26 Mart 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

26 Mart 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Karamanda Terakki ve! , Imar Hareketleri | Karamanda Belediye Parkı Karaman (TAN) — Radyo neşriyâ tından herkesin istifade etmesi için beş, altı semte hoparlörler konuk muştur, İstasyon ve belediye parkları MUR- tazam bir şekle getirilmiştir. Cürhu- riyet meydanına ve etrafına Bun da elektrikle vardır. DİR ir Sergiye getirilen sığırlar İpsala (TAN) — Köy kanununun! ikincil, Koca tatbiki yıldönümü © münasebetile, merkez nahiyesine bağlı Koca Hıdır köyünde merasim yapılmış ve muh- açılmıştır. bine yakın halkı bulunmuş, lar söylenmiş, bundan sonra Sergi - ler açılmıştır. kısraklar arasında birinciliği Ko; yeri köyünden Ali Yörük; ; günah İs Yazan: Kerime Nadir Gülmeğe başladı. Renksiz dudakları arasından ri pırıldıyordu. Biraz evvel derin wtirap çiz- > m buruşuk ve kararmış görünen yüzü, nasıl bir küçük tebessüm ışığiyle bu derece (o aydınlanı- yor, parlıyor ve gençleşiyordu, nasıl? Bu adam beşeriyetin üstünde bir mahlüktu.. Yanıma geldi; omuzlarımı tuttu. Uzun bir deki. ka, bir saat, belki bir asır gözlerimin içine baktı, Şakaklarını örten kısa favorilerden ince bir ter s- zıyordu. Dayanamıyarakı — Niçin büna bu kadar çok bakıyorsunuz? dedim. Gülümsemekte devam ederek mırıldandı; — Seni göremediğim zamanların payını sliyo- rum... Sonra beni şiddetle kolları arasına çekip göğsü- ne bastırdı. Evvelâ korktum. Lâkin çabuk sakin- ledim. Çünkü, saçlarımda, alnımda gezen dudakları ateşli değil, serindi, Okşuyışlarında ihtiras yerine munis bir şefkat vardı. Uzun müddet birbirimizin kolları arasında kaldık. de idim. Bakışlarım buğulanıyordu, Sözüme devam Asabının bozukluğundan mı, yoksa saadetimin verdiği sarhoşluktan mi bilmiyorum; gözlerimden yaşlar akıyordu. Onun da kirpiklerini bir aralık w- lak gördüm. Fakat bunu benden saklamak için ba- şın yukarı kaldırdı. Fer şeye rağmen içimde bir şüphe vardı. Onun böyle buhran içinde bulunmasına hiç bir mâna ve- remiyordum. Uzun bir tereddütten sonra başımı göğsünden çekerek: .— Halik bey. Niçin böyle muztaripsiniz?.. Diye tir. Elektrik cereyanının takviyesi İ- Şin bir hattın değiştirilmesi, havai tellerin daha muntazam bir şekle ko- nulmaşı, kararlaştırılmıştır. İstasyo- 80—100| Daha sıhhi bir içme suyu getirtik fidan dikilmiştir. Daha da dikilecek-İmesine de çalışılacaktır. Ipsalada Bir Hayvan Sergisi Açıldı Hıdır Şevket Özgücün hayvanı kuzanarak beş ve üç lira almışlardır. Yaşını geçmiyen kara sığır hayva- telif hayvafıların getirildiği sergiler |natmdan yirmi beş kadarı getiril- İmiş, en iyi görülen ala Merasimde, civar on bir köyün üç| sahiplerine beş, üç, iki ve bir lira| nutuk- | ikramiye cerilmiştir. İyi cins tavuk, koyun, kuzu, arpa, | buğday, yulaf, pamuk ve susam ser- Henüz 'yaşını geçmiyen tay ve) gisinde de beğenilenlerinin sahiple- n-İ rine ikramiye dağıtılmıştır. ün, | Bu işler bittikten sonra güreşler NN vE Totaliterler zun Bir. Harbi Kazanamazlar (Başı 5 incide) heden harekete geçmeleri lâzimdir: 1 — Hiç gecikmeden, iktısadi ve teknik teşriki mesai. 2 — Erkânı harbiye anlaşmasile korkunç bir hücum önünde birkaç hafta içinde aşılamıyscak kudret- te bir müdafaa hattı kurmak ve bu #uretle, düşmanın kısa zamanda muzaffer olabilmesi ihtimalini ta- mamile önlemek ve uzun bir harp için hazırlıklı, ihtiyatlı bulunmek. 3 — Sovyet Rusya ile teması sık- laştırmak: (Orası daima zengin ve emin'bir iptidai madde ve asker membaıdir.) 4 — Totnliterlerin Akdenizde, merkezi Avrupada, ve Afrikada ve- ni zaferler kazanmasına ve uzun harbe dayanabilecek hale gelmesi» ne meydan bırskmamak, . Eğer demokrat memleketler bu müşterek enerjiyi gösterebilir. lerse, kendilerini tehdit eden teh. likeyi önlemiş olurlar. Bu takdir- de, bütün beynelmilel davalara e- saslı bir nizam verebilirler. Ve an- cak o takdirdedir ki, Almanyayı, Halyayı, dünyayı rahat bırakmıya hiç korkmadan davet edebilirler. Aksi takdirde, medeniyeti tehdit e- den tehlikeyi uzaklaştırmakta çok güçlük çekeceklerdir, . tenviri ihtimali Yardımseverler Kongresi Toplanıyor Ankara, 24 (Tan Muhabirinden)— Bayan Mevhibe Ismet Inönünün yük- himayelerindeki Yardım Sever- ler Cemiyeti önümüzdeki günü Çocuk Esirgeme kurumu sale- nunda senelik kongresini aktedecek- tir. i Sömikek Fiyatları Ucuzlıyacak Bir müddettenberi Zonguldak ve Ereğli kömür havzamızdan İstihraç edilen kömürlerin satiş fiyatları üs zerinde tetkikatta bulunan heyet pi- yasamıza getirilmekte olan -kömür- lerin fiyatlarından bir miktar tenzil edilebileceği neticesine varmıştır. Ez. cümle piyasamıza toptan ve bir el den tevzintı yapılmak suretile satıl, makta olan sömikok kömürünün ton başına 3—3.5 lira kadar daha ucuya verilebilmesinin imkânı olacağı tah- min edilmektedir. köyünden hayvunn ————— yapılmış, Koyunyerinden Hasan Ço- lak, Esençeden İbrahim Örs, Kum:- dereden Hüseyin Toprak, Koyunye- rinden Ömer Çolak başa yüreşmiş- lerdir. Esetçeli İbrahim başı kazan- mış, pehlivanlara da ikramiye veril miştir. ende mi? ! TEFRİKA No. g3 sordum. Endişeli bir nazarla yüzüme bekir: — Muztarip miyim ?.. Bunu da nereder çikardın?., — Evet görüyorum... Bir an düşündü. Birdenbire yine yüzü değişmiştir — Anladım, dedi, Sen benim hüyumu bilmezsin.. Ben her zaman böyleyimdir yavrum.. — Her zaman sakin' görünüyordunuz... — Kısa görüşmelerden ne anlaşılır . Fakat ımo- demki üzülüyorsun; İstediğin gibi olacağım... © - Bunun üzerine beni yerime oturtarak kendisi de karşıma geçti. Artik hakikaten eski tavrını tekim. miştı. Ailemden bahs açtı, birçok sualler sordu. Fakat sözler dudaklarından ezberlenmiş gibi dökü- Tüyardu. Zihnen başka bir şeyle meşgul olduğunu hissediyordum. Yavaş yavaş masaya yaslandı. U - zanan dirseği, korkunç bir şekilde sırıtan kuru ka- faya değiyordu. Bu vaziyetten huylanarak: — Biraz kolunuzu çeker misiniz? Dedim. Anladı. Gülümsemeğe çabalıyarak: — Istracağından mı korkuyorsun? Dedi, Sonra mümaneatuma ehemmiyet varmiyerek © nu eline aldı: — Bu zararsız bir kemik parçasıdır. Evvelce bel- ki zararlı idi. Belli değil, muhakkak zararlı idi. Çünkü hir insandı... — Bırakmız.. Allah aşkına birakınız, diye çirpım- dım, Kendine geldi. — Affet.. Beni affet, diye yalvardı; Bu sırada sast gece yarısını geçiyordu. Yerimden çarşamba | TAN Dayak Düşkünler evindeki hastalardan o- nunun imzası ile şu mektubu aldık: Burada ekserimiz 10, 12, 20 sene- dir milletin himayesine sığınmış bi- İkesleriz. Bunca yıldır sayısız meza- lim ve meşakkatlere katlandık. İca- bında dayak ta yedik. Şikâyetleri- gmizi allahtan gayri işiten olmadığı gibi (lütfen) dinleyen de çıkmadı. Şimdi ise gördüğümüz hüsnü mu- #meleyi, şefkati inkâr etmek nankör- lüktür. Evimizde, değil dayak kal bimizi kıracak bir söz bile işitmiyo- ruz. Bu dedikodunun ancak içimizde bulunan bir takım münaşebetsiz ve çekemiyerler tarafından yapılmış ol- ması gerek olduğundan gazeteniz vâ- sıtasile mektubumuzun neşrini ve böyle bir vaka olmadığının anlaşıl- masını saygılarımızla dileriz.” * Postadan bir temenni : İstanbulun bütün sokaklarının birer isimleri vardır. Bununla bera- ber bilmem neden dolayı İstanbul- daki müesseseler mektup kâğıtları- na vesairelerine bulundukları sokâk- ların İsimlerini yazmıyarak —hattâ İstanbul Telefon rehberinde bile — şuraya o buraya sokulmuş bir çok hanların isimlerini adres olarak gös- teriyorlar. Bu posta memurları için bir güçlük olmakla beraber, yaban- cılar için de daha büyük bir müşkü- lât teşkil ediyor. Eğer sokak isimle- İrine ihtiyaç olmasaydı, belediyeler sokaklara isim koymazlardı. Bu kü- çük köylerde, kasabalarda tatbik edilebilir, fakat İstanbul gibi oObü- yük bir şehirde mümkün değildir. Bu halin önüne posta idaresi, ra- diköl harçketle | geçebilir ve sokak isimleri ve adresleri (o açık yazılmı- yan mektupların iade edileceklerini halka bildirirse, bunlar da bir takım hanların isimleri yerine müessesele- rinin vesairelerinin (o bulundukları mahalle ve “sokakların İsimlerini yazmağa mecbur olurlar, Bu halkın tatbik edeceği bir me- sele değildir, bunu ancak Posta ida- resi yapabilir. Sonra sokak isimleri- nin de Türkçe yazılmalarını sert koymalıdır. Yoksa İstanbulda, mese- lâ İstiklâl enddesinde oturan bir züppe, kalkar: (Grand rue de Pera) diye adresini yazar, M.N. Talebe birliği : Üniversitede talebe birliğinin ku- rulacağını sevinçle haber aldık. Yal nız, orlada dolaşan bir rivayete gö- re, birliğin idare heyetine, imtihan- sıçradım: “ OKUYUCU MEKTUPLARI Düşkünler Evindeki Denizbank Kooperatifi : 26-3 -939 Toplantılar, davetler : İ Dektorların Toplantıs! Türk 'Tıp Cemiyeti ayın 28 inde © narak şu ruznameyi görüşecektir? ine Osman! öy 1 — Sprue vak'aları ür fettin Çelik, 2 — Asid askorbikle edilmiş vak'sları o Hilmi 3 — Koroner hastalıklarında slAçis #dditsı - az aş İYENİ NEŞRİYAT: larını pek İyi derece ile kazananlar getirileceği hakkında (o rektörün bir Madesi varmış. Bu bizi hem mütees- sir etti ve hem de'hayrete düşürdü. Eğer birlik idare heyeti âzaları her hangi bir makam © tarafından tayin edilecekse mesele yok. “Fakat bizim bildiğimiz bu gibi şeyler intihapla İS gocuk ! Çocuk Esigeme Kurum Del Merkezi tarafından çıkarılnek'a (Çocuk) adlı derginin çı31) ipel #İN çıkmıştır. Çektiği ıstırapların mes'ulü kendisidir. Tıp Fakültesinden Kâzım Demircioğlu , * Gazetenizde Denizhank koopera- tifine dair bir şikâyet gördüm de aklıma geldi: Maaşlarından her ay derhal ke- silmek üzere kredi fişleri verirler. Fakat bu fişlerle sigara isterseniz, alamazsınız. Mahrukuta ve giyeceğe ihtiyacımız olur, fiş kabul etmezler, nakit para isterler. Kooperatifin malını satan gemi- lerde bu fişlerin on paralık kıymeti yoktur. Fakat adı kredi fişidir. O halde bu fişler niçin verilir? Neye yarar ve bilhassa ( gemilerde niçin geçmez? Bu anlaşılacak bir müuam- ma değildir!.. Kredi fişiyle lahna pırasa alınır da, sigara niçin alın maz?.. Bu fişler ay başında memu- run maaşından nakit olarak kesilir. Fakat memur bir kaç lüzumsuz €ş- yadan maada olan ihtiyacım hariç- ten tedarik etmeğe mecbur ve muz- tar kalıyor. Kooperatifin yüz kuruş- luk fişini seksene hattâ yetmişe kır- dırmıya başlıyor, kırdıra kırdıra dâ Kaşelerini tecrübe etmiş olsaydı cehennem hayatı yaşatan b muannit başağrısından esef kalmıyacaktı. , B dindirir, LI diş ağrıları ile üşütmekten E ıstırabları Hit ağrı, sızı ve sancılara kar hassa müessirdir. bir kaç ay sonra maaşsız kalıyor. Halbuki bizim bildiğimiz koopers- ibi | tifçilik, ortaklarına âzami kolaylık) Mideyi bozmaz, K | gösterecektir, ve böbrekleri yorma” Ortaklardan ” H, Borkurt | RADYOLIN! İle SABAH, ÖĞLE ve AKŞAM Her yemekten sonra muntözaman günde 3 def dişlerinizi fırcalayınız —ı11., ' İSEKADI Ap — Bu kadar geç olduğunu tahmin etmemiştim; bana müsaade ediniz de gideyim, dedim. — Hayır, dedi. Hem sana daha söyliyeceklerim var... Masanın büyük bir gözünü çekti. Gazele kâğdı- na sarılmış kalın bir paket çıkardı. — Bunun içinde bir dosya vardır. Fakat mühür- Tüdür.. Bunu sana bir şartla vereceğim: İki gün ev- vel açmıyacağına söz verirsen... — Emin olabilirsiniz. Lâkin içinde ne var .. — Göreceksin. Bir hayatın romanı.. Yahut be « nim romanım.. Onları dikkatle okuyacaksın... — Peki; fakat buna niçin lüzum gördünüz? — Benim kim ve nasil bir adam olduğumu öğ - renmek istemez misin?., — Bunlardan bana ne?. — Aramizda gizli hiçbir şey kalmamalıdır Üm - ran!.. Sen temiz kalblisin.. Fakat ben... — Size her hususla güveniyorum.. — Güvendiğin aşlkâr.. Çünkü odama geldin... Lâ- kin herkese güvenmenin pek tehlikeli birşey oldu. ğunu daima hatırında tutmalısm... — Ne demek istiyor sunuz?.. — Şunu demek istiyorum ki, beni değil de her - hangi başka bir erkeği sevseydin, tereddütsüzce o- nun da odasma gidecektin değil mi?.. — Beni itham m ediyorsunuz? Bir saniye tereddüt etti. Fakat düşündüğünü söy- lemeğe azmetmiş bir hali vardı: — Hayır, dedi, Yalnız, sakin bir denizin birden- bire kabaracağını, gözleri aldatan parlak bir semanın siyah bulutlarla bir anda kararacağını bilmelisin. Görünüş daima gafilleri avlar, Nevini bilmediğin güzel bir çiçeği Iurnuna götürdüğün zaman pis bir koku ile karşılaşman pek tabildir. Bir dilsiz çiçek gafletten istifade etmesini bilirse, mahlükatın #n muziri ve en zalimi olan insanlar daha gaddarane tuzaklar kurmasını, daha insafsızca aldatması ni. — Zavallı çocuk!, Daha insanlarm yalnız eşkâlii | tanıyan bir sindesin... Zaman ve tecrübe sana Ol” larm İç yüzünü aşikâr edecektir. En ince yerimden vurulmuştum. Zedelenen | meni kurtarmak lâzımdı. Pürüzlü bir sesle dedi” — Hakkımda yanlış hüküm vermişsiniz Halik bey.. Ben zannettiğiniz gibi her çağıranın peşindff gidecek kadar düşük seviyeli değilim. Belki b”. tecrübe etmek istediniz ve zayıf irademi, elddi vir | itırapla yalvaran sesinizle tarumar ederek tecr” benizde muvaffak oldunuz. Fakat tekrar cdeyi” | pek ziyade yanıldınız.. Eğer hakkımda hasıl etiği | niz kanaat, evlenmemiz için bir mahzur teşkil yorsa, bu geceden itibaren bu aşktan feragat © ğe hazırım, Beni dinlerken alnı kırışıyor, yelsli gözleri 4 yordu. Ber ise, bütün kanım başıma hilcum etmiş bir hak | deydim. Bakışlarım buğulanıyordu. Sözüme vel etmek istedim. Acı bir nedametle çarpan kalbin tün damarlarıma yakıcı bir zehir yavryor ve ni niçin bü derece düşüncesiz hareket ettim diye Pıniyordum. | Konuşmama mâni oldu. Bir ölü yüzü gibi sarar çehresi tahammülsüz bir işkence altında ezildiğ tamamiyle belli ediyordu. Ağzımı kapıyan parmaklarını şiddetle iterek” — Beni dinliyeceksiniz! Diye haykırdım. 3 — Hayır! Dedi, : Artık o ciheti düşünmüyi Gönlüm müsterihtir.. Çünkü bu ders seni islah # Cevap vermeğe muktedir olamadım. Ellerimle zümü kapayarak hiçkırmağa başladım. İçimin 16 sını hiçbir şey gideremiyordu. Şu dakikada ölm“ evet, bir daha onun yüzüne bakmamak için öle razı idim. Beni uzun müddet kendi halime ti Hiçbir şey söylemiyordu. - eDevamı v9 >” Ki > asd az 5'e vrv ev

Bu sayıdan diğer sayfalar: