22 Temmuz 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

22 Temmuz 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

——— 4 Mahkemelerde Otelciyi Vuran İhtiyar Cinayetini Anlatıyor Müddeiumumi muavinlerinden Hikmet Sonel, evvelki gün Bah- — rsefit oteli önünde İzmirli Âdem baba ile oteli idare eden Reşa- dın yaralanmasile neticelenen cinayetin tahkikatın: dün bitirmiş- tir. 85 lik Âdem baba, bu cinayeti işlerken yaşından dolayı ken. — disine katiyyen ceza verilmiyeceğini tahmin etmiştir. Âdem baba ilk kurşunu Reşadın arkasına sıktıktan sonra mavzer taklidi İs- panyol tabancası ateş almamış ve hemen otelin kapı aralığına gitmiş, burada tabancasını işlettikten sonra tekrar gelmiş ve ikin- “ci kurşunu da Reşadın ensesine sıkmıştır. ERE m Işte bu sırada karşıdaki Malkara Eğlendikten Gmammuri “Sonra Kavga Etmişler güncü kurşunu s#ıkmıya hazırlanan Dün Sultanahmet üçüncü ceza Adem babaya bağırmıştır: “— Ellerini yukarıya kaldır tabancanı yere at.,, © mahkemesinde evvelki gece Büyüka- dada geçen bir rakı safasınm muha- sebesi yapılmıştır. Hâdise şudur: ve Adem baba, bu defa tabancasını .Cevada çevirmiş ve tetiğe bir çok de- falar asıldığı halde çok İyi bir tesa- düf eseri olarak yine ateş almamış ve top boş yere dönmüştür. Müddel- umüminin tahkikatma göre, eğer ta- banca ateş alsaydı, polis Covadm Büyükadada Topuz sokağında 23 numarada oturan Madam Karolaidi, evvelki gün Ada lokantasında Vahan isminde bir delikanlı ile tanışmıştır. Beraberce Lunaparka gitmişler, ye- « mişler, içmişler, eğlenmişler, Saat ü- © çü bulup ta hesap zamanı gelince Va- han yavaşça Lunaparkı terketmiş, Karalçidi arkadaşlarile beraber bir araba ile iskeleye inmiş, uzaktan Va- “hanın gölgesini sezmiş ve hemen son perdeden bağırmıya başlmış: — Vahan, Vahan., © Bu bağırma bir aralık nara şeklini aldığı için iki mahalle bekçisi ile bir polis gürültüye yetişmişler. Karaloi- di Vahanı yakalayınca: — Içki paralarmı vermeden kaç- © im, bari araba parasını ver, demiş. Menfi cevap alınca da Vahanı tokat- lamıya ve çantasını şuratına vurmi- ya başlamış ve arada naralarma de. vam etmiş, Vahan da davacı olmuş. 'Dün ikisi de meşhut suçlar müddei. İ hâkimi Kâmilin önüne çıkarıldılar. Vahan, dövülme davasından vazgeç- © tiği için hâkim madamı rezalet çıkar- tacak derecede sarhuşluktan muhake me etti. Hâkim, suçu sabit gördüğü için madama bir gün hapis cezası verdi. Suçlu, bu kararı duyunca ağlıyarak: — Pasaportum hazır. Bugün Avru. paya gidecektim, diyordu. Bu hük. mün temyizi de yoktu. Hükim mah- 'kümu kefalete bağlanmak üzere po- lise teslim etti. Polis mahkümiyetini © çekmeden madamı Avrupaya bıjrak- da vurulması muhakkak imiş, işte, hayatını tehlikede gören polis, Adem babanm ayağına nişan almak sureti- le kendisini ve Reşadı ölümden kur- tarmıştır. Âdem babanın sözleri Adem babanın bu cinayeti otelin vefat eden sahibi Ali Memduhun ka rısı Fatmanın teşvikile yaptığını id- dia edilmiş ve müddelumumi Hikmet Sonel, Fatmayı çağırtaruk istitvap etmiştir. Fatmanın bu işten katiyyen haberi olmadığı anlaşıldığı için ser. best bırakılmıştır. Müddeiumu.ni, dün tabancayı da mütehassıslara munye- ne ettirmiştir. Tabanca tetiğinin mü teaddit defalar çekildiği ve horoz Kur gunların Üzerine düştüğü ve top ta döndüğü halde tabancanın iyi olma- masi yüzünden kurşunların ateş «l madığı anlaşılmıştır. Bunun süzerine Hikmet Sonel, polis Cevadın kendi- sini müdafan kastile ve vazife esna-| smda Adem babayı yaraladığı netice- umumiliğine geldiler ve #onra sulh | sine varmış ve derhal serbest bırak- “Öldürmiye karar verdim,, Dün öğleden sonra Hikmet Sonel, yaralıları tekrar ve bizzat isticvap etmiştir: Adem baba hastanede ken- disini şöyle müdafaa etmiştir. “— Reşat beni ihtiyar halimde çok yordu. Ben alacağıma mukabil ayda on liraya razı oldum, “Sen İzmire git, ben gönderirim,, dedi. Göndermedi. Istanbula geldim. Yine vermedi. Aç ve açıkta kaldım. Otelinde yatacak bir yatak istedim. Onu da vermeyin- ce sefalet ve ıstırap dolayısile kendi- TAN Istanbul Belediyesinden: 1 — Istanbul belediyesinin Eminönü ve Fatih şubeleri içinde 29 Temmuz 1937 tarihinden itibaren ve Beyoğlu ve Beşiktaş şubeleri içinde 5 Ağustos 937 tarihinden itibaren arkalıkla her nevi eşya taşınması yasak edilmiş tir. Bu yasak en kısa zamanda diğer belediye şubeleri mıntakalarında da tatbik edilecektir. 2 — Eminönü belediye şubesi içinde Valdehanı iskele sinden Yağ iskelesine uzanan kıyıdaki hamal bölüklerile Ipçiler, Asmaaltı, Gazcılar ve Çiçekpazarı hamal bölükle ri ve Galata cihetinde Yağkapanı iskelesi hamal bölüğü mıntakalarında, bu sahalar içinde kalmak ve hiç bir su retle dışarı çıkmamak şartile 1 Eylül 937 tarihine kadar arkalık kullanılmasına müsaade edilmiştir. Bu tarihten itibaren bu sahalar içinde de el arabaları veya diğer nakil vasıtaları kullanılacaktır. 3 — Taşıma maksadile küfecilik yapılmasına muvak katen izin verilmiştir. Şu kadar ki bu taşıma usulünden münhasıran küçük hacimde zati eşya ve ev eşyasile hava Yici zaruriye taşımması için istifade edilecektir. Hiç bir küfeye 50 kilodan fazla yük konmıyacağı gibi konacak eşya da gerek yükseklik ve gerek genişlik bakımından küfeleri 15 santimden fazla geçmiyecektir. Bavul ve çanta gibi zati eşya ile çiçek ve fidanlar bu son kayıttan istisna edilmiştir. 4 — Iskelelerde deniz vasıtalarından kara vasıtalara yükleme ve boşaltma işlerile kara vasıtalarından mağaza lara ve hanlara boşaltma ve buralardan kara vasıtaları — yükleme işlerinde arkalık kullanılması şimdilik caiz ir, 5 — Şehrin muhtelif mıntakalarında bulunan ve ara ba, kamyon ve kamyonet gibi vasıtaların işlemesine mü sait olmıyan dar ve dik yokuşlarda nakliyat için arkalık kullanılabilir. Ancak bu nevi eşyanın yokuşların başına kadar araba veyahut kamyonla taşınmış olması lâzım geldiği gibi ta şınacak her parça yükün yetmiş beş kilodan fazla olması caiz değildir. 6 — Her türlü deniz vasıtalarmdan yalnız kıyılara kadar kömür, kum ve tuğla ve çakıl ve kereste taşınma sında arkalık kullanılmasma izin verilmiştir. 4 7 — Bu tenbihler şimdilik seyyar satıcılar hakkında tatbik olullmyavahlır. KD. K4040) dliye Siyasi o Hapisane Yıktırılıyor Müsteşarı Geldi Yeni Adliye saraymın kurulacağı le Nebil ivesi MEB 8 yerdeki hapisane binasının yıktırı. iye Vel iyasi Müsteşarı iki Salâbaddinle Hususi Kalem Müdürü |'><5: Kurarlaştırımıştır. Müddetumu: Şakir ve Teftiş Heyeti Reisi Sezai s- milik bazı enkazcılarla görüşmeler tanbula gelmişlerdir. Evvelki gün, | YSPM:3, yıkılması ve enkaza kaldırıl- Müddelumumi Hikmet Onatın oda- | 79451 İçin fiyatlar almıştır. sında Istanbul Iera Reisi Hamdi de ye RAE bulunduğu halde bir toplantı yapıl- mış ve bu toplantıda Istanbulu. alâ- Davutpaşa Gençlerinin Kongresi kadar eden muhtelif adliye işleri gö sini öldürmiye karar verdim, Fakat polis beni acele ile vurdu .Ben poli- sin emrine derhal inkiyat etmiştim. Davutpaşa Gençlerbirliği umumi ii 8, 987 pazar gü- melik kongremiz yapılacağından üye- lerin gelmeleri ve gelmiyenlerin yazı İ ile salâhiyet vermeleri. 22.171.987 m Kızılayın Teşekkürü Samatya Kızılay Kurumunda Kızılay Haftası münasebetle — Komünistlik Davası Din, ağır ceza mahkemesinin işle- rine bakan nöbetçi asliye birinci elinin merasime - kamyonlar. ie za mahkemesinde komünistlik suç-|dermek suretile müzahereti luları mevkuf Kemalle gayri mevkuf | miyen Kazlıçeşmede palamut İSİ Cenap Şahabettin, Zeki, Şükrü, Nâ-|rı İstrati Tapanidise, deri fabri zım Hikmet, Nuri, Salâhaddin, Süley- İrü Refail Amram biraderlerö man, Bekir, Doktor Hikmet, Ihsan ve | ral mensücet fabrikası müd Hasan Remzinin muhakemelerine de-|at Aliye ve Bayan Nesime vam edildi. Muhakeme başka teşekkillerimizi bi * talik edildi. İ İ Beyoğlu 44 üncü İlkokul Koruma Kurumunda | ÖLÜM HABERLERİ |, Beyoğlu #£ üncü okul korun ÖLÜM rumuhdan : İdare kurulunca görülen binaen, nizamnamemizin. Bee İzmir ağır ceza reisi Süreyyanm ve Akbaba gazetesi sahiplerinden Orhan Seyfinin babası desinin G. fıkrası mucibince yapılacak fevkalâde kongre)€ Miralay Bay Emin, dün vefat etmiş ve . Büyükada mezarlığına gömük ğınızla şeref vermenizi rica . müştür, | mütekajt | Uğradığı büyük acığan dolayı, ar- ALENİ TEŞEKKÜR, Kızımız Lemanm titoya tul kadaşımız Orahan Seyfiyi ve ailesini taziye ederiz. nun on birinei gününde bali İğ . ÖLÜM imiş denilecek derecede &ğir'ie | iyette İken hazik Dı p larımızdan Bay Ömer Edip İhastamızın imdadma yetişip Ki mahsus bir formül olduğunu dan öğrendiğimiz bir tarzi yı tatbik etti, gi Geri Tobako Kamipini Şirketi me- murlarından Refet Göknarın karısı, Hukuk Fakültesi talebesinden Ahmet Göknarın ve Melek Akmanerin an- neleri, Avukat © Ali Kemal Elbirin kardeşi, kız öğretmen okulu felsefe öğretmeni Nebahat Karaorman tey zesi, Hayret Gökuar vefat etmistir. Genazesi bugün sant onda Pangaltı- da Bilezikçi sokağında 13 numaralı haneden kaldırılacaktır. Hemen ertesi günü vaziy miyede iyilik, sicaklıkta & İ rüldüğü gibi hastanın kendindöl me halleri zail oldu ve mütemi'iiğ) İdevam eden kaylar kesildi. Kizımizin ortik tamamile * ği bugünde Bay Edip Urere #£ 9) şekkür ve minnettarlığımızı b p | meyi bir vazifei viedaniye | mızdan bu vesile ile de bu mü fete karşı tatbik ettiği usulü Sg maileyh doktor Urer taraf edilmesini temenni ederiz. liker ve Abdullah İlker. Belediyeden Tebliğ Edilmiştir Şehirde pek fazla miktarda kedi ürediği görül | müştür. Sokaklarda ve boş arsaların en pis yerlerin de ve çöp tenekelerinin içinde dolaşarak bur&” lardan aldıkları hastalık to uolariği 'evlerimiziğ | Sü isle RUŞENEi e ve ha ucaoklarımıza Ke dar taşıyan ve zararları hizmet ve faideleinin çok üstünde bulunan bu mahlükları artık fazla üret” memek icabettiğinden Belediye sokaklarda v8. boş arsalarda bulunacak kedileri imha etmeğ? karar vermiştir. j Binaenaleyh kedilerini seven ve onların ölür münü arzu etmeyen şehirlilerin kedilerini evl& rinde muhafaza ederek sokağa salıvermemeler* ilân olunur. Belediyenin bu kararının tatbikine yardım ek mek isteyen halkın zahmetine karşılık olmak üz€“ re Belediye Dairelerin e teslim edilecek her kedi için beş kuruş verilecektir. (4455) p mıyacaktır. Ve Ali tane tane tecvit üzerine okumıya başladı: “Zennederken şahı uzlet kendini güya Ali” “Yelkenin nâgâh apardı sarsarı dünya Ali” “Anneme yardım edip saldı kement Hâfız Hanım” “Attılar gayyayi fıskâ tut kolumdan yâ Ali” “Ben ki tevdi eylemişken Artine iz'anımı” “Şeyh Efendi boynuma astı Hafide Hanımı” “Nişel nisvan kati incitti kalbü canımı" Cümle ihvan tuttu sağrmdan solumdan ya Ali” “Ben neler oldum başın kaldır da gör eyvah buha” “İnmeden dadü nefs göçtü “Ubeydullah Baba” “Burnuma seddetti babı lütfunu Allah baba” “Sen keramet kıl beni döndür yolumdan yâ Ali!” Herkes pür neşe ve pür kahkaha idi. Belefiye kâ- tibi Hasan Baba bu manzumeyi elddi sanarak ehem- miyetle sordu: — Ubeydullah Baba de kim ki? — İstanbuldaki dergâha baba olan. (1) — Hele o göçtü mü ki? 8 — Dedeler göçürdü. Ona kalsa posta bağdaş ku- racaktı. Senin anlıyacağın bize tavsiye etmiye vakit kalmadan Afgana doğru yollandı. Hasan Baba neden sonra bunun sathi ve hezeli bir şey olduğunu ânlıyarak canı sıkıldı. Aliyi muhip zannederken böyle hicviyeler içine öteberi karıştır» masını hoşgörmedi. Fakat çıkışmıya vakit bulamadan çalgı başka bir oyun havasiyle delikanlıların par- maklrını şıkltmıya başlamıştı. Bir aralık ortadan kaybolan Erden, Alinin yanına sokularak yavaşç cebine birşey koydu. Ve Aliye: — Şimdi birisiyle gönder. Dedi. Ali elini cebine soktu. İpekli bir mendile sa- rılmış fç beşi birlik. Hazin ve titrek bir sesle: (1) Şimdi mebus olan Ray Übeydallah o tarihlerde Merdivenköy Bektaşi tekkesine baba tayin edilmişti. Sonra bir sefaret heyeti reisliği He Afgana gönderil- mişti. .— Erden! diyebildi. Bu iş size o kadar ağıra mal oldu ki... — Hadi hadi sus sen de! Yabancı gibi münase- betsizlik etme.. Erden bu iâübali ve samimi sitemi ederken, Al- nin kirpiklerinden iki damla sallanıyordu. Ali, Hasan Babayı buldu ve hediyeyi ona vererek: — Bu zahmet te sane kaldı babacığım. dedi. Hasan baba memnuniyetle kabul ederek düğün €- vine yollandı. Kapıya geldiği vakit, gelin arabadan inmiş, sofadaki sedirine oturmuştu bile, Çocuklar- dan birini içeriye göndererek büyük hanımı istedi. Büylik hanım gelince hediyeyi verdi. Ihtiyar kadm analık hissinin verdiği gurur ve neşe ile merdiven-- leri kuş gibi çıktı ve açık mendil içindeki hediyeyi gelinin dizlerine koydu. Kadınlar, kızlar, çocuklar artık akın akın geliyor- lardı. Odalar dolup boşalıyor, bir tarafta genç kızlar ortalarma aldıkları yüzbaşının hanımına ut çaldırı- rak oynuyorlar; diğer tarafta şurkı söylemek için yaygara edenler, ötede mâni İsteriz, koşma İsteriz diye haykıranlar, şen kadınlara meram anlatmıya çalışan yaslılar. Bütün bu civcivli gelin evinde Güner, masallar- daki peri padişahınm küçük kızı kader hâkim ve güzel, Horasan şahın âşık olduğu Gil Esma Hâtun kadar erişilmez ve tek dolaşıyordu. Belki kendinden çok daha güzel kızlar vardı, fakat onun kendine ya- kıştıran duruşları, masum tebessümleri, pembe du- daklarınm köşelerindeki mini mini hilâfi çukurlar diğerlerinin güzelliğindeki bütün değeri geride bıra- Kiyordu. Kadınlar bu güzel genç kızla Erdenin biri- birine en lâyik bir çift olduklarına kani görünüyor. lardı. Yalnız küçük bir grup, bu fikirde değildi: — Güzellik bu mu sanki .. Buna güzellik demez- ler, frenklik derler! — Algı! Ben de bu kadar ökçeler giyersem onun kadar uzanırım! diye gülüşüyorlar ve bazıları : — Doğrusu yüzbaşının hanımısında daha çok a- İm Yar, Diyorlardı. Emiş bunlara karışmıyor göründüğü halde her kelimeyi can kulağiyle dinliyordu. Günerin her bir hareketinden belli olan saf ve ma- Sum gururuna karşı, lâkayrt bir tavır takınmıya, mümkün olduğu kadar şen görünmek için bütün kuv vetiyle âsabına hâkim olmıya çalışıyordu. Bir ara- ık nasıl oldu? O kadar gözgöze geldiler ki ikisinin de bebeklerinin tâ içi yandı ve dudakları kımıldadı. Aralarmda heniz açık bir muharebe yoktu. Onun için nezaket ve etrafın dedikodusundan endişe ikisi- ni de birkaç saniye görüşmiye mecbur etti, Emiş göz- lerini Günerin gözlerinden sürte göğsüne kaydı- rarak: — Ayol kardeş! dedi. Neredesin? O kadar ara- dım, bir yerde görünmedin. p Güner bu yapma samimiyet ve lâübaliliğe hiç > inanmadığı halde tavrmı bozmadı. Emişin ince ni saran Trablus kuşağının püsküllerini tutarak © namıya başladı. Ve: ” w — Büyük odada idim, Çeyiz (elbar) sergisine İ yl dım ettim. Hem sen kızların ortasmda oturmuf Duşuyordun, sokulamadım, Emiş gözünün ucu ve dudaklarının kenarı ik dirdeki gelini işaret ederek: — A, dedi. Nerede isen sen de bunun gibi i caksm. HâJ& bu tutukluk ne? Hele gel göl ©, Yüzbaşmm hanımısına neler çaldırıyoruz. Ve Güneri sofanm köşesindeki genç kız kü yi sürükledi. Güner bileğini rakibinin terli ve bu$ j eline bırakarak yürüdü. Her ikisinin partisine © sup kızlar, onların böyle elele ve gülüşerek gele l rini görünce biraz şaşkım, biribirine bakıştılar» başının hanımı mizrabı elinden bırakmıyarak re baktı, Bu bakışta “çok iyi yaptın Güner, İ Gürültü, senin tarafından çıkmasın!” gibi Di m vardı, Fakat bu sefer, onların bu dostluğuna uy olacak, iki taraf kızlarmda garip bir heyecar fi di. Her iki taraf, etrafında toplandıkları merkef nin bu yaklaşmalarına ehemmiyet vermiyerek Diril bir fiskosa giriştiler. Yüzbaşınm hanımı yun seti, Önline geçmek için gürültüden ve udun 1 bından başka bir çare yoktu. Haykırdı: Al — Hanımlar! Meydan açilsm! i gr Ve nârin bileğinin bütün sürat ve giddetiyi€ “ mıya başladı: “Martinim stılmıyor” “Pahalı satılmıyor” 4 “Şu aylı gecelerde” “Yalnız yatılmıyor” “Irmakların çağlasun” “Düşmanların ağlasın” “Ha babam vallah vallah yallah” arkası va) mw. Vm. 24 - Pei ww mw ew me. mi ai e <a #PFE* FATE FPİS İSA SELUI SEE DİN BELOSUİS a

Bu sayıdan diğer sayfalar: