3 Ocak 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

3 Ocak 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

———— 3-1-955 TAN Gündelik Gazete — TAN,m bedefi: Haberde, fikirde, her şeyde temiz, dürüst, samimi olmak, kâriin gazetesi olmıya çalışmaktır. — — ABONE BEDELİ—— Türkiye Ecnebi 1400 Kr, 1 Sene 2500 Kr, 150 » Güy 100 » — »3Ay #00 » 50 » 1Ay 4 » Mületlerarası posta ittikadma dahil ol muyan memleketler için 30, 16, 9, 3.5 Yira dır: Abone bedeli peşindir, Adres değiş tirmek 25 kuruştur, Cevap için mektup lara 10 kuruşluk pal #lâvesi lâzımdır, m KOMŞULARIMIZDA Bulgaristan Komşumuzda Şimal komşumuz Bulgaristana komşumuzun dahili işlerine Salya Ee zetelerinde Şöyle bir güz attık. Bul) Meşgul olduğu muhtelif meseleler hakkında, şu kili ve. riyoruz: Sosyal iler: Sofya belediyesinin teşebbüsü ile (Sofya fakir halkıma kış yardımı) namı altnda halktan 850 binleva go; , Bulgar Milli Bankasının buna ilâveten verdi- Zi 150 bin leva ile bir milyon leva ©. lan bu para, öiç bin fakir aileye wn. elbise ve nakit halinde ve makbuz mukabilinde tevzi olunmuştur. Dev- let Müden ocaklırı da fağdrlere ayrı- <a kömür dağıtmıştır. Hayır müesse- o de ayrıca kışlık çamaşır ve el bise tevzi etmiştir. Ekonomi: 1937 yima alt camlı do. muz ihracatmın son partisi de gönde- rilmiştir. Böylelikle bu sene zarfmda| harles 40 bin domuz gönderilmiş bu- lanmaktadır. ihracat tacirleri halka canlı domuzun kilo gramını 15 buçuk levadan ödemek suretiyle satın al mışlardır. İhracat, en ziyade Alman-| yaya Ingiltereye ve Çekosluvakyaya Yapılmaktadır. Yeni sene yortularından sonra 1938 yılma sit ihracata devam olu. Bacaktır. Motörlü nakil vasıtaları: Son gün lerde Bulgar basını, motörlü nakil va #italarınm yilksek ilcret aldıkların- dan ve ba vesaitin milli müdafaaya elverişli bir mevcut arzetmediğinden bahsetmekte kamyon, etobüs ve oto. mobil sayısının artırılarak banların Aldıkları ücretlerin indirilmesini is. temektedir. Bulgur istatistik Umum Müdürlü- ğünün neşrettiği bir istatistiğe göre 1936 senesi zarfınin Bulgaristanda 2902 yolcu otomobili çalışmıştır. Bun lardan 2449 adedi yedi kişilik; 139 a dedi $ . 12 köşillk; 48 adedi 25 - 80 ki #ilik ve 49 adedi otuzdan yukarı ki- #İlik yolen motörlü arabalardır, Ayni sene zarlmdaki yük kamyon larının sayısı 742 dir. Bunlar 500 bi. Voğramdan başlıyarak beş bin kilo- Srama kadar taşırlar. Yalnız beş ade di de beş tondan yukarı yilk taşıya- bilmektedir. Binaenaleyh gerek insan Ve gerek yük taşıyan motörlü nakil Yasıiatarının yekünu 364 dür, Bun. lardan Sofya mıntakasında çalışanla | EM Sayısı 1703 insan; yük olmak üze TS 2149 dür, 1986 senesi zarfında Bul Zaristan nüfusunun altı milyon 712 bin 400 kişi olduğu gazaritibara alı- Bacak olursa Bulgaristanda 2141 kişi Şe bir otomobil isabet eder. Bu sayı. Yi iyice tebarüz ettirebilmek için şima 1 Birleşik Amerikada yedi kişiye bir olomobilin isabet ettiğini söylemek kâfidir, Ayni sene zarfmda Bulgaris tahda mevcut motosikletlerin sayisi Gİ dir: Bunlardan 88 | sepetli ve 54 ti #ePetsizdir, 1937 senesi zarfında, ilkkâmun ayı miftesna olmak üzere. Bulgaristan hafiften 349 yolcu otomobili almış ve budlara 19 milyon 297 bin 492 leva vermiştir , Miltür. “Zora, gazetesi Orban| Ralminin “Felefonda,, adlı hikâyesi: | ni e#*retmiş ve Ekrem Residin “Emi ne, #İh romanını tefrikaya baslamıs | tır. Zoru, birkaç yıl önce Reşat Nu rinin “Calıkuşu,, romanlle Yakup Kad rinin “Sodom ye Gamora, smu tefri- ka wistir, mmm Bir İftira Suçlusu Mahkâüm Oldu Anfiya, (TAN) — Manavgat ka. zası nüddelumumisi Bay Zekiye if- ; u Manavgat eski B irçok mucizeler yaratan insan elinin cerrahlar için iki mânası vardır: Birisi şahsidir. Biz onu, hergünkü me. saimizde, o âmeliyatlarımızda görüyoruz. Operasyonlar, hep insan eli işi olduğu gibi, mu- vaffakıyetlerimizin büyük bir kısmı da onun emniyet ve be- cerikliliğine bağlıdır. Yunanca dan alman Chirurgi kelimesi- nin, harfi harfine “elişi, mâ- nasına gelmesi de mesleğimi- zin hususiyetine pek uygundur Cerrahlar için elin ikinci ehem. miyeti, cerrahi çalışmalarımızm birçoğunun, el hastalıklarına veya kaybedilmiş parmakların işini göre cek âletler ve ameliyatları ait ol masıdır. Cerrah, çalışan insan için elini kullanabilmenin ehemmiyet ve değerini hörkeaten iyi bilir, Biz, hekimler, elin şeklinden ve Ülzerin. deki değişikliklerden, vücuttaki di , ger Hastalıkları da keşfedebiliriz. Cerrahi tarihi, bize, geçen uzun 2. sirlar içinde, hekimlerin evvelce bir el işi sayılan cerrahiye verdiği e. hamiyet hakkımda çok dikkâte de ğer şeyler öğretiyor | ilmi ve nazari tara fı kadar, ameli ve elişi tara fıma da ehemmiyet verildiği şaşaa. hı Hippokrat ve Mısır tababeti dev rinden sonra, tıp âlimleri tam 1500 yu, hekimliğe felsefi bir kılık ver miye uğraşmakla vakit geçirdiler, Hekimliğin bu yola sapması, cer. rahi ile diğer dahili hekimliği eL bette biribirinden ayıracaktı He. kimlerin münakaşaya başladığı yer de cerrah iş yapmıya, el oynatmı ya mecburdu. Zamanla, bu iki mes lek o kadar biribirinden ayrıldı ki, cerrahlar, ancak İkinci derecede bir el işçisi mevkiine düştüler, Cer rahın ilmi münakaşalara karışma, sına bile izin verilmedi. Bu suretle Tenkit Iman ordusunda bir usul var dir: Bir asker, bir hidise, den dolayı şikâyeti varsâ,'bunu sucak hâdisenin vukuundan yirmi dört saat sonra yapabilir, Ondan evvel yapılan şikâyet dikkate alin mas, hattâ bunu yaptığı için ceza. ya çarptırılır. Bu usul, eğer insanlarm hiribi, riyle miinasebetlerinde tatbik edi. len içtimai bir kannn olsaydı, yer. yüzünde kavgaların adedi azalır, sulh içinde yaşamanın İmkânları goğalırdı. Hepimizin en çok hoslandığımız şey beğenilmek, fakat en zayıf noktamız da başkalarını beğenme. mektir, İnsanların yüzde doksanı kendilerini tenkit etmezler. Fakat başkalarını tenkit etmekten zevk alırlar. Tenkit niçin yapılır? Başkasmı ıslah için mi? Beğenmediğimiz, huy ve tabiatlerinin değişmesini is, tediğimiz kimseler olabilir. Fakat onları tenkt edecek yerde. buna eden kendi vefsinizden başlamı. yorsumuz, bu sizin için çok daha faydalıdır. Meşhur bir filozof der Ki: Tnsa, nin içinde kavga başladığı zaman Küzm Dedeoğlu "le o adam değer kazanmıya başlamış demektir. XKMUVAEFAKX YOLMANIN SIR cerrahi, hekiml'ğin bir hizmetçisi mevkiinde kaldı. Berberler, ha. mamcılar, mesane taşı kesenler, göz ameliyatları yapan kırlangıç, lar onlarla bir seviyede addedi! yordu. Cerrahlık, bu hâle geldikten sonra, birçok minevver kimseler, bu mesleğe rağbet etmemiye baş İadılar, Hekimliği ve cerrahlığı birleştir mele yolundaki çalışmalar pek ağır ilerliyordu. Hattâ, 1774 te Frir. burg Üniversitesinden bir profesör bu birleşmeyi tavsiye ettiği için ta lebesinin dayak tehdidile karşılaş. tr. Bu, işte kılâbı o Fransız ew büyük büyük Ka, RI* in- ihtilâ- Karşınızdakini Değil, Kendinizi Ediniz Çin filozofu Konfuçlus der ki; Kapınızın önlü kirli iken, komşunun me kardan şikâyet etme. Türk darbımeseli der ki: İğneyi pm çuvaldını kendinize ba. rn, Hoşmutsuzluk uyandırmak, se. vilmemek, hattâ birçokları tara fmdan beğenilmemek İstiyorsanız bugünden itibaren herkesi tenkide başlayınız, Unutmayınız ki başkalarını ten. kit ettiğimiz zaman, karşımızdaki adamın mantıkla hareket eden bir mahlök olmadığını, heyecana ka. pılan, gurur ve hotkâmlığın tesiri altında bulunan ve yanlış edinil. miş bir takım fikirlere sahip olan biri olduğunu unutma. Herhangi bir aptal sağı solu gö. zetmeksizin önüne geleni tenkit e. debilir, Çoğumuz bunu yaparız. Halbuki affedebilmek, müsama. ha ile görüp hareket edebilmek için karakter kuvvetine ihtiyaç vardır. Birincisi kolay fakat zarar h, ikincisi zor fakat faydalıdır. IMsanları tenkit etmeyi değil, ta. nrmayı ve anlamayı bilmelidir. Se. vilmenin ve beğenilmenin &ırrı bu. dur. Psikoloğ © Çar arar arş SÖYLİYEN: | : Prf. NİSSEN ! N ai l MH yapı. Fransız (inkılâbı cer rahlığa da şerefli bir mevki ver. mişti, Artık herşeyde olduğu gibi, hekimlik, cerrahlık telâkkileri de değişmişti. Bu suretle, yüz sene içinde, cerrahide, diğer hekimlik şu belerine nazaran, eşsiz bir inkişaf oldu, en, İnsan kuvvetinin ifadesi olan elişlerinden, yalnız he kimlik misalinden bahsettim. Fa. kat el işlrinin ehemmiyetini teba. rüz ettirmek için, daha binlerce mi sal sıralanabilir. Bu misaller bize, insanların varirk ve yaşama kavga larında, elin ne büyük rolü olduğu Du İsbata kâfidr. Tıp minin büyük adamlarından Amerika bir âlim, Alexis Carrel bu hakikati çok gü- zel ifade ediyor. Diyor ki: “EL, bir şaheserdir. O hem duyabi len. hem de yapabilen ve yaparken görüyormuş gibi iş gören bir uzuv dur. Küçük parmaklarımızın üç maf salı ve orta el kısmına bağlı beş ma nivelânm değerli yardımı olmadan, hiç bir zaman tabiate hâkim olamaz dık. El, en sert ve en yumuşak işi ayni muvaffakıyetle görebilr. Taş devri avcısmin taştan bıçağmı; de. mircinin çekicini, oduncunun balta sını, köylünün sabanmı, orta devir gövalyelrinin kılıcmı nasıl harika de necek bir ustalkla kulanmıssa, tay. yarelerin en hassas âletlerini, res. Dünya tıp âleminde ehemmiyetli bir şöhret sahibi bulunan Profesör Nissen bugün Üniversitemizde cerrahi profesörüdür. Operatör Nis- sen geçen gün bir konferans verdi, burda "insan eli,,ni anlattı. Cer- rahi mesleğinde birçok buluşları olan sayın Profesör, konferansile çok iyi tanıtıyor. Konferansın mühim kısımlarını şu aşa- ğıki sütunlar içinde siz okuyuculara naklediyoruz. san eli,,ni bu EN Üniversite Cerrahi Profesörü B. Nissen .. Altta resim: Profesöre göre, in- san eli, başardığı mühim işler arasında uzuularimızdaki bozuk- lukları da maharetle tamir eden bir unsurdur. Zi samın rırçasmı, munarrırm Kalemi ni, İpek dokuyucusunun İnce ipliği ni de ayni emniyet ve ustalıkla kul lanıyor, O, hem öldürebilen, hem takdis edebilen; hem çalan, hem he diye veren; hem tarlalara tohum sa çan. hem de siperlere öliim bombası yağdıran bir âlettir.” B' kadar muhtelif işler gö. ren, düşünce ve duyguları. mızı harici #leme aksettirmeğe en çok vasıta olan bir uzvun, herhal. de, yüzümüz kadar, şahsiyetin fizi yonomisini taşıması tabiidir. İşte, onun içindir ki, elin şeklinden, İş görme tarzmdan, yüzün fiziyono misi kadar şahsm karakterini an. lamak iddiasında bulunanlar, hak. sız değillerdir. Fakat, bunu yanlış anlamamalı. Bu iddianm, bugünkü falcdlıkla hiç bir alâkası yoktur. Avucun içindeki çizgilere el okuyu cuları bazı isimler vermişlerdir. Bu çizgiler basit anotomik sebep lerden ileri gelir. Hekimlik baki. mmdan bu çizgilerin nasıl hâsıl ol duğu tesbit “edilmiştir. Binaena. leyh, bu çizgilere, fazla bir mâna vermek doğru değildir. Fazla bir mâna çıkarmak sanatini, bazı kim seleri soymak için, bazı açıkgöz fal cılar meydana ıkarmışlardır. adm ve erkek eli de birib. rinden farklıdır, Bu da tıb (Arkası 10 uncuda) Ne Kızmalı, Ne Gülmeli, Hoş Görüp Geçmeli. er (Yazan : Aka Gündüz) Tanmmış bir İngiliz gazetecisi, ni. safirmiz olmuş. Gezmiş tozmuş, Bizi ince elemiş, sık dokumuz. Öğrenme. diği yerimiz kalmamış. Üstümüze ya alar yazmıya başlamış. Eksik olma- sin fena şeyler de yazimıyormus, Bu yazılarının en parlak bir cümlesinin tercümesini gördüm. Dostumuzen nüktecilikle safdillik arasında bir sa natkârlığı da var, Cümlesi şi kiyenin aşağı yukarı dörtte üçü has- larile dolu.) Bu gerçek içinde anlayışı ve buldu Zu sebep yanlış. Hâç ilânlarının, biri birlerinin gözlerini çıkarırcasma ve İ ciğerlerini sökercesine kızgın bir re. kabetle gazetelere yüklenmeleri, has talıkların ve hastaların çokluğundan değildir, Girçi ortada salgın bir hastalık var dır. muhakkak vardır, Fakat halkta değil, ilâç ilânerlarındadır. Tıp edebi yatında bu hastalığın adına, lâtince- den bozma Konkurençiyanüs - Ineea tilmanus ile karışık amipli Foksino. Papelitik) diyorlar Tercüme olundukta ilmi mânası Şu oluyormuş: Centilmence olmıyan re. İ kabetlerle karışık papel hırsından 78 hirlenme hastalığı, İk ârazı kırk derde deva, tek ilâç çıkarmak; ikinci ürazı bin derde de va, tek ilâç; üçüncüsü her derde de. va, tek ilâç. Orta . hâd devri reklâm nöbetine tutulmak, tam - hâd devri de alam. bik hapı veya havaneli ile kafa ya. rışmak, göz çıkarmak imiş, Gazetelrdeki ilâç reklâmı curanta sınm sebeplerinden biri olan bu sebe bi pek kurcalamıyalım. Hüseli niyet ve hüsnü zanla tetkik edelim, Bu sa. yı hastaların pek büyük bir hüsnü niyetleri vardır: ruması ve şöyle böyle rahatsızlanan. ların kurtulması için ucuz ilâç temin etmek, Ve bunu hakikaten temin de | ediyorlar, Amma diyeceksiniz ki: — Böyle olmakia beraber madalya nm bir de öte yüzü yok mudur'? Bunlar zeki vatandaşlardır. Doktor lara bundan böyle kolayca apartı. man yaptırmamak İçin aralrında söz birliği edip bu işi yapmış olamazlar mı? Neden olamasın? Dünya bu. Ka. bildir, Mümkündür. Olabilir, Gidişat dahi bunun böyle olacğını gösteri. yor. Kendi bakımlarından kendileri vn hasta müşteri bakımından müşte rile: haktıdırlar, Çünkü bugün cn babayiğit hasta bile (Not: babayiğit burada kalsator zengin anlamına ge- tir), en babayiğit doktora (Not: Bu radaki babayiğit meşhur profesör am inmına alınır) gidemez hâle geliyor. Anlattıklarma göre (başımın kenarı. nun, kenarının, kenarın ncu ağryor) demeye gelmiyormuş. Otuz ile otuz beş kâğıt lira arasıda bir “muayene ye birinci ilk teşebbüs” masrafını ba yılıverince ne ağrı kalıyormuş, me #L. u, ne takat, ne de “muayeneye başla ma ikinci ilk teşebbüs” üne girebil mek kuvveti... Halbuki beride: her ne alırsan Lie mi beş kuruşa! Bu tarafı on beş ruşal O tarafı altı kuruşa! Reklâmi. le ortaya bir devayi kül çıkardm me tablatile herkes sana koşuyor. Sen de ticaretin ana düsturları mucibince cironun çokluğundan kazanıyorsun. Bununla beraber tıbbi apartıman. lara karşı rektbete henüz muvaffak olamamaktadırlar. Binlercesinden iki si üçlü ve bir iki macuncu çıkarılırsa şahinlerim yine yarı tok durumda görünmektedirler, Bonra bunlar, hayatı ucuzlatmak ülküsünün ön saftaki fedaileridirler, İ Neye inkâr edelim ki eşek pastırma. İ sının kaşarlanmışını yüz yirmiye, mi, ni mini fındık fareli tulum peynirini Seksen dokuza yerken bin bir derdi. mizin tek devasnı çokunçoku on ku ruşa yutuyoruz. ik birinci muayeneye birinci ilk teşebbüs için otuz beş lira nerede * Karakulak pastırmasınn yüz yirmisi nerede? Dertler savan ilâcın on kuru” şu nerede? — Iktısat ilminin seeni tekelkülü bize realtizmoterani üslübundaki il. miyet içinde bu tötemleri gösterir ki... Vazgeçin canım! İnsan hem Kızı. yor, hem gülüyor.

Bu sayıdan diğer sayfalar: