25 Mayıs 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

25 Mayıs 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KARACASUDA : Su Yollarının Islahı Için Yeni Tedbirler Aydın, (TAN) — Karıncalı dağın eteğine yaslanan Karacasu İlçesinde de bir kalkınma ve imar hareketi, Başlamış, henüz başlayan bu hareke. tin az zamanda genişleyeceğini ve yayıldcağıni belirten hamleler var, Tarihin Aydın yeni şehiri olarak kaydettiği Karacasunun Cumhuriye» tin yeni ve modern şehirleri arasında yer alacağına şüphe edilemez.Kara- casuya giden herkesin en büyük kay- güsu yatacak bir yer bulamamak yiye cek, hususunda sıkıntıya düşmekti, Karacasuluların misafirperverliği o- raya giden kimseyi aç ve açıkta bı- rakmazdı fakat bir İlçe merkezi için bir oteli olmamak bir lokantası bu- lunmamak bir noksandı. Yapısı bi- ten belediye oteli bu eksikliği ta- mamlamış, İlbay ve nafla müdürü son gezilerinde bu otelde gecelemişler - dir. Belediye şehrin yegine caddesini çami ağaçlarile bezemiştir. Şehir pi- lanma tevfikan bir de sokak açmış, 12000 lira tutan bütçesinden bu yıl yeni istimlâkler için de tahsisat ayır- miştir. Halkın şimdi en mühim ihtiyae ve dileği su yollarının sslahıdır, Proje Nafia vekâleti tarafından tastik edil- mitşir. Sıhhat vekâleti süzme havuzu yapılmadan suyun doğrudan doğru « ya kaynaktan alınmasını istemiştir. Bunun kabil olamıyacağı bildirildi - #inden yakında projenin bütün me Tasimi tamamlanarak geleceği umu- Müyor. i Yurdun heryerinde olduğu gibi Karacasuda Orta Anadolu felâketze- deleri için yardım işleri hararetle Parti Himayesinde kürulan genç- lik kurumu gelecek yıl Karacasuda Helkevi açılmasını temin edecek bir | enerji ile çalışıyor. e "arana / KÜÇÜK HABERLER | srmn) k Niksar (TAN) — Halkevi gösteri kolu | gençlerirden 35 i atlarla Geyren Köyüne gitinişler, “Gün doğuyor, piyesini temsil etmişlerdir. Köylü bundan gok memnun ol | Muş, Du gibi ziyaretlerin arttırılmasını di) Jemiştir. X Tokat (TAN) — Zetrele feliketzede Jerine yardım için bir heyet teşekkül et- miştir. Ayrısa kadınlardan mürekkep bir heyet evleri dolaşarak tana toplamakta « Gençlikle Edirne, (TAN) — Trakya umumi! müfettişi General Kâzim Dirik, E-| dirnede toplanan sporcu gençlere 20 mayısta Meriç gazinosunda bir #iyafet vermiştir. General, bu mü- nasebetle, memleketimizin kültü - rel davaları ve gençlik kudreti hak- kında da bir nutuk söylemiştir. Res mimiz, bu ziyaletten bir intiba: tes bit ediyor. Mandıralar Birleştiriliyor | sanın menfaatleri düşü, dıralar ıslah edilmektedir. Bu hu - susta bir profesörümüzün verdiğ ras por esas İtftihaz olunmuştür. 60 mandıra olan yerlerde mandı- 26 ya indirilmiştir. Böylece kadro masrafları azalmıştır. | Köylerin mânevi şahsiyetleri nâ- mına yapılan mandıralar çoğalmak» | tadır, Bundan, köy sandıkları isli - fade etmektedir. İzmir Fuarına Hazırlık Fdire, (TAN) — İzmir fuarında açılacak Trakya paviyoru için ya - pılan hazırlıklar çok ilerlemiştir. Bayan Maide Diriğin başkanlığı al- tındaki kadınlar kolu son hazırlık- ları da bitirmiştir. Kültür ve ziraat çalışmaları Edirne, (TAN) — Eğitmenler kur dir. İki günlük teberriat 300 lirayı bul - muştur, sunda çalışmalar devam ediyor. 20 in Hasbıhali eğitmen ve direktörleri, umumi mü fottişliğin nakil vasıtalarile Kırk - lareline, Vize, Babacskiye giderek köylerde kalkınma ve eğitmen ar- kadaşlarının köy çalışmaları hakkın da tetkiklerde bulunmuşlardır. Bu sene, Trakyanın daha iki vi lâyeti için 16 milimetrelik sinemi makinesi getirilecek, bu suretle öğ- retici fil gösteriliş ve istifade İediş sahası genişletilecektir. Kız öğretmen okulunun arazisi, ye tevsi olunacaktır. Azat obülârı bü sene Trakyada 13 haziranda açılacaktır. İstanbulda Selimiyede . nalbant devre nalbant kursu bitmiştir 3 üncü devre 15 hziranda açılacak, buna 40 Trakyalı iştirâk edecekti 7 büyük merkezde civciv makine- leri çalışmaktadır. Bu sene bütün vilâyetlerin istasyonlarına en güzel damızlıklar verilmiş olacaktır. Mahsul pek bereketli Edirne (TAN) — Trakyada bu se- ne mahsul pek bereketlidir. Semavi bir âfet olmazsa, halkın yüzü herse nekinden fazla gülecektir, Köy mânevi şahsiyetleri nâmına ekilen sahaların da bu yıl daha çok olduğu memnuniyetle görülmüştür. Trakya umumi müfettişliği zira- at ve baytar müşavirleri, halk ile te- General Kâzım Dirik'in ziyafetinde bulunanlardan bir grup 6G. Kâzım Dirik' İZMİTTE: Iki Cinayet Davasına Başlanıldı | İzmit, (TAN) — Burada halkın ehemmiyetle takip ettiği iki cinayet davasının bakılmasına başlanılmış - tar, Bu cinayetlerden birinin mevkuf üç maznunu vardır. Hisariyeli Ak, Ahmet ve Kâzım; İhsaniye köyün - den Harunu yolda bastırıp balta ile çok feci surette öldürmekte itham Edirne (TAN) — Halkın ve piya -İni istimlâklerle çok genişletilmiş -| edilmektedirler. Bunların vekâletini ölerek man | tir. İki aya kadar lisenin arazisi d8İ baro relsi Sedat almıştır. Maktulün İveresesini de avukat İrfan Şakir tem isil etmektedir. jo çikin aramürselin Kara- İdere köyünden Şabanın Katli davası- davâ, ra adedi 40 a, 40 olan yerlerde de | mektebinde açılan Trakyanın ikinei| g. Mücahit Keskin katil olmak Zan- İnile mevkuf bulunmaktadır. Vekâle İtini avukat İrfan Şakir almıştır. | Her iki muhakeme de, bazı şal lerin araştırılması için tehir edil - miştir, mas ve teftiş için çıktıkları seyahat- lerden dönmüşlerdir. Alınan netice- lere göre Ankara ziraat kongresi için hazırlanmakta olan rapor bitmek ü- zeredir. Peşte kongresine iştirik edecek arıcılar Edirneye davet olunmuşlar- dır. Bunlar ayın 27 sinde Edirnede toplanmış olacaklar ve 1 haziranda Budapeşteye hareket edeceklerdir. Orient Gazetesinde YeniBir Hezeyan (Başı 1 incide) şöyle devam ediyor: “Bu plebisit Kemalist unsurlar İ- çin hakiki bir mağlübiyet olacak gi- bi gözükmektedir. Kayıt muamelele- rinin nihayete erdiği İskenderun ve Kırıkhan kazalarında, 6600 Türke mukabil 6800 gayri Türk vardır. Şu- rasını kaydetmek icap eder ki, biz- zat Türkler arasında Kemalizm aâley- tarı mevcuttur, Sancağın en büyük kazası olan An takyada kayıt muamelelerine başlan mıştır. Kati mücadele burada ce- reyan edecektir.,, Resmi istatistikler şimdiye kadar hiç bir suretle seçicilerin ırki men- şelerini değil, fakat din cemaatlerini nazarı dikkate almasından dağan tahminlerdeki güçlüklere rağmen ga xete şöyle söylemektedir: “Antakya kazasında 1 kânunusa- ni 1936 dr mevcut 24.000 seçlelden 11750 si Sünni, 8700 Alevi, 3100 ü Rum ve ermeni geri kalanları da diğer cemaatlere ait bulunuyordu. 11.790 arasında 2000 den fazla A - rap mevcut olduğu tahmin edilemez. Pek muhtemel olarak kayıt muâme leleri, 24,000 seçiciden 10.000 Türk meydana koyacaktır. Bu suretle, bü- tün Sancakta, Türkler 38,000 kişilik mecmudan 18.000 e varacaklardır. Bu da, yüzde 47 demektir. Geçen haziranda, Sancağın Tür - kiyeye muhtemel bir ilhakı lehinde bir karar alabilmek * için Kemalist hükümetinin mecliste gayri Türk 5, yahut 6 mümessili reyini satın alma $ı kâfi geleceğini bildirmiştk. Statü. nün bdayetteki prensipini tadil et- tirmekle Türkiye, tescile hakiki bir plebisit kıymeti yerdirmiştir. Meeli- sin tesçil neticesine muhalif olarak vereceği herhangi bir karar, açık su- rette seçicilerin serbest surette İz - har edilen iradeye muhalif buluna- caktır. Eğer Milletler cemiyeti tara- fından emredilen tadilât, yalnız böy İle bir ihtimali bertaraf eylemek a- vantajını verse dahi; biz, bu mesut Çeklerle Südetier Anlaşmak Üzere Prağ, 24" (Hususi) — Orta Avru” pada çıkan gerginlik tamamile gev? şemiştir. Her tarafta sulh (endişe hüküm sürmektedir. Südetler de a ni arzuyu göstermekte, ve Çek hü “ kümeti ile anlaşmak istediklerini g8 latmaktadırlar. Henlaâynin dün Çe koslovakya Büşvekili doktor Hoğs& İile yaptığı uzun mülâkat, resmen sof İderece dostane olarak anlatılmakia” dır. Yarın da doktor Hodza ile Hem lâyn bir kere daha görüşeceklerdir. Südetler de konuşmayı, gayri müsait saymadıklarını bildiriyorlar, Siyasi müşahitlerin umumi kanaat tine göre, Çekoslovakların kahir ek seriyeti Südetlere pek yeni imtiyaz lar verilmesi taraftarıdır. Bir hudut hödisesi daha « Alman istihbarat bürosu bildiri - yor Pazartesi sabahı Linz'in şimalind€ kâin Ulrihsburg ve Hohenfurth ka - sabalarında Çek askerleri iki hudut köprüsüne baştanbaşa gaza bulan * mış samanlar yaymışlardır. Bu köp * rülerden her birinin yarısı Alman * yaya nit olduğu için Çek askerleri bü suretle Alman arazisine girmiş bu * lunmakta idiler, Alman hudut muhâ& fızlarının hâdise mahalline koşmâla rı üzerine Çek askerleri kaçmışlar * dır. Çek askerleri üçüncü defa alarak Alman hududuna tecavüz etmekte - dirler. ———————— lerinin dehşeti ilâve edilmiştir. Bu manzaranın efkârı umumiyede tebeyyün etmeğe başlıyan neticesi, zavallı halkı biran evvel bu tethişçi- lerin elinden kurtarmak olmalıdır, şeklinde tebellür etmekte ve O- rient'ın biribirini takip eden neşri - yatı bunu feshil eylemektedir. Bir Yugoslav gazetesinin yazdıkları Belgrad, 24 (A.A.) Hükümet partisinin gazetesi olan Samo Prav&, Hatay hüdiseleri şayialarını mevzuu bahis ederek diyor ki: müdahalesinden dolayı Türkiye hü - kümetine minnettar kalmalıyız.,, ANADOLU AJANSININ NOTU: Lübnan Relsicümhurunun akra - basından bulunan ve yüksek komi- serin naşiri efkârlığını yaptığı ma- lüm olan bu imza ile yazılan bu ma- Kale, bizzat yüksek komiserliğin Ha- isyda cereyan eden intihabatta Tür- kiyeye karşı anlaşmalar zihniyeti da- hilinde hareket edecek yerde yavaş yavaş böyle makalelerle meydena çıkmakta olan gizli maksatlarını ye- rine getirmek için hasmane hareket ile ortada prensip olmadığı ve mın- taka gayri askeri bir hale kalbedil- miş bulunduğu halde askeri kuvvet getirilerek polis, jandarma, müsellâh İköy bekçisi ve sun'i olarak uydur dukları ittihadı anasır klübü tet - Atatürk, halkı teskin için üç gün denberi mezkür mintakada bulunu- yor. Askeri kilaatin bazı hareketleri ve halkın #ilâhlandığı bildiriliyor. Türk matbuatı, Hatay Türklerinin maruz bulunduğu tazyikleri kaydet- mektedir, Bu tazyikler ciddi hâdise- ler vaziyetini almaktadır. Türk mat- buatı bu yüzden Fransaya şiddetle hü cum eylemektedir. Her ne olursa ol- sun Hatay işi Atatürkü şahsen alâ- kadar eden bir meseledir. Çünkü bun dan on sene evvel Türk ana vatanın- dan ayrıldıklarından dolayı mateme bürünmüş olan kadınlara, Atatürk onları kurtaracağını vadetmişti. O za mandanberi hiçbir tereddüt tanımı- yan bir adam için bu, çok uzun bir devredir. Samo Prava gazetesi, Atatürkün ya rın da tereddüt edip etmiyeceğini 80- hişçilerine bir de Afrika zenci asker ruyor? Onlar organize idiler, fâkat bozulan ordulardan dönenleri teşkilâtlandırmak lâzımdı. Ben taburumu sorduğum zaman Leon, meydanlıkta darmadağın du Fan kimi silâhlı, kimi silâhsız insanları gösterdi, bun lari organize etmekliğimi, taburumu bu adamlardan teşkil etrnemi söyledi. Bizim arkadaşlarla beraber işe başladık. Bu pek kolay bir iş değildi. Toledoyu tahliye eden bu bakıye alaylardan talim görenleri seçmek, zabitleri, teçhizatı, pek çoğunun silâhları olmadığı halde bunlardan alaylar teşkil etmek lâzım dı. Bunların içinden seçtiklerimiz, bize diğerlerini seçmede ve bulmada yardım ettiler. Taburunun bir kısmını sağlam kurtaran bir tabur kumandanı bi- ze çok büyük yardımlar yaptı. Her milisin bir Odise si vardı, hepsi bunu anlatmak arzusunda idi, Fakat biz onları dinlemiyor, hepsine evet, evet, diyor, isim. lerini yazıyorduk. O gece iki taburu köprünün arkasina yerleştrime- ğe muvaffak olduk, bunlar, teçhizatı ve silâhları, baş çavuşları, yüzbaşıları tamam tiç yüz kişi idiler, Bun. ların cesaretleri kırılmış olması icap ettiği halde ma- neviyetleri kuvvetli idi. Askeri taburlardaki teşkilât © kadar bozuktu ki, şimdi bunlar milis taburlarında soğuk olmasına rağmen her gün yemek bulduklarına memnundular, Bu yemek, her gün siperlerden ge- çen Zırhlı trenden atılan, bir somun ekmekle bir par ça jambondan ibaretti. Tren siperlerde duramıyordu, buraları düşman ateşi karşısında olduğu için tren dur madan geçiyordu. Aksi takdirde bize sıcak yemek te göndermeleri mümkündü. Milis askerlerinin tüfek lerinden, ve kurşun torbalarından başka silâhları yoktu. Guadarrama'dan iki hafif top, ot beş kutu kadar el bombası getirtmiştik, bunları kendi tabur- larımız için saklıyorduk. Bu mıntakalardaki cepheler çok fena teşkilâtlan- dırılmıştı. Bilhassa bizimkiler hepsinden kötüsü idi. Hükümet muayyen hatlar yapılmasını istiyordu. Fa kat bu cephelerin karşısında gayet iyi seferber edil- Miş bir düşman vardı, bu sebeple daima hücumdün çe kiniyorlardı. Afrika aşiretlerine, Almanlara, İtalyan lara hücüm edebilmek için, Guidad Real'den Pugue- rinos'a kadar yüz yirmi millik bir saha üzerinde bir cephe kurmak lâzımdı. Talavera düştükten sonra Extramadura cephelerinde, Frankonun yolun iki ta- rafında bir mil yüksekliğe kurulmuş bir kampı var- di. Bu kampın da gizli bir tarafı ve askeri bir kıy- meli yoktu. Bütün kuvvetleri teçhizata idi. Zırhlı İtalyan otomobilleri, Junkers tayyareleri onlara lâ- sım olan kuvveti veriyordu. Bizim zayıf hatlarımız, , büyük bir harbe girmediği halde, bin kişilik tabur- lardan ve bir mikdar tüfekle, dört toptan ibaretti. Eğer Franko nâmuskârane cevap verirse, ona iler. erken bizim kaç tayyaremizi düşürdüğünü, bizim kaç topumuzu aldığını veya tahrip ettiğini sormak lâzım. Bu sualin cevabı etrafa bu kadar gürültüler- le yayılan muzafferiyet haberlerinin. gazetecilerin uydurduklarından ibaret olduğunu gösterir. Her geçen günde mıntakalarımızda mukavemeti 2 daha kuvvetle organize odiyorduk. Her gün bir az daha ssker geliyor, Kuvvetlerimize biraz daha mühimmat, ve zırhlı trenler ilâve oluyordu. Bunları cephelere yerleştiriyorduk. Hâlâ bügün bunları mu hafaza ediyoruz. bi: Hücum Hazırlığı Geldiğimizin ertesi günü, bazı taburlar demiryo. unun üstünde yükselen küçük dağların arasında mevki almışlardı. Bu suretle Cerro Mariel'e giden yolu kapamış, altı yedi mil mesafeye hâktm olan bir sahayı mükemmel bir siper haline getirmiştik. Er- tesi günü mühimmatı bu dağlara 'ellerimizle taşi- mışlık.Her yı iki milis kulplarından taşıyarak götürüyordu, Bunlara Bargas müşahede kulesinden görünmiyen yolu tavsiye ettik. Bu kuleden gece gün düz bizim hareketlerimizi takip ediyorlardı. İlk gi- den milis taburu bu tavsiyemize rlayet ettiği halde, ikincisi kestirmeden gitmeyi tercih elmiş. Düşman bunları görünce bizim orada büyilk mikdarda mü- himmat biriktirdiğimizi tahmin ederek bizim mev- kilerimize mütekâsif bir top ateşi açtı. Bizim mü- himmatı yerleştirdiğimiz siper son derecede derindi, Benim sığındığım yer de bunun yanında idi, İlk top ateşi başladığı zaman Leon ve bazı yüzba- şılarla beraber ilk köprünün üstünde idik. Ben Leo- nu bütün mühimmatı, bizim taburlar için muhâfaza etmek hususunda iknaa çalışıyordum. “Milisler son kasayı taşiyorlardı ki, ilk top patladı. Bu infilâk, benim hattımın İstasyonları arasında olmuştu. — Gülle, Gasgo'nun üzerine düşmüştür. dedim. Bunu müteakip daha üç tarraka duyuldu. Toplar bi- zim siperlerin alçak duvarlarını tahrip ediyordu. — Arkadaşlarıma kasıtları var. Allaha ısmarladık. dedim ve bizim mevkilere doğru yürüdüm, sol yo- lun tepesine tırmandım. Yolda diğer bir sübaya rast adım, beraber yürüyor, kendimizi saklamaya lü- zum görmüyorduk. Yerimizi tesbit ettikleri için bü- nun faydası yoktu. Düşman askerlerinin top ateşi al- sinde iri sübüye şura içerek geçiğlii gökzüeliri be: ni memnun da ediyordu. Bunun onların canını sıka cağını tahmin ediyorduk. Bundan başka, manevi- yetleri bozuk olan milislerin, böyle gözle görülen bir tehlike karşısında bizim tavru hareketimizi görme- leri de faydalıydı. Batarya ateşi keskinleşti, Dağla- rın üstünde selâmet bir yer yoktu. Toplar 7,5 luktu. Her biri dakikada dört defa ateş ediyordu. Gülleler dağların arasından kıvrılarak bizi arıyorlardı. Top- rak ekilmek için yeni sürülmüş, yumuşaktı, ben gül lelerin bunlar üzerinde patlamıyacağını zannediyor dum, fakat hepsi de patladılar. Yanıbaşımızda pat- ladıklarını duydukça biz bir taraftan ötekine kaçi- gıyorduk. Milisler, bir gece evvel yaptığımız siper duvarla- rının arkasında yerlere yattılar, bunların arkasında mümkün mertebe kendilerini korumaya çalışıyor- lardı. Her topun patlaması beni sarsıyor ve bana hoş bir sürpriz oluyordu. Dumanlar dağıldıktan sonra, topun patladığı yere en yakın olan milislerin benim tebessümlerime gülerek cevap verdiklerini görüyor- dum. Hiç bir hâdise olmadığını düşünüyor, havada yeni toplar patlarken geniş nefesför alıyordum. Mi- lisler iki sübayın ayak üstünde durduklarını görün- ce, siperlerde yere yatıyorlardı. Fakat biz dikkatle etrafı kolladığımız için büyük bir tehlikeye gider va- ziyette değildik. Gusdarrama ve Pegverinos'taki teç rübelerin bize epeyce faydası olmuştu. Birkaç met- reden güllenin nerede toprağa düşeceğini tahmin 6- debiliyorduk. — Be gelen sanadır Gasgo. Hakikaten top tam onun yanında patladı. Ellerile yoklayarak, yaralanmadığını emin olduktan sonra, başını kollarının altına sokuyor, ve mırıldanıyordu” — Allah belâsını versin. Bunu söylemekle beraber kahkahalarını da zaptet miyor, gülerek bağırıyordu: ra senin Bodin. (Devami var) ii e e i i i , : ll i

Bu sayıdan diğer sayfalar: