April 23, 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9

April 23, 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

23-4-938 ŞEYH ŞAMIL die ra - No: 38 — Şamilin Kaybolmasiyle Artık Herşey Bitmişti Şamil, sol elile kılıcını çekerek (1) Kapıya fırlamıştı. Gazi Moham- medin ne olduğunu görebilmek için orada bir saniye durmuş, üstüste Yere serilmiş olan kanlı 'cesetlere iştı. Fakat o anda, kapıya hü- Sum eden askerlerin, kendisine çevrilmiş olan süngüleri etrafını almıştı. Şamil, büyük bir soğukkanlılık- la, sol elindeki Kılıcı etrafına çe - Yirmişti, İki Rus askeri, yere seril- işti, Sol taraftaki askerlerin attı- ği kuşun, boşa gitmişti.. Şamil, Sağ elile başındaki sarıklı kalpağı- Bi sıkıca bastırmış, ikinci bir hücu- ma geçmek istemişti. Fakat, sağ tarafından afılan bir asker, süngü- Sünü, bütün kuvvetile Şamilin göğ- süne geçirmişti. Eğer Şamil, o de- mir gibi pençesile süngüyü kavra- mamış olsaydı, bu ince ve sivri çe- lik hiç şüphesiz ki, kabzasına ka- İar onun göğsüne girecek. artık, Kafkas tarihine ebedi şeref bahşe- deri müritler harbi de, o anda bi- tama erecekti... Fakat talihin cil- esi, bunu istememişti. Tarihin ta- bii seyri, bir müddet daha o şerefli Yolda devam edecekti. Şamil, kendisini süngüliyen as- keri, bir kılıç darbesile yere yuvar- lamıştı. Asker, yere yuvarlanırken, Simsikı kavradığı tüfeğini elinden bırakmamıştı. Tabiidir ki, bu sukut meticesinde tüfeğin ucundaki sün- Bü de Şamilin göğsünden çıkmış, artık, o, serbest kalmıştı. O anda, askerlerden biri, yer - den büyük bir taş kavramış. bü- tün kuvvetile Samilin kaburga kemiklerine fırlatmıştı. Şamil, göğ Sündekino derin yaraya ve kabur- * Ba kemiklerinin birinin kırılmasına Tağmen, bütün metanetini topla - Miş.. akıllara hayret veren bir çe Viklikle ileri fırlamıştı. Bu fırlayış o kadar ani ve © ka- dar beklenilmiyen bir sürette ol - Muştu ki, bütün oradakiler, şaşırıp kalmışlardı. Onu, takibe bile im * kân bulamamışlardı ve artık ken- dilerine geldikleri zaman da, Şa- mil, oradaki sık ormana dalmıştı. amilin gözden kaybolmasile her şey bitmişti. Ateş, hücum, cidal, boğazlaşma, bunların hepsi de bir anda hitama ermişti, Şamilin arkasından fırlı- Yan son birkaç mürit te, hemen o- Tada eriyip, gitmişlerdi.(2) Sabahtanberi devam eden bu boğuşmadan yorgun ve bit- kin bir hale gelen askerler, tüfek- lerine, zabitler kılıçlarına dayan- Mışlar.. dakikalarca devam eden derin bir süküt ile geniş birer nefes almışlardı. Ve sonra, evin önünde, Üstüste yığılmış olan kanlı ceset- lere doğru ilerlemiye başlamışlar. » Ve orada, hazin olduğu kadar Wivi bir manzara ile karşılaşmışlar Biz burada, yine süküt ediyoruz. € Sözü, - tam otuz beş sene çalı- e Kafkas tarihini zeri Paz te tetkik etmiş olan. İngiliz Muharriri Con Bedliye terkediyo - Tiz. Bu bitaraf muharrir, manzara- Şa suretle tasvir ediyor: Baş © teşrinnievvel akşamının gü- e batarken Ruslar, bir şey ke hay lerdi. Bu keşif, Şamilin bir dar lede Sıçrayıp kurtulması ka- Mmühimdi, pi taş «vin önünde, yere seril- ina biruh cesetlerin içinde, bir gi e bütün dikkatli nazarları, ün vekarlı, heybetli, muh- Slim resi üzerinde temerküz 0 ölü, son nefesini alırken, dun vaziyetine tü yatan bu ölü- may Eevelce de arzetmiştik.. Şa- (2) p 0 80l eli ile kullanırdı. Pitlerg, meharlerimiz, bu mü- Talduğn, birinin de Şamil gibi kur- Mu kaydediyorlar. nün çehresi ve elleri, semaya mü- teveecihti. Sol eli, simasına aza - met veren sakalına daha yakın bu- lanuyordu. Sağ elinin şahadet par- mağı da, âdela semayı gösteriyor du.) Bu ceset, derhal nazarı dikkati celbetmişti, Ordu kumandanına malümat verilmişti. Veliaminof koşa koşa oraya gelmiş, büyük ö- lünün üzerine eğilerek derin de - rin onu tetkikten geçirmiş: — Acuba, o mu? Demişti. Askerler arasında vaktile Gim- riye gelip ticaret yapanlar, o kö- yün bütün halkını yakından tani- yanlar vârdı. Bu askerler, artık sararmıya başlıyan o haşmetli si- mayı görür görmez: — Evet, o.. Gazi Mohammet. Demişlerdi. * ŞAMİLİN RUYASI Şamilin maiyetinde © bulunup sonraları onun bayat ve hatırala- rıni tesbit edenlere göre, o, 1248 #enesi cemaziyülâhırmın 3 üncü pazartesi gecesi, bir rüyâ görmüş- tü. Rivayete nazaran bu rüyayı şöy le nâkletmişti: — Güya, bön.. kapalı bir evde mahsur bulunuyormuşum. Her ta- rafım, düşmanla çevrilmiş ve ar- tık, halâs ümitleri kesilmiş... Et - raftan, kurşunlar yağıyor ve bu kurşunlardan çoğu da pencereler- den ve bacalardan içeri giriyor... Ben, elimde altın işlemeli bir tü- ekle müdafaaya devam ediyor- dum. Fakat tüfeğim birdenbire bo- zuluyor. Artık işlemiyor. Düşman- lir evin damına çıkıyorlar. Tavanı deliyorlar. Oradan bana kurşun atmıya başlıyorlar. Ben, artık o- rada duramıyorum. Kılıcimi çe- kip dışarı fırlamak istiyordum. Lâ- kin kapının önü, düşman askerle- rile muhat.. Derhal yüksek sesle tekbir getirmiye, ve kılıcımı savu- ra savura ilerlemiye başlıyordum. Böylece düşman saflarını yarıp ge- çiyordum ve kurtuluyordum. Hayrete şayan bir meseledir ki, bir gece evvel görülen bu rüya, er- tesi gün aynen hakikat oluvermiş- ti. Bu rüya, İster hakikat, ister ef- Sane olsun, asıl hayret edilecek bir mesele varsa o da, Şamilin o koca esker kütlesini yarıp geçmesi.. ve izini birdenbire kaybedebilmesi i- di. Şamilin bu büyük ölüm ve ateş çemberinden sıyrılıp kurtulabilme- sini, bütün dindar ve mutaassıp Rus askerleri, bir mucize telâkki etmiş- lerdi: — Eyvah.. kim bilir daha neka- dar kardeşlerimiz bu adam yüzün- den can verecek. Demişlerdi. Fakat bunlar kadar iman ve iti- kat sahibi olmıyanlar ise" — Bu, bir talih ve tesadüften başka bir şey değildir. İmam adını verdikleri Gazi Mollanın da hiçbir silâhla ölmiyeceğini söylüyorlar» dı. İşte.. kanlı cesedi, gözlerimizin önünde duruyor. Diye, mukabele etmişlerdi. Son sözler, doğru idi. Kafkas dağ larının birinci imamı, Gazi Moham- medin biruh nâşı, - ölümünün ü- zerinden bir gün geçtiği halde - da- ha hâlâ ortada duruyordu. Ordu kumandanı, bu büyük mu- vaffakıyetin hakikat olduğuna bir türlü inanamıyor, civardaki köy - Jerden adamlar getirterek müte - madiyen tahkikat yapıyordu. Nihayet general Veliamunof'a kanaat gelmişti ve derhal başku- mandan general Rosen'e parlak bir rapor göndermişti. Ve bu rapor- da: (Merbut listede gördüğünüz za- yiatın' dehşetine, ve bilhassa kay- bettiğimiz alay kumandanı kay - makam Bogdanoviçin kalplerimiz- de husule getirdiği derin teessür ve mateme mukabil, bir tek mu - vaffakıyetimiz var ki, oda, İmam Gazi Mollanın kurşunlarımızla if- na ve İmha edilmesidir. Şamilin firarı meselesine gelince. bu, hiç- bir zaman hakiki bir kurtuluş de- geldir. Çok ağır yaralı olduğu hal de, esatiri bir mahlük gibi elimiz. den kayan ve kurtulan Şamil, kati. yen uzaklara kadar gidemiyecek.. aldığı derin süngü yarasının ıstıra- bından ve yahut kaybedeci kandan, bir çalı dibinde can verecektir. Ka- tiyen emin olunuz ki, birkaç güne kadar, onun birub cesedi de elimi- ze geçecektir.) Demiş.. ve böylece, merbut liste- deki zaylatın başkumandan üze - rinde husule getireceği fena tesi- rin önüne geçmek istemişti. Bu Tistede, zayiat resmen şöyle tesbit edilmişti, Biri, en güzide alay kumandanı kaymakam Boğdanoviç olmak üze- re 10 zabit ve 40 nefer ölü, 19 zabit ve 320 nefer ağır ya: ralı, 18 zabit ve 53 nefer hafif yara- h.. Ya, müritler. acaba onların za- yiatı nekadardı? o * Ordu kumandanı, bu resmi ra- porda bundan bahsetmiyordu. Sa- dece: (CO müstahkem mevkii müda- | faa eden dağlı ve Çeçenlerden, an- cak iki kişi kurtulabilmiştir. Bu- Bun biri meçhul bir şahıs, diğeri Şamildir.) Diyordu. Fakat ordu kumandanının bu ke- | tumiyetine rağmen, Dağıstan harp- lerinden bahseden Rus muharrir - leri, müritlerin zayiatı hakkında az çok ifşaatta bulunuyorlar, (Devamı var) Usturayı Nasıl Tutmalı ? Sabundan sonra sıra usturaya ge Tince, insan - önce kimyagerlere kız masına karşılık - şu ustura makine- sini icat etmiş olan jilete rahmet ©- kur. Bu icadından kendisi de en az elli milyon dolar kazanmış ama, dünyanın bütün erkeklerine de bü- yük iyilik etmiş. Eskiden bayağı usturayla tras ol- mak herkesin harcı değildi. Halbu- ki şimdi jilet makinesi sayesinde en acemiler bile her gün traş olabili- yorlar. Bu makinenin kolaylığı bi- 76 yüzü uzun uzun sabunlamanın sıkıntısını biraz hafifletiyor... Fa- kat ne olursa olsun, hi: gerlerden biri beklediğim bulursa hem kendisi milyarca do - lar, hem de bütün dünya erkekle - rinin minnetini kazanacak... Jilet bıçağı nekadar dik tutulur- sa perdah, şüphesiz, o kadar iyi o- Tur. Fakat traşın acısı nr ço ğalır. Sinek kaydı traşla yüzü pek acıtmıyacak tras arasında bir orta» sını bulmak için, bu işi tetkik eden iki Amerikalı hekim, haylıca uğ - raşmıslar. Ustura bıcağile deri ara- sında kaç derecelik zaviye bulunma lı ki, insanın yüzü acımadan en in- ce perdahlı traş olabilsin? Yüzünüz pek hassas olup ta ça- huk inciniyorsa usturanın biçağı- nı deriye haylıca yaklaştırmalısı - nız; Ancak 25 derecelik bir zaviye teşkil edebilecek kadar. Vâkıa in- san traş olurken ustura bıçağile yü zünün derisi arasındaki zaviyeyi ölemek için, hiç durmadan, günye kullanamazsa da bıcağı büsbütün dik yukarı tahmin edebilirsiniz. Ustu- ra bıçağını yüzünüzün derisine ne kadar çok vaklaştırırsanız. acısı o kadar az olur ama, sakal da perdah sız kalır. Yüzünüzün derisi daha taham - müllü ise usturanın bıçağını biraz daha kaldırahilirsiniz; bıçakla de- rinin arasında 28 den 32 dereceye . rn , li e b EKONG Mİ ZAHİRE BORSASINDA SATIŞLAR: İC PİYASALAR: Istanbula : Bol Zeytinyağı eğe Getiriliyor Piyasamıza bol miktarda zeytin- yağı getirilmektedir. Mevrudat art- makla beraber piyasada canlılık de- vam ediyor. Mevsim dolayısiyle zey- tinyağ sarfiyatı da artmıştır. Muhte- lif zeytin mıntakalarından getirilen yağlar arasında ekstra ekstra olan- lar 1 — 15 asitli olarak kilosu 45 — 46 kuruştur. Birinci yemeklik yağ- lar 43 — 44, ikinci yemeklik olan- lar 4i —42, sabunluk yağlar ise 36 — 37 kuruştur. Bu toptan fiyatlar geçen seneye nazaran ucuzdur. Yeni mahsulün bir kısmı ihreç edilmiye başlanmıştır. Rumanya, Almanya, A merikaya birer miktar zeytinyağı) İ gönderilmiştir. Sabun fiyatlarında İdeğişiklik o olmamiştır. Kokulu sa-| bunlar 28 — 29 ve yeşil sabunlar 20 — 21 kuruştur. Sadeyağ Düştü Urfadan şehrimize bir miktar s3- de Yağ getirilmiştir. Urfa yağlarının Kilosu 115 kuruşa fırlamış iken ge- İlen son parti üzerine yüz kuruşa düş müştür. Urfadan bu senenin yağları gelmekte devam ederse yağ piyasası genişliyecek ve yağlar 65 kuruşa ka- dar düşecektir. l Nebati yağlarda biraz pahalılık kaydedilmektedir. Adanadan pamuk yağı gelmediği içinson günlerde 33 — 34 kuruşa kadar alınan bu yağ-| lar 36 — 39 kuruşa kadar yüksek! miştir. Susam yağları 485, kopra yağları ise 47 — 48 kuruştan veril mektedir. Yumurta Satışları Ortodoksların Paskalya yortuları dolayısiyle yumurta piyasalarındaki | işler çoğalmıştır. Yunanistan için dün dört yüz sandık yumurta yük-| lenmiştir. Birkaç gün içinde dahâ İbin sandık kadar yumurta gönderile- cektir. Fiyatlarda yükselme yoktur. Yerli sarfiyat için fazla miktarda yumurta satılmıştır. Kırmızı yumur- ta haftası başlamış olduğundan 32- taşlar iyi bir yol takip ediyor. TEZER EEE Ziraat Bankası, piyasanın ihtiyacını tem'in için son günlerde bol miktarda buğdaj başlamıştır. Bü resimde, alıcıları Bankanın satış masasında | görüyoruz GUNLUK | PIYASA Zirant Bankasının 7-8 çavdarlı yu- muşak buğdaylarından doksan “bin kilo ve 4-5 çavdarlı sert buğdayla” rından altruş bin kilo satılmıştır. Yumuşaklar 8,28 va sertler 8,20 kü- ruştan verilmiştir. Tüccar malların. dan otuz bin kilo yumuşak buğday 8,04-8,08 kuruşa estilmiştır. * Bandırmanın urpalarından çuval» Uu olarak on beş bin kilo Tekirdağ olarak vapur tzslimi ki- losü 5,15 kuruştan verilmiştir. * Piyasamıza getirilmiş olan Ana - dolu malı küçük fasulyalar toptan 830 kuruştan ve mercimekler 820 kuruştan, kabuklu cevizler 8,20 ku- ruştan verilmiştir. hrucat için bir miktar tavşan derisi adedi 15-16, de- ri Wrtklerinin kilosu 70 kuruştan sa talmaştar, i i (Hikâyeden Mabaat ) uzu Yamalı Adam (Başı 6 ıncıda) diğine daha hâlâ şaştığım, o parça parça gömleğinin içinden bir ka- ma çikardı ve genç kadının boynu- na sapladı. Yaradan fışkıran oluk gibi kan, adamın gömleğini boya- dı, âsi general kollarını bir kere daha kadına dolayarak, uzun uzun öptü, onu... ütün bunlar 6 kadar kısa kadar bir zaviye teşkil edecek su- rette. Fenni traşta, derinin az çok ge- rilmesi de, tal mühimdir. Deri çok gerilirse usturadan hırpalanır, az yerilirse perdah edilemez. İkisi bulmak lâzımdır. Buda in sahibine göre değişir. Por- sumuş deriler, hele çukurlaşmış yüzlerde, daha ziyade gerilmek is - ter. Bayağı usturayla deriyi elle germek lâ; olrdu. Makinenin bir faydası da deriyi, tazyik derecesine göre, az veya çok germesidir, Tom- bul yüzlü bir delikanlının iyicesa. bunlanmış yüzünde bu ustura âde - ta kendi kendine kayar. Sakal kılları herkeste derinin içi ne dikine saplanmış olsaydı, herkes * bir defada perdahlı tras olabilirdi. Fakat böyle sakallar pek azdır. Sa- kal kıllarile derinin arasında az çok açık bir zaviye bulunur, Onun için pek çok kimseler tersine istikamet. te traş yaparak yüzlerini perdah et , miye mecbur olurlar. Sakal sert ve sık olursa traş şüp- hesiz daha acıklı olur. Köse ve yur muşak sakal tahil kolay traş & dilir. at İraş işinde iki def; cıklı olan beyar, hattâ kır sakal dır. Acmın birincisi beyaz kılların suyla ve sabunla daha geç yumusa masından ileri gelir. Onlara üç da- kika sabunlamak yetişmez. Beyaz yahut kır sakalları daha uzun müd det sabunlamak lâzım olur. Bu w- zun müddet icinde de insan il bir zamanda oldu ki, kimse farkına bile varmadı. Derken, ne- ferlerden bazıları faclayı anladı - lar ve korku ile bağırdılar. Ahba- bın üzerine çullunarak, kızı çekti ler ve eğer, yaverlerden biri kızı tutmasaydı, zavallı olduğu gibi, ka- rısile yere düşecekti. Genç kadın, kendini kaybetmişti. Onu toprağa yatırdılar ve yüzlerinde engin bir kederle seyretmiye başladılar, İhtilâlei vurduğu yeri pek iyi bilen bir adamdı. Onun için kanı durdurmanın imkân; yoktu. Ara- dan birkaç dakika geçmişti ki, genç kadinın yanında eğilerek durmuş olan yaver ayağa kalktı, ve: — Öldü, diye fısıldadı... İhtilâlci general, İstavroz çıkar- dı, Hükümet kuvvetlerine kumanda eden general sordu: — Neye yaptın, bunu! — Çünkü onu seviyordum. Orada bulunanların hemen hep- $i içlerini çekti, ve asık suratlarile katili süzdüler. General de bir müd det gözlerini ayırmadı ondan, son- ra; . — Bu asil bir harekettir. Ben böyle bir adamı kurşuna dizemem. lamakta olduğunu düşünür, İkinci acı da bundan gelir, ra bıçağının iyice keskin ol da, yüzün acımaması icin, dır. Bereket versin ki, an fabrikalar en iyi ce- lik kullanmıya mecbur olurlar. Cün kü çelik ince olmazsa inceltilemez. Ustura bıcağı nekadar ince olursa © kadar ivi çelikten yapıldığına delâlet eder ve o kadar az acı ve rir. Trastan önce ve traş ederken bıçağı daima sıcak su içinde islat » mayı tabii unutmazsınız. : İHRACAT: Iki Haftada 1 Milyon Liralık Ihracat Nisan ayının birinci ve ikinci haf- taları içinde İstanbul gümrüğünden dış memleketlere ihraç olunan Türk mallarının kıymeti 1.070,374 lirayı bulmuştur, İki haftanın ihracatı on dokuz memlekete . aittir. İhraç olu- nan malların arssında en yüksek kıymette olanlar sırasiyle yaprak tütün, zahire, deri, av derisi, yapak, tiftik, zeytin, balık, kitre, balmumu, bârsak, yumurta, fındık, ceviz, ba- dem gibi maddelerdir, Bu miktarın 278,473 lirası Çekos- lovakyaya, 177,938 liralık mal Fran saya ve snasiyle 174,744 liralık İ- talyaya, 94,434 İngiltereye 78,187 Rusyaya, 62968 Mısıra, 61867 AL manyaya, 94,933 Polonyaya, 22,600 Amerikaya, 18086 Belçikaya, 16296 Rumanyaya 12237 Yunanistana, 6,940 Bulgeristana, 4918 İsveçe, Generali otomobilimle hududa ka- | dar götürünüz, dedi. Sonra sevgilisini öldüren bizim ahbaba dönerek ilâve etti; — Mert bir insan sıfatile, size en derin minnetlerimi takdim ederim. Yaverlerden biri arkadaşın omu- zuna dokundu. O da hiçbir şey söy- lemeden iki neferin arasında İ- ierliyerek, kendisini bekliyen oto- mobile bindi. 3,204 Holandaya, 1131 Litvanyaya, 914 Suriyeye, 443 Danimarkaya, 88 liralık mal dahi Jsponyaya gönderil miştir. Çekoslovakyaya ve Mısıra en ziyade yaprak tütün gönderilmiş- tir. Ya ela İş BORSALARDA : Hayvan Borsasında Dün Hayvan Borsasında satılan koyunların miktarı nisbeten artmış- tır, Satılanlar 576 beyaz karaman, 281 dağlıç, 74 kıvırcık, 125 karayaka ile 2935 süt kuzusu, iki öküz, üç inek, on üç manda ile bir malaktır. Bu hayvanlar kesilmek üzere mezba gönderilmiştir. Bugünlerde kuzu satışları biraz artmıştır. Kuzu- lar da irileşmiş olduğundan bu mik- tar kuzu 57591 kilo tartılmıştır. baya CEMİYETLERDE: Halk Bankaları İçin Faaliyete Geçiliyor Küçük sanatkârlarla küçük iş sa- biplerini himaye için hazırlanan Halk Bankaları ve Halk Sandıkları teşkiline dair Kanun tatbik mevkiine konulmak üzeredir, Bu kanun, yur- dumuzdaki bütün küçük sanatkâr larla iş sahiplerini alâkadar etmekte dir. Kanuna göre Halk Bankası ve Halk Sandıklarının sermayeleri bu müesseslerin ilk kurulduğu vakit sermayeye iştirak etmek üzere hazi. nece yapılacak iştirak hissesi hazi- nede mevcut tahvillerin satışı ile te- min olunacaktır. Bu tahvillerin kıy. meti iki yüz bin liradır. Gümrük Komisyoncuları İstanbul Türk gümrük komisyon. cuları Pazartesi günü senelik kongre lerini yapacaklardır. Kongrede ko. misyoncu ile tüccar arasında kanun! sıfatı olmıyan Mutavassıt zümrenin iş yapamaması için talimatname tâ. dil olunacaktır. Gümrüklerde ehli. liyetnameli olarak çalışan 130 komis yoncu vardır. Ehliyetnamesiz olan. i yy e Yüze yakındır. ,

Bu sayıdan diğer sayfalar: