28 Kasım 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

28 Kasım 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TAN Mahkermelerde Malzeme Kaçakçılığı Elektrik Şirketi Aleyhine Yeniden İki Dava Açıldı Elektrik Şirketi aleyhine iki yeni dava daha açılmıştır. Bunlardan bi- Ti, Anadolu yakasında kullanılması Yâzım gelen 750 bin liralık muaf eş- yayı Rumeli tarafında kullandıkları için şirketin yedi şefi hakkında açı- Yan dava ile birleştirilmiştir. Diğeri, heniz beşinci ceza mahkemesi müd- delumum!liğindedir. Dün beşinci ceza mahkemesinde gö rülen yeni davaya göre, şirket, Sat- gazel, Satye şirketlerine ve husu- #i şahıslara Anadolu tarafımda kulla- mılmak Üzere gümrüğü affedilen mal zemeyi satmıştır. Yalnız bu ikinci davanın suçlu adedi dokuzdur, Eski davadaki Jan Lazayan, Kileri, Ha- gim, Sabri, Senpiyer, Fişer, Tibületi- den başka şirketin âmirlerinden Ld- Ton ve Marsel de suçlu olarak mah- kemede bulunmuşlardır. Dün saat 14 ten 18 e kadar suçl Yardan Elektrik Şirketi fen müdü 'nin sorgusuna devam © Iddiaya göre, Elektrik Şirketi mu af eşyadan 17 bin kilo muaf bakır teli Findıklıdaki Salmazarı ambarına koymuş ve bu tarafta sarfetmiştir. Yine bir parti halinde getirilen 597 bin kilo gümrülğü verilmiş bakir tel kullanmıştı. 1983 yılmda daryadin 34 bin kilo bakır tel ile diğer me geldi. Şirket Nafia müfetti vasıtasile bu malzemenin gümrük res minden muaf tutulmasını istedi, Fa- kat Vekâlet bu isteği reddetti. Yal- nız tel hakkında hiçbir şey söyleme. mişti, Bu tellerden 17 bin kilosu Salpa zarma kondu. Bir gün maiyyetimde- ki memurlardan milhendiş Gominin bana bir bono getirdi. Kendisine 100 metre kadar tel lizımmış, onu İmza- ladım.., Maaf işaretini bilmiyormuş Hikim, bu bononun üstünde « olduğunu gösteren F eti - duğunu söyleyince suçlu şu cevabı vermiştir: — Ben 0 vakte kadar böyle bi ret bilmiyordum. Tmzaladığım şey tetkik ederim. Eğer böyle bir işaret görseydim mutlaka sorar öğrenir - dim. O işareti bonoya sonrudan koy muşlar, Ben bu işaretin muaf mal zemeye delâlet ettiğini ancak iş mah kemeye aksettikten sonra öğrendim, Kileri'nin sorgusu saat 18 e kudar sürmüştür. Muhakeme, diğerleri Yağ Tenekelerini Ortadan Yokedivermiş Belediye memurları, birkaç gün evvel Tahtakale civarmdaki yağer ları kontrol ederlerken Çömlekçi soka ğında Filipin dükkünmda araştırma yapmışlardır. Burada bulunan 11 te neke yağın bozuk ve karışık olduğun dan şüphe edildiği için, müzyeneye gönderilmek üzere bu tenekeler mü- hürlenmiştir. Fakat, ertesi gün, dük kâna gelen memurlar mühürlü tene- kelerin yök olduğunu görmüşlerdir. Filip, yakalanarak bakkında tahki- kata başlanmıştır. KL aram lem iğsi üleyhine açılan ilk dava da ayni gü- De talik edilmiştir. Üçüncü bir dava daha Gümrük ve Nafia o müfettişler, din, Elektrik Şirketi hakkında yap- tıkları üçüncü bir kaçakçılık dosya- sm? asliye beşinci ceza mahkemesi müddelumumiliğine vermişlerdir. Bu dosyaya göre, Tramvay, Hava gözi ve Elektrik Şirketi Anadolu tarafın- da kullanılmak üzere getirdiği mal zemenin hurda eşyasını gümrük Tes- mini vermeden satmışlar ve bu 31 - retle küçakçılık yapmışlardır. Bu satiş 12—10—-934 tarihinde Kürkçü hanında 11 numara dük - künda hurdavatçı Eeonldiye yapıl - mıştır. Müşteri Kadıköy ambarından bu eşyayı rıhtıma gelirmiş ve bu » radan da dükkâmma nakil ve ayni günde başka birisine satmıştır. Bu dosyanın suçlusu şirketin leva #m müdürü Benyamin oğlu B. Gobs- adet potrelden 331 ini ve 20126 kilo | sorgusu yapılmak transformatör yağların: da bu taraf- ta kullanmıştır. Bay Kileri'nin imza sile bu muaf eşyadan bir kısmını ken âi mühendislerinden Gominin'e sat - mıştır. B. Kilerin'in sorgusu Suçlu Kileri hâkimin bu hususta 4#orduğu muhtelif süallere tereiiman vasıtasile şu cevâbları vörmiştir: — Heyeti fenniye sefi mfatile sa- tiş işile meşgul olmadım. Gümrük - Büz girip te Anadolu tarafındaki in- panttan başka yerlerde kullanılan mu nf malzemenin kullanılış şeklini, on- Yarı kullanan memurlardan sorma - Iıdır. Ben hiç kullanmadım. Kileri, diğer sorgulara da şu ce- Wapları vermiştir: — Satiye ve Satgazel şirketlerine Pilektrik Şirketi maliyet fiyatına mal Bem veriyordu. Yalnız bu maizeme- gün ihraç bonolarını Elektrik Şirke- inin bir mühendisi imzalamak mec- Müddeiumumi, - gen» buriyetinde idi. Bu da şirketin ya- Yan bir zamanda kendisine lüzumlu) FI > olan malzemeyi başkasına vermemesi İçindi. Şirket Anadolu tarafmda 17 sani saat 9,5 a talik edilmiştir. tetkikatmı bitiremediği Vatan ve istiklâl ağkmm en büyük destanr; Üzere 12 teşrini - |tayn Samidir. Müddeiumumilik dosyayı tetkik et mektedir. Yakmda mahkemeye vere dosya üzerindeki Eroin Müptelâsı Bir Genç Altı Ay Tedavi Altında Kalacak Asliye beşinci ceza mahkemesi, dün hapisanede bir suçtan dolayı mah * Küm olarak bulunan Mitat isminde bir eroin kaçakçısı ve müptelâsı hak kında 6 ey Bakırköy (hastanesinde tedavi altına alınması hükmü vermiş | tir. Hâdisenin şekli şudur: Mitat, hapisanede eroin kullanır ken yakalanmış ve müddelumumiliğe | verilmiştir. Müddelumumülik, mah - küm suçluyu Tibbı Adli müessesesi De göndererek müşahede altına &l - dırmıştır. Müşahedehane müdürlüğü, Mitatın hapisanede eroin kullanmayı iptilâ haline getirdiği hakkında ra- | por vermiştir. Mahkeme, bu rapora | göre kendisinin Bakırköy hastane- sinde sıhhi salâhı anlaşılmcıya ke” dar nezaret altında tutulmasına ka- Tar vermiştir. Mustafa Sadıkoğlu Ailesinin Teşekkürü Dün öğle namazmdan sonra Ye- nleamide Mustafa Sadıkoğlunun Tu - | huna ithaf edilmek Üzere okunan mevlüd ve dua merasimine, davetle- rini kabul etmek suretile iştirak eden lere merhumun annesi ve kardeşleri derin saygı ve teşekkürlerinin iblâğı mA gazetemizin delâletini rica etmiş- lerdir, GİRŞİ İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu Bu akşam saat 2030da TEPEBAŞINDA | SİZE ÖYLE GELİYORSA 3 perde Ğ şamı suvarede Pransız Tiyat: 2 lr, OPBRET KISMI Bu akşam saat 20,30 da için şirket cektir. BUGÜ matinelerden başlıyarak İNTİKAM MAÇI 3 perde 1 tablo IPEK ve İzmirde ELHAM B 30 Birinciteşrin Cumartesi « günü Saat 17 de MATİNE FRANSIZ Tiyatrosunda Dehakâr â 2 piyanist iMRE UNGAR sondan evvelki KONSERİNİ ve- recektir. 2 İkineiteşrin Salı ak - veda Konseri Programlar asilmiş ve biletler de şimdiden satılmağa başlanmıştır, 28.10-937 ge» Bugün matinelerden itibaren amma, SARAY Sinemasında ; Dünyanın en büyük filmi UFFALO TÜRKÇE SÖZLÜ GARY COOPER - JEAN ARTHUR a alar Kralı) Bugün matineler saat 1'de başlar, OLUM — Orgeneral merhum Fa- tihli Tevfiğin oğlu Galatasaray ka- lecisi Ömer pek genç yaşında iken ölmüştür. Cenazesi bugün saat 11 de Şişli | ransz hastanesinden kaldırılarak Teşvikiye camiinde namazı kılındık- tan sonra Rumelihisarındaki sile kabristanına defnedilecektir. Allah rahmet eylesin, Ertuğrul Sadi Tek TİYATROSU (AKSARAY) da Bu gece saat 20,30 da KAYNANA sinemaların» da birden SENENİN nsirm'ielıc Tofrer< rimesi GÜNEŞE DOĞRU Güzellik - Aşk - Yurdseverlik - Sergüzeşt ve heyecan filmi Baş rollerde : FERDİ TAYFUR - MEDİHA - ARİF DİNO Musiki kısmında: BAYAN NERKİS - FAHİRE - REFİK - BAYAN SAFİYE ve ÜSTAD NEYZEN TEVFİK FİLME iLAVE OLARA CUMHURİYET BAYRAMI ŞEREFL NE yarm matinelerden itibaren Iki gündür hatırına bir çare gelmişti. Kendi ken- dine diyordu kiz “... Acaba bizim sevgiliyi Zübeyir ile Hasana mı hediye etsem! Zavallıların onu evinden alıp Kapuza getire götlre âşik olmadıkları da ne malüm! Kapuza gelişinde beni bir kere bulmasın da Zübeyirle Hasana kısmet olsun. Hem onlarm kollarına düştükten sonra küçük hanımım ne kıskançlıklar yapmıya cesareti 0- Yur, ne de kendisini bıraktığım anda münasebetsizlik lere kalkabilir! Zihninde tasarladğı bu şekli esas itibarile pek tu- haf bulan Nüzhet, diğer taraftan artık kadınlarla de- Zil, genç kızlarla münasebet tesisine karar vermiş bulunuyordu. Kadınların nasil ve ne zaman sukut edeceklerini de, sükuttan sonraki sevişmelerinin mahiyet ve saf- hularmı da artık sahife sahife, satır satır bilinen bir kitap gibi bellemiş, bunlar onun için o kadar malüm ve müptezel olmuştu. Sevişmelerinde hileler, sırlar, ve türlü başkalk bulunan ve adlarma asri genç kız denen bir mahlükla sevişmek, bu mahlüku kendine deli etmek arzusunda idi. Bu şekil genç Kızlardan macera defterinde yazılı olanlar çok değildi. Böyle kızlara ancak büyük yerlerde tesadüf olunuyordu ve Zonguldakta, biri Fransız mühendisleri muhitin- den olmak üzere İki üç nümune yeni türemişti. Nuriye ise Mükerremin yanmda mütemadiyen mektebini bitirince Nüzheti nişanlamak hakkındaki düşünce ve tasavvurlarından bahsediyor, gördükleri ve tanıdıkları gelinlik çağma girmiş kizlar hakkın- da, dikkatle hep yüzüne baka baka, genç kadn fik rini reyini soruyordu. Bu sözler ve bu soruşlar es- nasında Nüzhet bazan yanlarında bulunur, kısıkça kahkahalarındak birini fırlatarak ve:— Allah verme sin. Ben hiçbir kadna kendimi bütün ömrümce vak- fedecek kadar budala mıyım? Dünyada evlenmem! diyerek lâfı başka mevzulara geçirtirdi. da Türkçe olarak tertip edilmiştir. BAYANI 2 —1— “Dünyada evlenmem!,, Deyişleri hakikaten sa- mimi ve kat'i idi. Mükerrem onun anası üzerindeki nüfuzunu çok iyi bildiği için, kendisi istemeden ka- bil değil nişanlandırılamıyacağından ve evlendirile- miyeceğiden emindi. Ve omün “bir kadına bütün öm Fünli vakfetmek budalalığını,, yapmıyacağını da bil- diği için, hiç değilse birkuç sene, beş on sene evlen- miyeceğinde şüphesi yoktu. Fakat bu vaziyet ve Nüz- hetin Nuriyeye bu cevapları genç kadına sükün ve sevinç vermiyor, bir eza, bir azap oluyordu. Artık tamamile uyanmış vicudünün çılgın ibti- raslarile günah ve macerâya en alışkın kadınları gok kere geride bırakan Mükerrem, Nüzheti değil hakikaten seven bir erkeği bile srikacak kadar da bayalperest ruhluydu. Genç kızlığının en mantrksız ve hesapsız hülyalarını hep bu sevgiye koymuş, Nüz- hetin yalnız oldukları zaman dizlerine kapanarak: .. Ben nasil nişanlanabilirim, nasıl evlenebilirim? #ünceye kadar yalnız sen, senin aşkın!,, deme- bii hâlâ m: hâlâ yanıyor, bu sözleri belki hâlâ u- muyor ve bekliyordu. Ve her halde bir gün bırakılıvereceği hakkmda korkusu yoktu. Böyle bir şeye ihtimal vermiyor, hiç değilse üç dört sene sevişeceklerinden emin görünü- yor, sade daha fazla vefa ve daha fazla zevk istiyör- du. Nüzhet: — Sanki, Halit Beyin üstüne banada nikâhlandı. O kadar emin, hem o kadar da istekle- rinde pervasız ki sanki o benim değil ben onun met- resiyim! Diye homurdanıyordu. Nuriye ise oğlunun gitgide daha tutulmuş olma sından korkuyor, hattâ Mükerremin günün birinde Halitten boşanarak sevgili Nüzhetine varması ihti- mali bile hatırma gelmeğe başlıyor, hiç kimse ile de bu mevzu Üzerinde konuşamıyarak kendi kendini Yi- yor, fakat kocası ile dertleşmeğe ve ondan aki) sor- mağa aslâ yanaşmıyordu. Kendisile Nüzhetin lâfını ancak onu müdafaa için, hakahatlerini birer me- ziyet ve &€n münasebetsiz haraketlerini pek masum birer çocukluk şeklinde kabul ettirmek için ederdi. Bu yıllardanberi âdetiydi. Ve bu itiyadından bu ana- yı oğlunun hiçbir, asama hiçbir kabahati vazgecire- mezdi!. XXIV Bir pazar günü, öğleden sonra, Seniha ahbapla- rmdan Şikran isminde bir genç dul kadına, evvel- den kararlaşmış bir ziyaret için gitmişti. Bu Şük- ran Fransız kömür şirketinde daktiloluk eden olduk- , 8 genç ve oldukça dile gelmiş bir kadındı. Soğuk “ suda, Nuriyenin büyük evine giden yoldaki evlerin birinde, hakikatte kendi hatırı için şirkete alınmış mütekait bir devlet memuru olan babasile beraber oturuyor ve on yaşındaki oğlu ile yedi yaşmdaki kı- zanı da pek dikkatle yetiştirip büyütüyordu. Btraf- taki muhit kendisine şüpheli nazarlarla bakarak hat- tâ Seniha ile ahbaplığı hakkında bile çirkin tefsir. Renkli Miki Mavs komedisi Bugün matineler saat | de başlar. TURK SİNEMASINDA ACI MTUJE ATI Türkçe Sözlü Toletol'nin meşhur eserinden. Başrollerde: İVAN MUJİKİN, LİL DAGOVER — Film sanayiinin en muhteşem yi a Senenin en muszzam filmi. BETTY AMAN bu büyük film, çi film studyosun- ler yapılmakla beraber, edilen hafifmeğrepliği üzerinde kabi ve sarih bir gey de söylenmiş değildi. Her halde muhakkak bulunan şey, bu Şükran 26- Ki, münevver, hoş sohbet ve iyi yürekli bir kadın ol- duguydu ve Senihanm Zonguldaktaki yegâne sami- mİ ahbabı da kendisiydi. Senihu zili çalar çalmaz kü- çük Türkân, Şükranın çok yaramaz fakat çok 86 vimli kızı, her zamanki güler yüzile kapıyı açtı ve Seniha içeri girdikten sonra: — Annemi biraz bekliyeceksiniz, hanım teyze, diye haber verdi. — Niçin Türkün? Pazar günü öğleden sonra ta- til değil mi? i —Evet amma acele bir kâğıt yazılacakmış. O- nun için gitti, Amma neredeyse gelir, Giderken “tey- zeni sakın bırakma. Een şirkette bir çeyrek kalıp döneceğim.,, dedi. — Peki, biraz bekleyim öyle ise. Ve çocuğun açtığı misafir odasının kapısmdan İ- çeri girince, bu odada Nüzheti bularak Seniha ş#- şırdı. Fakat öteki hiç de şaşırmış veya bozülmüş değildi. Ayağa kalkmış, olduğu yerde duruyor ve gülümsüyordu. Türkân kapıyı kapamış ve galiba o- yununa, ev İçin belki hayli ziyanlı olabilecek bir oyuna dönmüştü. Seniha sordu: — Oo, burada İşiniz ne, küçük beyefendi? — 'Tıpkı sizin vaziyetinizdeyim. Bana da söz vo- rilmiştir, Fakat ben de bekletiliyorum. — Size söz veren de Şükran mı? — Maalesef. Beni bekleten pederi muhteremi. — Ya? Bense sizin ahbaplarmnızın pek başka çe- şit zatlar olduklarını duymuştum. Şükran hanımın boynu atkılarla sarılı, kulakları pamuklarla tıkalı, — Ve eli tensbihli ve kasketi çarpık... — Evet kadife kasketi de çarpık, babasmı ne yar pacaksmız da bekliyorsunuz? (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: