11 Temmuz 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9

11 Temmuz 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

11-7. 953 TAN İRASAN SARAYINDASSYIL MANİ 7 XY ZIYA ŞAKİR Yazan: Sütün Sarayı Bir Hıçkırık özleril, ; Me İşl tatlı bağlamıya ça- > Fekat, kadınefendi, daha iğ.” yg niyarak ellerini yüzü — A Baf iğ m.. Aslanım. Mura ki olâmıyan talihsiz Mura- hıçkıra ağlamıya orkiran, yalnız Kadınefendi, çe Büyük sofanın he “şesinden birer hıçkır - öy imişti, Paşalarla İs- Ni 151, bu hazin manzara tahammül edemiyerek ç3 önlerine eğmişler: i e Hak, sabır ve taham San bu, 4 söylene söylene merdi - Kim #lerdi. Sadullah Bey lay endi, elpençe divan dur hi Güre sanki taş kesilmiş- kaz fendimizin saltanat- “in » artık onlar da mevki- Sükut etmişlerdi. kalfalarından — (Emsal azinedar usta, kadıne - kay tuklarına girmi N SIDA götürmek | iş - | vie Kadınefendi, başını şi, Bey ile Salih Efendiye çe zi ee Yapalım. Kısmet. bu Ynin, İlah, Aslanıma ömür - Şimdi, acaba biz ne- Süre EZ. Saki, gi Salih Efendi. yerle be Sükna ederek: , m!.. Efendimiz Haz 1 ji © kametlerine Çırsğin Sa olup Pp püyuruldu. Fermanı - derhal nakledeceğiz. “endi, derin derin içini Ban vi çap aslanımı elimle ba elan, ızlar!.. Siz de sessiz. n. Aslanımı rahatsız Yi #amatada bulunmayın. ehdimizin yatak odası- Ülerlemişti. Ru kalfalar derhal her ta- , “Afa dağılmışlar; genç kal “iz Ve ayna kırmak gibi “isizliklerine meydan bi- Yilardı. Bilâkis, büyük bir m , sinde, çarçabuk bütün eş Piatmışlardı. kapısına, padişahlara dil arabası götirilmiş- şimizin kollarına girilmiş; ni siyafetile binek taşına in- Bim obaya evvelâ, kadıne e “MİŞ. Sonra, mülâyim bir Buyu, er e aslanım. Gezintiye gi Yı ve lina davet etmişti. Ha- Akay Gm nazarlarla etrafi- “iti, & fendimiz. kısa bir te - > Böy, “0NKa, arabaya girmiş - Yene "iyim, © SESSİZ sadasız, Çırağan 8 Makledilmişti. bi B: 1 Baklimiz esnasında da, derecede | suhulet ve Man m İkindi ezan» #n artık her sey bit - m” Börayı, yeni Hüküm ” Abdülhamid) e ter - ME Böy akikmee Yayim gi €R açık bir Tisan £ W a, e bizlerin şu düşkün NE Bateri küçük bir nezsket Memiş, dâlremiz hal mn mahzun ve mütees- Bu teki işti, Bün akşama doğru, in yeni (Baş Müsa sarayına gelmiş; dinin huzuruna b hürmet eseri gös- Tufanı Kaplamıştı Veliaht Hamit Efndi de sık sık biraderini ziyarete geliyor ve her ziyaretinde “Ah birader!. Biz, seni böyle mi görecektik?.., diye büyük bir teessür eseri gösteriyordu. Efendimi lar. İstirahatiniz, mi?.. Bir emirleriniz var £ kanı sabık Hazretlerinin rinde bulunanlardan hiçb rilmiyacak. Arzu edenler, yine hiz metlerinde kalacak... 'Tabil lâşı geçtikten sonra, Efendimiz Hazretleri de teşrif edecekler; bis raderi âlilerini bizzat ziyaret eyli- yecekler. Demişti, irade buyuruyor» temin edilebildi ? Ha- olan te bdülhamit, vâdini hakika - ten ifa etmişti. İki gün son deği terişsiz, mütev ya gelmiş; biraderini ziyaret et - mi Saraya geldiği zaman kendisini kadınefendi karşılamıştı. 'Tabiidir ki. kadınefendinin halinde soğuk- luk ve teessür eserleri vardı. Üç aydanberi evlâdının. hastalığına p———X— üzülen, ıztırap çeken, ve şimdi de bir anda en yüksek ikbal mevkiin- den düşen Kadinefendi, yeni hü - kümdara karşı âdeta dargın Ve mün fail bir vaziyet almıştı. Buna rağmen, Abdülhamit ken- dişine karşı hürmetkâr davranmı — Hüda bilir, vaziyelien hiç memnun değilim. Eğer bu Iş mille tin arzusile olmasaydı, tarafımız - dan hiçbir rağbet gösterilmezdi. Diye, mırıldanmıştı. Efendimizin odasına girerlerken, Abdülhamit Kadınefendinin önü « | ne geçmemiş; kapınm kenarına çe- kilerek, odaya evvelâ onun girme- si için yol vermişti. Ve odaya gir- dikten sonra da, doğruca Efendi - mizin yattığı karyolaya ilerlemiş. onun elini tutarak; — Nasılsınız, birader? Demişti... Efendimiz; ne bu sua- li anlıyacak, ve ne de Sultan Ha- midi tanıyacak bir halde değildi. Baş ve uzun bir nazarla yeni hü - kümdarın yüzüne bakmakla ikti- fa şti Hazinedarlar, Sultan Hamidin o- turması için, koltuklardan birini ke anın kenarına çekmişlerdi. Hünkâr, koltuğun kenarına İlişe - rek; — Ne istersiniz? yacınız var mi?. nüz?.. Gibi birtakım süallerle Efendi - mizi söyletmek istemişti. Fakat o, bu süallerin hiçbirine cevap ver - memişti. Sultan Hamit, bir çeyrek kadar oturduktan sonra: — Zavallı birader». Diye, ayağa kalkmış. Kadın E. fendiye: — Her ne ki, arzu ederseniz. der kal haber gönderiniz. . Biraderimi hiçbir şeyden mahrum ve mahzun birakmamak vazifemdir. - Bir şeye ihti- Ne emrediyorsu - Ve, hazinedarlara da: Biraderime, çok iyi bakıldığı nı görüyorum. Hepinizi ayrı ayrı memnun edeceğim. Diye, oradakilerin gönüllerini al mış.. Çıkıp gitmişti, D oğrusunu söylemek lâzımge lirse; bu ilk günlerde, hakikaten hiçbir şeyimiz eksik de- ğik Çirağan sarâyina geçmenin verdi- gi değişiklik bile hoşumuza gitmiş; bu saray bize daha ferah gelmişti. Kapı . Hattâ; Beşiktaş sarayından, yoldaşlarımızdan pek azı - kendi arzularile - bizi terketmiş; birkaç kız da, (çırak) lık (1) iste- mişti. (Devam: var) (1) Çırağ. Yani, saraydan çıkıp evlenmek. .LOKMAN “ “ÖLEKİMİN OL TLER iii ELİNİ SIKARKEN... BİRER Ellerin şekli, cildinin hali bir in sanin karakterini, yaşayış tarzını, kibarlığını yahut bayalığını anla- mak için ötedenberi en iyi alâmet lerden biri sa; Dahili guddelerin halini anla - mak için de ellerin ehemmiyeti yardır. İnce, uzunca ve insana ki- barlık veren eller tiroit guddesi- nin fazin işlemesinden ileri gelir. Küçük eller de aksinder. Bazı ellere dikkat ederseniz ta mam olmamış gibi gelir, parmak - lar kısa ve uçları dört köşe. Kimisi de, aksine, kürek gibi olur. İki tür Tüsü de ipofiz guddesinin bozuklu- ğunu; kısalık o guddenin eksikliğini, kürek gibi olmak ta guddenin faz la işlediğini gösterir. Pek nadir olarak, mini mini, ç0- cukluktaki gibi kalan eller de görü Tür. Bu da çocuklukta işliyen timus guddesi, nu anlatır, Kadın eli, erkeğinki gibi adaleli kalın; yahut erkek eli kadın eli gi- bi küçük ve yumuşak olursa nere- den geldiğini tahmin edersiniz: Ka dınlık veya erkeklik guddesii yi işlemediğinden. Hekimlerden bazılarının fikrine göre böyle el kadınlıkla erkeklik arasında bu - lunan ve gittikçe daha sık sik işi- tilen kimselerde olur, fazla iş görmüş olduğu Bazılarının eli morarır, derisi soğuk olur, kuru olur, soğuk 80- ğuk terler ve kışın pek çobuk çat- lar. Ellerin bu hali birkaç gudde- iktisadi ahisler Ihracatın Kontrolü Büyük FaydalarTemin Edecektir n beş sene evvel “Türkiye O ir xİraat etidir,, derlerdi. Fukat buğdayımz A- merikadan, unumuz Rusyadan ge- tirilirdi. Ziraate dair vaktile yı dığımız yazılarda az çok kök bu fikri, “Türkiye, bir ziraat mem şekline koymıya hak ver- memlek 7 leketi olabilir.., şmıştık. Zaman, bize ir. Büyük inki leri atıldıktan sonra, bir ziraat memleketi için lâzım © iktis, aralık ın İlk temel- yurdumuz, nayi mi, gazetelerde bir hay durmuştu. r yayıldıkça or- taya yeni ye: yordu. Ziraatçiler sanayii ciler, ziraati benimsemekte, niyorlardı. ötalealar serpili- yi- Fakat aklı selimin galebesi her iki tarafı susturmıya kâfi gelmiş- ti. Çünkü Celâl Bayarın ekanomi sahasına serptiği tohumların kısa bir devre zarfında bir kısmı zira- at tarlasında çimlönerek mahsul diğer bir k anında filizlenmiş ve Bugün ar- vasfını hakkile kazanmıştır. Çün- kü, Türkiye top kendi elile yet işliyen ve yine kend ğile mamul bir şekle koyan bir memleket olmuştur. Yüksek imi nazariyelerin & kalan- ların bile bu pratik neticeli eser- lere hak verecekleri yeni bir man- zara karşısındayız. Vaktile larımızı dolduran yabancı lerin vapu: ambarları tiyorlardı. Şi tarda ştiren, liman- millet. arında çalışan vinçler, mavnalarımıza boşal- ndi İse, daha ez mik- bancı va- a boşalt larını. dolduruyorlar. nin tütününü, fındığını, tifti pan Türkiye- üzüm ve incirini, ve tavşan derile- rinden başka hiçbir mahsulünü ta- Bımıyan dünya piyasaları son beş Senedenberi bütün Türk mallarile alâkadar olmuşlardır. Dünya piya- nin birden, tiroit ile ipofiz, böb - rek üstündeki guddenin, hem de ka dınlık veya erkeklik oguddesinin iyi işlemediklerini gösterir. Buna karşılık, bazılarının elleri de sıcak, pembe yahut kırmızı renkli, emli, müstesna olarak ku- ru olur. Bu güzel eli tiroit gudde - sinin fazla işlediğine alâmettir. Böbrek üstündeki gudde fazla lerse el renksiz, kansız yahut siya» hımtrak olur. Parmakların üzerin- de düğümler bulunması böbrek üstündeki guddenin, doğuştanbe - ri, eksik işlediğini anlatır | Çabuk bükülen, türlü türlü hare ketlere pek elverişli olan, hem de büküldükleri vakit çıt çıt eden par- maklar ipofiz guddesinin eksik iş lemesinden gelir. Tırnakların üzeri çizgili olur, tır naklar çabuk kırılır yahut yamrı yumru olursa tirit iyi işlemiyor demekti; Gördüğünüz kimsenin elini sık» tıktan sonra ayaklarına da dikkat | ederseniz: salaburya gibi kocaman | papuçların içinde pek büyük ayaklar ipofiz guddesinin fazla işlediğine küçük, mini mini ayaklar da yine © guddenin lüzumundan az işledi. Zine alâmettir. Ayakları çıplak görmek, plâjlar- da bile, pek nadir olursa da şayet Rörürseniz ayağın baş parmağına dikkat ediniz: Öteki parmaklardan iyice ayrılmış, tokmak gibi olursa tiroit guddesinin iyi işlemediğini bildirir. Almanların yeni yaptıkları ve idare merkezimizin ismini koydukları Ankara vapuruna İhraç mallarımızın yüklenişi... Lütfü Arif KENBER türk mallerile alâkadar olmüşlar» Dünya p racatçılık mesleğini canlandırmış- azı â z ihracat leri ük iş olarak İlerine almıya muvaffak ol- iktisadi ünü vermiş r ve kendilerine & tn hâkimi si erdi. Bu hâkimiyet müstahsllin &- lindeki her hangi bir mah ler Ide almak ve kıy etile senelerce n ucuza kaçtaltnası âdet olmuş, diğer taraftan ucuza toplanan mal- Jar akla «2 bir şekilde ihraç edilerek Türk mallarının dünya pis salarında" kış düşürülmüştür. vi meti ve rağbeti isardan evvel onlarımız yumurta sarısı, Ü- züm küsbesi, kabak içi ile karış- tırılırılmıştır, Tiftiklerin balyala- Tina taş ve kum, pamuk balyaları- » edilmiştir. Fındıkların tombul ile, yenisi eskisi ile sağlamı çürüğü ile karıştırılmıştı. Fındık çuvallarının içine soba bo- rusu bile sokulmuştu, 1031 sene- sine kadar ihraç olunan ucuz fi- ya na su sivrisi 1 samanlı yumurtaların Yuna- standa samanları temizlenerek (temiz Yunan yumurtası adıyla) ürk yumurtacılığının inkişafı kör letilmişti. Hâsılı hatıra gelmi bin bir hile ve hasis menfaat yü- zünden Türk yurdunun mahsulle rine bütün dış piyasalar kapılarını kapamıya başladıkları bir sırada hükümetin azimli, vekarlı el karak bu başı boş vaziyete “dur!,. dedi. İhraç edilecek mallarımızın ge- lişi güzel almıp satılmasının: sis temli usullere göre idaresi için ted birler alındı. İhracat tacirleri v aya tâbi tutuldu. Geniş teşk lât kuruldu. Köhne zihniyetlerin dış piyasalarda tev matsızlıkların önüne çin ihracatın ciddi s Ju kararlaştırı S dayanan, bilgilerine güve- nen ihracatçılarımız oİktısot Ve. Kâletinin alscağı tedbirlerden bi- raz ürkmüşlerdir. Menafi hâki- iyeti onlarda biribirlerine karşı da bir fikir mücadelesi hissini uyan- enelerdenberi (o tecrübelere dirmıştır. Devletin ön proje ol. rak hazırladığı esaslar üzerinde gı rüşülürken bazı ihracatçıların fi. kir hökimiyetine özendiğine ş olduk. Bunlar yanlış di ünceler - : dir. Büyük bir itimatla önlerine konulan ön projeler üzerinde her şeyden evvel memleket menfaati ünülmek Tâzim gelir. Bu proje- ler gerçi bir takim yeni prensip- lere dayanıyor. Fakat bütün bu prensiplerin dayandığı kiyenin ekonomi yesine varılmak istenilen yoldur. Bu yol Türkiye ile beraber öz Tür- kü de, Türkiyede yaşamak hakkı» ni kazanmış olan herkesi refaha ka vuşturacak olan yoldur. Şüphe yok ki; tüccarlarmız bu- güne kadar böyle bir vaziyetle kar şılaşacaklarını düşünememişlerdir. Ticaret serbesttir, şey de Tür kalkınması ga- ihracatla mem- girmesini temin ediyo- ruz. Biz olmasak mahsuller - hep çürürdü., gibi düşünceler artık bat taldır. Bundan bi prensiplere göre işlenecektir. Me- seli Almanyanın cinsten heri tacirleri biribirini tutmıyan lar teklif edemiyeceklerdi malın kalitesi, nev'i, çeşid Dtrgsi, randımanı, tazeliği a ettiği ecnebi maddeleri, hasılı dün ya piyasalarına lekete pa aret alam istediğ ngi bir mala ihracat fiyat Her uygun Bu nizamname- ile ihracat işleri dai- ma kontrole tâbi bulundurulacak- tır. Bu ilibarla ihracatçılarımız can ve yürekten memnun olmalı- dırlar, u kontrol işi yalnız ihracatı kontrol değil, ayni süretle müstahsili de kontrol demektir. Eğer müstahsil muayyen sebepler le malının kıymetini kaybet görür ve anlarsa, o malın bütün kusurlarını düzeltmiye çalışacak- tır. Zaman ve mekâna tâbi olmak- a beraber hükümetin de bu bakım dan slacağı tedbirler sayesinde ka- litenin ıslahı. yolunda müstahsile düşen vazifeler dahi tedricen yap- tırılmış olacaktır. Bir misal ile bu fikri izah edebiliriz: Buğdayın ceyi içinde bulunan deli. temizlemek için tar. lasına girip delice başaklarını gö küp atmak kabil. değildir. Fakat çok yağlı olan Bolu, Gerede, Çer. keş gibi mıntakaların Gftiklerini derede, çayda yıkayıp yıkanmış yapaklar gibi piyası mümkündür. göndermek Kastamonu tiftikle. rinin kilosu yüz kuruştan fazladır, Halbuki bir keçiden alınan miktar vasati kilodur. Buna mukabil diğer mıntakaların keçilerinden va sati kilo yağlı tiftik alınmakta- dir. Bunun kil osu 80 — B5 kuruş- tur, Müstahsilin eline geçen para, Kastamonuda bir lira !ken, Gere- de de iki buçuk liradan fazladır. Bunu gören geçiciler, iyi cins #f- uzak kalırlar. vazifeler vardır. Esasen ihracatın kontrolü tam randımanlı bir iş o- labilmek için, ziraatin de prog ramlı, prensipli şekillerle müvazi olarak yürümesi, inkişafı lâzımdır. Toprak mahsullerinin hepsi ihra- cat kanalına gelinciye kadar salık vaziyetlerini kazanmış bu- Tunmalıdırlar. Biz, İktisat Vekâle- tinden derilerin, barsakların, pa- mukların, keçi kıllarının ve diğer ihraca yarıyacak o mahsullerin de (Arkası: Sayfa 16, sütun 6 daj

Bu sayıdan diğer sayfalar: