8 Ağustos 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

8 Ağustos 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

< #eyde temiz, dü- Bazeteyi imi olmak, karin Base henmız, İstanbulun man- large. Sehrin yüz kara der, tsemt ortadan kalkı- küle larda salkım — salkım #sar- yhaa örülmüyor. Işkenbeci nd e tenekelerine, çöp eşeli. imıyor, tüküren ve balgam a- ee göze çarpmıyor. Mahat pi un manzarası değişti. Slip at böyle devam ederse, T. w Mahir zArası tamamen değiğe. | kina yar satıcılar, ka- gla asılan koyunlar, yine lan Brda maddeleri gö. | İtin giy Sehrin sıhhatini koru- De iaşe bazı tedbirler bir ta- “oluy müesses meafnatleri. ir. Meselâ fırınların, ek- #armiyna, bütün kasap, <İğerei dükkünlarınm buz /£ ; pda veya bunun inülemez. Beş on hiti tehlikeye ecek diye şehrin sıh- yatta, #okulamaz, Kökleşen Dir ig ldarmak siiphe yok ki, ko. Hlette maş ir. Fakat her ileri ha- berabeş, büht ve halk belediye ile | in j 4 Mi “ 78 hükümetle matbuat ve ii: birliği, salışmasınm en ha. tifo salgmma karşı m ram anın , * Ve hükümet tifoya karşı » matbuat halkı ikaz Vaziy, da Kendi üzerine dü- çi Yapmıya çalıştı. Ve bu karı bulda halk arasında tie büyük bir uyamıldık gö. Hİ Ma Te$İİ te hem, beledi, ü halkım, e yam ailen erin karya gösteriyor ki, halkm bal de m in b are. £E, ir Sehri Yardımcı vaziyet al tay selimet hesabına hem de hayırlı olur. Hariciye Nüzirnm Roma- i, İngilterenin Habe- müstemlekesi olarak | Kânunusanide ili! daha, aktedilen Efendice Ar #eniş bir ölçüde tek- in Taç » Dörtler Misaknm akdi! MER sr Va e bir çıkıyordu. Tay ayetler alıyordu. Ve bütün e mz Edebiyat mevzuları üzerinde münakaşalara bugün de devam ediyoruz. Arkadaşımız B. Hıfzı Tevfik bugün ele aldığı mevzuda edebiyat tarihinin içlerine kadar inerek bilhassa şu suali soruyoruz: SANATKARDAN NE İSTİYOR. NE BEKLİYORUZ? vusturyanın eski ve meş hur Başvekili Meternih İtalyadan bahsederken “İtalya bir cografya tabiridir.” dermiş Bu söz İtalya için doğru olma” sa bile üzerinde yaşadıkları kıtaların isimlerini alan birçok milletlerin bulunduğunda şüp he yoktur. Hakikat şudur ki dünyamız üzerinde yaşıyan milletlerin bir kısmı hukuk ve soayolojinin tariflerine hiç uy” maz, Bunlar diplomatların za- man zaman dünya haritası ü- zerinde yücude (getirdikleri değişmelerden nişan bırakan siyasi birer teşekküldür. Bu bakımdan yeryüzündeki mi)- İetleri gerek tarihi teşekkülleri ve İ gerek içtimai bünyeleri itibarile iki İ kanma ayırmak zaruri gibidir: Bein içinde teşekkül eden ve varlıklarını siyasi rekabetlere borçlu olan milletler. Milletlerin bu suretle ikiye ayrıl mesi kültür ve bilhassa sanat ba- kımından üzerinde durulacak ehem miyetli bir mevzudur. Tarihin içinde teşekkil eden mil. letler ekeseriya siyasi sebeplerle kendilerine komşu olar milletler den ayrılmış parçalardır. Ve yahut koloni tesis etmek maksadile ya. kın zamanlarda yapılan göçlerden busule gelmiş teşekküllerdir. H er ne suretle vücuda gelmiş olursa olsun bu türeme mil letlerin hiçbir tarihi varlıkları yok tur. Ve bittabi hiçbir milli âdet ve an'âneleri de yoktur. Bunlar an'a. neleri gibi dillerini de ayrıldıkları kütleden almışlardır. Tarihi hiçbir mefharet ove menkibeleri olma. dığı için milli bir destana da ma. lik değildirler. Milli bayramları di. ni âyinlerden, yahut yakım zaman. lara ait tarih hâdiselerinden mil. hemdir. Efsane ve esatire yabancı. dırlar, Bu sebeplerle de mânevi varlıkları maddi varlıkları gibi da. imi bir tehlikeye maruzdur. Mevcudiyetlerini tarihten evvelki zamanlardan alan milletlere gelin. ce bunlar kavmi bir esalete malik. #rler, Kendilerine mahsus efsane ve menkibeleri, âdet ve an'aneleri vardır. Dilleri zengindir. Tarihle. ri acı ve tatlı binbir hâdise dolu. dur, Tarihin anaç milletleri diyebi. leceğimiz bu kısım milletler bütün dünya tarihinde mühim roller oy- İ nadıkları gibi sanat bakımından da diğerlerine hiç benzemezler. Geç- İ tikleri her yerde kendilerinden bir iz bırakmışlardır. Her toprak par- çasınm altmda bunlârın hayat ve kudretlerini gösteren bir sanat e- serine tesadüf etmek mümkün. dür. Ve dünya müzeleri bu anaç mil letlerin sanat kudretini gösteren eserlerle doludur » # şte Türk milleti tarihin kay- İl dettiği bu anaç möletlerin en beşmda bulunuyor. Bizim tarih tezimiz budur, Ve biz Türk ulusu- nu tarihin en eski milletlerine bile analık etmiş bir millet olarak ka ç ht Yazan: * ? Hıfzı Tevf.k Üzeri Son tarih arastırmalarınn bir mütesrife haline koyduğu bu haki kati burada tekrar etmiye veya te yit etmiye lüzum yoktur, Bu iddia artık aydınlanmış"Vö halledilmiş bir dava hulinde karşımızda dur maktadır. Biz bu münasebetle bu tarihi ha- kikatle bizim sanat ve bilhassa sa. natin en önemli bir kısmı olan ede biyat varlığımız arasında asırlar. danberi devam edegelen bir teze- din üzerinde bir an durmak ve sa. matkârlarımızın dikkatini bu nok- te üstüne çekmek isteğindeyiz . Tarihin hilti anaç milletleri ken Allerine has orijinal bir ganat &le- mi yaratmışlardır. Babilde, Asür- da, Atikyada ve eski Romada bu i Pazardan iddiaya ait bin bir misal vardır. Bi zim de turfanda, Orhonda bütün Türkistanda, ve Anadolunun her bir köşesinde bu orijinal ve ulusal sanat kudretimizin lâyemut eserle- rine her adımda tesadüf etmek ka. bildir. Bugünün milletleri kendilerini maâzilerine bağlıyan bu sanat eser- lerine büsbütün ayrı bir kıymet ve ehemmiyet veriyorlar. Milli destan larmı, menkıbelerini, ve a- #irların bile bilmediği devirlere ait sanat eserlerini toplıyarak bunlar- dan bugünkü sanatleri ve bugünkü sanatkârları için malzeme çıkarmı ya çalışıyorlar . göte tarihin eski milletleri I sanat işlerinde kendilerine mahsus bir orijinalite ve bütün sn nat eserlerinde kavmi dehalarını gösteren bir hususiyet ibraz ede- biliyorsa bunun sebebini bu nokta da aramak lâzımdır. bir mensee matik bulunen kli Avrupa milletlerinde de sanat bakımından maziye bağlılı. Pazara ğın bu yolda birçok örneklerini gör mekteyiz. Grefler, Lâtinler, Cer- menler gibi tarihi ırklara mensup bulunan Avrupa milletlerinin bü- tün sanat tezahiirlerinde eski mil- M unsurlardan alınan motiflerin esaslı bir rol oynadığında ve sanat eserlerinin millileşmesinde bu mil- H unsurlardan alman motoflerin mühim tesirleri bulunduğunda şüp he yoktur. Türkler de islâm olmazdan evvel böyle idi, İslâmiyetten evvelki Türk âlemine ait sanat eserlerinde kav- min dehasını bütün vuzuhile görü- yoruz. Turfanda, Karahoçoda elde edilen eserlerin hepsi Türk milli de hasımm bususiyetlerini haizdirler. Daha sonraları Türkler zâfa düşe- rek yabancı kavimlerin hâkimiye. ti altına girdikçe sanat eserlerin- deki zevke yabancı tesirler karış- miya başladı. Hattâ Orhon âbide- lerinde bile bu yabancı tesirleri #ez mek mümkündür. £ İslâmiyetten sonra bil. hassa edebi zevkimiz büyük değişmelere maruz kaldı. Münev- ver tabakanın Arap ve Acem edebi yatına karşı gösterdiği hararetli temaylll Türk bedii zevkinin insica mını, karakterini bozdu. Kâşgar- dan Semerkande ve Semerkantten Anadolunun her köşesine yayılan bu islâmi - Türk edebiyatın va- sıflarını ve hariçten aldıği tesirle- rin mahiyetini burada uzun uzadı- ya anlatmak mevzuumuzun dışmda kalır. Türk edebiyatı tarihinin uzun ve mühim bir devrini teşkil etmesi ve Türk zekâsile işlene işlene ken- dine mahsus birçok bedii kıymetle- ri İativa etmesi itibarile bu erlebiya- ta lâyık olduğu mevkii vermekle br- raber onu artık tarihe terketmiş bulunuyoruz . Haydi bir Ümmet devrine ait ol duğu için diyan” edebiyatı adıle yidettiğimiz bu. edebiyatm milli zevkten bu derece mahrum oluşu- İngiliz - İtalyan Yarenliği Çevili Ştalya Basvekili Sinyor Busso İ üni Ingiliz Başvekili Mister (Chamberlain) © bir mektup yaz. mış, İngiliz Başvekili de bu mektu- ba cevap vermiş , Bn iki devlet adamın biribirle. rine yazdıkları mektupların aşk nâ- meleri olmadığını kabul etmekle be raber Ingiltere ve İtalya arasında bir yârenlik devresi açıldığını, bun ların biribirlerile flört yaptıklarımı görmemek te kabil değildir. Bu âşıkdaşlığın sonunda İtalya- nım Mazurka adasından çekilmesi, İngilterenin de Habeşistanm İtal- yaya ilhakmı tanıması gibi netice- ler çıkabilir. Bundan baska Ispan- Yol dahili harbinin iki tarafını ma harip tanımak prensibi de rağbet bulabilir, Hattâ bu neticeler dahi- li formasyonu tamamen at pren- siplere sahip siyasi grupların elin- de bulunan Fransa tarafından bile kabul edilebilir. Yalnız, bu sıralarda bir şey ol- maz: Bir umumi harp. YİNE ÇIN IŞİ: ş ——— — ekinden sonra (Tiençin) de daponlarm eline geçti. Ger Gİ bizim gündelik gazeteler, (Tien- gin) deki Sovyet konsolosanesinin beyaz Rus çeteleri tarafından hır. palanması üzerine Uzak Şark va- ziyetinin vahamet peyda ettiğini yazıyorlar. Hattâ bu sebeple Tok- yoya verilen Rus protesto notası- mın Japonlar tarafmdan reddedil- mesini bir ihtilât sebebi olarak gö- rüyorlar, (Yazan: Burhan Felek) yılan kolorduları, ne de (Tiençin) deki konsolosanesi beyaz Ruslar tarafmdan hırpalanan Sovyet Rus ya, olğun Çin yemişinin susanuş Japon tarafından yenmesine mâni olacağa benzemiyor. Çin bir Japon istilâsma karşı ko yacak halde değil. Dünyanm bü - yük devletleri de kendi hususi iş- lerinin sıkışıklığı yüzünden Japon işine müdahale edecek vaziyette değil, Çin de o kadar büyük bir mem- leket ki; orada herkes için yer bulunabilecektir. ISPANYOL HARBİ: ahili ihtilâl adı verilen Is- panyol harbi şimdi yeni bir safhaya girdi, Bir senedenberi ala ala bir türlü bitmiyen Ispanyol top raklarmın zaptı artık her iki taraf için de bir ehemmiyet arzetmemiye başladı. Çünkü kim İlerlemiş ve arazi kazanmış olsa netice aynı: İs panyollar, Ispanyayı zaptediyorlar. Onun için olmalı ki, şimdi her iki taraf ta kazanç bilânçolarımda ara- zi zaptmdan ziyade hasmı zayia- tmı İleri sürüyorlar, o Geçenlerde Madrid cephesinde yaptıkları ta. arruzda hükümetçilerin 25 bin kişi zaylat verdikleri söyleniyordu. Bu- gün de âsilerin son taarruzda 22 Geçitler Vesaire... cak yol da budur: Muhariplerin, Ka pay ÇIYILI GEÇİTLER: 1 Ağustostan itibaren Köp- rüde karşıdan karşıya her istediğimiz yerden geçemiyeceğiz. Belediye Avrupada olduğu gibi ge- sitleri gösteren iki tarafı çivilerle çizilmiş geçitler yapıyor. Köprüde bir taraftan öbür tara. fa geçmek, hele kadın, çocuk ve yaşlılar için bir ölüm tehlikesidir. Şehrin otomobil sürülebilecek ye. gine kaymak gibi yolu köprü ol- duğu için şoförler istemeseler bile arabalar Köprü üstünde kendilik. lerinden şahlanıp hızlanıyorlar ve piyadelere yol vermiyorlar, Hele akşam üzerleri karşıdan karşıya geçmek için sıra sıra durup fırsat bekliyenlerin hali şayanı merha- mettir. Belediye şimdilik Köprüde böyle “İehlikesiz geçitler, yaptır- makla halka bunun harleindeki yer lerde “ölüm tehlike, sini göster. Miş oluyor, Tabii canının kıymetini ve bu çivilerin neye yaradığını bi- lenler hep buralardan geçecekler. Kalıyor arabalarla, otomobille. rin bu geçitlerde yavaslamalarma, ona da yavaş yavaş alışırlar. Etve rir ki, şoförler bu çivili geçitlerin neye yaradığını hatırlasınlar, Umulur ki; bu geçitler yapıldık- tan sonra artık o sahalar dahilinde otomobil kazası olmaz, olursa bun- larm kazazedeleri diğerlerine na- zaran daha imtiyazlı kazazede sa- yılırlar . 5 mz çarem « Okuyucu / , mektubu / ran arar Yaz Günü Sinemada Sigara İçiyorlar.. Kadıköylü okuyucularımızdan O, 'T. anlatiyor: «— Biliyorsunuz ki, yazın sine- malar çok sıkıcı olur. Havasızlık- tan bunalırsmız. Böyle olduğu hal. de, muhitimizdeki bir sinemada be- lediyece yasak edilmesine rağmen sigara içilmektedir. Hemen he men film seyretmiye gelen herkes, fosur fosur sigara içmekte hiçbir mahzur görmüyor ve ne gariptir ki, sinema memurları da bu vaziye» ti gördükleri halde aldırmıyorlar, Uyanık olan Kadıköy belediye. sinden bu işin önüne geçmesini ri- ca ederim... Bu Ne Biçim Garantili Satış? Kızılcahamamdan K, Yazar İm- zasile yazılıyor : “— Geçen gün bir ahbabım. & vindeki haşeratın öldürülmesi için bir dükkâna gidip üzerinde, (6 ay zarfında bozulursa imalâtanemiz- de bedava tamir edilir) etiketi bulunan tank ve duman pompaların dan bir tane almış, pompa, alındı- ğından 6 gün sonra bozulmuştur. Arkadaşım pompayı aldığı dükkü- na iade etmiştir. Satıcı, pompanın fabrikaya gönderilmesini istemiş ve nihayet bozuk ve yeni iken kiy- meti 50 kuruş olan pompa 65 ku. ruş ücretle postaya verilmiştir. Garantili bir mal alınır da kıy- meti kadar posta Ücreti verilerek Istanbula mı gönderilir? Benim şu garantiye hiç aklım ermedi. Ne dersiniz?,, A emmi nu mazur görmiye çalışalım, Fa- kat on dokuzuncu asrın ikinci ya rımından sonra başlıyan yeni edebi yatımızda da ulusal motiflere kar şı gösterilen alâkasızlığa şaşmâ- mak elden gelmiyor. O dokuzuncu asır ki esi sen bütün Garp âlemi için bir millleşme aarıdır. Ve bu asrın Türk sanatkârları Garp ile az çok temasa imkân bulabilmişlerdir, böyle iken yine edebiyatımıza mil- » M zevki hâkim”kilmıya imkân bu: lamadılar ve bu yüzden tanzimat- la başlıyan yeni edebiyatımız da di- van edebiyatı gibi kozmopolit bir edebiyat olmaktan kurtulamadı. Bugünkü genç Türkiyenin genç sanatkârlarından bütün sanat eser lerimize bu milli zevki, bu milli ru- hu hâkim kılmalarını istiyoruz. Türkler gibi tarihi geniş, efsane ve esatiri zengin bir milletin ede- biyatında kendi ruhu ve kendi zev- ki bu kadar silik kalmamalıdır. Filvâki memleketimizde militleş- me cereyanı kuvvetlendikten sonra. edehiyatımıza bazı milli motifler girmiştir. Faruk Nafizin “Akın, ımda ve buna benziyen daha bir kaç eserde gördüğümüz yeni ruh Türk edebiyatınm kendi karakter rini bulmasma doğru atılmış bir adımdır. Fakat biz Türk sanatkâ- rının bütün sanet dünyasında lâ- yık olduğu mevkii alabilmesi için mill? esatirimize daha kuvvetli bir bağlılık göstermesi lâztmgeldiği ka naatindeyiz Ö nümüzde Oğuz destanı gi- bi, Dede Kurkut hikâyeleri gibi işlenmemiş binbir mevzu var» dir. Şairlerimiz, rossamlarımız, hey- keltraşlarımız bu kaynaklardan is- tifade ederek yalnız bizim için de- gil bütün cihan için alâka uyandi- râcak örnekler vermiye çalışmalı- dırlar . Bu iş elbette kolay değildir. Fa- kat Türk edebiyatının tem milli bir edebiyat olabilmesi için yapıla cak yegine iştir. . Şekle ait bütün pürüzeri halle dilmiş bulunan Türk edebiyatınm asıl ruhüna taallük eden bu işi bi- raz güç bile olsa bügünkü Türk sanatkârmdan beklemek hakkımız dır, esir olmaktan yorulan Yuhları- mız biraz kendimizi dinlemek İsti. yor. Fikrimizce bu muvaffakıyete erişecek olan Türk sanatkâr Türk edebiyatmda hakiki inkılâbı, burü nün Türkiyesine yakışan inkılâbr yapmış olacaktır. İşte bu inkılâbı Türk şalrinden Türk ressamından ve Türk hey. keltrasmdan bekliyoruz. Artık şarkın ve garbin zevkine -

Bu sayıdan diğer sayfalar: