9 Haziran 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

9 Haziran 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YU Bu sabah şehrimize gelecek ölan İngiliz İngiliz Bugün Geliyor FENERBAHÇE EN KUVVETLİ KADROSİLE ÇIKACAK, CİHAT DA OYNIYACAKTIR Fenerbahçe klübünün yıldönümü münasebetiyle davet | edilen İngiliz takımı bugün saat 7,30 da İstanbulda buluna- caktır. İstanbula hareketlerinden evvel Londra gazeteleri ta- kımın İstanbula seyahati hakkında sütunlarla yazılar yazmış- “ Jar ve kafile ile beraber gelen İngilterenin tanınmış spor mu- harriri de bu seyahat dolayısıyle bir broşür neşretmiş ve Fe- « merbahçe klübü tarafından: İstanbula davetlerinden dolayı © bahtiyar olduklarını kydetmiştir. mİ Klübün Reisi H. G. Alavay HABERLER : BEYKOZ KLÜBÜ TEFTİŞ EDİLECEK Beden Terbiyesi Genel Direktörü nbulda deniz işlerile çok alâka- olmaktadır. Bu cumartesi günü bul deniz ajanile beraber Bey- gidecek ve Beykoz denizcilik ünl teftiş edecektir. Bu Haftaki Maçlar © Beden Terbiyesi İstanbul Bölgesi Futbol Ajanlığından: 10 - 6 - 939 Cumârtesi yapılacak çlar: © Taksim Stadı: i Anadoluhisarı - Kadıköyspor, saat te, Hakem: Necdet Gezen. Bilâl, Kurtuluş - Topkapı, Arna- ilköy, saat 15,45, Hakem: Refik n Top. © Beykoz, o Kurtuluş - Kasımpaşa, Galataspor, saat 17,30, Hakem: Ha-| Galip Ezgü. “11 - 6 - 939 Pazar günü yapılacak açlar: Taksim Stadı: © Süleymaniye, Şişli - Tstanbulspor, eyoğluspor, saat 10, Hakem; Feri- dün Kılıç. © Beylerbeyi - Bozkurt, saat 11,45, Hakem: Bahaettin Uluöz. ve Takımı İngilterede bulunan bir arkada - şemızin Midlesekt Vanderes hakkın - daki yazısmı aşağıya alıyoruz: “Memleketimiz! iIk defr ziyaret edecek olan bu takim için İngiliz a- l matör milli takım! Kadar kuvvet 7 dir. Diyebiliriz. Bu klüp, een&bi o merileketlerde İngiliz futbolünü tanıtmak, ve muh- telif memleket gençlikleri | arasında dostluk tesis etmek gayesiyle kurul muş olduğundan, iarmı diğer ta - nınmış klüplerin en iyi oyuncuların dan seçmektedir, Doksan dokuz fut - bolcüsü vardır. Arsenal meşhur merkez muavini Bernard Joy bu ta- kımın oyuncuları arasındadır. Kafile reisinin sözleri İngiliz takımı hareketinden evvel kafile reisi bu arkadaşa bu seyahat hakkında şunları söylemiştir. “— Turnemizin o Fenerbahçenin jübilesine tesadüf etmesi hasebiyle biz kendimizi cidden bahtiyar addet- mekteyiz. Son senelerde Türk futbo- lünün şayanı dikkat derecede terak- ki ettiğini biliyoruz. Bu meyanda çok iyi tanıdığımız İngiliz antrenörlerle nı bilmek bizleri çok se - ir. Bu noktadan da kendi - leriyle yapacağımız bu karşılaşmala- Ta bir kat daha ehemmiyet vermek - teyiz. Memleketinize İngiliz amatör! futboleülerinin selâm ve sevgilerini birlikte götürüyoruz. En büyük mem. nuniyetimiz kiymetli dostumuz Türki) yeyi ziyaret edebilmek fırsatına nail| olmaktır. Ümit ediyoruz ki, Türk mil W takımmı yakın bir âtide İngiltere- de görmek ve alkışlamak, bü kıymet- Wi dostluğu ve aramızdak! O kopmaz bağları bir kat daha takviye edecek-| tir.,, Kafile reisinin bu sözleri İngiliz takımının İstanbul maçlarına verdiği ehemmiyeti göstermektedir. Merasimin programı Sarı lâcivertliler, bu yıldönümle- ri programını şöyle tesbit etmişler - dir: Saat: 15 bayrak merasimi, 15,10 Atatürke ihtiram duruşu, 15.15 söy lev, 15.35 bayrak çekme (merasimi, 15,45 Fenerbahçe - Kurtuluş atletizm İmaçr, 16 Fenerbahçe - Galatasaray İtekaütler maçı, 16,30 atletizm maçla- rının devamı, 17,15 Midiseke Van - deres - Fenerbahçe maçı, Fenerbahçe takımı, İngiliz takı - mı karşısına milli takım kalecisi Ci- hadı da aralarına alarak şu kadro ile çıkacaklardır: AREATA ERE EE İTER takımı oyuncuları birarada Sporculara i Verilen Ceza Beden Terbiyesi Senel Direktörlüğünden Bir eskisi LEMAN. sözde eden Terbiyesi teşkilâtı henüz bütün cihazları ile birlikte ve tam şekilde kurul - muş değildir. Bilhassa spor ce- zalarına ait olan talimatname de henliz hazırlanmamış bulu - nuyor, Halbuki ruzmerre spor işle - ri akıp gitmekte ve bu © arada sporcuların tecziyesini mucip ha reketler de olmaktadır. İdman Cemiyetleri İttifakı zamanında bu gibi hareketleri mıntakalar, federasyonlar tec - wiye eder Ye Kârür nihayet temi yiz divanına kadar gidebilirdi. Türk Spor Kurumu devrinde de bu cezalar bölge disiplin di - vanları ve yüksek disiplin diva- nı gibi heyetlerde dereceli bir şekilde tetkik olunurdu. Şimdi, bu iki şekilden tama- men başka bir sistem tatbik olu nüyor. Bütün cezalar federas - yon başkanlarının münferit ka - rarları ile umum o müdürlüğün tasdikine arzedilmekte ve alâ - kadar sprocuya hakkını müda - faa fırsatı da verilmemektedir. İnsanlar ne kadar âdil olsa, bir federasyon reisi ne derece bitaraf ve hakşinas bulunsa mut laka yanılmak ihtimali vardır. Spor gibi en dürüst İnsanları bi le klüpçülük hisleriyle zayıfla- tan bir ruhi âmil önünde böyle münferit hâkim ve itirazsız ka- rarlarla sporcuları tecziyeye de vama Genel Direktörlüğün kail olmıyacağına inanmaktayız. Binaenaleyh, sporun en mü - him inkişaf unsurlarından biri olan adaleti tesis için ceza tali- aaa neşir ve tatbikini ve bu suretle sporculara ne gibi hatalarda ne gibi cezalara çarpılacaklarını ev velden bilebilmeleri fersatının verilmesini, ani ve şahsi infial lerin artık cezaya esas teşkil et- mesi ihtimallerinin kaldırılma. sını ehemmiyetle dileriz. şasemaseeamanan Beşiktaşın Emektarı Hüsnü Tedavi Ediliyor Beşiktaş birinci takım müdefli ve Milli takım kaptanı Hüsnü bundan evvelki bir maçta ayağından bir sa- katlık geçirmişti. Doktorlar esaslı tedaviye ihtiyaç gösterdiğinden Bur- sada tedavi altına alınmıştır. Ee İstanbulsporun Kongresi İstanbulspor Klübü Genel Sekre- terliğinden: Ruznamede yazılı mevaddı müzs- kere ve karara raptetmek üzere kon- Cihat — Yağar, Lebip — AN'Rı za, Esat, M. Reşat — Naci, Basri, İMelih, Rebii, Fikret, İ gremiz 10 haziran 1939 cümartesi İ günü saat 15 te klüp lokalinde top- "lanacağından sayın âzanın teşrifleri, i 1 f : ş | TIR ŞAKALAR Kaşıklı İbrahim l Yazan: Naci SADULLAH | Ve bugün, hiç biriniz, “Kaşık. lı İbrahim” adını duymamış « sinizdir. Fakat bir kaç ay sonra, ta- İnidiğiniz meşhur isimler arasında, şimdi meçhul olan bu adıda bula caksınız; Zira bir kaç my sonra, Çallı İbra- himin geniş şöhretine, “Kaşıklı İb - rahim” tevarlis ediverecek! Bilirsi - niz ki, Çallı İbrahime “Çallı” denili zın “Çal” kazasında doğmuş olmasi» dır. Halbuki gazetelerde okuduğumu- za göre, Çallı İbrahim, büyük © bir muvaffakıyetinin mükâfatı © olarak kendisine verilen altı bin lira ile “Ka şık” adasını satın alacakmış Fğer ressamımız Kaşık adasınm tapu se- nedini. cebine koyarsa, hiç şüphemiz yok ki, sahibi olacağı adanın ismini taşımayı, doğduğu kazanın adını ta- şımıya tercih edecek, ve ondan sonra yaratacağı eserlere: “Çallı İbrahim” yerine şu imzayı atacaktır: — Kaşıklı İbrahim!” Ben, kıymetli dostumun, “Kaşık” adasını almağa niyetlenmesine hiç şaşmadım: Bu niyetinden de anlıyo- rum ki, “Çallı İbrahim”, © içmekten vaz geçip yemeğe karar vermiş, ve bu kararla da, işe, çatalı bırakıp “Ka- şığa” sarılmaktan başlamıştır, Benim işittiğime göre, Çallının bu selerki kararı gayet kati imiş. Ve o, kendini hu niyetten vaz geçirmek is- teyenlere; kemali katiyetle şu ceva- bı veriyormuş: “— Kaşık” tan dönenin ayağı kı- rılsın?”” Bana kalırsa, Çallı, Heybeli ile! Büyükada arasına sıkışan “Kaşık” a- dasinin havasından da hoşlanacaktır. Çünkü üste ötedenberi en sevdiği şeylerden birisi şudur: İ “— Kaşık havası!” Dün akşam, hayırlı bir tesadüf| beni Çallı ile karşılaştırmıştı. Kendi- sine. saretelerde mevzuubahs olan niyetinin doğru olup olmadığını sor- dum: “— Elbette doğru... dedi, Ve ku - caklamağa heveslendiği istikbale ait projelerini anlatmağa başladı: “.- Bunda inanılmıyacak ne var? Ben, Britanya adasını almağa kalkış- mıyorum ya? Bir ressamın, küçücük bir adacığa sahip olması çok mu gö- or? Bence, benim, Kaşık adasi- nı satın alışım, sanatkârın refaha doğ ru attığı bir adım sanılmasın: Bilâ - kis, bu refaha doğru bir terakki de- ğil, sefalete doğru bir tedennidi ra eskiden, muazzam Fındıklı s: yında oturuyordum: Halbuki bundan sonra, “kaşık” kadar dar ve hâli bir adada yaşayacağım. Ne yalan söyl yeyim: Bana, arazi sahibi olmak he- vesi, totaliter devletlerin şeflerin - den sirayet etti, Fakat benim “Ka - şık” adasına gilmeğe kalkışmamla, Almanyanın Danzige girmeğe kal - kışması arasında kıl kadar fark kal! madı: İkisi de, günün meselesi oldu! Kaşık adası bir ermeniye, Dan - zig te Lehlilere aitmiş: Binaenaleyh Kaşık adası bana, Danziz de Hitlere İ verilemezmiş! “Kaşık” adasina sahip olan erme- ni de, tıpkı, Korsikayı, Cibutiyi isti- yen İtalyanlara cevap veren Fransız Başvekili Daladier gibi. “.— Ben, kimseye, hir karış top- rak veremem!” Diyormuş. Görüyorsun ya? Ben şimdi, bir totaliter devlet şefine döndüm. O ka dar ki neredeyse, böyle | olduğuma kendim de İnanacağım. Ve meredey- se, “Kaşık” adasının sahibi olduğunu iddia eden ermeniye Mitler gibi mey- dan okuyup: “— Kayık” adası, “Çal” lıların - dır! Diyeceğim. Ve ilâve edeceğim: — Oraya vaktiyle “Çal” dan İgetirilmiş olan asaletlü dağ keçileri; İbir ermeni elinde daha fazla inleye- mez: Orasını İcabederse, kuvvetle iş- gal edeceğim Ben merakla sordum: “— Kuvvetin de var mı?” Çallı İbrahim, General Franko » nun tebessümünü ve edaşını taklit ederek güldü, ve: 9-6-939 EKONOMİ Almanların Bizden Aldıkları Türkiyeden Alman Ithalâtı Senede 62 Milyon Lirayı Geçiyor Almanya Taşe Nazırı, geçende söy- lediği bir nutukta Almanyanın zi- rai durumunun çok iyi olduğunu şinin sebebi, kıymetli sanatkârımı -' kaydettikten sonra Almanyayı iktısa- di bir çember içine alabilmenin im- kânsız olacağını ilâve etmiştir. AL manyadan gelen haberlerde bu mem- lekette bütün tedbirlere ve mahrü- miyetlere rağmen gıda msddelerinin. hayatı koruyabilecek ve sihhi şart- lara uygun bir tarzda beslenebilme- Bip çok güçleştiği anlaşılmaktadır. vesika usullerinin ve sıkı bir kontro- lün tesis edilmiş olmasına rağmen, balk her gün memnuniyetsizliğini iz- hür etmekten çekinmemektedir. Al manya İle memleketimiz arasında 934 senesinden itibaren artmıya baş- lamış olan teari münasebetlerden an- laşılacağı üzere bu tarihte Alman; nin memleketimizden ithal eyledi muhtelif gıda ve sanayi maddeleri- nin kıymeti 34.409 683 lira iken 935 senesinde bu miktar 39.200.337 lira- ya yükselmiş ve 1936 senesinde da- ha ziyade artarak 60.041.676 lirayı bulmuştur. 837 senesinde biraz nok- san ithalât yapan Almanya, o sene- Yi 50.411.661 liralık Türkiye malı i- le kapamıştır. 938 senesine gelince: | Iki milyon fazlası ile geçen sene| 62.209.633 liralık mal ihraç edilmiş- tir. Bu malların yüzde kırkı tama men gıda maddelerini teşkil etmek» tedir. Gıda maddeleri arasmda hulunan mallarımızın 938 senesindeki ilraç vaziyetinde hayvan mahsulleri olarak 751.227 lira, zahire, hububat, yaş ve kuru meyvalar, nebati yağlar 23 mil- | yon 367.160 lira kıymetindedir. Şu hesaba göre, Almanya umumi yda tmüneleti imuyacımı var Ri mını yurdumuzdan ithal eylediği mahsulât ile temin etmektedir. Yu- nanistan, Yugoslavya, Bulgaristan, | ve Romanyadan ithal ettikleri gıda| maddelerinin yekünu malüm olma-| makla beraber Almanyanın dörtte # ki buçuk nisbetindeki gıda maddele- rini Balkanlardan ithal eylediği mu- hekkaktır. Romanyanın hububat ve zahire ihracatı bizden yüzde yirmi beş nisbetinde fazladır. Bulgaristan ise yaş özüm, yaş meyva ve sebze İh racatile Almanyada mühim bir gıda boşluğunu doldurmaktadır. Almanyanın Türkiyeden ithal et- tiği mallar şunlardır. Hayvani yağlar, hayvan mahsu'le- ri ve mamulâtı, kemik, boynuz, muh- telif deriler ve mğimulâtı ve kırıntr. ları, yün ve ipliği, kıl ve ipliği, yün İ paçavraları (köylülerden toplanan çorap parçaları), halı, keçe, balık kon | servası, kesilmiş tavuk, kürk postla- rı, av derileri, her nevi zahire ve hu- bubat ve tohumlar, yağ ve kuru mey- valar, pestil ezme, nebati yağlar, bü- harat, tütün, beki, nebat dökün- tü ve kökleri, sovanlar, tıbbi nebat- lar, nebat hulâsaları, muhtelif ağaç kütük ve gövdeleri, kâğıt kırıntı ve parçaları, pamuk, keten, kenevir ve iplikleri, muhtelif taş ve topraklar iplikleri, muhtelif taş ve topraklar ve antimuan madeni, krom madeni, tib- bi ve kimyevi cisimler ve boyolar ve hulâsalar, ipek ve iplikleri, kuru seb- zeler, kurşun ve halitası, çinko ve halitası, tiftik, teneke parçaları, pa- muklu paçavralar, muhtelif küspeler. Güldüm: — Demek, gelecek bahara, “Ka- di var? “— Elbette ya., * “— Zafer bayramında rakı da İçi- lecek mi? “— Şimdilik adada rakı yok: Fa- /kat benim kısmetimde var; Ve: “Kıs- metinde olanın “kaşığında” çıkar!” Derler... Ayrılırken elimi hararetle sıktı, ve: “.- Kaşık” adasında görüşürüz! dedi.. Sakın resmi geçit gönü orada "— Şimdilik yek.. dedi. Fakat “istilâcı” olduğum anlaşılmı “mai ver” ciler bana da “gönüllü” gönde- bulunmayı kaçırma: Adayı tesellüm ettikten sonra, gönüllüleri “kaşık havası” ile sepetleyeceğim!! adasında da “Zafer” resmi geçi-| fa Ee BORSA | 8—6— 95) ÇEKLER LE 12059 33950 8.8515 5575 #14725 Londra Nevyork Paris Mine Cenevre Amsterdam Berlin Brüksel Varşova Budapeşte Bükreş Belgrad Yokohama Stokholm Moskova İ i İ İ i ESHAM VE TAHVİLÂT : Yüzde Beş 1038 izra- 10— Erzurum 1 19.64 vi Erzurum 5 tm Yüzde iki 1932 Hazine tahvili ö1— | İngilizler 1500 Balya Yapak | Jstiyorlar İngilterenin Braknord fabrikaları tarafından piyasamıza yeni tiftik si- parişleri gelmiştir. Verilen malüma- ia göre bu siparişlerin miktarı 1500 balya, yani takriben 125 bin kilo kâ- si Karma laz ayrıdır. Muhtelif ecnebi firmale- Tı tarafından: daşonbeş gün içinde İotuz bin kilo kadar tiftik satın alın- mıştır. Satılan malların kaliteleri | Bekişehir, Bulvadin, Ilgın cinsleridir. İ Eskişehirler 112,5, Bulvadin 111, 1i- gın 108, Ayaş 106, Gerede yağlı mahı 94 kuruşan muamele yapılmıştır. Trakyadan Yapak Geliyor Dün piyasamıza Trakya ve Ban- dırmadan yapak gelmiştir. Gelen fe2- la mallardan bir kısmı satılmıştır. Almanların bu cins mallara talip © maları piyasayı kuvvetlendirmi Sovyetlere mal veren firmalar ayrıca gelesiye büyük partilerde mai kapat- maktadırlar. Trakyalar 62 - 64, Antalya ve şark malları 54 - 55 kuruş arasındadır. Yerli fabrikalar İzmirden Ege min- İtakası yapaklarından altı bin balya- hk büyük bir parti mübayaa etiniş- lerdir, Arapkirde Kuraklık Tehlikesi Arapkir (TAN) — Bir aydanberi yağmur yağmamaktadır. Bu yüzden şiddetli sicaklar ve rütubetsiz bir ha- va hüküm sürmektedir. Ekinler bü- yümemekte, vakitsiz sararmaktadır. Dağlardaki otlar da kısa kalmış ve sapsarı kesilmiştir. Hayvanlar yarı aç, yarı tok vaziyettedir. besliyemiyeceklerini anladıkları için hayvanlarım, hattâ öküzlerini sat- maktadırlar. Köylü bir senelik zasişe tine kâfi buğdayı tarlasından alamı- İ yacağı korkusile büyük bir endişe İ- çindedir. ka. ge Aksarayda Sağlık Korucuları Konya Aksarayı (TAN) — Kurs gören on bir sağlık korucusu, mınta- kalara ayrılan muayyen köylere ta- yin olunmuşlardır. serin Karamanın Plânı Karaman (TAN) — Kasatamızın plânı, altı ay süren mesaiden sonra tamamlarımıştır. 4 Belediye, dükkânların ayni renk te boya ile boyanmasını ve dükkün- ların önlerine beton kaldırım yapti. rılmasını mecburi tutmuştur

Bu sayıdan diğer sayfalar: