28 Temmuz 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 10

28 Temmuz 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İİİ Kel A Kilosunu Yediğimiz Armudun Meraklı Sergüzeşti (Başı 1 incide) Fakat: “Meyva niçin pa halıdır?” suali, bir türlü halledeme- diğimiz bir bilmecenin paslanmış a- nahtarıdır. “Hal” e küle küfe giren o yosma şeftaliler, o şıllık armutlar, o aşifte kayısılar, Beyoğlularda, Şişlilerde, Adalarda kendilerini niçin dirhem dirhem ve altın pahasına satıyorl, Bu susllere cevap bulabilmek için, erikleri, kayısıları, şeftalileri, armut ları, tıpkı müerim kovalıyan bir si- yil taharri memuru gibi, tam 24 sa. at takip etmem lâzimgeldi! * Şimdi gelin benimle, bir tek ar- mut küfesinin halde geçirdiği şayant dikkat macerayı takip edin. Bu lez- zetli ve sulu, fakat hain ve insafsız meyvayı, tam fiyatmı arttırırken, cürmü meşhat halinde yakalıyalım. Çünkü bu suretle, bütün meyvaların pahalılaşmasındaki sirri da öğrenmiş olacağız. Bizim sabıkalı küfe, gece yarısın- dan sonra, motöründen hal rıhtımi- UYUM NV 60 Kuruşa poyraz, veya fırtınalı havalarda bol bol telâfi eder, Çünkü poyraz ve fırtınalı havalar- da, hem meyva gelmez, hem elde bu- lunan meyva, frijidere konulmuş gi- bi dayanır. Bu zamanlarda, kabzı- mal, kendisini canının itsediği kadar naza çeker. Meyvayı altın pahssına satar. Bu itibarla, siz şükredin ki, kab mallar bir araya gelip, frigorifik te sisat yaptırmıyorlar. Eğer, bunu da yaptırıp meyvaları diledikleri kadar bekletmek imkânını| bulurlarsa, siz şeftalinin kilosunu 60 kuruşa değil, 600 kuruşa bile yiy: mezsiniz! Düşünün ki, bugün kadar çok meyva gelse, meyva fiyat-| ları düşmez. Çünkü o zaman, bazı! kurnaz kabzımallar, ellerine geçen meyvaları kasden saklarlar. Fiyatı düşürmezler. Bu yüzden bozulan meyvaları da az kârla marmalatçılara satarlar! Sonra kabzımallar, meyvaların ilz ve son turfanda bulundukları zaman- Jarda el birliği ile bir fiyat tesbit e- derler: Alıcılar da, başka çare bule- ejdan verilecektir. — TAN G. H. Partisi Umumi /Südetler de Lord Heyeti Toplantıları o (Runcimanın kiz sanat mektebe açmakr,| TAVASSUtUNU Kabul Ettiler Yerli ressamların vücude getirecek (Başı 1 incide) leri eserler için bir Cümhuriyet Halk Partisi mükâfatı verilecektir. Mükâ İatın nasıl ve ne şekilde verileceği | cağı keyfiyeti vaziyeti çok Iyi bir su- ayrıca ilân olunacaktır. rette karşılanmağa şayan bir tarzda Türk ressamlarının, o memleket | tenvir etmiştir. içinde dolaşarak çalışmalarını çok| Henlâyn taraftarı mebuslardan daha faydalı bulan Cümhuriyet Halk | Kunt, Ingiliz sefirini ziyaret ederek Partisi, bu sene için Edirne, Bursa, | Südetlerin nokta nazarlarını Lord Konya, Antalya, İzmir, Antep, Malat | Runcimana izah etmeğe amade ol - ya, Trabzon Rize, Erzurum, vilâyet- | duklarını bildirmiştir. lerine on ressam göndermeyi karar - Runciman bir haftaya laştırmıştır. Gönderilecek olan res - kadar gidiyor samlar, Güzel Sanatlar Akademisi| Londra, 27 (A.A.) — Lort Runci- tarafından seçilecektir. Bu suretle, | man'ın bir hafta sonra Praga gide - ressamlarımız, yurdün her köşesini | ceği zannolunmaktadır. görerek, tanıyarak eser vermek im - Haynlayn'in bir tekzibi kânını kazanmış olacaklardır. Berlin, 27 (AA) —D.N.B,B. Ayni zamanda, ressamlarımızdaki | Henlayn'in bir gazetede kendisine at milli sanat ruhu, daha realist ve ha- fedilen beyanatın kendisine aft olma yata daha yakın bir inkişaf sahası -| dığını beyan etmiş olduğunu bildir- na kavuşmuş olacaktır. Bu ressam -|İ mektedir. B. Henlâyn, Herhangi bir ların bütün masrafları parti tarafın- | ccnebi muhabirine katiyen beyanat- ta bulunmamıştır. Bu sanat tetkik seyahat! eylül ayı| Bir Ingiliz gazetesine göre, B. Hen içinde tertip olunacak, ve bir AY Sü-| yayn, sonbahardan evvel Südet Al - recektir. Ressamlarımız, gittikleri | manlari tatmin edecek bir itilâf vü - yerlerde, mahalli tabiat güzellikleri: | cude getirilmediği takdirde her tür. »i, şehir, kasaba ve köylerde rast - İli mesuliyetten kendisini beri ad - yacakları enteresan tipleri tesbit © | dedeceğini söylemiştir. deceklerdir. Onların vücude getire - isi, Bene” ? Alman elçisi, Beneş'i i ti tara - N z çekleri eserler bir jüri heye! iz fından tetkik olunacak ve kıymetli görülenler, partice satın alınacaktır. |, PTaE 27 (A.A.) — B. Beneş bü sa- Nevyork Dünya Serg 7 28-7-938 Türk Pavyonu Hazırlıf 30 Nisan 1939 da açılacak ve altı ay sürecek olan Ne dünya sergisinde memleketimi: sergisindeki resmi Türk pavyonunun dahili dekorasyonları için sanatkâr- lar arasında açılmış olan müsabaka da bugünlerde neticelenecektir. Mü- sabakaya gönderilen eserleri tetkik etmekte olan jüri heyeti İstanbulda toplantılarına başlamıştır. Nevyork dünya sergisinde Türk komiseri Suat Şakir de bu maksatla İstanbula git- miş bulunuyor. Amerika hükümeti, memleketimi. ze resmen ayırdığı pavyondan başka, dahilinde satış ypalacak olan ayrı bir sahayı tahsis etmek suretiyle de memleketimize bir cemile eseri gös- termiştir. Bu saha evvelce başka bir memlekete kiralandığı halde muame lesi iptal olunmuş ve Türkiyeye ve- rilmiştir. 2500 metre murabbaı genişliğinde olan bu sahaya bir Türk sitesi kuru- Jacaktır. Türk sitesinde, Türk içkile- rini satacak bir gazino, Türk yemek- bah, Almanyanın Prag elçisi B. Ki -İleri bulundurulacak bir lokanta ve izin en iyi şekilde temsili daki çalışmalar sıkı bir safhaya girmiştir. Bu hazır raşmak üzere Genel Kurmay mümessilinin de iştirâkiyle V*| kâletlerarası komisyonu kurulmuştur. i Her Vekâlet, bü komisyonun karar! Site Türk'te küçük sanat WE” ları dairesinde ve kendi sahasına aitİrinin teşhiri ve satışları da Y/ faaliyete girişmiş bulunuyor. Dünya|gından bu mevzu üzerinde € zırlıklarda bulunulmaktadır. 5 ki Türk pavyonlar' kıymetli İ serleri de ihtiya edocektir. KÜ kanlığı bu hususta müzeler id#f emirler vermiştir. Türk Tarih mu da bu sahada harekete ge Kurumun muvaffak eseri olaf mabahçe sergisinden de azami de edilecektir. Sergideki Türk pavyonunda sa ehemmiyet verilecek bir Kğ) turizm köşesidir. 2 1939 Nevyork dünya sergisi * ka istiklâlinin 150 inci yıld şenliklerine tesadüf ettiğindeM azzam tezahürata da sahne ol#©“$ Son günlerde dünya turunu 9 kıyetle yapmış olan tayyareti hes, dünya havacılarını bu ve Nevyork dünya sergisine davetiyeleri de taşımaktaydı. tayyarecinin yolu memlek: geçmediğinden, Türk Hava üyelerine hitap eden davetiyeYi * sonra, a hal senlohri kabul etmiştir. Eisenlobr, |hir Türk kahvesi tesisi düşünülmek-| büyük elçiliğimize tevdi etmisti; pa rte ye hal binası İçine (€- mayınca, bu parayı vermek mecbu-| Rus - Japon Askerleri '|yarın da Başvekil B. Hodza tarafın) tedir. Bundan başka bir kütüphane | davetiye şehrimize gönderilmil” gınmışıtr. Küfe tartılınca otuz kilo| riyetinde kalırlar! Bu. zamanlarda, dan kabul olunacaktır. de kurulacak lâkadarlara bildirlmi ekiyor. Binaenaleyh, hale verilecek e izne Ba > Me dere yalaş | kabpmallar, meyva piyasasının dik-| Beş Saat Çarpıştılar | Alman gazetelerinde bedbinlik — meme iye ve ardiye alnıği| aörü kesil N eri yı tatörü kesililrler! (Başı 1 incide) Berlin, 27 (A.A) — Alman matbu- Tapu ve Kadastro İSAŞMAKALEDEN MAP | Ve bu para, müstahsilin cebinden çıkmaktadır. Takip ettiğimiz müstah sil de bu parayı ödedikten sonra kab zımala: *— İşte malım... diyor. Yetiştir. dim, ayağına kadar getirdim. Bunu sat. Buna mukabil, sana, istersen a- lscağımız paranın yüzde onünu ve- reyim. İstersen, bu hizmetine muka bil benden, 50 kuruş al!.. Bu iki teklif te kabzımalın işine gelmektedir: Çünkü onun bütün masrafı, haldeki dükkânının kirasını — ödemekten ibarettirr-#ine-her © yüz küfe mal verildiğini farzedelim Her küleyi satmak mukabilinde 50 kuruş alsa, elli lirayı cebine indire- cek demektir. Satıştan yüzde on al- mayı da kabul etse, kâri bu raka- mın altına düşmiyecektir. Fakat bu- na rağmen düşünüyor: — Hang! şekli kabul edeyim? Sonra cevap veriyor: — Yüzde ona razıyım! Bu cevaptan, armutları yüksek fi- | yata satabileceğinden emin bulundu ğunu anlayabilirsiniz!, Bundan emindir: Çünkü meyvayı istediği fiyata satmak, ekseriya onun elindedir. Meyvalara fiyat konulmasına hal idaresi karışmaz. Müstahsil ise, kab- zımala tamamen teslim olmuş bir bi- çaredir. Onun kendi malına fiyat, kiymet biçmeye salâhiyeti, hakkı yok tur, Malına verilen parayı az bulma Ya, veya fazla para istemeye yelte- nirse, hali haraptır: Bu küstahlığının cezasını, kabzımallar tarafından müş terisiz kalmaya mahküm edilecek o- lan meyvacıklarını denize dökmekle çeker! Bizim peşine düştüğümüz bi- çare müstahsil de, bu hakikati bildi- ği için küfesini kabzımala teslim etti: Mütevekkiline neticeyi bekli- yor!, * Müstahsil neticeyi beklerken ben de fiyatın nasıl tesbit edileceğini öğ- renmeye niyetleniyorum. Bu aliş ve- rişin içyüzünü bilenler, ve ifşantta bulunmanın menfaatlerine dokunmu- yacağından emin olanlar; “— Şu anda, diyorlar, bütün kab- malları düşündüren sualler şunlar. dır: “— Mal az mı, çok mu gelmiştir? * — Armutların kilosunu 16 kuruş- tan sattık! Bizim müstahsile bu cevabı veren kabzımaldır. Küfede 30 kilo armut vardır. 30 kilo armudun 16 kuruştan 480 kuruş tutacağı, iptidai talebe rinin bile malümudur. Bu ps: Tokyo, 27 (A.A.) — Havas muha- biri bildiriyor: p Gazetelerin yazdıklarına” göre 11 temmuzda on kadar Mançu askeri, Ussuri nehrinde üç Sovyet topçeke- ti tarafından hücuma uğramışlardır. Bu topçekerler, sanıldığına “göre. Mançu askerlerini kaldırdıktan son- 48 kuruşu kabzımala sittir. Geri ya- nı da müstahsilin görüp göreceği rah mettir! Armutları kabzımaldan alan mad- -ahazdır. Madrabaz, kabzımalla nas av, seyyar yemişçi ve pazarcı ara- sındaki komisyoncudur! Hakikatte madrabaz kabzımaldan armudun kilosunu on altı değil, on sekiz kuruştan almıştır. Bu alış verişin iç yüzünü bilenler, ve İşaatta bulunmanın menfaatleri- ne dokunmıyacağından emin olan- flar; — Müstahsile diyorli kiz kuruşun, on altı kuruşu verilmiş. tir, Geri kalan kuruş kabzımalır cebinde kalan cabadır! Müstahsilin uğradığı gadrin hu- dudunu gösteren bu malümatı da e- dindikten sonra, madrabazla bir. likte, halden ayrıldık. Madrabaz bi- zim armut küfesini manava kadar götüren arabacıya 4 kuruş verdi (1). ve armutları manava 27 kuruştan sattı! Manav, kilosunu 27 kuruşa aldı. ğı armutları « irilerini üstüne getir. mek suretile - işportasına yerleştir. di. Bunların ortasına diktiği çubuğun üzerinde bir ihtikâr bayrağı gibi sal- lanan etikette: “60!,, rakamı okunuyordu! Halde ve yolda uykusuz geçen bü- tün bir gecenin yorgunluğu ile kapa- nan gözlerim, hayret ve şüphe ile a- çılmıştı. Etikete sokuldum. Gözleri- mi uğuşturdum. Bir daha baktım, yanılmamıştım. Gördüğüm rakam bildiğimiz 60 rakamı idi! Benim bakışımdaki mâna, üzerie- rindeki. büyük rakamın ağırlığı al- tında ezilen zavallı armutları bile hi- «bu on se - captan kızartmış gibi idi. Lâf olsun, İşine başlanamıyacağını bildirmiştir. | cileri gelmiştir. diye sordum: — 50 den vermez misin? Manav, beni bile, gördüklerimden, cek bir katiyetle cevap verdi: ga çekilip gitmişlerdir. Japonlar hududun kati şekilde tesbitini istiyorlar , 21 (A.A.) — Havas ha- Ne i Bu akşam üzeri Japon hari nazerti tarafından neşredilen resmi tebliğ, Japon hükümetinin Mançu Sovyet hududunun ezcümle 'şark mıntakasında Khanka nehri ile Tiu- men nehzi arasında kati olarak çizil- mesine büyük ehemmiyet alfettiği- ni, bildirmektedir. Tebliğ, bu hususta senelerdenbe- ri Moskova ile Tokyo arasında yapıl makta olan müzakerelerin tarihçesi- İni çizmekte ve bu müzakerelerin “Sovyetlerin aleyhtar vaziyetleri se- İbebile” hiç bir neticeye varmamış ol duğunu kaydetmektedir. Bu vesika, Sen - Ku - Feng hâ- | gisesine doğrudan doğruya hiçbir tel mihte bulunmamakta ve son hâdise- lerin halli ve hüdudun tesbiti için Japoryanın yeni teklifler yapmak ü- zere olduğunu da söylemektedir. Çinliler bir yer daha kaybettiler Şanghay, 27 (A.A) — Japonlar, Huikinge girmişlerdir. Üç gün mu- kavemetten sonra Çinliler, Huikian- gın şarkındaki mevzileri terkederek geri çekilmektedir. Japon - İngiliz temasları Tokyo, 27 (A.A.) — Hariciye Neza- reti namına söz söylemiye salâhiyet- tar bir zat, hariciye nazırı ile İngil- tere büyük elçisi arasındaki görüş- melerde, şimdiye kadar ikinci dere- cede ehemmiyetli meselelerin mev- zuubahis edildiğini, esaslı meselele- atının fikrince, esasları Prage Ta- geblat tarafından neşredilen milli yetler statüsü gayri kabili kabuldür. Gazeteler, büyük bir bedbinlik gös- termekte ve Prage Tageblat'da yapı- lan neşriyatla Pragın, B. Runcima- nın malüm vazifeye tayini üzerine, milliyetler meselesini kendi başına halletmek için Tâzım gelen tedbirle- ri esasen almış olduğunu göstermek arzusunu güttüğünü tebarüz ettir- mektedir. Nihayet, Alman gazetelerinin dü- şöncesine göre, Prage Tageblat'ta e be | neşredilen reniipler, meselenin e sasını halletmiye hiç te kâfi bir ma- -İhiyet arzeylememektedir. İki Südeti öldüren polisin muhakemesi Piezen, 27 (A.A) — Alman hudu- du civarında Frankesbad yolunda iki Alman Südet motosikletçisine a- İteş ederek öldüren polis memurunun burada muhakemesine başlanmakta ve bu muhakeme, gerek Çekoslovak mahfillerinde gerek Südet Alman mahfillerinde büyük alâka uyandır. maktadır. İthamname, hâdisenin cereyan et- tiği şersiti yeniden bildirmektedir. Polis memuru, motosikletlere gerek çekçe, gerek almanca durmalarını emretmştir. Hâdise gece yarısından sonra saat 3.15 te cereyan eylemiştir. Motosikletler emre itaat edecekleri yerde, polis memurunun Üzerine doğ ru ferlemişler, memur da ateş et- #alştir. İthamname, polis memuru- nun merbut bulunduğu müfrezenin, Frankesbad yolunu kontrol altında bulundurmak, nakil vasıtalarını dus. durmak ve emre itaat olunmadığı tak dirde silâh istimal etmek emrini al miş olduğunu tasrih eylemektedir. Müddeimumi, maznunun, bütün ihtiyat tedbirlerini almadan hareket ettiği kanaatindedir, Polis memuru, suçlu olduğunu ta- mamile reddeylemektedir. Muhakeme safhalarını takip etmek Okulu Mezunları Ankara, 27 (Tan muhabirinden) — Tapu ve kadastro genel direktörlü Kü, İstanbuldan şehrimize nakledil- miş bulunan tapu ve kadastro okulu- nu bu yıl muvaffakıyetle bitiren me- murları ile dışardan okula devam e- den gençleri yurdun muhtelif yerle- rindeki tapu teşkilâtına tayin etmek tedir. Bu hususta hazırlanan tayin listesi genel direktörlükçe tasdik e- dilmiştir. Bu günlerde okulu bitiren İgre tebligat yapılacaktır. MR Sorgu Hâkimliği İmtihanı Ankara, 27 (Tan muhabirinden) — Adliye bakanlığı geçen yıl olduğu gi bi bu yıl da sorgu hâkim vekilleri için şehrimizde bir imlihan açacak - tır. İmtihana bundan evvelki imtihan lara girip te muvaffak olamıyah sa?- gu hâkim vekilleri ile hiç imtihana girmemiş sorgu hâkim vekilleri gi- recektir, İmtihanda muvaffak olan- lar doğrudan doğruya sorgu hâkimli- ğine tayin olunacaklardır. — e —— ——— — lunmaktadır. Bilâkis Fransa, Çekos- lovakyaya hususi taahhütlere bağlı bulunduğundan dolayıdır ki, büku- kan Çekoslovakyaya Milletler Cemi- yeti paktı hükümleri, ile merbut bu- lunan İngilterenin hattı hareketine müşabih bir hattı hateket tutamamak tadır, Çemberlayn'in bir cevabı Londra, 27 (A.A.) — Avam Kama- rasında B. Runcimanın Prağdaki va- zifesi hakkında sorulan müteaddit su allere cevaben, Başvekil, dünkü be yanatında bu hususta lâzımgelen taf silâtın bulunduğunu söylemekle ikti- fa etmiştir. Yalnız, işçi partisinden Bellenger, bundan böyle İngiltere hükümetinin Prag hükümeti ile irtibatı B. Runel- man vasıtasile mi yapacağını sorma- sı üzerine B. Chamberlain buna : “— Eğer Londra hükümeti Prag hükümetine herhangi birşey bildir. mek İsterse, bunu bu hükümet mer- rin pek o kadar yakında müzakero-| üzere Piezene bir çok Alman gazete | kezindeki mutat mümessili vasıtasi- valar için, “madrabaz komisyonu,, » Fransa ve Ç. Paris, 27 (A.A.) — Havas Ajansı le yapacatkır.” cevabını vermiştir. Prag, 27 (A.A.) — B. Chamberlain dün Avam Kamarasında yaptığı be- 4 i erimden, | “nakliye masrafı, “kantariye resmi, | bildiriyor: Fransanın bir Fransız şah | yanatta Südet Almanlarından B. Run bildiklerimden şüpheye düşürebile-| a. yermezler. Böyle olduğu halde, bu ! siyetini B, Runcimanın vazifesine mü | cimanın vazifesi hakkında henüz bir meyvalar da, halden alınmış gibi sa-| şabih bir vazifeye tayin etmemiş 6)-|malümat alınmadığı meselesini mev- Eski i Günlerin. | Öcü j (Başı 1 terbiyecilerdi. Ben on üçüncü tebi işte bu yabancıların düm, Gözlerinde, dillerinde hayranlık izleri göğsümü kabarttı. “Öyle bir zevk GüYÜ Senelerce Amerikada, Avrupa$ müesseseleri gezerken melek” sabına duyduğum teessürleri X | dedi, Beş, on sene evvel bir ecnebi! leketinde böyle bir mektep #.$İ dim hayranlığımı Made etmek zim mekteplerle bunun araf” İ mesafeyi tebarüz ettirmek bilir neler yazacaktım... 3 O n üçüncü ilkmektebin “4 fa binası takdir uyand. Pİ lâyıktır, İlkmektep olarak binaya ihtiyaç duymamız, bif gi mimarının plânıyle böyle Pİ gf yacı tahakkuk ettirmemiz, uzU lerden çıkan bir memleketin “Lİ sene içinde böyle bir ili nasını ödeyecek hale gelmesi ze kaydedilecek noktalardır. Fakat bina yapmak, ni fi meselesidir. Her parası ols” çi bir bina yaptırır. Fakat binleri cuk arasında bü binanın pala min etmek, burada hayata #4 yanık, canlı, becerikli bir ge tiştirmek, fakir talebeye fi min etmek; yurt ve meslek “Şi ne ve vazifenin ehli | yaç gösteren işlerdir. # Bir Amerikalı iş adamın” gi vapuruna ve diğer yenilkifi"# söyledikleri sözleri. gazeleY$ meyi, okuyucuları fazla d telâkki etmek diye tefsir daşıma bütün bunları anlat”. göl üçüncü ilkmektepte Amerik$ * #i mütehassıslarının yi j düğümü söyledim. Arkade$i? yaf dü bre izahat kargısındi. y| Hava sıcak mıdır, lodos mudur; poy- raz mıdır, yoksa fırtınalı mıdır”. | | sın ki, 57 kuruşa biz alıyoruz! Şimdi siz: Bilenlerin söylediklerine göre, bu ş “— Bunların meyva fiyatile alâ-| yüzde iki yüz zam, “çürüme payı. İ- kası ne?" diyeceksiniz. Fakat, ilk ba | miş. Halbuki, manavlar, hem sarfe- kışta tuhaf görünür amma, meyva pi | deceklerinden fazla mal al yasası, havaya tâbidir! miş, hem de, temiz mallarda çürüme Mal çok gelince fiyat düşer. Hava | yüzünden zarar, yüzde onu bile bul- ; "sıcak olunca, meyvalar çabuk çürür, | mazmış' i Böyle havalarda, kabzımal, fazla bek| Bunu söyliyenler: Tetemeyeceği meyvaları, mümkün) — Hem, diyorlar, manavlar, bah- mertebe süratle elinden çıkarmak) çe sahiplerinden doğrudan doğruya ecburiyetindedir. Fakat böy sıcak aldıkları meyvaları da ayni fiyata sa 1 — 59 verseniz olmaz! Kur'an çarp-| eliz ması keyfiyeti, muhtelif tefsirlere İzuu ebahseden bir tebliğinde, Südet * yol açmıştır. Ezcümle Fransanın bun | Almanlarının matbuat bürosu diyor Bu moyva ihtikârından, bu meyva|dan istinkâfı,bazı yabancı memle -|ki: kaçakçılığından bihaber bulunan bah | ketlerde Fransada orta Avrupa mese | “B, Chamberlain, bu beyanatında, tiyar doktorlarımız da, halka hâlâ ve |leleri ile alâkadar olmamak zihni-| Südetlerin B. Runcimanın vazifesini ; yetini gösteren bir keyfiyet olarak | ne suretle telâkki ettiklerine dair her Bol, bol armut yeyiniz! derler! |telâkki edilmiğtir. Salâhiyettar mah | hangi bir beyanata malik olamazdı. “Belediyenin hali,, de, halkın hali | feller, bu düşünceleri kati surette ya | Zira, salâhiyettar İngiliz mahafili bu de meydanda, Bu vaziyette, armu- tanlamaktadır. meseleyi partiye ancak dün bildirmiş dun iyisini yiyebilmek için dağa çık B. Daladiyenin son bir nutkundaİlerdi. Südet Almanlariının salâhiyet- akn TALE Mü ai mal bildirdiği gibi, Fransa Çekoslovak-|tar mümessilleri, B. Runeimanın va. ger rr kl yaya karşı bütün taahhütlerine #a-| zifesi hakkında, dün “Dle Zeit” ga- (1) Küfe başına ienbet eden nakliye Be- |dık k K Orta | zetesinde intişar eden habere mi bi Dee ea bu-' olaral vermişlerdir.” vE ea mile değişti. Benim duyduğg nuniyet ve iftiharı o da tams” | du. 8! — Aman, dedi, bu ans gi tıpkı bana söylediğin gibi Fi yaz. Herkes duvsun, Eski 38 kendimizi küçk görmeye 3 berbat hissi dağıtmak için satlardan istifade etmek Arkadaşımın istediğini 13 üncü ilkmektepte Amerik* yecilerin gözüyle neler

Bu sayıdan diğer sayfalar: