8 Eylül 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7

8 Eylül 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

PETROL K Hermis Petrol Diyarının Eski Devirlerde Geçirdiği Günler Bit kampından ayrılaca- lr, İlm akşamdı. Mütehassıs- miş köylnde bir ihtiyar ol- Ryti, Onu tanımadan kamptan ta man söylediler, Merak et- “iyi ,£ 4Y kadar evvel kampta te İş, ölümlerden kurtul- ia ağu işittiğim ihtiyarı m, HYaben tanıttılar: i Dig Segven...” Köyleri Bünahkârr, bugün civar Very na bir otorite olan Ali Seg- Paliğı ber gönderdik. Akşam ka- üceyi ber tarafı sarıyordu. O ge- Rap kadar Ali Segvenin macera 4. Yetimi anlattılar: Dna ven, imparatorluk 20- 40 sene eşkiyalık et- hamdi uâlanmış bir ihtiyardır. köyünde onun sözlinü din- İp,» Yoktur. O, ne söylerse öyle Uk paye Yapılır. Hattâ bu 40 sene- vie kâr işinin tesirile olacak, Yay, , öylerde de Ali Segveni sa- < İki genç evlenecekse, evlen ii, STI Ali Segven verir. Ev Tüy lcak, pazara mâl mi gölü- Yy, * Dİ defa Ali Segvenin fik- ak lâzımdır.” H *nüz aksam oluyordu. Tbti- Yar Ali Segven koşa koşa, kep il geldi, Kampa girer- çeyi nz bilen ihtiyara be- Ta İmdağtam yeri tarif ettiler. Yan, © beni Ahmet Arifle yen. tok Sördü. Korka korka yanımıza Mir, & Üzerine siyah, kalm bir Biz, Biymiş, sakalları aklaşmış, ân bıyıkları sararmış. Göz- Yağ ici gülüyor. Dudaklarında «Ain, “İP titröyis var. Btrafıria en- Vi * Bökiyor, sonra yalvarır gi Bayı, “tini Ahmet Arife çeviriyor. Yih,, > benden çekiniyor, beni bir Sl sayıyor. ing eki kalin sopayr bir kenara bay, ” Kalın kemerinden tütün ta tiy,, XI çıkardı. Başındaki kaske- Möngy v8 Koydu. Diz çöktü. Süley- lag e manlığiyle konuşmıya R » O, anlatıyordu: İY pa artma beraber tarlada buğ Ynatıyorduk. Acele Ahmet tra, Dİ çağırıyor deyince hemen bağ, m, koştum, geldim. Amma ağaya ane varmış. Misafir de ol Bakal haber verseydiniz, şu uzun 1 DİP tıraş ettirirdim. ” A met Arife bu kadar bağlı Öğren gölmasının sebebini sordum. “ © ki, mütehassıs, Ali Seg- Yy, TÜthiş bir hastalıktan kurtar Balya, hayatımı mütehaasısa Vi gi uş. Bunun için Ali Seg- di Şu iddindadır; tir “86 İken, petrol kampına hiç Ai mz Biremez. Fena maksatla Adam buraya yanaşamaz, iyiyi hesabına göre 70.. nüfus — Böre 60 yaşında olduğunu & Yazan: Lâtif Erenel ss a saman m0e 000 KAAN AA omEA8 Aİ “Ra hanpta çalışmalar söyliyen Ali Segven, yavaş yavaş a- gıdı. 13 çocuk babası olduğunu söy ledikten sonra sordum: “-— Neden herkes senden korku- yor? Neden burüyü fena düşlinen bir adam giremez?” Gözlerini süzdü. Durakladı: “— Ben 40 sene buralarda jan- darma ile beraber çalıştım. Beni bu civarm bütün köylerinde sayarlar. Hiç unutmam, bir sabah evimdey- dim, Nahiye müdürümüz Ahmet Bey isminde iyi bir adamdı. Dersa- lip köylinde bazı karışıklıklar oldu gunu söyledi” “Birçok çapulcıların köyleri basıp basıp burada gizlen- diklerini haber verdi, Bunları işitin ce duramadım. Nahiye müdirile be raber yola çıktım. Güneş heniz doğ mamıştı. Köyü sessizce bastım. Şa- kiler benim köye girdiğimi duyun- ca çetenin üzerine atıldılar, Köy al- lak bullak oldu. Hükümet emirleri. ni dinlemiyen, milletin 'malını so- yan, canma kasteden 100 kişi ce- zasını buldu, Ayni Sene içinde İ- di. Büyük harp patladı. Beni de muhtar yaptılar Muhtar olunca, eş kiyalığı bıraktım. Esasen herkes sö zZümü dinliyor, bana uyuyordu, Bu suretle 7 sene muhtarlık yaptım. Kimsenin burnu kanamadı, Sözümü dinliyen köylere birşey olmadı.” Segvenle görüştüğümtüzden bir hafta evvel, Hermis kam pında bir şayia çıkmış: Güya eşki. ya türemiş, bu eşkiya iki jandarma yı öldürmüş... Petrol kampında da tedbirler slm miş, hattâ Ali Segven bu haynli eş- kiyayı tutmak için 50 - 60 kişi ile kamp sahasını çevirmiş ve köylü, nöbetle birkaç gün dar vadilerde bu mevhum eşkiyayı beklemiş, kir, (Tan muhabirinden) — “örü Vedat Ürfi, cenup il- JaPtığı bir seyahatte burs. Alay 8 iki gün kadar katmıştır. neye üzerine B. Vedat Ürfi, * “Melün,, adir eserde rol almıştır. Temsile “Bir millet uya» niyor,, filmi başmümessillerinden A- tıf ta iştirak etmiştir, Müsamere, &- lâka ile karşılanmış ve alkış topla - mıştır. TAN AMPINDA Hâdiseyi Ali Segvenden sordum. “ — Evet, öyle bir haber dolagtı burada. Ne kadar eli sopa tutan genç varsa buraya getirdim. 10 ki- şiyi kampın içine yerleştirdim. Di- ğer 30 - 40 kişiyi de dağlara, vadi. lere dağıttım.” Ali Segvene başımdan göçen en korkulu bir macerayı sordum. Bir an düşündü. Sonra şunları anlattı: “— 15 sene kadar oluyor. Bu ei- varda adi her tarafı titreten All Ra mo adli bir ağa vardı. Zorlu, dişli bir adamdı. Çelik köyünde oturu- yordu, Bir gece Hermisteki evim- de uyuyordum. Ramo köyü bastı de diler. 460 silâhlr evimin etrafını çe virmişti. Köylüler, böyle bir baskın | karşısında ne yapacaklarını biliyor lardı. Ben evimde uğraşırken bizim köyün beş yüz kadar silâhir genci, baskıncıların üzerine saldırdılar,” Ali Segven, elile karşıdaki tepe- leri gösterdi: “— Biz, dedi, şu gördüğün tepe» lere gelmiştik. Onlar da vadiye doğ ru akmıya başladılar.. Kaçtılar, git tiler. O gece, hayatımı zor kurtara bilmiştir. Ramo, çelik gibi, tığ gibi övenesile beni öldürmiye gelmişti. H arbe girip girmediğini sor- dum: zamanda Redif askeri o- ye alayında çalışmış- imi Midyat yanındaki nde yaptım. Iki ay kadar çalıştım. Çok çocuğum olduğu için beni köyüme gönderdiler.” Segven, bir hafta evvel atlattığı müthiş hastalığı da enlattı; “— 35 gün ateşler. içinde yan- dım. Karnım gişmişti. Öksürüyor- dum. Doktor yoktu, ilâç yoktu. Ah met Beyi tanryordum. Kıvrana kıv- ona çaresizlik içinde kendisine baş Yum, Bilmem bir toz verdi. Onu aidım, Perhize de dikkat ettim, 15 gilin sonra turp gibi kalktım. Ali Segven, bütün bu konuşma- lardan çok memnun olmuştu. Sevi- niyordu, İçinden geldi, dedi ki: “— Size milli oyunlarımızı da gös tertirdim, Fakat kızların hepsi yay Iada, Buğday biçlyorlar. Beş gün sonra işlerin arkası almır. Hepsini toplarım. Oyanlarımızı görürsü- nüz,” Akşam olmuştu. Her taraf kara- rıyordu. Ihtiyar Ali Segven, elimi sıktı, Allaha ısmarladık derken, Ah met Arife meftun meftun bakıyor. du. Bir anda akşam nümazinı ha- tırladı. Elindeki sopasını sallıya- rak, koşa koşa köyün yolunu tuttu. Kampta, mütehassısların ara - #ında geçirdiğim < birkaç günlük misafirlik, bana bir buçuk aylık Şark seyahetimin en © unutulmaz arkadaşlarını tanıttırdı. Keşke bi- raz daha vaktim olsaydı da bu sa- mimt muhitin havasını daha derin teneffüse imkân bulsaydım... Pet- rol kampındaki tetkiklerim #tra- sında yardımlarmı — esirgemiyen petrolcülere teşekkür etmek, be- nim için vazifedir. İyarbekirde Bir Müsamere | Malatyada inşaat Faaliyeti Hızlandı Malatya, (TAN) — Burada canlı bir bayındırlık hareketi vardır. İstas yonu ve İstasyon mahallesini şehre bağlıyan büyük caddenin inşaata ha zaretle devam edilmektedir, İstasyon caddesi üzerindeki İplik fabrikasınm inşaatı da ilerlemiştir. Bu yıl Malatya lisesinden 21 genç mezun olmuştur. “Talebe sayısı gün- den güne artmaktadır, Lisemizin, mo dern bir binaya ihtiyacr vardır. ğ © ANTEP PARTİSİNDE Gaziantep, (TAN) — C,. H. P, ve Halkevi işlerini teftişe memur Mar. din saylavı Dr. Rıza Levent gelmiş ve Partide teftişlere başlamıştır. Bura dan sonra #aylav ispektör ilçelere gi- decektir, —e— MERZİFONDA BİR KURS Merzifon, (TAN) — Burada mua limlere mahsus olarak yazı, müzik ve terbiye tedris kursu açılmıştır. HÂDİSELER KARŞISINDA ÇİZGİLER AMERİKAN KARİKATURU . ITALYAN KARİKATÜRÜ Mister Eden — Insanlık nama yalvarıyorum.. Kardeş maharebesin- den vazgeç. Demirlerinizi bize ve- . AMERİKAN KARİKATÜRÜ Filistin meselesi: Bir deve üstünde üç yolcu: ingiliz, | Arap, Yahudi... . AVUSTURYA KARİKATÜRÜ iye mecbur oldu. Fotoğraflar üç dört — Çinli çocuk — Baba,, Baksana!, Bu adam yine göründü. anana ANLAYIŞ! Çine seyahate giden bir Bayan, orada insanlar tarafından çekilen çift tekerlekli el arabalarını görünce çok hayret etmişti. Memleketine dön düğü zaman: — Çini nasıl buldunuz? diye sor- dular, seyyah Bayan: — Hayret! dedi, o kadar garip bir memleket ki beygirleri bile insana benziyor. . FOTOGRAFTAKI KERAMET! Bay Emest fotoğraf çektirmeye si- nirlenirdi. Fakat karısı onu o kadar zorlardı ki Bay Emcet, nihayet fo- toğrafçıya giderek resmini çektirme- gün sonra geldi. Bay Emcedin karı- sı; — Aa! dedi, bu da ne?.. ceketinde tek bir düğme yok. Bu nasıl fotoğ « raf?.. Bay Emcet güldü: — Altı aydanberidir ceketin düğ- mesiz olduğunu nihayet fotoğrafta görebildin ha? . MIKROP! Öğretmen sağlık bilgisi dersi veri- yordu: — Çocuklar, dedi, köpekleri, kedi. y leri ve bilkassa kuşları sakın öpme- yin.. çok fenadır! Yedi yaşmda bir cırcır kalktı: — Bay öğretmen dedi, halam kö- peğini her zaman öperdi! Öğretmen sevindi. Sınıfa canlı bir misal gösterecekti: — Peki, dedi, sonra ne oldu? Ayaktaki yavru büyük bir sami- miyetle; — Sonra Bay öğretmen! dedi, kö- pek hastalanarak öldü, gitti. — rl. . ÇOK GÜZELMİŞ! Bayanlar bir araya toplanmış, el- biseye ve erkeklere dair könüşuyor- lardı. Bayan Şefika Susmaz yüksek sesle: — Benim kocam! deği, çok müs. riftir, Ona bir kutu kurabiye yaptım. beni fena halde Mu HAYVANAT BAHÇESİNDE m a 5 — Bayan.. lütfen şöyle bir tarafa çekilin de filmi biz de görelim. IŞIN IÇYUZU Küçük Doğan odadan ağlıyarak dı şarıya fırladı. Annesi karşıladı: — Ne var? diye sordu, neden ağlı- yorsun? — Babam içeride duvara çivi çü arken çekici patmağna vurdu. — Ee.. insan buna ağlar mı yay. rum ? güler! — Ben de öyle yaptım da babam dövdü, . EN KUYVETLİ SİLAH! Karı koca karanlık bir ormandan geçiyorlardı. Karısı: — Bana bak, dedi, şimdi karşımıza bir haydut çıkarsa ne yaparsın? Kocası gülümsedi: — Sen yanımda olduktan sonra, dedi, hayduttan mayduttan kork- mam kl, * NEDEN KAÇTILAR? Dişçi birdenbire sokağa fırladı. O- rada gördüğü birisine: — Bayım, dedi, kapının zilini ça- larak-kaçan çocukları gördünüz mü? — Kapmuzı çalıp kaçanlar çocuk Içinden bir tanesini © yedi. Ötekileri değildi. arkadaşlarına dağıttı... -—— —U. A yy — Yüzleri sarılı iki Bayan!,. DEĞİL Mi YA? — Haarn!.? Mahalleye yeni taşındılar. Eve yer- leşirlerken, Bayan kocasına: — Dikkat ettin mi?. Komşuların ne otomobilleri, ne radyoları, ne elek trikli süpürgeleri, ne de piyanoları var... Kocası boynunu büktü : — Evet amma, dedi, mutlaka paraları vardır. Onların da . 'TABANSIZMIŞ — Dişçi nasıldı? Canmi yaktı mı? — Canımı yakmadı amma parma- ğını ısırdığım zaman çok fena bağır- dı, tabansız adammış doğrusu!,. * l BEN NEYİM? 30 yaşında olmakla beraber kafa- | sını İşletmesini bilmezdi. Bir gün bir| #ie rakmm başıma çökmüş, derin de- rin düşünüyordu, Kaşları da çatık muştı, Bir arkadaşı sokuldu: — Yahu, dedi, nedir böyle dalmış- zn? — Sus be birader! Kız kardeşimin bir çocuğu olmüş. — Iyi ya Allah bağışlasm oğlan mı, kız mı? ! — işte ben de onu düşünüyordum. Oğlan mı, kız mı? Ben âsyımıol. dum, hala mı?.. Pen neyim.? . HARARETLE MUCADELE — Bir kalıp buzu ne yapacaksm.. Bir kilo getirsem kâfi değil mi? — Hayır, hayır bir kalıp buz ge- tir. — Tuhaf şey? — Neden tuhaf olsun? Yazı ma- samin gözüne (koyarak serin gerin calışıcağım. - —*». . Wi BAYAN — Sizin bizinci kocanız hakikaten gok güzel ve kibar bir adamdı. Erken öldüğüne yazık oldu, — Evet haklıam, Dördüncü kocam da senin fikrinde idi, . BAYANLA KURKÇU Bayan — Bu kürkü yağmurda da giyersem bozulmaz ya?.. Kürkçü — Tabii bozulmez baya. nım, Tilki de dağdayken şemsiye ile gezmiyordu ya. ŞİMAL KUTBUNDA Yürüyen Buzlar Üstünde Şimal Kutbunda sabih büz parcan üzerinde kurulu Sovyet İstasyonun» da kışlıyan heyet tarafından son gün- erde Moskovaya şöyle bir rapor gön derilmiştir: “Son on beş gün içinde, üzerinde bulunduğumuz buz parçası, orijinal bir devir yaptı. Bugün halen, bundan on beş gün evvel yani 30 Temmuzda bulunduğumuz noktaya döndük. Buz parçasının bi tarafı, buraya yerleştiğimiz gündenberi açıktır. Banı yerlerde burasının genişliği 50 mef- reyi geçmektedir. Papanin ve Şirşov, | kauçuktan mamul sandalımızla bu a- İçıklıkta uzun bir gezinti yaptılar ve | bankizin enteresan ve sarp sahilleri. İ nin fotoğraflarını aldılar, Uç defa, büyük bir memnuniyetle, büyük deniz foklarının gözüküşünü müşahede ettik, Evvelce de düşün- düğümüz gibi, bu husustaki bütün nazariyelerin âksine olarak, kutba, | yakın şimal mntakalarında bankiz- ler havalisindeki hayat, nevvi ve fanliyetli bir surette tece etmiş bulunmaktadır, Son zamanlar. da, denizin derinliklerinde biolojik ilk “ baharım başlangıcını kaydettik. 3000 metre derinlikte ufak bir deniz yıldızı yakaladık. Etrafımızda çok defa mar- tilerin uçtuklarını görüyoruz. Şurs- sını da bilhassa kaydetmek isteriz ki Bon zamanlarda ufak yavruları ile bizim bulunduğumuz buz parçası Üze- rine gelen bir dişi ayınm ziyaretini kabul ettik. Bütün bunlardan da anla şılacağı veçhile, merkezi Arktik, ha- yat bakımından oldukça enteresan- dır ve hiç te tamamiyle hali ve ıssız © değildir, Istasyon şefi, fok balıkları © görüp yakalıyabilmek için saatlerce buzun ortasında açtığımız menfezin başında beklemektedir.,, çok müte-

Bu sayıdan diğer sayfalar: