? süm kabarıyor. Aferin SONP? yaf ni hayata başladın. Namur ranmanm iyiliklerini görü ya” dedi. Soapy o akşam meyhenen ik köşesine çekilmiş, ara #* gi tirirken; kendi kendine yordu.

Bu sayıdan diğer sayfalar: