24 Kasım 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

24 Kasım 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

az 24.10.9357 TAN Gündelik Gazete BAŞMUHARRIRI Ahmet Emin YALMAN TAN'ın hedefi: Haberde, fi kirde, her şeyde temiz, dü- rüst, samimi olmak, kariin gazetesi olmıya calısmaktır. e Miki ui Eş GUNUN MESELELERİ | Münakaşa Terbiyesi “b. o. 0. Hallımızda Münakaşa Terbiyesi Halkımızcı gazetelere karşı yörü- şiüle büyük bir değişiklik ve büyük terbiye tekâmülü var, Oamhuriyet'in son küfürlü meşri- yatı üzerine her taraftan okuyucular telefonla, mektupla, şifahen bize © Yazılardan tiksindiklerini ve okumu- ya tahammili edemediklerini bildir- diler, Münokaşanm küfürlüsü Meşruti- yetin ilk senelerindeki matbuata ye” raşırdı. Bugün artık siyasi terbiyesi tekâmül etmiş Türk okuyucusu bU kabil küfürlere tahammül edemiyor. Gazetelerimizi de, gazetecilerimizi de terbiye ve ıslah edecek olan hak Kan bu terbiyesi ve doğru görüşüdür. . > i.e Fotoğrafla Türkiye Hayatımda idenlize ettiğim işler- den biri de Türkiyeyi tanıtan zengin bir eser neşretmekti. Türkiyeyi tanımak istiyen yaban- cılara Beyoğlu fotoğrafcılarmdan, tahrif edilmiş kötü resimler gönderi- lirdi. Bu fotoğrafları bir defa gör- mek, Türkiye namma yapılan pro- Pagandanm fecaatini anlamıya kâ- fiydi, mi gin liğin, ar kiyeye ait malümat ve fotoğraflarım tedariki idi, Şuradan buradan gön- derilen kartpostal boyunda mânasız Tesimlerle ihtiyacımızı tatmine mec- bur olmuştuk. Bu tecrübe bana “en az tanıdığımız memleket Türkiye- dir.,, Sözünün nekadar doğru oldu- ğunu ispat etmişti. Matbuat Umum Müdürlüğü fotoğ- Taf kısmını halletti, Mütehassıs bir fotoğrafçıyı memleketin dört köşe sinde dolastırarak birer sanat eseri mahalli renklerine ait aradığınız her resmi ve bu resimlerin en güzellerin! m yonunda Müdürlük bununla da kalmadı. Bu fotoğrafların en seçilmişlerinden mii- rekkep bir albüm vücude getirdi. Ve bu albümü, Avrupada bastırarak me- fis bir eser halinde ortaya çıkardı. Fotoğrafla Türkiye bize Türkiyeyi fotoğrafla tanıtan ilk ve en mükem- mel eserdir. Matbuat Umum Müdürlüğünü bu hizmetinden dolayı tebrik etmek va- tani bir borçtur. TAN Kırlı işlerle mücadele etmekten yılmıyorum kuyucularımdan özür dile. rim. Biraz kendimden bah- sedeceğim. Eğer ortada memlekete ve umuma alâkası olan bir mesele bulunmasaydı bunu yapmazdım. Fakat böyle bir mesele vardır. Cum- huriyet gazetesi sahibi B. Yunus Nadi bunu ortaya atmıştır. Açık bir surette münukaşa edilmesi, mem- leketin siyasi ve içtimai hayatın- daki olgunluk bakımımdan fayda- Idır. (TAN)da Nadinin menfaatine dokunacak yazılar çıkınca Cumhu- riyet gazetesinin sütunlarında ev- velâ (Teşkilâtı Esasiye Kanununun Türklüğü) filân diye tehditi ima- lar çıkmıştır. Bunlar beni süstür- mıya ve korkutmiya kifayet etme- yince B. Nadi, gazaba gelmiştir. Çiğnenen menfaatleri ve yüzünden sökülen maskesi sebebile şahlana- rak şöyle demiştir: — Son sus, sen Türk değilsin. in. Ağzmı açmıya hak- Derebeyi hitabmdan sinirlenen bu 218, derebeylik sıfatına nekadar lâyık olduğunu isbat bususünda o kadar ileri gidiyor ki, bir vatan- daşa Türklük sıfatını alıp vermek» te kendinde bir hak ve “imtiyaz vehmediyor. Bay Yunus Nad', hana Türklük sıfatını çok görmekle ve (dönme) demekle ne kvstediyor? Bunu şöy- le bir araştıralım. Ğ edlerim üç asırdanberi Türk ve Müslüman camiasında yer almış, hep devlet hizmetinde ömür geçirmiş insanlardır. Bu ca- miaya İlç asırlık bir bağlılığı ve hiz- meti acaba kaç kişi filen isbat e- decek vaziyettedir. Baba &VTİK Jânik. Akan Rage ğlinni ezik ve ân hocası sıfatile usun seneler, müs- takbel ordu erkânma muallimlik etmiştir, Hayatının en büyük şeref hissesi, Atatürke dört sene hoca- lık etmiş olmaktır, Devlet memu- riyetlerinde kırk senelik temiz hiz- meti olduktan başka Abdülhamidin en istibdatlı günlerinde Selânikte Mütalea gezetesini çıkararak O za- man için çok kıymetli bir tenvir vasıtasını yaratmıştır. Fikretin (Kılıç) gibi, (Bahar olsun) gibi, Servetifünunda çıkamıyan oya- zıları,, o Cahiğin kavgaları, ye- ni gidişi müdafaa eden en müna- kaşalı yazılar (Mütalen)da çıkmış. tır. Büyük babam slay emini Emin Efendidir, Çedlerim vi e Hasan Ağs vardir ki, ili Gizl dalaveralarile dolu bir devirde bahıriyede Kurduğu dü- rüst ve intizamlı idareden Cevdet tarihi takdir ve saygı ile behseder. Türk ve Müslüman camiasına a- sırlardanberi süren bir bağlılığa ve hizmete rağmen ortad& (dönme) diye bir kelirne kalmasının sebebi, Selânikte yaşıyan birtakım vatan. daşların kız alıp vermek suretile i- mumi camiaya karışmı kara cehalettir. Bunu, encak Os- manlı İmparatorluğunun durgun, tefesslih etmiş içtimai hayatile i- zah etmek kabildir. abamın nesli bu itiyadı yık- muya başladı. Ondan sonra- ki nesil, secaletin ve geriliğin mah- sulü olan itiyada karşı şiddetle is- yan duydu. Akrabası arasında be- ğeneceği bir kız varsa bile bumu al- miyarak evlenme yoluyla Umumi camiaya karışmıya” Bugün eski köhne içtimal şartlar en küçük bir izi bile kalmamış, me- #ele uzak bir tarihi hatıra haline düşmüştür. Böyle olduğu halde lâik ve ileri Türkiyede neden bu hatırayı gö w—— — — Yazan: Ahmet Emin Yalman — . müldüğü yerden çıkarmak istiyen bir Yunus Nadi zuhür edebiliyor Çünkü ortada kırılmış hususi meh. faatler vardır. Ben (dönme) sözü- mü hays''mda çok mahdut defalar işittim, bunu söyliyenler, hep Türk vatanın, Türk milletinin umumi menfaatleri namma açtığım müca- delelerde menfaatine dokunulan a damlardı. Harp zamanmda harp zenginleriydi. Mütarekede Sait Mol- la ve Refi Cevattı. Şimdi de Yunus Nadi bu kafileye karışmıştır. Nadi: “Gazetecilikten çıkmalı!,, diye bağırarak süküta olan şiddetli ihtiyacını temine uğraşıyor. Gaze- tecilikte kimin hakkı ve veri olma- dığmı ayrica araştıracağım. Evvelâ şu garibeyi anlatayım: Ban gazeteciliğe bugün girmiş de- Zilim. Adeta gazeteci doğdum, Do- kuz yaşında (Eİ Matbaası — Baş. parmak ve Şürekâsı) firmasile (Ni- yet) diye bir yazma gazete çıkar- mıya başladım. Türk gazeteçiliği- ne filen otuz senelik hizmetim Yar dre Bu esnada tesadüf beni senelerce Yunus Nadi ile dirsek dirseğe ge- tirdi, (Dönme) diye beni ayrı tüt- mıya, (Türklükte ve gazetecilikte yeri yok) demiye, çok gariptir ki, bir dakika bile ihtiyaç duymadı. Harp zamanmda o Matbust Cemi- yeti Reisi iken ben cemiyetin umu- mi kâtibi idim. Beraber çalıştık, yakm bir arkadaşlık için de ber8- ber vakit — geçirdik. o Bans kardeşçe bir lisanla yazılmış mek- tupları çoktur. Maltadan kurtulmar mız takarrür edince bana:“Yaşasın yeni kazanılmış hürriyet. diye tel graf çekmek ve samimiyet göster” mek ihtiyacını duydu. Ermeni kaçakçılığı meselesinde adr çıkınca bunu örtbas etmemi benden istedi. Umum! menfante ait bir meseleye ealist arkadaşlık kir rıştıramadım. İstediğini yapama - dim. On sene süren sıkı ve sami- mi bir erkadaşlıktan sonra ilk de fa aramız bozuldu, Ben garetecilikten ayrı düşün ce Nadi defalarla: “Benim gazetem- de yerin daima hazırdır, Gazeteci” liğe avdet ihtiyacını duyduğun 8a- nivede derhal gel.,, dedi ve gazete” eiliğim hakkında takdirli bir dil kullandı. Daha garibi var: Ben Vakit g8” zelesinden #yrılıp (Vatan)ı kurdu” Bum zaman Mehmet Karataş İs - minde bir adamm dönmelik hak- kmdaki bir beyannamesi üzerine # ki ortaklarım benim aleyhime, tap” kı bugün Nadinin yaptığı gibi, h- cumlarda bulundular. O zaman N8- di: “Bu ne rezalet? orta” Ya atıldı ve prensip namina, Vakit'e karşı şiddetli bir mukabil hücum yaptı, Menfaat meselesi karşısın- da bir adamın kendi kendini bu ka- dar inkâr ve tekzip edebilmesi İĞ- renilecek bir şeydir, B en övünmek itiyadında olan bir adam değilim. Fakat Ni- dinin yazıları karşısmda bir defa cık kaide harlelne çıkacağım. Türk vatandaşı ve gazeteci sıfatile g& ağ hayatta vatana, e > ayranı olduğum Büyük , di vicdanıma ve en sıkı bir meslek temizlik ve ideline sadık kaldım. Vatan ve meslek mücadelesi içinde ği La | Otuz sene içinde gazetecilik namına menfala- ra gittim, zindanlarda yattım, fakat bunları fe- | dakârlık saymıyorum. Vazife icabıdır. Memle- | ket ve meslek hesabına yaptığım bir tek fe- dakârlık vardır: O da "dönme, hitabına maruz kalacağımı bildiğim halde kirli işlerle | | mücadele etmekten yılmamaktır. | e « ———— —e ma da, her Türk yavrusuna da ör. nek gösterebilirim. Amerikada tahsilde bulunduğum dört sene içinde yalnız tahsilimi gö- 2 çarpacak bir şekilde yapmakla kalmadım. Gazete yazıları ve kon- feranslarla, Türklüğü tanıtmıya ve sevğirmiye, her Laraftan gelen pro. , pagandalara karşı durmıya uğraş trm. Doktora tezi diye “Türkiyede terakki hareketinin bir ölçüsü sr fatile Türk matbuatı,, serlevhasile bir kitap, bir tez şeklinde kalmadı. Ayrıca basıldı ve bütün Ameriks gateteleirnde uzun uzadi- ya bahis mevzuu oldu. Karneci müessesesinin, harbin İçtimai ve iktisadi tarihine dair neşriyatı arasında “Cihan Harbin- de Türkiye” ismindeki ingilizce ve harp zamanında Almanyada Gotha matbaasında çıkan “Türkiye” adi almanca eserim de ayni şekilde karşılandı, Avdetto üniversitede Ziya Gök- aipe muavin oldum, Müllkiyede is- #atistile muallim mrnsinğine geç. tim. Az konma her iki miessesede istatistik profesörü oldum. Ali Ke. mal, Maarif Nazırı iken beni çıkar. mak için istatistik dersini üniver. siteden kaldırdı, Bir taraftan da gazeteciliğime kavuştum, Tanin'in harp muhabiri sıfatile harp cephelerini dolaştım. Garp cephesinde hiçbir Alman harp muhabirinin yapmadığını yaptın. Diksmuttan Pöpaz ormanma kadar bütün cepheyi en ileri siperlerde baştanbaşa dolaştım ve Verdun ü- zerinde bir Alman harp tayyaresile uçtum. Okuyucuya; “Bulutlar a- rasında harp muhabirliği, diye bir makale hazırlamak için canımı sö- ve seve tehlikeye koydum. Tani yazı işleri müdürlüğün - den Sabah, sonra Vakit başmuhar. rirliğine geçince harp harszlikle. rına ve dalaveralarma karşı gaze- tecilik cephekindeki yegâne mü- cadeleyi açtım. Menfaatlerine do- kunan harp zenginleri: “Dönme, diye bağırdılar ve kıyamet kopar- dılar. Mücadelemde bir saniye için sarsılmadım, Fakat temizlik isti - yenlerle ve vatanı sevenler tarafın. dan da çok teşvik gördüm. Bu a. rada Celâl Bayarın admı hürmetle anarım, Bir gün Emniyet Sandığı karşısındaki (Vakit) matbaasmm yeğine yazı odasına kadar Osman zade Hamdi ile beraber gelerek ba- na tz6 Cesaret ve şevk verdi, Harp zamanında İttihat ve Te- rakki sistemine en çok hücüm e- den adam olduğum halde Mütaro- keden sonra İzzet Paşa hükümeti. ni candan tutan, Ittihatçıları hak. sız bücumlara karşı koruyan, milli birlik ihtiyacını ileri süren yeğüne gazete benim gazetemdi. Saraya ve İtilâfçılara karşı per. vasiyca ateş açtım. Bir taraftan da Istanbula gelen her ecnebi muhahi- rin arkasma düşerek etrafımızda. ki abinkayı kırmıya fedakârca uğ- raştım. Bu sirada Salt Molla ve Pehlivan Kadri, tıpkı bugün Nadi- nin yaptığ: g:bi “Dönme, dönme!,, diye bağırıyorlardı. Netice olarak evvelâ İstanbulda tevkif edildim, Sonra Kütahyaya slirüldüm, Daha sonra da ömrilmün iki yılmı Malta zindanlarında geçir. dim. emlekete dönünce milli hü- kümet bana Matbuat ve İs- tihbarat U. M. Jüğünü teklif etti, | Mili mücadele esnasındaki bu bü- | yük itimat ve sevgi eserine çok se- vinmekle beraber ancak gazeteci | sifatile hizmet etmek istediğimi, gazeteciliğin benim için bir basa - mak değil, hayatts son gaye oldu- ğunu anlattım. Ankarayı ilk ziya- retimde beni Vaşington sefirliği i- | çin hazırlamak arzusu olduğunu, fırsatı kaçırmak yazık olacağını an- | Isttılar. Gazeteciliğe bağlılığımda wsrar ettim. En büyük mükâfatım, Atatürkün çocukluk senelerinin ve | uzun mücadele hayatınm heyecanlı hikâyesini kendi ağzından dinlemek ve yazmak oldu. Sonra Gerp Cep- hesini baştanbaşa dolaştım. O si- | rada hiçbir gazeteciye gösterilmi. yen bir itimat ve yakınlık gördüm, Lozan konferansı sırasında da B, Hüseyin Bektaşla beraber müter- cim sıfatile İsmet İnönünün maj- yetinde bulunmıya memur edildim. Gazeteci sıfâtile hâdizeleri takip e- debilmek için özür diledim. Lozan sulhünden sonra gazete - lerde bir münakaşa devri başladı- ğı zamin ben umumi menfaat pren- #ipinin ve demokrasi düşünceleri- nin sevkile yazılar yazdım, Görüş- Terim belki de bazı anlıştı. Balki de istikrar bakımından zararlı idi, Fakat bur list bir gazete cilik yurt sevgisinden başka hiçbir zaman, hiçbir saiki yoktu. Baz: gazeteler kapatıldığı zaman (Vatan) istisna edildi, Büyük bir satış sahibi oldu. Bunu çekemiyen- Jer arasmda en evvel Nadi vardı. Higbir tezvirden geri kalmadı, Bir kusur diye bahsettiği İstiklti Mah- kemesine çağrılış, en ziyade onun uğraşmaları neticesidir. Mahkeme ÇoK WET ölürak men'i muhakeme kararı verdi ki.bünün mâhast “or- tada muhakeme edilecek suç yok, demektir, Ankara İstiklâl Mahke- mesine de şahit sıfatile çağrıldım ve orada Ali Çetinkaya İle Necip Aliden mesleğine sadık ve temiz bir 7 SERSERİ KÖPEKLERLE MÜCADELE (Günlük fıkramı, yazmadan evvel Cumhuriyet gazetesile ara- mızda çıkan münakaşa hakkın. da birkaç söz söyliyeyim. 14 se- nelik bir muharririm, Amerika- daki tahsil hayatımdan başlıya- rak bugüne kadar bu memleke- te kalemimle, vücudümle, kad- rimce hizmet etmişimdir, Yap. tıklarımı saymak, şahsımdan bahsetmek © küçüklük O olmasa bunları sıralardım. Fakat bir memleket meselesi yüzünden aramızda çıkan ihtilâfı, şahsi. yat vadisine dökenlerle münaka- şaya lüzum görmüyorum. Bana dönme ve komünist gibi haka- retlerden sonra, dünyanın en lağır ithamını yapanları, tertemiz hayatıma vatan haini gibi dün- yanın en çirkin lekesini sürmek istiyenleri Cümhuriyet mahke- melerinin adaletine havale edi- yorum.) * Dünkü gazeteler belediyenin serseri köpeklerle mücadeleye giriştiğini ya- yorlar, Kış gelince bunlar şehre iner, şehrin huzur ve sükünunü bo- zarlar. Zaten medeni bir memlekette böyle serseri köpeklerin dolaşması vaki değildir. Bunları her memleket, © zabıt ve rabıt altma almış, şehrin ha- zur ve sükününu bozmalarma meys dan bırakmamıştır. Istanbul seneler- denberi uğraştığı halde sokakları ba serseri köpeklerden temizliyememiş, şehri onlarm şerrinden ve pis man zarasından kurtaramamıştır. Fakat, bu serseri köpeklerden baş- ka bir de serseri kediler vardır. Bun- Wr mahalle aralarda sürü sürü gezer, mahallenin huzur ve sükünu. gazeteci sifatile nezaket ve ilüfat gördüm, Bugün gazetecilikte idealim, mes- leği iş gnzeteciliğinden temizlemi- ye ve hükümetin ve milletin itima- dma lâyık bir hale getirmiye ken- di kudretim dahilinde uğraşmaktır. Nadi hakkında yazilar, bu idenlin telkin ettiği bir mücadeledir. Her taraftan şu sözleri işittim: — Çirkefe taş atma. İyi amma çirkefe taş atmak ve bunu kurutmak fedakârlığın: göze alan adamlara da ihtiyaç vardır. en güzetecilik mesleği namı- B na menfaları dolaştım. Zin- 'danlarda yattım. Fakat bunları bir fedakârlık saymıyorum. Tabii ver normal bir vazifedir. Memlekete ve gazeteciliğe karşı bir tek fedakârlığım vardır ki, © da hususi menfaatine dokunülanla- rın dönme) diye iskât usullerine başvuracaklarını ve yaygara kopa” racaklarmı bildiğim halde kirli iş- lere'kadar mücadeleden yılmamak- tır, Bir cemiyetin büyümesi, içine ye- ni unsurlar alması ve inkişaf et mesi demektir. Bügün her modern cemiyet, yeni fertleri kendi kültü- rüne uydurmak için sayısız Teda- kârtıklar yapmakla meşguldür. Bü- nun aksi şekli, adam ve enerji kay- bitmek ve bir Tibet mubitinin ipti- dailiğine dönmeyi istemektir. Ced- leri, iç yüz senedenberi Türk ve Balıkesirde Kız Kaçırma Vakaları Balıkesir, (TAN) — Çağış nahi. yesinin Nergis köyünden Mehmet ça vuş kızı 12 yaşında Hatice ayni köy. rsı Emine, Mustafa oğlu Alİ, Rıza b oğlu Ibrahim, Hüseyin oğlu Şuay İbrahi oğlu Ali taraflarından kaçı mıştır. 5 Küpeler nahiyesinin Macarlar kö. yünden Halil onbaşı kızı 10 yaşında Havva da Karamanlar köyünden A. rif oğlu kara Mehmet tarafından ka. çırılmıştır. mıştır. Bakırköy Barutgücü Alanındaki Maçlar 1—Pazar günü gayrifedere Klüpler 3 şampiyonu Kadırga gençler gücü Aa takımı ile Barutgücü A takımı saat 15 te, ie 2 — Şafakspor A takımı ile Ba» rutgücü B takımı saat 13,30 da, 3 — Şafakspor B takımı ile Barut. Müslüman camiası içinde devlete | gücü genç takımı seat 11,30 da kap. hizmet eden, kendisinin memleket | şilâşacaklardır. . ve mesleğe olan hizmetleri &rasın- da Cumhuriyet gazetesinin bütün gayretlerine rağmen ilişilecek hiç- bir nokta bulunmıyan bir Türke: “Senin Türklüğünde şüphe var, Çe- kil, git!,, diyen adam, ancak kirli işlerinin çorap söküğü gibi meyda- na çıkmasından korkan bir Yunus Nadi olabilir. Bütün saçtığı çamurlara rağmen Nadiye kızmadım, kizâmedım. Be. nimle beraber gazeteyi okuyan bir ————.. arkadaş köplrüyordu. Bendeki sü, künetin sebebini sordu, Dedim ki: — Eski bir İngiliz âliminin hikâyesi var, Ben de onun gibi b reket ediyorum. Bu âlim hiç kız. mazmiş, Sebebini sormuşlar, Şu i cevabı vermiş: “Centilmen olan a- dam beni kızdıracak bir Sey yap- maz. Centilmen olmıyanm ğine ve yaptığına da ben kızmam.,, © Kn YEN di li Her iki vakanm failleri yakalan. söyledi. | i si # ?

Bu sayıdan diğer sayfalar: