8 Ağustos 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

8 Ağustos 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Mahnkermelerde Kaybolan Eşyalar Nerede bulundu Suçlular, "Biz Bunları Çalmadık,, Diyorlar Polis, dün müddeiumumiliğe Çak- makçılarda Valde hanmda 8 numara- da oturan Kütahyalı Ahmet ile karı- si Şükriyeyi hırsızlık suçlusu Hem kriyenin kucağı. gıda bir çocuk vardı. Polis ayni 22. © manda bir bohça çamaşırla, bir altın © saat, bir çakı, bir makas da getirmiş | © ti. Iki de vapur bileti vardı. Ayni © o banda oturan şikâyetçi Hayri dava- #inı şöyle anlattı — Ahmet garsondur. Ayni handa olururuz. Ben bunlara odamı temiz. letiyordum. Itimat ettim. Anahtarı| verdim, Akşam üzeri dön man çamaşırlarımla k lerimi, altın saatimi makas ve çakıyı yerinde bulamadım. Bunlari aradım odalarında yoklardı. İskeleleri, İstas- © yanları aramıya başladım. Nihayet bu sabah bunları limandan hareket Florya treninde geçen bir hakaret vakası, dün meşhut suçlar müddelu- rumiliğine intikal etmiştir, Görünür. de ehemmiyetsiz olan bu hâdisenin İçok meraklı tafsilâtı vardır ve göy“ ledir: evvelki gün Küçükçekmece, İsan oradaki tarla sahiplerinden ka- vün karpuz alarak Istanbula gönde- recekmiz, Floryada ahbaplarından bi risine rastlamış. Maaile Istepanin ga zinosunda oturuyorlarmı bunlara katılmış ve içmiye eğlenmi- | Küçükcekmece Yolunda Karpuz paralarınıyiyip bitirdikten sonra.. Aralarında Kavga Çıktı, Meşhut Suçlar Mahkemesine Düştüler | , İlan suallere hemen hiçbirisi cevap Hasan oğlu Hasan adlı bir sergici | Kâmil | borçlar kanununun 19 uncu maddesi, ovasma gitmek Üzere kemerine $0 fi. | Ne göl ra yerleştirmiş ve yole çıkmıştır. Ha- İmuyan akitlerden sayıldığı Hasan da | ye başlamış. Bir aralık şarkı söylüyen | Miş ve müddelumumili ve Haganı suç lar müddetumumiliğine £ miştir. | Hasan, Rana ile bir gece plâj paz: lığı yaptığını ve paralarını aldığı hal- de kendisini bırakıp kaçtığı gibi ha- keret te ettiğini iddia etmiştir. Plâjda buluşmak için alinan para, daba uy» için müd- , kanuna, ahlâka ve deiumumilik bu ak bata lüzum görme: lemiştir. Mü ci Rananın suçlu umumi Hikmet Sonel, dâva- hakaret ettiğinden olduğuna karar ver - » davacı ola- mahkemeye suçlu ola» Tafla tespit etmişi Sinema Yıldızları Kendi Filmlerini Nasıl Seyrederler? Acaba bir artist, kendi filmini ilk Or seyrettiği zaman neler duyar ve ne yapar? Bunu birçok kişiler merak etmişlerdir. Birçok artistlere bu hususta #oru- vermek istememiştir. Fakat bir fo- oğrafçı düşünmüş, taşınmış, her ar- İtistin kendi filmi Hollivudda ilk oy- madığı zaman sinemaya gidişini fotoğ Böylece bir de- receye kadar ruhi vaziyetlerinin an- laşılacağını ummuş. Bu resimlere dikkat edilince gu in- tibalar elde edilmektedir: 1—Ciaudette Colbert, oynadığı film lerdenbirisini ilk defa seyre giderken kimsenin yüzüne bakamaz. Heyecan içindedir ve âdeta utanır. Bu utan- ma, film bitinceye kader devam © Zer film çok alkışlanıp halk, artistin locasma bakmazsa yıldızın İli rahat etmez, Günün programı — istanbdl Oğle Neşriyatı : aşi Saat 12,30 Plâkla Türk Dye 0 Havadis, 13,00 Beyoğlu | eyi vi gösterit kolu tarafından bİF 1400 Son. Akşam Neşriyatı : Saat 1830 Plâkla dans miği 19,30 Konferans: Ordu say Sırı Tarcan (Pariste Enval ve yüksek mühendis me! ekte di Müzeyyen ve arkadaşları üre Tnusikisi ve halk varlar mer Kıza tarafından srspe' os) 20,45 Muzaffer ve arkadasla tmdan Türk musikisi ve balk Sysl ları, (Saat ayarı). 2115 o 22,15 Ajans ve borsa haberle si "tesi günün programı, 2230 als” i İsololar, opera ve operet peri 23,00 Son. y | Günün program özü İSENFONILER 22 Milâno, Torino, Flora Todi'nin idaresinde senfoni l ser, 1 HAFİF KONSERLER yö 740 Berlin kısa dalgası: "pd konseri, 8.15: Devamı, 9.20 gifi kısa dalgası: Eğlenceli musa Pnrin krs dalgası: dr ik. 11.50 Keza, 13 Paris Ke nser nakli, 13 Berii asi: Eğlenceli orkestra (1415 Devamı). 13.10 Piâk vonseri, 14.15 Paris m 151 gası; Konser nakli, 15: Kes çi Berlin kısa dalgası: Wlesbafö 9 sofra musikisi, 15.35 Rom © etmek Üzere bulunan bir vapurun &- İrak gelen R. çinde yakaladım. Çanakkaleye kaçi- yorlarınış. ” Ahmet kendini şöyle diyordu: — Bunlarm hiçbirisini çalmadık. © Çamaşırlarını bize yıkatmıya vermiş- ti. Aceleye geldiği için kendisine Temedik, Altın saati de beş liraya ba- > ba terhin etmişti. Çakıyıda bi odada kendisi unutmuş. Ahmet, makas için bir şey söyle memişti. Müddelumumünin suslleri karşısında : — İşte onu hatırlamıyorum, de Buçlular, Sultanahmet sulh üçüncü! çeza hâkiminin önüne çıkarıldılar. © Muhakeme şahitlerin çağrılması için | — talik edildi. dalgası: Musikili neşriyat. 18 yi te: Festival münaabetle gi İğ cl seri, 18.30 Moskova; Kons€f Bükreş: Predescu orkestrasi geri Poğte: Çigan musikisi. 20 Fi Claudette Colbert müdafaa e- 46 ELEME e PARİS SERGİSİNE Bu senenin en güzel ve Son se- yahati VENEDİK — PARIS — PRAG — VIYANA — BUKREŞ 26 gün Estanbuldan 10 Eylül Çelyo vapu ru ile hareket Yerler satılmaktadır. Acele edini: Beyoğlu Galatasaray NATTA Tel: 44914 kısa dalgası: Pazar ni Prag askeri bando. 21 LÂYP landiya aksamı ( ton, © piyano). Z1 Paris kısa dalgteye m.) Konder. 21,05; Viyens: na halk ousikisi, 2118: va Radyo orkestrası Çakşarm m ver si). 21.15 Berlin kısa dalgasi lenceli musiki, 21.40 Italyan oağii yöonları, Karışık musiki. 22 yi kasa dalgası: Müsikili gür. ge. » sa dalgası: Halk mi gi 22,40 Peşte: Sulon orkontrasi. fi > m e birinci ceza Prag kısa dalgası: Askeri Ki 23.45: Tokvo kısa dalgası: Mİ non musikisi (Pfâkla). OPERALAR, OPERE en 2 1015 Berlin Kia dele 801) onarası, 15.35 Roma Kİ “La yedava sealtra” Ol zamanlarda bakkaliye ttisalindeki fırınm den fırına ve fırının içindeki pencere. YE YE ye bere eee eter er ve binlerce tiralık © Suçlulardan bepsi bü “ Yaralı Muhtar Dün Hastancdz Öldü Silivri muhtarı İbrahim, vazife gö- © rürken bir tecavüze uğramarş ve kur- gün! başından vurulduğu için evvel- “Yi g a Cerrahpaşa hastanesine geti- — rilmişti. Yaralı, dün hastanede öl — miüştür. Müddetumumilik, tabibiadil © Enver Karanı hastaneye göndermiş a çalmıslardır. isnadı ret, yalrız kN i itiraf e- tanbul Belediyesinden 10 Ağustos 937 Salı gününden itibaren Karaköy köprüsü ü- zerinde seyrüsefer icabı ve Belediye - zabıtası talimatnamesi ile Belediye tenbihi hükümlerine göre aşağıda yazılı hususat tatbik edilecektir. Sayın Halkın ve bütün vesaiti nakliye sahip- leri ile şoförlerin arabacı ve sürücülerin aşa- ğıdaki maddelere riayet etmeleri leri verdı. Bunlardan bir kıs memişlerdi. Muhakeme bunları Zırılması için talik edildi. Zevcim ve babamız müde İtor Ali Vehbi'nin vefatı m tile taziyede bulunanlara ve sinde bulunan akraba, dost ve yi daşlarına ve bilhassa elleri kızlardan Ranaya 50 kuruş gönder - 2. y ilmi lr ll gem kr a ey Ml Se güzel bir gazel okumuş ve sonra da| sin& elini verir ve dinyasmdan bihs- Hasan bulunduğu masaya gelerek Bi M ni ber, sanki başka bir eğlenceli film / içki sohbetine iştirak etmistir. Bu ir ağaza seyredecekmiş gibi güle oynıya sine- sohbet, geç vakte kadar devam etmi maya girer, ağ sonra hesap görmek icap etmiş, Ha i | 3 — Eddie Cantor gayet pişkin l sanın borcu tem 68 lira tutmustur. İdir. Kendi fİmi İmiş veya başkası İ Hasan, bu parayı ödemiştir. Rana i- nınmiş, onun umurunda "bile değildir. ki lira da garsonlara verdirmiş, böy- mahkemesi, dün | Sanki evine gidiyormuş gibi rahat | Jece Hasanın kavun, karpuz pa:tsı ıma büktr. Davacı | sinemeya girer, | güzinoda erimiştir. Bu sırada Hasa ında Yenipazar bük-| 4 — Harold Lloyd, artık aile ba nm masasına birisi de gelmiş oturinuş bi Yeni vardı. Suçlu ye. | bast olmuştur.Gtzel bir karısı, iki de e ben: adir, Mustafa, |inel gibi kızı vardır. Zaten pek az — Polis müdürüylüm, demiştir. - İfüm yaptığı için fotoğrafımı almak ta Rana, içip eğlenirken Hasana ge- hayli güçtür, Bununla beraber bu es ce beraber döneceğini de vad» ki sanatkârın da bir hayli heyecan Hasan, hesabını görmüş, Rana ile içinde filmlerini seyre gittiğini unut- Florya plâjma gitmiye hâzırlanırken İ mamak Vizimdır. Rana trene doğru ilerlemiştir. Hasan da “o halde Tstanbulda eğteniriz. de: İmiş ve gişeden iki tane birinci ki bilet alarak trene atlamtıştır. Fakat, Ranayı yanında görmeyince merak etmiş ve yolcu va- gonlarını aramıya ıştır. Rana- yı ikinci mevkie kerlisine polis mii irü süsünü veren adamın yanında görmliş ve “biletiniz birinci mev ir, buyurunuz oraya geçelim, de müştir. Rana bu teklife: — Biz burada oturacağız. siz gi Mes'ut Bir Nişanlanma Geziantep mektupçusu Vehbi 1 — Halk köprü üzerinde yaya kaldırımlardan lebelerin& © ve cesedi muayene etlirmiştir. Cese- din morga kaldırılmasına lüzum gös- — terilmiştir. Kurşun yaralmn - başın- da kalmıştır, Silivri müddeiumumisi © hâdise hakkında tahkikat yapmakta- “dır. Tbrahimin öldüğü dün telgrafla © Bilivri müddeiumumiliğine bildirilmiş niz orada oturunuz,, cevabını vermiş- tir, | Bu ters cevap karşısmda Hasanın sinirleri bozulmuş, Rananın kolundan tutarak sürüklemek istemiş ve saçını da çekmiştir. Tren Yeşilköyden Ba- kırköyüne gelirken ikinci mevki kom partimanmda çıkan bu bâdise polise aksetmiş, dün de polis Ranayı davacı Kahraman'ın kızı Bülend Kahra- mania Türk Armatörlerinden Mus tafa Sadık Zaderin nişan merasi- mi evvelki gün Şişlide Osmanbey» deki köşklerinde birçok güzide da- vetlilerin huzurunda törenleri icra edilmiştir. Genç nişanlılara Saadet ler temenni ederiz. diğer tarafa ancak çivi ile işaret edilen saha dahili cektir, 2 — Bütün nakil vasıtaları, bu sahaya geldiği bu sahaya gayet ağır gelmelidir. “B,, “4880, vakit buradan yaya geçen varsa derhal duracak ve yaya gidenler geçtikten sonra yoluna devam edebilecektir. Bu sebeple nakil vasıtaları üsl gilin sergi w Be hastanesi sertabibi Süreyi fi dahiliye müdürü Halit Ziya vi ayrı teşekküre tecssürümüz 2 duğundan gazetenizin tavaf rica ederiz. Zevcesi: Fatma Türküstür. ları: Namika, Şinasi, Na İlin Türküstün. inden geçe- tir. Her iftardan sonra klüpte bonlanılıyotdü, Tavla, altmişaltı, bum, fitil, fincan oynıyanlar yandaki bü- yilk odaya girerlerdi. Salon gibi kullanılan tuğla dö şeli sofada da kendilerine göre münevver sayılanlar, yabancı memurlar ve kasabanın ikinci smıf halkı toplanıyordu. Bunların oyuna pek ilgileri yoktu. Dün yanın bütün siyasi işlerini görüşürler ve hailederler- di, Telgrafçı yatsıya doğru gece ajansını alıp geti- rihce yarenlik başlardı. Uç buçuk yıldanberi hergün iki defa gelen ajans telgrafları hep iyi haberlerle dolu iken son günlerde bozulmıya başlamıştı. Buül- garlarm Makedonya cephesi yarılmış, bilmem hangi generalleri her nasılsa hiyanet edip teslim olmuş, Avusturyalılar her nedense pes etmişler, Almanlar nasıl olmuşsa olmuş sulh istemişler. Yine böyle kar- makarışık ve örtbas edilemez bir ajana okununca Vergici Ali Efendi tuhaf bir makamla başladı: — Yerden göğe kilp dizseler Yekdiğere perketseler Altındakini çekseler Seyreyleyin gümbürtüyü! Manastırlı Reji müdürünün buna canı sıkıldı: — Bak burâ Ali Efendi! dedi. Nice söylersin bun. ları hiç şakkaya gelmez. Vergiciye bu kadarcık bir itiraz yetti, Hemen sa rakaya başladı: — Bırak be Reji müdürü bu lafları! dedi. Dünya dürt yıl önce bir kere yerinden oynadı, Sen bile Dra- hor boyundan bizi çay boyuna aktarma ettin. Elbet- te yerinden oynayanlardan bir tarafı gümbürdeyip çökecek, — Hamiyet bre canko! — Kimde can kodular ki ne istiyorsun? Hamiyet dediğin şunun bunun, sana bana istedik- Jeri ölçü ile istedikleri kadar ve lütfen dağıttıkları söy değil mi? Al benden kırk kile sana! Sonu ne o- lacak? İşte böyle olacak, Düşmanlar gelecek. Hırsiz- lar çömleklerini sallasırt edip bir köşeye sinecekler. EZ SIMDİLİK! —KA GUNDUZ Eğer memlekette yeni bir baş türeyip millet bir a- raya toplamazsa işimiz duman olacak bire hamiyet canko! Maazallah böyle birisi çıkmasa ne olaca! Ben bu salhhane boyunda yine sürteceğim, o Bey- oğlunda fink atacak, sen, sen bile bir hemşerinin €- vinde mayıs sütü ile pişmiş presikaya çala kaşık yü- rümiyecek misi Fakat vergicinin sözüne darılmanın, gücenmenin imkânı mı var? Reji müdürü bile gülüyordu. Mah- keme azası, Serezli Daver Beyin gülüşü o kadar gev- rek idi ki, vergicinin nazarı dikkatini çekti. Onu da sarakaya aldı: — Sen'de mahzun olma, seninle de edecek şakala- rım var. — Niçin. Abe paşam olayım mahzun ben? — Niçin olacak? Müdürün ağzını kapadım, $'ra Sana gelecekti, gelmedi diye. Amma senin de söyli- yeceklerini harfi harfine bilirim. — Ne süleyecem, ha bakalım süle be paşam! — Meydan bulsan ne mi söylersin? Bak dinle: A be bizim Serezin iftarları açan olurdu, nasıl süle- yim? Mevlânaya giderken Naşit Beyin koca konakla- rı vardı. Gümüşten sofralar kurulur, altın kaşıklar dizilir, (Varyemez) in gazinocuğunda ne kadar gar- soncuk varsa hepçiği gelirler, Bizim Akil Bey, bizim Selâmsız Ali Paşa, bizim Rahmi Bey, bizim Derviş Bey, bizim Hıfzı Beyle çocucekleri, sonra bizim Talât Paşa, Enver Paşa, filân derken bütün Serez, Selânik eşrafını, (Lâylâ) kâhyasımı, hattâ kahveci Abduşu yusyuvarlak dizecek, sen de ortalarına ge- çip oturacak değil misin? Biraz daha gaflet etsen bir tarafta Talât Paşa ağzına çorba sunacak, öte ta- raftan Enver Paşa hakani helvası tıkıştıracak ve bil- mem kim bey koltuğuna girerken Naşit Bey el pençe divan duracak! Bunlar değil mi? O kadar çok dinledik ki, hepsini harfi harfine alimallah ezberledik. Şimdi beni Manas- tır istasyonuna gözü kapalı çıkarsalar sağımda kah- veleri, karakolu, solumda Dömeke bahçesini, kırmızı kışlayı bırakır, hiçbir tarafa çarpmadan Kurtdere köprüsünü geçer, lokanta boyuna dalar, sağımda Sırp otelini, frenk mektebini, solumda Selânik, Şark otel- lerini omuzlar, belediyenin önünden kıvrılınca... — Yeter yahu! — Yeter ya! Gördiln mii nasıl biliyorum ? İnsaf ar. tık.. Manastırın, Serezin hâfızı olduk. Kendi kasabü- mızt yarısı kadar bildiğimiz halde, hiç görmediğimiz yerleri öğrendik. — Fena mı? — Eksik olmayın amma. Biraz da birakin da ken- dimizi öğrenelim, etrafımıza bakabilelim. 'Tam o esnada uzaktan, biribiri arkasından iki, üç silâh sesi işitildi, Oturanlar merakla bakıştılar, bir- kaçı balkona fırladı, Btrafı dinlediler, Mahalle ara- larmdan sesler geliyordu. Hükümet konağından çı- kan bir İki jandarma karşıki sokağa saptı. Ramazan diye iftar kahvesinde, klipte dabadan içen polis Ezİ miseri meçini düzelterek dışarıya firiadı. Am dan bir iki meraklı gitti. Bir iki dakikalık merak 'ecessüsten sonra lâf açıldı; — Belki çocuklar patlangaç yapmışlardır. — Hiç onun sesine benzemiyor, — Altlr tabanca sexi, kuvvetli çıktı. pe” Vergicinin içine müphem bir endişe çöktü. Bİ” * da bin ihtimal aklına geliyordu. Dışarı çıkmak VE dar anlamak için acele edemezdi. Endişesi bir şüpbe vet edebilirdi. Çaresiz bekledi. — Efe işi, oturak meselesi olmasın? — Ramazan bu, zannetmem. Derken birkaç silâh daha patladı ve meydand şuşmalar, bağrışmalar oldu: — Buradan kaçtı! — Hayır buruya saptı! — Lâmıbanın altından geçerken gördüm, fırlamış, ağzı köpürmüştü. — Vay canıma! Kim bu azgın herif? i Sesler, yine işitiliyordu: ye — O bir şey yapamadı emme galiba iki kursu? di. Koşarken sektiriyordu. gir İş ehemmiyet almıştı, Herkeste bir telâş vard Za hesiz mühim bir vaka idi. Belki bir cinayet! ME büsbütün bulanan, zihni karışan vergici ayağa kal — Otur canım! dediler. Hele şu bir anlaşılsın — Işim var. Bir yere söz verdim. iii Erdenin evine can almak istiyordu. Bütün 'Erdeni orada görmekti. Eğer yoksa.. ati Vergicinin başı döner, gözleri kararır gibi ön Kaşlarını çatarak alnını uğusturdu ve kendi #£' “bu kadarına varmaz. diye düşündü. Fakat * duramadı. Merdivenleri ikiser ikişer inmiye bi* Sokağa çikar çıkmaz, karşısına ahbaplarmd8” kişi dikildi, — Nereye vergici? a k” gözet

Bu sayıdan diğer sayfalar: