18 Temmuz 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

18 Temmuz 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Niyazi Rebii Reşat “Milli Ral ç (Yazan: Eşref Şefik) P B elgratta Yugoslav milli : takımına karşı oynıya- “cak milli takımımızın ne şekil- i erd yapılabileceğini tetkik et- i üzere bu yazıya başlıyo- orum. Şahsi kanaatime uygun gelen muhtelif kadroları göz- geçirirken, yalnız çağırı- “ İns m ğırılmamış o lanlar hakkında hüküm yürüt rı i bu bahse ait görmedim. , Mademki, Yugoslavlara çıkabi- ecek kadromuzu bütün ihtimam- yle hesaplıyacağız. Evvelâ ra- İplerimizin evsafını kısaca hülâ- #& edelim. Bu yol bizi daha kolay o heticeye çıkarabilir. Bu suretle Yu- wlara göre daha elverişli ge- lecek takımı bulmak kolaylığını ev n ortaya atmış oluruz. On ay evvel yerlerinde uzunca ” müddet. gördüğüm Yugoslav fut- bolü; benzeyiş itibarile Avustur- yı ziyade Çek oyununa yakın- , Aşıkların uzun pas aldıkları i ker kaleye girişleri nadirdir. ri ekşeriya üç orta tecrübe e- » Gol atacak mesafeler içinde “dahi çok kere golü daha pişirmek için kısa paslarla geciktikleri gö- ir. Takım oyuncularmın bırak- arı umumi tesir süratliden fâz- yavaştır. Ev N ii B futboleülerile mükayese €- , Zağreplilerin daha ateşli Ve Seyyal olduklarını görürüz. Bek ogratlılar maça başladıkları tem- poyu, oyunun cereyanı ne olursa un, değiştirmeden devam etti- rirler. Zagrepliler hislerini, heye- canlarını oyuna katarak oynar- lar, Yani zaman zaman parlayışla- “rı sönüşleri olur. Tempolarının â- “yarı maçın cereyanile alâkadardır. Rakiplerimizin korkulacak taraf- iri, paslarmm isabeti ve oyuncu- m yerlerini kaybetmemeleri- « Hasımları nekadar büyük fırtı koparırsa koparsın, Yugoslav nını allak, bullak edip paniğe #ürükliyemez. Altı gol ye- eler yine temkinlerini bozmazlar. * Toplarm üstüne canla başla koş- tuklarma sık tesadüf olunmaz. Ya i topu arıyan, zorla bulan şekilde namazlar. Yer tutarak, topla- kendilerini bulmasmı temine çalışırlar. Bu halleri, çok canlı ve 1 'anit rakipler önünde onların çekteriya kusurunu teşkil eder. Çün il topların peşine arayıcı fişeği gibi düşen seri rakipler, onlar bek- 7 en çok defalar işlerini görmüş olurlar. elgrad oyuncuları Zağrep ilenm hatlarmm üç ortası epey tecrübe görmüş ve biribirleri- “le rabıtaları vasattan epey yüksel- miştir. Esasen tehlikelerin çoğu- ui onlar hazırlarlar. Ve neticelen- itler. Hafbek hatları gürbüz ve nı şaşırmazlar. İşte bize çıkacak takımın umu- evsafı budur. Şu tarifimde ha- ta etmediğimi. diğer eenebi mü. ikkitlerin de Yugos'av futbo- Minün meziyetleri ve kusurlarmı sayarlarken kullandıkları cümle. e İerden anliyorum, Bu kiratta bir takıma karşı çi- karılacak - çocuklarda . aranacak hassaların başında, sürat ve didin- me gelir. Süratli ve mücadeleci bir takım yapacağımıza göre, ço- cukları ilk tertipte şöyle diziyo- rum: Gihat — Faruk, Hüsnü — Eş- fak, Hasan, M. Reşat — Niyazi, Hakkı, Rasih, Fikret, Rebii, Şimdi bu takıma çağırılan bazı oyuncuları neden koymadığımı i- zah edeyim: Evvelâ, İstanbuldan çağırılan bütün oyuncuların milli takıma gir- meleri şartile oçağırılmadıklarmı düşünüyorum. Malim ya bir de İs- tanbul muhteliti yapılacak ve Bel- grat mühtelitine karşı oyniyacak- tır. Burada hem Zağrepli hem Bol- gratlı oyuncularla çıkacak olan Yugoslav milli takımımı hesaplıya- rak bizim takımı yapıyoruz. Zağ- repli ve Belgratlı oyuncuların da ruhi kalitelerini yukarıda bildir. miştim, aleci olarak, Cihadr âsatı daha hırpalanmamış oldu- ğundan ve kgrışık vaziyetler hari- cinde, düzgün çekilen şütleri daha sağlam yakalıyabileceğini o #ündi- ğımdan koydum. Yugoslavlar bo- ra gibi oynamadıklarına göre, çe- kecekleri şiltler karışık zamanlar da pek değildir. Müdafaa hattından Yaşarı, Fa- ruk'un solda sağdakine nazaran ancak yarı oyununu tutturabilece- Zinden feda ettim. Faruk gibi kü- çük murabbalarda her müdafiden daha çabuk davranan bir bek Yu- gosizvlara karşı panzehirdir. Ya- şar solda kendi oyununu oöyniya- bilseydi, Hüsnü ile arasında tered- düt edebilirdim. Şu halde, Hüs- mü gibi canlı ve sert çıkışlı, fakst dönüşleri biraz zayıf müdafilmizin yanına yalayıcı bir oyun oynıyan Faruku vermekle her ikisinin ku- Surlarını arkadaşının meziyeti ile örtmüş olduğumu sanıyorum. uavin hattınm sağ tarafın- da Eşfak sürati ve isabeti ile lâzımdır zannındayım. Karakte- Fi itibarile çok mücadelecidir. Hü- cum hattında en münasip mevki olan sağiç yerinde Hakkı daha düzgün ve şiddetli olduğun dan Eşfakın sağ muavin oynaması akla daha yakm geliyor. Ortaya Ankaralı Hasanı koyduğumun $6- bebi, Rızadan daha hücümcü olu- şundandır. Rıza Belgrat muhteliti. ne karşı merkez muavin yerinde biçilmiş kaftandır. Zira, Belgratlı- lar milli takımda bulunacakları ta- bii olan Zağreplilerden daha birte- viye oynarlar. Rızanın müdafaa kabiliyeti Hasandan daha istikrar- hı olduğundan Belgrada onu, Hass- nı da ancak mütemadi hücum oyu- nile kazanahilmemiz ihtimali olan Yugoslav mili takımma karşı koy- dum. Sol muavin M. Reşat için söz yoktur. Sol muavinliği bilhassa bu sene bâtapu ve hakkile ele ge- girmiş olan M. Reşat her iki takım- da da oynar. “© va z BE vi, Fikret Eşfak H ücum hattınm sağında Ni- yaziyi Ankaralı Selimden daha münasip görüşüm, Niyazinin milli takım tecrübelerinde kale ağ- zımda Selimden daha ani görünü- şündendir. Sağiçte Hakkı, gözümüzü dol- duruyor. İç mühacimler geride ya- rı muavin oynadıklırma nazaran Hakkı ileri geri oyunda birinci ter tipten oynar zannederim. İzmirli Saldin gerilerdeki manevrası ve şütlerinin kuvveti Hakkı derecesin de görünmüyor. Mukabil taarru- 2 kalkarken umumi vaziyeti kav- rayış ve süratle beşleyiş bakımın- TAN Kr bü gece yilzüncü gece, dedi ve İpek kadar İ KU #iyah saçlarını küçlk el- | Jerile düzelterek bahçeye çıktı. Ma vi gökyüzünde dahs gündüzden 8olgun bir ışıkla titriyen ince aym hayali, semaya çöken akşam ka. tanlığı İle beraber parlamış, şim- di bahçenin beyazlaşan yolları üz zerine tomurcuklanan yemiş ağaç- larınm kıvrımlı gölgeleri ile nakış” lar işliyordu. Komachi, tahta san- dallarını kırmızı lâke köprünün ü- zerinde tıkırdatarak çiçek açmış e- rik ağacının altındaki oymalı ka- napeye yürüdü, ve: — Bu, yüzüncü gece, diye tek- rar etti, Yüzüncü gece ve baharın ilk gecesi. Fakat ben baharın bü- tün çiçeklerinden daha güzelim. Benim aşkım Shosho, tâ uzaklarda ki saraydan doksan dokuz gece siyah yağmurların, beyaz duman- ların, ve büyük kurşuni rüzgârla- rın arasından geçerek oymalı ka- | Bapeme keskin ve parlak bıçağı ile küçük bir işaret oymaya geldi. Bu gün yüzüncü gece, ir gün Shosho ona: — Tâ uzaklardaki evim- den buraya kadar senin aşkın için v geldim Komachi, demiş ve Koma» €hi de ona : — Doksan dokuz gece bu bah- İİ Geye gelir de şü oymalı kanapeye bir işaret koyarsan, yüzüncü gece bana aşkmdan bahsedebilirsin, di ye cevap vermişti. « Komachi, badem çiçeklerinin Yaprakları kadar pembe parmakla- rmi kanapenin Üzerinden geçire- rek çentikleri saydı. — Bir, iki, üç, dört... Tam dok- san dokuz. Doğrusu büyük feda» kârlik?!., Shosho benim bir emrim üzerine doksan dokuz gece buraya geldi, Ben de onu karşılamak için bu gece sandığımdan, şafaktaki bu Iutlar kadar beyaz, güllerin üstün- deki buğular kadar yumuşak, çekli elbisemi gül ağacı sandığım- dan çıkararak giydim, Elimde cen- net kuşlarınm beyaz tüylerinden yapılmış buyuk yelpazem var. ve benim kadar genç ve ince ay, ki- raz dallarmın tepesinde kıvrılıyor. Şimdi Shosho, Keskin ve parlak bi- çağı ile kanapeme son çentiği yönt maya gelecek ve güneş batarken pırıldayan ilk akşam yıldızdan bi ie güzel olan Komachiyi çiçek aç- mış erik ağatınin altinda bulacak. Amma baharın ilk gecesi ne ka- dar soğuk oluyor. Shosho gelince- ye kadar bahçede dolaşayım. Ve küçücük tahta sandallarını kırmı- zi lâke köprünün tzerinde tıkırda- tarak yürüdü, yürüdü. y. kızıl bir kor gibi yana ya I na kiraz ağacının arkasin- 1 man Al 1 tahmin ediyorum. Fikreti içe koyduğumun sebebi, on zamanlarda. muavinlik vazife sine de oyununu epey yatırdığından- dır. Kale önüne gidecek olukta bu- lunması şütlerinin isabeti itibari- le de daha muvafıktır. Fikret açık ta oynadığı zaman, kale ağzına kıvrılmak ve yer değiştirmek iti- yatlarını takımının #on - mecburi- yetleri yüzünden epey kaybetmiş görünüyor, R ebilye gelince; vakra bu ©- yuncu Güneş takımının sol içinde olduğu vakit hücumu Yâ- pan ve tanzim eden futbolcüdür. Fakat kanaatimce mütemadi hü- cum öyniyacak yukarıdaki gibi bir milli takim hücum hattmda açık- ta daha dayanabilir. İçerde oynarsa ilk devre hızlı bir oyunu sürüklerse ikinci devre- de şüt kudretini ve isabetini kaybedebilir, Esasen Fikretle Ra- bii usta oyuncular olduklarından yerlerini icabma göre değiştirerek te oyniyacaklarından ikisi de 7â- man zaman içle zaman zaman diş- ta çalışacaklardır. Maamafih oyu- nun birinci devresine Rabit iç ve Fikret dışarda başlanıp, yarım sa- st sonra yer değiştirmek de ka- bildir. Bu şekilde takımın tarzi de- Ziştirilmiş ve rakiplerimizin oyun- cularımızın tarzlarını kavramaları güçleştirilmiş olur. ; İ Japon Hikâyesi, Hikâyesi Çeviren : Me e Birson hi dan Ki ep kaybolmuştu. Ko- machinin soğuktan titriyen elleri- ni, ipek elbisesinin uzun kolları bi- le ısıtamiyordu. — Acaba Shosho doksan dokuz gece gelip te yüzüncü gece gelmi- yecek mi? dedi. Amma muhakkak gelir. Çünkü Shosho cesurdur ve Japonyanın en güzel kizı Komachi- dir. Benim bir emrim Üzerine tam yüz gece bahçeme gelmiyecek bir tek Prens yoktur; Amma keşki alt miz gasa donevelinn Büküm Sevelim — leri beklemek ne kadar uzun sür- dü. Ve minicik tahta sandallar kü- çük kırmızı köprünün üzerinde tıkırdadı, tıkırdadı. Y ıldızlar sönmiye, gökyüzü rmıya ve yemiş ağaç Tarınm ârasındaki yol kurşunileş- meye başlamıştı. Komachi: — Onu niçin bu kadar güç bir imtihana soktum diye, hıçkırd. Yüz geçe çok uzun zaman. Belki artık yüzümün güzelliğini bile u- nutmuştur... Şafak soğuk. Çiçek- ler Üzerine çiğ yağıyor. Fakat i- Pek elbisemin uzun kolları gözyaş- Şampiyonluğu İstanbul atletizm şampiyonluğu müssbakaları 15 Ağustos Pazar günü Kadıköy stadında yapılacak- tir. Bu mllsabakalar Balkan oyunu na gidecek milii atlet takımını seç miye yarıyacak mahiyette olduğun dan diğer senelere nisbetle çok mü him olacaktır. Bu şampiyonaya memleketin bütün atletleri davet edilecektir. Moda Yarışları Çok Parlak Olacak 25 Temmuz Pazar günü Modada Yapılacak olan deniz yarışlarının fevkalâde muhteşem olması için ça lışılmaktadır. Moda denizcilik klübü tarafın dan tertip edilen bu yarışlara İk- tısat Vekili Celâl Bayar riyazet e- decektir. Yarışlardan sonra gece Ankara ve Güneysu vapurlarile deniz kllibünde balolar verilecek- tir, Gece eğlencelerinin muhteşem olması için sureti mahsusada Al- manyalan getirilen maytaplar ya- kılacak ve bu gece şimdiye kadar İstanbulda görlilmemiş derecede zehgin geçecektir. “Gündüz yapılacak yarışlar arası- na bilhassa halkı alâkadar edecek birçok yeni müsabakalar ilâve edil. miştir." 15-71-8540 Bp İAPON HİKAYESİ larımla :#landı. Sevgilim ne zamö8 gelecek? Yüzüncü defa kırmızı köprüde” geçerek erik ağacınm altıma ru yürüdü. O ne? Kânapenin yö” nında bir gölge vardı. Shosho Kö kin ve parlak bıçağı ile kana) son çentiği yontuyordu. — Shosho, Shosho! Bu tam Yİ zZüncü gece. Neden bu kadar. Komachi sözünü bitiremedi. pek elbisesinin uzun ve bol kolla” içinde biribirine kenetlenen eli tutmuş, küçük “albi korkudan # teş kesilmişti. Shosho doğrularak: — Evet, bu yüzüncü gece, değ Doksan dokuz gece öğle güneşini altında. pirinç tarlalarını geçerek akşam olurken göl. kenarlarınd* sa yla ban la Kapl gecelerde tepeleri tırpıpnarak bur ya geldim; oymali kanapene ist&” diğin İşaretleri oydum. Ve doks88 dokuz kere sarayıma, tam tekcif” yola çıkmam lâzungelen saatte dö düm. Ss onbahar yaprakları ayaklâ* rimın altında sararıp burü şurken güzel Komachiye giirf yazdım. Yağmurlar üstümü örter” ken dünyada Komachiden gü kız yoktur dedim. Komachi bet olacak. Ayaklarım ilk karlar ü2€ rinde izler bıraktığı zaman kalbi onun eşsiz güzelliği ile dolu İĞ” Fakat artık göl üstündeki sisler tikçe soğuklaşıyor; yüksek tep” lerin keskin rüzgârları nefesimi K€ siyor; yorgun bacaklarım © aşamıyordu. Doksan dokuzuncu gece vücudü” mü yakan ateş kemiklerimi es€” ken, yollarda sendeliyerek yü düm ve kanapene bir çentik yonttum. “Artık kış bitti, e eridi, bahar geldi, yarm son dedim. “Fakat yollar her zam” dan daha uzun. Komachi çok BE hametsiz. Onun güzelliğine olan ji mad: uğuruna doksan dokuz yürümekten belim büküldü, d rı aşmaktan o vücudüm. ihtiy&” Oi ii tük yollardan Medi Bye sarayıma ulaştım ve ri mek için biraz uzandım, Fakat rar yola çıkmak zamanı si g0 rimden kalkamadım. Derileri ral miklerimin şeklini almış, kalb i artık çarpaçak hali. ee e YE Yorgun vücudüme: ge yi züncü gece”, dedim. Güzeller zeli Komachi çiçek açmış eril aya emin altında seni bekiylor." vücudüm bu yorgunluğa ve dari dayanamadı. Onu &ara topr# rahat kucağına bıraktım V€ onsuz geldim Komachi, Shoshonm ruhu, keskin ve lak bıçağını oymalı kanapeY? Marak kollarını sevgilisin© 3 Fakat Komachi ellerini YÜZÜ yi padı ve çiçek açmış erik a nın İnce dallarını ttreten haykırıslarla sarayına kaçti: “e ZED SF E ELDE D gar RAN

Bu sayıdan diğer sayfalar: