11 Nisan 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

11 Nisan 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bu haftaki güreşlere yetişeceği iylenen Mülâyim Pehlivanın Kıbrısta yaptığı güreşlerden biri. Güreş Skandalı Münasebetiyle | Herkes Danışıklı Güreş Yapamaz, Onun da Ayrı Bir Hüneri Vardır Yazan: EŞREF ŞEFİK Geçen pazar günü-Taksim stadında lde güreşi tatil ederdi. Arkadaşımız “ yapılan güreşlere gidemedim. Şeref #tadındaki Fenerbahçe - Beşiktaş ma- çında idim. “Taksime giden arkadaş hikâye etti. Bizim başpehlivan Tekirdağlı Hüse- Yin ile rakibi Halilin meydana koya-| bildikleri oynaştan kimse memnun — kalmamış, fazla olarak güreşin pek “hatır sayar bir şekilde yapıldığını da epey seyirci anlamış... Ben Tekirdağlıyı böyle garip gü- reşler tertip eden Dinarlı Mehmedin “gazetelere aksettirdiği münakaşalar. © da kâfi derecede tutmuştum. Hattâ| Oyüzden şahsıma âğır hücumler da yapılmıştı. O zamanlar baspehliva- © Min samimi güreşme arzularını an- byordum. Ciddi güreşmek istiyen bir pehlivanı, işi pek hafiften alan ve © güreşi bir temaşa meselesi haline ge- tirmek istiyen hasmına karşı müda- faa etmek ihtiyacını hissetmiştim. Pazar günkü güreşi görenlerin söy- lediklerine bakılırsa, bizim Hüseyin de işleri sapıtmıştır. Başka rakiplere “hasılattan bir kısım ayırmamak için, © Üç sene evvel iğrenerek söylediği ter- © tiplere başvurmuştur. Hüseyin istese de danışıklı güreşemez © Pehlivandan pehlivana fark var- — dır. Tekirdağlı istese de danışıklı gü- » Teşemiyecek sınıftandır. Çünkü danı- şıklı güreşin de ayrı bir hüneri mev- Cuttur. Oyle her önüne gelen dala- ; vere güreş yapamaz. Güreşi fazla oy- İnak, oyunları pek muhtelif olan peh- > Mivanlar ancak halkı oyalıyabilecek k şekilde hatır güreşi yapabilirler. İÇ Hüseyin, oyunlarından ziyade genç © liğinin, bazu kuvvetinin zoru ile iş- lerini başaran bir pehlivandır. Böy- le bir pehlivan ihtimal pek usta ve danışıklı güreşlere çok alışkın bir © rakiple dalaveresi pek farkedilemi- yecek müsabaka yapabilir. Fakat Hü- seyin gibi bir güreşçi Halil gibi, ser- İ best güreşte epey acemi birile tema- (şa güreşi yapmağa kalkarsa, mesele- nin foyası işte böyle herkese malüm — oluverir. Hakem de işlere vâkıf mıydı? Pazar günkü müsabakanın hakem- liğini arkadaşımız Sami Karayel yap- miş. Söylendiğine bakılırsa, güreşten “sonra Sami Karayel, aralarında bir j iki gazeteci de olan bir ahbap kala. balığına müsabakanın danışıklı oldu- © Bunu söylemiş, Ben bunu zannetmiyorum. Çürkü © eğer bildiğim Sami Karayel hatır gü- reşi yapıldığına kani olsaydı her hal- — — | nat yıldızımız söndü ise, Holivutta yıldız oluruz. | © Haline bakıp çok üzülme. Buna devran derler. Kral yatar, aktör w- ( yanırsın, Saltanatı hatırladıkça başi-| nı arkaya çevirir, Iç çekersin... Fakat “ne çare ki, ol saltanatın yeller e - Ç ser şimdi yerinde, Saminin esasen bir hakemin vazife- leri meyanında bulunan yle bir kararı vermemesi için fevkalâde bir sebep te göremiyorum. İkinci şayiaya gelince bakanın danışıklılığın farkettiğini söylediği arkadaşlarının şu sualine aşağıdaki cevabı vermiş; medin? C — Ben hakemdim, yalnız peh- livanların yenişmelerine bakarım. Ben bu şayiada da bir yanlışlık gö- rüyorum. Bir hakemin danışıklı dö- Züşleri hisseder etmez, ya kuvveti ve imkânı varsa maçı tatil etmesi yoksa yerini hemen terketmesi en tabii ha- lerinden biridir. Olsa olsa, hakem müsabakanın da- laveresini sor dakikalarda farkeder- se altmış dakika susmuş bir adamın son dakikada ani bir hareketle orga- üst etmemek üzere farkettiğini sine- ye çekmek mecburiyetine katlanma- sı düşünülebilir. Boks hakemliğim sıralarında bu bale ben de bir kere düçar olmuş- tum. İki müsabık çok ustalıklı dö- Büşerek vaziyeti idare ediyorlardı. Maç on devrelikti. Sekizinci devre- de işin hatır müsabakası olduğunu farketmiştim. Fakat halk pek mem- nundu. Heyecanla ciddi sandığı dö- güşü seyrediyordu. İşin dalavere ol- duğunu ilân etseydim, kimseyi inan- dıramıyacağım gibi organizatörü ve boksörleri para zararına soktuğum için mahkemelere düşecektim. Vere- ceğim kararı ifa da ettiremiyecektim. Çünkü yan hakemlerinin o hususta fikirlerini aldım. Hepsi müsabaka- nın ciddiyetine kanidiler. Halk ve spor hesabına yapacağım bir hare- ketle onlar aleyhine icra edilemiye- çek bir karar: vermiş olacaktım. Her ihtimali düşünerek en doğru kararın tirdim. Iki devre daha ortada oyna- şan iki boksör arasında üçüncü bir oyuncu gibi sağa sola koştum, dur- dum. Maamafih boksörler paralarını al- dıktan ve halk pek memnun dağıl- dıktan sonra sineye çektiğim ağır lokmayı bir türlü hazmedemedim. Müsabıkları buldum ve kendilerine bir daha aralarındaki maçı idare et- miyeceğime yemin ettim, İşittiklerimi tartıyarum ve ken- di kendime diyorum ki: Sami Karayel de ihtimal pazar günkü güreşi benim düştüğüm vazi- yetler yüzünden tatil etmedi. İhti- mal 6 da işin farkına çok sonradan vardı. Yoksa bir hakemin üçüncü artist gibi halkı aldatanlarla beraber olamıyacağını arkadaşımız pek âlâ bilirdi, Diyorlar ki, Sami Karayel müsa-((| S — O halde neden maçı tatil et- reketlerinden, hattâ en başlı vazife- || nizatörün ve halkın vaziyetlerini akt |, vaziyeti sineye çekmek olacağını kes | tarılmışlardır. Güreşler Yapılacak Bu Seferkilerin Ciddi | Müsabakalar Olacağı Anlaşılıyor | Bu pazar Taksim < stadında Türkiye baş pehlivanları arasın da ciddi müşabakalar yapıl - mak üzere tertibat alınmıştır. Geçen haftaki | güreşlerden açıkta bırakılan bütün pehli - | vanlar pazar günü çarpışacak - lardır. Tutuşacak pehlivanlar a- rasına Beruttan avdet edecek olan Mülâyim de girecektir. Başa çıkmak arzusunda olan pehlivanlar şunlardır: Babaeskili İbrahimi, Hayati, Molla Mehmet, Kara Ali, Peh - livan köylü Mustafa, Sındırgılı Şerif, Gönenli Arap Hüseyin, | Manisalı Halil, Yarımdünya Sü leyman, Mülâyim, Ali Ahmet. * Başa çıkmak isteyen pehli - | vanlarımızın isimlerine bakın - ca aralarındaki kilo farkları he- men aklımıza geldi. Bizde âdet- | | tir, bir pehlivan cüssesi ne ka- | dar ufak olursa olsun başa çık- | mak istediği vakit çıkar. Yal - mız bu kuru güreşte kilo farkı - nm yağlıdan pek fazla rol oy - | nadığını unutmamak lâzumdır. | © Bunun için ekseri turnuva - l larda yapıldığı gibi, yarı ağıra yakın olanları aralarında, halis ağırları da aralarında seçtikten sonra son kalan bir yarı ağırla bir ağırı çarpıştırmakla, o hem | | binnisbe hafiflere yüksek dere- | İ GAZETELERLE İNN Hak ve Kuvvet Yazan: Naci SADULLAH G eçen günlerden birinde, Çekle. rin Alman çizmesi altında da- ha rahat, daha mesut, daha milref - feh, daha müstakil yaşayacaklarını söylemiş olan Muhittin Birgen, dün de “Komik” ceridede intişar eden yazısında; “— Mademki, diyor, dünya kuv- vet üzerine duran bir dünyadır, şu halde İtalya yine haklı, Arnavutluk da haksız demektir!” Şimdi, bu satırlara öfkelenen dev yapılı bir Arnavudun, bu taze ve çe- limsiz saylavımıza bir sille savur - duğunu farzedelim; Netice ne ola - cak? Eğer o zaman, Muhittin Bir - gen, o Arnavullan davadı olursa, kendisine verebileceğimiz cevap şu- Yldur: “— Mademki dünya kuvvet üze- rİne duran bir dünyadır ve mademki Arnavudun pazıları seninkinden da - ha şişkindir, şu halde Arnavut yer- den göğe kadar haklıdır, ve sen yer- den göğe kadar haksızsın üstat!” * Hesap istemekten vakti yok Şu garip satırları da “Ciddi!” ga- zetede Peyami Safa yazıyor: “— Evvelki gece, Arnavut olarak yalağa girenler, dün sabah (İtalyan olarak uyandılar!” Görüyor musunuz mantığı? A - caba, vaktiyle “Düveli İtilâfiye” or- duları İstanbula girdikleri zaman, Peyami Safa, yatağından İngiliz, Fransız, İtalyan veya Senegalli ola- rak mı uyanmıştı? Eğer böyleyse, anlaşılıyor ki, bu İzat, fikir, hattâ milliyet değiştirme huyunu, rüyasında bile bırakmıyor. Ayni yazı, şu cümlelerle devam ediyor: /— Bırakalım Arnavutluğun kü - İ İçlik mezarı önünde yalnız Arnavut- lar lar: O Arnavutlar'ki, en elim günlerimizde bizi arkadan yur- mağa davzanmışlardı! Eğer bu mantığa kapılırsak, Bal - | ce almaları için imkân vermiş | hem de kilo farkından hasıl o- lan adaletsizliği bir dereceye kadar hafifletmiş oluruz. Bu teklifimiz zannederiz ki, pek aykırı olmadığından Tay - yare cemiyetinin tertip . heye- | Stadyomu Değişiyor Bursa (TAN) — Birkaç sene evvel yapılmış olan Atatürk stadyomunda icrasına karar verilen tadilât hayli i- lerlemiştir. Yeni plâna göre futbol sahasmın yerinin değiştirilmesi ve bir takan ilâveler, tadilâtin esastu teşkil etmektedir, Atlı spor sahası, koşu yeri Ikmal edilmiş, yeni futbol sahası yeşil çi- menle örtülmüştür. Böylece sporcu- lar kışım küçük gölcükler İle bir ça- mur denizine benziyen, yazın da toz- dan dumandan ferman okunmıyan bir sahada koşup bocalamaktan kur- İkmal edilen bu kısımlarm açılış merasimi yakında yapılacaktır. Eski tribünler yıkılacaktır. Yeni açık ve kapalı tribünleri, yüzme ha- vuzu, atış poligonu ve tenis ii rile, Bursa stadyomu O memleketi- mizdeki güzel mümasillerinden biri haline gelecektir. Adapazarında İki Memura İşten Elçektirildi Adapazarı, ( TAN) — Satışa çı- karılan evkaf dükkânlarının bu mu- amelesine fesat karıştırdıkları iddia- siyle bura evkaf memuru ve muha- sebecisi işten menedilmişler ve müd- deiumumiliğe verilmişlerdir. Müd - delumumilik, ilk tahkikatı noksan görmüştür. kanların eteğini saran harp yangını karşısında sevine sevine göbek at - mamiz, ve: — Yaşasın Mussolini... Nur ol - sun Hitler: Bu arslan yürekli fatih - ler vaktiyle bizi arkadan vurmuş o - lan namert Arnavutlardan intikamı- mızı aldılar!” diyerek külâhlarımızı | ” havaya fırlatmamız lâzım! Halbuki, küçük milletlerin birle- şip kuvvetlenmelerini önlemek iste- yen Faşistler, onlara mütemadiyen birbirleriyle yaptıkları eski kavgala- rı hatırlatıyorlar; Sistemli propağani dalarla hortlatılan o ölmüş kinlerin meyvelerini de, biyık altından güle güle toplayıp duruyorlar. Ben Peya- miden, o havaya niçin tempo tuttu - ğunu sormak isterdim amma, müba- rek filozofun hesap istemekten hesap vermeğe vakti yok ki! Külhani Server Bedi ise, dostu Peyaminin cevherlerine şu cümleler- le tüy dikiyor: “— Ben, zavallı Arnavutların yu. tulacağını dahı gün, bazı gazete- lerimizin © ağızlarından © anladım: İ“Kahraman Arnavutlar, memleket - lerini karış kariş müdafaa ediyor - lar... Kahraman Arnavutlar düşmanı püskürtüyorlar...” tarzında palavra- lar savuruluyordu. Halbuki, ayni gı zeteler, kahraman Habeşlilerin, kal raman İspanya cümhuriyetçilerini kahraman Çinlilerin de her gün za - ferlerini edip durmuşlardı. Ha- beşislan ve İspanya baştan başa, Çi- nin de yarıdan fazlası karşı tarafın €- line geçti, Arnavutluğa gelince, Mus- solini bugün, Zogonun ensesinde bo- za pişiriyor, ve İtalyan askerleri Ti - randa mısır patlatıyorlar!” Yalan değil Peyami Safa!.. Bugün kahramanlık, istiklâl için, hürriyet için dövüşmek değildir. Ru- günün kahramanları, Habeş çıplak - larınin üstüne, içinde kadın oynatı - lan konforlu tanklarla yürürler. Bu- günün kahramanları, Draç limanın- daki yelkenlilere, 45 bin tonluk zırh- larla saldırırlar, Ve bugün, yıkıl - mış Habeşistanın, harap olmuş İs - anyanın, ve zehir kusan tayyarele- re av çiftesiyle ateş açarak namusu- nu kurtarmağa cabalayan zavallı Ar navudun âkibetinde kahkaha mev - İharp rizikosunun artırılması htima- Son Siyasi Avrupadaki siyasi vaziyetin ger- —— ginliği piyasamızın ihracat işler rinde bir durgunluk tevlit etmiştir. Ihracat ile uğraşan müesseseler va-| ziyetin salâh bulmasına İntizaren ye ni gelmiş siparişleri bekletmeği mu- vafık bulmaktadırlar. Eski siparişler- | den ihracat muameleleri ikmal edil. miş olanların sevki devam etmekte- dir. Bu arada Almanyaya yaprak tü- tün, yumurta, eski paçavra, kâğıt ki- rıntısı, İtalya ve Yunanistana yumur- ta, Mısıra sahlep, Cezayire zırnık gi- bi maddeler gönderilmiştir. Esasen İbraç mevsimi nihayet bulmak üze- re olduğu gibi bu gibi mallarımızın stokları da erimiş olduğundan piya- saların durgunluğu muvakkat bir mahiyet arzetmektedir. Nakliyede line binaen yeni angajmanlara gi- rişilmemesinin bir sebebi de budur. Anadolu piyasalarında o muameleler normal şekilde devam etmektedir. Tüccarlar, mi hsile kredilerini kes memişler ve avanslarını vermişler. dir. IÇ PİYASALAR : I Arpa Satışları Biraz Gevşek İç piyasalardan şehrimize gönderi- len malların satışları devam ediyor Dün 337 ton buğday, 150 ton arpa, 17 ton çavdar, 45ton un, 80 ton yu- laf, 25 ton boyaz peynir gelmiş ve satılmıştır. Yalnız arpa satışları bi- Taz gevşektir. Büğdaylar 5.25 - 5.35, sârı mısır 4,29, yemlik arpalar 4,17, 422,5 kuruştan verilmiştir. Amerika sp aliş Bölen Bai 14 radan kunduz ve 4,5 liradan.bir n tar'kunduz derisi sahılyalştır: Yumurta İhracatı Mart ayı içinde şehrimizden ihraç edilen yümurtaların miktarı ceman 6981 sapdıktir. Bu miktarm 5260 sandığı Italyaya ve 1721 san- İdiğ: Yunanistana gönderilmiğtir. Ih- raç edilmiş olan bu yumurtaların ih. | raç kıymeti yekünü 169,795 liradır. | 11-4-939 << EKONOMİ Hâdiseler Dolayısile Ihracat Piyasası Durgunlaştı BORSA | gi sw | 126.67 33560 | 8.4025 | 28.4175 | 612425 300450 | 213125 | 1.0025 | 16 | 14.003 230025 4.0678 09050 28025 3482 Budapeşte Bükreş Belgrad Yokohama Stokholm 3057 Moskova 23.9025 ESHAM VP TAHVİLAT Sivas-Erzurüm YI 19.275 1938 9 5 Hazine tahvili o D2.— İktasadi al terisat işletme şirketi 425 İHRACAT: Bir Haftalık İhracat Yekünu 171 Bin Lira Mart ayının son haftası içinde ya- bancı memleketlere ihraç eylediğimiz muhtelif mallarm kıymeti yüz yet- miş bin lirayı bulmuştur. Bu mallar arasında Fransa, Italya, Almanya, Yunanistan, Mısır ve Holandaya, Ro- manya ve Amerikaya gönderilenler, nohut, kepek, kuş yemi, taze balık, peynir, iç fındık, yâprak tütün; av derileri, keçi derisi, yün hali, tuzlu koyun barsağı, ceviz içi, ham kendir, koyun derisi, Kaşdr peyniri, sığla ya- ğı, İpek mensucattır. Almanya piyasalarımızdan ke- pek ve mısır toplatmış ve bu malla- rın Hambürga sevki icra olunmuştur. En son gönderilen mallar arasında 202800 kilo mısır ve 32932 kiloluk İ bir parti kepektir. “Kilimli Nahiyesinde Imar İşleri İlerliyor Yeni köprülerde faaliyet Kilimli (TAN) — Sekiz sene ev- vel, deniz kenarındaki (o Kilimli kö. yünde kurulmuş olan ve Zongulda- ğa on kilometre mesafede bulunan nahiye merkezimiz, şirin bir yerdir. Bahçeler içine inşa edilmş olan yeni ve güzel evleri, deniz kenarına di- zilmiş bir sıra inci hissini vermekte- dir. Bupradan üçer, beşer o kilometre uzaktaki beş kömür ocağında üç bin- den fazla amele çalışmaktadır. İske- lemize her gün bir kaç vaur gelerek kömür alıyor. Her gün trenlerle de iç Anadoluya üç - beş yüz ton kömür sevkolunuyor. Daimi kömür amelesiyle beraber beş binden fazla nüfusu olan nahi- yemizde elektrik vardır. Belediye teşkilâtı yapılmasına ve İlk mekte. binin beş sınıfa çıkarılmasına ihti- yaç görülüyor. zuu bulan sana da, külhani dostun; Server Bedie de yakıştırabileceğimiz. sıfat şudur: “— Kahraman!” Yeni nahiye müdürü, beş sınıtu bir mektep binası yaptırtmağa baş- lamıştır, Bu, ders yılına kadar biti- rilecektir. Civardaki bataklığı © kurutmak, doldurmak, mezbeha vücude getir. mek gibi teşebbüslere de girişilmiş tir. ——— — Çinede Çekirge Aydın (TAN) — Çine kazasmda, beş hektarlık bir arazide, geçen se- nenin sürfelerinden olduğu anlaşı - lan çekirge görülmüştür, Bunların imhasına başlanılmıştır. # Aydin (TAN) — Nazillide Ey- celli köyü önünde Menderes nehri üzerine geçen sene evkaf idaresince beş bin lira sarfiyle yaptırılan köp - rünün baş taraflarının takviyesi i - çin evkaf idaresi iki bin lira daha vermiştir. Akşehirin İmar Plânı Akşehir (TAN) — İmar plânmın pazarlıkla bir mütehasstsa yapımı. ması takarrür etmiştir. Belediye bu maksat için 5500 lira ayırmıştır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: