10 Mayıs 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

10 Mayıs 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

——— w-.5-919 10 Mayıs 1939 TAN ABONE BEDELİ Türke; Ecnebi 100 Ke, no » 40 2000 Kr. 10 ” 800 300 1 Sena 8 Ay #Ay 1Ay rası posta ittihadına dahil yan memleketler için abone bedeli müddet sirasiyle 80, 16, 9, 35 liradır.. Aböne bedeli peşindir. Adres değiştirmek 25 kuruştur. Cevap için mektuplara 10 kuruşluk | pul iüvesi lâzımdır. Hamamlarında Alınacak Tedbirler H“ sene deniz hamamları mev. siminde bu sütunda beledi €e almması lâzım gelen tedbirler hakkında yazı yazdık. Fakat eskiden belediyenin yazılan yazılara, kendi- sine hatırlatılan fikirlere ehemmiyet vermemesi teamül haline gelmişti. Onun için yazdıklarımız müsbet ne-, tice vermiyordu. Yenj Belediye Reismiz bilâkis tün şehirlilerden, şehrin güzelliği, sıhhati, imarı vesalresi hakkında fikir ve ilham bekliyor. Ve ortaya sürülen makul ve makbul fikirleri derhal tatbik sahasına geçiriyor. Meselâ muharririmiz V. Birson, ev- velee Karaköy ve Beyoğlunda mürur ve üburu kapıyan terafik bozuklu- ğunu gidermek için müteaddit za- manlarda muhtelif fikirler ortaya atmış, fakat bunların hiç biri tatbik Sahası görmemişti. Bu defa Lütfi Kırdar Birsonun bu fikrinin ns de- receye kadar pratik olduğunu tecrti- be elti, ve makul olduğunu görünce tatbik etti, Bu sayede bugün Köprü- den Karaköye giden nakil vasıtaları artık yolu tıkamıyor. * Zim gelen tedbirlere gelince: I — Her yaz, banyo parası ver. meklen kaçan | çocuklar, Haliç, Bo- Zaziçi ve Rumeji sahilleri boyunca açıkta ve ekseriya lâğım ağızlarında v* pis yerlerde denize girerler, Ya bu sahillerde Biz çocuklar çin fevka- lâde ucuz deniz banyoları ihdas et- meli, yahut mamlarda çocuklar için fiyatları â zami derecede ucuzlatmalıdır. Fakat bu tedbirleri almak mümkün değil se dahi, herhalde çocukların bu gibi pis yerlerde denize yörmelerinin ö- nüne geçmelidir. ? — Deniz hamamları umumiyet- le pistir. Hamamların içleri, dışları, müşterilerine verdiği donlar en basit sıhhi şartların İstilzam ettiği temiz- likten mahrumdur. Şimdiye kadar deniz banyoları muntazam sıhhi muayeneye de tâbi tutulmadığı için bu pisliğin önüne geçmek mümkün olmamıştır. Deniz banyo sahiplerini İzami derecede temizliğe rlayete mecbur etmelidir. 3 — Dünyanın her taratında de- Mİ? banyolarında can kurtarma ter- tibatı yardır. Deniz banyolarının #rf bu işe memur adamları bulu- nur. Bunlar hususi bir kıyafet giyer, ve daima bir sandalla yıkananların Arasında dolaşır. Bizde bu teşkilât “olmadığı için her sene deniz banyo- larında bir kaç kurban veririz, Deniz banyolarını daimi can kurtarma te$- kilâtı yapmıya mecbur etmelidir. 4 — Deniz banyolarında ilk mi davat tedbirleri ya yoktur, ya pek »oksandır, banyoda bayılanlar, has- talananlar, kaza geçirenler olabilir. Banyolarda bu. gibilerin imdadına Yetişecek hiçbir teşkilât ve tertibat Yoktur, Yıkananlar arasında bir dok- tor varsa ne mutlu, yoksa hayatı tehlikededir. Bunun için de bütün banyolarda ilk müdavatı yapabile- cek teşkilât ve tertihatın tamamlan. masını temin etmelidir. Bunlar para işi değildir. Fakat şehirlinin sıhhat ve hayatı ile alâ- kadardır. Belediyenin bu noktaları temin etmesi, ona halkın sevgi ve şükranını kazandırır. bu mıntakalardaki ha- | Versay muahedesi tan- zim edilirken Fransız Başvekili Clemanceau, Sulh konferansına memur Alman heyeti reisi Kont Ranizau'a yazdığı bir tezkerede: “Dan- zig'i Almanyadan ayırıyoruz. Ne yapalım, Polonyaya Bal- tık Denizi üzerinde serbest ve emin bir mahreç verebil- mek için bundan başka bir çare bulamadık...,, diye ya- zıyordu. müş oluğu “Polorya Koridoru hakkında yazdığım bir makalede hulâsa etmiştim (1). Konferans Danzig'i Almanyadan ayırmakla raber, nüfusunun büyük bir ek- seriyeti Alman olan bu limanı Po- lonyaya bırakmamış, burasını ser- best bir şehir haline getirerek Po- lonya için orada bir takım haklar ve menfaafler teminine çalışmış» ta, Kâğıt üzerinde pek parlak görü nön bu bal çaresinin . bir çok rüzlü ve garip tarafları vardı. tekim bu yeni şekil tatbikatta kim- seyi memnun edemedi, güçlükler arttıkça arttı, nihayet Danzig Av- rupanın başını bir gün belâya 805 | kuverecek tehlikeli bir nokta hali- ne girerek Almanya ile Polonya- nın arasını açtıkça açtı. Dansigin nüfus ve mesahası Derste kurulmıya çalışılan “yeni idarenin esaslarına bir göz atacak olursak, cihanın şu kar- makarışıklığı içinde orada sulh ve sükünu temin edebilmek için mut- laka bir mucize beklemek lâzım geleceğine hemen kansat getiririz. Danzig Serbest Şehri unvanı bile aldatıcı... Bu ismi görünce maksat yalnız Denzig şehrini kasdetmektir zannederiz, halbuki öyle değil: Bu ismi taşıyan küçük hükümet, Dan- zig'ten başka, Zoppot, Tiegenhof, Neuteich gibi bir kaç kasaba ile 260 kadar köyü ihtiva eden oldukça geniş bir araziye yayılmış bulunur. Danzig hükümetinin mesahası 1893 kilometre murabbaldır: Hemen Bandırma kazası kadar bir yer, Bu sahada yaşıyan 410.000 nüfusun yüzde 96 sı Almandır. Hükümetin resmi dili de Almancadır.. Demek Versay muahedesinin 100—108 nci maddeleri mucibince yaratılan bu küçük demokrat hükümet bir Al- man ülkesidir, ve kendi kendini idare edecektir. Volkstag denilen bir meclisi vâr: Bunun 72 âzasını Danzigiller gizli rey ile araların- dan geçecekler. Bu meclis de bir reis, bir reis vekili ve 10 âzadan mürekkep bir Senato intihap ede- cek ve memleketi meclise karşi mes'ul olan bu Sensto idare ede- cek. Milletler Cemiyetinin garanti» si altında teşkil edilen Danzig'de TAN Muharrir bu yazısında Danzigin bugünkü rejimini şöyle anlatıyor: Bugünkü Danzigin meclisi, Danzig serbest şehrinin umumi manzarası cemiyetin bir de mümessili bulu- nacak, bu Fevkalâde Komiserin başlıca rolü Danziz ile Polonya a- rasında çıkacak anlaşmamazlıklar- da birinel hakem rolünü öyna- maktır. Haydi buraya kadar vazi- yete iyi deyip geçelim, asıl işler bundan sonra serbest bir hüküme Hancı munssepetlerini Polonya idi re eder. Hemen bütün büyük dav- etlerin, hattâ “İçlerinde » Bolivya, Guatemala, Yaiti gibi uzak memle ketler de bulunmak üzere biçok kü çük hükümetlerin Danzig'de kon- solosları bulunduğu halde Danzig tebaasının ecnebi diyarndaki hu- kukunun muhafaza ve müdafaası işi Polonyaya aittir, Bununla bera- ber Danzig'in ayrı bir sancağı, ay- rı bir parası vardır. Polonyanın Danzigdeki rolü iya sancağı var, parası Var, meclisi var, ismi de Serbest Şehir, demek ki Danzig serbest bir hükümettir. Pek acele etmiyelim: Danzig ie Polonya arasında bazi münasebetler var, bir kere de on- leri görelim: Bu iki memleket ara- sımda iktisadi bir bağlılık bulunur ve bu bağ bir gümrük ittihadı ile başlar. Danzig'e girip çıkan eşya- lar üzerinden Polonya tarifesi #u- cibince resim alınır, bu hasılatın yalnız yüzde yedi buçuğu Danzig'» te kalı sine gider. Teliş etmiyelim, Polon- yanın bu serbest memleket Üzerin- deki hakları yalniz iktısadidir. Bun- lar hep Polonyamın deniz kıyısına rahatça inmesini temin için yapıl mıştır. Yoksa Danzıg, Polonyaya herhangi bir şekilde bağlanmış de- gildir... Değildir ama Versay mua- hedesinin Polonya için tanıdığı bö- zı imtiyazlar vardır: Meselâ Dan- zigde fakat yalniz limanda yan! şe- hirde Polonya kendi muhaberstı için Posta, telgraf ve telsiz teşki- lâtı yapmıştır. Kapitiilâsyon de virlerinde bizde de bazı şehirlerde ecnebi postaneleri vardı, işte onun gibi Danzigte bir Polonya posta şu- besi bulunur: Bu hal Danzigin ken- di postalarını kendi vasıtası ile dünyanın her tarafına, hususile Almanyaya yollamasına bir mâni teşkil etmiyor ya.. Liman işlerini Holandalı yahut Isviçreli bir reisin idaresi altında beş Denzigli ve beş Polonyalı azadan mürekkep bir ko- misyon tanzim eder. Fakat bütün bu işlerden kimse memnun değil dir, ne Danzigliler ne de Polon- yalılar. Memnun olsalar ve vaziyet- lerini sağlam görseler, Polonyalı- o Danzig Serb o | statüsü, bayrağı, parası olmasına rağmen demiryollarını, harici siyasetini ve gümrüklerini Po- lonya idare eder. Fakat bugünkü rejimden Danzigliler kadar Polonyalılar da memnun değillerdir. l est Şehrinin eni Rejimi ETİL Da lsr milyonlar sarfederek o civarda Gdynia ismindeki yeni liman ku- rarlar mıydı? Danzig Almanlığı muhafaza ediyor E yı kültür, his ve'âna va- tana bağlılık bakımından Alman- lığmı tamamile muhafaza etmiştir. 14 üncü asırdan başlıyarak her devre alt hatirelar ve değerli eserlerle dolu bir müze gibi görü- nen Danzig, garip manzaralı ka- nalları, duvarları yağlı boya re- simlerle süslü ve üç köşe sivri dam- 4 binaları, birahane ve kahveleri ile tam bir Alman şehridir. Şehir halkının mühim bir kısmı civarda- Ki tarlalarda ziraatle ve zehgin me- ralarımda cins atlar ve güzel sığır- lar beslemekle geçinir. Arazinin yüzde onunu kaplıyan çam, gür- gen ve meşe orrnanları kıyılara ka- dar sokulur. Danzlg öyni zamanda ehemmiyetli bir sansyi merkezi- dir, hususile gemi inşaatı burada çok ilerlemiştir. Dört büyük tersa- nesi var. Vaktile bunlarda büyük transatlantikler yapılırdı. Meselâ Almanyanm Amerikaya sefer ya- pan büyük yolcu gemilerinden Ko- İumbus bu tersanelerden çıkmıştır. Daha garibi var: Bugün bu tersa- nelerden birini işleten şirkette In- giliz ve Fransiz sermayesinin işti. raki nisbeti yüzde altmışı buluyor imiş, Polonyanın diğer hukuku »t Danzig manzara ine Versay muahedesindeki kayıtlar mucibince Danzig askeri bir üs olarak kullanılamaz, tahkim edilemez ve Milletler cemi- yetinin müsaadesi olmadan mühim» mat ve harp malzemesi yapan bir sanayi merkezi haline de getirile- mez, fakat Polonya harp gemileri Danzig limanında demirliyebilir ve vaziyet icap ettirecek olursa Po- lonya karadan Danzigin müdafaâ- sına gelebilir ve yerli polis ve jan- "darma kuvvetleri kâfi görülmedi- ği vakit bunları Polonyadan gön- dereceği kuvvetlerle tekviye ede- bilir. Az kaldı unutacaktım: Dan- zg arazisindeki demiryolları da bu genç hükümetin değildir, on- ları Polonya Devlet Demiryolları idare eder, Danzigin mazisi poe serbest bir şehir ha- line girişi bununla üçüncü oluyor. Once Pommerallia Duka. larının, sonra Töton şövalyelerinin | | i | | (ARIENBSURG (0 20 39 Ki umumi manzarası idaresi altında olan ve Hansa teş- kilâtının ehemmiyetli bir uzvunu teşkil ederek uzak limanlarla tica- ret münasebetleri temin eden Dan- zig 1468 da Polonya krallarının hi- mayesi altında ilk defa bir serbest şehir olmuştu. Hem bu serbestlik bugünküne nisbetle daha geni Başka memleketlere sefirler gön- derir ve icabında hâmisi olan Po- lonyaya karşı vaziyet alırdı. 1600 senesine doğru Danzig ticarette ve zenginlikte en parlak devrine var- mıştı. Sonra 17 ve 18 inci asırlarda pada dev ğ ler yüzünden bu ehemmiy betmişti. 1793 te Polonyanın ikin- ci taksiminde Denzig yeniden Ger- men idaresine girdi. 1607 de Prus- ya ordusunu ezen Napoleon, Dan- zigi zaptetti ve Tilsit muahedesi burasını ikinci defa olarak bir ser- best şehir haline soktu, fakat ser- best denilen bu şehrin başında bir Fransız generali vardı. Bu © çok sürmedi. Vaterlo hezimetinden son- ra 1815 Viyana muahedesi Danzi- gi tekrar Prusya ile birleştiriyor. du. Cihan Harbinden sonra 1920, 10 temmuzunda, ahalisinin arzula- rına bakılmiyarak ve reyiâma mü- racaat edilmiyerek Danzig üçün- cü defa olarak bir serbest şehir ha- line getirildi. 1933 mayısında Volks- * tag için yapılan intihsplarda Nas- yonal Sosyalist partisi mutlak bir ekseriyet kazandı. O tarihtenberi Danzigte nazi teşkilât günden gü- ne kuvvetleniyordu. Artık Danzig- iler Almanya ile birleşmek arzu- larını saklamıya bir lüzum görmü- yorlardı. İşte Darzig deilen giri muammanin bugünkü karmakari- şık vaziyeti budur. Bakalım di matlar bu muammanın sulh yolu i- le halline bir çare bulabilecekler mi? (1) «TAN, 54.109 öek Civarında Kaçak Unlar Devrek (TAN) — Ankaradan bu- beheri 50 kiloluk 588 çuval unun buğday koruma ver. gisi verilmediği ve çuvallarının âğ- m mühürsüz olduğu anlaşılmış, bu unlar Yenice nahiyesinin Cebeciler istasyonunda mal müdürü Hilmi Er- doğan tarafından yakalanmıştır. Yi- ne Ankaradan buraya sevkedilen başka bir partide 524 çuval kaçak un da Çaycuma nahiyesinde yaka. lanmıştır. Bunlar, maliye namına müsadere edilmiş ve sahipleri hak- kında ayrıca takibata başlanılmıştır. Un bedelleriyle cezalarının hazine. ye 14 bin lira temin edeceği tahmin olunmaktadır. Bu müsadereler hasebiyle bazı köyler, unsuz kalmıştır. Derhal bu- ralara un yetiştirileceği şüphesizdir. raya gönderilen s.s —— GÖPÜŞSLED Gençleri Okutma Cemiyeti Yazan: Sabiha Zekeriya Sertel nadolu Ajansının A verdiği ha- berler arasında göyle kücük bir havadis var; lerkezi Kırşehir- de olmak, Ankara ve İstanbulda bir mümessilliği bulunmak (üzere bir gençler okutma cemiyeti kurul- muştur. Cemiyet tahsil çağında bu- lunan, zekâsı ve çalışkanlığı ile ta- nınmış fakir çocukların tahsillerini temin edecektir. Cemiyet şimdiden hayırsever zevatı âza kaydına başla- mıştır. Bu hayırlı teşebbüsü okurken se- vinmek, müteşebbislerini tebrik et. | mek normal bir iştir, Fakat bu te. şebbüsün daha fazla yayılmasını, meselâ her şehirde böyle bir cemi- yet kurulmasını istemek belki fazla İtelâkki edilir. Zannnna kalırsa, kül- türü yayma bakımından, maarif teş. kilâtiyle elele vermiş bu gibi kültür © | |cemiyetlerinin çoğalması fazla değil, lürumludur. Bugün memleketin her tarafında. ki mekteplerde yüksek zekâ göste- İren, fakat ailesinin fakri yüzünden tahsiline devam edemiyen, parlama. | dan sönen zekâlar pek çoktur. Bu | cemiyetin isabetli bir eleme ile, ha- ten muhtaç çocukları seçip okutma- sı, yarın kaybolmıya mahküm biz |çok zekâya inkişaf imkânı verecek- | b ki, bunun feyizli semerelerini yakın bir istikbalde görebileceğiz, Gençleri okutma cemiyetinin ver. diği bir ilham vardır. Bu cemi- yet bu hayırlı teşebbüsü ile fakir ço- tuklarını okuturken, bütün memle- ket çocuklarına mektep haricinde Jokumak fırsatlarını da verebilir, Ce. | miyetin kendi binası içinde, müm- kün değilse Halkevlerinde veya di- ger belediyeye veya devlete alt bir bina içinde çocuklara okuma odaları açmak, Pazar günleri, tatil günleri, bil- hassa yaz tatilinde çocukları bu kü- çük kütüphanelerde toplıyarak, pa- ra ile alamadıkları kitapları önleri- ne sermek, çocuklara daha küçükten okuma zevkini aşılıyan bir vasıta. dır ki, medeni memleketlerde bu sa- hada yapılan tecrübeler büyük se- mereler vermiştir, Nevyorkta büyük İkütüphanede yaptıkları bir tetkikte yazın çocuk kütüphanelerinde ok- yan çocukların miktarı, kâhillerin fevkine çıkmıştır. Bu okuma odalarına kitap temini güç bir iş değildir. Fakat çocukları bu kütüphanelere eelbedebilmek bi- rax uğraştırıcı hir iştir. Buna çare 0- israk ta çocukları bu cemiyete âza yazmak, ve en çok kitap okuyanlara bir madalya, okudukları kitapları en İyi hulâsa edenlere kıymetli mü- kâfatlar vermek, çocukların isimle rini neşretmek gibi mükâfatlar çok tahrik edici tesirler gösterir, Çocuk» ları okutma cemiyetinin bu iki işi birden başarması, maarifin ve Hak | kevlerinin yardımiyle bu iki gayeye birden varması güç bir iş değildir. Gençleri okutma cemiyeti, gayes sinde muvaffak olmak için, hayırse- ver zevatı şimdiden öza kaydına İ başlamış. Hoş. Fakat şimdiye kadar yapılan tecrübeler, bu şekilde öza kaydının beklenen semereyi verme | diğini göstermiştir. Üniversite, genç- lere bir lokanta açabilmek için mü- rncnat ettiği zengin zevatın büyük bir ekseriyetinden cevap bile ala- madı. Bu kanaldan yürürken, bu ce- miyeti daha esaslı bir varidat men. hama kavuşturmak daha muvafık olmaz mi? Meselâ, memlekette tak- vim neşri imtiyazmı bu cemiyete vermek, Takvim çok kâr bırakan bir iştir. Bu sebepledir ki bir çok dolan- dırıcılar, hattâ bir çok tanınmış ce- miyetlerin İsimlerini işe karıştıra» rak halkın şefkatini istismar etmek- tedirler, Takvim değilse, bunun gibi bir imtiyaz İle cemiyeti esaslı bir vari- data sahip kılmak, bu hayırlı teşeb- büsün devam için kuvvetli bir ga- ranti olur, Kimbilir; bu teşebbüsün İkurtaracağı kenarda kalmış bir ze kâ, yarın bu memlekete bir dâhi g- İlamaz mr? tır ve gönüle tâbi olmadan, hakika. İl

Bu sayıdan diğer sayfalar: