12 Haziran 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

12 Haziran 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ikametgâh gösterememiş, ve miştir. İddia şudur: Dün gece saat 3,5 ta bekçi bir anahtar bulmuş ve kapıyı muştır, Suçlu: Vaktinde nım yüzde beş teminat akçesini suretile taahhüdünü ifa etmediği dünkü celsede şu şekilde bir müd. Yolgeçen Hanında Cevdet isminde bir manifatu- racı, dün Çarşıkapıda Yolgeçen hanının içinde kendisine borçlu olan Keropeyi yakalıyarak para- sını istemiş ve vermeyince döv- müşür. Sultanahmet Sulh Birinci i Ceza hâkimi, Cevdeti 25 lira pa- © © va cezasına mahküm etmiştir. ELEKTRİK CERYANI MI ÇALMIŞ? İ Sahte rapor verdiği idâiasile tev- 'kif edilen Tıbbı Adli başkâtip Raif hakkmda dün Sultanahmet sulh bi. Tinci ceza mahkemesinde bir e Ki cere; çalma davasına bâkıldı. Şir. ir avakatarı Raifin başka bir tel. İle 166 lira 20 kuruşluk ve bin kilo. Yatlık bir cereyan çaldığını iddia e- diyorlardı. Raif, evinde havagazı bu- lunduğu !çin katiyen elektrik sarfet. #mediğini iddia ediyordu. Muhake*s İ şahitlerin çağırılması için talik edildi Ve Raif tekrar tevkifhaneye gönderil. yoklarken Valde hanının ardiye kapısındaki kilidin üstünde içeride görmüştür. Bunun üzerine bekçi hemen kapıyı üstün. den kilitliyerek polise koşmuş ve bir cürmü meşhut yaptır. — Ben oraya Hikmet tarafından konan yatağımı almak için girdim, diyordu. Asliye Dördüncü Ceza mahkemesi Mus- lafa hakkında tevkif kararı vermiştir. | Teminat Akçelerini —, Mahkernelerde Dükkânın içinde Cürmümeşhut Polis, dün Müddeinmumiliğe Valde hanının ardiyesinde hırsızlık yaparken cürmü meşhut halinde yakalanan Kırşe- hirli Veli oğlu Mustafa isminde bir hamal vermiştir. Suçlu, sokakta yatıp kalktığını söyle- Hikmet, dükkânların kilitlerini açıp içeri bakınca da Mustafayı Vermemiş Asliye İkinci Ceza mahkemesinde dün bir banakaya taahhüdü- nü ifa etmemek davasına bakıldı, Suçlu iflâs vaziyetinde bulunan Civan Yakopyan isminde bir tüccardı. Almanyadn getirttiği gya Merkez Bankasına yatırmamak iddia ediliyordu. Suçlu avukatı lafaada bulundu; Civan Yakupyan Almanyadan ge. trttiği eşyanın bedellerini vaktinde & İdiyemediğinden bankaya başvurdu. İ Banka, bir kolaylık gösteremediği için fabrikaya müracaat etti, Banka İstan buldaki mümessili Adolf Müllere bir mektup göndermiş ve banka ile temas Jetmesini bildirmiştir. Adolf Muller banka İle temas etmiş ve bonalarımızı üç ay tecil etmiştir. Bu üç ay zarfında da müvekkilim iflâs vaziyetine düş- mllş, tasfiye masası bankadaki yüzde beş teminatları isterken banka “ta. ahhülerini ifa etmedi., diye böyle bir iddiada bulunmuştur. Avukat bundan #önrâ mahkemeye Almanyadaki mülemseseden aldığı mek tubu verdi. Müddelumumi Cevdet “Merkez Bankası gibi resmi bir mües sesenin beyanatı böylece hususi bir İmıya Hizum yoktur, dedi. Mahkeme, bankadan böyle bir mektup gelip gel mediğini ve iflâs tarihini sormak için muhakemeyi talik etti. Zonsuldağa Gönderilecek Mahkümlar Ayrılıyor sa müddelumumisi Cemil, dün Anka- radan İstanbula gelmiştir. B. Cemil, muhtelif hapisanelerden Zonguldağa gönderilecek mahkümları tesbit et. mek İçin birkaç güne kadar Bursa, Balıkesir ve elvar hapisanelere gide- cektir. mektupla bozulamaz. Bankadan Sor, | Hapisaneler işiyle meşgul olan Bur- | Siirtte İşlenen . Cinayetin Suçlusu Sultanahmet birinci sulh ceza hâ. | kimi ,evvelisi gün Osman isminde bir | Sürtliyi tevkif etmiştir. Bu kararı #| cap ettiren hâdise gudur; Osman Siirtte evli ve üç çocuk ba- basıdır. İki senedenberi karısmdan ayrılmış ve İstanbula gelmiştir, Ge- çen sene karısının Abdürrezzak İS - ninde birisiyle gayri meşru münase- yelte bulunduğunu ve ondan doğurdü İ ğu bir çocuğu da boğarak öldürdüğü Jo duymuştur. Osman, bunu Siirde yazmış, karısiyle Abdürrezzak tev- kif edilmişlerdir. Abdürrezzak sonra» dan serbest bırakılmıştır. Osman, haberi aldığı zaman karısına bir mek tup Yâzarak çocuklarını Tstanbule gönderdikten sonra kendisinin evden cıkıp gitmesini bildirmiştir. O vakit kadın çocuklarını Istanbula gönder- miştir. Abdürrezzak tahliye edildi ten bir müddeet sonra ölü bulundu- Zu için bunun Osman tarafından öldü rüldüğü iddia edilmiştir. e Dün Os- man mahkemede kendisini müdafaa ederken, “ben 2 Mayıstan 20 Mayısa akdar Istanbuldan ayrıldım. Fakat | Stirde gitmedim. Diyarbekirde Hasan jisminde bir tanıdığımın yanmda mi- safir kaldın. Abdürrezzak: ben öl - dürmedim,. demiştir. Hâkim bu müdafaayı kabul etme - diği için Osmanı tevkif etmiştir. PARiS Sergisinde 14 Temmuz şenlikleri NATTA yantüerindr 1 TEMMUZDA bareket edecek ilk grup, bu eğlen seleri sabahlara kadar doya do- ya görebilecektir. Acele kaydolunuz. 30 TEMMUZDA hareket edecek büyük seyahat için yerler azalmıştır. Müracaat: Bevoğlu Natta Telefon: 44914 MEVLÜD Üsküdar Doğancılar parkı civarm. da Nusuhi Efendi camiinde 13 Hazi- ran Pazar günü öğle namazından İsonra Lalinap Hanım meşrutesinden Selim Bey karısı Bayan Hatice Lali | map, General Ramiz ailesi ve bilem. le Şühedayı askeriye ruhlara ithaf edilmek üzere Hafız Rıza ve bestekâr Saddettin tarafından mevlüd ve hat. mi şerif okunacaktır. Arzu edenlerin gelmeleri rica olunur, Mütevelli S. B. Çamlıca Teşekkür Evlâtlarımızın eylenmeleri müna - Sebetile yakınlarımız tarafından gös- terilen samimi alâka ve tevcccühe karşı her iki ailenin şükran ve min. metlerini sunmayı kıymetli sütunları- mızın lütufkâr delâletinden rica öde- riz, | Merhum General Cevat Ve €şi Eşref Vergin. Muhittin rgin'in indağ, İznikte Yeşilcami Tamir Edildi İznik (TAN) — Bakımsızlıkten harap bir şekil almış bulunan Yeşil cemin esaslı surette tamir olunaca- $I zannedilmektedir. Bir İğfal | . İddiası | Şefika Handan isminde bir genç kız dün müddeiumumiliğe müracaat ederek Çolak Hayri leyhinde bir iğ- fal vo dişlerini kirma davası “9” tır. Handanın ön dişleri kırılmıştır. İddiasına göre, Çolak Hayri kendisi. | çekilmiştir, Avlusuna da çeşmeler İ ve birkaç halâ yaptırmaktadır. Camiin etrafına alçak bir duvar * Halkm sıhhati düşünülerek kı- ratanclerin kapu ve peneelerine İn- ce dolap teli çektirilmiştir. * Bağ, bahçe ve zeytinliklere haşa rat ârız olmuştur. Genç Ziraat me- muru Hayrı yetmiş gündenberi 5u haşaratla mücadele etmektedir. Yenişehirde Elektrik İne hem tecavüz etmiş ve hem de diş- lerini kırarak bir ay evinde zorla hap #etmiştir. Tabibi adiller kızı muays- ne etmişlerdir. Müddelumumilik tah- kikata başlamıştır. Bir Yankesici i Tevkif Edildi | Tüccardan Bay Ali, dün tramvay. İla Harbiyeye giderken Tbrahim ismin İde sabıkalı bir yankesici yeleğinin iç cebinde bulunan 40 lirasmı jiletle kes mek suretiyle aşırmıştır. Sultanah » met Sulh Birinci Ceza hâkimi İbrahim hakkında tevkif kararı vermiştir. Bursa Yenişehiri (TAN) — İki bin hanesi bulunan Yenişehir yakın. da elektriğe kavuşacaktır. Belediye reisi Mehmet bu iş için İstanbulda temsslarda bulunmuştur. Yakında tesisata başlanılcaktır. RUHSATSIZ DİŞÇİLİK YAPMIŞ Mehmet isminde bir genç, ruhsat- sız dişçilik yaptığı İddiasiyle dün müd deiumumiliğe verilmiştir. Mehmet, e. vinde bir müşterisine diş takarken cürmü meghut halinde yakalanmıştır. Muhakemesine serbest olarak devam Fransada İ Kabinelerin Hayatı Pariste intişr eden ve şimdiki Fransız Başvekili Leon Blum'un ga. *zetesi olan Le Populaire'de, Blum hü. kümelinin yildönümü mlnasebetile, Fransanın üçüncü cumhuriyetinde ik. tidar mevkiine gelmiş 100 kabinenin bir listesi ve iktidarda ne kadar kal- dıklarını gösteren bir cetvel intişar et ti. Çok dikkate şayan bulduğumuz bu listeye göre, Fransada üçüncü cümhuriyet devrinin en uzun iktidar. da kalan kabinesi Waldeek - Rous- seau kabinesidir. Bu hükümet 18099 yılında idareye geçmiş ve 35 ay, on İyedi gün kalmıştı. Şimdiye kadarki | kabinelerin iktidar mevkiinde en az hiikümeti teşkil vazifesini alan Fer. nahd Boulsson'un kabinesidir. Çün. kü ömrü ancak 4 gün sürmüştür. Bir 8y ve bir aydan az ömürlü kabineler 17 tanedir, | B. Briand 11 defa kabine reisi ol- | muştur ve rekor da onda kalmakta. dir, Şimdiki Blum kabinesi ise ömür u- zunluğu itibarile 19 unculuğu almak tadır. Bismil Kazası Büyüyor Bismil, (TAN) — Geçen seneye kadar Diyarbekirin küçük bir na- | hiye merkezi olan Bismil, kısa za- manda mühim bayındırlık çalışma» larma kavuşmuştur. Kaza, doğuyu Diyarbekire bağlıyan yol üzerinde | ve Dicle kenarmda bulunduğu için Wüyük bir ehemmiyeti haizdir. ismilde 200 ev vardır, Yeni bir kilkümet binasınm inşasına başla uzlmıştır. Fena bir manzara teşkil eden kerpiç evlerin badalanmasıns başlanılmıştır. Kâza toprakları mümbit ve mah- suldar olduğu için bilhassa bağ ve bahıçeciliğe büvük bir ehemmir- verilmektedir. K Yolcuların Bismilden Diclenin &- bür tarafına kolaylıkla geçebilmele ri için bir kayık temin edilmiş, bü- tün nahiye ve köyler telefonla durmuş olanı da 1935 yılı yazında | 730 12.6.9397 << - A Öğle Neşriyatı: 12,30 Plâkla Türk musikisi 12 Havadis 13,45 Muhtelif plâk neşri * yatı 14 Son. Akşan Neşriyat: 18,30 Plâkin dans musikisi 1990 Konferans: Doktor Salim Ahmet © rafmdan (Sıtma) 20 Fasıl saz hey 20,0 Gi em tarafından e t söylev 20, asıl saz heyeti (Si ayarı) 2115 Orkestra 2915 Ajni ve borsa haberleri ve ertesi günü Programı 22,30 Plâkla sololar, opei# ve operet parçaları 23 Son. Günün Program Özü Senfonik 21 Lâypzig: Büyük şarkılar - se” fonik konser, Hafif könserler 8,45 Paris kısa dalgası; Plâk 130 Bl 10 Pa © ir Paris sı: Plâk. 10,45: Keza. 14,15: Kong” vo orkestrsik Paris kağ” ser 22,10 Varşova Viyana Viyan musiki popurisi 24,15 Peşte Çigs3 musikisi, 16,30 Roma kısa 3 Milâno radyo lirik a 22” kons “Kovancina,, isimli halk operası Oda musiksisi 23 Varşova oda musikisi kompo * zisyonu Resitaller 16,05 Prag kısa dalgası koman 19 sitali 16,15 Roma kısa dalgası N£ yek irinli 18,20 Varşova po resi ,10 Bükreş meşhur viyol nistlerin plâklarından 20,20 Bü! yeni Romen halk şarkıları 22. Prag kısa dalgası keman ve viyolo resitali 22,25 Karışık solist programi Dans musikisi 2115 Bükreş 23,10 Pı 24 Mü“ nih, Roma vesaire 24 Belgrad. Muhtelif 11099 ReRinlupa Halayı *— Yeni Bir Spor Mecmuaası Çıkıyor kaza merkezine bağlanmıştır. Ağaç Sevgisi Şehirdeki ağaçlarm kurumâması için ağaç diplerinin açık bırakılması lâzımdır. Halbuki şehrin bazı yerle. rinde ve bilhassa Nuruosmaniye ve Cağaloğlunda ağaçların dipleri taş. larla örülüdür. Buralardaki halk na. mma belediyeye müracaat edilmiş, bu ağaçlarm kurumaktan Kurtarıl. edilecektir. Tanınmış spor muharrirlerimizden Talât Mitat yeni bir spor mecmuasi çıkarmıya karar vermiştir. Daha düd “Türk Spor” mecmuasile muvaffak” yetini tasdik ettirmiş olan Talât Mi- tatm “Kırmızı . Beyaz” ismile çık&” racağı yeni spor mecmuasmda da mü vaffak olacağını muhakkak sayıyo rüz. Yeni mecmua spor işlerinde hak tan ayrılmıyacak, iddiası olacak ve hâdiseleri tam bir bitaraflıkla tetki£ edecektir. ik nüshası bu pazartesi günü çıkacaktır. Arkadaşımıza şimdi ması istenilmiştir. den muvaffakıyet dileriz, sana gülmüyorum hala, Çok tatlı, çok güzel söylüyorsun ama, bunun olmıyacağmı düşün. müyorsun. Eniştemi gözümln önüne getiriyorum da ona gülüyorum, Sen sözümü kesme! Ne dedim, ha! (bu hafta ümll isterim) dersin. (Olmaz) derse. Ihtiyar kadın durdu. Bir anda ikisinin de gözleri karşılaştı, Asıl can alacak nokta bu idi. Gül Beküm fazla bekletmedi: — (Olmaz) derse. O akşamdan tezi yok, Güneri atının sağrısma alır, buraya gelirsin! Ben sizi beş gün içinde Kızılırmağın öte boyuna eletirim... — Nasıl olur hala?, — Gece vakti, senin baklakırı kısrakla olur, nası olacak ? Şimdi, ihtiyar kadm gülümsilyordu. Bu (nasıl o- lür) un minasımı anlamamazlıktan geliyordu. — İşte böyle olur. Diyordu. Erden bir dakika düşündükten sonra: — Bu çok ağır bir iş. Şimdiye kadar hiç olmamış. — Nasıl olmamış! Babanın ninesini deden nasıl saptı? İşte böylecesine. Hem kimden? Avşardan. Avşar aşireti adama kız m: kaptırır? Emme! O za- man benim babamla, el birlik olmuşlardı. Bütün Sarotlutar geçitleri tuttular, Karaisaludan buraya üç konakta vardılar, Iki at çatladı. — Halacığım, ben onu demek istemiyorum. Ka» sahada dedikodu olur. Sonra ben askerim. Iş oraya vardı mı? Peşimizden kimbilir ne lâflar... — Sus oğul sus! Onlar sana osmanlıca iş yapıyor« İar, sen de onlara türkçe karşılık veriyon. Üzengisi kopan utansın, -— Bunu daha usturuplu yapsak olmaz mı? — Neden olmasın? İstersen mebusu bastırıvere yim... — Nasi? — Nasıl olacak? Yakmda gelecek deği mir Bir gün güpe gündüz, Sevinçle on, on beş atlı gönderi- Yeravim. mebusu vakalavmea Yidızbelene asırsmlar. —No,32 — Düğününüz olduktan sonra, bırakırız, gene gider me busluğunu yapar. — Hala sen bugün kızgınsm. Etrafa ateş saçıyor. yes Diyiverdiğin lâfları işitirim de köpürmez olur muyum? — Mebusu sonra ararlar, — Haydi oradan? Sevinç, Osmanlıya mebus mu teslim eder? Erken susuyor ve önüne bâkiyordu. Ihtiyar kadı. nin taskm ruhundan birer alev gibi fışkıran sözleri düşünüyordu: — Baban öldü diye bunları yapmıya kalkıştılarsa, çok aldanırlar. Daha ben sağım, daha bütün Sarot sağ, daha bütün yaylaların yiğit Türkmenleri sağ.. Ne o öyfe.. ninen, yurdu İçin varmı yoğunu dağıtsn, #en eskerciklerin sağlığına çalış, bon bütün oba er. lerini cenge yollıyayım. Sonra öteden ne idiğü be- lirsiz Dir mebus çıksın, senin gönlünü yıksm, genç kızı ateşe selsm.. Ne olacakmış; Elin kahbanalısı gün sürecek! Ne yapmış bu millete 0? Bütün kasa» balı, köylü aç, yoksul, Mebusluk bu mu? Emme ben bunları önceden bilir gibi, şimdiye kadar me » busluk sandığma Sarotlulara bir pusula attırmadım. Attırır mıyım? Kendi elimizle niçin kendimize zalim seçelim. Bu Dünbelekrade olacak dölü aykırı da on- lardan biri değil mi? zatikleyin baban da bilirdi de iki defn mebusluk verdiler, tepti, Bak o olsaydı, yü- tin Sarotlular bire Kadar bütün kâkıtlarını ona 2- tarlardı, Thtiyar kadın gittikçe çoşuyordu. Kemikten ibâret hafif yumruğunu dizine vururken, diğer eliyle de Erdenin başımı okşuyor, kalpağını düzeltiyordu. Delikanlı, halasını bu halde bırakmak istemedi. — Haklısın hala; dedi, Ben şimdi gider gitmez de- diğin gibi yaparım. —yYok aklıma bir şey geldi. Ben oraya gelirim, her şey benim yanımda geçer, O gün için ben Se- vinçle Akdilke habar bırakırım, onlar atlılarla Tav- şanbövetinde beklerler, Iş olmazsa Güneri kapmca götürürler. Daha iyi olur, O zamanadek mebus ta olur. İş aramızda döner. — Pekâlâ. İşte bu güzel, Ikisi de kalktılar, Bir yörük kızı ibrikle kahve getiriyordu. — Bari Pınarbaşmda şu kahveleri içelim oğul. Kahveler içilirken, Erden, Cebe kahvaya haber gön derdi, Beş dakika sonra hepsi hazırlanmıştı, Atlar kişniyor, davullar dövülüyordu. Oda halkı gölcük ciyarma toplandı. Bu sefer Sevincin yanımda beş altı kız daha vardı, Hınç, Yalçın ve birkaş yörük çocuğu, evlerinden çektikleri birer tayın sırtına atla. miş, etrafta dört dönüyorlardı, yarış, atlatma, siç- ratma, haykırma... Bütün oba çocuklarının keyfin- den sarsılıyordu. Erden halasmın elini öptükten son ra diğerlerile vedalaştı. Yakında tekrar geleceğine söz vererek atma bindi. “Kalbin Gözü Vardır Yolda hep, ihtiyar kadının hırçın ve kestirme söz- lerini düşündü. Doktor gözile baktığı zaman bunda asabiyet hali görüyor, fakat biraz ruha nüfuz edici bir gözle tahlile kalkıştığı vakit büsbütün başka ne ticelere varıyordu. Kalbi bir &yna kadar temiz ve görülebilir yörük Bekümü, gençliğin duygularından evvel insanların tabiatlarmı anlamıştı. Onca hiçbir menfaat, hiçbir kapalı düşünüş olmadan, manen birleştirilen iki kalbe yıllarca imtizaç ve inkişaf müsaadesi verdik» ten sonra, birdenbire değişmek., ansızın dizgin kıre mak.. iki genç hayatı kanburun titrek eliyle zehir- lemek.. ve sonra; muamelesi çok bir tefecinin sık do kuyuşile menfaatlerin en hurdalarını elemek... Daha kendisi hikâyeyi anlatırken, Gül Beküm şüphesiz bunları birer birer hissetmişti, Yoksa, o kadar ha- lim ve yumuşak, o derece yorgun duran yörük ka- dımm dudakları başka türlü titremez, çukurdaki iri siyah gözleri, başka bir ateşle parlamazdı. Bunu, bizzat kendisi de hissediyordu. Lâkin o kadar ateşli ve sert olamıyordu. Kendi kendine: — Halamın hakkı var. Şehrin tozu, toprağı ate- şimizi örtmüş. Diye gülümsedi. Ve onu tekrer üfle mek için gün görmüş ve kalbi çarpmış bir kadın ne- fesi lâzım imiş. Ve öylecesine olunca, şimdi nabi ları, elbette dört saat evvelkinden daha sert vu » rurdü, Göğsünün altnda vakit vakit bir hıçkırıkla tas” mak istiyen bir hiddet vardı. Yalnız, şehirle yayla arasmda duyuş ve düşünüşleri telif edebilse ve iki- sinin bir ortasmı almıya muvaffek olsaydı, Kasâ- banın düşünüşü, pek girintili çıkıntılı bir mağars, bir İkbrent idi, Yaylanmki ise. namütenahi ufuklar- la beyaz çakıllı temiz sahiller arasmda çalkalanan, beyaz ve temiz köpüklü bir deniz gibi açık ve ç0s- kundu. Bir Ikbahar vadisi kadar çiçek, renk ve ha- vat dolu idi, (Arkası vari i

Bu sayıdan diğer sayfalar: