10 Ağustos 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

10 Ağustos 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“ Birheybedolusugümüş - mecidiye çalan tüccar Dün Mahkemede Altı Ay Hapse Mahküm Oldu, Jade : Sultanahmet Sulh Birinci Ceza mahkemesinde dün bir çuval gümüş mecidiye çalanların davasına bakılmıştır. gün evvel şehrimizdeki otellerden birisinde geçmiş ve dün adli- yeye intikal etmiştir. Hâdisenin şöyledir: Çalıp Kaçarken Tutulmuş Hizmetçi Kız Hapse Mahküm Oldu Fatihte oturan yağ tuccarı Rüstem, 22 gün evvel evine Cideli Feride ad- lı bir hizmetçi almıştır. Feride, evvel. ki gün sabaha yakm evde ne kadar milcevherat ve para varsa bunları toplamış, bir iki yorgan almış ve sa- Zeyrekten Unkapanma inerken bir bekçinin nazarı dikkatini celbetmiş ve karakola getirilmiştir. Bu sıra B. Rüstem yataktan kalkmış, sokak 'kapısmı açık bulmuş, Ferideyi göre- meyince hemen sandığına koşmuş ve mücevheratla paraların çalındığını anlayınca karakola gitmiştir. Kara- © kolda Feride ile karşılaşmıştır. Hiz i. r metçi kız, çaldıklarmın hiçbirisini gaklamıya imkân bulamamış ve dün Sultanahmet Birinci Ceza hâkimi Re- gidin önüne çıkarılmıştır. Hâkim, su. çu sabit gördüğü için- Ferideye altı ay hapis cezası vermiş ve derhal tev- 'kif etmiştir. Firardan sonra Bay © Rüstem, aylığmı hesap ederek 22 günlük alacağı hâkimin huzurunda Ferideye vermiş ve: — Al bunu hapisanede harcarsın, demiştir. Meşhur Bir Hırsız Tutuldu İzmit, (TAN) — Bir aydır İzmitte muhtelif hırsızlıklar yapan, bu arada muallim Zeynullahın evini de soyan meşhur sabıkalılardan Düzceli Çer- 'kes Isa, demiryolunda bakkal Abdur rahimin dükkânma arka penceresin- t be Paye? ş EE eşle Sokağa uğramıştır. polise şikâyet ederek Mal- Paralar Sahibine Edildi Bu hâdise iki dün öğrendiğimiz yeni tafsilâtı şimdiye kadar biriktirdiği gümüş me. | cidiyeleri Merkez Bankasına satmak | üzere heybelere doldurmuş ve Istan- bula gelmiştir. Abdullah, Karadeniz oteline inmiş ve paraların emniyetini temin için de heybeyi yattığı karyola nın altına koymuştur. Oda üç yatak- ıdır. Yataklardan birisinde de yine Anadoludan gelmiş koyun tüccarı Bay Mahmut yatıyormuş. Mahmudun Mehmet adlı çobunı da alt kattaki bir odada uyuyormuş, Bay Abdullah, sabahleyin saat 5,5 ta uyanmış, hey- bedeki mecidiyeleri yatak komşula- rının yanında birer birer saymış, ve heybeyi yerine koyarak dışarıya çık- mıştır. Bir, iki saat sonra otele dön- düğü zaman heybesinin boşaldğmı | Anadolu tüccarından o Abdullah, muttan şüphelendiğini de söylemiştir. Mahmut, herşeyi inkâr etmiştir. Ço- ban Mehmet te evvelâ inkâra sapmış, fakat sonra patronu ile beraber me- cidiyeleri Okmeydanmda bir yere gömdüklerini söylemiştir. Polis | ço- ban Mehmetle Okmeydanma gitmiş ve toprağa gömülen 18 kilo 150 gram gümüşü çıkartarak müddelumumliliğe teslim etmiştir. Koyun tüccarı Mah- mudun da Karaköyde sarraf Kuyum. Jesya mecidiye bozdurduğu anlaşılmış tır. Hâkim Reşit, muhakeme #onunda hırsızlığı Mahmudun yaptığı neticesi» ne vardığı İçin kendisini altı ay hap- se mahküm etmiştir. Çoban berset karar almıştır. 821 adet gümüş me- eidiye de sahibine iade edilmiştir. Tramvayda Öldü Tütünciyan isminde bir tüccar dün sabah saat 8,5 ta Kurtuluştan Emin. önüne inerken tramvay içinde ölü- vermiştir. Tabibi adil Enver Karan cesedi muayene etmiş ve kalb sekte- Bir Kadın İcra Kâtibi Mahkemede Vazifesini İhmalinden Muhakeme Ediliyor Dün Asliye Birinci Ceza Mahkeme- sinde Adliye Icra muhüsebesi kâtip- lerinden Bayan Münevverin muha- kemesine bakıldı. Münevver, vazife- sini ihmalden, muhasebe işlerini kar- | makarışık yapmaktan ve bu suretle alâkadarların işlerini geciktirmekten suçlu idi. Dün mahkeme, icra muha- sebecisi Bay Ismeti şahit olarak din- ledi. Şahit şunları söylüyordu: — Bayan Münevver bize ieralardan gelmişti, Icralarda yol tavizatı bulun- duğu için eline maaşından daha faz. la para geçiyordu. Yine oraya geç- mek için bizim işlerimizi ihmal etti, Meselâ bir borçlunun 250 lira borcu varken bu 400 lira gösterdi, 6 kuruş borcu kalan bir borçluyu 176 kuruş borçlu gösterdi. Ben kendisini muha- sebenin her şubesinde istihdam ettim. Nihayet en kolay olan taşra masasi. na verdim, Vazifesi taşradan Istan- bul icrasına gelen paraları bir defte- re kaydetmekten ibaretti, Bu işi de karmakarışık etti ve bunları da Yine tahsisatı olan icra dairelerine £eç- mek için yaptığına kaniim, Bayan Münevver kendisini müdafaa ediyordur — Ben icradan muhasebeye veni gelmiştim. Mesleğimin acemisi idim. Birdenbire işleri kavrıyamadım. Mu- hasebe işlerini yapamadım, Mütesd- dit defalar da bunu Bay Ismete söy- ledim. Yoksa bililtizam hiçbir yanlış yapmış değilim. 'Olan şeylerin hepsi acemiliktendir. Reis tekrar şahide sordu: — Bakınız, bayan, bunları acemi- likten yaptım. Bilerek yapmadım. Bunları da kendisine söyledim diyor? | Şahit şu cevabı verdi; — Verdiğim işler: yapılamiyacak işler değildi. Hele enson verdiğim vazife çok basitti. Taşradân gelen paraları bir defere sıralamaktan iba- retti, Bunu bile karmakarışık etti. Muhakeme bitmişti. Sıra müddelu- muminin iddiasına gelmişti. Müddei- umumi, evrakı mütalea için istedi. Muhakeme de başka bir güne tâlik edildi. Tekirdağ Müddeiumumiliği Tekirdağ müddelumumisi B. Ata, middelumumilik salâhiyeti ile Istan- bula gelmiş ve Istanbul müddelumu. mi muavinlerinden Bay Ferhat ta ay ni salâhiyetle Tekirdağma tayin edi. miştir, Bay Ferhat henüz Tekirdağı- göyle sinden öldüğü neticesine vardığı için gömllmesine müsaade etmiştir. na gitmemiştir. TAN En emin, en rahat, en seri Ankara - Istanbul Yolculuğu m VA Nafia Bakanlığna bağlı Hava Hava yollarınm acentaları: lefon No: 3682) No: 40374) ile Belediye tenbihi hükümleri tatbik edilecektir. cektir. bu sahaya gayet ağır gelmelidir. KE z 10.8 » Vİ <p li KEİ Günün programı — KasiSi | Öğle Neşriyatı i İ Saat 12,30 Plâkir Türk meli 112,50 Havadis, 13,05 Muhtelif | heştiyatı, 14 SON. ia Neşriyatı * Saat 18,30 Plâkia dans 19,30 Konferans Eminönü #983” İdim şubesi nimma Galip BİS“ 8 cukların erken kayata imi hemmiyeti) 20 Nuri Halilin MÜgge Türk musiki heyeti 20,30 Öne ed tarafndan Arapça söylev 20-1 oi. i Rıza ve arkadaşları taramada » KE m7. Bir Kadın MevkufOtdu Evvelki gün Istanbul sinde ihtisas mahkemesinin kararile ve kaçakçılık suçlusu olarak mevkuf bulunan bir bayan, birdenbire hasta- ığa tutulmuştur. Tevkifhane dokto- ru vesaiti bol bir yerde ani ameliyata zum gösterdiği için kadın Haseki kadın hastanesine kaldırılmıştır. Mev kufa orada ameliyat yapılmış, fakat biraz sonra da ölmüştür. Tabibi adil Enver Karan cesedi muayene etmiş ve gömülmesine lüzum gösterm niştir, HMalkev erınde LİSAN DERSLERİ Şehremini Halkevinden- Parasız fransızca, ingilizce dersleri veriliyor Evimizde ikmale kalan çocukların derslerine ve kayıtlarma devam edi) mektedir. Bir an evvel ev kâtipliğine musikisi ve halk şarkıları (Öf İ yarı) 21,15 Radyo fonik dram) ef İns ve Molisande) 22,15 AJANS Tee | sâ haberleri ve ertesi günün Pig 6 mı, 22,30 Piâkla salolar, © ii yolları, Devlet, Işletme Maresinin İğ) peret parcaları, 23 SON, il. yoleu ve posta tayyarelerinin Ankara — Istanbul — Ankara gün- Gintin program özü va « lük seferleri muntazaman deva »dadır SENFONİLER > 4 18 Varşova: Leh Fühermgeğ & A — Ankarada — Bankalar Caddesinde P.T.T. binasında (Te- İİ! 2130 Bükreş: Plikla Senfonüty 5 & : | ser. 22 Milâno Florans: Sadi i B — Istanbulda — Karaköyde P. TT. binasında (Telefon gö! b di kel Calabrinl, i lendelasohn). 2 Ea! HAFIF KONSERLER İ 7.10 Berlin kısa dalgasi” , | müsiki (810; Devamı). Oi İNN a kısa : Plâk m Istanbul Belediyesinden: Berlin kısa dalgası: Eğlence — 10 Ağuston 937 Salı gününden itibaren Karaköy köprüsü ü- (| şiki 945 Barla kıs dilen ge BR zerinde seyrüsefer icabı ve Belediye - zabıtası talimatnamesi Üi| 13: Konser, 13 Berlin e delgi Ni ; ine gö; Eğlenceli musiki, 13,10 BUKİ göre aşağıda yazılı hususat Ss ii 1 1415 Paris | i #a dalgası: Limoj'dan konser 1 Saym Halkın ve bütün vesaiti nakliye sahip- rek retim pa ge i leri ile şoförlerin arabacı ve sürücülerin aşa- İÜ) sernakli, 15.15: Berlin kısa İle £ | ğıdaki maddelere riayet etmeleri ilân olunur. Silezya milli aksamı, 1615 “ep > MU 03 3 kısa dalgası: Orkestra, piyan9'ya | i — Ik köprü üzerinde yaya kaldırımlardan bir taraftan ran, va Berlin e dal iğer tarafa ancak çivi ile isaret edi! ili, ni sesli film musikisi, 1880: “a £ | ğer civi ile i edilen saha dahilinden geçe- Kyovr: Konser. 1830 Roms Ç İl dalgası: Şarkı (Sopran) ve Krgfi 2 — Bütün nakil vasıtaları, bu sahaya geldiği vakit buradan AA > i ea Biga yaya geçen varsa derhal duracak ve yaya gidenler geçtikten M| Meshur vals plâkları J. Siri 5 sonra yoluna devam edebilecektir. nakil 1930: Peşte : Salon or ç ya giri pie ir yakan vasıtaları Mİ 1045 Berlin kısa dalensi: Popi B,, “4880, orkestra konseri. 20.30 Holan a sa dalgası: Filipe JâboratuaTli çk — — | karışık musiki, 21 Varşova: YENİ NEŞRİYAT | radyo orkestrası (Sarki) AE il | reş: Dala orkesizami. 21 4 » Halkbilgileri Haberleri ya: Eğlenceli musiki (Ork ii halkevi dil, tarih ve e-| sopran, saksofon, akordeon). tevkifhanç. | FLİYAt yükeei tarafından her ay çı- | Berlin kısa dalgası: Türino Of yk MEK olan “(Halkbilgisi Haber. | 21.40 Prag kısa dalgası: İri) mazanirm canm v0 Bai yayar 2 İ Renga İZ REY > miştir. celi karışık musiki. 2230 PÜrğ Halkbilgisi Haberleri memleketi -| 7. T. Büvük halk konseri (Bel. mizde çıkan yegine ve çok kıymetli) Aubert, Debussy, Ravel, WE ee | folklor 'mecmuasıdır. Bu ilmi meç. | 22.45 Bükreş: Lokantadan seyi muay: tarihçilere, edebiyaçılara ve a yin ee Cizan di dilcilere tavsiye ederiz. yek ecası. 24.20 Viyana: Beki git Yeni Türk musikisi. il Eminönü halkevi tarafından her) “SALAR, OPERETLER ea ay çıkarılmakta olan (Yeni Türk) 15.35 Roma kısa dalgası: gi ün (56) ncı sayısı çıkmıştır. Bu sa. | parcaları 22 emi ve İ yıda: FL. Namık Orkun, B. Şakir UL- di kltaşır, Tahsin Bangıoğlu, Raşit 22 25 Prag kısa dalgası: si Gökdemir, Hikmet Turhan Dağlıoğ-| sazlar konseri, 22.30: Beri yel Iu, Şerif Hulüsi, Bedriye Yeğinsoy gi | dalgası, Eski oda musikisi ( ai İbi tanınmış imzaların yazıları var - | Triyosu). 22.45: Prag kısı N dir, , Oda musikisi, i Gençlerle münevverleri (#likadar | MÜ vaya eden yazıları toplamış bulunan bu) , 1000 Paris koma ÜRE ga mecmuayı okuyucularımıza tavsiye ein eği ve rumcâ muf ederiz. kili ve türkçe sözlü nesriyât ğ Fadime Bacı! F” Dönbelek bunları söylerken, Kadı: “Bilmez mi- «yim, bilmez miyim efendim?” diyerek başını sallıyor, “Yakut sağ tarafta iki Çavdan şeyhi mânalı mânalı ba kışarak bıyık altından sırıtıyorlardı. Kadı da neden “biyle kaza kaza dolaşmıya mecbur olduğunu bin bis rinci defa izah etti, Ona kalsaydı Abdülhamit zama- nındaki hürriyet mücadelelerinin yorgunluğunu çi- emi için Istanbulda merkezi umumnin bir köşe- sinde çekilip oturacaktı. Fakat merkezi umumideki fir razı olmuyorlarmış. Memleket hâkime, hocaya İmühtaç. Kendisini icbar ediyorlar. Böyle sık sık ka |zaları gezerek bizzat tetkikatta bulunması vatan için "mukaddes bir vazife, bir hamiyet borcu. İ Bu lüfları da Gişitmedim mi! haberim yok mu?) diye bilmukabele Dümbelek tasdik ediyordu. Çay» dan şeyhleri bunun için de bakışıyorlar ve gizli gizli gülümsüyorlardı. Nihayet teravih vakti geldi, Sofa- ye çıktılar. Emamete büyük Şeyh Efendi geçti. Saf- Jar düzülürken kimi sıvıştı, kimi sıkışa kaldı. Namazdan sonra misafirler dağılmıya başladılar. Dünbelek te yeğeni ve iki şeyh İle itizar etti : — Mühim yazılarım var, biraz gidip çalışayım. Malüm ya burada da bize rahat yok. Firkadan bir tahrirat aldım. Lehistan krallığı meselesi için reyimi goruyorlar, Sanki ben olmasam bir karar veremez- dermiş gibi, “Mollalardan biri önde, çifte mumlu fener çekiyor, arkasından da mebus yeğeni, iki şeyh yürüyor. Bun- Jarı da sakosunun altında koca bir lobut olduğu hal- de iri yarı, diğer bir molla takip ediyordu. Karanlık ve eğri büğrü sokaklardan geçiyorlarken birdenbi- re dar bir çıkmaz önünde aykırılamak lâzım geldi. Iki şeyh bir su birikintisi Üzerine konmuş basamak taşlarını süratle geçtiler. Arkadan mebus ta siçra- mak isterken sol ayağı kaydı, kendini toplamak için yana çarpilâr. Ellerile çıkmazın köşesine dayandı, cok sükür. camura basmamıstı. Fakat o ande sol ava- gının yumuşak bir şeye süründüğünü hissetmesile : — Aman! ülen! Diye haykırması bir oldu. Arkadaki müderrisle molla hemen yaklaştılar: — Vay! Of canma! Galiba birşey, ısırdı. Demiye kalmadı, Molla seslendi: — Kelp var, galiba kelp savlet etti. Kelp sözü üzerine iki kardeş telâşla karsiya atladı sr, Telâşlı telâşlı sordular. Bir kelp tarafından 1st- rıldığını söyledi. — Fakat haykırma filân işitmedik. — Balki eniklidir. Yuvasma mı uğradım ne oldu? — Aman tehlikeli olmasın. Fazla Istırap veriyor mu? — Biraz, galibe kan da sızıyor, manhaza geldik demektir. Birşey değil. O kadar sancı vermiyor. Arkadaki Molla: — Ha! diye haykırarak Jobutunu karanlığa havale etti. Çıkmaz sokağın kuytularmdan derin bir inilti geldi, Molla söylenip geliyordu: — Tam kafasına yerleştirdim. Orada duvarda bir in yapmış. Galiba enikleri var ki saldı. Mebus topallıyarak yürüyor ve canımm acismı belli etmek istemiyordu. Eve geldikleri vakit, kendi- lerini ikaz eden kadınlar oldu Emiş telâşla : — Ay! Efendi dayı! dünkü kuduz olmasın? Şimdi hepsini bir telâştır aldı. İki Mollaya seslen, diler : — Giâin şuna bakm. Dünkü kuduz kelp sarı tüylü imiş, kulakları da yırıkmış.. Mollalar hemen seğirttiler. Feneri tuttular, Lo- but tam kafasma isabet etmiş, olduğu yere kıvrıl» mış kalmış. Yalnız tarife uygundu. Lobutlu molla: — Hafız Mamat, dedi. Doğru imiş. Nah bak! Tüy- leri sapsarı, kulakları da yırık. Hafız Mehmet köpeğin ayaklarından tartaklayın- a: — Hele bir bak, dedi. Arka ayakları da kan içinde. Nah işte işte! Dünkü kurşun yarası. Emme dedik- leri gibi iki yerinden deği), kalçasını delmiş geçmiş... Ta kendisi be! Hay canma! 'Telâşlia dönüp geldiler. Soranlara endişe ile boyunlarını bükerek köpeğin söylenilen kuduz köpek olduğunu bildirdiler. Telâş ziyadeleşti. Çavdan şeyhleri itidallerini muhafaza 8- diyorlardı: — Kasabada bundan anlıyan yok mu? Diye sordular. Yine kadmlar imdada yetişti. Bir ta- raftan akan kanları sıcak su ile yıkıyorlar, diğer ta- raftan da konuşuyorlardı: — Derviş Hanımgile haber etsek? — Gı! Derviş Hanim yılancığa bakar, — Berber Murat usta.. — Hecemat değil bu, gı! Hah! aklıma geldi. Elâ dime Bacı! Içeriki odadan büyük şeyh seslendi : X — Doğrudur, birkaç defa işittim, Fadime Baci VE nun ehlidir. Habur salın... Aşağıdaki Mollalara sö” yin, ala gelsinler. ii Fadime Bacı gelinciye kadar, iptidai tedbir 0l Üzere karşılıklı dört dişin açtığı dört irice delik 4 rine birer pürça örümcekle tütün tozu bastırıp Pena halde acıyordu. Şeyhlerin odasma giri: SENE miş başına geniş bir mahrame alarak arkasında? ge” di; — Uvayım azıcık, sancisi geçer. a Şeyhler de muvafık gördüler: & ij — Hakkı var, kan cereyan halinde bulunur © trap mündefi olur. Kuduz dalamasnın korkunç bir tehlike olaf. herkes biliyordu. Onun için telâş etmiye lüzum | dı, Mebus sordu : — Mollalar gitti mi ki? — Hemen © dakika. Nerede ise alır gelirler. Büyük Şeyh — Meraka; endişeye hacet yok çi mucibi telâştır, Emme çaresi, ehli bulunmıya” ler için. Çok şükür burası öyle değil, Şimdi F3 Bacı gelir. Kardeşi söze karıştı: a — Pek ehlidir zahir, bilirim. Mücerrep bir hü dur, w Fakat Mücerrep bir hatun olan Fatma Bae! bii . ortada yoktu. Molinlar kapı kapı dolaşıyor. “ag” li yerde bulamıyorlardı. Çünkü Fatma Bacınn ib ye 8i yalnız kuduzda değildi. Güzel mani söyler, Sİ 8 masal bilirdi. Ondan maada kırık serer, yılanciK ei lar ve sarılık keserdi. Bunların hepsi dualarile ge Ki # b Ğİ ber büyük ninesinden kalma idi, Büyük ninesi? rivayete göre bir Hintli seyyah derviş vermiğe © (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: